Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

Akupunktur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Akupunktur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2011 Çarşamba

Sihirli İğneler Ve Akupunktur...




Akapunkturun en çok sigarayı bırakmada ve zayıflamada yaygın bir şekilde kullanıldığı düşünülür. Aslında çok daha yaygın bir kullanım alanı var akupunkturun. Solunum yolu hastalıkları (astım, bronşit, sinüzit vs), kalp-damar hastalıkları (hipertansiyon, hipotansiyon), sindirim sistemi hastalıkları (gastrit, ülser, diş ağrısı, aft), üro-genital sistem hastalıkları (sistit, kısırlık), romatizmal hastalıklar, alerjiler, alışkanlıklar (sigar, alkol vs), selülit, obezite, kronik yorgunluk, stres, depresyon gibi. Listeyi daha da uzatabiliriz. Birçok hastalığın tamamlayıcı tedavisinde uygulanıyor akupunktur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporuna göre yan etkisi olmayan bir tedavi şekli. Türkiye’de 1991’den beri yasal olarak uygulanıyor.








M.Ö. 200 yılında konuyla ilgili kaynak kitaplara rastlıyoruz. Brezilya'da yamyam bir kabilenin kamış yardımıyla akupunktur noktalarına iri okçuklar üflediği kaynaklarda yer alıyor. Ancak akupunkturu ilk sistematize edenler Çinliler. Akupunktur Çincede 'chen- chin' (iğne ve ısı) olarak adlandırılıyor. Batıda ise akus (iğne) ve punctura (batırmak) sözcüklerinin birleşimiden oluşuyor. Evrende birbirine zıt iki enerji olduğundan bahsedilir Çin’de. Yin ve Yang adı verilen bu zıt enerjiler aynı zamanda birbiriyle uyumludur da. Yin siyahı, Yang ise beyazı temsil eder. Ancak Yang ve Yin iç içedir. Birbirinin içindedir. Yang’ın içinde Yin, Yin’in içinde ise Yang vardır. Yin ve Yang devamlı dengesizlik içindedir ve dengeyi bulmaya çalışır. İşte vücudumuzda da yin ve yang karşıtlığı vardır. Örneğin vücudumuzun sol tarafı Yang, sağ tarafı Yin'dir. Yin ve Yang’ın dengesizliği vücutta bazı anormalliklere (hastalıklara) yol açmaktadır. İşte akupunktur denilen iğne tedavisi ile uyarı noktalarının uyarılması sonucu bu denge sağlanmaktadır.






5000 yıllık bir şifa yöntemi olan akupunktur, saç teli kalınlığındaki metalik özel iğnelerle yapılıyor. Her hasta için mutlaka hastaya özel bir program uygulanıyor. Akupunktur tedavisinde, iğne batırılması sonucu oluşan ağrıyı ‘sinek ısırması’na benzetebiliriz. Tedavi sonrasında hastalar sakinleşmekte ve canlanmakta. Akupunktur tedavisinde kullanılan iğneler steril çelik iğneler. Bunlar tek kullanımlık. Altın veya gümüş iğneler de sterilize edilerek kullanılmakta. Southhampton ve Londra Üniversitesilerinde akupunkturla ilgili yapılan araştırmalarda akupunktur iğnelerinin acıyı ortadan kaldırdığı ve enerji dengesini sağladığı ortaya konulmuştur. Bilindiği gibi insan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksek. Onarım gücünü harekete geçiren belli bazı uyarı noktaları var. Vücudumuzda 1000 kadar uyarı noktası var. Akupunktur tedavisinde önemli olan hangi noktaya nasıl bir uyarı yapılacağı. Tedavide kulak, boyun, el ve diğer vücut bölgeleri kullanılıyor.





En çok uyarı noktası ellerde ve kulakta bulunuyor. Kulak şematik olarak çeninin ana rahmindeki duruşuyla aynıdır. Kulak üzerindeki tüm akupunktur noktaları bu esasa göre yer alır. Akupunktur noktalarına yapılan iğnelerle yapılan uyarılar organizmanın her yerine ulaşacak haberler iletiyor. İletişim, akupunktur noktasını oluşturan hücrelerden başlıyor. Lokal hücresel uyarıları sinir terminallerine ulaşıyor, ordan da son olarak beyne. Beyin gerekli organa uyaranı iletiyor. Böylece enerji dengesi sağlanıyor ve hastalık ortadan kalkıyor. Başlıca akupunktur çeşitleri lazer akupunktur, vücut akupunkturu, corpus line, Tuine Çin Masajı, Manyetik alan tedavisi ve singlet Oxygen Energy'dir. Lazer Akapunktur iğne batırmak yerine lazerle uyarı noktası uyarılıyor. Bu yöntem daha çok vücutta çeşitli nedenlerle oluşan izlerin tedavisinde kullanılıyor. Vücut akupunkturunda özel iğnelerle vücuttaki uyarı noktalarının uyarılması sonucu enerji dengesi sağlanıyor ve tedavi yapılıyor. Corpus line, selülit tedavisi ve bölgesel zayıflama amacıyla kullanılıyor. Manyetik Alan tedavisi strese bağlı hastalıkların (uyku bozukluğu, konsantrasyon yitimi, unutkanlık vs.) düzeltilmesinde uygulanıyor. Bir nevi sanayileşme ile birlikte bozulan manyetik alanımızın dengesini yeniden sağlıyor. Singlet Oxygen Energy (SOE) ile oksijen vücudumuzun kullanabileceği en iyi formda üretiliyor. Romatizmal hastalıklar, cilt hastalıkları, solunum yolu hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.


AKUPUNKTUR İLE SİGARA BIRAKMA




Beynimizde bulunan endorfin ve serotonin maddeleri rahatlık ve keyifle ilgili maddeler. Mutlu olduğumuzda ya da bir yerimiz acıdığında endrorfin ve serotonin düzeyi artıyor. Yine çikolata yenilmesi veya kahkaha atılması bu maddelerin düzeyini artırıyor. Sigara kullananlarda ise endorfin ve serotonin salgılama işini sigara yapıyor. Denge bozuluyor yani. Sevinince de üzülünce de sigara içilmesinin nedeni bu. Sigarayı bıraktığınız ilk günlerde bozulan denge sonucu sigaranın endorfin serotonin maddelerini salgılaması nedeniyle, vücut endorfin ve serotonin salgılamayacaktır. Endişeye mahal yok zira 72 saat sonra beyin eski görevini yapmaya başlayacak. 72 saatlik bekleme sürecinde vücudun yoksunluk hissini ortadan kaldırmak için akupunktur ile uyarı noktalarının uyarılması sonucu beyin endorfin ve serotonin salgılayacak, bozulan denge yeniden sağlanacaktır. Tabii akupunktur tedavisine sigarayı bırakma kararı alınmış olarak gidilmeli. Tedaviye başlamadan önce en az 12 saat sigara içilmemiş olmalı. Çünkü vücudun göstereceği reaksiyonlar doğrultusunda tedavi uygulanacak. Tedavi süresince sigara içilmemesi gerekiyor. Sigara bırakma tedavisinde akupunktura yardımcı olarak lazer, SOE vb birkaç yöntem daha kullanılıyor.

