Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

feng shui etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
feng shui etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Haziran 2011 Çarşamba

Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!



Araştırmalar ruhsal açıdan güçlü insanların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel bakımdan da güçlü olduklarını gösteriyor.
Siz de ruhsal bilinç geliştirerek yaşamda karşı karşıya bulunduğunuz zorluklar karşısında güçlü olabilirsiniz.

Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!
Önce kim ve ne olduğumuzun bilgisine ulaşmamız gerekir


KİMİM BEN?..


Herkes kendisini tanıdığını iddia edebilir ancak kendimizi tanımak neyi, niçin yaptığımızı anlamamız demektir. Çoğu kez tepki verirken davranışımızı analiz etmeyiz. Herkes için aynı olan bir olay karşısında farklı tepkiler gösteririz. Gösterdiğimiz farklı tepkiler neye bağlıdır? Tabii ki dünyaya nasıl baktığımıza.. Bunu belirleyen nedir? Öğrendiklerimiz.. inançlarımız.. alışkanlıklarımız... ve sormamız gereken ... bunlar bize fayda sağlar mı yoksa zarar mı veriyor ?


Farkındalık bilinci geliştikçe alışkanlıkları ayıklamayı öğreniriz. Davranışların altında yatan nedenleri, hangi düşünce ve duygu kalıplarının bize hizmet ettiğini, hangilerinin etmediğini anlarız. Farkındalık süzgecinden geçmemiş tüm alışkanlık kalıpları zararlıdırlar. ( Olumlu olsalar bile ! ) Farkındalık geliştirmek başlıbaşına bir çalışma gerektirir.
Bu çalışma yoluyla çeşitli teknikler kullanarak bize hizmet etmeyen inançları nasıl pekiştirmiş olduğumuzu öğreniriz. Bu inanç kalıplarını nasıl değiştirebileceğimizi de ! İşin tuhaf tarafı bu inanç kalıplarına sıkı sıkıya bağlıyken bile onların farkında olmamamız ! Bu yüzden iletişim kurarken veya zor bir durumla başa çıkmaya çalışırken gösterdiğimiz tepkinin sonucu da kontrolümüz dışında olabiliyor. O zaman bu durumdan kendimizi veya başkalarını suçlamadan önce şunu bilmeliyiz. İnanç kalıplarının farkında olmadığımız ve değiştirmediğimiz müddetçe aynı olay sürüp gidecektir. Ve biz sonuç kontrolsüz ve başarısız olmaya devam edeceğiz. Bu böyle hayatımızda tekrar eder durur. Her seferinde 'kör talihimize ' lanet okur ama gerçekte bizi isabetsiz sonuçlara götüren nedenleri bir türlü anlayamayız. Ta ki tepkilerimizin ardında yatan, bilinçaltına atılmış ve daha sonra da unutulmuş duygu ve düşüncelerimizi su yüzüne çıkarana kadar !
Herşey düşüncede başlıyor.
Dolayısıyla önce düşünce ve onun sonucu olan duygularımızı gözden geçirmemiz gerekecek. Öyleyse şimdi siz de bir düşünün. Bir olay karşısında kendinize sorun : " Bu tepkiyi neden veriyorum? Niçin böyle davranıyorum? Bu şekilde bir yaklaşımın faydası ve zararı ne? Gösterdiğiniz tepkinin sonuçlarından memnun musunuz?
Beğendiğiniz yönleriniz neler? Bunların ne kadarının farkındasınız? Beğenmediğiniz yönleriniz var mı? Beğendiklerinizden fazla mı? Beğendiğiniz özelliklerinizi arttırmak için bir şey yapıyor musunuz? Ya beğenmediklerinizi azaltmak için?

Beğendiğimiz veya beğenmediğimiz özelliklerimizi masaya yatırma zamanı şimdi!
Kendimizle yüzleşebilirsek elimizi kolumuzu bağlayan, bizi inciten, yaralayan yanımızı iyileştirebiliriz. Yüzleşmeyi kabul edersek değişimi de isteriz. Ya da yerimizde sayar, tekrarlayan hatalarımızla, pişmanlıklarla yaşar dururuz.

Beğenmediğimiz tarafları görmezden geliriz. Onu yok sayınca bir süre sonra gerçekten de varolmadığına inanırız. Bilinçaltının toprağına gömeriz. İşin içinden çıkmamızı, ilişkilerimizi güçleştiren ve bize başarısızlık olarak geri dönen bu ciddi açmazı görmezden gelmemek lazım. O halde bizi hedefimizden bu kadar uzağa iten düşünce kalıplarını ortaya çıkarıp bir bilinçaltı temizliği yapalım. Tavanaramızı süpürelim. Beynimizdeki köşeler örümcek ağı tutmuşken, rahat nefes alan bir zihne sahip olamayız. Hazır mıyız sağlıksız yönlerimizle yüzleşmeye? Neden istediğimiz sonuçlara ulaşamadığımızı öğrenmeye O zaman işe başkalarının suçu olmadığını bilmek ve sorumluluğu üstlenmekle başlayabiliriz. Kendimizi savunmadan ! Mazeret aramadan! Hiçbir bahane öne sürmeden ! " Evet, ben buyum! " diyebilir miyiz? "

Değişmeye hazır olmadığımızda, hatanın bizde olduğunu kabul etmek yerine en olmayacak şeyleri suçlayabiliyoruz. Sırf değişmek istemediğimiz için! Alıştığımız, bildiğimiz şeyler yanlış bile olsa,bizi mutsuz etse dahi korkuyoruz değişmek zorunda kalmaktan. Değişim içi gerekli gücümüz yok sanıyoruz. O gücün içimizde olduğunu bilmiyoruz. Oysa çok yüksek nitelikli bir gücümüz var ki bizim ister kozmik, spritüel, doğal ne derseniz deyin sonuçta bu yetenekler özümüzde kayıtlı ve biz onları istediğimiz zaman kullanabiliriz.Yeter ki yaşamın temel ilkelerine uygun hareket edelim.

Bu güçleri kullanmayı bilen az sayıdaki kişiye "ERMİŞ" bizim başımıza gelince de " MUCİZE "diyoruz


Evrenin işleyiş ilkeleri ve sürecini algıladıktan sonra kendinizi ve yapabileceklerimizi de anlarız. Ruhsal doğamıza uygun davrandığımız zaman, ancak o zaman, olmaz sandığımız olur. Mucize gerçekleşir. Sadece ve Sadece değişmek istiyorsak, buna hazırsak değişebiliriz. Ve biz yalnızca kendimizi geliştirebiliriz. Başkalarını ya da olayları değiştirebilmek gibi bir gücümüz yoktur. Ne varki biz değiştikçe olaylar ve kişiler de değişmeye başlarlar. Bunu olaylara ve kişilere karşı tutumumuzu değiştirerek başarabiliriz.

30 Nisan 2011 Cumartesi

Carmen Electra'dan yoga dersleri

Carmen Electra'dan yoga dersleri

ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.







Carmen Electra'dan yoga dersleri









Carmen Electra'dan yoga dersleri








Resimlerle yoga




yoga dersleri








Carmen Electra'dan yoga dersleri


29 Nisan 2011 Cuma

Kundalini Enerjisinin Dört Temel Biçimi

KUNDALİNİ ENERJİSİNİN DÖRT TEMEL BİÇİMİ

1. Uyumuş
2. Uyanmış
3. Yükselmiş
4. İnmiş

Kundalini enerjisi Muladhara Çakra'da uyumuş şekildedir. Yoga teknikleri sayesinde Kundalini uyanmaktadır. Doğru şekilde uygulanan Yoga teknikleri aracılığıyla Kundalini enerjisi Sahasrara Çakra'ya yükselmektedir. Sonra da kontrollü bir şekilde Muladhara Çakra'ya inmektedir.

Kundalini hakkında bilgiler Veda edebiyatından verilmiştir. Fakat orijinal bilgiler ya anlayış yetersizliğinden ya da bilerek amatör ve sorumsuz kişiler tarafından çaptırılmıştır. Vedik bilgileri anlamak için gerçek Yoga Üstadının rehberliği ve Kundalini konusunda uzmanlık gerekmektedir.

Örneğin , kendini Bhagavan (Tanrı) olarak adlandıran Osho Kundalini enerjisini şu şekilde açıklıyor: "Kundalini yalnızca enerjinizin uyumlu bütünlüğe ulaşmasının teknik tanımıdır." Bu açıklama bir cehalet örneğidir. Tanrı bu kadar cahil midir?!

Diane Stein yazdığı Reiki kitabında Kundalini enerjisini şöyle anlatıyor: "Üç ana kanala Kundalini denir." Gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan şu anlatımdan sonra Diane şunu söyliyor: "Reiki bir Kundalini disiplinidir." Reiki sade bir şifacılık yöntemidir ve Kundalini ile hiçbir ilgisi yok. Diane önce Kundalini konusunda hiçbir bilgisi olmadığını gösteriyor sonra da uyguladığı şifacılık yönteminin "Kundalini disiplini" olduğunu söyliyor. Bu tür abartılı tanıtımlar ciddiye alınmamalıdır. Şifacılık yöntemleri Kundalini enerjisini hiçbir şekilde harekete geçiremez.

Piyasada bulunan bir "kundalini" kitabında Genevieve Lewis Paulson, bedende bir çok Kundalini enerji katmanı bulunduğundan... ve çeşitli nedenlerle Kundalini enerjisinin istemdışı bir şekilde harekete geçmesinden veya kendiliğinden boşalımından söz etmektedir. Bu iddialar gerçeklere dayanmayan mantıksız spekülasyonlardır. Kundalini enerjisinin ne katmanları vardır ne de kendiliğinden harekete geçmektedir. Kundalini enerjisinin kendiliğinden uyanması konusunda spekülasyonlar son zamanlarda çok yaygınlaşmıştır. Bunun nedeni Kundalini enerjisinin gerçekten ne olduğunu bilmeyen amatör kişiler tarafından üretilen varsayımlardır. Pratik tecrübesi olmayan kişiler bedendeki genel enerji akımlarının harekete geçmesini Kundalini enerjisinin yükselmesiyle karıştırıyorlar. Kundalini enerjisinin uyanması ve yükselmesi basit bir olay değildir. Ama basit insanlar bu önemli olayı hafife alıyorlar. Yalnızca Yoga teknikleri doğru şekilde uygulandığında Kundalini uyanmakta ve harekete geçmektedir.

Burada asıl soru şu, Paulson'un ileri sürdüğü bu dezenformasyon nereden kaynaklanmaktadır?

Paulson kitabının sunuşunda bu soruya yanıt vermektedir: "Bu bilgileri duruişiti yöntemiyle irtibat kurduğum bedensiz varlıklardan elde ettim. Kitapta bulunan enformasyonun çoğu, bu varlıklardan gelmektedir."

Depresyon VE Yoga

DEPRESYON VE YOGA

İnsanlar mutluluk arayışıyla yaşamlarını sürdürür ancak çok azı erişir gibi görünür.

Kendilerini mutlu edeceğini düşündükleri aktivitelerle oyalanır– televizyon, sinema, spor — fakat kısa bir süre bulunabilse bile sürekli mutluluk duygusu yakalayamazlar…

İnsanlar güç, statü ve materyal de mutluluk ararlar. Bunun karşılığında birçok kişi korku, nefret,başarısızlık, yetersizlik, güvensizlik, ülser, kalp krizi, akli bozukluklar gibi şeylerden muzdarip olur…

Aslında hayatta mutluluğa ve hayata karşı pozitif ve dışa dönük bir tutum basittir, o kadar basit ki aslında insanlar onu hiç denemezler ve hatta düşünmezler bile...

Cevap: Farkındalığınızı arttırmak, zihnin sonsuz derinliklerine dalmaktır. Daha önce deneyimlediğiniz diğer huzur türlerini aşacak huzuru bulacağınız yer burasıdır. Zihninizi tanıdığınızda tüm küçük şeyler ve tartısmalar önemlerini yitireceklerdir.
Hala dünyada yaşayacak ve işinizi yapacaksınız, diğer insanlarla etkileşeceksiniz fakat devamlı bir tatmin durumu hissedeceksiniz. Çoğu insanın saplandığı yüzeyselliklerle değil, anlamı olanla etkileşimde olacaksınız.

İnsanın en büyük problemlerinden biri değişikliğe adapte olamamasıdır. Yüzyıl önceye kadar ve hatta şimdi de teknolojik bir toplum geliştirmemiş ülkelerde bu bir problem değildi zira yıldan yıla neredeyse hiç değişiklik olmuyordu. Ancak teknolojik toplumlar devamlı bir değişim hali içindeler. Değişimler zihnin onlara adapte olma hızından daha hızlı şekilde meydana geliyor. Sonuç, kişiye göre değişen, küçük ya da büyük ölçekte zihinsel rahatsızlıklar. Psikoloji bu problemi gördü ve değişiklikle yüzleşme kapasitesi geliştirmenin kesin yolu olarak Meditasyonu önermekteler.

Birçoklarımızın hayatta gerçek bir mesleği, bazı şeyleri yapmak için doğal bir yeteneği vardır fakat bunları bilmediğimizden, bunları hiç yapmayız . Bir bakıma devamlı bir düş kırıklığı hali içersindeyizdir. Bu potansiyeli dışa vurabilirsek artık kendimizi gerçekleştiren, yaratıcı ve mutlu hayatlar yaşarız. Metot meditasyon yoluyladır. Bu şekilde iç varlığımızı bulabilir ve sonra bunun doğuştan gelen doğasını uygulayabiliriz. En iyi olduğumuz şeyi yapmaya başlayabiliriz.

Dış olguları yaşamalıyız zira bu hayatın bir parçasıdır. Fakat dış hayatımızı iç hayat ile beslemeliyiz. Bu şekilde materyal hayatın tadını daha fazla alırız. Şu anda birçoğumuz bilgisizce neredeyse tamamen dışa dönük bir yaşam sürmekteyiz. Meditasyonun amaçlarından biri de bilincimizi dışarıdaki dolambaçlardan kısa bir süre için bile olsa almak ve onu içimize yönlendirmektir. Amaç iç yaşama küçük bir bakış atmak ve sonunda onu dış hayatla bağlamaktır. Bu bağlantı hep vardır ama biz bu gerçeğin hiçbir zaman bilincinde değilizdir. Meditasyon bizi bu bağlantıya bilinçli yapar ve mutluluk ve huzura götürür.

Meditasyon karamsarlık, depresyon ve benzerleri gibi insanların hayatın normal bir parçası olarak kabul ettiği zihin durumlarını etkisiz hale getirmenin kesin yoludur. Psikologlar bile artık buna inanmaktalar ve psikoloji alanında modern ileri düşünürler bu fikri ortaya koyarlar. Yoga gibi onlar da artık insanın normal durumunun sürekli bir mutluluk ifadesi olduğuna inanıyorlar. Meditasyon moralini kontrol altında tutmak, olumsuz durumları ortadan kaldırmak ve yerlerine iyi hissetme durumları koymak için herkes tarafından kullanılabilir. Böylece amaç var olan kompleksleri, fobileri, önfikir yüklü zihinsel programı kırmak ve yerine arınmış zihinsel programı yerleştirmektir

Vücudun dövüş ya da kaç savunma mekanizması

Vücudun dövüş ya da kaç savunma mekanizması sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezleridir. Sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerinin aktiviteleri bayağı bir süredir bilinmektedir; bu iki sistem birbirini tamamlar. Stres, tehlike veya korku anında adrenal bezleri vücudu dövüş ya da kaça hazırlayan adrenalin adında bir hormon salgılar. Bu vücudu daha etkin hale getirir. Kalp atış hızı artar, nefes alış sıklığını artar, görüşü, duymayı vs. keskinleştirir ve aynı zamanda sindirimsel işlevleri baskılanır ki tehdit eden durumla yüzleşirken enerji daha faydalı şekilde kullanılabilsin. Bu sistem kısa süreli tehlikeler içindir. Daha uzun süren tehditler için sempatetik sinir sistemi olayı devralır ve vücudu sürekli daha yüksek güç seviyelerinde tutar. Ancak bir an gelir ve tehdit geçtiğinde vücut fonksiyonları normal aktivite seviyelerine geri döner.

Stres dolu, rekabetçi, modern yaşam şekli ise öyledir ki insanlar neredeyse devamlı olarak dövüş ya da kaç durumuna hazır durumda yaşarlar. Bu, patron korkusundan, arkadaş ve komşuların gözünde değer kaybetmekte korkusundan, kira ve faturaları ödeyememe korkusundan vs. olabilir. Bu şartlar altında, kişi devamlı gergindir, ruh halinde büyük dalgalanmalar olur ve neredeyse devamlı bir tatminsizlik ve genel mutsuzluk hali yaşar. Vücut da hastalığa direnme kabiliyetini yitirir.

Birçok kişi hayatlarının büyük bölümünde gergin olmadıklarını söyleyebilir veya düşünebilir. Bazıları için bu doğru olabilir fakat çoğu kişi için bilimsel testler göstermektedir ki neredeyse sabit bir şekilde gerginlerdir fakat bunun farkında değillerdir. Değişik şartlara tepki olarak, bunların önemsiz sonuçları olacak olsa bile, kaslarını kasarlar, gözlerini kısarlar, tırnaklarını yerler veya bunun gibi şeyler… Bu şekilde hareket etmek öylesine alışkanlık olmuştur ki , hareketleri yaptıklarının farkında değillerdir…

Bu huy edinilmiş tepkiler psikosomatik hastalıkların habercisidir. Biri bu gerginlikleri gösterdiğinde, bilse de bilmese de kendini aslında dövüş ya da kaç tepkisine hazırlıyordur; sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerinin varoluş sebebi olan tepkiye. Bu faaliyetler dış görünüşte küçük ve önemsizdir ancak içerde kalp atışı ve kan basıncında vs. değişikliklerin meydana geldiğini işaret eder. Adrenal ve sempatetik sistemin bu uzayan uyarımı, medeni rahatsızlıklar denen yüksek tansiyon, diyabet, koroner trombosis, peptik ve duodenal ülserler ile birçok ruhsal rahatsızlık, ayrıca sırt ağrıları, cilt problemleri, kas çekmeleri ve bir dizi diğer rahatsızlığa yol açar.

Bu rahatsızlıkları dengelemek, önlemek ve iyileştirmenin kesin olan tek yolu her gün vücut ve aklı tamamen gevşetmektir. Uyku tabii ki her zaman ki yoldur fakat çoğu kişi o kadar gergindir ki uyku sırasında bile gevşeyemezler. Uyku, genel olarak, adrenal ve sempatetik sistemin fazla kullanılmasının zararlı etkilerini ortadan kaldırmak, gevşemek ve dengeye kavuşmak için yetersizdir. Vücut süreçlerinin nihayet kendilerini yenileyip edip normal aktivite seviyelerine dönmeleri sadece derin gevşeme sırasında olur. Meditasyon bunu yapmanın bir yoludur. Bir bakıma meditasyon ,sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerin karşıtı, bunlara karşı bir denge unsuru olarak görülebilir. Modern hayatın her derde deva ilacıdır. Bütün akıl-vücut kompleksinin pozitif sağlık kazanmasının kesin bir yoludur.

Sadece gevşemeyi öğrenmek zorunda değil ayrıca çevremize tepkilerimizi de değiştirmeliyiz. Her kişinin mutluluğu çevre ile uyumlu hale gelmesine ve entegrasyonuna bağlıdır, çevreden devamlı korku içinde olmaya değil. Akıl-vücut sistemi yeniden programlanmalıdır ki her mümkün olan durumda kana adrenalin püskürtülmesin. Aklımızı ve vücudumuzu tepki değişik olacak şekilde yeniden programlamalıyız ki gevşeyelim, mutlu olalım ve farkındalık seviyemizi yükseltmeye başlayalım.

24 Nisan 2011 Pazar

Sarkaç Kullanımı - Sarkaç Yapımı - Sarkaç Düzeneyi

Sarkaç bir çok farklı amaç için kullanılabilir. Bunlardan bazıları yüksek bilinçle bağlantı kurarak sorularımıza yanıt alma, chakralardaki enerji dengesizliklerini tespit etme, Bir odadaki enerji dengesizliklerini tespit etme, chakraların dönüş yönlerindeki sorunları giderme, chakralardaki enerji dengesizliklerini gidermedir.
Sarkaç konusunda en önemli konulardan biri sarkacın hangi maddeden yapılması gerektiğidir. Bu konuda en iyisi kuvars bir sarkaca sahip olmanızdır. Özellikle enerji çalışmaları için bu çok önemlidir, aksi halde sonuç alma şansınız fazla olmayacaktır. Ancak amacınız sadece yüksek bilinçle bağlantı kurup sorularınızın yanıtlarını almaksa cam bir sarkaç da işinize yarayacaktır. Hatta sadece bu amaçla yüzük gibi bazı nesnelere ip takıp sarkaç haline getirenlerde vardır. Eğer programı doğru yaparsanız bu yöntemde işe yarayabilir.
Sarkacınızı hangi amaçla kullanırsanız kullanın önce onu istediğiniz amaç doğrultusunda programlamalısınız. Yüksek bilinçle bağlantıya geçip sorularınıza yanıt almak için sarkacınızı şu şekilde programlayabilirsiniz. Öncelikle sarkacınızı sol elinize alın, bir süre elinizde ve ona sevgi enerjisi gönderin. Daha sonra sağ elinize alın ve ister içinizden ister sesli olarak ona "Artık yüksek bilincimle bağlantıya geçmen ve sorularıma yanıt vermen için seninle çalışmak istiyorum. Lütfen sorularımın cevabı hayır ise düz bir çizgi halinde hareket et" deyin. Bu sırada sarkacınıza bakın ve onun hareket etmesini bekleyin. Ancak onu yönlendirmemeye çalışın. İlk başta talimatlarınıza uymayabilir, hareketsiz kalabilir ancak bir süre sonra yavaş yavaş hareket etmeye başlayacak ve hareketi gittikçe hızlanacaktır. Eğer hareket etmiyorsa içinizden aynı şeyleri bir kaç kere daha tekrarlayın ve gerekirse siz onu düz bir çizgi şeklinde hareket ettirin ve bu hareket hayır anlamına geliyor deyin. İstediğiniz etkiyi elde ettikten sonra bu seferde bundan sonra bana cevabın evet ise daire şeklinde dön deyin ve aynı işlemi bu hareket içinde yapın.
Sarkacınızı ne kadar çok kullanırsanız aranızdaki bağ güçlenecek ve yüksek benliğinizden yanıt almanız o kadar kolay olacaktır. Ancak sarkacı kesinlikle başka bir amaç için kullanmayın. Ona kimsenin dokunmasına izin vermeyin. Özellikle kuvars bir sarkacınız varsa onu da zaman zaman kristal arıtır gibi arıtın. Onu özel bir yere koyun ve elinize aldığınız zaman sevgi enerjisi göndermeyi ihmal etmeyin.
Sarkacınızı kullanırken önce içinizden sorunuzu sorun ve düşüncelerinizle onu yönlendirmeyin. Eğer cevabın ne olmasını istediğinizi düşünürseniz sarkacı etkilersiniz ve size istediğiniz cevabı verir. Burada en önemli nokta dikkatinizi ona vermemeniz ve sorunuzu sorduktan sonra beyninizi boşaltmaya çalışmanızdır. Sarkacınızı kendi düşüncelerinizle etkilemekten kaçının. Sarkacınızı ne kadar sık kullanırsanız o kadar kesin cevaplar alabilirsiniz. Sarkacınıza artık istediğiniz her soruyu sorabilir ve yanıtlar alabilirsiniz. Unutmayın yanıtı veren sarkacın kendisi değil, sadece yüksek beliğiniz ve sarkacınız yanıtı anlamanız için size elçilik yapıyor.

MANYETİK SARKAÇ

Birkaç adet mıknatıs ile manyetik sarkaç yapımı.

Manyetik sarkaç videosunu izlemek için tıklayın

9 Mart 2011 Çarşamba

ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.







Carmen Electra'dan yoga dersleri








Carmen Electra'dan yoga dersleri







Resimlerle yoga













Carmen Electra'dan yoga dersleri


30 Eylül 2010 Perşembe

Yeni bir motivasyonla yine yeni yeniden başlayın

Dilek Tutmanın 10 Adımı

1. Ne istediğinizi bilin. Bunu not alın .
2. Sezgilerinize odaklanın. Tesadüfleri ve eş zamanlı olayları keşfetmeye çalışın. Evrenin size iç görüler ve bilgi sunmasına izin verin.
3. İyi tanımlanmış ve zaman çerçevesine oturtulmuş bir plan geliştirin. Buna sadık kaldığınıza söz verin.
4. Korkmayın ve her fırsatı yargılamadan kucaklayarak ilerleyin. Sadece yapın.
5. Amacınıza hizmet etmeyen her kuruntuyu atıp, size faydalı olan şeyler için savaşın.
6. Dileğinizi tam istediğiniz şekilde olmuş gibi yaratıcı bir şekilde hayal etmeye çalışın. Bunun için, isteyerek kendi gözünüzde dahi ilahi ve güzel olmanızı sağlayacak fedakarlıkta bulunun.
7. Şİmdiye kadar işe yaramış her düşünce ve davranışınızı tekrarlayın.
8. Dileğinizi tekrardan yazın ve nasıl bir değişikliğe uğradığını gözlemleyin. Planınızdaki engelleri tanımlayıp, aşmaya çalışın.
9. Dileğinizin halen bir hayal olduğu düşüncesini bırakın. Eski halinizdeki sizin ölmesine izin verip, dileğinizi gerçekleştirebilecek bir insan olarak yeniden doğmasına izin verin.
10. Evrene dileğinizi gerçekleştirdiği için şükranlarınızı sunun. Başarınızın keyfini sürün.
Yeni bir motivasyonla yine yeni yeniden başlayın:)))
http://www.korfezhaber.org/makaleler/dilek-tutmanin-10-adimi.html

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Feng Shui Sözlüğü

CHEN - I Ching'deki altmış dört altıgeni oluşturan sekiz trigramdan biridir, düz bir yang çizgisinin üzerinde yer alan iki kesikli yin çizgisiyle temsil edilir. Karar almayı simgeler, ayrıca sağlık ve aile işlerini de yönetir.

CH'İ - Saf enerji, yaşayan her varlığın içindeki evrensel yaşam gücüdür. Feng shui'de ejderhanın soluğu olarak kabul edilir. Ch'i enerjisi bu enerjinin varlığıyla çevrili biçimde yaşayacak kadar talihli olan insanlara şans ve mutluluk getirir. Ch'i hareket edecek özgürlüğe sahip olmalıdır; yoksa durgunlaşır ve iyi şans dağılır gider. Rüzgârlı mekânlarda Ch'i kolayca dağılacağından rüzgâr alan bölgeler feng shui açısından elverişli yerler değildir.

CHİEN - Sekiz trigramdan biridir ve üç düz yang çizgisiyle temsil edilir. Hareket, enerji ve dayanıklılık simgesidir. Kılavuzları ve öbür gerekli insanları temsil eder.

PUSULA EKOLÜ - Feng shui'de iki ana ekol vardır. Form Ekolü ve Pusula Ekolü. Pusula Ekolü pa-kua'yı, I Ching'in sekiz trigramını ve Çin astrolojisini kullanarak hesaplamalarını yapar. Konuya Form Ekolü'nden daha teknik bir yaklaşımı vardır. Bugün feng shui uygulayıcıları bu iki ekolün ilkelerini bir arada kullanırlar.

DOĞUM DÖNGÜSÜ - Çin astrolojisinin beş elementi üç farklı döngü yaratırlar. Doğum döngüsü olumlu ve üretken döngü olup her element kendinden sonra gelenin yaratılmasına katkıda bulunur. Döngü şöyledir: ateş, toprak, metal, su, ahşap. Sonra yeniden ateşle başlar. Ateş toprağı üretir. Toprak metali, metal sıvılaşarak suyu simgeler. Su ahşabı besler ve sonunda ahşap yanarak ateşi üretir.

YOK OLUŞ DÖNGÜSÜ - Çin astrolojisinin beş elementi her birinin kendinden sonra gelen elementi bastırıp yok ettiği bir yıkım döngüsü oluştururlar. Bu düzenlemeye göre ateş metali eritir. Metal ahşabı yok eder. Ahşap toprağın gücünü soğurur ve toprak da suyun önünü keser. Su ateşi söndürür.

İNDİRGENME DÖNGÜSÜ - Çin astrolojisinin beş elementi Yok Oluş Döngüsü'nün kötü sonuçlarına çare olabilecek bir döngü biçiminde düzenlenebilirler. İndirgenme Döngüsü'nde ateş ahşabı yakar. Ahşap suyu emer. Su metali paslandırır. Metal de topraktan gelir. Son olarak da toprak ateşi söndürür. İndirgenme döngüsü bu elementlerin güçlerini indirgemekte kullanılır. Birisi çok fazla ateşse örneğin biraz toprak ekleyerek bu potansiyel olarak olumsuz elementin etkileri indirgenebilir.

EJDERHA - Çin'deki en dikkat çeken mitolojik hayvandır. Feng shui üzerindeki etkisinin ölçüsü yoktur ve konu hakkında tüm eski metinlerde sözü geçer. Yang Yun Sang 9. yüzyılda yazdığı bir üçlemede ejderhanın nasıl kullanılacağından ayrıntılarıyla söz etmiştir. Feng shui'de uygun olan ve olmayan alanlar ejderha simgesi kullanılarak açıklanır. Form ekolünün açıklamalarına göre, ejderhanın bulunduğu her yerde bir de beyaz kaplan olmalıdır. Ejderhalar tepelerde ve dağlarda bulunur ve arazi, bitki örtüsü, havanın yumuşaklığı incelenerek keşfedilir. Ejderhalar düz arazilerde ya da dik tepelerde bulunmaz.

DOĞUNUN DÖRT EVİ - Pa-kua'nın sekiz kenarından türemiştir. Dört doğu evi varsa dört de batı evi vardır. Doğu evleri Li, K'an, Chen, ve Sun'dur. Evinizin güneye bakan bir arka kapısı varsa bir Li evi demektir ve elementi de ateştir. Dört Doğu Evi'ni şöyle özetleyebiliriz:

FENG SHUİ - Sözcük anlamı 'rüzgâr ve su'dur. Yerküreyle uyum içinde yaşama sanatı ve pratiği anlamına gelir. Feng shui inanışına göre yaşamak ve çalışmak için doğru yeri seçerseniz yaşamınız neşe ve bollukla dolar. Yerkürenin rüzgârları ve sularıyla uyum içinde yaşamak kendimize mutlu, olumlu yaşamlar yaratmak anlamına gelir. Feng shui'nin binyıllar öncesine dayanan bir tarihi vardır. Genel olarak yalnızca Doğu'da uygulanmış, Batı'da batıl inanç muamelesi görmüştür. 20. yüzyılda dünyada yayılmıştır ve şu anda tarihinde en popüler olduğu dönemi yaşamaktadır.

BEŞ ELEMENT - Feng shui'de Çin astrolojisinin beş elementini kullanırız: ateş, toprak, su, metal ve ahşap. Her elementin kendi enerjisi farklıdır ve bir arada kullanılmaları feng shui açısından önemlidir. Bu farklı elementler ya Doğum Döngüsü'ndeki gibi uyum içindedirler ya da öbür elementlerle çatışırlar.

UÇAN YILDIZ - Uçan Yıldız sistemi, feng shui sistematiği içinde bir yapı inşa etmek için verili bir dönem aralığında uygun olan ya da olmayan zamanları belirlemeye yarar. Böylece önümüzdeki zaman parçacığının trendlerini belirleyerek uygun davranış biçimine karar verebiliriz.

FORM EKOLÜ - Feng shui'de iki belli başlı ekol vardır: Pusula Ekolü ve Form Ekolü. Form Ekolü farklı alanlara bakarak Ch'i enerjisinin miktarını ve kalitesini belirlemeye temellenmiş çalışmalar yapar. İyi bir arazide hem yeşil ejderha hem de beyaz kaplan olmalıdır. Bunun sonucu olarak bu ekolde önemli olan, tepelerin, dağların akarsı ve ırmakların biçimi ve yönüdür.

LUO-PAN - Feng shui'nin Pusula Ekolü uygulamalarında yönleri belirlemek için kullanılır. Feng shui'de kullanılan bilgilen içeren halkaların çevrelediği bir pusuladır. Her şey kare bir taban üzerine yerleştirilmiştir. Kare tabanın kenarı bina duvarıyla bir hizaya getirilerek pusula'dan doğru yönler belirlenir.

Feng Shui Tedavileri

Yaşadığımız alanların Feng Shui öğretisine göre mükemmel olmasını beklememiz mümkün değildir. Zaten Feng Shui’nin de amacı farklı yöntemler kullanarak, yaşanılan alanları daha iyi hale getirmek, böylece yaşayanların hayatlarındaki aksaklıkları gidermek, eksiklikleri tatmin etmek ve daha iyiye taşımaktır.

"Dokuz Temel Çare" olarak bilinen "tedavi" yöntemleri evde yaşayanların kişisel ihtiyaçlarına ve Feng Shui’nin kurallarına göre dikkatli bir şekilde uygulanabilir. Ancak bir tarafı düzeltirken, diğer hayat alanına zarar vermemek konusunda dikkatli olmak da önemlidir.

Parlak Nesneler

Feng Shui’de “aspirin” olarak kabul edilen aynalar, iç ya da dış mekanlarda enerji akışını daha iyi hale getirmek, eksik noktaları tamamlamak, kötü enerjileri dışarı yansıtmak ya da iyi enerjileri içeri çekmek için kullanılabilir. Ancak aynaların çoklukla ve bilinçsiz şekilde kullanılması tehlikelidir.

Kullanılan ayna ne kadar büyükse o kadar iyidir.

Feng Shui’de tedavi olarak kullanılan aynaların çerçeveli, temiz ve bakımlı olmasına dikkat edilmelidir. Kırık aynaların hemen yenisi ile değiştirilmesi ya da tamir edilmesi önemlidir.

Aynalar çok farklı şekillerde olabilir. yuvarlak, kare ya da dikdörtgen aynaların kullanılması mümkündür. Ama aynalar yekpare (tek parça) olmalıdır. Küçük parçaların birleştirilmesiyle oluşturulan aynalardan kaçınmak gerekir.

Bagua Aynası olarak bilinen, dışbükey aynalar koruma amaçlı olarak kullanılır. Bagua Aynası’nın iç mekanlarda kullanılması uygun değildir. Sekizgen şeklinde olan ve sekiz yönün sembollerini içeren (trigramlar), yeşil kırmızı ve sarı renklernden meydana gelen, Bagua Aynası, dışarıdan gelen Shar Chi’yi yansıtmak hatta kaynağına geri yollamak için evlerin, dükkanların dışına asılır. Yin enerjisini sembolize ettiği için, iç mekanlarda dengesizlik yaratabilir.

Kapıların, girişlerin ya da pencerelerin karşısına ayna asmak uygun değildir. Chi’nin yani enerjinin giriş noktaları olan bu konumlardan, enerjinin geriye yansıtıldığı yani Chi’nin kaçtığı düşünülür.

Aynaları karşılıklı asmak, enerjinin sürekli yansıtılmasına neden olaması nedeniyle, mekanın içinde dolaşmasına engel olur.

Yatağın tam karşısında hiç bir zaman ayna olmamalıdır.

Aynanın yansıttığı görüntünün güzel bir manzara ya da görüntü olmasına özellikle dikkat edilmelidir.

Aynaları dışarıdaki suyu, ışığı ve manzarayı içeri çekmek için kullanmak idealdir.

"Uzun yaşamın sırrı yogada"

"Uzun yaşamın sırrı yogada"

Dünyanın en eski ve tanınmış yoga ustalarından Himalaya doğumlu 101 yaşındaki Swami Yogananda, uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrının yogada olduğunu söyledi.
Hamburg'un Eimsbüttel ilçesindeki "Yaşam Sanatı" (Kunst des Lebens) adlı yoga merkezinde kursiyerlere yoga tekniklerini tanıtmak ve ders vermek üzere bulunan Yogananda, "Hayatımda ne doktora gittim ne de ilaç içtim. Yoga benim için bir yaşama sanatı. Çoğu insan stresin, hayatını ne derecede etkilediğinin farkında değil. Yoga stresi azaltıyor, coşku, neşeyi, kişinin kendine güvenini ve konsantrasyonu artırıyor. Yoga öğretileri daha sakin, derin ve nitelikli nefes almayı ve nefes yoluyla sakinleştirmeyi önermektedir" dedi.
1,65 boyunda ve 40 kilogram ağırlığında olan Yogananda, yoganın bütünleşme anlamına geldiğini ifade ederek, kişinin yoga sayesinde kendi özünü kavrayarak Tanrı ile bütünleştiğini söyledi. Dünyadaki bütün dinleri öğrendiğine de dikkat çeken Yogananda, "Bütün dinleri okudum. Yoga üniversal bir öğreti. Yogayı dinler üstü görmek lazım. Bütün dinlere saygım var. Kur'an'ı da çok okudum. İslam dini güzel bir din. Ancak bazen yanlış yorumlanabiliyor. Yoga ve dini birbirine karıştırmamak lazım. Günde beş kere ibadet etmek de bir tür yoga" diye konuştu.
Türkiye'den Hindistan'a yoga tekniklerini öğrenmek üzere çok sayıda kişinin geldiğini belirten Yogananda, yoga tekniklerini öğretmek için Türkiye'ye de gitmek istediğini söyledi.
Yogananda, sağlıklı ve uzun yaşamanın 10 sırrını da şöyle açıkladı:
"Sindirim sistemini çalıştırmak, bunun için sabah kalktıktan sonra limon karışımı sıcak su içmek, kahvaltıdan önce domates yemek, et ve balık ürünlerinden kaçınmak, şeker ve tuzdan uzak durmak, sigara ve alkol kullanmamak, günde en az 6 saat uyku, susam yağıyla vücuda masaj yapmak, stresten olabildiğine uzak kalmak ve günde an az 45 dakika yoga yapmak."

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Aşkınızı yogayla güçlendirin

Aşkınızı yogayla güçlendirin

Yoga Akademi Kurucusu Prof. Dr. Akif Manaf, ''Yoga teknikleriyle zihinsel gerginliğin giderilmesi ve kişinin rahatlamasıyla aşk performansı güçleniyor'' dedi.


Prof. Dr. Manaf, yaptığı açıklamada, sevginin en büyük düşmanının zihinsel gerginlik ve stres olduğunu ifade ederek, zihinsel dağınıklık ve konsantrasyon yetersizliğinin, insanın sevdiği kişiye odaklanmasını, duygu ve aşkını göstermesini zorlaştırdığını söyledi. Bu konuda Yoga Akademi'nin uyguladığı orijinal yoga sisteminin çok etkili bir araç olduğunu anlatan Manaf, uygulanan nefes ve bio enerji teknikleri ve vücut çalışmalarının hem konsantrasyonu artırdığını, hem de daha iyi odaklanmayı sağladığını belirtti.


Zihinsel gerginliğin giderilmesi ve beraberinde gelen gevşemeyle, aşk performansının güçleneceğini bildiren Manaf, zihnin dağılması nedeniyle Sevgililer Günü gibi bazı özel günlerin bile unutulma tehlikesi altında olduğunu savundu.
Konsantrasyon ve meditasyon teknikleriyle, kişinin her konuya daha iyi odaklanabileceğini anlatan Manaf, şunları kaydetti: ''Önemli bir nokta daha var. Orijinal yoga sisteminin uygulanması halinde kişilerin içindeki sevgi potansiyeli ortaya çıkıyor. İnsanlar var ki aşık olamaz ya da aşkını ifade edemez. Bunun nedeni kalp çakralarının tıkanmasıdır. Yoga tekniklerine başlamasıyla birlikte bu aşkı yaşamaya ve kendini ifade etmede sorun yaşamıyor. Çekingenlik ve utangaçlık gibi farklı zihinsel kalıplardan kurtularak, insanlarla çok daha kolay ve rahat bir iletişime girebilir.''
Yoga Eğitmeni Özlem Karaöz de 9 yıldır yoga yaptığını ve 18 yıldır iş hayatının içinde olduğunu ifade ederek, yaptığı yoga sayesinde insanların içindeki sevgi ve aşk potansiyelini fark ettiğini ve her anlamda zihnini yönetebildiğini söyledi.
Yoga yapanların sevgi ve aşkı gerçek anlamıyla tam olarak yaşayabildiklerini kaydeden Karaöz, ''Yoga yaptıktan sonra sevgi ve aşkın gerçek anlamını anladım'' diye konuştu.

Tuğçe Taşkın-Bahri Duman çifti de 6 aydır yaptıkları yoga sayesinde daha az kavga ettiklerini ve daha huzurlu bir birliktelik yaşadıklarını belirttiler.
Bahri Duman, yoga sayesinde her şeye daha pozitif baktıklarını ve bu durumun da ilişkilerini olumlu yönde etkilediğini söyledi. Duman, ''Galiba 6 aydır sevgilimi daha çok seviyorum'' dedi.
Volkan Özsoy ve Alev Emine İnce çifti de yogayı birlikte yaptıklarını ifade ederek, uygulanan nefes tekniklerinin ve vücut hareketlerinin birlikteliklerine katkı sağladığını, bu nedenle yoga yapmayı sürdüreceklerini dile getirdiler.
Daha sonra Prof. Dr. Manaf önderliğinde çiftler, ''Partnerlerine sevgilerini güçlendirmeye katkı sağlayan'' yoga tekniklerini sergilediler.

Evde Yoga Nasıl Yapılır?



Yoga yapmak için bir yoga stüdyosuna yazılmanız şart değil. Yogaya başlamak istiyorsanız bunu evinizde de gerçekleştirebilirsiniz. Elbette uzman bir yoga eğitmeninin yönettiği yoga dersleri size çok şey kazandıracaktır. Bu şekilde duruşları ve teknikleri daha hızlı öğrenebilirsiniz. Ancak yoga derslerine ayıracak zaman ve paranız yoksa, bu hiçbir zaman yoga yapamazsınız anlamına gelmiyor.

Evde Yoga Nasıl Yapılır?

Yoga yapmak için rahat, sessiz ve huzurlu bir mekan ve bir yoga matından başka ekipmana ihtiyacınız yok. Doğuda, yoganın geleneksel bir uygulama olduğu yerlerde de yoga bu şekilde yapılıyordu. Yoganın gelişmesini sağlayan en eski yogiler, yogayı ıssız ormanlarda ve sessiz mağaralarda yapıyorlardı. Yani geleneksel yoga, bugün şehir hayatına adapte edilen ve stüdyolarda yapılan müzikli ve kalabalık derslerden çok farklıydı. Toplu halde yapılan dersler motivasyon açısından yararlı olabilir. Ancak evde tek başınıza yoga yaparak daha huzurlu ve dinlendirici bir yoga saati geçirebilirsiniz.
Evde yoga yapmanın ilk tercih edilen yolu videolar olabilir. Bunun için hazır yoga dvdleri işinizi görebilir. İnternet her konuda olduğu gibi yoga konusunda da iyi bir kaynak olabilir. Birçok video sitesinden çok sayıdaki yoga hareketleri videolarına ulaşarak hareketleri evinizin rahatlığında öğrenebilirsiniz. Öncelikle farklı yoga stillerini izleyip kendinize uygun gördüğünüz bir yoga stili seçebilirsiniz.

Evde Yoga Nasıl Yapılır?

Videolar yogaya yeni başlayanlar için oldukça iyi bir alternatiftir. Sizinle birebir ilgilenen bir eğitmen olmasa da videoları dilediğiniz yerde durdurup, tekrar tekrar izleyerek teknikleri rahatlıkla öğrenebilirsiniz. Aynı videolar sürekli olarak izlendiğinde sıkıcı olabilirler ama yogaya başlamak için bu fırsatı geri tepmeyin. İzlediğiniz asanalara ve diğer hareketlere alışınca farklı asanalar deneyerek kendi rutininizi yaratabilirsiniz.



Evde yoga yapmanın başka bir yolu da eğitici yoga kitaplarıdır. Videoyla kıyaslarsanız kitaplar biraz daha zor olabilir çünkü karşınızda izleyebileceğiniz canlı bir eğitmen olmaz. Ancak yogaya aşinalığınız varsa ve temel hareketleri az da olsa biliyorsanız kitaplardan yardım almak iyi bir fikir olabilir. Kitap seçerken dikkat etmelisiniz. Yalnızca ticari amaçla yazılan ve eksik bilgi içeren kitapları satın almamalısınız. Aldığınız kitabın yazarının konusunda uzman olduğundan emin olun. Yanılma payınızı düşürmek için çoğunlukla tercih edilen yoga kitaplarını araştırıp bu kitapları satın alabilirsiniz.
Evde Yoga Nasıl Yapılır?

Bizce evde yoga yapmanın en iyi yolu tüm bu yöntemleri birleştirmek olacaktır. Kitaplardan, videolardan ve hatta katıldığınız derslerden öğrendiklerinizle kendinize bir yoga rutini oluşturabilirsiniz. Böylece yalnızca size ait olan bir tempoda ve kendi evinizin rahatlığında yoga yapabilirsiniz.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Aşkınızı yogayla güçlendirin

Aşkınızı yogayla güçlendirin

Yoga Akademi Kurucusu Prof. Dr. Akif Manaf, ''Yoga teknikleriyle zihinsel gerginliğin giderilmesi ve kişinin rahatlamasıyla aşk performansı güçleniyor'' dedi.


Prof. Dr. Manaf, yaptığı açıklamada, sevginin en büyük düşmanının zihinsel gerginlik ve stres olduğunu ifade ederek, zihinsel dağınıklık ve konsantrasyon yetersizliğinin, insanın sevdiği kişiye odaklanmasını, duygu ve aşkını göstermesini zorlaştırdığını söyledi. Bu konuda Yoga Akademi'nin uyguladığı orijinal yoga sisteminin çok etkili bir araç olduğunu anlatan Manaf, uygulanan nefes ve bio enerji teknikleri ve vücut çalışmalarının hem konsantrasyonu artırdığını, hem de daha iyi odaklanmayı sağladığını belirtti.



Zihinsel gerginliğin giderilmesi ve beraberinde gelen gevşemeyle, aşk performansının güçleneceğini bildiren Manaf, zihnin dağılması nedeniyle Sevgililer Günü gibi bazı özel günlerin bile unutulma tehlikesi altında olduğunu savundu.
Konsantrasyon ve meditasyon teknikleriyle, kişinin her konuya daha iyi odaklanabileceğini anlatan Manaf, şunları kaydetti: ''Önemli bir nokta daha var. Orijinal yoga sisteminin uygulanması halinde kişilerin içindeki sevgi potansiyeli ortaya çıkıyor. İnsanlar var ki aşık olamaz ya da aşkını ifade edemez. Bunun nedeni kalp çakralarının tıkanmasıdır. Yoga tekniklerine başlamasıyla birlikte bu aşkı yaşamaya ve kendini ifade etmede sorun yaşamıyor. Çekingenlik ve utangaçlık gibi farklı zihinsel kalıplardan kurtularak, insanlarla çok daha kolay ve rahat bir iletişime girebilir.''
Yoga Eğitmeni Özlem Karaöz de 9 yıldır yoga yaptığını ve 18 yıldır iş hayatının içinde olduğunu ifade ederek, yaptığı yoga sayesinde insanların içindeki sevgi ve aşk potansiyelini fark ettiğini ve her anlamda zihnini yönetebildiğini söyledi.
Yoga yapanların sevgi ve aşkı gerçek anlamıyla tam olarak yaşayabildiklerini kaydeden Karaöz, ''Yoga yaptıktan sonra sevgi ve aşkın gerçek anlamını anladım'' diye konuştu.

Tuğçe Taşkın-Bahri Duman çifti de 6 aydır yaptıkları yoga sayesinde daha az kavga ettiklerini ve daha huzurlu bir birliktelik yaşadıklarını belirttiler.
Bahri Duman, yoga sayesinde her şeye daha pozitif baktıklarını ve bu durumun da ilişkilerini olumlu yönde etkilediğini söyledi. Duman, ''Galiba 6 aydır sevgilimi daha çok seviyorum'' dedi.
Volkan Özsoy ve Alev Emine İnce çifti de yogayı birlikte yaptıklarını ifade ederek, uygulanan nefes tekniklerinin ve vücut hareketlerinin birlikteliklerine katkı sağladığını, bu nedenle yoga yapmayı sürdüreceklerini dile getirdiler.
Daha sonra Prof. Dr. Manaf önderliğinde çiftler, ''Partnerlerine sevgilerini güçlendirmeye katkı sağlayan'' yoga tekniklerini sergilediler.

19 Nisan 2010 Pazartesi

SEICHIM REİKİ (Yaşam Işığı Enerjisi

Reiki ve benzeri şifacılık tekniklerinin tümü aynı evrensel yaşam enerjisi kaynağını kullanır. Özünde hepsi aynı amaca hizmet eder ve etkilidir. Ancak zaman içinde bazı arayışların etkisi ve çeşitli kaygılarla bazı Reiki master'lar tarafından enerjinin farklı uygulama teknikleri geliştirilmiştir. Tekniklerin biri ötekinden daha üstündür diyemeyiz. Önemli olan uygulayan kişinin ve tedavi alanın kendini daha iyi hissedip hissetmediğidir. Tüm teknikler Reiki'nin farklılaştırılması olduğundan orijinal ve basit olanın yani Reiki'nin en kolay uygulanan ve geçmişte olduğu gibi bu gün ve gelecekte de aynı güçte etkinliğini sürdüren teknik olarak kalacağını düşünüyoruz.

Aşağıda farklılaştırılmış tekniklerin en çok bilinenleri hakkında kısa bilgiler yer almaktadır.


SEICHIM REİKİ (Yaşam Işığı Enerjisi)

Sekhem ( seichim )cok eski Mısır tapınaklarından alınmış bir terimdir ve "güç", "kuvvet", "kudret" demektir, ama her zaman kutsal bir yan anlamla beraber anılır. Sekhem'in hiyeroglif yazısı tapınak, piramit ve mezarların duvarlarına kazınmış, kutsal belgelerde bolca referans olarak kullanılmış, hatta hermetik rahiplerin dilinin bir parcasi olmuştur ama halk bu kelime hakkında
bilgilendirilmemiştir.

Sekhem Amerikalı Reiki Master'ı Patrick Zeigler tarafindan yeniden ortaya çıkarılmıştır.Seichim, Sekhem'in sankritçesidir. Seichim yüzyıllardan beri, Sekhem'in Doğu kültürü ile yoğrulmuş ve titreşimleri biraz değiştirilmiş sekilde kullanılması ile ortaya çıkmıştır. Seichim'in temeli Sekhem üzerine oturur. Aslında hepsi ayni orijinli enerjidir.

Bu enerjilerin Reiki ile bazı ortak noktaları varsa da birbirlerine çok uzak farklılıkları da mevcuttur. Hem Seichim hem de Sekhem'in, Reiki'den daha kuvvetli enerji titreşimleri mevcuttur. Bir yere
yönlendirilebilir, yoğunluğu değiştirilebilir, başka enerjilere dönüştürülebilir. Güçleri çok fazla olduğundan bilinçli olarak kullanılmaları gerekir. Duruma göre kullanma metodları farklıdır.

Reiki ve diğer enerjilerden onu farkı; Uygulandığı sırada insanı çevreleyen güç cok daha fazladır. Diğerlerinin yarısı kadar zaman uygulansa bile diğerlerinden çok daha uzun sure vücutta
kalır. İnsanın fiziksel, ruhsal, enerji bedeni, zekası, duyguları üzerinde ayni zamanda etki gösterir. Diğer enerji sistemleri ile beraber uyumludur. Kaynak bir tanedir ama onu kaynaktan kendimize akıtma teknikleri değişiktir. Enerji kaynağı bir tanedir ama onu kendimize akıtma tekniği bir çoktur. Reiki, Sekhem, Seichim, Seichem, SKHM, Isis Seichim, Archangelic Seichim, Tera Mai Seichem vs gibi.

Seichim de Reiki gibi inisiyasyonla verilen, dereceleri ve sembolleri olan bir sistemdir. Seichim'de sistemi kullanan ve öğretenler kendilerine göre bir çok değişiklik yaptıklarından bugün yirmiden fazla sembol çalışmalarda kullanılmaktadır, net bir standart yoktur ve master'a göre değişiklik gösterir.

Reiki ve Seichim sembolleri birlikte kullanıldığında evrensel yaşam enerjisinin kullanım alanını destekleyicidirler, yada doğrudan etkilerler.
Seichim Reiki enerjisi ve 4 adet sembol ile birlikte öğrenilir, ilave olarak 2. aşama da 5 sembol eklenir. Değişim, yönlendirilme ve aktarıcı özellik içerirler. Her alanda kolaylıkla uygulanabilirler, bol pratik yaparak kolaylıkla adaptasyon sağlanabilmektedir. Semboller kullanılarak kısaca aktarım kolaylaştırılır, gizlilik içeren semboller, uyumlamadan geçen kişi dışında asla başkası tarafından kullanılmamalıdır. Tüm semboller zaman içerisinde enerjiyi yakalar, Master' ın dokunuşuyla öğrenci ve sembol arasında bağlantı sağlanır, hafızasına yerleştirilir, arınmışlığı sağlar, hepsinin yazım ifadesi içinde saklıdır. Baştan aşağıya doğru tüm vücuda çizilir.

Reiki/Seichim sembollerini Practitioner(Pratisyen) Master' lar çizmektedirler, parmaklarıyla kullanabilirlik yetisine sahiptirler. Bazen ise sadece gözleri ile çizerler. Onların çizimi uyumlama dışında, mekanlar içinde söz konusudur. Arındırma, uyumlama, bilhassa enerji kanal kontrolününün sağlanmasında, küçük niyetler için, söz konusudur. Seviyeyi tutmak, öğretmek, sembol pratiğini belirtmek, amaçlı enerji dengeleyici, kontrol sağlayıcı ve yönlendirilerek belirgin kullanımlı müvekkil tayin etmeye yarar. Nihayetinde şifasal enerjiyi daima yükseltici, aktarıcı, konular hakkında pratisyenin ihtiyaçlarını karşılayıcıdır.

Semboller, elle çizim ve kontrol içerir. Sembolü çizdiğinizde işlemi tamamlarsınız. Fakat şifasal alan için enerji aktarımını yapmak zorundasınız, aktarım işlev için son derece önemlidir. Tümünü çizerek başlamalı, bağlantı sağlamak ve olumlu sonuçlara ulaşmak için sol taraftan sembolü atmalısınız. Sembollerin adını çizim esnasında tekrarlamalısınız.Bazı eğitmenler çizim bitince de sembol isminin tekrar edilebileceğini söyler ama bu işlevin frekansını azaltıcı nitelik taşımaktadır. Söyleniş sembol çizimi ile başlamalı, bitimiyle son bulmalıdır.

5 Seichim sembolünün bilgiye eklenmesi Patrick Zeigler Seichim üzerine araştırmalarıyla tanınmaktadır, dokunmak ona göre uzaktır; eğitilmek gibi, fakat SKHM öğretmek bambaşka bir yolun ışığıdır. Patrick, Seichim'i Tom Seaman için öğrendi ("Renegade Reiki" ilave değişimler zamanını getirdi). Tom ve o bir süredir oda arkadaşıydılar, Ken Lowry (Seichim Reiki Öğretmeni) değişim ve aktarım sembollerini buldu. Hangisinin değiştirdiği, hangisinin Ken'e aktardığının bilinmemesi söz konusuydu. "Işığın içinden ileride" ve bir üniversitede yalnızca oluşumunu açıkladılar, sembollerin onlara nereden geldiğini. Seichim Reiki sembolleri, kart kullanımları, grafik üzerindeki işlevleri açıklamışlardır.

SEICHIM TARİHÇESİ



Tera Mai Seichem oluşumu SEICHIM (kısaca SKHM) enerji sisteminin oluşum kapısı Patrick Zeigler tarafından Mısırda Piramitlerin içerisinde 1980 yılında başlamıştır.. Patrick piramitte kaldığı o gece oldukça yoğun bir enerjiye maruz kalmıştır. Daha sonra Sufi Seyhi Khartoum Tarafindan inisiye edilmiştir. Amerika'ya dönünce Barbara Weber Ray ile Reiki çalışmıştır.
1991 yılında Kathleen Milner'in Amerika' da L.A. Expo içerisinde Reiki workshop'una katılmış, orada Seichim bilgilerini paylaşmış, önce Seichim Master (Ağustos yıldızı olarak kazanmıştır) daha sonra Tera Mai Seichem ve Reiki/Seichim şifa sisteminde Master ünvanını (1994 sonu 1995başı) kazanmıştır. Seichim/SKHM tüm dünyaya duyurulmuştur. Kısaltılmış yazılım biçimleri şöyledir: SKHM, SEICHIM, SEICHEM, SEKHEM, SETIM, hepsi Seichim' i ifade eder.

Hindistan'da yaşayan Satya Sai Baba. 23 Kasım 1926 yılında sembol çizim ve anlamı konusunda destek olmuştur. 1991yılında Kathleen ile bağlantı bütünleşmiş ve beş kademeli olmuştur: Ascended Masters, Galactic Federation ve Angels of the Eternal Light, diğerleri healing dokunuşları ile aktarılır, Sakara, Sophiel ve Angeliclight. Ve en son aşama 1991 Kathleen Seichem Master olması ile son bulmuştur. Seichem enerjisini Sakara ile bütünleştirmişlerdir. SEICHEM yada kısaca SKHM "Master" Patrick Zeigler sayesinde dünya çapına yayılmıştır. Trans halinde aktarım söz konusudur.


SEICHIM REİKİ SEMBOLLERİ

Chokurei( çokurey)güç sembolüdür

Seiheiki ( seheyki) mental/sağlık-duygu sembolüdür

Honshazeshonen ( honşazeşonen) şifa bağlantısı/köprü sembolüdür

Daikomyu ( daykomyu) master sembolüdür


Chokuret (çokuret) cansız obje-güç sembolüdür

Angel wings potansiyel fark edilme sembolüdür

Male-Female Balance yin ve yang dengesi enerji sembolüdür

Align High ışığın yükselişi,sevgisi,yaratıcı enerjinin öze aktarımı sembolüdür
Eeeeftchay ebedi içindeki gizli gözlem sembolüdür