Yoga For Scoliosis Video For A Home Practice
Yoga For Scoliosis Video For A Home Practice
Yoga For Scoliosis with Elise Browning Miller (2003)
eLearning - DVDRip | AVI | English | Run time: ~50 min | 510 MB
video: XVID | ~1041 Kbps | 512x288 | audio: 128 Kbps | 2 ch | 44.1 KHz | mp3
Lecture, Yoga, Sport, Health Care
Description:
Thirty years after yoga relieving her own scoliosis, Senior Certified Iyengar yoga teacher and back care expert, Elise Browning Miller, has just launched a new video and DVD on yoga for scoliosis.
�Yoga for Scoliosis with Elise Browning Miller� is a 50-minute home yoga practice with three sections, approx. 17 minutes each, that can be practiced individually or in their entirety. This program provides a beginning practice for most people with scoliosis based upon a proven method that focuses on lengthening the spine, stretching muscles that have become tight and strengthening those that have become weak. Focused attention is placed on de-rotating the spine and ribs, while overall creating more balance and harmony in the body.
Bedava İndir Download
Download Elise_Browning_Miller_-_Yoga_for_Scoliosis.part1.rar for free on Filesonic.com
Download Elise_Browning_Miller_-_Yoga_for_Scoliosis.part2.rar for free on Filesonic.com
Download Elise_Browning_Miller_-_Yoga_for_Scoliosis.part3.rar for free on Filesonic.com
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui Metafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ...
Keyifli ve Doygun zaman geçirmek isteyenlerin tek adresi... Unusual Life Game Forums
yoga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yoga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Kasım 2011 Salı
9 Kasım 2011 Çarşamba
Articles on Om, Om Meditation, and Yoga
Articles on Om,
Om Meditation, and Yoga
Articles on Om
The Word That Is God–the Book
• Forward
• Chapter One–The Scriptures on the Pranava
• Chapter Two–The Scriptures on the Pranava, continued
• Chapter Three–The Masters of Wisdom on the Pranava
• Chapter Four–The Glories and Powers of Om – This chapter consists of quotations from the Vedas, Upanishads, Puranas, and the teachings of great yogis and Masters regarding the many divine aspects of the Pranava: Om.
• Om in the Upanishads, Bhagavad Gita, and Yoga Sutras
• The Word that is God–article
• Om: The Sound of Cosmic Resonance
A profound and inspiring study of Om, the Shabda Brahman (God as Sound)
by Suchakar S. Dikshit, a contemporary spiritual writer and teacher.
Saints on OM
• Meditation on Om – Swami Sivananda This is an abridgement of a complete book by Sri Swami Sivananda, founder of the Divine Life Society, regarding the nature and meditation of Om as the atma-mantra, the key to Divine realization.
• Swami Vivekananda on OM
• Shankaracharya on Om
• Swami Rama Tirtha on OM
• The Sacred Syllable Om – Swami Rama Tirtha. A transcript of a lecture given by Swami Rama Tirtha on December 22, 19O2, in the Hermetic Brotherhood Hall in San Francisco. This discourse explains the meaning and effects of Om, the prime mantra of the spiritual tradition of India, and its relevance to the Advaitic (non-dual) philosophy.
• Nityananda on Om –The Nitya Sutras of Avadhuta Nityananda contain some of the most profound statements on the Pranava and Its application by the yogi.
Om Meditation, and Yoga
"I am the syllable Om." (Bhagavad Gita 7:8)Om is the resonant frequency of the cosmos. In the beginning Om arose from the primal silence of pure consciousness, and from It came forth all that has ever been, is now, or ever shall be. And into It do all things return.
"I will tell you briefly of that Goal which all the Vedas with one voice propound, which all the austerities speak of, and wishing for Which people practice discipline: It is Om." (Katha Upanishad 1.2.15)
"Dismiss other utterances. Om is the bridge to immortality." (Mundaka Upanishad 2.2.5)
"Om is Brahman. Om is all this. He who utters Om with the intention 'I shall attain Brahman' does verily attain Brahman." (Taittiriya Upanishad 1.8.1)
Articles on Om
The Word That Is God–the Book
• Forward
• Chapter One–The Scriptures on the Pranava
• Chapter Two–The Scriptures on the Pranava, continued
• Chapter Three–The Masters of Wisdom on the Pranava
• Chapter Four–The Glories and Powers of Om – This chapter consists of quotations from the Vedas, Upanishads, Puranas, and the teachings of great yogis and Masters regarding the many divine aspects of the Pranava: Om.
• Om in the Upanishads, Bhagavad Gita, and Yoga Sutras
• The Word that is God–article
• Om: The Sound of Cosmic Resonance
A profound and inspiring study of Om, the Shabda Brahman (God as Sound)
by Suchakar S. Dikshit, a contemporary spiritual writer and teacher.
Saints on OM
• Meditation on Om – Swami Sivananda This is an abridgement of a complete book by Sri Swami Sivananda, founder of the Divine Life Society, regarding the nature and meditation of Om as the atma-mantra, the key to Divine realization.
• Swami Vivekananda on OM
• Shankaracharya on Om
• Swami Rama Tirtha on OM
• The Sacred Syllable Om – Swami Rama Tirtha. A transcript of a lecture given by Swami Rama Tirtha on December 22, 19O2, in the Hermetic Brotherhood Hall in San Francisco. This discourse explains the meaning and effects of Om, the prime mantra of the spiritual tradition of India, and its relevance to the Advaitic (non-dual) philosophy.
• Nityananda on Om –The Nitya Sutras of Avadhuta Nityananda contain some of the most profound statements on the Pranava and Its application by the yogi.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
articles,
Meditation,
yoga
26 Ekim 2011 Çarşamba
Kaplıcaların Faydaları
Kaplıcaların Faydaları
Kaplıca, sıcak yeraltı sularından yararlanmak için yeryüzüne çıktıkları kaynakların çevresine kurulan hamam görünümündeki tesislere verilen isimdir. İnsan sağlığı açısından yararlı olduğu, bazı hastalıkları iyileştirici özelliği bulunduğu bilinen kaplıcalar, turizm açısından da önem taşırlar.
• Solunum Sistemi Hastalıkları
Astma bronşiyal, Aronik bronşit, Alerjik üst solunum yolu hastalıkları, Pnömokonyoz'dır. Bu tür hastalıklarda daha çok klimaterapi uygulanmaktadır.
• Cilt Hastalıkları
Egzema, Akne, Psöriasis, Nörodermit, Kronik rezidüel ürtiker.
• Kas- İskelet Sistemi Hastalıkları
Dejeneratif eklem hastalıkları(Kireçlenmeler), Yumuşak doku romatizmaları, Bazı inflamatuar romatizmal hastalıklar (örneğin Ankilozan Spondilit, Romatoid Artrit), Ortopedik girişimler sonrası, Travmalar sonrası'dır. Bu tür hastalıklarda daha çok banyo kürleri uygulanmaktadır.
• Kalp-Dolaşım Sistemi Hastalıkları
Kompanse kalp yetmezliği, Fonksiyonel dolaşım bozukluğu, Esansiyel hipertansiyon, Varisler, Periferik arter hastalıkları, Esansiyel hipontansiyon (özellikle ortostatik)'dır. Bu tür hastalıklarda daha çok banyo ve iklim kürleri uygulanmaktadır.
• Mide-Bağırsak- Metabolizma Hastalıkları
Mide hastalıkları, Şeker hastalığı, Obesite, Gut, Karaciğer-Safra kesesi fonksiyonel yetmezlikleri'dir. Bu tür hastalıklarda içme kürleri ve şifalı çamur ağırlıklı olarak uygulanmaktadır.
• Böbrek ve İdrar Yoları Hastalıkları
Kronik piyelonefrit, Kronik sistit, Kronik prostatit, Böbrek taşları, Fonsiyonel yetmezlik. Bu tür hastalıklarda içme kürü, şifalı çamur ve banyo kürü ağırlıklı olarak uygulanmaktadır.
• Kadın-Doğum Hastalıkları
Genital organların müzmin hastalıkları, Vejetatif over yetmezliği, Fonksiyonel sterilite (kısırlık), Ameliyatlar sonrası adhezyon profilaksisi, Dismenore, Fluor. Bu tür hastalıklarda daha çok banyo kürü uygulanmaktadır.
• Nörolojik Hastalıklar
Merkezi ve periferik kronik inflamatuar hastalıklar, Omurga hastalıkları, Travmatik lezyonlar, Spastik paraliziler, Nöro ve myopatiler, Vasküler nörolojik hastalıklar, inme rehabilitasyonu, Nöro-vejetatif distoni'dir.
Etkin Bir Kaplıca Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Etkin bir kaplıca tedavisi, konu ile ilgili uzman doktorun yönlendirmesi ve yetkili doktorun gözetiminde yapılmalıdır. Kaplıca kür tedavisi yetkili olan doktor tarafından düzenlenmeli ve takip edilmelidir. Ayrıca aşağıda belirtilen genel mahiyetteki hususlar tavsiye edilmektedir.
• Banyo suyunun sıcaklığı 34-36 ºC, 36-38 ºC, 40-42 ºC olmalıdır.
• Banyo sayısı haftada 3-6 gün arasında değişebilir.
• Günde tek veya iki banyo uygulanabilir.
• Yeterli sıvı desteği sağlanmalıdır.
• Kürde toplam banyo sayısı 15-20 arasında olabilir. Banyo kürünün süresi en az 2, en çok 6 hafta sürer.
• Termal havuz içinde yüzülmemeli, fazla hareket etmeden dik veya oturur pozisyonda durulmalıdır.
• Su içi egzersiz yapılacaksa vücudun ne sıcak ne de soğuk hissettiği 34-35 ºC veya daha düşük sıcaklıklarda sular kullanılmalıdır. Kesinlikle daha sıcak sularda egzersiz yapılmamalıdır.
• Kişi banyodan sonra mutlaka iyice kurulanmalı ve termal konfor koşullarına uygun ısıtılmış (24-25 ºC) bir odada yarım ile bir saat kadar dinlenmelidir.
• Dinlenmeden sonra kişi masaj ve egzersize alınabilir veya sportif aktivitelere katılabilir.
Kaynakça
KARAGÜLLE M.ZEKİ, DOĞAN MAHMUT B.,“Kaplıca Tıbbı ve Türkiye Kaplıca Rehberi”, İstanbul, 2002, Nobel Matbaacılık.
Kaplıca, sıcak yeraltı sularından yararlanmak için yeryüzüne çıktıkları kaynakların çevresine kurulan hamam görünümündeki tesislere verilen isimdir. İnsan sağlığı açısından yararlı olduğu, bazı hastalıkları iyileştirici özelliği bulunduğu bilinen kaplıcalar, turizm açısından da önem taşırlar.
• Solunum Sistemi Hastalıkları
Astma bronşiyal, Aronik bronşit, Alerjik üst solunum yolu hastalıkları, Pnömokonyoz'dır. Bu tür hastalıklarda daha çok klimaterapi uygulanmaktadır.
• Cilt Hastalıkları
Egzema, Akne, Psöriasis, Nörodermit, Kronik rezidüel ürtiker.
• Kas- İskelet Sistemi Hastalıkları
Dejeneratif eklem hastalıkları(Kireçlenmeler), Yumuşak doku romatizmaları, Bazı inflamatuar romatizmal hastalıklar (örneğin Ankilozan Spondilit, Romatoid Artrit), Ortopedik girişimler sonrası, Travmalar sonrası'dır. Bu tür hastalıklarda daha çok banyo kürleri uygulanmaktadır.
• Kalp-Dolaşım Sistemi Hastalıkları
Kompanse kalp yetmezliği, Fonksiyonel dolaşım bozukluğu, Esansiyel hipertansiyon, Varisler, Periferik arter hastalıkları, Esansiyel hipontansiyon (özellikle ortostatik)'dır. Bu tür hastalıklarda daha çok banyo ve iklim kürleri uygulanmaktadır.
• Mide-Bağırsak- Metabolizma Hastalıkları
Mide hastalıkları, Şeker hastalığı, Obesite, Gut, Karaciğer-Safra kesesi fonksiyonel yetmezlikleri'dir. Bu tür hastalıklarda içme kürleri ve şifalı çamur ağırlıklı olarak uygulanmaktadır.
• Böbrek ve İdrar Yoları Hastalıkları
Kronik piyelonefrit, Kronik sistit, Kronik prostatit, Böbrek taşları, Fonsiyonel yetmezlik. Bu tür hastalıklarda içme kürü, şifalı çamur ve banyo kürü ağırlıklı olarak uygulanmaktadır.
• Kadın-Doğum Hastalıkları
Genital organların müzmin hastalıkları, Vejetatif over yetmezliği, Fonksiyonel sterilite (kısırlık), Ameliyatlar sonrası adhezyon profilaksisi, Dismenore, Fluor. Bu tür hastalıklarda daha çok banyo kürü uygulanmaktadır.
• Nörolojik Hastalıklar
Merkezi ve periferik kronik inflamatuar hastalıklar, Omurga hastalıkları, Travmatik lezyonlar, Spastik paraliziler, Nöro ve myopatiler, Vasküler nörolojik hastalıklar, inme rehabilitasyonu, Nöro-vejetatif distoni'dir.
Etkin Bir Kaplıca Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Etkin bir kaplıca tedavisi, konu ile ilgili uzman doktorun yönlendirmesi ve yetkili doktorun gözetiminde yapılmalıdır. Kaplıca kür tedavisi yetkili olan doktor tarafından düzenlenmeli ve takip edilmelidir. Ayrıca aşağıda belirtilen genel mahiyetteki hususlar tavsiye edilmektedir.
• Banyo suyunun sıcaklığı 34-36 ºC, 36-38 ºC, 40-42 ºC olmalıdır.
• Banyo sayısı haftada 3-6 gün arasında değişebilir.
• Günde tek veya iki banyo uygulanabilir.
• Yeterli sıvı desteği sağlanmalıdır.
• Kürde toplam banyo sayısı 15-20 arasında olabilir. Banyo kürünün süresi en az 2, en çok 6 hafta sürer.
• Termal havuz içinde yüzülmemeli, fazla hareket etmeden dik veya oturur pozisyonda durulmalıdır.
• Su içi egzersiz yapılacaksa vücudun ne sıcak ne de soğuk hissettiği 34-35 ºC veya daha düşük sıcaklıklarda sular kullanılmalıdır. Kesinlikle daha sıcak sularda egzersiz yapılmamalıdır.
• Kişi banyodan sonra mutlaka iyice kurulanmalı ve termal konfor koşullarına uygun ısıtılmış (24-25 ºC) bir odada yarım ile bir saat kadar dinlenmelidir.
• Dinlenmeden sonra kişi masaj ve egzersize alınabilir veya sportif aktivitelere katılabilir.
Kaynakça
KARAGÜLLE M.ZEKİ, DOĞAN MAHMUT B.,“Kaplıca Tıbbı ve Türkiye Kaplıca Rehberi”, İstanbul, 2002, Nobel Matbaacılık.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Alternatif Tıp,
biyoenerji,
Faydaları,
fitoterapi,
hipnoz,
kaplıcaların,
meditasyon,
reİkİ,
sağlık,
şifa,
Şifalı Bitkiler,
tamamlayıcı tedavi,
Taşlar,
tıp,
yoga
16 Ekim 2011 Pazar
Güzellik Yogası
Kırışıklıklarınızdan kurtulmak, cildinizdeki sarkmalara veda etmek istiyor musunuz? O halde ‘Güzellik Yogası’ tam size göre… Cerrahi yöntemlere başvurmadan, hiç acı çekmeden, bu basit yöntemle gençleşebilirsiniz. Siddashram Yoga Merkezi uzmanlarından Lourdes Çabuk, kendi geliştirdiği teknikle cildi eski tazeliğine kavuşturuyor.
Günümüz toplumlarında fiziksel görünümün ne kadar önemli olduğu inkar edilemez bir gerçek. Gerek kadınlar gerekse erkekler, daha genç ve bakımlı görünebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kimileri güzellik merkezlerinden çıkmıyor kimileri de spor salonlarından… Ancak insanların çoğunun ihmal ettiği bir bölge var; o da yüzleri…
Klasik yoganın içinde bir bölüm olan ve tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de ilk kez Siddashram Yoga Merkezi’nin uzmanlarından Lourdes Çabuk tarafından uygulanan ‘Güzellik Yogası’, hem içerden hem de dışardan yapılan çalışmalarla cildinizi ve yüzünüzü daha genç, sağlıklı ve güzel kılmayı hedefliyor. Doğru beslenme, nefes çalışmaları ve yüze yönelik egzersiz hareketleri birleşince ortaya neşter altına yatmadan da güzelleşilebileceği gerçeği çıkıyor. Yüzün sarkmasını ve kırışmasını önlemek, geciktirmek ya da var olan yüz kusurlarını gidermek için yapılan güzellik yogasının, yaratıcısı olan Lourdes Çabuk ile bu yöntemi konuştuk
* Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Filipinler doğumluyum. Aslında tıp fakültesi mezunu bir laborantım. 24 yaşımdan beri yoga ile ilgileniyorum. Gençlik yıllarımda yoga ve kristal taşlarla tedavi dersleri almaya başladım. Bu kurslar sırasında birtakım hareketleri bilinçsizce, kendiliğinden yapıyordum. Bu durum, bende bir önceki hayatımda yogi olduğum fikrini oluşturdu. Klasik yogaya yönelik çalışmalarımı yoğunlaştırarak eğitmen sertifikası aldım.
Filipinler doğumluyum. Aslında tıp fakültesi mezunu bir laborantım. 24 yaşımdan beri yoga ile ilgileniyorum. Gençlik yıllarımda yoga ve kristal taşlarla tedavi dersleri almaya başladım. Bu kurslar sırasında birtakım hareketleri bilinçsizce, kendiliğinden yapıyordum. Bu durum, bende bir önceki hayatımda yogi olduğum fikrini oluşturdu. Klasik yogaya yönelik çalışmalarımı yoğunlaştırarak eğitmen sertifikası aldım.
* ‘Güzellik Yogası’ konsepti nasıl ortaya çıktı?
Son çocuğumu doğurduktan sonra aşırı derecede kilo aldım. Özellikle gıdığım çok fazla sarktı. Tıp Fakültesi’nde aldığım anatomi derslerininin de yardımıyla gevşek olan kaslarımı gergin hale getirmenin yollarını aramaya başladım. Kendi kendime keşfettiğim hareketlerle yalnızca 1 haftada çene bölgemde bir toparlanma sağladım.
Son çocuğumu doğurduktan sonra aşırı derecede kilo aldım. Özellikle gıdığım çok fazla sarktı. Tıp Fakültesi’nde aldığım anatomi derslerininin de yardımıyla gevşek olan kaslarımı gergin hale getirmenin yollarını aramaya başladım. Kendi kendime keşfettiğim hareketlerle yalnızca 1 haftada çene bölgemde bir toparlanma sağladım.
* Yani tamamen deneme yoluyla bazı hareketler keşfettiniz…
Evet. Kendi deneyim ve bilgilerimle birtakım hareketler keşfettim ve bunları yüz yogası başlığı altında topladım. Ailemden öğrendiğim doğal yöntemler ile kitaplardan okuduğum egzersizleri ve kendi deneyimlerimi harmanladım.
Evet. Kendi deneyim ve bilgilerimle birtakım hareketler keşfettim ve bunları yüz yogası başlığı altında topladım. Ailemden öğrendiğim doğal yöntemler ile kitaplardan okuduğum egzersizleri ve kendi deneyimlerimi harmanladım.
HER YÜZE AYRI DİZAYN
* Bu yöntem dünyanın başka yerlerinde de var mı?
