Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

2 Haziran 2011 Perşembe

Tarihteki ilk biyolojik silah!

Karadeniz Teknik Üniversitesinde (KTÜ) bilim adamları, özütündeki grayanotoksin nedeniyle zehirleyici etkiye sahip olduğu için Karadeniz'de ''deli bal'' olarak bilinen balın, fareler üzerinde yaptıkları deneylerde ağrı kesici etkileri olduğunu belirledi.

Bilim adamları, balın, epilepsi ve şeker hastalığı ile cinsel gücü artırıcı, tansiyonu düşürücü, nabzı yavaşlatıcı etkileri olup olmadığını da araştırdıkları ''deli bal''ın günde 1 çay kaşığı tüketilmesi, fazlasının zehirlenmeye hatta ölüme yol açabileceği uyarısında bulundu.
KTÜ Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Abdülkadir Gürbüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''bal tutması'' veya ''deli bal'' zehirlenmesinin, Karadeniz kıyısı boyunca uzanan yaşam alanlarında geçmiş yıllardan beri bilindiğini, ''deli bal''ın yörede ''kestane balı'' olarak da adlandırıldığını belirtti.

Kestane balının hak arasında birçok sağlık sonununa iyi geldiğinin söylendiğini ifade eden Gürbüz, ''Bu nedenle deli bal olarak da bilinen kestane balı özellikle yörede yaygın şekilde tüketiliyor. Biz bunun bilimsel temeli olup olmadığını araştırıyoruz. Bu konular hakkında laboratuvar çalışmalarımız yürüyor. Elimizde önemli veriler var, ancak tamamlanmış çalışma henüz yok. Elimizdeki verilerden bazıları olumlu yönde. Ağrı kesici özelliği konusunda yaptığımız çalışmalarda ağrının üzerinde önleyici olduğuna dair elimizde bilgiler var'' dedi.
-TARİHTEKİ İLK BİYOLOJİK SİLAH; ''DELİ BAL''-
Abdülkadir Gürbüz, Karadeniz Bölgesinin denize bakan yamaçlarındaki bitki örtüsünden elde edilen balların bir kısmının insanları zehirlediğine dair gerek efsanevi gerekse anonim bilgilerin kuşaktan kuşağa aktarıldığını söyledi.
''Deli bal'' zehirlenmesinin ilk defa MÖ 401'de Atinalı tarihçi ve ordu komutanı Xenephon tarafından tanımlandığını ifade eden Gürbüz, ''Xenephon, 'Anabass' adlı eserinde Pers Kralı Ataxerses II'ye karşı yapılan bir seferde, Türkiye'nin Doğu Karadeniz bölgesinde konakladıkları yerde deli bal yiyen askerlerin zehirlendiğini rapor etmiştir'' diye konuştu.
Gürbüz, Xenophon tarafından ''deli bal'' zehirlenmesinin, şu şekilde aktarıldığını anlattı:
''Onların arzularını kışkırtan tek şey içleri bal ile dolu sayısız peteklerdi. Ballardan tadan askerler ishal ve kusmadan harap düştüler ve bacaklarının üzerine kalkamaz hale geldiler. Sarhoş olmuş, delirmiş ve ölümün kapısında yere kapaklanmış şekildeydiler. Yüzlercesi yere yığılıp kaldı. Ertesi gün ise hiçbiri ölmedi ve hemen hepsi balı yedikleri saatten tam bir gün sonra aynı saatte güçlerini toplamaya başladılar. 3 ve 4. gün bacakları üzerinde durur hale geldiler.''
Yine deli balın MÖ 67'de Kral Mithradates IV tarafından Kuzeydoğu Anadolu'da Pompeyin ordularına karşı kullanıldığını belirten Gürbüz, ''Başdanışman, Yunanlı tabip Kateus'un tavsiyesi üzerine, ilerleyen Romalıların yolu üzerine içi deli bal ile dolu petekler yerleştirilmiş ve taktiksel bir geri çekilme yapmıştır. Bu peteklerden yiyen Romalılar bitkin düşerek kolayca etkisiz hale getirilmiş. Bu olayda görülmektedir ki deli bal, tarihte kullanılan ilk kimyasal silahtır'' dedi.
-''ZEHİRLENMELERDE ALINAN BAL MİKTARI 5 İLE 30 GRAM''-
Gürbüz, arıların ''deli bal''ı komar çiçekleri ile zifin çiçeklerinin özütlerinden elde ettiklerini ifade ederek, ''Bu çiçekler, Anadolu'da Karadeniz'e kıyısı olan bütün yüksek alanlarda mevcut. Mayıs sonu itibariyle yaylalar rengarenk komar ve zifin çiçekleriyle kaplanıyor. Bu çiçeklere konan arıların yaptığı baldaki çiçeklerin özütünde grayanotoksin adlı kimyasal sebebiyle, bal zehirleyici etki gösterebiliyor. Zehrin etkisi söz konusu çiçeklerin açtığı dönemdeki hava şartlarıyla da ilgili. Şayet çiçeklerin açtığı ilk günlerde yağmur yağarsa grayanotoksin etkisi azalıyor. Dolayısıyla çiçeklerden üretilen balın da tüketicileri zehirleme ihtimali düşüyor'' diye konuştu.
Deli balın herkeste zehir etkisi meydana getirmeyebileceğini belirten Gürbüz, şunları söyledi:
''Fakat büyük çoğunluk baldan etkilenir. Zehirlenme tansiyonun düşmesi ve kalbin yavaş çarpması en sık görülen belirtilerdir. Bu iki bulgu zehirlenmeye maruz kalanların yüzde 90'ından fazlasında gelişir. Diğer sık görülen semptomlar terleme, sersemlik ve bilinç değişikliğidir. Ani şuur kaybı, çift ve bulanık görme, salya üretiminin artması görülebilir. Bildirilmiş olguların hemen tamamında kardiyak ritm sorunu bildirilmiştir.''
Zehirlenmelerde ortalama alınan bal miktarının 5 ile 30 gram olarak rapor edildiğine dikkati çeken Gürbüz, ''Semptomlar alımdan sonra 20 dakika ile 2 saat içerisinde başlar. Alınmış bir çok bal örneğinde keskin, yakıcı bir tat vardır. Hafif zehirlenmelerde 2-6 saat gözlemden sonra hasta güvenli bir şekilde taburcu edilebilir. Tedavi edilmemiş ciddi zehirlenmelerde önemli semptomlar ve belirtiler en geç 24 saat içinde kaybolur. Bu sürenin sonuna kadar tüm bulgular normale döner'' diye konuştu.

Gürbüz, deli bal zehirlenmesi, tanısı, tedavisi, alternatif tıpta kullanım nedenlerinin artık modern tıbbın bulguları ışığında daha iyi anlaşılmaya başlandığını anlatarak, ''Hekim zehirlenmeden şüpheleniyorsa, hastadan gün içinde ne yediğine dair detaylı bilgi almalıdır. Yerel marketlerden alınmış işlenmemiş bal tüketip tüketmediği sorgulanmalıdır. Şüpheli ballardan, polen ve toksin tespiti için örnek alınmalıdır. Zehirlenmiş hastalar uygun sıvı desteği ve atropine genelde iyi cevap verirler'' dedi.
-''BİR ÇAY KAŞIĞI BAL İNSANA YARAR SAĞLAR''-
Doç. Dr. Abdülkadir Gürbüz, Acil Tıp Anabilim Dalı, Fizyoloji Tıp Anabilim Dalı ve Biyoloji Anabilim Dalından da görevlilerin yer aldığı ekiple, ''deli bal''ın ağrı, epilepsi, şeker hastalığı ve cinsel güç üzerine etkilerini araştırdıklarını söyledi.
Fareler üzerinde yürüttükleri çalışmalarda somut bilgilere henüz ulaşmadıklarını ifade eden Doç. Dr. Gürbüz, şunları kaydetti:
''Ama önemli gelişmeler elde ettik. Alternatif tıpta kullanılan verileri artık tıp tarihinde yerini almasını istiyoruz. Dünyada sadece bu bölgede olan ve cinsel gücü artırdığını tespit için çalışmalarımız devam ediyor. Bir çay kaşığı deli bal insana yarar sağlar, fazlası ise zehirlenmeye hatta ölüme bile götürebilir.''
-ZEHİRLENME HALİNDE YAPILMASI GEREKENLER-
Karadeniz'de üretilen her balın bu özellikte olmadığını da belirten Gürbüz, şunları kaydetti:
''Balın kişiyi tuttuğu anlaşıldığında, tansiyonu düşmüşse ayakları yukarı kaldırılmalı ve en kısa zamanda hastaneye getirilmesi gerekir. Hastaya serum desteği sağlanması ve ''Atropin'' adlı ilacın verilmesi gerekir. Bilinçsizce tüketim ölüm derecesinde sorun yaratabiliyor. Bunu halk sağlığı sorunu olarak ele alıp önlemlerin alınması gerekir.''
Gürbüz, Karadenizde her yıl 5-10 bin vakanın baldan kaynaklı zehirlenmeye maruz kaldığını tahmin ettiklerini sözlerine ekledi.

Hiç yorum yok: