Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

yoga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yoga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2011 Cuma

Yoga ve Din

Yoga ve Din



Yoga bir Din değildir, kişinin bedeni, zihni ve ruhunu birleştirmesine yarayan eski bir bilimdir; yoga sözcüğü de zaten birlik anlamına gelir. Batılılar birlik kavramının yerine bütünlük sözcüğünü kullanabilirler. Yoga duruşları bedeni iyileştirmek ve gençleştirmek, güçlü duyguları sakinleştirmek ve zihni berak bir hale getirmek için geliştirilmiştir, duruşlar yanlızca bu amaçla yapılabilir. Bununla birlikte, çalışmanın gerçek ürünü meditasyon olduğu kabul edilir (Kelder, Peter; Tibet'in Gençlik Pınarı, ikinci kitap)

Hindu, Budist ve Jain geleneklerinde yoganın manevi/ruhsal hedefleri yoganın bir parçasını oluşturduğu dinlerden ayrılabilir görülmektedir. Bazı yogiler dini daha çok kültür, değerler, inançlar ve ritüeller, yogayı da daha çok kendi kendini gerçekleştirmek (self-realization)yani yüce hakikatin doğrudan deneyimi olarak görerek din ile yoga arasında süptil bir ayırım yaparlar. Sri Ramakrishna dini kabuk doğrudan deneyimi ise öze benzetmektedir. Her ikisine de ihtiyaç vardır "fakat eğer kişi öze ulaşmak istiyorsa kabuğu aşmalıdır".


Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Hatha Yoga Felsefesi ve Çalışma Prensibi

Hatha Yoga Felsefesi ve Egzersiz Sistemi



Sanskrit dilinde "Ha" sözcüğü hem olumlu akım(pozitif), hem de güneş, "Tha" sözcüğü ise olumsuz akım (negatif) ve ay anlamına gelmektedir. "Hatha Yoga" bu iki akımın ya da enerjinin uyumlu birleşimi anlamak amacıyla verilmiş bir addır. Yogilere göre insanın sağlığı bu iki enerjinin bedende dengeli bir biçimde seyrine, dolaşımına dayanır. Bu enerjilerden biri dengesini yitirdiğinde bir hastalığın belireceğine inanılır. Hatha Yoga sağlıklı yaşamın yolunu gösteren bir yöntemdir (İzer, Müheyya; Çağdaş Yoga).
Hatha Yoga çalışmaları 3 temel temrin üzerinde durur; Pranayama (Nefes Egzersizleri), Asana(yoga postürleri) ve meditasyon.
Pranayama / Nefes Egzersizleri: Sanskritçeden incelendiğinde Prana; hava ve havadaki yasam enerjisi, Yama; kontrol etme ve yönlendirme ve Pranayama; hayat enerjisinin kontrol edilerek yönlendirilmesi olarak ifade edilebilir.
Yine, Sanskrit kök prana, "nefes" sözcüğünü de karşılamaktadır, ancak yogada Prana salt nefes demek değildir. Yoga felsefesi evrende görülen her oluşun Prana'nın tezahürü olduğunu ve evrende tezahür eden enerjinin bütününe Prana adı verildiğini ifade etmektedir.Prana solunum hareketine neden olan güçtür, nefesteki canlılıktır ancak onu salt güç diye adlandırmak yanlış olacaktır, zira güç sadece onun bir tezahürüdür.
Nefes yoluyla pranayı alış veriş Pranayama'dır. Yoga felsefesinin babası Patanjali, Pranayama' hakkında ayrıntılı bilgi vermemektedir, ama daha sonraları başka yogiler konu üzerinde gelişmeler kaydetmişler, buluntularını bilimsel hale getirmişlerdir. Yoga Sutra'da Patanjali, Pranayamayı bir yöntem olarak kabul etmekle birlikte buna takılıp kalmamıştır. " Nefesle havayı dışarı atın, sonra ciğerlerinize çekip bir müddet tutun, böyle yapınca varlığınız biraz daha sakinleşecektir." bu bilgi ile başlayan akım daha sonra Pranayama adı ile başlı başına bir bilim olmuştur.
Düzgün nefes alıp verme vücuttaki pek çok fonksiyonun düzgün işlemesini sağlamaktadır. Pranayama çalışmalarında doğru nefes tekniği ile ; Kanın temizlenmesi, vücuttaki zehirli maddelerin atılması, Solunum esnasında akciğerlerin genişleyip daralması ile karın bölgesine yapılan masajın sindirim organları, karaciğer, böbrekler vb organların olumlu etkilemesi Göğüs kafesinin daralması ve genişlemesi sayesinde koroner damarlardaki tıkanmaların önlenmesi, Kronik soğuk algınlığı, sinüzit, alerji, horlama vs gibi rahatsızlıkların hafiflemesi söz konusudur.
Solunum tekniklerini uygulayıp tam verim alabilmek için; düzenli pratik yapmak, çalışmaları dik duruşta (oturarak, ayakta yaslanarak) ve temiz havada yapmak gerekebilir. Burun kanatlarının kontrollü değişimiyle solunum (Anuloma Viloma), diyafram kullanımıyla gerçekleşen solunum (Kapalabathi), karın solunumu, göğüs solunumu gibi çeşitli uygulama biçimleri mevcuttur.
Asana / Yoga Postürleri: "Asana" Hatha Yoga duruşlarına verilen ad olup, kelime anlamı itibarı ile "rahat duruş, hoş duruş, latif poz" olarak ifade edilmektedir. Hatha Yoga asanaları koordine edilmiş beden pozları ve nefes tekniklerinin fizik beden, zihinsel yapı ve ruh varlığı üzerindeki tesirlerini belirli konsantrasyonlar ile deneyimlemektir.
Daha önceden de belirtildiği gibi Hatha Yoga, Raja Yoga için bir hazırlıktır. Hatha Yoga'da birçok Asana varken, Raja Yoga'da sadece birkaç tane Asana vardır ve nihai olarak tek bir Asana'ya varılmaktadır ki buna Dhyana Asana ya da meditatif poz denir.
Bunun yanında her bir asana, kendi grubuna göre fizik yapıyı dengelemekte, esnetmekte, katı ve sert haldeki kas yapılarını gerektiği zaman sertleşecek şekilde uzun ve esnek hale getirmektedir. Hatha Yoga çalışmaları bir zayıflama yöntemi olmamakla birlikte vücudun bu şekilde esnetilmesi onun gereksiz dokulardan kurtulmasını ve böylece form almasını temin eder. "Asana'lar, Hatha-Yoga'nın ilk adımını oluşturduklarından uygulayıcıya ilk aşamada açıklanır. Asana'lar kişiyi dayanıklı, hastalıklardan uzak, eklemlere bağlı uzuvları da hafif kılar" Asanalar beden sağlığı için önemli egzersizlerdir ve günlük yaşantıda bedeni zorlamadan rahatlıkla uygulanabilir. Yüksek ya da orta şiddetli sportif egzersizlerde kaslar kasıldığında depolanmış şeker parçalanarak laktik aside dönüşür ve bir enerji açığa çıkarır. Laktik asidin daha sonra su ve karbondioksite dönüşmesi gerekir, bunun için de oksijene ihtiyaç vardır. Egzersiz sonrası kaslarda laktik asit birikmesi beraberinde yorgunluğun azalmasını sağlayan bir toparlanma sürecini getirir. Oysa Hatha Yoga duruşlarında oksijen alımı fazla olduğundan oksijen borçlanması daha az, toparlanma süreci daha kısa olacaktır. Yogik asanalar sinerjik ve antagonist kasların düzgünlüğünü, esnekliğini ve dayanıklılığını geliştiren izometrik egzersizlerdir ve araştırma sonuçları asanaların statik motor performansı, el-göz koordinasyonunu, kardiovasküler dayanıklılığı, anareobik gücü geliştirdiği, 6-12 aylık çalışmanın esneklik süresi ve dayanıklılık performansında artış, aşırı bitkinlik hallerinde azalış sağladığını göstermiştir. Meditasyon: Meditasyon, Raja Yoga'nın yedinci basamağı Hatha Yoga çalışmalarının son basamağındaki uygulamadır. Meditasyon bir şuur akışıdır, şuurun bir sıçrayışı, bir çekişi ya da itimi değildir. Meditasyon, benlik-analizi veya yaşamın ideallerine olan adanma denilebilecek kişinin kendi Özben'ini samimi olarak araştırması yoludur. Hatha Yoga Pradipika' da meditasyon "aklın doğal durumu" olarak ifade edilmektedir.
Meditasyon, yoganın temel taşlarından biridir. Yoga ile ulaşılacak, evrenle birleşip bütünleşme haline meditasyon uygulaması olmadan gelmek mümkün değildir. Örneğin, İslam Sufizminde benzer uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır ki, en bilinen örnek "sema" meditatif hal sağlanmadan uygulamada devamlılığın kolay kolay gerçekleşmeyeceği bir çalışmadır. Yogada uygulanan mantraları, yani kutsal sözleri tekrarlayarak gerçekleştirilen meditasyonun sufizmdeki karşılığı "zikir"dir. Uygulamada solunuma ya da sema veya duaya odaklanma gibi farklılıklar olsa da, meditatif hale geçildiğinde karşılaşılan fizyolojik değişimler aynıdır. Bunu yanında her iki meditasyon esnasında da kişilerin neşeli, güçlü duygular, zamansızlık hissi, farkındalıkta artış, zihinsel dinçlik, iyi olma hissi ve genel gevşeme hissettiklerini ifade ettikleri görülmektedir.
Meditasyon teolojik felsefedeki görüntüsünün dışında gündelik yaşamda kolaylıkla yer alabilmiş bir mental aktivitedir. Duyulardan kaynaklanan düşüncelerin artık söz konusu olmadığı bir bilinç durumudur ki buna göre, meditasyon düşüncenin konsantre olunan konuda doğru ve düzenli akışı olup konsantrasyonun hemen arkasından ortaya çıkan hal olarak ifade edilmektedir.


Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Siddha ( Siddhasana ) Bilgelik Oturuşu Hakkında

Çalışmanın kelime anlamına baktıgımızda " siddha " , ( bilgece, birşeyi kısmen his etmeye başlamak ) , gibi anlamlara geldigini görmekteyiz, buna görede siddha-asana adını anlamlandırdıgımızda " bilgelige ulaşmak için oturmak, bilgelik oturuşu " olarak adlandırabiliriz

Bacakların çapraz vaziyette oldugu tüm oturuş şekillerinde kalp ve akcigerler üzerine olumlu ve kuvvetlendirici bir etkinin meydana geldigi, bu organların kuvvetlendikleri tesbit edilmiştir, fakat bu etkinin nedeni bilimsel olarak çözülmüş degildir.


Siddha-asana pozisyonu düzenli çalışıldıgı takdirde yürüyüş ve ayakda duruş bozukluklarını ortadan kaldırmaktadır. Vücudun güç birikimini artırmakda, güç işleri başarma azmini tetiklemekde, zayıflamış olan seksüel dürtüleri kuvvetlendirmekde.

Meditasyon çalışmalarında yogunlaşmanın kolay gerçekleşmesini ve muhafaza edilmesini saglamaktadır. Ayrıca, enerji çalışmalarında kapalı bir devre oluşturup enerjinin vücut dışına çıkmadan, vücudun içinde dolaşabilmesini temin etmektedir.

Belkide bu nedenle Hatha - Yoga - Predipika' da onun önemli bir oturuş olduguna deginilir ve bu çalışmanın kişiye özgür olmanın yollarını açacagı, vücut içinde yer alan Nadi kanallarını temizliyecegi söylenir



Döşeme üzerine oturalım.

Sag ayak topugunu apış arasının ( prenium ) önüne gelecek şekilde yerleştirelim.

( Ayak sırtının yere, ayak tabanının yukarıya bakmasına dikkat edelim )

Sol ayagımızı sag ayagın üzerine koyalım

( Ayak tabanının yukarıya bakmasına, ayak sırtının diger ayagın tabanına oturmasına, topukların üst üste gelmesine, aşık kemiklerinin üst üste gelmemesine dikkat edelim )

Ellerimizle dizlerimizi kavrayalım

Omurgamızı dik hale getirelim

Burnumuzdan düzenli nefesler alalım



Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Besinlerin Titreşimleri / Yoga ve Beslenme

Yiyecekleriniz ilaçlarınız, ilaçlarınız da yiyecekleriniz olmalıdır...
Hippocrates


Yaşadığımız evrenin; enerji ve maddenin farklı titreşimlerdeki toplamından meydana geldiği bugün bilim tarafından da kabul görmektedir. Aynı şekilde bütün besinlerin de kendine özgü titreşimleri vardır. Bu salınımlar onu yiyen kişinin bedenini ve zihnini etkiler. Besinlerin etkilerini uzun süreler deneyen yogiler, besinleri, titreşimlerine ve insan sağlığındaki etkilerine göre 3'e ayırmıştır.





Duyarlı enerji içeren besinler


Duyarlı besinler, duyarlı kuvvetin baskın olduğu, zihnimizi açan ve sakinleştiren besinlerdir.
İnsan zihninde ve hücrelerinde duyarlı etki yaratan bu besinler ise: pirinç, buğday ve diğer tahıllar; nohut, fasulye, soya gibi baklagil ürünleri; ayrıca, süt ve süt ürünleri, patates, turp, havuç gibi yumru kökler ve yeşil yapraklı sebzelerin çoğu.

Değişken etkisi olan besinler

Bunlar beden için faydalı olup, zihin için tüketim biçimine göre bazen faydalı bazen faydasız olabilirler. Ama zararlı değildirler, etkileri değişkendir. Küçük miktarlarda çay, (Kara veya yeşil çay) kahve ve kakao ürünleri, bazı baharatlar ve hazır içeceklerin çoğu…

Kaba ve durağan etkisi olan yiyecekler
Kullanım ölçüsüne, besinin cinsine, kişinin biolojik yapısına ve de yaşına göre aşırı tüketimleri zararlıdır. Özellikle ileri yaşlarda çok tüketim; kollestrol oranın artmasına, kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasına ve de hipertansiyona neden olabilir. Bunlar; soğan, sarımsak, mantar, alkollü içecekler, et ve yumurta gibi...
İnsanın zihinsel, bedensel ve psikolojik yapısına en uygun beslenme tarzı olan vejetaryenlik , ilerici ve yeniliğe açık insanlarca daha bir kabul görmektedir.













Özellikle insanın fiziksel yapısı, bedensel işlevleri ve sindirim sistemi etoburlarınkinden tümüyle farklıdır. Aslan, köpek, kurt, kedi gibi etobur hayvanlarda çok kısa ve basit bir sindirim sistemi vardır. Bunun nedeni ise, vücutta uzun süre kalan etin, çabuk çürümesi
ve meydana gelen zehirli maddelerin kana karışmasıdır. Bu yüzden çürümüş bakterilerin bir an önce beden dışına atılması için kısa bir sindirim sistemine ihtiyaç vardır. Otla beslenen hayvanlarda ise bağırsak sistemi bedenlerinin 10 katı kadardır. Bu etoburlarda 3 kattır. Sindirim sisteminin uzun olmasının nedeni besinlerin sindirilmesi için uzun zaman gerekmesidir. Ayrıca etobur hayvanların diş yapıları da buna göre düzenlenmiştir. Eti koparmak için güçlü çeneleri ve sivri ön dişleri vardır. Etin sindirimi için çiğnenmesi
gerekmez, bu daha çok midede ve kalın bağırsaklarda yapılır. Damar sertliği, kanser ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıkların tetikleyen unsurlardan birinin de aşırı et tüketimi olduğu 10 yıllarca süren araştırmalar sonucu nihayet anlaşılmıştır.
Bir beslenme uzmanına göre :

Yeryüzünde sözüm ona en gelişmiş insan kadar; bedenini
aşırı yeme ile sindirilmemiş, mayalanmış, çürümüş besinlerle ve doğal olmayan yiyeceklerle dolduran bir başka canlı yoktur
”.


Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Patanjali'nin Yoga Sutraları




PATANJALİ'NİN YOGA SUTRALARI

1.KİTAP - BİR OLMA MESELESİ


1. Om. Aşağıdaki talimatlar Bir olma ilimiyle ilgilidir.

2. Bu bir olma (Yoga) psişik doğanın itaat ettirilmesiyle ve chitta'nın (aklın) dizginlenmesiyle elde edilir.

3. Bu amaca ulaşıldığında, Yogi kendisini gerçek benliğiyle bilir.

4. O ana dek, içsel varlık kendisini biçim ve aktif gelişimlerle tanımlamıştı.

5. Aklın 5 durumu vardır, zevk ve acıya tabiidir; acı verirler ya da vermezler.

6. Bu gelişimler (aktiviteler) doğru bilgi, yanlış bilgi, hayal, pasiflik (uyku) ve hafızadır.

7. Doğru bilginin temeli doğru algılama, doğru yere adanma ve doğru şeye tanıklık etmedir.

8. Yanlış bilgi ise varlığın durumunu değil biçimi temel alır.

9. Hayal, gerçekte varolmayan imajlardır.

10. Pasiflik (uyku), vritti'lerin (5 duyunun algılamalarının) uyuşuk halini temel alır. (Uyku, duyuların algılamamalarını temel alır.)

11. Hafıza, şimdiye dek bilineni devam ettirir.

12. İçsel oluşum olan akla ait bu gelişimlerin kontrolü yorulmaz bir gayret ve bağımlı olmama ile birlikte gelir.

13. Yorulmaz gayret, aklın gelişimlerini düzenlemeye gösterilen sürekli çabadır.

14. Elde edilecek nesne yeterince değerliyse ve ona ulaşmak için gösterilen çaba ısrarla aralıksız takip edilirse, aklın sabitleşmesi (vrittis'in düzenlenmesi) korunur.

15. Bağımlı olmama; dünyevi veya geleneksel olan, burada olan veya gelecekte olacak, tüm arzu uyandıran nesnelere özlem duymaktan kurtulmaktır.

16. Bu, ruhsal varlığın gunalardan veya bu değerlerden kesin bilgi ile özgürleştiği zaman çıkan sonuca bağımlı olmama halidir.

17. Konsantrasyon yapılarak nesnenin dört katlı doğasına; yoklayarak biçimine, ayırt edici birliktelik yoluyla değerine (veya gunasına), ilham yoluyla amacına ve tanımlama ile ruhuna ve o nesnenin şuuruna ulaşılır.

18. Samadhi'nin bir ileri aşaması dış oluşumları sessizleştirerek elde edilmiş tek bir düşünceye odaklanmadır. Bu aşamada, chitta, sadece kişisel tesirlere tepki verir.

19. Burada anlatılan Samadhi doğal olaylarla ilgili (fenomenel) dünyanın bağlarının ötesine; Tanrıların ve onları ilgilendiren somut dünyanın ötesine geçmez.

20. Yogiler önce inançla ve onu takip eden enerji, hafıza, meditasyon ve doğru algılama ile saf Ruhun (Mutlak Olanın) farkını görebilmeye vasıl olarak Samadhi'ye ulaşırlar.

21. Bu aşamaya (ruhsal şuura) ulaşma, isteği kuvvetli bir şekilde canlı olanlar için çok hızlıdır.

22. Bu isteğe sahip olanlar benzer bir şekilde farklıdır; bu istek yoğun, ılımlı (orta karar) ya da hafif olabilir. Doğru ruhsal şuura ulaşma yolunda hala bir başka yol daha vardır.

23. Ishvara'ya yoğun olarak kendini adama ile Ishvara'nın bilgisine ulaşılır.

24. Bu Ishvara, sınırlanmamış, karmadan ve ihtirastan arınmış ruhtur.

25. Ishvara'da tüm bilginin tohumu olan Gurudeva sonsuzluğa açılır.

26. Zaman ile sınırlı olmayan varlık olan Ishvara (Gurudeva) ilksel üstatların öğretmenidir.

27. Ishvara'nın Söz'ü Aum'dur. Bu Pranava'dır.

28. Söz'ün sesi ile ve yansıyan anlamı ile Yol bulunur.

29. Böylece, varlıksal özün (ruhun) farkındalığı gelir ve tüm engeller ortadan kalkar.

30. Ruhun tanınmasıyla ilgili engeller bedensel sakatlıklar, zihinsel durağanlık, yanlış araştırma, dikkatsizlik, tembellik, maddesel bağımlılık, hatalı algılama, konsantrasyonu sağlama yetisinin olmaması, meditatif halin devam ettirilememesidir.

31. Acı, üzüntü, yanlış yönlendirilmiş bedensel fiiller ve yaşam akımlarının yanlış yönü (kontrolü) alt psişe doğasının engelleridir.

32. Engellerin ve engellere eşlik edenlerin üstesinden gelmek için, bir doğruya (veya ilkeye) olan isteğin yoğun olarak uygulanması gerekir.

33. Sempati, şefkat, amacın sabitliği ve zevke ve acıya ya da iyiliğin ve kötülüğün hiç bir biçimine bağımlı olmama ile birlikte chitta'nın huzuru gelir.

34. Chitta'nın huzuru, ayrıca prana ya da yaşam nefesinin düzenlenmesiyle de birlikte gelir.

35. Aklın sabitleşmesi, duyuların algılamasıyla ilişkisi olan konsantrasyonun şu şekilleriyle temin edilir.

36. Işık ve ışığın Parlaklığına meditasyon yapılarak Ruhun bilgisine ulaşılabilir ve huzur sağlanabilir.

37. Alt varlık saflaştırıldığında ve artık düşkünlük göstermediğinde, Chitta sabitleşir ve ilüzyondan özgürleştirilir.

38. Huzura (chitta'nın sabitleştirilmesine), rüyaların verdiği bilgi üzerine meditasyon yapılarak ulaşılabilir.

39. Huzura ayrıca kalbin en sevdiği üzerine konsantre olunarak da ulaşılır.

40. Böylece, (varlığın) farkındalığı sonsuz küçük olandan sonsuz geniş olana genişler ve bilgisi annu'dan (atom veya noktadan) atma'ya (ruha) mükemmelleşir.

41. Vritti'leri (aklın özünün gelişimleri) tam olarak kontrol edebilen kimlikteki kişi, durumu ve farkına vardığına benzerlik meydana getirir. Tıpkı bir kristalin yansıttığı renkleri kendisine alması gibi, bilen, bilgi ve bilinen alan bir olur.

42. Algılayan kişi; sözü, fikri (ya da anlamını) ve nesneyi biraraya getirdiğinde, bu, tarafsız algılama durumu olarak adlandırılır.

43. Hafıza kontrolü elinde tutmadığında, meydana gelen algılama tarafsız olmaz; söz ve nesne aşılır ve sadece fikir kalır.

44. Tarafsız fiili olan ve olmayan akılla yapılan konsantrasyonun bu aynı iki süreci sübtil olan şeylere de uygulanabilir.

45. Fizik olan sübtile ve süptil, Pradhara olarak adlandırılan ruhsal varlık durumuna giden ilerleyici aşamalara yönlendirir.

46. Tüm bunlar tohuma yapılan meditasyonu meydana getirir.

47. Bu üstün düşünme (süper-tefekkür) durumuna ulaşıldığında Yogi, Chitta'nın dengeli sakinliği ile saf ruhsal farkındalığa ulaşır.

48. Algılaması kusursuzca kesindir. (ya da aklı sadece Gerçeği gösterir.)

49. Bu belirli algılama eşsizdir ve rasyonel aklın (kanıt, netice çıkarma ve tümden gelim ile) ortaya çıkaramadığını ortaya çıkarır.

50. Bu diğer tüm izlenimlere karşıdır veya diğer izlenimlerin yerini alır.

51. Bu algılama durumunun kendisi de sınırlandırılmamış (veya diğer izlenimlerin yerini almış) ise, saf Samadhi'ye erişilir.



2. KİTAP - BİR OLMA ADIMLARI

1. Ruh ile birleşme yolunda, fiil Yogası, ateşli bir istekle, ruhsal okuma ve Ishvara'ya adanmadır.

2. Bu üçünün amacı ruhsal vizyonu getirme ve engelleri ortadan kaldırmaktır.

3. Bun zorluk yaratan engeller; avidya (cehalet), kişilik duygusu, arzu, nefret ve bağımlı olma duygusudur.

4. Avidya (cehalet); gelişmemiş, veya ortadan kalkma sürecinde olan, veya üstesinden gelinmiş ya da gelinmemiş diğer tüm engellerin nedenidir.

5. Avidya kalıcı, saf, saadet dolu ve Beni; kalıcı olmayan, saf olmayan, acı veren ve Ben-olmayan ile karıştırma durumudur.

6. Kişilik duygusu, bilginin araçları ile bilenin kimliğinin oluşturulmasına göredir.

7. Arzu zevk veren nesnelere bağımlı olmaktır.

8. Nefret, algılanan herhangi bir nesneden iğrenmektir.

9. Sezgili varoluşa duyulan yoğun arzu bağımlı olmaktır. Bu, her biçimde var olabilir, kendi kendini devam ettiricidir veçok bilge olanlar tarafından dahi bilinir.

10. Bu beş engel süptil olarak bilindiğinde karşı bir akli davranışla yenilebilir.

11. Fiilleri, meditasyon süreciyle atılır.

12. Karma'nın kökü bu beş engeldir ve bu yaşamda ya da gelecekteki bir yaşamda meyvesini vermelidir.

13. Kökler (veya samskara'lar) var olduğu sürece, meyveleri de yaşam, ölüm, ve zevk ve acı veren deneyimler olacaktır.

14. Bu tohumlar (veya samskara'lar) kendilerini oluşturan nedenin iyi veya kötü olmasına göre zevk veya acı üretirler.

15. Aydınlanmış kişi için (üç dünyadaki) tüm varoluş, guna'ların fiillerinden doğan borçtan dolayı acı verdikleri düşünülür. Bu fiiller üç katlı olup; sonuçlar, endişeler ve bilinç altıyla algılanan intibalar doğururlar.

16. Henüz oluşmamış acı geçiştirilebilir.

17. Algılanan ve Algılayanın bir ve aynı olduğu ilüzyonu (acı üreten etkilerin) geçiştirilmesi gereken neden(i)dir.

18. Algılananın üç özelliği vardır; sattva, rajas ve tamas (ritm, hareketlilik ve durağanlık); elementlerden ve duyu organlarından oluşur. Bunların kullanımı deneyimi ve nihai özgürlüğü doğurur.

19. Guna'ların bölümleri (ya da maddenin özellikleri) dört katlıdır; belirli olan ve olmayan, tanımlanabilen ve dokunulmayan.

20. Gören saf bilgidir (gnosis). Saf olduğu halde, aklın aracılığıyla verilen fikir üzerine bakar.

21. Olan herşey ruhun yararına varolur.

22. Yoga'yı (birleşmeyi) başarmış bir kişi durumunda objektif evren bitecektir. Ancak, (objektif evren) henüz özgür olmayanlar için var olmaya devam eder.

23. Ruhun akıl ile ve aklın algıladığı ile birleşmesi, algılanan ve Algılayana benzeyen doğanın anlaşılmasını doğurur.

24. Bu ilişkinin nedeni cehalettir ya da avidya'dır. Bunun üstesinden gelinmesi gerekir.

25. Cehalet, algılanan şeyler ile ilişkide olmamanın sağlanmasıyla son bulur. İşte bu büyük (ruhsal) özgürleşmedir.

26. Mükemmel olarak sağlanmış ayrım ile kısıtlılık durumunun üstesinden gelinir.

27. Bilgi (ya da aydınlanma) yedi kattır ve ilerleme sağlayarak ulaşılır.

28. Yoga tüm safhalarıyla düzenli olarak uygulandığında, ve saf-olmamanın üstesinden gelindiğinde, irfan gelir ve bu da tam aydınlanmaya doğru götürür.

29. Yoga'nın sekiz safhası; Yama Emirleri, Nijama Kuralları, duruşlar ya da Asana'lar, yaşam gücünün doğru kontrolü ya da Pranayama, soyutlama ya da Pratyahara, dikkat ya da Dharana, Meditasyon ya da Dhyana, tefekkür ya da Samadhi'dir.

30. Zarar vermeme, tüm varlıklara doğru olma, çalmama, ölçüsüz olmama ve hırslı olmama yama ya da beş emiri oluşturur.


31. Yama (ya da beş emir) evrensel görevlerdir ve ırk, yer, zaman veya zorunluluk gözetmez.

32. İçsel ve dışsal temizlik, mutluluk, ateşli istek, ruhsal okuma ve Ishvara'ya kendini adama nijama'yı (beş kuralı) oluşturur.

33. Yoga'ya ters düşen düşünceler olduğunda tam aksi olan düşüncelerin ekilmesi gerekir.

34. Yoga'ya ters düşen düşünceler - kişisel olarak yapılan ya da yapılacak olan ya da uygun görülen, hırstan, öfkeden veya oyundan (cehaletten) doğmuş, az, orta derece ya da çok büyük olarak; zarar verme, yanlışlık, çalma, cinsel aşırılık ve hırstır. Bu nedenle, tam aksi olan düşüncelerin ekilmesi gerekir.

35. Kim ki, zarar vermemeyi mükemmelleştirmiştir, onun önünde tüm düşmanlık yok olur.

36. Tüm varlıklara olan mutlak doğruluk mükemmelleştirildiğinde, sözlerinin ve hareketlerinin karşılığı hemen görülür.

37. Çalmama mükemmelleştirildiğinde, yogi arzuladığı herşeye sahip olabilir.

38. Cinsel aşırılığın yok edilmesiyle enerji elde edilir.

39. Hırslı olma tamamen yok edildiğinde, yeniden doğuşun kanunu anlaşılır.

40. İçsel ve dışsal saflaştırma hem kişinin kendisi hem de diğer tüm biçimler için hırs doğurur.

41. Saflaştırma ile sakin bir ruh, konsantrasyon, organları kotrol altına almak ve Öz-Beni görme yetisi gelir.

42. Mutluluk ile ilahi saadet kazanılır.

43. Ateşli istek ile ve saf-olmayanın ortadan kaldırılmasıyla bedensel güçler ve duyu güçleri mükemmelleşir.

44. Ruhsal okuma, Ruh (ya da ilahi Olan) ile irtibat halinde olunmayı sağlar.

45. Ishvara'ya kendini adama ile meditasyonun (ya da samadhi'nin) amacına ulaşılır.

46. Bedensel olarak yapılmış duruş, sabit ve kolay olmalıdır.

47. Duruşta sabitlik ve kolaylık, sürekli az çaba ve sınırlı olmayana aklın konsantre edilmesiyle sağlanır.

48. Buna ulaşıldığında, zıt kutuplar artık sınırlamaz.

49. Doğru duruşu (asana); prana'nın doğru kontrolü ve nefesin doğru alışı ve verişi izler.

50. Prana'nın (yaşam akımlarının) doğru kontrolü dışsal, içsel ve hareketsizdir; yere, zamana, uygulama sayısına ve ayrıca uzatılmasına ya da kısa tutulmasına bağlıdır.

51. Bu içsel ve dışsal adımlarla ilgilenenlerin üstüne çıkan bir dördüncü aşama vardır.

52. Bununla, ışığı saklayan kademeli olarak ortadan kaldırılır.

53. Ve akıl konsantre olunmuş meditasyon için hazırlanmış olur.

54. Soyutlama (ya da Pratyahara) duyuların düşünce ilkesiyle itaat ettirilmesi ve şimdiye kadar görülür ve dokunulur olandan geri çekilmesidir.

55. Bu safhaların sonucu olarak, duyu organlarının tam bir itaati oluşur.


3. KİTAP - BİR OLMANIN BAŞARILMASI VE BUNUN SONUÇLARI

1. Konsantrasyon, chitta'nın (zihnin) belli bir nesne üzerinde yoğunlaştırılmasıdır. Buna dharana denir.

2. Muhafaza edilen konsantrasyona (dhrana'ya) meditasyon (dhyana) denir.

3. Chitta gerçek olanın (veya bir biçime dönüşmüş fikrin) içinde eridiğinde, ve kişisel benliğin ya da ayrımın farkında olmadığında, buna tefekkür ya da samadhi denir.

4. Konsantrasyon, meditasyon ve tefekkür birbirini izleyen bir fiil içindeyse, sanyama'ya ulaşıldı demektir.

5. Sanyama'nın sonucu olarak ışığın dışarıya doğru parlaması gelir.

6. Bu aydınlanma kademelidir, adım adım gelişir.

7. Yoga'nın bu son üç safhası diğer safhalara nazaran çok daha kişisel bir etkiye sahiptir.

8. Yine de bu üçü bile hiç bir nesneyi temel almayan gerçek kaynaksız meditasyona (veya samadhi'ye) göre dışsaldır. Bu meditasyon chitta'nın (zihnin) ayrımcı doğasından meydana çıkan etkilerden etkilenmez.

9. Zihnin aşamaları, birbirini izleyen sırada şöyledir: Zihin, görülene tepki verir, bunu zihnin kontrolü izler. Bunu, chitta'nın (zihnin) her iki faktöre de tepki verdiği an izler. Son olarak tüm bunlar geçer ve algılanan bilinç tam kontrolü ele geçirir.

10. Zihnin bu alışkanlığının terbiye edilmesiyle, ruhsal algılamada bir sabitlik oluşur.

11. Bu alışkanlığın oluşturulmasıyla ve zihnin fikir-üretme eğiliminin engellenmesiyle, sabit bir tefekkür gücü meydana çıkar.

12. Zihin kontrolü ve kotrol eden faktör eşit olarak dengelenirse, tek-noktaya odaklılık durumu oluşur.

13. Bu süreçte, her bir nesnenin hali bilinir, özellikleri (ya da formları), sembolik doğaları, ve zamana dayalı özel kullanımları (gelişme aşaması) bilinir ve anlaşılır.

14. Her bir nesnenin meydanda olan ve de gözükmeyen özellikleri elde edilir.

15. Gelişmenin aşaması, çok yönlü psişik doğanın ve onun düşünme ilkesinin çeşitli gelişimlerinden sorumludur.

16. Her bir biçimin üçlü doğasına yapılan konsantre olunmuş meditasyon ile ne olduğunun ve ne olacağının sırrı çözülür.

17. (Nesneyi) Gösteren tını (ya da Söz) ve şekillenmiş ruhsal öz (ya da fikir) algılayanın zihnini genellikle karıştırır. Bu üç hale yapılan konsantre olunmuş meditasyonlaysa, tüm yaşam biçimlerini çıkaran tınının (sezgisel) kavranışı gelir.

18. Düşünce-imgelemeleri görme gücü elde edildiğinde, eski enkarnasyonların bilgisi ortaya çıkar.

19. Konsantre olunmuş meditasyonla, diğer kişilerin zihinlerindeki düşünce-imgelemeleri de görülür olur.

20. Algılayana, bu düşüncelerin ait olduğu nesneler görülmezse, algılayan nesneyi değil sadece düşünceyi görür. Kişinin meditasyonu görülebilir olanı kapsamaz.

21. Biçim ve beden üzerindeki ayrıma konsantre olunmuş meditasyonla, bedenin insan gözüne görünen bu özellikleri reddedilir (ya da yok varsayılır) ve yogi kendini görünmez kılabilir.

22. Karma (ya da etkiler) iki türlüdür: hemen karma ya da gelecekte karma. Bunlara yapılan mükemmel konsantre olunmuş meditasyonla, yogi üç dünyadaki deneyiminin mahiyetini bilir. Bu bilgi sembollerle gelir.

23. Diğerleriyle birleşme, şefkat, yumuşaklık ve tarafsızlık olan duyuların üç durumuna yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla kazanılır.

24. Filin gücüne yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla, bu güç ya da ışık uyandırılır.

25. Uyandırılmış ışığa yapılan mükemmel konsatre olunmuş meditasyonla süptil, saklı ya da yabancı olan bir bilinç oluşur.

26. Güneşe yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla, yedi dünyanın (veya bilginin) bilinci gelir.

27. Aya yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla aysal biçimlerin bilgisi yükselir.

28. Kuzey yıldızına yapılan meditasyon, gezegen ve yıldızların yörüngeleri ile ilgili bilgiyi verir.

29. Güneş sinir ağı adı verilen merkeze konsantre olunarak dikkat verildiğinde, bedenin durumuyla ilgili mükemmel bilgi gelir.

30. Boyun merkezine dikkat sabitleştirildiğinde, açlık ve susuzluk ortadan kalkar.



31. Boyun merkezinin üstündeki kanal ya da sinire dikkat sabitleştirildiğinde, denge sağlanır.

32. Öz-denetim sağlamış olanlarla, başta bulunan ışığa odaklanılarak görülebilir ve irtibat kurulabilir. Bu güç, tek-noktaya-odaklı meditasyonla geliştirilir.

33. Herşey, sezginin canlı ışığı ile bilinebilir.

34. Zihin-bilincinin anlaşılması kalp merkezine yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyon ile gelir.

35. (Zıt kutupların) Deneyim(i) ruhun kişisel Öz ve purusha'yı (Ruh'u) ayırt edememesinden kaynaklanır. Nesnel biçimler ruhsal kişinin kullanımı (ve deneyimi) için vardır. Buna yapılan meditasyonla, ruhsal doğanın (purusha'nın) sezgiyle anlaşılması gelir.

36. Bu deneyim ve meditasyonun sonucu olarak, sezgisel bilgiyi üreten daha üst bir duyma, dokunma, görme, tat alma ve koklama gelişir.

37. Bu güçler en üst ruhsal farkındalık için birer engeldir ama nesnel dünyalarda sihirli güçler olarak hizmet ederler.

38. Zayıflatıcı bağların sebeplerinden kurtulma ile ve hislerin bir başkasına yönelmesi (girişi ya da reddi) tarzıyla, chitta (zihin) bir başka bedene girebilir.

39. Bir üst düzey yaşamın (udana) boyun eğdirilmesiyle, dikenli bir yol olan sudan ve ayrıca bataklıktan kurtulunur ve yükseliş (miraç) gücü kazanılır.

40. Samana'nın (kalp bölgesinde bulunan yaşam enerjisi) boyun eğdirilmesiyle, kıvılcım alev olur.

41. Akaşa ve Ses arasındaki ilişkiye odaklanmış meditasyon ile, ruhsal duyma organı gelişir.

42. Beden ve akaşa arasındaki var olan ilişkiye odaklanmış meditasyon ile (üç dünyaya ait) maddeden yükseliş ve boşlukta seyahat etme gücü kazanılır.

43. Işığı gizleyen yok edildiğinde, diskarne (enkarne'nin zıt anlamlısı) denilen, düşünme ilkesinin değişimlerinden özgürleşmiş varlık durumu ortaya çıkar. Bu, aydınlanma durumudur.

44. Her bir maddenin aldığı beş biçime odaklanmış meditasyon ile her bir madde üzerinde ustalık kazanılır. Bu beş form; kaba doğa, maddesel biçim, özellik, kapsam ve temel amaçtır.

45. Bunda ustalaşmayla, çok küçük olma ve bedensel mükemmeliyet ve tüm engellerden özgürleşme gibi diğer siddhi'ler (güçler) kazanılır.

46. Biçimde simetri, rengin güzelliği, elmasın gücü ve yoğunluğu bedensel mükemmeliyeti meydana getirir.

47. Duyuların üzerinde ustalık kazanmak; bunların doğaları, özellikleri, egoizm, kapsamlılık ve faydalı amaç üzerine odaklı meditasyonla sağlanır.

48. Bu mükemmelleşmenin sonucu olarak, zihin kadar çevik eylem, organlardan bağımsız algılama ve temel (kök) maddenin üzerinde ustalaşma gelir.

49. Ruh ve Mutlak Olan arasındakini ayrıdedebilen kişi, tüm durumlarda üstünlük elde eder ve her şeyi bilen olur.

50. Bunu elde etmede ve diğer tüm ruhsal güçlerde tutkusuz davranma ile bağların tüm tohumlarından kurtulan kişi izole bir birleşme durumuna ulaşır.

51. Eski kötü alışkanlıkların tekrar etmesi olası olduğu için, tüm varlık biçimlerinin, hatta semavi olanların bile cezbediciliğinin tam bir reddi olmalıdır.

52. Sezgisel bilgi, anlara ve bunların süreğen başarısına odaklanmış meditasyon yapıldığında, ayırt edebilme kabiliyetinin kullanımı ile gelişir.

53. Bu sezgisel bilgiden (tüm varlıkları birbirinden) ayırt edip fark edebilme ve cinslerini, özelliklerini ve uzaydaki pozisyonlarını kavrama kapasitesi doğar.

54. En büyük kurtarıcı olan bu sezgisel bilgi her yerde mevcuttur, geçmiş, bugün ve Sonsuz Şimdide olan gelecek dahil her şeyi bilendir.

55. Nesnel biçimler ve ruh aynı saflık durumuna ulaştığında, Birlik gerçekleşir ve özgürlüğe kavuşulur.

4. KİTAP - AYDINLANMA

1. Büyük ve küçük Siddhi'lere (güçlere); enkarnasyonla, veya ilaçlarla, sözün gücüyle, yoğun istekle ya da meditasyonla ulaşılır.

2. Bilincin düşük plandan yüksek plana geçmesi büyük bir yaratıcı ve evrimsel bir süreçtir.

3. Uygulama ve metodlar bilinç geçişinin gerçek sebepleri değildir; onlar bir çiftçinin ekim için tarlasını hazırlaması gibi engellerin kaldırılmasına yardımcı olurlar.

4. "Ben" bilinci, bireysellik duygusunun tadına varıldığı organların yaratımından sorumludur.

5. Bilinç tektir, ancak bir çok çeşitli biçimler üretir.

6. Bilincin oluşturduğu biçimler içinde sadece gelişmemiş karmadan bağımsız olan biçim meditasyonun sonucu olan biçimdir.

7. Özgürleşmiş ruhun fiilleri, zıt kutuplardan özgürdür. Geri kalan kişiler içinse bunlar üç çeşittir.

8. Karmanın bu üç çeşidinden, etkilerin meyvaları için gerekli olan biçimler meydana çıkar.

9. Tür, zaman ve yer açısından ayrılsalar bile, hafıza ve etki-üreten sebep arasında bir kimlik ilişkisi vardır.

10. Yaşama arzusu evrenseldir. Bu aklın-yarattığı biçimlerin (arzuların) bilinen başlangıcı yoktur.

11. Bu biçimler arzu, temel sebep, kişilik, verimli sonuç, mental canlılık veya yaşama isteği, ve dışarıda süren hayat veya nesnenin desteği ile yaratılmış ve bir arada tutulmuştur. Bunların çekim gücü azaldığında, bu biçimler de benzer şekilde azalacaktır.

12. Geçmiş ve bugün realitede var olur. Bugünün zaman kavramında biçim, gelişmiş özelliklerin sonucudur ve geleceğin değerlerinin gelişmemiş tohumlarını içerir.

13. Gelişmemiş ya da potansiyel olan özellikler, doğanın üç gunasını (maddenin değerlerini) içerir.

14. Nesnel biçimin tezahürü, tek-noktaya-odaklı etki-doğuran sebebe bağlıdır. (chitta'nın ya da aklın gelişimlerinin birleşmesi)

15. Bilinç ve biçim, birbirinden bağımsız ve ayrıdır, biçimler birbirine benzeyebilir ama bilinç varoluşun farklı seviyelerinde işler.

16. Tek aklın farklı gelişimleri, var olmak için bir çok aklın itici kuvvetine ihtiyaç duyan çeşitli biçimler üretir.

17. Bu biçimler algılanan bilincin gelişmemiş özelliklerine bağlı olarak bilinir veya bilinmez.

18. Aklın efendisi olan algılayan, etki-üreten neden olan sürekli aktif aklın tam olarak farkındadır.

19. Görüldüğünden veya bilindiğinden, aydınlanmanın kaynağının akıl olmadığı aşikardır. ***

20. (Akıl) Kendisi ve kendisine dışsal gelen, iki nesneyi birlikte bilemez.

21. Aklın (chitta'nın) bilgisinin, diğer bir akıl tarafından ispata gerek kalmadan kabul edilebilmesi için, sonsuz sayıda bilenler anlaşılmalıdır, ve hafıza tepkisinin silsilesi sonsuz bir karışıklığa kayma eğilimi gösterebilir.

22. Ruhsal zeka tek başına olup nesnelerden özgürleştiğinde, kendisini akılda yansıtır ve sonra Öz Benin farkındalığı gelir.

23. Sonra akıl, bilen ve bilinebileni yansıtınca, herşeyi bilen olur.

24. Akıl, sonsuz aklın intibalarını yansıtması gibi yansıttığında, Öz Benin bir aracı olur ve kendisi de birleştirici olarak hareket eder.

25. (Özün gerçek doğasından) Ayrılmış birleşme durumu, akıl ve Özü ayırt edebilen kişinin ya da ruhsal kişinin ödülüdür.

26. O zaman, akıl farkı görmeye ve kişinin Öz Benliğinin gerçek doğasına doğru artan bir aydınlanmaya eğilim gösterir.

27. Alışkanlığın gücüyleyse, akıl diğer mental intibaları yansıtır ve duyumsal algılamanın nesnelerini algılar.

28. Bu yansımalar engellerin doğasındaki yansımalardır ve üstesinden gelmenin yolu aynıdır.

29. Bağımlı olmamayı geliştirmiş kişi, aydınlanmadan ve ayrılmış birleşmeden sonraki isteğinde bile, uygulanmış ayırt etme ile üstü gölgelenmiş ruhsal bilginin farkına varır.

30. Bu aşamaya erişildiğinde, engellerin ve karmanın üstesinden gelinmiştir.

31. Engellerin ortadan kaldırılması ve bireyin tüm varlıksal bedenlerinn arınmasıyla, bilginin tümü ele geçirilir ve bireye yapacak başka bir şey kalmaz.

32. Üç gunanın kalıtımsal doğasından dolayı aklın (maddenin değerlerinin) gelişimi sona erer. Onlar kendi amaçlarına hizmet etmiştir.

33. Akıldaki gelişimlerin birbirini izlemesi olan Zaman aynı şekilde yok olur ve yerini Sonsuz Şimdiye bırakır.

34. Ayrılmış birleşme durumu, maddenin üç değeri (üç guna veya doğanın güçleri) Öz Benin üzerinde bir etki yaratamadığında mümkündür. Saf ruhsal bilinç, Bir olan içersinde erir.

Agni Yoga > Eylemler en Güçlü Yardımcılardır

Agni Yoga


Nasıl aydınlanmış olabilirsin bir ölümlü gibi korkuyorsan,
Nasıl kutsaldan söz edebilirsin açlığını yenemiyorsan,
Nasıl yücelmiş olabilirsin soğuğa dayanamıyorsan?
Sen basit, çamurlu ve solucanımsı istek yumağısın,
Ardında bırakıp insanca pek insanca olanı,
Ateşlerle vaftiz olup aydınlanmalısın.
Agni Yoga nın yolu kolay değildir,
Yoginin mücadelesi bir güneş gibidir,
Insani olanın, banal ve çürümüş olanın üzerinde,
Insan üstü olanın zafer anıtı gibi,
Göklere açılan yolun işaret taşı gibi,
Parıldar.
Neşeyle yürüyen bir çığ gibi,
Ağır ve korkutucu olanı parçalar,
Tehlikeli olanları ateş çiçeklerine çevirerek,
İtaatle baş eğdirerek,
Aydınlanmakla o,
Mineral katmanlarının arasından,
Ve zamanın katılığından,
Gezegenlerin varlığından,
Bir anda geçerek,
Oluşumlara tanıklık eder.
İlkel ruhların ete ve kana gereksinimine,
Kim dikkat eder,
Ve nasıl kurban olunur farkında olmadan.
Gerçek olan ve saygıya değer olan düşünce,
Kopuk, parçalı ve geldi geçtilikten uzak,
Bir ağaç gibi kesintisiz ve görkemli olandır,
Dalları güneşe doğru uzanır.
Büyücü taşlaşan formüllerin üzerinde dururken,
Yogi kozmosun sonsuz yaratılışlarına katılır.
Ölüm korkusundan eski bir elbise gibi sıyrılarak,
Özün yok edilmezliğini hatırlamalı,
Parlayan bir kılıç gibi yoginin düşünü,
Uzayı bir baştan bir başa aydınlatmalı,
Yaşamı yeniden kurmalı,
Ve ulaşılabilir mutluluğu bulmalı.
Cesaret yolun kendisini bilmekten gelir,
Yaşamı için korkan kahraman olamaz,
Ve sorumsuzca harcayan.
Eyleme ve zafere açtır,
Ancak nerede duracağı açıktır.
Ruh için savaşır,
Fakat yeryüzüyle barışıktır.
Sadece yüce bir şuur içsel hareketlerimizi ayırır,
Ve dışsal fikirlerin sırnaşıklığına karşı uyanıktır.
Ruhun inzivası geleceğin formlarını aydınlatır.
Ancak düşmanının ağırlığı senin ağırlığını anlatır.
Ruh ateşsi çekirdeğinde bütünlüğünü yitirmez,
Ve yenilmezliğini devam ettirir.
Yeni çağın başladığını gök gürültüsü ve şimşeklerle duyarız,
Ve uykularımızdan uyanırız.
Indra nın tahtının sıcaklığı gittikçe artar,
Tutkular ve öfkeler çağında,
Bir denge gerekmektedir bu çılgınlığa.
Bilginin ateşiyle doğrudan temas çıldırtır,
Ve bizi gündelik değerlendirmelerden arındırır.
Eğitim,tecrübe ve yetenek değil,
Doğrudan bilginin ateşi,
Bizi Shambala ya ulaştırır.
Asketikler değil,
Fanatikler ve boş inançlılar değil,
Yoga nın ateşini bilen,
Sadece eylemeyi bilen,
Ve ayrılırken platonun söylediği,
Kahramanlar yaratın,
Uykuda olan,
Asla olamaz gerçeğe yakın.
Bize yeniden söylendi,
Kahramanlar yaratın!
Ruhu bilinmezliğe yönlendir,
Bu tavır yeni bir düşünce tarzı geliştirecektir.
Bilgiye açlık unutulmuş tecrübelerden beslenir,
Yaşamın kaynağını arayın,
Bu dönüşümü tamamlayacaktır.
Agni Yoga, yoldaki ışıktır,
Yürümesini bilenler,
Ona varacaktır.
Düşman bir ölçüde bilinmez, ölçülmez ve fethedilmez,
Zaferin varoluşu için düşmanın varoluşu reddedilemez.
Yaşamın zehrini içmek,
Ve sonsuz güçle geri gelmek,
Cesaret olmadan yaratamazsın,
Hiç birşey ışığı aşamaz,
Ve ışığın savaşçılarıdır sarsılmaz,
Kalabalıklardan çok şey umulmaz,
Ve uzak yıldızlardan gelen mesaj,
Sadece birkaç kişi tarafında duyulacaktır,
Korkuyla bağlı olan,
Tutuk kalacaktır,
Ve eylemek onun için,
Mümkün olmayacaktır.
Bilinç ölçü olarak kalacaktır.
Ateşten soyut sözcüklerle bahsediyoruz,
Ama onun derin gerçekliğini yakından biliyoruz.
Ateşin dalgalarının kendi ritmi olduğunu,
İçsel ateşin,
Sonsuz çabayla,
Varolduğunu.
Bilincini keskinleştir,
Bir yol kapatılırsa düşmanlarca,
Bir diğer yol açılır.
Ateşin yolu aydınlanmadır,
Bunda ustalaşmak,
Kozmosa kavuşmaktır.
İradenin yenemeyeceği zorluk yoktur,
Zor olan,
Her şeye izin verilen konuma ulaşmaktır
Uçurumlardan atlamak,
Tehlikelerle boğuşmak,
Ateşle konuşmak,
Bir işarettir.
Güneş asla yorulmaz,
Agni tüketilmez,
Ve Kundalini,
Dolaylı yolları sevmez.
Daha yüksek bir bilinçlilik,
Eylem ritminin korumak,
Ve daha yukarılara ulaşmak için,
Vazgeçilmez!
Harekete yaklaştığında telaşlanan,
İç dengesi bozulan bir adam,
Ateşe layık olabilir mi?
Ateş scherzo dur,
Bunu anlayamayan,
Tepkisiz ve uyuşuktur!
Işığın karanlığı feth edişi gibi,
Düşüncenin kaosu,
Böyle feth eder öğreti,
Ruhsuzluğu.
Örs ve çekiç belirtir ancak,
İçsel ateşin,
Doğrultuculuğunu!
Güçlü bir ruh içinde savaşçıyı uyandırır,
Ve kılıcı dövüp yaratmaktan keyif alır.
Her hareketin bir ritmi vardır,
Her enerjinin kristalden bir şekli.
Eylemler en güçlü yardımcılardır,
Ve güç eylemlerde saklıdır!
Yolunda sana yapılan saldırılar,
Ve aldığın yaralar,
Seni yarı tanrılaştırır!
Günlük basit işlerinde,
Yukarıya yönelik zaferleri yaşayanlar,
Yaşam yollarını aydınlatır,
Ve esaretten azadlanır!
Bakışlarını aşağılara çevirme,
Dağ zirvelerine yönel,
Ruh nasıl dönüşür,
Sürekli çabanın tesiriyle,
Yeni bir irade oluşur.
Yaratıcı düşünce yeniden biçimlendirir,
Düşünceye hükmeden,
Varolanı evrimleştirir.
Agni yoganın sonunda,
Ancak saf bir çaba önerilir!


Usui Reiki Hikkei: The Usui Reiki Handbook Download İndir



For some time now I have known about the class booklet that Usui-sensei gave to his students and I have always wondered what it contained. In the Autumn of 1998, it was Inspiring to read part of it in F. Arjava Petter's book "Reiki: The Legacy of Dr. Usui" . In June, 1999 I gratefully received a Japanese copy from Akihiko Uechi who had obtained this in Japan. As with the Usui memorial translation, I felt a literal translation of this book might prove useful for Reiki practitioners and as an interesting comparison to Arjava's fine work. I wanted to make this guide available to all Reiki practitioners, mainly because it is one work of Usui-sensei's that we can all share at any Reiki level.

Spunkins Links
Code:

http://rapidshare.com/files/105977674/S ... ireiki.rar

24 Nisan 2011 Pazar

Tai Chi Chuan -Kimine göre meditasyon tekniği, kimine göre egzersiz sistemi

Tai Chi Chuan



SERTLİĞİN ÜSTESİNDEN YUMUŞAKLIKLA GELME SANATI
Kimine göre meditasyon tekniği, kimine göre egzersiz sistemi, kimine göreyse bir savunma ya da dövüş sanatı... İçerdiği hareket, tekme, yumruk ve savuşturmalarla bir dövüş sanatı görüntüsü çizse de Tai Chi aslında tek başına bunların hiçbiri ya da tam tersine, hepsi...


Modern yaşamın stresi, yıpratıcılığı, yarattığı gerginlik ve türlü hastalıklar, Batılı toplumları olduğu gibi kentli Türk insanını da Uzak Doğu’ya yöneltti. Modern insanın, elde bulunandan çabuk sıkılan ve gözünü yeni, farklı şeylere diken karakteri ve biraz da mistisizm modası, küreselleşmenin yarattığı imkânlarla birleşince; meditasyon, yoga gibi Uzak Doğu’ya özgü pek çok aktivite, spor Batılı insanın yaşamına girdi, oldukça da “trendy” bir hâl aldı. Bu sporlardan biri de, ülkemizde adını artık daha sık duyar olduğumuz “Tai Chi” ya da tam adıyla “Tai Chi Chuan”.
Kimilerine göre bir meditasyon tekniği, kimilerine göre bir egzersiz sistemi, kimilerine göreyse bir savunma ya da dövüş sanatı, Tai Chi. Barındırdığı hareket, tekme, yumruk ve savuşturmalarla bir dövüş sanatı görüntüsü çizse de, Tai Chi’nin aslında tek başına bunların hiçbiri ya da tam tersine hepsi olduğu söylenebilir: Zihinsel dinginliği ve konsantrasyonu gereksindiği için bir meditasyon tekniği; artık tıp doktorlarının reçetelerine bile girdiği, bir koruyucu hekimlik türü olarak kabul görmeye başladığı için egzersiz sistemi; asla saldırganlık barındırmasa da bir saldırıyı rahatlıkla savuşturabilen yapısından, dahası adındaki “yumruk” anlamına gelen “Chuan” sözcüğünden de anlaşılacağı üzere bir savunma sanatıdır Tai Chi.
Kendini savunmanın bilgeliği
Taoizm felsefesinden etkilenerek geliştiği bilinen Tai Chi’nin ortaya çıkışıyla ilgili birçok rivayet anlatılır. Bunlar arasında en çok bilinenine göre; günümüzden yaklaşık 900 yıl kadar önce Chang San Feng isimli bir rahip, meditasyon yaparken, bahçeden birtakım sesler duyar. Bir yılan, bir turnaya doğru kafasını kaldırmış, saldırmaya hazır beklemektedir. Turna aniden yılana saldırarak savaşı başlatır. Yılan, turnanın bacaklarına dişlerini geçirmek üzere hamle yaptığı sırada turna, ayaklarını yukarı çekip kanatlarını alçaltır ve atağı savuşturur. Bir süre sonra her ikisi de birbirlerine dokunamadıkları hâlde bu savaştan yorgun düşerler. Bu noktada rahip, kendini savunmanın bilgeliğinin, kuvvete karşı esnek olmakta yattığını görür ve yaşanan bu savaştan hareketle Tai Chi Chuan’ı geliştirir. Buna göre, küçük bir güç uygulaması, kendinden çok daha büyük bir gücün savuşturulması ya da zararsız hâle getirilmesi için yeterlidir. “Yumuşak”, “sert”in üstesinden gelebilir; “güçsüz”ün “güçlü”yle dövüşmek için korkmasına gerek yoktur. Bir Çin filozofu olan Lao Tzu’nun (M.S. 4. yy) da işaret ettiği gibi, “Dünya üzerinde sudan yumuşak ve esnek canlı ya da madde olmadığı gibi, ne kadar sert ve dayanıklı olursa olsun, suya karşı direnebilen de yoktur. Esnekliğin direnci, yumuşaklığın sertliği yendiği herkes tarafından bilinen ama uygulanmayan bir gerçektir.” Yani Tai Chi, bireye kaba kuvvetten ziyade, karşı tarafın ne zaman atak yapacağını kestirebilme yetisi, hız ve hassasiyet kazandıran bir sanattır.
Chi ile bütünleşmek
Tai Chi, Chi ile uyumlu olma sanatı olarak da tabir ediliyor. Japonca’da “Ki” hâlini alan Çince “Chi” sözcüğü, evreni tümüyle dolduran enerji anlamına geliyor. Yıldızlar, hatta galaksiler arasında bulunan Chi; evrensel enerji, aynı zamanda evrenin kendisi kabul ediliyor. Evrensel uyuma ters düşmemek, daha gelişmiş bir varlık olabilmek ve üstün bilince ulaşabilmek için Chi ve onun akımlarıyla uyum içerisinde yaşamak gerekiyor.
Tai Chi, tek başına çalışılabiliyor olsa da grup hâlinde yapılanı makbul sayılıyor. Hareketlerin Chi ile bütünleşmek amacıyla yapıldığı Tai Chi’de zihin boşaltılıyor; hareketler akıcı, yavaş, yumuşak, döngüsel, kesintisiz bir biçimde, kendini sıkmadan ve kasları zorlamadan yapılıyor ve bunlar sürekli tekrar ediliyor. Gelişimin sırrı da bu tekrarlarda yatıyor: Tekrarlarla birey, kendini seyretme şansını yakalıyor; ki kendini seyretmek, meditasyonun bir başka tanımı kabul ediliyor. Chi ile ancak bu tekrarlar neticesinde, bu hareketler artık düşünmeden yapılmaya başlandığında bütünleşilebiliyor. Kişinin bu hareketleri yaparken iyi bir biçimde konsantre olup, Chi’nin akımlarını gerçekten hissederek yaşamaya başlamasıyla artık bu hareketleri onun yapmadığı; bunun Chi’nin yönlendirmeleri, Chi’nin gücü olduğuna inanılıyor. Bu hareketlerle en üst noktaya, evrensel birliğe, bütünlüğe varılmaya çalışılıyor. Bu açıdan bunun, Tasavvuf’taki, tüm varlıkları sevgiyle kucaklayıp, evren içinde bölünmezliğin içinde yer almak, birey olarak farkındalık, evrenin içinde, evrenin tozuna karışarak yaşama, tek vücut oluşturma düşüncesiyle paralellik taşıdığı söylenebilir. Buradan bakınca, Tai Chi’nin neden grup hâlinde yapılmasının tercih edildiği, bunun nasıl bir ahenk oluşturduğu anlaşılabilir.
Yararları saymakla bitmiyor
Tai Chi ilk dönemlerde Çin’de karate ve judo gibi bir dövüş sanatı tekniği olarak kullanıldıysa da zamanla sağlığı geliştirmek ve korumak amacıyla uygulanan bedensel ve ruhsal bir uyum sanatı hâlini aldı. Kas gücü, özel ekipmanlar, kıyafetler, aletlerle donatılmış salonlar gerektirmeyen, uygulanması için küçük bir oda yeterli olabilen Tai Chi, tüm yaş grupları için uygun nadir sportif aktivitelerden biri olarak çıkıyor karşımıza.
Tai Chi’nin gerçek bir sağlık kaynağı olduğu, artık hekimlerce, bilim adamlarınca kabul edilen bir gerçek hâline geldi. Geçtiğimiz yıl ABD’de gerçekleştirilen bir çalışma, Tai Chi’nin kronik hastalıklara iyi geldiğini; denge kontrolü, esneklik ve kalp sağlığı kazandırarak, kalp-damar hastalıkları, Multipl Skleroz (MS) gibi hastalıklarda olumlu sonuçlar verdiğini ortaya koydu. Uzmanlar, Tai Chi’nin birçok yıkıcı sağlık sorununda tedaviyi destekleyici olumlu etkilere sahip olduğunun altını çizerken; obezite sorunu yaşayanlara da diyet programına ek olarak, hem vücudu şekle sokması hem de diyetin oluşturacağı stresi azaltması açısından Tai Chi’yi salık veriyorlar. Tai Chi teknikleriyle doğru duruş pozisyonu sağlanacağı için, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkacak denge problemlerinin ve osteoporoz riskinin önemli ölçüde azaltılacağı bildiriliyor. Kas gücü gerektirmeyen egzersizler olduğu için de koşma gibi yüksek etkili egzersizlerde ortaya çıkan vücuda zarar verme riski, Tai Chi’de baş göstermiyor. Ve tabii ki çağımızın en büyük sorunlarından stresle başa çıkabilmek için de Tai Chi en fazla önerilen aktiviteler arasında yer alıyor. Anti-stres bir uygulama olarak ortaya çıkan Tai Chi’de stres, pozitif enerjiye dönüştürülüyor; böylelikle stres hormonlarının oluşturacağı zehirli etki önlenmiş oluyor.
Bir oduncu kadar sağlıklı bir bilge kadar sakin yapıyor
Tai Chi’de hareketlerin bir uyum içinde, yumuşak ve yavaş bir biçimde yapılıyor oluşu, sağlığı korumanın en gerekli kısmını oluşturuyor. Yavaş çekim hareketi, ilk aşamanın temelini teşkil ediyor. Her hareketin birkaç uygulaması bulunurken, yavaş hareketlerle kişi, vücuduna daha yakın oluyor ve kaslarını daha kolay rahatlatabiliyor. İlk aşamada yavaş çalışılırsa, vücudun nasıl hızlı kullanılacağı öğreniliyor ve sonrasında da hızlı uygulamalara geçilebiliyor.
Tai Chi’nin bedenimiz ve ruhumuz için faydaları aslında buraya yazmakla bitecek gibi pek görünmüyor. Çinlilerin şu tabiri, aslında konuyu özetlemeye yetiyor: Tai Chi kişiyi, bir çocuk kadar “ben” duygusundan uzak, bir oduncu kadar sağlıklı, bir bilge kadar da sakin ve huzurlu yapıyor.

Türkiye’de Tai Chi
Tai Chi, Türkiye’de de gitgide yaygınlaşan bir spor hâline geldi. Pek çok merkezde Tai Chi uygulamaları yapılırken, pek çok büyük şirket de çalışanlarına bir anti-stres uygulaması olarak Tai Chi çalışmaları imkânı sunuyor. Yine de -daha önce de belirtildiği üzere- Tai Chi çalışmak için herhangi bir özel mekâna, özel kıyafetlere vs. gerek duyulmuyor.
Türkiye’de Tai Chi konusunda en bilinen isim, Süha Ertekin. 1988’den bu yana Tai Chi’yle ilgilenen Ertekin, gruplara periyodik olarak Tai Chi çalışmaları yaptırıyor. .

Yanakların ve gıdının sarkmasını yüz yogası ile nasıl engelleriz?

Yanakların ve gıdının sarkmasını yüz yogası ile nasıl engelleriz?
Yanakların sarkması ve gıdık sarkmasını önlemek için üst dudağımız ile kaşık ucunu tutarak ve alt dudak biraz daha ileride olacak şekilde kaşığı kaldırabilirsiniz. Kaşığı kaldırdıktan sonra 2sn kadar bekliyoruz.
Bu işlem ile hem boyun kasları çalışıyor, hem yanaklar hem de dudak çevresindeki kaslar çalışmaktadır. Yoga ile kırışıkları önleyebilir, dudakların silikonlu gibi dolgun gözükmesini sağlayabilir ve yanakların sarkmasını giderebilirsiniz.
Göz çevresindeki kırışıklar hangi yüz yogası hareketleri ile düzelir?

Yüz Yogası - Çene Egzersizleri

Yaşımız ilerledikçe alt çenede sarkmalar meydana gelir. Aşağıda tarif edeceğimiz egzersizleri alt çene bölgenize düzenli olarak uyguladığınız takdirde harikulade sonuçlar alabileceksiniz.

1- Çene Egzersizi

Kulak memesinden başlayarak çenenize doğru, parmak uçlarınızı kullanarak hafif çimdikleme hareketleri yapın ve aynı zamanda boyun kaslarınızı gergin tutun. Parmaklarınıza karşı uyguladığınız direnci hissedin.


Başparmaklarınızı çenenizin tam altına getirerek tutun. Baş parmaklarınız ile çenenizi aşağıya doğru iterken kasınızın gerildiğini hissedin. Bu hareketi 10 kez tekrar edin ve dinlendirin. Sonra çenenizden kulak memenize kadar çimdikleme hareketini uygulayın.

22 Nisan 2011 Cuma

Bahar depresyonuna etkili çözüm yoga

Bahar depresyonuna etkili çözüm yoga

Bahar mevsimini karşıladığımız bu aylarda kimi insanlar depresif etkiler altına girerek çeşitli psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Yoga, bahar aylarında yaşanan depresyon etkilerinden sizi uzak tutuyor!
Bahar depresyonu özellikle baharın ilk günlerinde başlayan enerji azlığı, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, mutsuzluk, sıkıntı, uyku bozuklukları ve iştah değişiklikleri gibi belirtilerle seyreder.

İlkbahar, Depresyon Nedeni mi?

İnsan biyolojisinin geçirdiği bu değişimleri kolaylıkla atlatabilmenin farklı yolları vardır. Mevsimsel depresyonun en önemli nedeni biyolojik faktörlerdir. Ayrıca genetik unsurlar da büyük önem taşır.

Mevsim dönümlerinde insan vücudunun farklılaşan biyolojik ve psikolojik ritimlerine alışması sırasında beyin kimyası kimi zaman olumsuz etkilenebilir. Her insanın biyolojik saati farklıdır. Yaşanan değişimler biyolojik dengeyi sarsabilir. Baharın gelmesi ile birlikte mutluluk hormonu olarak adlandırdığımız serotonin ve melatonin hormonundaki dalgalanmalar depresyona yol açabilmektedir.
Nişantaşı Yoga Art Center’ın Yoga Eğitmeni ve Uzmanı Zuhal Bozkurt mevsim geçişlerinin insan üzerindeki etkilerini şöyle açıklıyor: “Bahar aylarıyla gelen dinamizim, hayattan beklentilerin artması, hedeflerin çoğalması, yeni kararların alınması ve uygulanması konusunda yaşanan stres ile sıkıntılar kişiyi bunalım ya da kaygıya sürükleyebilir. Değişen vücut kimyanız ise bu duruma ayak uydurmaya çalışırken zorlanıp, sizi depresyona itebilir”.

Bahar depresyonundan nasıl korunabiliriz?
Bahar döneminde düzenli yapılan yoga sayesinde bahar depresyonunu aşabilir, bahar aylarını sağlıklı ve huzurlu geçirebilir, çeşitli kaygı ve sıkıntılardan kurtulabilirsiniz.
Nişantaşı Yoga Art Center’ın Yoga Eğitmeni ve Uzmanı Zuhal Bozkurt, bahar aylarında mutlaka yoga yapılmasını öneriyor. Bozkurt, bahar mevsiminde insan vücudunun değişiklik gösteren biyolojik dengesinin yoga sayesinde değişimlere kolayca adapte olarak kendi iç dengesini kurabildiğini söylüyor ve hormonların işleyişine olumlu katkı yapan Yoga egzersizleri ile psikolojinizi etkileyen kaygı, sıkıntı, bunaltı ve stres gibi etkenlerden uzaklaşıldığını belirtiyor.
Düzenli olarak yapılan yoga egzersizleri beyine mutluluk hormonu salgılatır, enerji verir, kas iskelet ve sinir sistemini güçlendirir. Bedenimizin tüm bölümlerini esnetip çalıştırır.
Vücudun esnekliğini sağlar. Zihni ve ruhu dinlendirir ve tüm bedenin huzura kavuşmasına yardımcı olur. Zihnin durulmasını sağlar ve olumlu düşüncelerin üretilmesini sağlar.
Bütün bedeni güçlendirip dinçleştirir, vücudu güzelleştirir, rahatlık verir, sakinleştirir ve sabırlı olmayı öğretir; insanı öz benliğine kavuşturur.

9 Mart 2011 Çarşamba

ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.







Carmen Electra'dan yoga dersleri








Carmen Electra'dan yoga dersleri







Resimlerle yoga













Carmen Electra'dan yoga dersleri


4 Mart 2011 Cuma

Çakralar

Çakralar

Yoga, Tantra, aküponktür ve astroloji gibi kadim ilimler, binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir ve aynı bu diğer ilimler gibi ayrıntılı ve belirgin bir sistem halinde getirilerek aktarılmıştır. Bunlara ilim diyoruz çünkü deneylerle elde edilen verilere dayanarak kanıtlanabileceği varsayılmaktadır. Bunalar binlerce yıldır insanlar tarafından gerçekleştirilen gözetim ve incelemelere dayanmaktadırlar ve milyonlarca kişi tarafından doğrulanmıştır.

(Newage ekolünden modern bir chakra ve aura resmi)

Çakralar, nadiler ve suptil enerjilere dayanan öğreti oldukça karmaşık bir sistemi oluşturur. Bu konu üzerinde yoğunlaşmış disiplinler, teori spekülasyonlara dayanmamaktadır ve tamamen deneysel ve yaşamda uygulanabilecek öretiler aktarmaktadırlar. Bu sistemler laya yoga, kriya yoga, şaktipatamaha yoga ve tantrik yoga altında aktarılmıştır. Bu sistemin binlerce Hindu ermişin hayal ürünü olarak üretildiği varsayımı oldukça olasılık dışıdır. Ayrıca, teorik yapısı mevcut bilimsel verilere ışık tutmaktadır ve pratik olarak bunu doğrulamanın ve uygulamanın yöntemleri açık ve sarih bir şekilde akatarılmıştır. Dolayısıyla, Mao'nun dediği gibi "Eğer bir şeftalinin tadını öğrenmek istiyorsan, onu ısır" demek gerekir. Ancak çakra ve nadi sisteminin çok ince ve hassas bir yapıya sahip olduğunu ve hastalığa hatta ölüme neden olabilecek hasarların yaratılabileceğini unutmamak gerekir. Hazırlıksız bir sisteme Kundalini'nin aniden girmesi tehlikelidir. Biyografik eseri "Kundalini, İnsandaki Evrimsel Güç", Gopi Krishna geçirdiği, şiddetli rahatsızlığa ve az daha ölüme yol açan Kundalini deneyimi aktarmakta, bu konuda ayrıntılı bilgiler vermektedir. Yardım için gittiği, Hindistan'ın en tabınmış eksperler ona yardım edememişlerdi, ona Kundalini'nin iyi bir deneyim olduğunu ve ondan kötü yan etkilerin olmaması gerektiğini söylemişlerdi. Aramdan yıllar geçtikten sonra, ölümcül bir rahatsızlık içinde yatarken, bir gün bir eski metinde kundalini enerjisinin yanlış kanaldan, pingala nadiden yükselebileceğini okuduğunu hatırlamıştı ve bunu düzeltip enerjiyi orta kanal yöneltmek için gerekli konsantrasyonu uyguladı ve başardı. Bu da Kundalini konusunda Doğu da bile tam ve kesin bir bilginin bulunmadığını gösteriyor.

Esas çakralar aşağıdaki tabloda verilmiştir, dikkat edilirse klasik yedi çakra yerine Harish Johari'nin "Çakralar" adlı eserindeki sınıflandırmasına uygun olarak sekizi verilmiştir, bunun sebebi, en üsteki Sahasrara çakranın diğerlerinden farklıdır oluşunda ve bütün çakraları içermesi açısından geçerli görülmüştür, ayrıca çakraların yedi gezegene ve yedi renge tekabülü açısından anlam kazanmaktadır, ayrıca gezegen karşılıklar da Harish Johari'nin kitabından alınmıştır, bunlar Kabalistik renk tekabüllerine tam uymaktadırlar, zira çakralarda renkler renk tayfına göre sıralanmıştır.

MULADHARA ÇAKRA

Birinci çakra Muladhara'dır. Muladhara'nın anlamı "temel"dir. Yeri anus ve üreme organları arasında bulunan perineum denilen bölgededir. Omurga ile bağlantı yeri omurganın en dibinde üçgen şeklinde kuyruk sokumu kemiği "cocyyx"dir. Buradaki sinir ağaları pelvik pleksüstür. Muladhara'nın Kundalini başlangıç noktası olduğu söylenir, ancak bazı görüşler bu yerin kanda denilen bir merkezde olduğunu savunur. Pranası bel altında bulunan apana'dır. Apana göğüste bulunan prana ile birleştiğinde kundalini uyarlanır. Aslında apana lunar prana'dır, prana'da solar prana'dır. Bazen ekol farkından değişik bu tür değişik tanımlar bulunur. Kundalini'nin yükselmediği durumlarda sushumna kanalın girişi yılanın kafası ile bloke edilir. Muladhara'nın rengi kırmızının çeşitli tonlarıdır. Gezegeni Sanskritçe'de Mangala, Mars'dır. Tattvası Prithivi, topraktır. Bu tattva sembolik olarak sarı bir kare şeklinde gösterilir. Çakranın sembolik hayvanı fildir. Duyusu kokudur.

Muladhara çakra dört taş yaprağı vardır, bunlar yayınladığı suptil ışınlardır. Çakralar arasında en düşük titreşimi içerdiği için fizik planına, ahamkaraya tekabül eder. Korku ve Freud'ün hayatta kalma dürtüsü buradan gelir. İç salgı (endokrin) bezi testistir.

SVADHISTHANA ÇAKRA

Svadisthana çakra tam üreme organları üzerinde hipgastrik peksüste bulunur. Anlamı "benliğin mekanı"dır. Rengi turuncu ve Budha, Merkür tarafından yönetilir. Eleman veya tattvası Apas, sudur ve genelde siyah bir zemin üzerinde beyaz bir hilal şeklinde gösterilir. Altı taç yyaprağı vardır ve duyu organı tattır. Hayvanı timsahtır. Bu çakranın idare ettiği iç salgı bezi yumartalıklardır. Freud'ün cinsel dürtüsü burada mekan eder.

MANIPURA ÇAKRA

"Pırlantalar Şehiri" anlamına gelen bu çakra, Solar Pleksüs, Güneş Sinirağısını hükmeder ve bu sinirağının isminden de anlaşılacağı gibi,Sanskritçe'de "Surya" denilen güneş tarafından hükmedilir. Elemanı da ateş ve rengi sarıdır. Ateş tattvası tapas yukarıya bakan kırmızı bir üçgen şeklindedir. On taç yaprağı vardır. Görme duyusuna tekabül eder. up. On taç yaprağı vardır. Görme duyusunu idare eder ve sembolik hayvanı kuştur. Bija mantrası "Rang" veya "Ram" dır. Bu çakranın idare ettiği iç salgı bezleri adrenallardır. Uyarıldığı zaman Manipura çakrası fiziksel enerji, canlılığı ve gücü artıtır. Bu merkez hatha yoganın önemli bir merkezini oluşturur.

ANAHATA ÇAKRA

Bu çakranın anlamı "Çalınmamış". Kalbe yakındır, timus bezini ve kardiak sinirağını idare eder. Rengi yeşil ve gezegeni Şukra, Venüstur. Tattvası vayu, havadır ve içi mavi daire veya yeşil bir heksagram olarak gösterilir. Oniki taç yaprağı vardır ve dokunma duyusuna tekabül eder. Sembolik hayvanı geyiktir. Bitya mantrası ""yam" veya "yang"dir. Uyarıldığı zaman Anahata çakrası yüksek duyguları uyarır. Kalp tarih boyunca aşk ve yüksek duyguların sembolü idi. Tantrik kayıtlara göre fiziksel kalbin öteki tarafında insanın ruhsal kalbi ananda kanda olduğu söylenir. Bu merkez bakti yoganın merkezini oluşturur.

VİŞUDDHA ÇAKRA

Bu çakanın anlamı "saf"tır, Brihaspati, Jupiter tarafından yönetilir. Rengi mavi ve 16 taç yaprağı vardır. Yeri gırtlak bölgesindedir. Kartoid sinirağısını, tiroid ve paratiroid bezlerini yönetir. İşitme duyusuna tekabül eder. Tattvası akaşadır ve içi siyah oval şekilde gösterilir. Pranası sesle ilgili udanadır, zira bu çakra gırtlaktaki ses telleri de yönetir. Bija mantrası ham veya hang'dır. Uyarıldığınıda akıl ve yaratıcılığı artırır. Bu merkez jnani yoganın merkezini oluşturur.

AJNA ÇAKRA

Bu çakranın anlamı "sınırsız güçtür". Alında kaşların arasında yer alıp bir nevi üçüncü göz olarak söz edilir. İki taç yağrağı vardır (bir görüşe göre her biri her biri 48 yaprak olmak üzere 96 yapraktan oluşmuş iki kanattan oluşur), rengi indigo ve gezegeni Şani, Satürn'dür. Tattvası bütün diğer tattvaları içeren suptil ve Mahat Tattavsı'dır. Biya mantrası Aum'dur. Ajna merkezi bir nevi içe gerilmiş üçüncü göze benzetilen pineal veya epifiz bezine bağlı olduğu inanılır. Bu çakra durugörüne, klervoyansa tekabül eder. Uyarılması psişik hassasiyeti, kavramsal idrakı ve şuur genişlemesini artıtır. Bu merkeze tam vakıf olmanın insanı geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği bilen bir trikaladarş'e dönüştürdüğü söylenir.

SOMA MERKEZİ

Tali çakra sınıfına giren ve sahasrara tarafından içerilen merkezler arasında Soma merkezi üst alının ortasında Ajna merkezinin üzerinde yer alır. Renig mor ve gezegeni Çandra, aydır. Yantrası donlunay, purna çandra'dır. Bu cıvarda ayrıca Kameşvara adında bir tali çakra daha bulunur.

SAHASRARA ÇAKRA

Bazı görüşlere göre, "bin taş yapraklı" anlamına gelen bu son çakra aslında gerçek bir çakra değil, bütün çakraları koordine eden ve içeren bir mega-merkezdir. Başın tam üstündedir ve büyük bir takke gibi başın üstünü örter. Hipofiz veya pituitary bezini ve serebral sinirağını yönetir. Rengi saf beyazdır. Sahasrara merkezinin uyarılması sezgisel ve mistik deneyimlerin, kozmosla bütünleşme hislerini uyandırır. Yogası raja yogadır.

TÜRKÇE KAYNAKLAR:

Şakralar, yazan C.W. Leadbeater, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları,İstanbul, 1988, Türkçe kaynaklar arasında özellikle çakralar konusunu ele alan bir kitapta Leadbeater'in "Şakralar" (Sanskritçe'yi esas alarak enerji merkezlerin adı "Çakralar"dır. Şakra çakranın Fransızca telaffuzundan uyarlanmıştır.) Kitap konuyu teosofik açıdan ele alır ve Leadbeater'in durugörü irdelemelerine dayanarak çakralar konusunda geleneksel bilgilerden biraz farklı şeyler aktarmaktadır. Durugörü ile izlenilen çakraların renkli resimlerini içerir. Geleneksel kaynaklara itibar gösteren birçok yazar bu kitaba pek itibar etmez, ama şüphesiz ki oldukça ilginç bir kitaptır.

Chakra El Kitabı, yazan S. Sharamon ve B.J. Baginski, Arıtan Yayınevi, İstanbul, 1nci Baskı 1995, 2nci baskı 2000, Bu konuda oldukça iyi bir kaynak, önerilir.

Kundalini, yazan Robert E. Svoboda, Okyanus, İstanbul, ?, Son derece iyi, fakat ileri seviyede ve ağır bir kitap, garip bilgilerle dolu.

YABANCI KAYNAKLAR:

Chakras, Energy Centers of Transformation, Harish Johari, Destiny Books, Vermont, 1987., Bu kitap çakralar üzerinde gerek Tantrik tradisonuna uygun, gerekse de bilimsel kapsamlı ve sağlam bilgiler vermektedir. Bu konuda temel bir eser olup, güzel bir uslupla ve bol destekleyici resimle yazılmıştır.

Colour Healing, Mary Anderson, The Aquarian Press. Northamptonshire. 1979, .

Energy Ecstasy - and your seven vital chaktas, Bernard Gunther, The Guild og Tutors Press, Los Angelos, 1978, Çakralarla imgele, bol resimli.

Knowledge of the Higher Worlds, Rudolf Steiner, Rudolf Steiner Press, London, 1969, Rudolf Steiner'ın bu başyaptı orta sayfalarında "İnisiyasyonun Bazı Yönleri" altındaki bölümde çakralar konusunda çok değişik ve yararlı bilgiler aktarmaktadır. Dikkatli bir şekilde okunması önerilir.

Kundalini, The Arousal of the Inner Energy, Ajit Mookerjee, Thames and Hudson, London, 1982, Kundalini konusunu Tantrik kaynaklar ve modern yorumlarla aktaran dört dörtlük bir eser.

Kundalini, The Evolutionary Energy in Man, Gopi Krishna, Shambhala, London, 1971, Gopti Krishna'nın başından geçen kundalini deneyimlerini birinci elden ve kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır. Son derece ilginç klasik bir eser.

Kundalini in the Physical World, Mary Scott, Routledge & Kegan Paul, London, 1983, Alice Bailey ve Tantrik kaynaklara dayan modern bir yorum.

Kundalini, an Occult Experience, G.S. Arundale, The Theosophical Publishing House, Adyar, India, 1938, Önemli bir Teosofist tarafından yazılan kundalini konusunda şiirsel ve sezgisel kısa bir yorum.

Kundalini, The Secret of life, Swami Muktananda, Gurudev Diddha Peeth, India, 1980, Hindistan'ın en tanınmış yogilerinden kaleme alınmış ve birçok ileri seviyede bilgi ve ipuçları veren kısa eser.

Wheels of Life, A User's Guide to the Chakra System, Anodea Judith, Llewellyn Pub., Minnesota, 1992, Çakralar konusunda çok uzun ve kapsamlı uygulamalı bir modern yorum. 


http://www.yasamoyunu.net/yoga_meditasyon_reiki_feng_shui_vs/36666-cakralar_kundalini_ve_okult_anatomi_insanin_ruhsal_yapisi_ve_gizli_anatomisi.html

Yoga Yapan Buda Resmi, Buddha Picture

B.K.S. Iyengar - Light On Life Yoga



B.K.S. Iyengar - Light On Life Yoga
Audiobook | ISBN: 1405087870 | English | MP3 128.00 kbps | 288 MB
If this book is to lay any claim to authenticity, it must make one point clear above all others. It is this: By persistent and sustained practice, anyone and everyone can make the yoga journey and reach the goal of illumination and freedom. Krishna, Buddha, and Jesus lie in the hearts of all. They are not film stars, mere idols of adulation. They are great inspirational figures whose example is there to be followed. They act as our role models today. Just as they reached Self-Realization, so may we.
Many of you may worry that you are unable to meet the challenges that lie ahead. I want to assure you that you can. I am a man who started from nowhere; I was heavily disadvantaged in many ways. After much time and effort, I began to reach somewhere. I literally emerged from darkness to light, from mortal sickness to health, from crude ignorance to immersion in the ocean of knowledge by one means alone, namely by zealous persistence in the art and science of yoga practice (sadhana). What held good for me will hold good for you too. Today you also have the benefit of many gifted yoga teachers.

Download (Hotfile)
Hotfile.com: One click file hosting: BKS_Iyengar_Light_on_Life_YOGA.rar
Mirror (Fileserve):
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Mirror (Filesonic):
Download BKS_Iyengar_Light_on_Life_YOGA.rar for free on Filesonic.com


30 Eylül 2010 Perşembe

Yeni bir motivasyonla yine yeni yeniden başlayın

Dilek Tutmanın 10 Adımı

1. Ne istediğinizi bilin. Bunu not alın .
2. Sezgilerinize odaklanın. Tesadüfleri ve eş zamanlı olayları keşfetmeye çalışın. Evrenin size iç görüler ve bilgi sunmasına izin verin.
3. İyi tanımlanmış ve zaman çerçevesine oturtulmuş bir plan geliştirin. Buna sadık kaldığınıza söz verin.
4. Korkmayın ve her fırsatı yargılamadan kucaklayarak ilerleyin. Sadece yapın.
5. Amacınıza hizmet etmeyen her kuruntuyu atıp, size faydalı olan şeyler için savaşın.
6. Dileğinizi tam istediğiniz şekilde olmuş gibi yaratıcı bir şekilde hayal etmeye çalışın. Bunun için, isteyerek kendi gözünüzde dahi ilahi ve güzel olmanızı sağlayacak fedakarlıkta bulunun.
7. Şİmdiye kadar işe yaramış her düşünce ve davranışınızı tekrarlayın.
8. Dileğinizi tekrardan yazın ve nasıl bir değişikliğe uğradığını gözlemleyin. Planınızdaki engelleri tanımlayıp, aşmaya çalışın.
9. Dileğinizin halen bir hayal olduğu düşüncesini bırakın. Eski halinizdeki sizin ölmesine izin verip, dileğinizi gerçekleştirebilecek bir insan olarak yeniden doğmasına izin verin.
10. Evrene dileğinizi gerçekleştirdiği için şükranlarınızı sunun. Başarınızın keyfini sürün.
Yeni bir motivasyonla yine yeni yeniden başlayın:)))
http://www.korfezhaber.org/makaleler/dilek-tutmanin-10-adimi.html

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Reiki'yi Gunluk Hayatta Uygulama

“BEAM” ( ENERJETİK KORUNMA VE ENERJİ DEPOLAMA EGZERSİZİ)


Kendini enerjetik koruma altına almanın bir yolu daha vardır. Bu yolla kişi, aynı zamanda enerji depolar. Bu egzersize “Beam” (Enerjetik korunma ve Enerji Depolama Egzersizi) diyoruz.

Mümkünse açık havada, değilse bir odada da uygulanabilen bu basit egzersiz aşağıdaki gibidir:


Yüzünüzü cama, yani güneşe dönün. Ayaklarınızı tam olarak yere basarak, bacaklarınızı aralayın. Kollarınızı avuç içleri birbirine bakacak şekilde yukarı kaldırın. Işık dolu enerjinin yukarıdan gelip içinize aktığını, önce ellerinize, sonra kollarınıza, başınıza, boğazınıza, omzunuza, tüm üst bedeninize, kasıklarınıza, bacaklarınıza oradan ayaklarınıza aktığını hayal edin. Bu ışık sizi tümüyle kaplasın ve bu özel duyguyla tamamen yoğunlaşın. Sonra kollarınızı, ellerinizi birbirine dokunacak şekilde başınızın üzerinde birleştirin. Ardından avuç içlerinizi dışa çevirip, kollarınızı yavaş yavaş aşağıya indirirken, etrafınıza, ayaklarınızı kapsayan bir ışık çemberi çizdiğinizi hayal edin. Bu şekilde hayal etmeyi birkaç dakika sürdürüp, bu duyguya yoğunlaşın. Son olarak ellerinizi kalp bölgenize koyun ve başınızı hafifçe öne eğerek teşekkür edin.

Bu etkili egzersiz yana birkaç dakika surer. Bu yüzden sabahları olmak üzere hergün içinde birkaç kere uygulamak en idealidir.

"Uzun yaşamın sırrı yogada"

"Uzun yaşamın sırrı yogada"

Dünyanın en eski ve tanınmış yoga ustalarından Himalaya doğumlu 101 yaşındaki Swami Yogananda, uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrının yogada olduğunu söyledi.
Hamburg'un Eimsbüttel ilçesindeki "Yaşam Sanatı" (Kunst des Lebens) adlı yoga merkezinde kursiyerlere yoga tekniklerini tanıtmak ve ders vermek üzere bulunan Yogananda, "Hayatımda ne doktora gittim ne de ilaç içtim. Yoga benim için bir yaşama sanatı. Çoğu insan stresin, hayatını ne derecede etkilediğinin farkında değil. Yoga stresi azaltıyor, coşku, neşeyi, kişinin kendine güvenini ve konsantrasyonu artırıyor. Yoga öğretileri daha sakin, derin ve nitelikli nefes almayı ve nefes yoluyla sakinleştirmeyi önermektedir" dedi.
1,65 boyunda ve 40 kilogram ağırlığında olan Yogananda, yoganın bütünleşme anlamına geldiğini ifade ederek, kişinin yoga sayesinde kendi özünü kavrayarak Tanrı ile bütünleştiğini söyledi. Dünyadaki bütün dinleri öğrendiğine de dikkat çeken Yogananda, "Bütün dinleri okudum. Yoga üniversal bir öğreti. Yogayı dinler üstü görmek lazım. Bütün dinlere saygım var. Kur'an'ı da çok okudum. İslam dini güzel bir din. Ancak bazen yanlış yorumlanabiliyor. Yoga ve dini birbirine karıştırmamak lazım. Günde beş kere ibadet etmek de bir tür yoga" diye konuştu.
Türkiye'den Hindistan'a yoga tekniklerini öğrenmek üzere çok sayıda kişinin geldiğini belirten Yogananda, yoga tekniklerini öğretmek için Türkiye'ye de gitmek istediğini söyledi.
Yogananda, sağlıklı ve uzun yaşamanın 10 sırrını da şöyle açıkladı:
"Sindirim sistemini çalıştırmak, bunun için sabah kalktıktan sonra limon karışımı sıcak su içmek, kahvaltıdan önce domates yemek, et ve balık ürünlerinden kaçınmak, şeker ve tuzdan uzak durmak, sigara ve alkol kullanmamak, günde en az 6 saat uyku, susam yağıyla vücuda masaj yapmak, stresten olabildiğine uzak kalmak ve günde an az 45 dakika yoga yapmak."

30 Haziran 2010 Çarşamba

Yoga eBook Collection Free Download

Yoga eBook Collection

19 eBooks | English | PDF | RAR 40 Mb  

http://yasamkitap.blogspot.com/
Included:
Ashtanga Yoga.pdf
Deepak Chopra - 7 Spiritual Laws of Yoga.pdf
Easy Steps to Yoga.pdf
Essence of Yoga.pdf
Guide To Advanced Yoga Techniques.pdf
Illustrated Yoga.pdf
Kundalini - The Secret of yoga.pdf
Kundalini Yoga - Free Online Training.pdf
Kundalini Yoga - Physical Wisdom.pdf
Kundalini Yoga.pdf
Lessons in Yoga Exercises.pdf
Mudras.pdf
Practical Lessons in Yoga.pdf
Pranayama.pdf
The Hindu-Yogi Science of Breath.pdf
The Yoga System.pdf
Thought Power.pdf
Tibetan Dream Yoga Study guide.pdf
Yoga in Daily Life.pdf



Download
http://hotfile.com/dl/40169628/dc6d4c3/Yoga.rar.html

Yoga Journal - June 2010 ebook free Download

Yoga Journal - June 2010
Requirements: PDF Reader, 40.2 MB
Overview: Yoga Journal is an American based media company that publishes a magazine, a website, DVDs, and puts on conferences all devoted to yoga, food and nutrition, fitness, wellness, and fashion and beauty.

Image
Download instructions:

Code:
http://hotfile.com/dl/42389700/07daabb/yoga-journal-2010-06-jun.pdf.html


Mirrors:
Code:
http://depositfiles.com/files/dbbjezbsz

Code:
http://rapidshare.com/files/386108911/yoga-journal-2010-06-jun.pdf