Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

8 Haziran 2011 Çarşamba

Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!



Araştırmalar ruhsal açıdan güçlü insanların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel bakımdan da güçlü olduklarını gösteriyor.
Siz de ruhsal bilinç geliştirerek yaşamda karşı karşıya bulunduğunuz zorluklar karşısında güçlü olabilirsiniz.

Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!
Önce kim ve ne olduğumuzun bilgisine ulaşmamız gerekir


KİMİM BEN?..


Herkes kendisini tanıdığını iddia edebilir ancak kendimizi tanımak neyi, niçin yaptığımızı anlamamız demektir. Çoğu kez tepki verirken davranışımızı analiz etmeyiz. Herkes için aynı olan bir olay karşısında farklı tepkiler gösteririz. Gösterdiğimiz farklı tepkiler neye bağlıdır? Tabii ki dünyaya nasıl baktığımıza.. Bunu belirleyen nedir? Öğrendiklerimiz.. inançlarımız.. alışkanlıklarımız... ve sormamız gereken ... bunlar bize fayda sağlar mı yoksa zarar mı veriyor ?


Farkındalık bilinci geliştikçe alışkanlıkları ayıklamayı öğreniriz. Davranışların altında yatan nedenleri, hangi düşünce ve duygu kalıplarının bize hizmet ettiğini, hangilerinin etmediğini anlarız. Farkındalık süzgecinden geçmemiş tüm alışkanlık kalıpları zararlıdırlar. ( Olumlu olsalar bile ! ) Farkındalık geliştirmek başlıbaşına bir çalışma gerektirir.
Bu çalışma yoluyla çeşitli teknikler kullanarak bize hizmet etmeyen inançları nasıl pekiştirmiş olduğumuzu öğreniriz. Bu inanç kalıplarını nasıl değiştirebileceğimizi de ! İşin tuhaf tarafı bu inanç kalıplarına sıkı sıkıya bağlıyken bile onların farkında olmamamız ! Bu yüzden iletişim kurarken veya zor bir durumla başa çıkmaya çalışırken gösterdiğimiz tepkinin sonucu da kontrolümüz dışında olabiliyor. O zaman bu durumdan kendimizi veya başkalarını suçlamadan önce şunu bilmeliyiz. İnanç kalıplarının farkında olmadığımız ve değiştirmediğimiz müddetçe aynı olay sürüp gidecektir. Ve biz sonuç kontrolsüz ve başarısız olmaya devam edeceğiz. Bu böyle hayatımızda tekrar eder durur. Her seferinde 'kör talihimize ' lanet okur ama gerçekte bizi isabetsiz sonuçlara götüren nedenleri bir türlü anlayamayız. Ta ki tepkilerimizin ardında yatan, bilinçaltına atılmış ve daha sonra da unutulmuş duygu ve düşüncelerimizi su yüzüne çıkarana kadar !
Herşey düşüncede başlıyor.
Dolayısıyla önce düşünce ve onun sonucu olan duygularımızı gözden geçirmemiz gerekecek. Öyleyse şimdi siz de bir düşünün. Bir olay karşısında kendinize sorun : " Bu tepkiyi neden veriyorum? Niçin böyle davranıyorum? Bu şekilde bir yaklaşımın faydası ve zararı ne? Gösterdiğiniz tepkinin sonuçlarından memnun musunuz?
Beğendiğiniz yönleriniz neler? Bunların ne kadarının farkındasınız? Beğenmediğiniz yönleriniz var mı? Beğendiklerinizden fazla mı? Beğendiğiniz özelliklerinizi arttırmak için bir şey yapıyor musunuz? Ya beğenmediklerinizi azaltmak için?

Beğendiğimiz veya beğenmediğimiz özelliklerimizi masaya yatırma zamanı şimdi!
Kendimizle yüzleşebilirsek elimizi kolumuzu bağlayan, bizi inciten, yaralayan yanımızı iyileştirebiliriz. Yüzleşmeyi kabul edersek değişimi de isteriz. Ya da yerimizde sayar, tekrarlayan hatalarımızla, pişmanlıklarla yaşar dururuz.

Beğenmediğimiz tarafları görmezden geliriz. Onu yok sayınca bir süre sonra gerçekten de varolmadığına inanırız. Bilinçaltının toprağına gömeriz. İşin içinden çıkmamızı, ilişkilerimizi güçleştiren ve bize başarısızlık olarak geri dönen bu ciddi açmazı görmezden gelmemek lazım. O halde bizi hedefimizden bu kadar uzağa iten düşünce kalıplarını ortaya çıkarıp bir bilinçaltı temizliği yapalım. Tavanaramızı süpürelim. Beynimizdeki köşeler örümcek ağı tutmuşken, rahat nefes alan bir zihne sahip olamayız. Hazır mıyız sağlıksız yönlerimizle yüzleşmeye? Neden istediğimiz sonuçlara ulaşamadığımızı öğrenmeye O zaman işe başkalarının suçu olmadığını bilmek ve sorumluluğu üstlenmekle başlayabiliriz. Kendimizi savunmadan ! Mazeret aramadan! Hiçbir bahane öne sürmeden ! " Evet, ben buyum! " diyebilir miyiz? "

Değişmeye hazır olmadığımızda, hatanın bizde olduğunu kabul etmek yerine en olmayacak şeyleri suçlayabiliyoruz. Sırf değişmek istemediğimiz için! Alıştığımız, bildiğimiz şeyler yanlış bile olsa,bizi mutsuz etse dahi korkuyoruz değişmek zorunda kalmaktan. Değişim içi gerekli gücümüz yok sanıyoruz. O gücün içimizde olduğunu bilmiyoruz. Oysa çok yüksek nitelikli bir gücümüz var ki bizim ister kozmik, spritüel, doğal ne derseniz deyin sonuçta bu yetenekler özümüzde kayıtlı ve biz onları istediğimiz zaman kullanabiliriz.Yeter ki yaşamın temel ilkelerine uygun hareket edelim.

Bu güçleri kullanmayı bilen az sayıdaki kişiye "ERMİŞ" bizim başımıza gelince de " MUCİZE "diyoruz


Evrenin işleyiş ilkeleri ve sürecini algıladıktan sonra kendinizi ve yapabileceklerimizi de anlarız. Ruhsal doğamıza uygun davrandığımız zaman, ancak o zaman, olmaz sandığımız olur. Mucize gerçekleşir. Sadece ve Sadece değişmek istiyorsak, buna hazırsak değişebiliriz. Ve biz yalnızca kendimizi geliştirebiliriz. Başkalarını ya da olayları değiştirebilmek gibi bir gücümüz yoktur. Ne varki biz değiştikçe olaylar ve kişiler de değişmeye başlarlar. Bunu olaylara ve kişilere karşı tutumumuzu değiştirerek başarabiliriz.

Hiç yorum yok: