Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

22 Ocak 2022 Cumartesi

Boşluktan Gelen Sesler

Boşluktan Gelen Sesler

Per Petterson’un At Çalmaya Gidiyoruz, Reddediyorum, Lanet Olsun Zaman Nehrine ve Benim Durumumdaki Erkekler romanları üzerinden ele aldığı konuları işleyişine ve romancılığına ayrıntılı bir bakış.


Eylemsizlik, bağlı olduğu etki üzerinden okunduğu zaman gerçek tanımını ortaya koyar. Duygusal yıkım, toplumsal yapı, değişim ve alışılan yaşam algısı eylemsizliği yaratan ya da tamamen ortadan kaldıran biçimlerle insan hayatında yer eder. Norveçli yazar Per Petterson’un romanlarında da söz konusu eylemsizliğin ortaya çıkışı ve bazı durumlardaki değişimi, belirgin olarak hissedilen ve karakterlerin hayatında varlık gösteren önemli bir yere sahiptir.

Per Petterson’un At Çalmaya Gidiyoruz, Reddediyorum, Lanet Olsun Zaman Nehrine ve Benim Durumumdaki Erkekler romanları birbirine yakın ilerleyen duyguların, eylemsizliğin ve sessizliğin etrafından hareketle kendine ayrı bir alan açarak ilerler. Kendi içini seyreden, davranışlarını kestirmeye çalışan ve geçmişle şimdiyi yan yana tutabilen; aynı zamanda kesin çizgilerle ayırabilmenin de üstesinden gelen bu yapı, tek bir insani ihtiyaca kavuşmanın peşindedir aslında; hatırlamak. Per Petterson, bütün romanlarında, karakterleri üzerinden yarattığı hikâyeleri hatırlamak üzerinden harekete geçirir. Yaşanmış olan her şey, tam da bu noktada belirginleşirken, ifadenin odağındaki duygular yeni bir çizginin alt başlıkları olarak sıralanmaya başlar. İnsan, hatırlamaktan ibaret olan bir varlık olarak vardır. Bu da, yazarın okurda bıraktığı duyguyu ve hayal kurma payını büyük oranda etkiler ve genişlemesini sağlar. Genişleyen hikâye yapısı, barındırdığı sakinliğe açılan bu yeni alanda hatırlama duygusunun sebepleriyle sonuçlarını aynı biçimde cevaplamaya çalışır. Yüzleşmek, karşımıza çıkan sonuçlar bütününün en önemli parçasıdır fakat yer yer kendini geriye çeken, saklamak ya da tarifsiz bırakmak üzerinden kurgulayan hareketlerin odağında gizlenir.

​Kabul  etmeme hâlinin bir tür bağlı refleks olarak şekillendiği yerlerde, karakterlerin yöneleceği

11 Ocak 2022 Salı

Unutulan eski alışkanlık: Günde iki uyku

Araştırmalar insanların 19. yüzyıla kadar günde iki kez uyuduklarını gösteriyor.

İnsanlar yaklaşık 1000 yıl boyunca günde iki kez uyudu: Bir akşam , bir de sabah. N iye böyle yapıyorlardı ? B u alışkanlık nasıl ve niçin kayboldu?

Tarih, 13 Nisan 1699. Saat 23.00 suları. İngiltere'nin kuzeyinde küçük bir köyde 9 yaşındaki Jane Rowth gözlerini kırpıştırarak açtı ve gecenin değişken gölgelerini izledi. Annesiyle beraber yattıkları kısa uykudan yeni uyanmıştı.


Annesi, kalkıp mütevazı evlerinin ateşinin başına yerleşmiş ve pipo içmeye başlamıştı. Tam o sırada pencerede iki erkek belirdi. Annesine, hazırlanıp kendileriyle gelmesini söylediler.

Jane daha sonra mahkemede, annesinin bu kişileri bekliyor gibi göründüğünü söylemişti.