Yüz egzersizleri konusunda yazılmış Rusça ve Fransızca kitaplar var. Ancak dediğim gibi ben birçok hareketi kendi yüzümde deneyerek keşfettim. Adeta birterzi gibi yüze uygun dizaynlar yapıyorum. Bu uygulama Türkiye’de bir ilk. Dünyada yoganın içinde bu kadar kapsamlı bir çalışma yapan yok.
* Bu yöntem dünyanın başka yerlerinde de var mı?
Yüz egzersizleri konusunda yazılmış Rusça ve Fransızca kitaplar var. Ancak dediğim gibi ben birçok hareketi kendi yüzümde deneyerek keşfettim. Adeta birterzi gibi yüze uygun dizaynlar yapıyorum. Bu uygulama Türkiye’de bir ilk. Dünyada yoganın içinde bu kadar kapsamlı bir çalışma yapan yok.
* Güzellik Yogası yalnızca yüz hareketlerinden mi ibaret?
Güzellik Yogası nefes, doğru beslenme ve doğru egzersizi kapsar. Öncelikle diyaframdan nefes almayı öğrenmemiz lazım ki yüzümüz oksijen alabilsin. Doğru ezgersizden kastım ise yüz hareketleri, sağlık hareketleri ve estetik hareketler… Bunlar arasında en önemli olan sağlık hareketleridir. Bunlar omurgaya ve bağırsaklara yönelik hareketler. Estetik hareketler ise kalçanın ya da göğüslerin sarkmaması, belin incelmesi için verdiğim hareketlerden oluşuyor.
Güzellik Yogası nefes, doğru beslenme ve doğru egzersizi kapsar. Öncelikle diyaframdan nefes almayı öğrenmemiz lazım ki yüzümüz oksijen alabilsin. Doğru ezgersizden kastım ise yüz hareketleri, sağlık hareketleri ve estetik hareketler… Bunlar arasında en önemli olan sağlık hareketleridir. Bunlar omurgaya ve bağırsaklara yönelik hareketler. Estetik hareketler ise kalçanın ya da göğüslerin sarkmaması, belin incelmesi için verdiğim hareketlerden oluşuyor.
DOĞRU BESLENME ŞART
*Nasıl doğru beslenebiliriz?
Su içmek çok önemli. Ama günde 5 litre su içmek yanlış çünkü böbrek zorlanıyor. Benim tavsiyem şu; birgün çok yemek yediyseniz, ertesi gün sebze ve meyve yiyerek vücudunuzu arındırın. Bu sayede cildinizi de toksinlerden temizlemiş olursunuz.
* Güzellik Yogası’na başlayan öğrenciler nasıl bir sürece tabi tutuluyor?
Öncelikle öğrencilere bir form doldurtup, yaşlarını ve geçirdikleri hastalıkları öğreniyorum. Ardından öğrencinin bir resmini çekiyorum ve yüzündeki sorunlu bölgeleri belirliyorum. Herkes için verdiğim birtakım genel hareketler var. Herkese yüzünün ihtiyaçlarına uygun bir egzersiz programı veriyorum.
* Öğrenciler bu hareketleri evde uygularken yüzlerinin dokusuna zarar verebilirler mi?
Hayır çünkü onları sürekli kontrol altında tutuyorum. Zaten dersler bittikten 6 ay sonra ücretsiz bir kontrol var.
* Dersler ne kadar sürüyor?
Toplam 4 seans yani 8 saat sürüyor. Sınıflar herkezle birebir ilgilenebilmem için en fazla 8 kişiden oluşuyor. Öğrenciler ders başına 375 YTL ödüyor.
* İyileşme ne kadar zamanda gerçekleşiyor?
Bu süre kişiye göre değişiyor. Metobolizması hızlı ve düzenli çalışan insanların ciltlerinde yalnızca 3 haftada gözle görülür bir değişiklik oluşuyor. Metobolizması ağır çalışanlarda ise bu süre uzuyor.
*Nasıl doğru beslenebiliriz?
Su içmek çok önemli. Ama günde 5 litre su içmek yanlış çünkü böbrek zorlanıyor. Benim tavsiyem şu; birgün çok yemek yediyseniz, ertesi gün sebze ve meyve yiyerek vücudunuzu arındırın. Bu sayede cildinizi de toksinlerden temizlemiş olursunuz.
* Güzellik Yogası’na başlayan öğrenciler nasıl bir sürece tabi tutuluyor?
Öncelikle öğrencilere bir form doldurtup, yaşlarını ve geçirdikleri hastalıkları öğreniyorum. Ardından öğrencinin bir resmini çekiyorum ve yüzündeki sorunlu bölgeleri belirliyorum. Herkes için verdiğim birtakım genel hareketler var. Herkese yüzünün ihtiyaçlarına uygun bir egzersiz programı veriyorum.
* Öğrenciler bu hareketleri evde uygularken yüzlerinin dokusuna zarar verebilirler mi?
Hayır çünkü onları sürekli kontrol altında tutuyorum. Zaten dersler bittikten 6 ay sonra ücretsiz bir kontrol var.
* Dersler ne kadar sürüyor?
Toplam 4 seans yani 8 saat sürüyor. Sınıflar herkezle birebir ilgilenebilmem için en fazla 8 kişiden oluşuyor. Öğrenciler ders başına 375 YTL ödüyor.
* İyileşme ne kadar zamanda gerçekleşiyor?
Bu süre kişiye göre değişiyor. Metobolizması hızlı ve düzenli çalışan insanların ciltlerinde yalnızca 3 haftada gözle görülür bir değişiklik oluşuyor. Metobolizması ağır çalışanlarda ise bu süre uzuyor.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
cilt,
güzellik,
Güzellik cilt,
Güzellik Yogası,
Kırışıklıklar,
yoga,
yogası
21 Ağustos 2011 Pazar
Yogaçarya Avneesh Tiwari - Güzellik için Yoga / Yoga for Beauty
Yogacharya Avneesh Tiwari - Yoga for Beauty
Presenting Yoga and Beauty.
Yoga regime designed specifically to help you increase blood circulation and beauty, along with:
nutritional management advice, Warm up exercises, description of each asan and individual benefits of the asan. Yogacharya Avneesh Tiwari has been practicing Yoga and conducting research on its benefits for more than thirty years. Yogacharya Avneesh Tiwar s specifically designed Yoga regimen for Beauty is demonstrated by, Dr. Mrs. Aditi Govitrikar (Mrs. World 2000) and the Let Go! Yoga team. This simple, easy to follow yoga regimen can be performed anywhere, anytime without any special and expensive equipments.
Code:
Download Yogacharya Avneesh Tiwari Yoga for Beauty[Minthrea.ws].rar.html
file 3573045.rar download Extabit.com - file hosting
Presenting Yoga and Beauty.
Yoga regime designed specifically to help you increase blood circulation and beauty, along with:
nutritional management advice, Warm up exercises, description of each asan and individual benefits of the asan. Yogacharya Avneesh Tiwari has been practicing Yoga and conducting research on its benefits for more than thirty years. Yogacharya Avneesh Tiwar s specifically designed Yoga regimen for Beauty is demonstrated by, Dr. Mrs. Aditi Govitrikar (Mrs. World 2000) and the Let Go! Yoga team. This simple, easy to follow yoga regimen can be performed anywhere, anytime without any special and expensive equipments.
Code:
Download Yogacharya Avneesh Tiwari Yoga for Beauty[Minthrea.ws].rar.html
file 3573045.rar download Extabit.com - file hosting
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
avneesh,
beauty,
güzellik,
için,
tiwari,
yoga,
yogaçarya
20 Ağustos 2011 Cumartesi
Crunch Workout - Fat Burning Yoga DvdRip bedava indir free download
Crunch Workout - Fat Burning Yoga DvdRip
AVI DivX video 281kbps 688x512 audio MP3 128kbps
699MB 42min İngilizce
http://rapidshare.com/files/2729685/...yoga.part1.rar
http://rapidshare.com/files/2732731/...yoga.part2.rar
http://rapidshare.com/files/2736185/...yoga.part3.rar
http://rapidshare.com/files/2740572/...yoga.part4.rar
http://rapidshare.com/files/2745065/...yoga.part5.rar
http://rapidshare.com/files/2749585/...yoga.part6.rar
http://rapidshare.com/files/2754765/...yoga.part7.rar
http://rapidshare.com/files/2756488/...yoga.part8.rar
----------
Fitness, Aerobik, Jimnastik, Yoga, Tae Bo Step,
Egzersiz ,Videoları,movie,movies,video,spor,Pilates
AVI DivX video 281kbps 688x512 audio MP3 128kbps
699MB 42min İngilizce
http://rapidshare.com/files/2729685/...yoga.part1.rar
http://rapidshare.com/files/2732731/...yoga.part2.rar
http://rapidshare.com/files/2736185/...yoga.part3.rar
http://rapidshare.com/files/2740572/...yoga.part4.rar
http://rapidshare.com/files/2745065/...yoga.part5.rar
http://rapidshare.com/files/2749585/...yoga.part6.rar
http://rapidshare.com/files/2754765/...yoga.part7.rar
http://rapidshare.com/files/2756488/...yoga.part8.rar
----------
Fitness, Aerobik, Jimnastik, Yoga, Tae Bo Step,
Egzersiz ,Videoları,movie,movies,video,spor,Pilates
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
2 Ağustos 2011 Salı
Watsu, suda yapılan egzersiz
Watsu, suda yapılan egzersiz
Hürriyet Gazetesi, Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
Amerika’da başlayan, şimdi Avrupa’yı kasıp kavuran watsu, vücuttaki tıkanık noktaları açmaya yönelik özel esneme hareketlerinden oluşan shiatsu’nun suya uyarlanan şekli.
Kaslara gücünü ve esnekliğini kazandırırken, suyun rahatlatıcı ve insanı iyi hissettirici etkisini de sunuyor.
Watsu fırtınası Kaliforniya’nın (ABD) ünlü tatil beldesi Hot Spring’de oluştu. Suda yapılan egzersizlerle (water exercise) Zen tarzı bir bedensel antrenman olan shiatsu’nun bu ilginç ve etkileyici bileşimi önce Miami ve New York’u sonra da kuzey Amerika’yı hızla sardı. Şimdi de Avrupa’da esiyor Watsu Fırtınası! Öyküsü 25 yıl önce Amerika’da başladı. Harold Dull Japonya’da öğrendiği Shiatsu’yu suda yapılan hareketlerle birleştirmenin yararını 1980 yılında gördü ve neredeyse 20 yıllık bir süreçte geliştirdi.
Zen shiatsu bazı özel esneme hareketleriyle vücudumuzdaki tıkanık noktaları açarak yaşam gücü ‘Chi’yi en uygun kanallarla bedenin ilgili alanlarına akıtır.
Bu hareketlerin dayandığı esnek ve güçlü kas organizasyonu için ılık su en ideal ortamdır. Watsu bu nedenle kasların gücünü ve esnekliklerini arttırmada Shiatsu’dan daha etkilidir. Suyun eklemler, özellikle omurga kemikleri üzerindeki yükü kaldırmaya ve omurganın düzgün bir şekilde hareketine izin vermesi, Shiatsu’ya oranla Watsu’nun daha etkili olmasındaki temel faktördür. Watsu size Shiatsu’nun kas esnetici ve güçlendirici etkisinin yanında suyun daha yumuşak ve rahatlatıcı, iyilik hissi sağlayıcı etkisini de sunar.
Watsu’nun özellikle etkili olduğu sorunlar
Kas geriliminizi azaltır
Enerji ve gücünüzü arttırır
Stres ve gerginliğinizi azaltır
Dolaşımınızı güçlendirir
Lenfatik sisteminizi uyarıp vücudunuzun toksinlerden temizlenmesini kolaylaştırır
Ağrılarınızı azaltır Detoksu uygularken yeterince dinlenmeniz de çok önemlidir
Detoksun ilk bir-iki gününde hafif bir yorgunluk ve baş dönmesi hissedebilirsiniz. Dinlenerek geçireceğiniz ilk iki gün bu sorununuzu çözmeye yeterlidir. Bu nedenle detoksa başlarken cumartesi ve pazar günleri gibi tatil günlerini tercih edin. Detoks süresince daha çok kitap okumaya, dinlendirici müzik dinlemeye, hafif yürüyüşler yapmaya özen gösterin. Saunanın, medikal spa uygulamaları ve hafif masajın dinlendirici ve toksin atıcı etkisinden de yararlanmaya çalışın. Detoks günlerinde aşırı ve yoğun akşamlardan ve seksten uzak durun.
Hürriyet Gazetesi, Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
Amerika’da başlayan, şimdi Avrupa’yı kasıp kavuran watsu, vücuttaki tıkanık noktaları açmaya yönelik özel esneme hareketlerinden oluşan shiatsu’nun suya uyarlanan şekli.
Kaslara gücünü ve esnekliğini kazandırırken, suyun rahatlatıcı ve insanı iyi hissettirici etkisini de sunuyor.
Watsu fırtınası Kaliforniya’nın (ABD) ünlü tatil beldesi Hot Spring’de oluştu. Suda yapılan egzersizlerle (water exercise) Zen tarzı bir bedensel antrenman olan shiatsu’nun bu ilginç ve etkileyici bileşimi önce Miami ve New York’u sonra da kuzey Amerika’yı hızla sardı. Şimdi de Avrupa’da esiyor Watsu Fırtınası! Öyküsü 25 yıl önce Amerika’da başladı. Harold Dull Japonya’da öğrendiği Shiatsu’yu suda yapılan hareketlerle birleştirmenin yararını 1980 yılında gördü ve neredeyse 20 yıllık bir süreçte geliştirdi.
Zen shiatsu bazı özel esneme hareketleriyle vücudumuzdaki tıkanık noktaları açarak yaşam gücü ‘Chi’yi en uygun kanallarla bedenin ilgili alanlarına akıtır.
Bu hareketlerin dayandığı esnek ve güçlü kas organizasyonu için ılık su en ideal ortamdır. Watsu bu nedenle kasların gücünü ve esnekliklerini arttırmada Shiatsu’dan daha etkilidir. Suyun eklemler, özellikle omurga kemikleri üzerindeki yükü kaldırmaya ve omurganın düzgün bir şekilde hareketine izin vermesi, Shiatsu’ya oranla Watsu’nun daha etkili olmasındaki temel faktördür. Watsu size Shiatsu’nun kas esnetici ve güçlendirici etkisinin yanında suyun daha yumuşak ve rahatlatıcı, iyilik hissi sağlayıcı etkisini de sunar.
Watsu’nun özellikle etkili olduğu sorunlar
Detoksun ilk bir-iki gününde hafif bir yorgunluk ve baş dönmesi hissedebilirsiniz. Dinlenerek geçireceğiniz ilk iki gün bu sorununuzu çözmeye yeterlidir. Bu nedenle detoksa başlarken cumartesi ve pazar günleri gibi tatil günlerini tercih edin. Detoks süresince daha çok kitap okumaya, dinlendirici müzik dinlemeye, hafif yürüyüşler yapmaya özen gösterin. Saunanın, medikal spa uygulamaları ve hafif masajın dinlendirici ve toksin atıcı etkisinden de yararlanmaya çalışın. Detoks günlerinde aşırı ve yoğun akşamlardan ve seksten uzak durun.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
egzersiz,
fitoterapi,
masaj,
meditasyon,
shiatsu,
spa,
suda yapılan,
watsu,
yoga
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Yoga, hayatınız boyunca uygulayabileceğiniz büyülü bir sistem
Yoga, hayatınız boyunca uygulayabileceğiniz büyülü bir sistem... Beden ezberlenmiş kalıbından, sonsuz olasılığa doğru yol almaya başlıyor.
Zeynep Çelen
Hiç kımıldadan yüzeyinizdeki havayı hissedin. Göremiyorsunuz ama elinizin üstünü kapayan birşey yoksa, elinizle o görmediğiniz şeye dokunuyorsunuz şu anda. Hiç hareket etmeden hissetmeyi araştırın. Büyük ihtimalle belli belirsiz bir his var, bu hisse biraz hayal gücü, biraz da ilkokul fen bilgisi eklerseniz, havaya dokunuyorum diyebilirsiniz. Şimdi elinizi hızlıca sağa sola sallayın ve parmaklarınızın arasından akan havayı hissedin. Şimdi çok daha belirgin bir his var, belki biraz serinlik, bir esinti, hatta elinizin yaptığı hareketten dolayı oluşan hava akımının yüzünüze çarpışını bile hissedebilirsiniz. Hareket, değişim yaratıyor ve o değişim, algılanıyor! Zaten var olan birşeyi, bu durumda havayı, hareket sayesinde daha belirgin şekilde algılamaya başladınız. Hem dikkati yönelttiniz -ki bu birinci adım ve daha önce de yapmıştınız- hem de hareket ile duyuları uyardınız. Havayı daha net hissettiniz. Havayı, eliniz aracılığı ile hissettiğiniz için elinizin yüzeyini de daha net hissettiniz. Peki, bedeninizin geri kalanını hissediyor musunuz?
Büyük bir ihtimalle yine belli belirsiz hisler var. Dikkatinizi özellikle bedeninizde gezdirirseniz belki daha fazla şey hissedebilirsiniz, genelde en çok hissedilen şeyler hastalıklar veya çeşitli sıkışıklıklar olur. Ama yine de bedeninizin büyük kısmı, kapağı yıllardır açılmamış dolaplar gibi katı, toz içinde ve havasız bir şekilde, içinde ne olduğuna dair bilgi olmaksızın hissedilmeyi bekliyor olabilir. Günlük yaşamdaki hareket alışkanlıkları da, çok kısıtlı bir alanda olduğu için o bölgeler açılamıyor. Sporda bile beden tüm kabiliyetiyle hareket etmiyor ve özellikle de hislere yönlendirilmediğiniz için, o bölgeleri hissetme olanağı aynı şekilde kısıtlı kalıyor olabilir. İşte bu noktada, bir kez öğrendiniz mi hayatınız boyunca uygulayabileceğiniz büyülü bir sistem, bu iki olguyu bir araya getiriyor: Yoga!
Yoga, bedenin değişik hareket olanaklarını araştıran ve aynı oranda dikkati de hislere yönlendiren, yani bedeni hissetme kapasitesini geliştiren ender sistemlerden biri. Yoga felsefesini ve anlamını bir kenara bırakıp hareket sistemine bakarsak, yani asana sistemine, bedeni günlük hayatta pek girmeyeceği şekillere sokarak, hareketsiz, tortulanmış, uyuyan bölgeleri uyandırıyoruz. Dolapların kapakları açılıyor, içeride her ne var ne yoksa havalandırılıyor. O alanlar kuvvetlenip, esnerken, aynı zamanda taze kan, oksijen ve lenf akışı sayesinde canlanıyor (ki bu en hızla gelen şifası). Ama en önemlisi yoga hocası o bölgeye dikkati de davet ettiği için, o bölgeye dair hisler netleşiyor. Yani bir taşla iki kuş vuruyorsunuz. Hareket ettiriyorsunuz, hareketin yarattığı hisse tanık oluyorsunuz. O bölgeyi tanımaya başlıyorsunuz, iletişim kurmaya başlıyorsunuz. Bu işin yaşı, beden şekli, cinsiyeti yok, bir bedeniniz var ve hareket edebiliyorsanız, size uygun bir yoga hareket (asana) sistemi mutlaka var demektir.
Peki bedeni hissetmek neden bu kadar önemli?
Beden zaten sürekli hissedilme halinde ve bir sonraki hareket hislere dayanarak belirleniyor içeride. Yani açlık hissedildiğinde dikkatiniz buzdolabına yöneliyor. Hücre boyutunda dahi, hücre çeperi etrafını “algılamakta” ve aldığı uyaranlara göre her an yeni bir “tepki” vermekte. Bu iş kendi kendiliğine, milyonlarca yıldır her canlının her hücresinde olmakta... Siz bu yazıyı okurken gözleriniz, kulaklarınız, burnunuz, deriniz, proprioseptif yani iç algı sisteminiz ve diğer milyonlarca hücre sürekli veri almakta, alınan veriler iç alanda değerlendirilmekte ve cevap belirmekte. Bir sonraki hareketiniz bu veriler ışığında ifade bulmakta. Beden, aldığı verilere göre cevap veren, kocaman bir hücre. Bedeninizi hissetmeniz, bunu değiştirmeyecek. Ama belki sizi o sistemle ilgili daha bilgili/hassas yapabilir ve alışılmış tepkilerin bir an bile olsa dışına çıkma ihtimalini ortaya çıkartabildiği için farklı bir dünya sunabilir.
Düşünün, sevdiğiniz bir yemekle sevmediğiniz bir yemeğin arasındaki tat farkını ne kadar da iyi biliyorsunuz. Ama açlık ile üzgünlük hissi arasındaki fark bazen o kadar belirgin olmayıp benzer hareketlere sebep olabiliyor, buzdolabına koşup yemek yemek gibi. Yoga yaptıkça ve bedeni hissettikçe yaptığınız eylemin tetikleyicisinin hangisi olduğunu daha net hissetme ihtimali doğuyor. Ne olduğuna dair bilgi, bir sonraki adımınızı etkiliyor. Bir ihtimal bir dahaki sefer üzgünken dolaba yeltendiğinizde, belki vazgeçeceksiniz yemek yemekten, ta ki gerçekten acıkana kadar.
Alışılmış, ezberlenmiş hareket biçimleri, alışılmış ve ezberlenmiş hislere dolayısıyla da tepkilere yol açıyor. Bu gittikçe daralan bir çember gibi birbirini besleyerek sıkıştırıyor ve bir kutunun içinden yaşamak gibi kısıtlayıcı oluyor. Yoga ile bedeni hareket ettirerek, hareket kabiliyetini geliştirip, hislerini netleştirirken; olasılıklar da çoğalmaya başlıyor. Sevmediğiniz birini gördüğünüzde belki kastığınız sağ bacağınızı farkedip gevşetmeyi denediğinizde o kişiyi yeniden görme olanağı doğuyor. Bunun neye dönüşeceğini bilemem, sevmemeye devam edebilirsiniz, sevmeniz de gerekmiyor zaten. Ama bedeninizin ezberden verdiği tepkileri farketmeye başladıkça, yeni bir olasılık doğuyor, yeni bir yol açılıyor, ezber bozuluyor. Beden ezberlenmiş kalıbından, sonsuz olasılığa doğru yol almaya başlıyor.
Bana sorarsanız Yoga’nın hareket sisteminin biraz daha uzun vadede de olsa en çarpıcı şifası burada yatıyor. Ezberin bozulmasında. Denklem çok basit: his netleştikçe hareket olasılıkları doğuyor, hareket oldukça his netleşiyor. Her bedenin, her yaşın, yani herkesin yoga yaparak, değişen oranlarda deneyimleyebileceği bu netleşme, size neyin iyi gelip gelmediğiyle ilgili de çok değerli bir rehber olacak. Belki basit bir yiyeceğin size dokunduğunu farkedebilirsiniz, veya yaptığınız işin, yaşadığınız şehrin, konuştuğunuz kişinin sizi kötü veya iyi etkilediğini görmeye başlarsınız. Dolayısıyla direk daha şifa verici bir hayat biçimine doğru evrilmeye başlarsınız, o bozulan ezber sayesinde her an yinelenen hislerden rehberlik alarak. Yani bir süre sonra, yeterince bedeni hissedip, his ettiklerinize güvenmeye başladığınızda, ne bu yazıya, ne bir yoga hocasına, ne de alacağınız veya çoktan aldığınız “kişisel değişim” kitaplarına veya “kendini sev” kurslarına ihtiyacınız olacak. O içinizde zaten var olan hislerin engin bilgi denizine daldığınızda, bedeniniz sürekli söyleyecek ne yöne gideceğinizi...size sürekli rehberlik etmiş ama yeterince kulak verilmemiş hocayı yeniden keşfedeceksiniz.
Zeynep Çelen
Yoga Eğitmeni
Zeynep �elen - yoga kartviziti /yoga business card
Zeynep Çelen
Hiç kımıldadan yüzeyinizdeki havayı hissedin. Göremiyorsunuz ama elinizin üstünü kapayan birşey yoksa, elinizle o görmediğiniz şeye dokunuyorsunuz şu anda. Hiç hareket etmeden hissetmeyi araştırın. Büyük ihtimalle belli belirsiz bir his var, bu hisse biraz hayal gücü, biraz da ilkokul fen bilgisi eklerseniz, havaya dokunuyorum diyebilirsiniz. Şimdi elinizi hızlıca sağa sola sallayın ve parmaklarınızın arasından akan havayı hissedin. Şimdi çok daha belirgin bir his var, belki biraz serinlik, bir esinti, hatta elinizin yaptığı hareketten dolayı oluşan hava akımının yüzünüze çarpışını bile hissedebilirsiniz. Hareket, değişim yaratıyor ve o değişim, algılanıyor! Zaten var olan birşeyi, bu durumda havayı, hareket sayesinde daha belirgin şekilde algılamaya başladınız. Hem dikkati yönelttiniz -ki bu birinci adım ve daha önce de yapmıştınız- hem de hareket ile duyuları uyardınız. Havayı daha net hissettiniz. Havayı, eliniz aracılığı ile hissettiğiniz için elinizin yüzeyini de daha net hissettiniz. Peki, bedeninizin geri kalanını hissediyor musunuz?
Büyük bir ihtimalle yine belli belirsiz hisler var. Dikkatinizi özellikle bedeninizde gezdirirseniz belki daha fazla şey hissedebilirsiniz, genelde en çok hissedilen şeyler hastalıklar veya çeşitli sıkışıklıklar olur. Ama yine de bedeninizin büyük kısmı, kapağı yıllardır açılmamış dolaplar gibi katı, toz içinde ve havasız bir şekilde, içinde ne olduğuna dair bilgi olmaksızın hissedilmeyi bekliyor olabilir. Günlük yaşamdaki hareket alışkanlıkları da, çok kısıtlı bir alanda olduğu için o bölgeler açılamıyor. Sporda bile beden tüm kabiliyetiyle hareket etmiyor ve özellikle de hislere yönlendirilmediğiniz için, o bölgeleri hissetme olanağı aynı şekilde kısıtlı kalıyor olabilir. İşte bu noktada, bir kez öğrendiniz mi hayatınız boyunca uygulayabileceğiniz büyülü bir sistem, bu iki olguyu bir araya getiriyor: Yoga!
Yoga, bedenin değişik hareket olanaklarını araştıran ve aynı oranda dikkati de hislere yönlendiren, yani bedeni hissetme kapasitesini geliştiren ender sistemlerden biri. Yoga felsefesini ve anlamını bir kenara bırakıp hareket sistemine bakarsak, yani asana sistemine, bedeni günlük hayatta pek girmeyeceği şekillere sokarak, hareketsiz, tortulanmış, uyuyan bölgeleri uyandırıyoruz. Dolapların kapakları açılıyor, içeride her ne var ne yoksa havalandırılıyor. O alanlar kuvvetlenip, esnerken, aynı zamanda taze kan, oksijen ve lenf akışı sayesinde canlanıyor (ki bu en hızla gelen şifası). Ama en önemlisi yoga hocası o bölgeye dikkati de davet ettiği için, o bölgeye dair hisler netleşiyor. Yani bir taşla iki kuş vuruyorsunuz. Hareket ettiriyorsunuz, hareketin yarattığı hisse tanık oluyorsunuz. O bölgeyi tanımaya başlıyorsunuz, iletişim kurmaya başlıyorsunuz. Bu işin yaşı, beden şekli, cinsiyeti yok, bir bedeniniz var ve hareket edebiliyorsanız, size uygun bir yoga hareket (asana) sistemi mutlaka var demektir.
Peki bedeni hissetmek neden bu kadar önemli?
Beden zaten sürekli hissedilme halinde ve bir sonraki hareket hislere dayanarak belirleniyor içeride. Yani açlık hissedildiğinde dikkatiniz buzdolabına yöneliyor. Hücre boyutunda dahi, hücre çeperi etrafını “algılamakta” ve aldığı uyaranlara göre her an yeni bir “tepki” vermekte. Bu iş kendi kendiliğine, milyonlarca yıldır her canlının her hücresinde olmakta... Siz bu yazıyı okurken gözleriniz, kulaklarınız, burnunuz, deriniz, proprioseptif yani iç algı sisteminiz ve diğer milyonlarca hücre sürekli veri almakta, alınan veriler iç alanda değerlendirilmekte ve cevap belirmekte. Bir sonraki hareketiniz bu veriler ışığında ifade bulmakta. Beden, aldığı verilere göre cevap veren, kocaman bir hücre. Bedeninizi hissetmeniz, bunu değiştirmeyecek. Ama belki sizi o sistemle ilgili daha bilgili/hassas yapabilir ve alışılmış tepkilerin bir an bile olsa dışına çıkma ihtimalini ortaya çıkartabildiği için farklı bir dünya sunabilir.
Düşünün, sevdiğiniz bir yemekle sevmediğiniz bir yemeğin arasındaki tat farkını ne kadar da iyi biliyorsunuz. Ama açlık ile üzgünlük hissi arasındaki fark bazen o kadar belirgin olmayıp benzer hareketlere sebep olabiliyor, buzdolabına koşup yemek yemek gibi. Yoga yaptıkça ve bedeni hissettikçe yaptığınız eylemin tetikleyicisinin hangisi olduğunu daha net hissetme ihtimali doğuyor. Ne olduğuna dair bilgi, bir sonraki adımınızı etkiliyor. Bir ihtimal bir dahaki sefer üzgünken dolaba yeltendiğinizde, belki vazgeçeceksiniz yemek yemekten, ta ki gerçekten acıkana kadar.
Alışılmış, ezberlenmiş hareket biçimleri, alışılmış ve ezberlenmiş hislere dolayısıyla da tepkilere yol açıyor. Bu gittikçe daralan bir çember gibi birbirini besleyerek sıkıştırıyor ve bir kutunun içinden yaşamak gibi kısıtlayıcı oluyor. Yoga ile bedeni hareket ettirerek, hareket kabiliyetini geliştirip, hislerini netleştirirken; olasılıklar da çoğalmaya başlıyor. Sevmediğiniz birini gördüğünüzde belki kastığınız sağ bacağınızı farkedip gevşetmeyi denediğinizde o kişiyi yeniden görme olanağı doğuyor. Bunun neye dönüşeceğini bilemem, sevmemeye devam edebilirsiniz, sevmeniz de gerekmiyor zaten. Ama bedeninizin ezberden verdiği tepkileri farketmeye başladıkça, yeni bir olasılık doğuyor, yeni bir yol açılıyor, ezber bozuluyor. Beden ezberlenmiş kalıbından, sonsuz olasılığa doğru yol almaya başlıyor.
Bana sorarsanız Yoga’nın hareket sisteminin biraz daha uzun vadede de olsa en çarpıcı şifası burada yatıyor. Ezberin bozulmasında. Denklem çok basit: his netleştikçe hareket olasılıkları doğuyor, hareket oldukça his netleşiyor. Her bedenin, her yaşın, yani herkesin yoga yaparak, değişen oranlarda deneyimleyebileceği bu netleşme, size neyin iyi gelip gelmediğiyle ilgili de çok değerli bir rehber olacak. Belki basit bir yiyeceğin size dokunduğunu farkedebilirsiniz, veya yaptığınız işin, yaşadığınız şehrin, konuştuğunuz kişinin sizi kötü veya iyi etkilediğini görmeye başlarsınız. Dolayısıyla direk daha şifa verici bir hayat biçimine doğru evrilmeye başlarsınız, o bozulan ezber sayesinde her an yinelenen hislerden rehberlik alarak. Yani bir süre sonra, yeterince bedeni hissedip, his ettiklerinize güvenmeye başladığınızda, ne bu yazıya, ne bir yoga hocasına, ne de alacağınız veya çoktan aldığınız “kişisel değişim” kitaplarına veya “kendini sev” kurslarına ihtiyacınız olacak. O içinizde zaten var olan hislerin engin bilgi denizine daldığınızda, bedeniniz sürekli söyleyecek ne yöne gideceğinizi...size sürekli rehberlik etmiş ama yeterince kulak verilmemiş hocayı yeniden keşfedeceksiniz.
Zeynep Çelen
Yoga Eğitmeni
Zeynep �elen - yoga kartviziti /yoga business card
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
7 Temmuz 2011 Perşembe
Total Yoga Level 2 : Water (Flow Series) by Tracey Rich & Ganga White
Quote:
Total Yoga Level 2 : Water (Flow Series) by Tracey Rich & Ganga White
English | AVI | XVID 1120 kbps 25 fps | 640 x 480 | MP3 128 kbps 44 KHz Stereo | 49 mns | 415 MB
Genre: Training
Water is the second level in the Total Yoga: The Flow Series, with Level One being Earth, and level Three being Fire. The two instructors, a man and a woman, lead a series of many Sun Salutations and other, mostly basic Yoga poses such as warrior, triangle, lunges and boat pose. The set is incredibly simple with a soft blue background and the woman's voice narrates the workout.
Download from
Wupload
Code:
Get total_yoga_the_flow_series_level_2_water.part1.rar on Wupload.com
Get total_yoga_the_flow_series_level_2_water.part2.rar on Wupload.com
Get total_yoga_the_flow_series_level_2_water.part3.rar on Wupload.com
Get total_yoga_the_flow_series_level_2_water.part4.rar on Wupload.com
or 1 single link
Get total_yoga_the_flow_series_level_2_water.rar on Wupload.com
No password
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
28 Haziran 2011 Salı
Bob Harper: Inside Out Method - Yoga for the Warrior [Video]
Bob Harper: Inside Out Method - Yoga for the Warrior [Video]
Information:
Quote: English | AVI | XVID 1597 kbps 23.976 fps | 720 x 480 | MP3 128 kbps 44 KHz Stereo | 1h17mns | 968 MB
This is yoga at its extreme. Bob has deconstructed the traditional concept of yoga with this vigorous, physique-refining yoga routine that recruits and trains every muscle in your body, stretching your limitations, and delivering powerful weight-loss results. Maximum output is required. Temperatures and heart rates will soar as you push your body to the limit, triggering both physical and metabolic responses that work to deliver your most streamlined physique possible. Go beyond where you thought a normal yoga workout could go!
The moves are yoga-based, but the goals and attitude are pure gym-style strength training. These programs are designed to build lean, strong muscles, not “mind-body tranquility.” There’s no rest and no slowing down. The on-screen countdown timer and Bob’s “aggressive” cuing keeps you constantly in motion (“You’ve got 15 seconds — do as much as you can, as fast as you can!”). The moves are well-designed and effective — a true fusion of toning and yoga (e.g. “a down dog” that smoothly morphs into a classic shoulder press). The second program features mostly traditional abdominal toning like curls, bicycles and planks.
Download:
Code: Download 1Q_bob_harper_yoga_for_the_warrior.part1.rar for free on Filesonic.com
Download 1Q_bob_harper_yoga_for_the_warrior.part2.rar for free on Filesonic.com
Download 1Q_bob_harper_yoga_for_the_warrior.part3.rar for free on Filesonic.com
no pass
Information:
Quote: English | AVI | XVID 1597 kbps 23.976 fps | 720 x 480 | MP3 128 kbps 44 KHz Stereo | 1h17mns | 968 MB
This is yoga at its extreme. Bob has deconstructed the traditional concept of yoga with this vigorous, physique-refining yoga routine that recruits and trains every muscle in your body, stretching your limitations, and delivering powerful weight-loss results. Maximum output is required. Temperatures and heart rates will soar as you push your body to the limit, triggering both physical and metabolic responses that work to deliver your most streamlined physique possible. Go beyond where you thought a normal yoga workout could go!
The moves are yoga-based, but the goals and attitude are pure gym-style strength training. These programs are designed to build lean, strong muscles, not “mind-body tranquility.” There’s no rest and no slowing down. The on-screen countdown timer and Bob’s “aggressive” cuing keeps you constantly in motion (“You’ve got 15 seconds — do as much as you can, as fast as you can!”). The moves are well-designed and effective — a true fusion of toning and yoga (e.g. “a down dog” that smoothly morphs into a classic shoulder press). The second program features mostly traditional abdominal toning like curls, bicycles and planks.
Download:
Code: Download 1Q_bob_harper_yoga_for_the_warrior.part1.rar for free on Filesonic.com
Download 1Q_bob_harper_yoga_for_the_warrior.part2.rar for free on Filesonic.com
Download 1Q_bob_harper_yoga_for_the_warrior.part3.rar for free on Filesonic.com
no pass
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
22 Haziran 2011 Çarşamba
Toplulukla Yapılan Yoga - Grup Yogası
Dönenceyi yogayla karşıladılar
Yüzlerce insan, en uzun gün olan 21 Haziran'ın ilk ışıklarında New York'un Times Meydanı'nda toplanarak yoga yaptı. Bu etkinlik kentte artık geleneksel bir hal aldı.
Toplulukla Yapılan Yoga
Dönenceyi yogayla karşıladılar
Yoga çalışmalarını tek başına mı, yoksa grupla mı yapmak daha iyidir?
Tek başına veya grupla yapılabilir. İkisi de kişi'ye farklı açılardan avantajlar sağlar.
Yoga kadınlar için mi, yoksa erkekler için mi daha uygundur?
Yoga'nın daha çok kadınlara uygun olduğuna dair yanlış bir kanı vardır. Fakat yoga bir "yaşam bilimidir", dolayısıyla cinsiyet gözetmeksizin herkes yoga'dan faydalanabilir.
Yoga, kişinin hayatında karşılaştığı problemleri çözmede yardımcı olur mu?
Yoga ile zihni berraklaşan kişi, karşılaştığı problemlere kolayca çözüm bulur.
Yoga kişinin güzelleşmesine, kilo vermesine vb. yardımcı olur mu?
Yoga yapan kişinin bedeni zaman içinde toksik maddelerden arınır. Arınmanın sonucunda da, kırışıklıklar ortadan kalkar, cilt güzelleşir, gözler parlar, vücut forma girer,… kişi farklı bir güzelliğe sahip olur.
Dönenceyi yogayla karşıladılar
Yüzlerce insan, en uzun gün olan 21 Haziran'ın ilk ışıklarında New York'un Times Meydanı'nda toplanarak yoga yaptı. Bu etkinlik kentte artık geleneksel bir hal aldı.
Toplulukla Yapılan Yoga
Dönenceyi yogayla karşıladılar
Yoga çalışmalarını tek başına mı, yoksa grupla mı yapmak daha iyidir?
Tek başına veya grupla yapılabilir. İkisi de kişi'ye farklı açılardan avantajlar sağlar.
Yoga kadınlar için mi, yoksa erkekler için mi daha uygundur?
Yoga'nın daha çok kadınlara uygun olduğuna dair yanlış bir kanı vardır. Fakat yoga bir "yaşam bilimidir", dolayısıyla cinsiyet gözetmeksizin herkes yoga'dan faydalanabilir.
Yoga, kişinin hayatında karşılaştığı problemleri çözmede yardımcı olur mu?
Yoga ile zihni berraklaşan kişi, karşılaştığı problemlere kolayca çözüm bulur.
Yoga kişinin güzelleşmesine, kilo vermesine vb. yardımcı olur mu?
Yoga yapan kişinin bedeni zaman içinde toksik maddelerden arınır. Arınmanın sonucunda da, kırışıklıklar ortadan kalkar, cilt güzelleşir, gözler parlar, vücut forma girer,… kişi farklı bir güzelliğe sahip olur.
Dönenceyi yogayla karşıladılar
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
toplulukla,
yapılan,
yoga
8 Haziran 2011 Çarşamba
REİKİ Ne Değildir
REİKİ Ne Değildir:
*Reiki belli bir düşünce ya da inançla ilgili değildir.
*Reiki konsantrasyona bağlı değildir.(Tersine geniş farkındalık gerektirir.)
*Reiki belli bir yana ya da belli kişilere ait değildir.
*Reiki bir kuruluş ya da Reiki Master dan öğrenilemez.
(Öğretmen öğrenciye ancak yolu gösterir, yürümek ya da yürüme biçimini belirlemek öğrenciye aittir.)
*Reiki prensibi nedeniyle asla kötüye kullanılamaz.
(Ne verirsen onu alırsın prensibiyle çalışır.)
*Reiki reddedilecek bir şey değildir, o zaten vardır.
*Reiki belli bir düşünce ya da inançla ilgili değildir.
*Reiki konsantrasyona bağlı değildir.(Tersine geniş farkındalık gerektirir.)
*Reiki belli bir yana ya da belli kişilere ait değildir.
*Reiki bir kuruluş ya da Reiki Master dan öğrenilemez.
(Öğretmen öğrenciye ancak yolu gösterir, yürümek ya da yürüme biçimini belirlemek öğrenciye aittir.)
*Reiki prensibi nedeniyle asla kötüye kullanılamaz.
(Ne verirsen onu alırsın prensibiyle çalışır.)
*Reiki reddedilecek bir şey değildir, o zaten vardır.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
meditasyon,
reİkİ,
yoga
İçimize Dönüş Yolculuğu - S.Pekgöz
FARKINDALIĞIN DÖNÜŞÜMÜ
Bu konuya yazılan her mesaj, önceki mesajlarda başlatılan sohbetin devamı niteliğin dedir. Mesajlar da var görülen noksanları bütünü takip ederseniz tamamlanacaktır.
-sohbete katılmanız birlikte daha ileri bilgilere gitmemizi hızlandıracaktır. -
Burada paylaşacaklarımızın sürekli iki düzey arasın da değiştiğini göreceksiniz.
Bir düzeyde; REİKİ için kaynakların ve master ların verdiği metodolojik bilgiler verilecek...
Bir düzeyde ise, içinde yaşadığımız çağda acımızın, yanılgılarımızın en büyük kaynaklarından biri olan yanlızlığın tek çözümü; Gerçek kimliğimizi anlamak ve bu anlayışın sonucunda doğmayan ve ölmeyen gerçekliğimizin farkına vararak gerçek mutluluğa, sarsılmaz güven duygusuna ve bilgeliğe ulaşmaktır.
Kendimizi nasıl yanlış tanıdığımızı, derine daha derine ulaştıkça farkedeceğiz.
Bu düzeyde sözcükler çoğunlukla, okurken sizi bu bilince çekmek için tasarlanmış olacaktır.
Reiki Nedir? Reiki Hakkında; Reiki Dereceleri, Çakralar, Uyumlama
Paylaşırken derinleriniz den gelen tepkilere dikkatinizi verirseniz; Size zaten sahip olduğunuz bir şeye nasıl daha derin bir şekilde girebileceğinizi göstermeme izin vermiş olacaksınız.Zaman zaman zorlayıcı bulacağınız anlatımlar, _Evet, bunu biliyorum diyen içinizdeki o yere dokunmak içindir.
Reiki satın alınacak bir şey değil ve kullanmak için ulaşılmaz bir ustalık da gerektirmez.
İnsan yaşam ve zaman içinde dikkatli bir yolculuk yaparak, etkileşimlerle oluşan olağanüstü güzellikleri, bilerek ya da bilmeyerek yapılan titreşimlerin nasıl olumsuzluklara neden olduğunu görerek ve herşeyin karşısındaki gücünü keşfederek bilgiyi kendisinde hazır bulur. .. Aramak için uzağa gitmeye gerek yok...
Reikinin işleyişini ve sonuçlarını tanımaya başladıkça kendi içimiz de olan değişikliği hayretle izleyeceğiz. Ben buna - İçimize Dönüş Yolculuğu- diyorum...
Yeni koşulların geldiğini, yeni ufukların ve yolların açıldığını göreceğiz.
Yeni bakış açısı giderek daha fazla ve daha bizi saracak ve gelişmemiz için bize gerekli olan herşey gerçekleşecektir.
Reiki sizi ilerletmek ve daha iyi koşullara ulaştırmak için sabırsızdır.
Reikiyle yaşadığım deneyimler hayatımı öyle zenginleştirdi ki, teşekkür içindeyim.
Chi
S.Pekgöz
Bu konuya yazılan her mesaj, önceki mesajlarda başlatılan sohbetin devamı niteliğin dedir. Mesajlar da var görülen noksanları bütünü takip ederseniz tamamlanacaktır.
-sohbete katılmanız birlikte daha ileri bilgilere gitmemizi hızlandıracaktır. -
Burada paylaşacaklarımızın sürekli iki düzey arasın da değiştiğini göreceksiniz.
Bir düzeyde; REİKİ için kaynakların ve master ların verdiği metodolojik bilgiler verilecek...
Bir düzeyde ise, içinde yaşadığımız çağda acımızın, yanılgılarımızın en büyük kaynaklarından biri olan yanlızlığın tek çözümü; Gerçek kimliğimizi anlamak ve bu anlayışın sonucunda doğmayan ve ölmeyen gerçekliğimizin farkına vararak gerçek mutluluğa, sarsılmaz güven duygusuna ve bilgeliğe ulaşmaktır.
Kendimizi nasıl yanlış tanıdığımızı, derine daha derine ulaştıkça farkedeceğiz.
Bu düzeyde sözcükler çoğunlukla, okurken sizi bu bilince çekmek için tasarlanmış olacaktır.
Reiki Nedir? Reiki Hakkında; Reiki Dereceleri, Çakralar, Uyumlama
Paylaşırken derinleriniz den gelen tepkilere dikkatinizi verirseniz; Size zaten sahip olduğunuz bir şeye nasıl daha derin bir şekilde girebileceğinizi göstermeme izin vermiş olacaksınız.Zaman zaman zorlayıcı bulacağınız anlatımlar, _Evet, bunu biliyorum diyen içinizdeki o yere dokunmak içindir.
Reiki satın alınacak bir şey değil ve kullanmak için ulaşılmaz bir ustalık da gerektirmez.
İnsan yaşam ve zaman içinde dikkatli bir yolculuk yaparak, etkileşimlerle oluşan olağanüstü güzellikleri, bilerek ya da bilmeyerek yapılan titreşimlerin nasıl olumsuzluklara neden olduğunu görerek ve herşeyin karşısındaki gücünü keşfederek bilgiyi kendisinde hazır bulur. .. Aramak için uzağa gitmeye gerek yok...
Reikinin işleyişini ve sonuçlarını tanımaya başladıkça kendi içimiz de olan değişikliği hayretle izleyeceğiz. Ben buna - İçimize Dönüş Yolculuğu- diyorum...
Yeni koşulların geldiğini, yeni ufukların ve yolların açıldığını göreceğiz.
Yeni bakış açısı giderek daha fazla ve daha bizi saracak ve gelişmemiz için bize gerekli olan herşey gerçekleşecektir.
Reiki sizi ilerletmek ve daha iyi koşullara ulaştırmak için sabırsızdır.
Reikiyle yaşadığım deneyimler hayatımı öyle zenginleştirdi ki, teşekkür içindeyim.
Chi
S.Pekgöz
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
dönüş,
İçimize,
içsel,
meditasyon,
reİkİ,
yoga,
yolculuğu
Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!
Araştırmalar ruhsal açıdan güçlü insanların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel bakımdan da güçlü olduklarını gösteriyor.
Siz de ruhsal bilinç geliştirerek yaşamda karşı karşıya bulunduğunuz zorluklar karşısında güçlü olabilirsiniz.
Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!
Önce kim ve ne olduğumuzun bilgisine ulaşmamız gerekir
KİMİM BEN?..
Herkes kendisini tanıdığını iddia edebilir ancak kendimizi tanımak neyi, niçin yaptığımızı anlamamız demektir. Çoğu kez tepki verirken davranışımızı analiz etmeyiz. Herkes için aynı olan bir olay karşısında farklı tepkiler gösteririz. Gösterdiğimiz farklı tepkiler neye bağlıdır? Tabii ki dünyaya nasıl baktığımıza.. Bunu belirleyen nedir? Öğrendiklerimiz.. inançlarımız.. alışkanlıklarımız... ve sormamız gereken ... bunlar bize fayda sağlar mı yoksa zarar mı veriyor ?
Farkındalık bilinci geliştikçe alışkanlıkları ayıklamayı öğreniriz. Davranışların altında yatan nedenleri, hangi düşünce ve duygu kalıplarının bize hizmet ettiğini, hangilerinin etmediğini anlarız. Farkındalık süzgecinden geçmemiş tüm alışkanlık kalıpları zararlıdırlar. ( Olumlu olsalar bile ! ) Farkındalık geliştirmek başlıbaşına bir çalışma gerektirir.
Bu çalışma yoluyla çeşitli teknikler kullanarak bize hizmet etmeyen inançları nasıl pekiştirmiş olduğumuzu öğreniriz. Bu inanç kalıplarını nasıl değiştirebileceğimizi de ! İşin tuhaf tarafı bu inanç kalıplarına sıkı sıkıya bağlıyken bile onların farkında olmamamız ! Bu yüzden iletişim kurarken veya zor bir durumla başa çıkmaya çalışırken gösterdiğimiz tepkinin sonucu da kontrolümüz dışında olabiliyor. O zaman bu durumdan kendimizi veya başkalarını suçlamadan önce şunu bilmeliyiz. İnanç kalıplarının farkında olmadığımız ve değiştirmediğimiz müddetçe aynı olay sürüp gidecektir. Ve biz sonuç kontrolsüz ve başarısız olmaya devam edeceğiz. Bu böyle hayatımızda tekrar eder durur. Her seferinde 'kör talihimize ' lanet okur ama gerçekte bizi isabetsiz sonuçlara götüren nedenleri bir türlü anlayamayız. Ta ki tepkilerimizin ardında yatan, bilinçaltına atılmış ve daha sonra da unutulmuş duygu ve düşüncelerimizi su yüzüne çıkarana kadar !
Herşey düşüncede başlıyor.
Dolayısıyla önce düşünce ve onun sonucu olan duygularımızı gözden geçirmemiz gerekecek. Öyleyse şimdi siz de bir düşünün. Bir olay karşısında kendinize sorun : " Bu tepkiyi neden veriyorum? Niçin böyle davranıyorum? Bu şekilde bir yaklaşımın faydası ve zararı ne? Gösterdiğiniz tepkinin sonuçlarından memnun musunuz?
Beğendiğiniz yönleriniz neler? Bunların ne kadarının farkındasınız? Beğenmediğiniz yönleriniz var mı? Beğendiklerinizden fazla mı? Beğendiğiniz özelliklerinizi arttırmak için bir şey yapıyor musunuz? Ya beğenmediklerinizi azaltmak için?
Beğendiğimiz veya beğenmediğimiz özelliklerimizi masaya yatırma zamanı şimdi!
Kendimizle yüzleşebilirsek elimizi kolumuzu bağlayan, bizi inciten, yaralayan yanımızı iyileştirebiliriz. Yüzleşmeyi kabul edersek değişimi de isteriz. Ya da yerimizde sayar, tekrarlayan hatalarımızla, pişmanlıklarla yaşar dururuz.
Beğenmediğimiz tarafları görmezden geliriz. Onu yok sayınca bir süre sonra gerçekten de varolmadığına inanırız. Bilinçaltının toprağına gömeriz. İşin içinden çıkmamızı, ilişkilerimizi güçleştiren ve bize başarısızlık olarak geri dönen bu ciddi açmazı görmezden gelmemek lazım. O halde bizi hedefimizden bu kadar uzağa iten düşünce kalıplarını ortaya çıkarıp bir bilinçaltı temizliği yapalım. Tavanaramızı süpürelim. Beynimizdeki köşeler örümcek ağı tutmuşken, rahat nefes alan bir zihne sahip olamayız. Hazır mıyız sağlıksız yönlerimizle yüzleşmeye? Neden istediğimiz sonuçlara ulaşamadığımızı öğrenmeye O zaman işe başkalarının suçu olmadığını bilmek ve sorumluluğu üstlenmekle başlayabiliriz. Kendimizi savunmadan ! Mazeret aramadan! Hiçbir bahane öne sürmeden ! " Evet, ben buyum! " diyebilir miyiz? "
Değişmeye hazır olmadığımızda, hatanın bizde olduğunu kabul etmek yerine en olmayacak şeyleri suçlayabiliyoruz. Sırf değişmek istemediğimiz için! Alıştığımız, bildiğimiz şeyler yanlış bile olsa,bizi mutsuz etse dahi korkuyoruz değişmek zorunda kalmaktan. Değişim içi gerekli gücümüz yok sanıyoruz. O gücün içimizde olduğunu bilmiyoruz. Oysa çok yüksek nitelikli bir gücümüz var ki bizim ister kozmik, spritüel, doğal ne derseniz deyin sonuçta bu yetenekler özümüzde kayıtlı ve biz onları istediğimiz zaman kullanabiliriz.Yeter ki yaşamın temel ilkelerine uygun hareket edelim.
Bu güçleri kullanmayı bilen az sayıdaki kişiye "ERMİŞ" bizim başımıza gelince de " MUCİZE "diyoruz
Evrenin işleyiş ilkeleri ve sürecini algıladıktan sonra kendinizi ve yapabileceklerimizi de anlarız. Ruhsal doğamıza uygun davrandığımız zaman, ancak o zaman, olmaz sandığımız olur. Mucize gerçekleşir. Sadece ve Sadece değişmek istiyorsak, buna hazırsak değişebiliriz. Ve biz yalnızca kendimizi geliştirebiliriz. Başkalarını ya da olayları değiştirebilmek gibi bir gücümüz yoktur. Ne varki biz değiştikçe olaylar ve kişiler de değişmeye başlarlar. Bunu olaylara ve kişilere karşı tutumumuzu değiştirerek başarabiliriz.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
feng shui,
meditasyon,
reİkİ,
yoga
30 Nisan 2011 Cumartesi
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Resimlerle yoga
yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Resimlerle yoga
yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Akupunktur,
ayurveda,
carmen,
dersleri,
electradan,
feng shui,
meditasyon,
reİkİ,
şifalı,
tamamlayıcı tıp,
yoga
B.K.S. Iyengar - Light On Life Yoga Bedava İndir Download
B.K.S. Iyengar - Light On Life Yoga
Audiobook | ISBN: 1405087870 | English | MP3 128.00 kbps | 288 MB
Many of you may worry that you are unable to meet the challenges that lie ahead. I want to assure you that you can. I am a man who started from nowhere; I was heavily disadvantaged in many ways. After much time and effort, I began to reach somewhere. I literally emerged from darkness to light, from mortal sickness to health, from crude ignorance to immersion in the ocean of knowledge by one means alone, namely by zealous persistence in the art and science of yoga practice (sadhana). What held good for me will hold good for you too. Today you also have the benefit of many gifted yoga teachers.
Download (Hotfile)
Hotfile.com: One click file hosting: BKS_Iyengar_Light_on_Life_YOGA.rar
Mirror (Fileserve):
Free File Hosting, Online Storage & File Upload with FileServe
Mirror (Filesonic):
Download BKS_Iyengar_Light_on_Life_YOGA.rar for free on Filesonic.com
29 Nisan 2011 Cuma
Samsara Nedir?
SAMSARA
Evrensel Karma yasasıyla bağlantılı olan bir olgu da Samsara gerçeğidir. Samsara kelimesi evrende devamlı olarak gerçekleşen yeniden 'doğum, yaşam ve ölüm döngüsü' anlamına gelmektedir. Samsara döngüsü Karma sayesinde gerçekleşmektedir. Karma yasası Samsara döngüsünü düzenlemektedir.
Samsara olarak adlandırılan 'ölümden sonra yeniden doğum döngüsü' doğum, yaşam ve ölümden oluşan sonsuz bir kısırdöngüdür. Bu döngüyü günlük hayatımızda da yaşarız. Her gün uyanırız ("doğum"), gün boyunca bilinçlilik halinde yaşarız ve gece uyuruz ("ölüm").
Her yedi senede bir beden hücreleri yenilenir ve yeni bir bedene sahibiz. Bu bakış açısından, her yedi senede bir yeniden doğuruz ve yedi yıl önceki insan değilizdir. Geçen her gün, her yedi yılla bireyin deneyimleri farklılaşır ve farklı bir insana dönüşür.
Birey deneyimlerini hazmedip içselleştirerek değişmektedir. Bedende tek değişmeyen şey ruh'tur. Her yedi sene bir yeni bir bedene sahibiz ama ruh değişmezdir. Ruh ve ruh'tan gelen bilinç bizde aynı insan olduğumuza ilişkin hisse yol açar. Bilinç ve hafıza yaşamlarımıza süreklilik kazandırır, ama her yedi sene geçince önceki insanın aynısı değiliz. İnsan farkına varmadan değişmektedir, bireyde aynı insan olduğu izlenimini uyandıran bilincin sürekliliğidir. Böylece her yedi yıldan bir yeni bir bedene sahibiz. Tıpkı bunun gibi, fiziksel bedenin ölümünden sonra yeni bir beden almaktayız.
Ölüm ve yeniden doğum yaptığımız eylemlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Rasyonel evrende rastlantıya yer yoktur. Bu yüzden doğal felaketlerin de karmik nedenleri vardır. Doğal felaketler toplumların yaptığı olumsuz eylemlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bir çiftçi tarlasını sürerek karıncaların yuvalarını dağıtmakta ve külle kaplı zengin bir toprak elde etmek için tarlasını yakarak küçük hayvanları da ateşe vermektedir. Bu eylemlerin sonucu olarak çiftçinin evi yanıp kül olursa, buna şaşırmamalıdır.
Karma yasası edimlerin ürettiği tepkilerin biriktirilmesine, insanın eylemlerden sorumlu tutulmasına ve telafi edilmesine olanak sağlamaktadır. Peki, bu yaşamda telafi edilmemiş eylemlere ne olacaktır? Bunun için de yeniden bedenlenme vardır. Ruhi varlık yaptıklarının karşılığını almak için yeniden maddi beden almaktadır. Bu da tekrardoğuş yasasıdır.
Karma ve Tekrardoğuş yasaları birlikte işlemekte ve insanı geçmişe, şimdiye ve geleceğe bağlamaktadır. Ruhi varlık dünyaya birçok defa gelmektedir. Doğum, yaşam, ölüm ve tekrardoğuşun sürekliliği evrensel Karma yasası ile yönetilmektedir. Birey önceki hayatında yaptıklarının sonucunu bu yaşamda almaktadır ve bu yaşamda yaptıklarının sonuclarıyla sonraki hayatında yüzleşecektir. Böylece Karma sebep-sonuç ilişkisinin ahlaki yasasıdır.
Tekrardoğuş yasası gezegenimizde bulunan dini kitaplarda da verilmiştir. Fakat çeşitli dini tarikatlar bu yasanın mevcut olmadığına karar vermiştir. Örneğin, birçok Hristiyan tarikatı M.S. 553 yılında tekrardoğuş kavramını yasakşamıştır. Bu, tarikat uyelerini kontrol etmek için yapılmıştır. Eğer tarikat üyesi tarikat liderinin dediklerini yapmazsa, ebediyen cehennemde yanacaktır. Böylece insanları korku içinde tutarak kontrol etmek için birçok Hristiyan tarikatı evrensel tekrardoğuş yasasını inkar ederek uydurma kavramlar ortaya sürmüştür. Gerçi tekrardoğuş yasasını kabul eden Hristiyanlar da vardır, çünkü İsa tekrardoğuş yasasını çok net bir şekilde açıklamıştır.
Bazı "tantra" tarikatları dünyanın bir okul olduğuna ve ruhun bu dünyaya gelmesinin nedeni de öğrenmek ve gelişmek olduğuna inanmaktadır. Bu tarikatlara göre, ruhun tam gelişmesi için ruh bu evrende yedi veya ondört kere tekrar doğmalıdır. Bu mantıksız inançlar gerçeklere dayanmayan spekülasyonlardan kaynaklanmaktadır.
Birincil olarak Evrensel Ruhtan tezahür eden bireysel ruhlar mükemmeldir ve tam bilgiye sahiptir. Mükemmel bilgiye sahip olan bireysel ruhların bu cahaletle dolu maddi evrende öğreneceği hiçbir şey yoktur. Tam tersi, maddi evrene inen bireysel ruhlar illüzyon enerjisiyle örtülmekte ve sahip oldukları bilgileri unutmaktadır. Tabi ki, cehalet içinde olan bireysel ruhlar bir şeyler öğrenmek zorundadır ama onların maddi evrene gelme nedeni eğitim değildir. Bireysel ruhlar Tanrıdan özgür olma isteğiyle buraya gelmekte ve bu isteği gerçekleştirmek için Tanrıyı unutmak zorunda kalmaktadırlar. İllüzyon enerjisi bireysel ruhu örtmekte, Tanrıyı unutturmakta ve ona özgür olduğu hissini vermektedir.
İkincil olarak bireysel ruh ebedidir ve istediği kadar maddi evrende kalabilir. Maddi evrende kalmak için de bireysel ruh tekrar tekrar bedenlenmelidir. Böylece bireysel ruhlar bu evrende yüzlerce, binlerce, milyonlarca bazen ise sonsuza kadar tekrar doğmaktadır. Bu, ruhun isteğine bağlıdır.
Son zamanlar, varoluşun amacının bireyin ruhsal tekamülü olduğuna dair yaygın bir yanlış anlama ortaya çıkmiştir. Bu, bilgi yetersizliğinden kaynaklanan bir spekülasyondur. Her şeyden önce, eğer varoluşun amacı ruhsal tekamül olsaydı, o zaman etrafımızda sayısız çökmüş ruhlar olmazdı. İkincisi, eğer maddi evren tekamül etme yeriyse, o zaman ruhi düzeyden gelen ruhlar mükemmel değil ve gelişmeye ihtiyaçları var. Bu pürüzlü sonuç iddianın ne kadar mantıksız olduğunu göstermektedir. Gerçek şudur ki, ruhi varlıklar maddi evrene Tanrı'dan bağımsız olarak yaşamak ve Tanrı gibi olmak için gelmektedir. Bu sonuç, "Acaba Tanrı olabilirmiyim?" merakından kaynaklanmaktadır.
Maddi evrene gelen ruhlar bu merakı gidermek için eylemlerde bulunmakta ve Karma ağına yakalanarak Samsara döngüsünde dolaşmaktadır. Bu döngüden kurtulmak isteyen ruhlar ruhsal tekamül araçlarına baş vurmakta ve ruhsal tekamül o zaman başlamaktadır. Böylece maddi evren ruhsal tekamül için değil, meraklı ruhların isteklerini karşılamak için tezahür etmiştir.
Geçmiş hayatlardaki eylemler bireyin şimdiki kişiliğini oluşturmaktadır. Sebep-sonuç yasası olan Karma sürekli bir fenomen olan benliği yönetmektedir. Karma, hem kişiliğin genel özelliklerine, hem de pozitif veya negatif şartlara neden olmaktadır. Karma yasası anlaşıldığında, "masum" bir çocuğun neden feci bir kazada öldüğü ya da büyüyünce nasıl bir canavara dönüştüğü açıklanabilir. Bu yasa, iyi bir insanın niçin hep acı çektiğini ya da kötü bir kişinin neden başarılı olduğunu açıklamaktadır.
Karma hayatın her yönünü kontrol etse de, insan Yoga sayesinde kendi Karma'sını değiştirebilir, Karma'nın gidişatına müdahile edebilir, karmik tepkilerin tezahür etme şeklini etkileyebilir ve onlardan kurtulabilir.
Piyasada bulunan bir "karma" kitabında, "dünyada doğmamızın sebebinin çeşitli karmaların çözülmesi üzerine çalışmak olduğu" yazılmaktadır. Bu tür mantıksız iddia bilgi yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Aslında, bu dünyada doğmamızın nedeni önceki hayatlarda yaptıklarımızdır. Önceki hayatlarda ektiklerimizi biçmek için bu dünyada doğuyoruz. İnsan karmik etkilerden örülmüş bir ağ içinde doğmaktadır.
Ruhi varlığın Karma'sı ve tekrardoğuşu çok boyutlu bir gerçeklik yapısı içinde işler. İnsan aynı anda varoluşun üç boyutunda hareket etmektedir:
1. Fiziksel Boyut
2. Astral Boyut
3. Nedensel Boyut
Bir insan olarak içinde var olduğumuz üç boyut, çok daha büyük bir gerçeğin parçasıdır.
Zamanın akışıyla ruhi varlık "doğum" ve "ölüm" denilen bir süreç aracılığıyla bu üç boyutta bedenlenmektedir. Bu dünyada bir insan olarak hareket eden ruh üç boyuta denk gelen üç bedene sahiptir:
1. Fiziksel Beden
2. Astral Beden
3. Nedensel Beden
Astral boyut sıradan bir insanın algılamadığı bir düzeydir. Fiziksel beden öldükten sonra astral bedende bulunan ruh astral düzeye geçmektedir. Bu bakış açısından astral boyuta hayatın "öte tarafı" deyebiliriz.
Astral boyut üç düzeye ayrılmaktadır:
1. Üst Astral Düzey
2. Orta Astral Düzey
3. Alt Astral Düzey
Bazı kitaplarda üst astral düzeyin cennete, alt astral düzeyin ise cehenneme karşılık geldiği söylenmektedir. Bu yanlış bir yorumdur. Dini öğretilerde söz edilen cennet ve cehennem üst ve alt gezegen sistemleridir. Oysa astral düzeyler dünya gezegenine ait olan boyuttur.
Dünyanın fiziksel boyutuna hakim olan prensip maddedir, astral boyuta hakim olan prensip ise zihindir. Astral varlıkların ince enerjetik bedeni vardır. Ölüm zamanı fiziksel bedeni terk eden astral beden, fiziksel bedenin tam bir kopyasıdır. Yoga teknikleri sayesinde insan potansiyel teteneklerini geliştirince, astral boyutu görebilir ve astral varlıklarla doğrudan iletişim kurabilir.
Üst astral düzeyde pozitif enerjiyle yüklü varlıklar bulunmaktadır. Orta astral düzeyde pozitif ve negatif enerji arasında bir denge tutturmuş varlıklar bulunmaktadır. Alt astral düzeyde negatif enerjiyle yüklü varlıklar bulunmaktadır.
Mutluluk ve memnuniyyet içinde bedenini terk eden ruh üst astral düzeye yerleşir ve orada o mutluluğu yaşayarak uzun süre kalabilir. Dengeli bir insan olarak yaşayan, işine ve ailesine büyük bir bağlılık içinde bedenini terk eden ruh orta astral düzeye geçmekte ve kısa bir süre içinde yeniden doğmaktadır. Büyük acı, nefret ve öfke içinde bedeni terk eden ruh alt astral düzeye yerleşmekte ve orada kapana sıkışarak uzun süre kalmaktadır.
Ruhun yaşadığı duyguya olan bağlılık derecesi onu tutsak eder. Bu bağın ortadan kalkması uzun yıllar almakta ve bu süre boyunca ruhi varlığın olumsuz duygu ve düşünceleri çevresini olumsuz bir şekilde etkilemeye devam etmektedir. Astral varlıklar duygu ve zihinlerinin yarattığı bir dünyada yaşamakta ve çoğunlukla fiziksel bedenlerinin öldüğünün farkında bile olmamaktadırlar.
Yeniden bedenlenme süreci birçok kuralla idare edilir. Alt astral düzeyde bulunan varlıklar bedenlenmek için orta astral düzeye geçmelidirler. Astral varlıkların yeniden bedenlenmesi Karma tarafından yürütülmekte ve idare edilmektedir. Fiziksel dünyada yeniden doğmak için ruhi varlık belli bir ayıklama sürecinden geçmeli ve bir dizi şarta uymalıdır. Yeniden bedenlenmek kolay bir şey değildir.
Alt astral düzeyindeki varlıklar oradaki negatif koşullardan kurtulmak için bu dünyada doğmak ister. Güçlü istek sayesinde bu negatif varlıklar, bazen karmik güvenlik ağının arasından zorla bir yol açıp bir kadının rahmine girebilirler. Ancak böyle bir gebelik doğumla değil düşük ile sonuçlanmaktadır. Genellikle bu tür varlıklar düşürülür ve alt astral düzeye geri gönderilir. Bazen doğmak isteği o kadar şiddetli olur ki, varlık doğum aşamasına erişir. Fakat giriş yönteminin anormal olması sonuçu bu varlık deforme olarak doğmaktadır. Deforme beden varlığın eylemlerini engellemekte ve böylece negatif eğilimlerinin ortaya çıkmasını sınırlamaktadır. Birey ne kadar olumsuz eylemlerde bulunursa, o kadar sınırlı beden almaktadır. Böylelikle Karma bireyin negatif edimlerinin tezahür etmesini engellemektedir. Birey özgür iradesini ne kadar suistimal ederse, o kadar sınırlanır.
Çocukların ebeveynlerine fiziksel olarak benzemelerine rağmen karakterlerinin şaşırtıcı derecede farklı olmasının sebebi tabii ki Karma'dır. Çocuklar ebeveynlerin genetik havuzlarından yararlansalar bile, Karma gen zincirinde değişikliklere neden olmaktadır. Bu nedenle aynı ebeveynlerin çocukları farklı karakterlere sahipler.
Bir çocuk, dünya hakkında fazla bilgi ve deneyim edinmemiş ve sahip olduğu birçok özellik önceki hayatından gelen huyunun devamıdır. Çocuklar kısa süre önce ayrıldıkları astral boyutun anılarını doğumdan sonraki birkaç yıl boyunca taşır. Bu yüzden, bazen çocuklar önceki hayatlarını tüm detaylarıyla anlatır. Orta astral düzeyden gelenlerin önceki hayatındaki aileleri bulunabilir.
Ölüm anındaki hisler, duygular, düşünceler ve istekler astral boyuta götürülmekte ve öteki dünyada sürecek olan varoluş şartlarını belirlemektedir. Büyük bir bağlılık, korku ve acı içinde ölen kişi alt astral düzeye gitmektedir. Yogi ölüm anını bilinçli olarak seçmekte ve fiziksel bedenini terk ederek ruhi aleme yükselmektedir.
Sıradan insan karmik olarak belirlenmiş hayat sürecinin sonuna geldiğinde ölür. İnsan ömrünün sonuna gelmemişse, ağır hastalığa yakalansa bile, kesinlikle iyileşecek ve Karma izin verdiği güne kadar yaşayacaktır. Yogi Karma'nın etkisinden özgür olduğu için istediği kadar yaşayabilir.
Ruhi konularda farkındalığını geliştirmemiş sıradan bir insan ölüm esnasında da olup bitenlerin farkında değil. Fiziksel bedeni terk etmiş olmasına rağmen ölümün gerçekleştiğinin hemen farkına varamaz. Ruh fiziksel boyutta sahip olduğu enerjiyi tutmağa çalışır, bundan beslenir ve fiziksel boyutta faaliyet göstermeye çalışır. Bu enerji bir iki hafta içinde tükenir ve ruhi varlık fiziksel boyutta yaşayan insanlarla irtibat kurmak ve onların enerjisinden yararlanmak için çabalar.
Hala hayatta olduğunu düşünen ruhi varlık dayanılmaz bir açlık ve susuzluk hisseder ama bu hissi gideremez. Acı veren bu durum ruhi varlığın olup bitenleri anlayana kadar devam eder. Ruh fiziksel ölümü kabullendikten sonra Karma ile belirlenmiş yeni yaşamına doğru hareket etmeye başlar.
Yas törenleri ölen kişinin yeni durumunun farkına varmasına yardım etmektedir. Bir kazada veya bir savaşta ölen kişiler ölüm anında gelen korkuya kapılmakta ve alt astral düzeyde bu korku içinde yaşamaktadır. Bu kişiler için "öldüklerini" fark etmek çok zordur ve yüzlerce, bazen binlerce yıl astral boyutta kalmaktadırlar.
Ruhi evrim açısından fiziksel bedene sahip olarak fiziksel boyutta bulunmak çok daha avantajlıdır. Astral boyut, nesnel gerçeklikten daha çok öznel gerçeklik olduğu için tekamül etmek çok zordur. Bu yüzden, evrim etmek için astral boyuttaki varlıklar yeniden fiziksel beden almalıdırlar.
Ölüm anında kişinin bilincini ve enerjisini doğru yönde yönetmesi çok önemlidir. İnsan bilincini tümüyle Evrensel Ruh'a yöneltirse, ruhi boyuta yükselecektir. Ancak dünyadaki herhangi bir şeye veya kişiye zihinsel olarak takılıp kalırsa, astral boyuta geçecek ve yeniden bu gezegende bedenlenecektir.
Doğum ve ölüm detayları geçmiş olaylarla yakından bağlantılıdır. Eğer Yogi belli bir karmik düğümü çözümlemek isterse, ölümü bile erteleyebilir.
Karma ve Samsara olguları açıkça belirlenmiş kurallar tarafından idare edilmektedir. Bu olgular, yerçekimi ve elektromanyetizm gibi doğa yasaları tarafından inceden inceye düzenlenmektedir. Doğum ve ölüm olguları da belirli kurallara göre gerçekleşmektedir.
Ölüm anı geldiğinde kalp atışları durmaktadır. Eğer hayatta kalmak için Karma başka bir imkan sunmuyorsa, ölüm gerçekleşmektedir. Bu yaşamdaki eylemlerin sonuçlarını, karmik tohumlar şeklinde kaydeden astral beden harekete geçer.
Anahata Çakra merkezinde bulunan ruh astral bedene geçer. Bireyin bilinci hangi Çakra düzeyindeyse, ruh ölü bedenden dışarıya o Çakra'dan çıkar. Ruh bedeni terk ettiğinde yaşam güçü ve zihinsel enerji de onunla birlikte gider. Karma ruhun hangi boyuta gideceğini, nasıl yaşayacağını, nerede ve ne zaman doğacağını belirlemektedir. Bireyin Karma'sı ruhun hangi Çakra'dan çıkacağını belirler. Bu da ruhun bedenin ölümünden sonra hangi boyuta geçeceğini gösterir.
Karma yaşam boyunca tüm Çakra düzeylerinde birikmektedir. İnsanın bilinçi hangi Çakra düzeyindeyse, o düzeydeki karmik tepkiler bireyin davranışlarını ve karakterini en çok şekillendirmektedir. Bireyin ruhi gelişimi ölüm anındaki en aktif Çakra'yı belirler. Ruh bu Çakra düzeyinden bedeni terk eder ve bu düzeyde birikmiş Karma sonraki yaşamı en çok etkiler.
Güçlü maddi bağlılık Karma'sına sahip olan insanın ruhu Muladhara Çakra'dan bedeni terk eder ve astral boyutun alt düzeyinde ıstırap dolu bir yaşam sürer. Bu ruhi varlıklar çok bencildirler ve bağlılıkları o kadar kuvvetlidir ki uzun süre tekrar doğmaktadırlar.
Güçlü cinsel bağlılık Karma'sına sahip olan insanın ruhu Svadhisthana Çakra'dan bedeni terk eder ve kendini astral boyutun orta düzeyinde bulur. BU ruhi varlıklar Karma'larına göre bir süre sonra bedenlenmektedir.
İşine ve görevine kuvvetli bağlılık Karma'sına sahip olan insanın ruhu Manipura Çakra'dan bedeni terk eder ve astral boyutun üst düzeyinde zevkli yaşam sürer. Bu ruhi varlıklar rüya gibi neşeli yaşama kendilerini kaptırırlarsa, uzun süre yeniden doğmazlar.
Yaşamını kişisel kazancından ziyade insanların iyiliğine adamış, sevgi ve şefkatla dolu insanın ruhu Anahata Çakra'dan çıkmakta ve cennet denilen bir üst düzey gezegen sistemine ulaşmaktadır. Ruhi varlıklar cennet gezegenlerinde ya haz dolu yaşama kendini kaptırır ya da Yoga yaparak ruhi tekamülüne devam eder.
Spiritüel öğretmenlik yapan kişinin ruhu Vişuddha Çakra'dan bedeni terk eder ve daha üst gezegen sistemine ulaşır. Burası sevgi ve zeka ile dolup taşan bir boyuttur. Burada ruhi varlıklar Yoga yoluna devam eder.
Evrensel Karma yasasıyla bağlantılı olan bir olgu da Samsara gerçeğidir. Samsara kelimesi evrende devamlı olarak gerçekleşen yeniden 'doğum, yaşam ve ölüm döngüsü' anlamına gelmektedir. Samsara döngüsü Karma sayesinde gerçekleşmektedir. Karma yasası Samsara döngüsünü düzenlemektedir.
Samsara olarak adlandırılan 'ölümden sonra yeniden doğum döngüsü' doğum, yaşam ve ölümden oluşan sonsuz bir kısırdöngüdür. Bu döngüyü günlük hayatımızda da yaşarız. Her gün uyanırız ("doğum"), gün boyunca bilinçlilik halinde yaşarız ve gece uyuruz ("ölüm").
Her yedi senede bir beden hücreleri yenilenir ve yeni bir bedene sahibiz. Bu bakış açısından, her yedi senede bir yeniden doğuruz ve yedi yıl önceki insan değilizdir. Geçen her gün, her yedi yılla bireyin deneyimleri farklılaşır ve farklı bir insana dönüşür.
Birey deneyimlerini hazmedip içselleştirerek değişmektedir. Bedende tek değişmeyen şey ruh'tur. Her yedi sene bir yeni bir bedene sahibiz ama ruh değişmezdir. Ruh ve ruh'tan gelen bilinç bizde aynı insan olduğumuza ilişkin hisse yol açar. Bilinç ve hafıza yaşamlarımıza süreklilik kazandırır, ama her yedi sene geçince önceki insanın aynısı değiliz. İnsan farkına varmadan değişmektedir, bireyde aynı insan olduğu izlenimini uyandıran bilincin sürekliliğidir. Böylece her yedi yıldan bir yeni bir bedene sahibiz. Tıpkı bunun gibi, fiziksel bedenin ölümünden sonra yeni bir beden almaktayız.
Ölüm ve yeniden doğum yaptığımız eylemlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Rasyonel evrende rastlantıya yer yoktur. Bu yüzden doğal felaketlerin de karmik nedenleri vardır. Doğal felaketler toplumların yaptığı olumsuz eylemlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bir çiftçi tarlasını sürerek karıncaların yuvalarını dağıtmakta ve külle kaplı zengin bir toprak elde etmek için tarlasını yakarak küçük hayvanları da ateşe vermektedir. Bu eylemlerin sonucu olarak çiftçinin evi yanıp kül olursa, buna şaşırmamalıdır.
Karma yasası edimlerin ürettiği tepkilerin biriktirilmesine, insanın eylemlerden sorumlu tutulmasına ve telafi edilmesine olanak sağlamaktadır. Peki, bu yaşamda telafi edilmemiş eylemlere ne olacaktır? Bunun için de yeniden bedenlenme vardır. Ruhi varlık yaptıklarının karşılığını almak için yeniden maddi beden almaktadır. Bu da tekrardoğuş yasasıdır.
Karma ve Tekrardoğuş yasaları birlikte işlemekte ve insanı geçmişe, şimdiye ve geleceğe bağlamaktadır. Ruhi varlık dünyaya birçok defa gelmektedir. Doğum, yaşam, ölüm ve tekrardoğuşun sürekliliği evrensel Karma yasası ile yönetilmektedir. Birey önceki hayatında yaptıklarının sonucunu bu yaşamda almaktadır ve bu yaşamda yaptıklarının sonuclarıyla sonraki hayatında yüzleşecektir. Böylece Karma sebep-sonuç ilişkisinin ahlaki yasasıdır.
Tekrardoğuş yasası gezegenimizde bulunan dini kitaplarda da verilmiştir. Fakat çeşitli dini tarikatlar bu yasanın mevcut olmadığına karar vermiştir. Örneğin, birçok Hristiyan tarikatı M.S. 553 yılında tekrardoğuş kavramını yasakşamıştır. Bu, tarikat uyelerini kontrol etmek için yapılmıştır. Eğer tarikat üyesi tarikat liderinin dediklerini yapmazsa, ebediyen cehennemde yanacaktır. Böylece insanları korku içinde tutarak kontrol etmek için birçok Hristiyan tarikatı evrensel tekrardoğuş yasasını inkar ederek uydurma kavramlar ortaya sürmüştür. Gerçi tekrardoğuş yasasını kabul eden Hristiyanlar da vardır, çünkü İsa tekrardoğuş yasasını çok net bir şekilde açıklamıştır.
Bazı "tantra" tarikatları dünyanın bir okul olduğuna ve ruhun bu dünyaya gelmesinin nedeni de öğrenmek ve gelişmek olduğuna inanmaktadır. Bu tarikatlara göre, ruhun tam gelişmesi için ruh bu evrende yedi veya ondört kere tekrar doğmalıdır. Bu mantıksız inançlar gerçeklere dayanmayan spekülasyonlardan kaynaklanmaktadır.
Birincil olarak Evrensel Ruhtan tezahür eden bireysel ruhlar mükemmeldir ve tam bilgiye sahiptir. Mükemmel bilgiye sahip olan bireysel ruhların bu cahaletle dolu maddi evrende öğreneceği hiçbir şey yoktur. Tam tersi, maddi evrene inen bireysel ruhlar illüzyon enerjisiyle örtülmekte ve sahip oldukları bilgileri unutmaktadır. Tabi ki, cehalet içinde olan bireysel ruhlar bir şeyler öğrenmek zorundadır ama onların maddi evrene gelme nedeni eğitim değildir. Bireysel ruhlar Tanrıdan özgür olma isteğiyle buraya gelmekte ve bu isteği gerçekleştirmek için Tanrıyı unutmak zorunda kalmaktadırlar. İllüzyon enerjisi bireysel ruhu örtmekte, Tanrıyı unutturmakta ve ona özgür olduğu hissini vermektedir.
İkincil olarak bireysel ruh ebedidir ve istediği kadar maddi evrende kalabilir. Maddi evrende kalmak için de bireysel ruh tekrar tekrar bedenlenmelidir. Böylece bireysel ruhlar bu evrende yüzlerce, binlerce, milyonlarca bazen ise sonsuza kadar tekrar doğmaktadır. Bu, ruhun isteğine bağlıdır.
Son zamanlar, varoluşun amacının bireyin ruhsal tekamülü olduğuna dair yaygın bir yanlış anlama ortaya çıkmiştir. Bu, bilgi yetersizliğinden kaynaklanan bir spekülasyondur. Her şeyden önce, eğer varoluşun amacı ruhsal tekamül olsaydı, o zaman etrafımızda sayısız çökmüş ruhlar olmazdı. İkincisi, eğer maddi evren tekamül etme yeriyse, o zaman ruhi düzeyden gelen ruhlar mükemmel değil ve gelişmeye ihtiyaçları var. Bu pürüzlü sonuç iddianın ne kadar mantıksız olduğunu göstermektedir. Gerçek şudur ki, ruhi varlıklar maddi evrene Tanrı'dan bağımsız olarak yaşamak ve Tanrı gibi olmak için gelmektedir. Bu sonuç, "Acaba Tanrı olabilirmiyim?" merakından kaynaklanmaktadır.
Maddi evrene gelen ruhlar bu merakı gidermek için eylemlerde bulunmakta ve Karma ağına yakalanarak Samsara döngüsünde dolaşmaktadır. Bu döngüden kurtulmak isteyen ruhlar ruhsal tekamül araçlarına baş vurmakta ve ruhsal tekamül o zaman başlamaktadır. Böylece maddi evren ruhsal tekamül için değil, meraklı ruhların isteklerini karşılamak için tezahür etmiştir.
Geçmiş hayatlardaki eylemler bireyin şimdiki kişiliğini oluşturmaktadır. Sebep-sonuç yasası olan Karma sürekli bir fenomen olan benliği yönetmektedir. Karma, hem kişiliğin genel özelliklerine, hem de pozitif veya negatif şartlara neden olmaktadır. Karma yasası anlaşıldığında, "masum" bir çocuğun neden feci bir kazada öldüğü ya da büyüyünce nasıl bir canavara dönüştüğü açıklanabilir. Bu yasa, iyi bir insanın niçin hep acı çektiğini ya da kötü bir kişinin neden başarılı olduğunu açıklamaktadır.
Karma hayatın her yönünü kontrol etse de, insan Yoga sayesinde kendi Karma'sını değiştirebilir, Karma'nın gidişatına müdahile edebilir, karmik tepkilerin tezahür etme şeklini etkileyebilir ve onlardan kurtulabilir.
Piyasada bulunan bir "karma" kitabında, "dünyada doğmamızın sebebinin çeşitli karmaların çözülmesi üzerine çalışmak olduğu" yazılmaktadır. Bu tür mantıksız iddia bilgi yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Aslında, bu dünyada doğmamızın nedeni önceki hayatlarda yaptıklarımızdır. Önceki hayatlarda ektiklerimizi biçmek için bu dünyada doğuyoruz. İnsan karmik etkilerden örülmüş bir ağ içinde doğmaktadır.
Ruhi varlığın Karma'sı ve tekrardoğuşu çok boyutlu bir gerçeklik yapısı içinde işler. İnsan aynı anda varoluşun üç boyutunda hareket etmektedir:
1. Fiziksel Boyut
2. Astral Boyut
3. Nedensel Boyut
Bir insan olarak içinde var olduğumuz üç boyut, çok daha büyük bir gerçeğin parçasıdır.
Zamanın akışıyla ruhi varlık "doğum" ve "ölüm" denilen bir süreç aracılığıyla bu üç boyutta bedenlenmektedir. Bu dünyada bir insan olarak hareket eden ruh üç boyuta denk gelen üç bedene sahiptir:
1. Fiziksel Beden
2. Astral Beden
3. Nedensel Beden
Astral boyut sıradan bir insanın algılamadığı bir düzeydir. Fiziksel beden öldükten sonra astral bedende bulunan ruh astral düzeye geçmektedir. Bu bakış açısından astral boyuta hayatın "öte tarafı" deyebiliriz.
Astral boyut üç düzeye ayrılmaktadır:
1. Üst Astral Düzey
2. Orta Astral Düzey
3. Alt Astral Düzey
Bazı kitaplarda üst astral düzeyin cennete, alt astral düzeyin ise cehenneme karşılık geldiği söylenmektedir. Bu yanlış bir yorumdur. Dini öğretilerde söz edilen cennet ve cehennem üst ve alt gezegen sistemleridir. Oysa astral düzeyler dünya gezegenine ait olan boyuttur.
Dünyanın fiziksel boyutuna hakim olan prensip maddedir, astral boyuta hakim olan prensip ise zihindir. Astral varlıkların ince enerjetik bedeni vardır. Ölüm zamanı fiziksel bedeni terk eden astral beden, fiziksel bedenin tam bir kopyasıdır. Yoga teknikleri sayesinde insan potansiyel teteneklerini geliştirince, astral boyutu görebilir ve astral varlıklarla doğrudan iletişim kurabilir.
Üst astral düzeyde pozitif enerjiyle yüklü varlıklar bulunmaktadır. Orta astral düzeyde pozitif ve negatif enerji arasında bir denge tutturmuş varlıklar bulunmaktadır. Alt astral düzeyde negatif enerjiyle yüklü varlıklar bulunmaktadır.
Mutluluk ve memnuniyyet içinde bedenini terk eden ruh üst astral düzeye yerleşir ve orada o mutluluğu yaşayarak uzun süre kalabilir. Dengeli bir insan olarak yaşayan, işine ve ailesine büyük bir bağlılık içinde bedenini terk eden ruh orta astral düzeye geçmekte ve kısa bir süre içinde yeniden doğmaktadır. Büyük acı, nefret ve öfke içinde bedeni terk eden ruh alt astral düzeye yerleşmekte ve orada kapana sıkışarak uzun süre kalmaktadır.
Ruhun yaşadığı duyguya olan bağlılık derecesi onu tutsak eder. Bu bağın ortadan kalkması uzun yıllar almakta ve bu süre boyunca ruhi varlığın olumsuz duygu ve düşünceleri çevresini olumsuz bir şekilde etkilemeye devam etmektedir. Astral varlıklar duygu ve zihinlerinin yarattığı bir dünyada yaşamakta ve çoğunlukla fiziksel bedenlerinin öldüğünün farkında bile olmamaktadırlar.
Yeniden bedenlenme süreci birçok kuralla idare edilir. Alt astral düzeyde bulunan varlıklar bedenlenmek için orta astral düzeye geçmelidirler. Astral varlıkların yeniden bedenlenmesi Karma tarafından yürütülmekte ve idare edilmektedir. Fiziksel dünyada yeniden doğmak için ruhi varlık belli bir ayıklama sürecinden geçmeli ve bir dizi şarta uymalıdır. Yeniden bedenlenmek kolay bir şey değildir.
Alt astral düzeyindeki varlıklar oradaki negatif koşullardan kurtulmak için bu dünyada doğmak ister. Güçlü istek sayesinde bu negatif varlıklar, bazen karmik güvenlik ağının arasından zorla bir yol açıp bir kadının rahmine girebilirler. Ancak böyle bir gebelik doğumla değil düşük ile sonuçlanmaktadır. Genellikle bu tür varlıklar düşürülür ve alt astral düzeye geri gönderilir. Bazen doğmak isteği o kadar şiddetli olur ki, varlık doğum aşamasına erişir. Fakat giriş yönteminin anormal olması sonuçu bu varlık deforme olarak doğmaktadır. Deforme beden varlığın eylemlerini engellemekte ve böylece negatif eğilimlerinin ortaya çıkmasını sınırlamaktadır. Birey ne kadar olumsuz eylemlerde bulunursa, o kadar sınırlı beden almaktadır. Böylelikle Karma bireyin negatif edimlerinin tezahür etmesini engellemektedir. Birey özgür iradesini ne kadar suistimal ederse, o kadar sınırlanır.
Çocukların ebeveynlerine fiziksel olarak benzemelerine rağmen karakterlerinin şaşırtıcı derecede farklı olmasının sebebi tabii ki Karma'dır. Çocuklar ebeveynlerin genetik havuzlarından yararlansalar bile, Karma gen zincirinde değişikliklere neden olmaktadır. Bu nedenle aynı ebeveynlerin çocukları farklı karakterlere sahipler.
Bir çocuk, dünya hakkında fazla bilgi ve deneyim edinmemiş ve sahip olduğu birçok özellik önceki hayatından gelen huyunun devamıdır. Çocuklar kısa süre önce ayrıldıkları astral boyutun anılarını doğumdan sonraki birkaç yıl boyunca taşır. Bu yüzden, bazen çocuklar önceki hayatlarını tüm detaylarıyla anlatır. Orta astral düzeyden gelenlerin önceki hayatındaki aileleri bulunabilir.
Ölüm anındaki hisler, duygular, düşünceler ve istekler astral boyuta götürülmekte ve öteki dünyada sürecek olan varoluş şartlarını belirlemektedir. Büyük bir bağlılık, korku ve acı içinde ölen kişi alt astral düzeye gitmektedir. Yogi ölüm anını bilinçli olarak seçmekte ve fiziksel bedenini terk ederek ruhi aleme yükselmektedir.
Sıradan insan karmik olarak belirlenmiş hayat sürecinin sonuna geldiğinde ölür. İnsan ömrünün sonuna gelmemişse, ağır hastalığa yakalansa bile, kesinlikle iyileşecek ve Karma izin verdiği güne kadar yaşayacaktır. Yogi Karma'nın etkisinden özgür olduğu için istediği kadar yaşayabilir.
Ruhi konularda farkındalığını geliştirmemiş sıradan bir insan ölüm esnasında da olup bitenlerin farkında değil. Fiziksel bedeni terk etmiş olmasına rağmen ölümün gerçekleştiğinin hemen farkına varamaz. Ruh fiziksel boyutta sahip olduğu enerjiyi tutmağa çalışır, bundan beslenir ve fiziksel boyutta faaliyet göstermeye çalışır. Bu enerji bir iki hafta içinde tükenir ve ruhi varlık fiziksel boyutta yaşayan insanlarla irtibat kurmak ve onların enerjisinden yararlanmak için çabalar.
Hala hayatta olduğunu düşünen ruhi varlık dayanılmaz bir açlık ve susuzluk hisseder ama bu hissi gideremez. Acı veren bu durum ruhi varlığın olup bitenleri anlayana kadar devam eder. Ruh fiziksel ölümü kabullendikten sonra Karma ile belirlenmiş yeni yaşamına doğru hareket etmeye başlar.
Yas törenleri ölen kişinin yeni durumunun farkına varmasına yardım etmektedir. Bir kazada veya bir savaşta ölen kişiler ölüm anında gelen korkuya kapılmakta ve alt astral düzeyde bu korku içinde yaşamaktadır. Bu kişiler için "öldüklerini" fark etmek çok zordur ve yüzlerce, bazen binlerce yıl astral boyutta kalmaktadırlar.
Ruhi evrim açısından fiziksel bedene sahip olarak fiziksel boyutta bulunmak çok daha avantajlıdır. Astral boyut, nesnel gerçeklikten daha çok öznel gerçeklik olduğu için tekamül etmek çok zordur. Bu yüzden, evrim etmek için astral boyuttaki varlıklar yeniden fiziksel beden almalıdırlar.
Ölüm anında kişinin bilincini ve enerjisini doğru yönde yönetmesi çok önemlidir. İnsan bilincini tümüyle Evrensel Ruh'a yöneltirse, ruhi boyuta yükselecektir. Ancak dünyadaki herhangi bir şeye veya kişiye zihinsel olarak takılıp kalırsa, astral boyuta geçecek ve yeniden bu gezegende bedenlenecektir.
Doğum ve ölüm detayları geçmiş olaylarla yakından bağlantılıdır. Eğer Yogi belli bir karmik düğümü çözümlemek isterse, ölümü bile erteleyebilir.
Karma ve Samsara olguları açıkça belirlenmiş kurallar tarafından idare edilmektedir. Bu olgular, yerçekimi ve elektromanyetizm gibi doğa yasaları tarafından inceden inceye düzenlenmektedir. Doğum ve ölüm olguları da belirli kurallara göre gerçekleşmektedir.
Ölüm anı geldiğinde kalp atışları durmaktadır. Eğer hayatta kalmak için Karma başka bir imkan sunmuyorsa, ölüm gerçekleşmektedir. Bu yaşamdaki eylemlerin sonuçlarını, karmik tohumlar şeklinde kaydeden astral beden harekete geçer.
Anahata Çakra merkezinde bulunan ruh astral bedene geçer. Bireyin bilinci hangi Çakra düzeyindeyse, ruh ölü bedenden dışarıya o Çakra'dan çıkar. Ruh bedeni terk ettiğinde yaşam güçü ve zihinsel enerji de onunla birlikte gider. Karma ruhun hangi boyuta gideceğini, nasıl yaşayacağını, nerede ve ne zaman doğacağını belirlemektedir. Bireyin Karma'sı ruhun hangi Çakra'dan çıkacağını belirler. Bu da ruhun bedenin ölümünden sonra hangi boyuta geçeceğini gösterir.
Karma yaşam boyunca tüm Çakra düzeylerinde birikmektedir. İnsanın bilinçi hangi Çakra düzeyindeyse, o düzeydeki karmik tepkiler bireyin davranışlarını ve karakterini en çok şekillendirmektedir. Bireyin ruhi gelişimi ölüm anındaki en aktif Çakra'yı belirler. Ruh bu Çakra düzeyinden bedeni terk eder ve bu düzeyde birikmiş Karma sonraki yaşamı en çok etkiler.
Güçlü maddi bağlılık Karma'sına sahip olan insanın ruhu Muladhara Çakra'dan bedeni terk eder ve astral boyutun alt düzeyinde ıstırap dolu bir yaşam sürer. Bu ruhi varlıklar çok bencildirler ve bağlılıkları o kadar kuvvetlidir ki uzun süre tekrar doğmaktadırlar.
Güçlü cinsel bağlılık Karma'sına sahip olan insanın ruhu Svadhisthana Çakra'dan bedeni terk eder ve kendini astral boyutun orta düzeyinde bulur. BU ruhi varlıklar Karma'larına göre bir süre sonra bedenlenmektedir.
İşine ve görevine kuvvetli bağlılık Karma'sına sahip olan insanın ruhu Manipura Çakra'dan bedeni terk eder ve astral boyutun üst düzeyinde zevkli yaşam sürer. Bu ruhi varlıklar rüya gibi neşeli yaşama kendilerini kaptırırlarsa, uzun süre yeniden doğmazlar.
Yaşamını kişisel kazancından ziyade insanların iyiliğine adamış, sevgi ve şefkatla dolu insanın ruhu Anahata Çakra'dan çıkmakta ve cennet denilen bir üst düzey gezegen sistemine ulaşmaktadır. Ruhi varlıklar cennet gezegenlerinde ya haz dolu yaşama kendini kaptırır ya da Yoga yaparak ruhi tekamülüne devam eder.
Spiritüel öğretmenlik yapan kişinin ruhu Vişuddha Çakra'dan bedeni terk eder ve daha üst gezegen sistemine ulaşır. Burası sevgi ve zeka ile dolup taşan bir boyuttur. Burada ruhi varlıklar Yoga yoluna devam eder.
Sabah Yogası
Günler aydınlandıkça vücudumuz daha fazla hormon salgılamaya ve daha çok oksijen almaya başlıyor. Metobolizma ve hücre yenileme süreçlerini uyararak bu işlemleri hızlandırıyor. Kış gelince devreye giren "enerjini sakla" sinyali ilkbaharla "tüm enerjini ortaya dök" e dönüşüyor.
Sabahları uyanmak her zamankinden daha mı zor geliyor? Şaşılacak bir şey yok, vücudunuza güvenmelisiniz: İlkbaharın gelişine inatçı bir tembellikle tepki veriyor. Özellikle sabahları güne başlarken büyük zorluklar yaşayabilirsiniz ve ne yazık ki bu mevsimsel yorgunluğun nedeni henüz tam olarak açıklanamadı.
Doktorlar bunun, organizmanın karanlık kış aylarında yeterli vitamin, mineral ve eser elementlerle beslenemezken, bağışıklık sistemi için çok fazla enerji harcanmasından kaynaklanabileceğini düşünüyorlar.
Sabah yogası size etkin tazelenme önerileri sunuyor.
GÜÇ DALGALARI
Beş dakikalık keyif: Kalkmadan önce yatakta bir süre daha uzanın ve kapalı gözlerle, size gün içinde enerji verecek bir yer hayal edin. Örneğin dalgaların sahile vurduğu bir deniz kenarı, gün doğarken ilk güneş ışıklarının aydınlattığı ıssız bir kumsal…Bu esnada, avuç içleri birbirine bakacak şekilde ellerinizi birbirine yapıştırırsanız konsantrasyonunuz artar.
GÜNE CANLI BAŞLAYIN
Vücut, sabahları metabolizma için enerjiye ihtiyaç duyar. Çünkü, uyurken karaciğerdeki karbonhidrat deposu boşalıyor. Depoyu yeniden doldurmak için en ideali, tahıl ve meyve. Örneğin, müsliyi muz ve fındıkla karıştırın. Bu karışım, mutluluk hormonu, B6 gibi stres önleyici vitaminler, magnezyum ve potasyum içeriyor. Ayrıca süt, canlandırıcı etkiye sahip bir aminoasit olan fenilanin sağlıyor vücuda. Kuru karanfil ve ginseng çayı, dolaşım sistemini kahveden daha iyi uyarıyor. Ekstra enerjiye ihtiyacı olanlar için: Aç karnına, içine bir limon sıkılmış bir bardak sıcak su içebilirsiniz.
DERİN UYKU İZLERİ….
Uykunun izleri yüzünüzden bir türlü gitmek bilmiyor mu? Bu sorunu iki küçük havlu rahatlıkla çözebilir. Bir tanesini sıcak diğerini buz gibi soğuk suya daldırıp sıkın. Havluları değişimli olarak 15 saniyelik sürelerle yüzünüze bastırın. Beş kez tekrarladıktan sonra tazelenmiş olarak güne başlayabilirsiniz.
DUYULAR İÇİN ENERJİ
Gözleriniz bir türlü açılmak bilmiyor ve kendinize gelmeniz iyice gecikiyorsa, buzdolabında bekleteceğiniz göz jeli size yardımcı olur. Termal su ve soğuk süte batırılmış pamuğu gözlerinizin üstünde 10 dakika bekletmek de ferahlatıcı etki yaratıyor.
Burun yoluyla canlılık: Üstüne birkaç damla nane yağı döktüğünüz mendili burnunuza tutup derin nefes alın. Hemen zihninizi açacaktır. Bedeniniz duştan sonra bile uyumaya devam ediyorsa, canlandırıcı bir vücut spreyi iyi gelir. Özellikle de bacaklarınızda daha etkili sonuç alırsınız.
Kulak yoluyla canlılık: İşaret ve başparmağınızla kulak kepçelerinizden tutup güçlüce çekiştirin. Sonra yukarıdan aşağıya doğru kulağınıza masaj yapın. Size baştan aşağıya canlılık verecektir. Çünkü kulakta bütün vücuda ait çok önemli refleks merkezleri bulunuyor.
ENERJİ DEPOLAYIN
Gevşemiş bir şekilde ayakta durun, ayak parmaklarınızla yeri hafifçe kavrayın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve gülümseyin. Kollarınızı yana doğru açın ve yavaş yavaş yukarı doğru kaldırın. Nefes alın ve kafanızın üstünde birleşecek şekilde kollarınızı kaldırmaya devam edin.
Şimdi kollarınızla enerji toplayıp kafanızın içine doldurduğunuzu düşünün. Nefesinizi verin ve yavaşça vücudunuzun yanına bırakın. Bu sırada vücudunuz kat kat enerjiyle dolacak. Sonunda bacaklarınıza doğru hızlı bir el hareketiyle bütün yorgunluğunuzu dışarıya atın.
KAHRAMAN DURUŞU
Bacaklarınızı iyice yanlara doğru açın, ayaklar ileriye doğru bakmalı. Kollarınızı, omuz hizasında yanlara doğru uzatın, avuçlarsa aşağıyı göstermeli. Parmaklar, dirsekler ve omuzlar aynı hizada nefesinizi verin ve sağ dizinizi hafifçe bükün. Başınızı bükülen dizinizin yönüne çevirin. Çenenizi hafif yukarıya kaldırın ve ileriye doğru bakın. Kendinizi rahatsız hissetmeye başlayıncaya kadar bu pozisyonda durun.
GÖKYÜZÜNÜ TAŞIYIN
"Ve yeryüzünü hissedin" diyor bir Uzakdoğu egzersizi: Bacaklarınızı kalçanızın genişliğinde açın, dizinizi gevşetin. Nefes alırken sağ kolunuzu yukarıya doğru kaldırın, sol kolunuzu bacağınıza bastırın. 2-3 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verin, kolların yerini değiştirin. Bunu 8 kez tekrar edin.
GÜÇ VEREN NEFES
Hemen hücrelere oksijen taşıyor: Yatakta oturun, burnunuzdan hızlı hızlı 10 kez nefes alıp verin. Dik durun, derin nefes alın ve bu sırada kollarınızı öne doğru kaldırın. Yavaşça nefes verin, kollarınızı indirin. Bunu 15 kez tekrarlayın.
BAŞTAN AYAĞA TAZELENMEK
Yüzünüz yorgun mu görünüyor? Japonların uyguladığı Do-In masajı size iyi gelecektir.
1- Kaşlarınızı işaret parmağı ve başparmağınız arasında tutun ve burun kökünden şakaklara doğru sıkıştırarak masaj yapın. 3 kez tekrarlayın.
2- Her iki işaret ve orta parmağınızla daire çizerek burun kökünden ucuna kadar masaj yapın. Bunu üç kez tekrarlayın. Biraz destek de ayaklarınıza vermelisiniz: Ayaklarınızı kremleyin, baş parmaklarınızı kullanarak, daire şeklinde hareketlerle ayağınıza aşağıya ve yukarıya doğru masaj yapın.
Sonra ayak parmaklarınızı tek tek işaret ve baş parmağınızın arasına alıp hafifçe parmak köküne doğru bastırın. Sonra da her bir ayak parmağını tutup hafifçe çekiştirn.
Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık
Sabahları uyanmak her zamankinden daha mı zor geliyor? Şaşılacak bir şey yok, vücudunuza güvenmelisiniz: İlkbaharın gelişine inatçı bir tembellikle tepki veriyor. Özellikle sabahları güne başlarken büyük zorluklar yaşayabilirsiniz ve ne yazık ki bu mevsimsel yorgunluğun nedeni henüz tam olarak açıklanamadı.
Doktorlar bunun, organizmanın karanlık kış aylarında yeterli vitamin, mineral ve eser elementlerle beslenemezken, bağışıklık sistemi için çok fazla enerji harcanmasından kaynaklanabileceğini düşünüyorlar.
Sabah yogası size etkin tazelenme önerileri sunuyor.
GÜÇ DALGALARI
Beş dakikalık keyif: Kalkmadan önce yatakta bir süre daha uzanın ve kapalı gözlerle, size gün içinde enerji verecek bir yer hayal edin. Örneğin dalgaların sahile vurduğu bir deniz kenarı, gün doğarken ilk güneş ışıklarının aydınlattığı ıssız bir kumsal…Bu esnada, avuç içleri birbirine bakacak şekilde ellerinizi birbirine yapıştırırsanız konsantrasyonunuz artar.
GÜNE CANLI BAŞLAYIN
Vücut, sabahları metabolizma için enerjiye ihtiyaç duyar. Çünkü, uyurken karaciğerdeki karbonhidrat deposu boşalıyor. Depoyu yeniden doldurmak için en ideali, tahıl ve meyve. Örneğin, müsliyi muz ve fındıkla karıştırın. Bu karışım, mutluluk hormonu, B6 gibi stres önleyici vitaminler, magnezyum ve potasyum içeriyor. Ayrıca süt, canlandırıcı etkiye sahip bir aminoasit olan fenilanin sağlıyor vücuda. Kuru karanfil ve ginseng çayı, dolaşım sistemini kahveden daha iyi uyarıyor. Ekstra enerjiye ihtiyacı olanlar için: Aç karnına, içine bir limon sıkılmış bir bardak sıcak su içebilirsiniz.
DERİN UYKU İZLERİ….
Uykunun izleri yüzünüzden bir türlü gitmek bilmiyor mu? Bu sorunu iki küçük havlu rahatlıkla çözebilir. Bir tanesini sıcak diğerini buz gibi soğuk suya daldırıp sıkın. Havluları değişimli olarak 15 saniyelik sürelerle yüzünüze bastırın. Beş kez tekrarladıktan sonra tazelenmiş olarak güne başlayabilirsiniz.
DUYULAR İÇİN ENERJİ
Gözleriniz bir türlü açılmak bilmiyor ve kendinize gelmeniz iyice gecikiyorsa, buzdolabında bekleteceğiniz göz jeli size yardımcı olur. Termal su ve soğuk süte batırılmış pamuğu gözlerinizin üstünde 10 dakika bekletmek de ferahlatıcı etki yaratıyor.
Burun yoluyla canlılık: Üstüne birkaç damla nane yağı döktüğünüz mendili burnunuza tutup derin nefes alın. Hemen zihninizi açacaktır. Bedeniniz duştan sonra bile uyumaya devam ediyorsa, canlandırıcı bir vücut spreyi iyi gelir. Özellikle de bacaklarınızda daha etkili sonuç alırsınız.
Kulak yoluyla canlılık: İşaret ve başparmağınızla kulak kepçelerinizden tutup güçlüce çekiştirin. Sonra yukarıdan aşağıya doğru kulağınıza masaj yapın. Size baştan aşağıya canlılık verecektir. Çünkü kulakta bütün vücuda ait çok önemli refleks merkezleri bulunuyor.
ENERJİ DEPOLAYIN
Gevşemiş bir şekilde ayakta durun, ayak parmaklarınızla yeri hafifçe kavrayın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve gülümseyin. Kollarınızı yana doğru açın ve yavaş yavaş yukarı doğru kaldırın. Nefes alın ve kafanızın üstünde birleşecek şekilde kollarınızı kaldırmaya devam edin.
Şimdi kollarınızla enerji toplayıp kafanızın içine doldurduğunuzu düşünün. Nefesinizi verin ve yavaşça vücudunuzun yanına bırakın. Bu sırada vücudunuz kat kat enerjiyle dolacak. Sonunda bacaklarınıza doğru hızlı bir el hareketiyle bütün yorgunluğunuzu dışarıya atın.
KAHRAMAN DURUŞU
Bacaklarınızı iyice yanlara doğru açın, ayaklar ileriye doğru bakmalı. Kollarınızı, omuz hizasında yanlara doğru uzatın, avuçlarsa aşağıyı göstermeli. Parmaklar, dirsekler ve omuzlar aynı hizada nefesinizi verin ve sağ dizinizi hafifçe bükün. Başınızı bükülen dizinizin yönüne çevirin. Çenenizi hafif yukarıya kaldırın ve ileriye doğru bakın. Kendinizi rahatsız hissetmeye başlayıncaya kadar bu pozisyonda durun.
GÖKYÜZÜNÜ TAŞIYIN
"Ve yeryüzünü hissedin" diyor bir Uzakdoğu egzersizi: Bacaklarınızı kalçanızın genişliğinde açın, dizinizi gevşetin. Nefes alırken sağ kolunuzu yukarıya doğru kaldırın, sol kolunuzu bacağınıza bastırın. 2-3 saniye nefesinizi tutun. Nefesinizi verin, kolların yerini değiştirin. Bunu 8 kez tekrar edin.
GÜÇ VEREN NEFES
Hemen hücrelere oksijen taşıyor: Yatakta oturun, burnunuzdan hızlı hızlı 10 kez nefes alıp verin. Dik durun, derin nefes alın ve bu sırada kollarınızı öne doğru kaldırın. Yavaşça nefes verin, kollarınızı indirin. Bunu 15 kez tekrarlayın.
BAŞTAN AYAĞA TAZELENMEK
Yüzünüz yorgun mu görünüyor? Japonların uyguladığı Do-In masajı size iyi gelecektir.
1- Kaşlarınızı işaret parmağı ve başparmağınız arasında tutun ve burun kökünden şakaklara doğru sıkıştırarak masaj yapın. 3 kez tekrarlayın.
2- Her iki işaret ve orta parmağınızla daire çizerek burun kökünden ucuna kadar masaj yapın. Bunu üç kez tekrarlayın. Biraz destek de ayaklarınıza vermelisiniz: Ayaklarınızı kremleyin, baş parmaklarınızı kullanarak, daire şeklinde hareketlerle ayağınıza aşağıya ve yukarıya doğru masaj yapın.
Sonra ayak parmaklarınızı tek tek işaret ve baş parmağınızın arasına alıp hafifçe parmak köküne doğru bastırın. Sonra da her bir ayak parmağını tutup hafifçe çekiştirn.
Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Alternatif Tıp,
biyoenerji,
fitoterapi,
meditasyon,
reİkİ,
sağlık,
şifa,
Şifalı Bitkiler,
tamamlayıcı tedavi,
Taşlar,
tıp,
yoga
Yoga'nın Amacı Nedir?
Yoga'nın Amacı Nedir?
Yoganın amacı; kişinin vücut ve ruh dengesini yakaladıktan sonra kişisel aydınlanmasını sağlamaktır.
Fiziksel, ruhsal ve zihinsel bedenlerimizin birleşmesiyle 'Tanrı Bilinci'ne erişmektir.
Bu Tanrı Bilinci meditasyonun son aşaması olan Samadhi'dir.
Yoganın amacı; kişinin vücut ve ruh dengesini yakaladıktan sonra kişisel aydınlanmasını sağlamaktır.
Fiziksel, ruhsal ve zihinsel bedenlerimizin birleşmesiyle 'Tanrı Bilinci'ne erişmektir.
Bu Tanrı Bilinci meditasyonun son aşaması olan Samadhi'dir.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Alternatif Tıp,
biyoenerji,
fitoterapi,
meditasyon,
reİkİ,
sağlık,
şifa,
Şifalı Bitkiler,
tamamlayıcı tedavi,
Taşlar,
tıp,
yoga
Yoganın Tanımları - Yoga Biçimleri
Yoga bir çok farlı dalları olan bir bilimdir.
Yoga çeşitli din mensuplarınca uygulanmakla birlikte, hiçbir dinsel unsuru konu edinmeyen, çeşitli derinliklerde trans hallerinin, içe dönme halinin, “değişik şuur hallerinin sözkonusu olduğu bir nefsini denetleme sistemidir.
Yoga maya aleminin (yaşadığımız, aldatıcı illüzyonlardan ibaret olan dünya) ötesindeki birtakım hakikatlere ulaşmayı amaçlayan ve bu nedenle maya aleminden duyumlarımla gelen aldatıcı etkilere kapıları kapatarak duyum sınırları ötesindeki aşkın realitelere ulaşmaya çalışan mistik bir yoldur.
Yoga eşyayı (nesneleri) göründükleri gibi değil de, oldukları gibi görebilmeyi amaçlayan, bu amaçla aşama aşama yükselen şuur hallerinin deneyimlendiği spiritüel bir eğitimdir ki, bu aşamalar şuurun iç realiteye yönelmesinden yüksek şuur haline (samadhi) varıncaya değin 7 aşamadan oluşurlar.
Yoga-Sutra’lar ve yedi aşama
Yoga hakkındaki en eski metinler Patanjali adlı yoginin yazdığı Yoga-sutra'lardır. Patanjali’nin kim olduğu ve bu metinlerin ne zaman yazılmış olduğu halen tartışmalı bir konudur. Yoga-sutralar 4 bölümden oluşur:
Samadhi halini ve ilkelerini açıklayan bölüm.
Samadhi haline ulaşma araçlarını ve disiplinlerini açıklayan bölüm.
Psişik (paranormal) yetenekleri (siddhis) açıklayan bölüm.
Kurtuluştan (aydınlanma) söz eden bölüm.
Patanjali’ye göre, sekizinci aşama olan Samadhi’ye ulaşabilme yolundaki 7 aşama şunlardır:
1- Yama: Ahimsa, Satya, Asteya, Brahmacarya, Aparigraha olmak üzere beş bölümden oluşur.
2- Niyama: Sauca, Santosa, Tapa, Svadhyaya, Isvarapranidhanat olarak beş bölümdür.
3- Asana: Bedensel dururuşları içerir.
4- Pranayama: Çeşitli, solunumu denetleme yöntemlerini içerir.
5- Pratyahara: Algıların denetlenmesi demektir.
6- Dharana: Meditasyon nesnesine odaklanmayı belirtir.
7- Dhyana: Zihnin tam olarak denetim altına alınması demektir.
SAMADHİ ise,özne ile nesnenin ya da, gözleyen ile gözlenenin bir olması demektir. Samadhiye varınca Y O G A tamamlanmış olur.
Yoga Biçimleri
Hindistan'ın kutsal kitabı Bhagavad Gita'ya göre yoganın çeşitli uygulamaları vardır. En çok ilgi toplayanlar: Jhana Yoga, Karma Yoga, Bhakti Yoga, Mantra Yoga, Raja Yoga, Tantra Yoga, Kriya Yoga, Swara Yoga ve Hatha Yoga (İzer, Müheyya; Çağdaş Yoga).
Başlıca Yoga biçimlerinin Tanımları:
Bhakti-Yoga: İlahiliğe sevgi ve tapınmayla erişmeyi önerir.
Hatha-Yoga: Aslında bir yoga biçimi değildir. Batı’da yanlış algılanmıştır. Yalnızca Raja-Yoga’nın bir tekniğidir. Üstün şuur hallerine hazırlık uygulamalarından ibarettir. Çeşitli arınma egzersizlerine ve bedensel pozisyonlara dayalı bir tekniktir. Batı’da daha ziyade fiziksel sağlık amacıyla uygulanmaktadır.
Jnana-Yoga: Bilgi yolu olarak kabul edilen Jnana-Yoga, aşkın realitelere, aydınlanmaya bilgi ve zihinsel analiz yoluyla ulaşmayı önerir. Bu sistemde gözlem, çalışma ve deneyim yoluyla kazanılmış bilgiler hakkında meditasyon yapılır.
Karma-Yoga: Diğerkamca hizmet yolu olarak kabul edilir. Karma-Yoga kişinin görevlerini yerine getirmesini, bununla birlikte yerine getirdiği görevlerden bir karşılık beklememesini, yani yaptığı hareketlere ve sonuçlarına ilgisiz kalmasını önerir.
Mantra-Yoga: Mantralar kullanan bir sistemdir, dua ve ses yolu olarak kabul edilir.
Raja-Yoga: En metafizik yoga olarak kabul edilir. Kimilerince bu, aydınlanma yolundaki diğer bütün yoga yollarını kapsar. Konsantrasyon, nefes denetimi, bedensel pozisyon, meditasyon ve kontamplasyon aracılığıyla zihni denetleme olarak tanımlanır.
Kundalini-Yoga: Kundalini gücünü uyandırmaya ağırlık verir. Bu amaçla bedensel pozisyonlardan ve mantralardan yararlanır.
Laya-Yoga: Kundalini gücünü uyandırmak amacıyla, meditasyon, nefes denetlemesi, mantralar, vizüalizasyon ve bedensel pozisyonlar kullanan yol olarak tanımlanır.
Ölüm Yoga’sı: Tibet’te uygulanan bir yoga biçimidir. Kişinin imajinasyonunu,duygu ve düşüncülerini denetleyebilmesi amacına yönelik bir disiplin içerir. Bu yogada yapılan deneyimler, Tibet yogilerine göre kişiyi ölüm-ötesine de hazırlar, yani kişiye ölüm sonrası yaşamında büyük kolaylık sağlar.
Yoga'nın Amacı
Farklı yoga türlerinin amaçları hemen hemen birbirinin aynıdır: İnsanı "esir" eden duygu ve düşüncelerden kurtararak yücelmesine yardımcı olmak
Gerçek Yogiler
Batı’da yoga biçimlerinin oluşmasında ve yayılmasında en büyük etki Teozofi Cemiyeti’nin yanı sıra, Ramakrishna, Sri Aurobindo, Ramana Maharishi ve Yogananda adlı Hintli mistiklerden gelmiştir. Yoga felsefesinde psişik yetenekler elde etmek gibi bir amaç yoktur. Yani psişik yetenekler amaç değil, sonuçtur. Yogi sözcüğü yoganın Batı’da ilk geçişi sırasında yanlış kavranmış bir sözcüktür. Batı’da yogi denildiğinde ilk zamanlarda, genellikle vücuduna garip şekiller verebilen, birtakım gösteriler yapan, saçı sakalı ve tırnakları uzamış, temiz olmayan insanlar akla gelmekteydi. Kimilerine göre bu imajın yaygınlaşmasına neden olanlar yoganın şarlatanlarıdır. Aslında Yogi adı Asya’da hazırlık aşamalarını çoktan geçmiş, zihinsel deneyimin ileri aşamalarına başlamış kimselere verilen bir addır. Asya’nın çeşitli ülkelerinde rastlanan bu gerçek yogiler, ıssız dağlarda ve ormanlarda inzivaya çekilmiş, dinle ilgilenmeyen, mal mülk edinme ve evlenme gibi hedefleri olmayan, az yiyen, az konuşan, az hareket eden, çeşitli uygulamalarla nefsini terbiye etmeye çalışan, şiddete karşı olan kimselerdir. Uzmanlar yoganın yanlış tanıtılmasının halen sürdüğüne, günümüzde, Hint’te değerli biri olamayacaklarını anlayan ve bu yolu gereğince bilmeyen pek çok Hintli’nin farklı ülkelere göç edip mürit grupları edindiklerine ve yoganın çıkar amaçlı olarak kullanılabildiğine dikkat çekmekteler. Oysa Asya’daki gerçek yogiler mala mülke değer vermeyen, henüz kendisinin kurtuluşa ermemiş olduğunu bildiğinden öğrenci edinmek için de bir çaba göstermeyen kimselerdir.
Kökenleri ve Tarihi
Geçmişi, genellikle 4000 yıla tarihlenen yoga, Alman Profesör Max Mueller'e göre 6000 yıla dayanmaktadır. Faklı kaynaklar yoganın çıkışını daha bile eskiye tarihlemektedirler. Avrupa'da ise yoga, 40-50 yıldan bu yana ciddi anlamda tanınmaktadır. Bunun nedeni bilimin, yogilerin (yogayı uygulayanların) binlerce yıl önceki bulgularının doğruluğunu ancak bugün kanıtlamakta olmasıdır. Yogayı ilk kimin uyguladığı tam olarak bilinmiyor. Yoga, geçmişte, kulaktan kulağa, üstaddan öğrenciye aktarılan bir bilimdi (İzer, Müheyya; Çağdaş Yoga).
Meditasyon halindeki ilk Yogi imajları yapılan kazılarda 6-7 bin yıl önce yaşandığı düşünülen Indus Vadisi Uygarlığında tespit edilmiştir. Yoga'nın yer aldığı ilk yazılı kayıtlar M.Ö. 1500-1200 yılları arasında kodifiye edilen Rig Veda'da yer almaktadır. Rig Vedalar şifahen aktarıldığından Yoga'nın ortaya çıktığı zaman dilimini kesin olarak tayin etmek imkansızdır. İlk yoga metini yoganın babası Patanjali tarafından yaklaşık M.Ö. 200 yılında yazılmış, bu yoganın ilk üstadıdır ve metinde kişinin zihnini sükunete kavuşturması ve sonsuza katılması için gereken "sekiz kol/basamak" ile Yoga tarif edilmiştir.
Yoga'nın ilkeleri ve hedeflerinin ilk kez tam tarifi M.Ö. 8 ve 4. yüzyıllar arasında derlenen Upanişadlarda bulunmaktadır. Upanişadlarda harici tanrılara sunulan kurbanlar ve seremoniler yerini dahili kurban ve Yüce Varlıkla (Brahman veya Mahatman olarak işaret edilir) ahlaklı olmak, nefsi zapt etme ve zihnin talimi yoluyla bir olma haline bırakan bir anlayışa bırakmıştır.
Patanjali'nin Yoga Sutralarındaki klasik yoga, altı "orthodox" (Bu ifadeyle Vedaların otoritesinin kabulü anlaşılır) darshana (Hindu felsefe okulları)'dan biridir. "Yoga" olarak bilinen Hindu felsefe okulunun kökeni yine Hindu felsefe okullarından olan Samkhya ile Upanişadlardadır.
Yoga ve Din
Yoga bir Din değildir, kişinin bedeni, zihni ve ruhunu birleştirmesine yarayan eski bir bilimdir; yoga sözcüğü de zaten birlik anlamına gelir. Batılılar birlik kavramının yerine bütünlük sözcüğünü kullanabilirler. Yoga duruşları bedeni iyileştirmek ve gençleştirmek, güçlü duyguları sakinleştirmek ve zihni berak bir hale getirmek için geliştirilmiştir, duruşlar yanlızca bu amaçla yapılabilir. Bununla birlikte, çalışmanın gerçek ürünü meditasyon olduğu kabul edilir (Kelder, Peter; Tibet'in Gençlik Pınarı, ikinci kitap)
Hindu, Budist ve Jain geleneklerinde yoganın manevi/ruhsal hedefleri yoganın bir parçasını oluşturduğu dinlerden ayrılabilir görülmektedir. Bazı yogiler dini daha çok kültür, değerler, inançlar ve ritüeller, yogayı da daha çok kendi kendini gerçekleştirmek (self-realization)yani yüce hakikatin doğrudan deneyimi olarak görerek din ile yoga arasında süptil bir ayırım yaparlar. Sri Ramakrishna dini kabuk doğrudan deneyimi ise öze benzetmektedir. Her ikisine de ihtiyaç vardır "fakat eğer kişi öze ulaşmak istiyorsa kabuğu aşmalıdır".
Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık
Yoga; gelişimi ve türleri
İndus vadisinde yapılan kazılarda ortaya çıkartılan bazı taş mühürlerde yoga duruşlarını gösteren figürlere rastlanmıştır. Yogaya ilişkin ilk yazılı kaynaklar ise Veda’lardır (Rig-Veda, Sama-Veda, Yajur-Veda, Atharva-Veda). Vedaların ardından Brahmana, Aranyaka ve Upanişad'lar yazılmıştır. Tahminen 2 bin yıl önce Patanjali tarafından Yoga öğretimi çok kısa bir şekilde Yoga-Sutra kitabında anlatılmıştır. Yoga- Sutra’da anlatılana göre Raja Yoganın, yani orijinal yoganın, sekiz basamağı şunlardır;
1. Yama - Ahlaksal kurallara uymayı öğretir. Şiddeti, hırsızlığı, açgözlülüğü, kişinin kendi nefsine hakim olamayışını yasaklar. 2. Niyama - Öz disiplini öğretir. Saflığı, sadeliği ve çalışmayı hedefler. 3. Asana - Belirli pozisyonlardaki vücut egzersizleridir. 4. Pranayama - Belirli ritimlerde nefes alıp vermeyi öğretir. 5. Pratyahara - Duyguları kontrol etmeyi sağlar. 6. Dharana - Belli bir fikir üzerinde konsantre olmayı öğretir. 7. Dhayana – Meditasyon çalışmalarıdır. 8. Samadhi - Meditasyonun ulaşacağı son hedef olup; beden ve duyular dinlenirken, aklın ve ruhun uyanık kalması, üstün bilince erişme halidir.
Zaman içerisinde yoga farklı uygulamalar ile farklı ekollere ayrılmıştır. MÖ 300 yılında yazılan ve Hint destanının önemli bir bölümünü oluşturan Bhagavad Gita da, yoga, birer yaşam disiplini olarak Karma Yoga, Bhakti Yoga ve Jnana Yoga olmak üzere üç temel bölümde incelenmiştir.
Karma Yoga: Sanskrit bir sözcük olan “karma”, davranış/ eylem demektir. Karma yasasına göre her hareketin bir sebebi ve bir de sonucu vardır ve bunlar bağıldır. Karma yoga bireyin hareketlerinin neden ve sonuçlarına odaklanan doğru hareket ve kendini düşünmeden yardım yoluyla, Tanrı’yla bütünleşmeyi sağlayan bir yaşam tarzı uygulamasıdır.
Bhakti Yoga: Sevmek ve kalbini kutsal olana açmak, kişisel adanmanın mistik bir yolu olan bhaktinin amacıdır. Bhakti, “Kutsal olana hizmet etmek” demektir. Sevgi ve tam bir teslim oluşla, tüm yaratılmışlarda mevcut olan ilahi öze yol almaktır. Bu yolun İslam sufizmi uygulamaları ile benzerlik gösterdiği ve Mevlana’nın aşk yolu ile yaratana kavuştuğu söylenebilir.
Jnana Yoga: Bilgelik yoludur ve en zor yol olarak düşünülür, çünkü anlama ve sezgi yeteneğinde radikal bir değişiklik gerektirmektedir. Amaç, hepimizin içinde olan bilgiyi sorarak, meditasyon yoluyla ve düşünerek araştırmaktır. Jnana öğrencisi zihnini kendi doğasını araştırmak ve Tanrı yoluyla bilgiye ulaşmak için kullanır. Zaman içinde meditasyonda verimi ve etkinliği artırmak için çeşitli uygulamalar bu ekol altında geliştirilmiştir. Bunlardan bir tanesi de bugün Batı’da dahi yaygın bir uygulama alanı bulan “Hatha Yoga” dır.
Hatha Yoga: Fiziksel ve zihinsel mükemmelliğin yolu olan Hatha Yoga, modern batı yaklaşımına göre öncellikle bir fiziksel terapi formudur. Ancak Hatha Yoganın temel kitabı “Hatha Yoga Pradipika” Hatha Yogayı Raja Yogaya başlamanın bir yolu olarak gösterir.
Hatha Yoga Felsefesi ve Egzersiz Sistemi
Sanskrit dilinde "Ha" sözcüğü hem olumlu akım(pozitif), hem de güneş, "Tha" sözcüğü ise olumsuz akım (negatif) ve ay anlamına gelmektedir. "Hatha Yoga" bu iki akımın ya da enerjinin uyumlu birleşimi anlamak amacıyla verilmiş bir addır. Yogilere göre insanın sağlığı bu iki enerjinin bedende dengeli bir biçimde seyrine, dolaşımına dayanır. Bu enerjilerden biri dengesini yitirdiğinde bir hastalığın belireceğine inanılır. Hatha Yoga sağlıklı yaşamın yolunu gösteren bir yöntemdir (İzer, Müheyya; Çağdaş Yoga).
Hatha Yoga çalışmaları 3 temel temrin üzerinde durur; Pranayama (Nefes Egzersizleri), Asana(yoga postürleri) ve meditasyon.
Pranayama / Nefes Egzersizleri: Sanskritçeden incelendiğinde Prana; hava ve havadaki yasam enerjisi, Yama; kontrol etme ve yönlendirme ve Pranayama; hayat enerjisinin kontrol edilerek yönlendirilmesi olarak ifade edilebilir.
Yine, Sanskrit kök prana, “nefes” sözcüğünü de karşılamaktadır, ancak yogada Prana salt nefes demek değildir. Yoga felsefesi evrende görülen her oluşun Prana'nın tezahürü olduğunu ve evrende tezahür eden enerjinin bütününe Prana adı verildiğini ifade etmektedir.Prana solunum hareketine neden olan güçtür, nefesteki canlılıktır ancak onu salt güç diye adlandırmak yanlış olacaktır, zira güç sadece onun bir tezahürüdür.
Nefes yoluyla pranayı alış veriş Pranayama'dır. Yoga felsefesinin babası Patanjali, Pranayama' hakkında ayrıntılı bilgi vermemektedir, ama daha sonraları başka yogiler konu üzerinde gelişmeler kaydetmişler, buluntularını bilimsel hale getirmişlerdir. Yoga Sutra’da Patanjali, Pranayamayı bir yöntem olarak kabul etmekle birlikte buna takılıp kalmamıştır. " Nefesle havayı dışarı atın, sonra ciğerlerinize çekip bir müddet tutun, böyle yapınca varlığınız biraz daha sakinleşecektir." bu bilgi ile başlayan akım daha sonra Pranayama adı ile başlı başına bir bilim olmuştur.
Düzgün nefes alıp verme vücuttaki pek çok fonksiyonun düzgün işlemesini sağlamaktadır. Pranayama çalışmalarında doğru nefes tekniği ile ; Kanın temizlenmesi, vücuttaki zehirli maddelerin atılması, Solunum esnasında akciğerlerin genişleyip daralması ile karın bölgesine yapılan masajın sindirim organları, karaciğer, böbrekler vb organların olumlu etkilemesi Göğüs kafesinin daralması ve genişlemesi sayesinde koroner damarlardaki tıkanmaların önlenmesi, Kronik soğuk algınlığı, sinüzit, alerji, horlama vs gibi rahatsızlıkların hafiflemesi söz konusudur.
Solunum tekniklerini uygulayıp tam verim alabilmek için; düzenli pratik yapmak, çalışmaları dik duruşta (oturarak, ayakta yaslanarak) ve temiz havada yapmak gerekebilir. Burun kanatlarının kontrollü değişimiyle solunum (Anuloma Viloma), diyafram kullanımıyla gerçekleşen solunum (Kapalabathi), karın solunumu, göğüs solunumu gibi çeşitli uygulama biçimleri mevcuttur.
Asana / Yoga Postürleri: “Asana” Hatha Yoga duruşlarına verilen ad olup, kelime anlamı itibarı ile "rahat duruş, hoş duruş, latif poz" olarak ifade edilmektedir. Hatha Yoga asanaları koordine edilmiş beden pozları ve nefes tekniklerinin fizik beden, zihinsel yapı ve ruh varlığı üzerindeki tesirlerini belirli konsantrasyonlar ile deneyimlemektir.
Daha önceden de belirtildiği gibi Hatha Yoga, Raja Yoga için bir hazırlıktır. Hatha Yoga'da birçok Asana varken, Raja Yoga'da sadece birkaç tane Asana vardır ve nihai olarak tek bir Asana'ya varılmaktadır ki buna Dhyana Asana ya da meditatif poz denir.
Bunun yanında her bir asana, kendi grubuna göre fizik yapıyı dengelemekte, esnetmekte, katı ve sert haldeki kas yapılarını gerektiği zaman sertleşecek şekilde uzun ve esnek hale getirmektedir. Hatha Yoga çalışmaları bir zayıflama yöntemi olmamakla birlikte vücudun bu şekilde esnetilmesi onun gereksiz dokulardan kurtulmasını ve böylece form almasını temin eder. “Asana'lar, Hatha-Yoga'nın ilk adımını oluşturduklarından uygulayıcıya ilk aşamada açıklanır. Asana'lar kişiyi dayanıklı, hastalıklardan uzak, eklemlere bağlı uzuvları da hafif kılar” Asanalar beden sağlığı için önemli egzersizlerdir ve günlük yaşantıda bedeni zorlamadan rahatlıkla uygulanabilir. Yüksek ya da orta şiddetli sportif egzersizlerde kaslar kasıldığında depolanmış şeker parçalanarak laktik aside dönüşür ve bir enerji açığa çıkarır. Laktik asidin daha sonra su ve karbondioksite dönüşmesi gerekir, bunun için de oksijene ihtiyaç vardır. Egzersiz sonrası kaslarda laktik asit birikmesi beraberinde yorgunluğun azalmasını sağlayan bir toparlanma sürecini getirir. Oysa Hatha Yoga duruşlarında oksijen alımı fazla olduğundan oksijen borçlanması daha az, toparlanma süreci daha kısa olacaktır. Yogik asanalar sinerjik ve antagonist kasların düzgünlüğünü, esnekliğini ve dayanıklılığını geliştiren izometrik egzersizlerdir ve araştırma sonuçları asanaların statik motor performansı, el-göz koordinasyonunu, kardiovasküler dayanıklılığı, anareobik gücü geliştirdiği, 6-12 aylık çalışmanın esneklik süresi ve dayanıklılık performansında artış, aşırı bitkinlik hallerinde azalış sağladığını göstermiştir. Meditasyon: Meditasyon, Raja Yoga'nın yedinci basamağı Hatha Yoga çalışmalarının son basamağındaki uygulamadır. Meditasyon bir şuur akışıdır, şuurun bir sıçrayışı, bir çekişi ya da itimi değildir. Meditasyon, benlik-analizi veya yaşamın ideallerine olan adanma denilebilecek kişinin kendi Özben'ini samimi olarak araştırması yoludur. Hatha Yoga Pradipika’ da meditasyon “aklın doğal durumu” olarak ifade edilmektedir.
Meditasyon, yoganın temel taşlarından biridir. Yoga ile ulaşılacak, evrenle birleşip bütünleşme haline meditasyon uygulaması olmadan gelmek mümkün değildir. Örneğin, İslam Sufizminde benzer uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır ki, en bilinen örnek “sema” meditatif hal sağlanmadan uygulamada devamlılığın kolay kolay gerçekleşmeyeceği bir çalışmadır. Yogada uygulanan mantraları, yani kutsal sözleri tekrarlayarak gerçekleştirilen meditasyonun sufizmdeki karşılığı “zikir”dir. Uygulamada solunuma ya da sema veya duaya odaklanma gibi farklılıklar olsa da, meditatif hale geçildiğinde karşılaşılan fizyolojik değişimler aynıdır. Bunu yanında her iki meditasyon esnasında da kişilerin neşeli, güçlü duygular, zamansızlık hissi, farkındalıkta artış, zihinsel dinçlik, iyi olma hissi ve genel gevşeme hissettiklerini ifade ettikleri görülmektedir.
Meditasyon teolojik felsefedeki görüntüsünün dışında gündelik yaşamda kolaylıkla yer alabilmiş bir mental aktivitedir. Duyulardan kaynaklanan düşüncelerin artık söz konusu olmadığı bir bilinç durumudur ki buna göre, meditasyon düşüncenin konsantre olunan konuda doğru ve düzenli akışı olup konsantrasyonun hemen arkasından ortaya çıkan hal olarak ifade edilmektedir.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Alternatif Tıp,
biyoenerji,
fitoterapi,
meditasyon,
reİkİ,
sağlık,
şifa,
Şifalı Bitkiler,
tamamlayıcı tedavi,
Taşlar,
tıp,
yoga
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)