AKUPUNKTUR İLE ZAYIFLAMA
Kulak kepçesinde bulunan hassas noktalar tespit edilerek bu noktalara metal iğneler batırılıyor. Seans sonunda kalıcı iğneler takılıyor. Metabolizmanın artması ve sinir sisteminin gevşemesi organizmaya kontrol imkanını veriyor. İğnelerle verilen uyarı neticesinde açlık ve iştah hissi kontrol altına alınıyor.








AKUPUNKTUR SEANSLARI

Genellikle 5-6 seans yeterli. Bir seans genelde 20 dakika. 10-15 seanslık akupunktur tedavisine kür deniliyor. Seans sayısı hastalığa ve hastanın yaşına göre de değişiyor. Her seansta deriye yaklaşık 15 iğne hızlıca batırılıyor, 10 dakika bekletiliyor. Bazen yerinde döndürülüyor. İğne boyu 2 cm kadar, derinliği ise birkaç cm kadar olabilmekte. Doku boyunca ilerleme nedeniyle herhangi bir kanama veya tahribat olmuyor. İğnenin batırıldığı yerdeki hücre tarafından ATP üretiliyor. Böylelikle hücrede elektriksel değişim başlıyor. Elektiriksel değişim beyne ulaşıyor. Beyin uyarıları yorumlayarak tedaviye ihtiyaç duyan organ için gerekli iyileştirici mekanizmaları harekete geçiriyor. Akupunktur tedavisinde psikolojik etki çok az. Organik bir tedavi. Akupunkturda en başarılı olunan tedaviler eklem ve romatizma ağrıları, uykusuzluk, kas kasılması tedavileri. Mide ve sinir sistemine yönelik tedaviler de çok başarılı.

Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui

21 Temmuz 2011 Perşembe

Akupunktur İğneleri İle Baş Ağrısı Tedavisi

Eğer kronik bir baş ağrınız varsa akupunktur tedavisi yardımcınız olabilir. Akupunktur Çin’de bulunmuş bir tedavi yöntemidir. Baş ağrısı gibi bazı ağrıların tedavisinde de kullanılır. Ağrıları hafifletmeye yardımcıdır. Geleneksel Çin tıbbına göre, sağlık, vücudun dengede tutulmasıyla sağlanır. Enerji ve güç dengesizliği her türlü soruna neden olabilir. Hastalık ve ağrılara yol açar. Sağlıkta q meridyenleri olarak bilinen yollar üzerinde ilerleyen akupunktur iğneleri gereken bölgeleri etkileyerek tedaviye yardımcı olur. Bu alanlar boyunca belirli noktalara iğneler uygulanır. Bu noktalar uyarıcı şifa doğal şifa yeteneklerine yardım eder.

Kullanılan bu iğneler saç teli kalınlığında incedir. Çoğu zaman hiç ağrı hissetirmeden ya da çok az bir ağrıyla uygulanır. Bazıları tedavi sırasınca enerjik hissettiklerini bile söyler. ağrı tedavisi için tamamlayıcı tedaviler arasında akupunktur en yaygın olarak kullanılan ve iyi doktorlar tarafından kabul edilen bir yöntemdir. En az 3 aylık bir tedaviden sonra, ortalama gerilim, stres, migren ağrıları yarı yarıya azalır. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki akupunktur tedavisi denemeden baş ağrısı ve migren krizi yaşamak gereksiz zaman kaybıdır. Akupunktur ile bu baş ağrıları ve migren krizleri büyük oranda ortadan kaldırılmakta hastanın yaşam kalitesi yükseltilmektedir. Böylece iş gücü kaybının da önüne geçilmektedir.
Akupunktur yaptırmadan önce doktorunuzla konuşun, herkesin yaptırabileceği tedaviler farklıdır sağlık durumunuzun incelenmesi gerekir. Lisanslı ve yetkili bir uzman tarafından akupunkturu yaptırın. Tedavi sırasında yapılan yanlış hamleler acıya ve ağrıya sebep olabilir. Düzgün yapılmazsa enfeksiyon kapılabilir ve iç organlara zarar verebilir. Steril bir ortamda uygulanmalıdır, tek kullanımlık iğneler kullanılmalıdır. Yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Belirtiler devam ederse doktorunuzla görüşün.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui

17 Haziran 2011 Cuma

Akupunktur'da Dile Bakarak Teşhis

Akupunktur'da Dile Bakarak Teşhis

Tedaviden önce akupunktur uzmani 'nabiz testi' denilen metotla vücudun enerji hatlarinda düzensizlik olup olmadigini ortaya çikariyor. Ayrica hastanin diline bakilarak da teshis konulabiliyor. Çin tibbina göre dilin kökü böbreklerin, dil kenarlari safrakesesi ve karacigerin, dilin ortasi mide ve dalagin, dilin ucu ise kalbin ve akcigerlerin durumunu yansitiyor.


Pekin Geleneksel Çin Tip Akademisi'nde akupunktur egitimi alan Dr. Özerkan, akupunkturun hastaliga göre her gün, gün asiri ya da daha az sikliklarla uygulanabildigini söylüyor. Seans süreleri genellikle 20-45 dakika arasinda. Seans sayisi ortalama 15-20. Tedavide kullanilan igneler, normal ignelerden dört bes kat daha ince olduklarindan, can yakmiyor. Altin, gümüs, bakir ve paslanmaz çelik gibi metallerden yapilmis bu igneler her kullanimdan sonra ya doktor tarafindan sterilize ediliyor ya da tek kullanimlik ignelerle uygulama yapiliyor.
Akupunkturun da türleri var. Vücuda uygulanan klasik akupunkturun yani sira, hastaliga göre kulak, saçli deri ve el akupunkturlari da yapiliyor.

30 Nisan 2011 Cumartesi

Carmen Electra'dan yoga dersleri

Carmen Electra'dan yoga dersleri

ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.







Carmen Electra'dan yoga dersleri









Carmen Electra'dan yoga dersleri








Resimlerle yoga




yoga dersleri








Carmen Electra'dan yoga dersleri


29 Nisan 2011 Cuma

Depresyon VE Yoga

DEPRESYON VE YOGA

İnsanlar mutluluk arayışıyla yaşamlarını sürdürür ancak çok azı erişir gibi görünür.

Kendilerini mutlu edeceğini düşündükleri aktivitelerle oyalanır– televizyon, sinema, spor — fakat kısa bir süre bulunabilse bile sürekli mutluluk duygusu yakalayamazlar…

İnsanlar güç, statü ve materyal de mutluluk ararlar. Bunun karşılığında birçok kişi korku, nefret,başarısızlık, yetersizlik, güvensizlik, ülser, kalp krizi, akli bozukluklar gibi şeylerden muzdarip olur…

Aslında hayatta mutluluğa ve hayata karşı pozitif ve dışa dönük bir tutum basittir, o kadar basit ki aslında insanlar onu hiç denemezler ve hatta düşünmezler bile...

Cevap: Farkındalığınızı arttırmak, zihnin sonsuz derinliklerine dalmaktır. Daha önce deneyimlediğiniz diğer huzur türlerini aşacak huzuru bulacağınız yer burasıdır. Zihninizi tanıdığınızda tüm küçük şeyler ve tartısmalar önemlerini yitireceklerdir.
Hala dünyada yaşayacak ve işinizi yapacaksınız, diğer insanlarla etkileşeceksiniz fakat devamlı bir tatmin durumu hissedeceksiniz. Çoğu insanın saplandığı yüzeyselliklerle değil, anlamı olanla etkileşimde olacaksınız.

İnsanın en büyük problemlerinden biri değişikliğe adapte olamamasıdır. Yüzyıl önceye kadar ve hatta şimdi de teknolojik bir toplum geliştirmemiş ülkelerde bu bir problem değildi zira yıldan yıla neredeyse hiç değişiklik olmuyordu. Ancak teknolojik toplumlar devamlı bir değişim hali içindeler. Değişimler zihnin onlara adapte olma hızından daha hızlı şekilde meydana geliyor. Sonuç, kişiye göre değişen, küçük ya da büyük ölçekte zihinsel rahatsızlıklar. Psikoloji bu problemi gördü ve değişiklikle yüzleşme kapasitesi geliştirmenin kesin yolu olarak Meditasyonu önermekteler.

Birçoklarımızın hayatta gerçek bir mesleği, bazı şeyleri yapmak için doğal bir yeteneği vardır fakat bunları bilmediğimizden, bunları hiç yapmayız . Bir bakıma devamlı bir düş kırıklığı hali içersindeyizdir. Bu potansiyeli dışa vurabilirsek artık kendimizi gerçekleştiren, yaratıcı ve mutlu hayatlar yaşarız. Metot meditasyon yoluyladır. Bu şekilde iç varlığımızı bulabilir ve sonra bunun doğuştan gelen doğasını uygulayabiliriz. En iyi olduğumuz şeyi yapmaya başlayabiliriz.

Dış olguları yaşamalıyız zira bu hayatın bir parçasıdır. Fakat dış hayatımızı iç hayat ile beslemeliyiz. Bu şekilde materyal hayatın tadını daha fazla alırız. Şu anda birçoğumuz bilgisizce neredeyse tamamen dışa dönük bir yaşam sürmekteyiz. Meditasyonun amaçlarından biri de bilincimizi dışarıdaki dolambaçlardan kısa bir süre için bile olsa almak ve onu içimize yönlendirmektir. Amaç iç yaşama küçük bir bakış atmak ve sonunda onu dış hayatla bağlamaktır. Bu bağlantı hep vardır ama biz bu gerçeğin hiçbir zaman bilincinde değilizdir. Meditasyon bizi bu bağlantıya bilinçli yapar ve mutluluk ve huzura götürür.

Meditasyon karamsarlık, depresyon ve benzerleri gibi insanların hayatın normal bir parçası olarak kabul ettiği zihin durumlarını etkisiz hale getirmenin kesin yoludur. Psikologlar bile artık buna inanmaktalar ve psikoloji alanında modern ileri düşünürler bu fikri ortaya koyarlar. Yoga gibi onlar da artık insanın normal durumunun sürekli bir mutluluk ifadesi olduğuna inanıyorlar. Meditasyon moralini kontrol altında tutmak, olumsuz durumları ortadan kaldırmak ve yerlerine iyi hissetme durumları koymak için herkes tarafından kullanılabilir. Böylece amaç var olan kompleksleri, fobileri, önfikir yüklü zihinsel programı kırmak ve yerine arınmış zihinsel programı yerleştirmektir

Vücudun dövüş ya da kaç savunma mekanizması

Vücudun dövüş ya da kaç savunma mekanizması sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezleridir. Sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerinin aktiviteleri bayağı bir süredir bilinmektedir; bu iki sistem birbirini tamamlar. Stres, tehlike veya korku anında adrenal bezleri vücudu dövüş ya da kaça hazırlayan adrenalin adında bir hormon salgılar. Bu vücudu daha etkin hale getirir. Kalp atış hızı artar, nefes alış sıklığını artar, görüşü, duymayı vs. keskinleştirir ve aynı zamanda sindirimsel işlevleri baskılanır ki tehdit eden durumla yüzleşirken enerji daha faydalı şekilde kullanılabilsin. Bu sistem kısa süreli tehlikeler içindir. Daha uzun süren tehditler için sempatetik sinir sistemi olayı devralır ve vücudu sürekli daha yüksek güç seviyelerinde tutar. Ancak bir an gelir ve tehdit geçtiğinde vücut fonksiyonları normal aktivite seviyelerine geri döner.

Stres dolu, rekabetçi, modern yaşam şekli ise öyledir ki insanlar neredeyse devamlı olarak dövüş ya da kaç durumuna hazır durumda yaşarlar. Bu, patron korkusundan, arkadaş ve komşuların gözünde değer kaybetmekte korkusundan, kira ve faturaları ödeyememe korkusundan vs. olabilir. Bu şartlar altında, kişi devamlı gergindir, ruh halinde büyük dalgalanmalar olur ve neredeyse devamlı bir tatminsizlik ve genel mutsuzluk hali yaşar. Vücut da hastalığa direnme kabiliyetini yitirir.

Birçok kişi hayatlarının büyük bölümünde gergin olmadıklarını söyleyebilir veya düşünebilir. Bazıları için bu doğru olabilir fakat çoğu kişi için bilimsel testler göstermektedir ki neredeyse sabit bir şekilde gerginlerdir fakat bunun farkında değillerdir. Değişik şartlara tepki olarak, bunların önemsiz sonuçları olacak olsa bile, kaslarını kasarlar, gözlerini kısarlar, tırnaklarını yerler veya bunun gibi şeyler… Bu şekilde hareket etmek öylesine alışkanlık olmuştur ki , hareketleri yaptıklarının farkında değillerdir…

Bu huy edinilmiş tepkiler psikosomatik hastalıkların habercisidir. Biri bu gerginlikleri gösterdiğinde, bilse de bilmese de kendini aslında dövüş ya da kaç tepkisine hazırlıyordur; sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerinin varoluş sebebi olan tepkiye. Bu faaliyetler dış görünüşte küçük ve önemsizdir ancak içerde kalp atışı ve kan basıncında vs. değişikliklerin meydana geldiğini işaret eder. Adrenal ve sempatetik sistemin bu uzayan uyarımı, medeni rahatsızlıklar denen yüksek tansiyon, diyabet, koroner trombosis, peptik ve duodenal ülserler ile birçok ruhsal rahatsızlık, ayrıca sırt ağrıları, cilt problemleri, kas çekmeleri ve bir dizi diğer rahatsızlığa yol açar.

Bu rahatsızlıkları dengelemek, önlemek ve iyileştirmenin kesin olan tek yolu her gün vücut ve aklı tamamen gevşetmektir. Uyku tabii ki her zaman ki yoldur fakat çoğu kişi o kadar gergindir ki uyku sırasında bile gevşeyemezler. Uyku, genel olarak, adrenal ve sempatetik sistemin fazla kullanılmasının zararlı etkilerini ortadan kaldırmak, gevşemek ve dengeye kavuşmak için yetersizdir. Vücut süreçlerinin nihayet kendilerini yenileyip edip normal aktivite seviyelerine dönmeleri sadece derin gevşeme sırasında olur. Meditasyon bunu yapmanın bir yoludur. Bir bakıma meditasyon ,sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerin karşıtı, bunlara karşı bir denge unsuru olarak görülebilir. Modern hayatın her derde deva ilacıdır. Bütün akıl-vücut kompleksinin pozitif sağlık kazanmasının kesin bir yoludur.

Sadece gevşemeyi öğrenmek zorunda değil ayrıca çevremize tepkilerimizi de değiştirmeliyiz. Her kişinin mutluluğu çevre ile uyumlu hale gelmesine ve entegrasyonuna bağlıdır, çevreden devamlı korku içinde olmaya değil. Akıl-vücut sistemi yeniden programlanmalıdır ki her mümkün olan durumda kana adrenalin püskürtülmesin. Aklımızı ve vücudumuzu tepki değişik olacak şekilde yeniden programlamalıyız ki gevşeyelim, mutlu olalım ve farkındalık seviyemizi yükseltmeye başlayalım.

9 Mart 2011 Çarşamba

ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.







Carmen Electra'dan yoga dersleri








Carmen Electra'dan yoga dersleri







Resimlerle yoga













Carmen Electra'dan yoga dersleri


9 Haziran 2010 Çarşamba

Üzerklik' in Faydaları

Üzerklik' in Faydaları



Bağırsak kurdundan prostata, hemoroitten karın ağrısına pek çok hastalığa iyi gelmektedir. span.fullpost {display:none;}
--------------------------------------------




Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,Feng Shui,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık,hipnoz ,Akupunktur, Aküpresür ,Shiatsu,masaj,
spa,şifalı bitkiler,bitkilerle tedavi

20 Mayıs 2010 Perşembe

Akupunktur Nedir Tarihcesi Yöntemleri

Akupunktur Nedir Tarihcesi Yöntemleri

Günümüzde en çok konuştuğumuz konuların başında sağlık sorunları geliyor ve bu bütün dünya için geçerli. İnsanlarda tabiî ve sade olana dönme eğilimi, sentetik ürünlerden, kimyasal ilaçlardan bıkkınlık, hatta bunlara karsi güvensizlik görülüyor. Her ne kadar modern tip ve ecza biliminin gözardi edilemeyecek basarilari ortada ise de, alternatif tip sifali bitkilerle, ayurvedayla, biyoenerjiyle ve akupunkturla yine de gündemden düsmüyor;. Akupunkturun vücud üzerinde gerçek bir etkisi oldugunu kabullenmekte gönülsüz olanlar için yüksek teknolojinin ortaya koydugu bazi sasirtici deliller sözkonusu. Hersey yasanmis bir öyküyle basliyor.


Uzun yillardanberi ABD'de yasayan California Üniversitesi'nden Koreli fizikçi Zang-Hee Cho 1993'de bir vesileyle ülkesine gittiginde birgün dostlariyla piknik yapmak için daglik bir yere çikar. Dolasirken bir ara yere yikilacak gibi olur. "Ayakkabilarim çok rahat degildi" diyor 62 yasindaki Cho, "yere düstüm. Fakat sanki bir uçus, dagdan asagiya atlama gibi birseydi. Ertesi gün California'ya dönmek üzere uçaga bindim ve 12 saatlik bir yolculugunun sonunda ayaga kalkmaya çalistim. Fakat basaramadim. Büyük bir agri vardi. Eninde sonunda aksayarak uçaktan çikabildim." Cho daha sonra arka kisminda agri hissedince bir çare arar. Akrabalari akupunkturu denemesini salik verirler. Cho bu fikre baslangiçta dudak bükerse de Ğçünkü egitimli bir insan olarak akupunktura inanmamaktadir- sonunda test etmeye karar verir. Deneme oldukça sasirticidir ve akupunktur sonuç vermistir. Yaklasik on dakika sonra agrinin kayboldugunu hisseder. Cho'nun böyle ummadigi sekilde rahatlamasi profesyonel merakini dürter. Radyolojide çalisan bir fizikçi olarak vücudun kompleks iç isleyisini görüntüleme sekilleri gelistirir; icatlarindan biri 1975'de gelistirdigi prototip bir PET (Positron Electron Transmission) tarayicidir. Cho'nun hayret ettigi husus, vücudun üzerinde görünüste rastgele noktalara igne batirilmasinin insan sagligini nasil olup ta etkileyebildigidir ? Konuya daha yakindan egilmeye karar verir ve buldugu sonuçlar onu büsbütün hayrete düsürür. Birkaç gönüllü ögrenciye igne batirip beyin görüntülerini alir. Kesfi heyecan vericidir : meselâ akupunkturun temel bilgilerine göre görme duyusu ile ilgili oldugu söylenen bir akupunktur noktasini (aku-nokta) igneyle uyardiginda (stimülasyon), beynin görmeyi kontrol eden kisminda bir faaliyetin basladigini PET teknigiyle izleyebilmektedir. Cho artik, "akupunkturun bir gerçekligi var" hükmünü vermistir.

Tarihçe
Akupunktur ve geleneksel Çin tibbinin diger formlari 4 bin yildan daha öncesine dayanmaktadir. Akupunkturun Ğve bir bütün olarak Çin tibbinin- nasil isledigi çok uzun zaman esrarini korudu, tabii bu arada birçok Batili doktor tarafindan da alay konusu edildi. Akupunkturun temel teorisi ilk defa M.Ö. 200'de Sari İmparator'a atfedilen bir metinde ortaya konmus. Teori özetle insanlarda ve tabiatta "ki" olarak bilinen bir hayat enerjisi veya hayat gücü oldugunu kabul etmektedir. Ki, istege bagli kas hareketinden kan akisina kadar bütün hareketlerin kaynagidir; vücudu dis etkilerden korur ve isisini üretir. Ki bedenin heryerinde cereyan eder ve organlara "meridyen" olarak bilinen yogun bir kanallar sistemiyle ulasir. Eger bu hayat gücünün akisi bozulursa, meydana gelen noksanlik veya ki'nin durgunlugu bedendeki fonksiyonlarin bozulmasina, dolayisiyla hastaliklara yolaçar. İgnelerin meridyenler boyunca belli noktalara batirildigi ve manipule edildigi akupunktur tedavisi ki'nin kendine özgü akisini yeniden eski haline getirip vücudu sagligina yeniden döndürür.

Avrupa'ya 17. yüzyildaki girisinden bu yana, akupunktur resmi tip tarafindan bir plasebo olarak kabul edildi. Yani kendi kendine telkinle, tortikolis gibi kendiliginden geçen rahatsizliklari tedavi edebilen bir yöntem. Plasebo etkisi bir ilaç veya bir tedavinin etkinliginde % 30 civarinda rol oynuyor. Bati tibbi akupunkturun etkinligini bugüne kadar bu sekilde açikliyordu.

Bir toplanti ve dönüm noktası
Çok yakin zamanda ise, ABD'nin en üst düzey tip kurumu olan Milli Saglik Enstitüsü (National İnstitute of Health, NİH) akupunkturun en azindan bazi hastaliklar için bilimsel bir temeli oldugunu, dis, sirt, uzuv agrilari, mide bulantilari, migren, kramp ve artrit gibi iltihapli hastaliklar gibi bazi patolojiler için bir plasebodan daha iyi oldugunu kabul etti. Buna karsilik astim üzerindeki etkisinin süpheli oldugu, kanser, kalp hastaliklari, AİDS veya deli dana gibi agir organik hastaliklar üzerinde hiçbir etkisi olmadigi belirtildi.

NİH uzmanlari bu sonuca bir mutabakat konferansinin ardindan vardilar. Mutabakat konferansi en üst düzeyde bir kamu seansi olup, bu toplanti sirasinda doktorlar ve arastirmacilar belli bir konuyu ahlâkî bakimdan hiçbir lekesi olmayan (bir bakima âkil adamlar heyeti gibi) bir uzmanlar jürisi önünde tartisirlar. Tartismalar bittiginde jüri baskani ve üyeleri bir sonuç rapor yazmak için kapali kapilar ardina çekilirler. Raporun sonuçlari resmi tavsiye degeri tasir (Fransa'da Hepatit C'nin yolaçtigi kamu sagligi probleminin ciddiyeti 1997 Ocak ayinda yapilan böyle bir toplantiyla kabul gördü).

ABD'deki sözkonusu konferans 1997 Kasim ayinda yapildi. Amaci baskan Richard Nixon'un 1972'de Çin'e yaptigi ve akupunkturun ABD'de atilim yapmasina yolaçan ziyaretinden beri binlerce amerikali doktorun uyguladigi ve milyonlarca hastanin basvurdugu bir teknik olan akupunktura son noktayi koymakti. Fakat özellikle akupunkturun sarlatanliga mi, yoksa tibba mi dayandigini günyüzüne çikarmakti.

Bunu anlamak için NİH yetkilileri tibbin çesitli branslarina mensup (epidemiyoloji, farmakoloji, psikoloji, biyoloji, antropoloji, psikiyatri vd) dünya çapinda basarili on iki bilim adamindan olusan bir jüri teskil ettiler. Jüri baskani Maryland Üniversitesi'nden Profesör David Ramsay'di. Müzakereciler ise uluslararasi akupunktur uzmanlari arasindan seçilmisti. Yayinlanmis bütün bilimsel çalismalar ve klinik incelemeler kili kirk yararcasina gözden geçirildi.

Üç gün süren müzakerelerin sonunda jüri üyeleri iki önemli soru üzerinde yogunlastilar : plasebo etkisine göre akupunkturun verimi nedir ? Akupunkturun biyolojik etkileri nelerdir ve nasil islemektedir ? İlk sorunun cevabini jüri üyeleri sonuç raporlarinda, akupunkturun yukarida sayilan bazi hastaliklar için plasebodan daha üstün oldugu seklinde verdiler. İkinci soru için ise, akupunkturun, ignelerin gündeme getirdigi biyolojik ve fizyolojik mekanizmalarla açiklanabilecegini kabul ettiler. Sonuçta jüri bazi patolojilerin tedavisinde akupunkturun lehinde görüs bildirdi.

Bu konferans sayesinde akupunktura bilimsel bir açiklama artik getirilebilir. Çünkü geleneksel Çin yorumu evrensel bilim kriterlerini karsilamiyor. Mesela 1988'de Toulouse Üniversitesi (Fransa) Nörosirürji servis sefi Profesör Yves Lazorthes tarafindan yapilan çalismada meridyenlere karsilik gelen herhangi bir ag sisteminin mevcut olmadigi Teknesyum 99 radyoizotop izleyicisi kullanilarak gösterildi.

Aku-noktalar
Aku-nokta sayisinin ise zaman içinde arttigi görülüyor. Milattan önce ikinci yüzyilda 160, milattan sonra yedinci yüzyilda 349, 1981'de 747 olarak belirlenen aku-noktalarin 1500 civarinda oldugunu düsünenler de var. Aku-noktalarin derinligi de Pekin, Nankin ve Sangay okullarina göre degisiyor. Bazi tedavi yöntemleri derinin elektrik direncinin aku-nokta seviyesinde azaldigini iddia ediyor. Aslinda vücudumuzun üzerinde çok küçük elektrik direncine sahip binlerce nokta var.

Peki o halde akupunktur bazi durumlarda nasil sonuç aliyor ? Mutabakat konferansinda uzmanlar akupunkturun Çinliler tarafindan tarif edilen mekanizmalara göre degil de, Akupunktur uzmanlari yaklasik 1500 aku-nokta tanimlamaktadirlar. Bunlarin büyük kisminin ulasilmak istenen hedeflerle açik bir iliskisi yoktur. Mesela ayakta isaret parmagina karsilik gelen parmak üzerindeki bir nokta bas ve dis agrilarinin tedavisinde kullanilirken, dirsek yakinindaki bir nokta ise bagisiklik sistemini güçlendirmektedir. Birçok kompleks fonksiyonun beyindeki etkilesimlerle kontrol edildigini varsayan Bati tibbindan farkli olarak, geleneksel Çin tibbi, beyin ile çesitli organlar arasinda pek fazla baglanti olmadigina, bir aku-noktada yapilan uyarma islemiyle hedeflenen organa dogrudan mesaj gönderildigine inanir.

Akupunkturun bir diger temel kavrami, tabiatin heryerinde bulunan ve birbirlerini bütünleyen iki tabiat kuvveti, yin ve yang arasindaki gerilimdir. Bu ikisi arasindaki denge bozuldugunda, kisi hastalanmaktadir. Yin sartlari ki'nin yoklugunu yansitmaktadir : solgun bir yüz, el ve ayak parmaklarinin sogumasi, nabzin yavaslamasi, depresyon. Yang sartlari ise ki' nin asiriligindan ileri gelir : kirmizi yüz, yüksek ates, hizli nabiz atisi, hareketlilik ve heyecan.

Doktorlar ve ruhsatli çalisan akupunktur uygulayicilari her yil ABD'de 9-12 milyon arasinda akupunktur tedavisi yapiyor. Bunlarin büyük kismi agri kontrolü, ayrica nikotin, eroin ve kokain bagimliligini ortadan kaldirma amaçli. Akupunktur Bati'da ragbet gördügü için, arastirmacilar sirlarini kesfetmeye çalisiyorlar. Bu eski tip uygulamasinin nasil isledigini anlamak istiyorlar, özellikle de, Batili arastirmacilar bir meridyeni inceden inceye tetkik edemediginde veya ki'nin akisini belirleyemediginde. Bu arastirmacilarin ölçebildigi sey, akupunkturun yol açtigi endorfin (hipofizin ara lobundan salgilanan ve aciya karsi morfin kadar etkili olan peptid grubu) akisidir. Toronto Üniversitesi'nden sinir bilimci Bruce Pomeranz'a göre, geçen 20 yil zarfinda yapilan birçok arastirma, aku-noktalara batirilan ignelerin kaslarin altindaki sinirleri uyardigini göstermistir. Arastirmacilar, bu uyarinin omurilikten yukariya, beynin limbik sistem olarak bilinen nisbeten daha basit kismina, ayrica orta beyne ve hipofiz bezine impulslar gönderdigi düsüncesindeler. Bu sinyal gönderme bir sekilde endorfin ve monoamin salgilanmasina yolaçmaktadir ve bu kimyasal maddeler omurilikte ve beyinde agri sinyallerini bloke etmektedir. Sonuç :genellesmis bir "akupunktur analjezisi (agri duymazlik)".

Pomeranz, "endorfin açiklamasi artik kesin" diyor. "...Binlerce yilda haritalanmis olan aku-noktalar muhtemelen sinirlerin yogunlastigi yerler olsa gerek. Fakat endorfin olayi akupunkturun diger basarilarindan birçogunu açiklayamiyor. Akupunktur kemoterapinin ve ilk gebelik döneminin yolaçtigi tiksinti hissi, mide bulunmasi ve istifrayi büyük ölçüde önlüyor, bunu gösteren çok sayida klinik tecrübesi var. Fakat bu endorfinden kaynaklanmiyor. Kimse bu sistemin nasil isledigini bilmiyor."

Görme mekanizmasi ve akupunktur
Endorfin süreci, Cho'nun görme problemlerinin geleneksel tedavisinde kullanilan aku-noktalari kesfederken elde ettigi bulgulari da açiklayamiyor. Cho tarafindan VA1, VA2, VA3 ve VA8 seklinde adlandirilan noktalar gözün yakininda degil ayagin üst kisminda küçük parmaktan ayak bilegine kadar olan kisimda bulunuyorlar. "VA" Cho'nun adlandirma sisteminde "görmeyle ilgili aku-nokta" (vision-related acupoint) anlamina geliyor. Ayni sekilde akupunkturcular sidik torbasi (urinary bladder) meridyeni üzerinde bulunan noktalari sirayla BL67, BL66, BL65 ve BL60 seklinde belirtiyorlar. Bu noktalarin ignelerle uyarilmasinin gözleri, merkezi sinir sisteminden ziyade meridyenler sistemi yoluyla etkiledigine inaniyorlar.

Bunu test etmek için Cho gönüllü ögrencileri bir fMRİ (functional magnetic resonance imaging) makinasina bagladi. Standard MRİ makinasi vücuttaki yapilarin statik kesitlerini alirken, fonksiyonel MRİ daha ileri giderek bu yapilarin nasil çalistigini göstermekte, mesela kandaki oksijen miktarindaki dakikalik degisimleri ölçmektedir. Bu, çesitli dokular tarafindan kullanilan glükozun kabaca ölçülmesi demektir ki, bu da hangi dokularin aktif oldugunu gösteren iyi bir belirteçdir. Bütün bu sonuçlar renkli fMRİ beyin aktivasyon haritasi seklinde görülebilmektedir.

Cho gönüllülerin gözlerini ilk önce geleneksel yollarla uyardi; gözlerinin önünde bir isik yakti. Ortaya çikan görüntüler, beklendigi gibi, beynin göz fonksiyonuyla ilgili oldugu bilinen kisminda, yani görme korteksinde aktivite artisi anlamina gelen bir renk yogunlasmasi (Resim 2) gösteriyordu. Cho bunun hemen ardindan bir akupunkturcunun yardimiyla VA1 noktasini uyardi. Sirayla bütün gönüllüler üzerinde yapilan bu uyarmalara bagli olarak fMRİ görüntüsü üzerinde beynin hep ayni bölgesi -görme korteksi- aydinlaniyordu.

Birinin ayagina batirilan igne ile, bir baskasinin gözleri önünde yakilan isigin beyinde ayni etkiyi yaptigini görmek gerçekten çok ilginçti. Ve bu, agri incelemelerinde görülmüs olan, ilkel limbik sistemin meydana getirdigi genel analjezik etki degildi; bu, konusma, isitme, hafiza ve zeka gibi ileri fonksiyonlardan sorumlu bölge durumundaki beyin korteksinde olusan fonksiyona özgü bir cevap idi. Dahasi, akupunktur uyarisinda görülen beyin aktivitesi nerdeyse isik yakilmasindaki kadar büyüktü.

"Gerçekten çok heyecan verici" diyor Cho, "somut herhangi bir sey olabilecegini hiç ummuyordum fakat akupunktur noktasinda yapilan uyari görme korteksinde çok açik sekilde aktivite baslatiyordu". Cho bir plasebo etkisi ihtimalini ortadan kaldirmak için ayak basparmaginda aku-nokta olmayan herhangi bir noktayi da uyardi. Görme korteksinde cevap yoktu. Cho daha sonra, zaman içinde birçok uyari sekli denedi : ignenin pozisyonunu bir an için degistirmek veya isik yakip bir müddet söndürmemek, sonra tekrar etmek gibi. Önceki gibi, fMRİ görüntüleri hem akupunktur hem de isik uyarilari için sasirtici ölçüde benzerlik arzediyordu.

Ayak üzerindeki görmeyle ilgili diger üç aku-nokta uyarildiginda sonuçlar yine tutarliydi : VA2 noktasi hariç, her aku-nokta tipki isik uyarisinin yaptigi gibi, fMRİ görüntüsü üzerinde görme korteksi bölgesini aydinlanmis gösteriyordu. Fakat bu kez Cho baska bir seyin farkina vardi. Cevabin zaman içindeki siddet degisimini göstermek için aktivasyon verileri grafige döküldügünde Cho oniki gönüllü içinde iki farkli reaksiyon oldugunu gördü. Akupunktur safhasi boyunca bazi gönüllülerin beyin aktivitesinde artis, diger bazilarininkinde ise azalma görülüyordu. Bir baska deyisle akupunktur uygulamasi esnasinda bazilarinda beyin bölgesindeki oksijen tüketimi artiyor, bazilarinda azaliyordu.

"Bir yerde bir hata yapmis olmaliydik diye düsündüm" diyor Cho. Fakat denemeleri birçok kere tekrar etmesine ragmen, her defasinda ayni sonucu aliyordu. "Sonunda bir akupunkturcu sunu söyledi : 'Ah, evet ! Bu yin ve yang'". Cho ona bunun ne demek oldugunu sordu. Tabii bu arada ilginç olan husus, akupunkturcunun kimin beyin aktivitesinde artis (yin), kiminkinde azalma (yang) olduguna dair verileri görmeden 12 kisinin 11'inde durumu oldugu gibi ortaya koymus olmasi idi. Cho, "bunu nasil açiklayacagimi hâlâ bilemiyorum" diyor.

Birçok bilimsel hazirlik raporu gibi, Cho'nun küçük arastirmasi da cevapladigindan çok daha fazla soru getiriyor. Fakat Cho akupunturun yeni fonksiyonel etkilerini göstermeye devam ediyor. Cho'nun ayni üniversiteden meslektasi Joie Jones "Klasik olarak akupunktur tecrübe açisindan çok ileri bir noktada, çünkü insanlar binlerce yildan beri veri topluyor" diyor. "İnsanlar bir noktaya igne soktugunuz zaman, bunun vücudun bir baska tarafinda etkisi olacagini gösterdiler. Fakat bütün bunlarin beyinle olan iliskisi asla ortaya koyulmamisti. Bu çalismalarla biz en azindan bazi akupunktur noktalari için etkilerin beyin üzerinden gerçeklestigini göstermis bulunuyoruz." Fakat, bu böyle olsa bile, ayak üzerinde belli bir noktanin uyarilmasi beynin görmeyi kontrol eden kisminda nasil aktivite baslatiyor ? Her ne kadar bunun sinir sistemi üzerinden isledigi kanisinda olsa da Cho, "henüz açiklamasi yok" diyor. Pomeranz ise, "eger bunun gerçek oldugu ispatlanirsa, muhtemelen akupunkturun endorfin salgilanmasina sebep oldugu mekanizmanin aynisi degil" diyor : "bu endorfin vücudun herhangi bir yerinde fiber seklindeki belli tip sinirlerin uyarilmasiyla serbestlenmektedir. Fakat ayak parmaginizla görme sisteminiz arasinda belli bir iliskinin olmasi gerçekten garip. Bu gerçekten akli hayrette birakan bir sey."

Kesin açiklamasi olmamakla beraber, akupunkturun klinik sonuçlari tibbin ilgisini çekiyor. Milli Saglik Enstitüsü (NİH)'nün düzenledigi ve bagimsiz uzmanlarin katildigi bir panelde, akupunkturun anesteziden ve kemoterapi ilaçlarindan ileri gelen mide bulantisinin tedavisinde gerçekten etkili oldugu sonucuna varildi. Ayni sekilde ameliyat sonrasindaki veya diger agrilarin tedavisinde de yardimcidir. Bunun yanisira, ayni panel Bati tibbinin üstün klinik özelliklerine olan genel inanisa ragmen, kronik agrilarin birçok klasik tedavi seklinin akupunkturla ayni basari oranini gösterdigini -siklikla görülen zararli yan etkileriyle birlikte-kaydetmektedir.

Çok daha önemli akupunktur arastirmalarindan biri, kronik agrilari olan hastalarin beyin görüntülerini kaydetmek için SPECT (tek foton emisyonuna dayanan bilgisayarli tomografi) teknigi kullandi. Pennsylvania Üniversitesi Hastanesi Nükleer Tip bölümü baskani Abbas Alavi'nin gerçeklestirdigi bu çalisma, akupunktur uyarisina cevap olarak endorfin salgiladigi sanilan beyin yapilarina -talamus, hipotalamus ve beyin kökü ?- kan akisini ölçtü. Agrisi olan hastalarin normal ölçüm görüntülerini, bunlara akupunktur tedavisi uygulandiktan sonra alinan görüntülerle karsilastiran Alavi talamus ve beyin kökünde artmis olan kan akisinin açik delillerini buldu. Ayrica, tedavi edilen hastalarin artik daha az agri duydugu da ortaya kondu.

Cho gibi Alavi de, bu çalismayi yapmadan önce akupunktura veya Çin tibbinin diger formlarina inanmiyordu : "Akupunkturun az-çok psikolojik oldugunu, objektif bir etkisi olmadigini düsünüyordum. Bu çalismayi da eglence olsun diye yaptim ve ortaya hiçbir sey çikmayacak saniyordum." Tabii ki hala birçok süpheci var. Santa Clara Vadisi Tip Merkezi'nin Tibbî Onkoloji bölümünün eski baskani ve özel bir krulus olan Tip Sahtekarliklariyla Mücadele Millî Konseyi üyesi Wallace Sampson "Cho'nun makalesi hiçbir seyi ispatlamiyor. Bu basit bir yalanci bilim vak'asi" diyor. Sampson, Cho'nun çalismasinin gerçek etkileri ortaya koyamayacak kadar küçük oldugunu ve iyi kontrol edilemedigini ileri sürüyor. NİH panelinin raporunu tenkid ediyor ve panelistler arasinda karsi görüste kimse olmadigini söylüyor.

Diger bazilari ise, her ne kadar henüz tam anlayamiyor olsalar da,akupunktur ile ne yapabileceklerini ögrenmeyi tercih ediyorlar. Hiçbir sekilde bilinmeyen mekanizmalarin çalisabilecegine ihtimal vermiyorlar. Pomeranz, "Herkes meridyenleri aradi fakat kimse herhangi bir sey bulamadi. Ki'yi ölçme girisimleri basarisizlikla sonuçlandi. Fakat bu, varolmadigi anlamina gelmez. Endorfin öyküsü büyük bir sürpriz oldu. Simdi yari tereddüt-yari hayret var" diyor.

Cho aku-noktalar ile beyin arasindaki baglantilari kesfetmek için fMRİ'yi ve diger görüntüleme sistemlerini kullanarak bilimsel siniri biraz daha ileri götürebilecegi ümidini tasiyor. Ayrica, bir darbe sonrasinda görme bozuklugu çeken kisilerde akupunkturun görme korteksine kan akisini artirmada nasil kullanilabildigini arastirmayi planliyor. Diger arastirmacilarin yaptigi az sayida çalismada ise, akupunktur tedavilerinin darbe almis hastalarin hareket kabiliyetini artirmaya aslinda yardimci oldugu ortaya konmus bulunuyor. Cho, akupunktur görüntüleme çalismalarinin sinir bilimleri için yeni bir kapi açtigini söylüyor.

Sonuç itibariyle, akupunktur, reçetesi sadece su ve sekerden olusan bir plasebo durumundaki homeopatiden çok farkli bir tedavi yöntemi ve modern bilim bundan sonra açiklayamadigi herhangi bir olgu karsisinda hemen dudak bükme rahatliginda olamayacak. Akupunktur iste böyle bir tabuyu yikmasi itibariyle de önemli ve kendisiyle ilgilenilmeyi hakediyor.

Kaynaklar
1) Dold, C., (1998) Needles & nerves. Discover, September, vol. 19, nº 9.
2) Ronan, C.A (1983) The Cambridge İllustrated History of the World's Science. Newnes Books, Tiwckenham, Middlesex. (First edition), London.
3) Rossion, P. (1998) Les premières preuves scientifiques de l' acupuncture. Science & Vie, Mai, nº 968

Akupunktur ve Estetik

Akupunktur ve estetik el ele



Geçmişi binlerce yıl öncesine uzanan 'Akupunktur'u Batı ülkeleri çok sevdi, kurallarını yeniden düzenledi, standarlar koydu ve kabul ettiler. Ülkemizde de gittikçe yaygınlaşıyor. Bu yöntem doktorlar tarafından uygulanıyor ve hemen her türlü sağlık sorunu için çözüm önerileri var. Akupunktur bir metod olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da onaylandı.


Kozmetik akupunktur
Akupunkturun kozmetik amaçlı kullanımına 'Ridopuncture', yani 'çizgilerin akupunkturu' adı verilir. Ridopunktur, çok ince iğneler ve düşük frekanslı elektrik akımıyla yapılır. İyileştirici etkisi iki yönlüdür: 1. Akupunkturun esas hedefi vücuttaki enerji akışının dengelenmesi ve vücudun kendi kendini iyileştirmesidir. Sonuçları dış görünüme gençleşme ve güzelleşme olarak yansır. 2. Estetik sorunlarla ilişkili akupunktur noktalarının uyarılması o bölgedeki dokuların gelişmesini sağlar. Akupunktur iğnelerinin yüz cildine batırılmasıyla vücut savunmaya geçer ve kolajen sentezi artar. Bunun sonucu olarak cilt daha gergin, esnek ve pürüzsüz bir görünüm kazanır.

Yararları...
* Yüzdeki kan ve lenf dolaşımı artar.
* Kırışıklık derinliği hafifler, cilt canlanır ve renk tonu düzelir.
* Yüz kasları sıkılaşır, sarkmalar toparlanır.
* Ödemler geçer.
* Düşen göz kapakları, gözaltı torbaları ve kaz ayağı çizgileri hafifler.
* Yüzdeki stres azalır.
* Güneş ve yaşlılık lekeleri azalır.
* Özel bir uygulama ile dudaklar daha belirgin ve dolgun hale getirilebilir.
* Akupunktur ile saç dökülmesi, sivilce ve selülit tedavileri de yapılır.
* Kollar, karın ve mide bölgesi sıkılaştırılabilir.

Nasıl yapılır?
Ridopunktur seansından önce cilt temizlenir. Ardından hafif bir masaj yapılır. Bu aşamalar tamamlanınca, yüz ve kulaklarda ilgili akupunktur noktaları çok ince iğnelerle uyarılır. Kozmetik yüz akupunkturunda normal vücut iğnelerinden çok daha ince ve küçük iğneler kullanılır. Kırışıklığın yeri ve derinliğine göre 2 ile 8 dakika arasında son derece düşük bir elektrik akımı uygulanır. Her bir iğne yaklaşık 7 mm derinliğindeki bir kırışıklığı düzeltir. Seanstan sonra 30 dakika içinde etkileri ortaya çıkmaya başlar. Tedavi, 5-7 günde bir uygulanan ortalama 8-10 seansta tamamlanır.