Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

gizli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gizli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2011 Salı

Topkapı Sarayı'nda gizli bir aşk hikayesi

Antalya Devlet Opera ve Balesi, Osmanlı Sarayı'nda geçen gizli bir aşk hikayesini konu alan ''Zaide'' ile Topkapı Sarayı'nda sahne alacak.
2. İstanbul Uluslararası Opera Festivali kapsamında sahne alacak Antalya Opera ve Balesi, 18, 19 ve 20 Temmuz'da Topkapı Sarayı'nın büyüleyici atmosferinde üç temsil ile sanatseverlerin karşısına çıkacak.

30 Nisan 2011 Cumartesi

Gurdjieff Sistemi

Gurdjieff Sistemi



Gurdjieff sisteminden uyarlanan yukarıdaki şekil bedensel işlevlere göre farklı insan tipleri ve seviyeleri göstermektedir. Birinci sütunda fizik bedeni baskın insan tipi görüyoruz. Bu insan için fiziksel beden ifade aracıdır ve çevreyi bedensel işlevleri açısından algılamaktadır. Fizik beden ön planda olduğu için duygu ve düşünce pasif durumundadır. Yaptığı işler arasında ağır işçilik gibi bedensel ağırlıklı işler olabilir, faaliyetleri arasında atletizm ve jimnastik de bu sınıfa girebilir. Bu kişi için Hatha Yoga uygun olabilir. Gurdjieff bu kişinin tercih ettiği ruhsal disiplin için "fakirin yolu" sözünü kullanmıştır. Burada "fakir", bedenine şiş sokmak, ateşte yürümek gibi marifetler sergileyen kişilere denilir.

İkinci sütundaki kişi duyguları tarafından yönetilmektedir. Burada görüldüğü gibi duygusal / astral beden pozitif olarak ve fiziksel beden negatif olarak gösterilmiştir. Bu tür insanın sanatsal yanı ağır basabilir ve onun duygusal değerler maddi değerlerden daha önemlidir. Aynı şekilde zihinsel işlevleri de sübjektif, duygusal değerler tarafından yönetilmektedir. Bu kişi için Bhakti Yoga uygun olabilir. Gurdjieff bu kişinin yoluna "keşiş" yolu olarak aktarmıştır.

Üçüncü sütunda entelektüel insan tipi görülmektedir. Burada komuta zinciri zihinden duygulara ve duygulardan bedeni gider. Yöneten en tepede bulunan zihinsel / mental bedendir. Bu kişinin yoga şekli Jnani Yoga'dır. Gurdjieff'e göre bu kişinin yolu "yogi'nin yolu"dur.

Dördüncü sutün çok az kişi tarafından erişilir. İnsan burada gerçek benliğini keşfeder. Benlik veya ruh zihni yönetir ve komuta zinciri fiziksel bedene dek iner. Bu seviyeye ulaşmak için kişiliğin gelişmiş olması, şuurluluk, farkındalık ve aydınlanma gerekir. Gurdjieff kişilik ve öz (gerçek benlik)n arasındaki ilişkiyi şöyle tanımlıyordu. Kişiliği insan çevresinden aldığı şeylerden oluşur. Öz kendiliğinden içinde bulunan olgudur. Kişiliğin ve özün gelişmesi paralel gitmelidir.

Eğer birisinde öz çok gelişmişse, ancak kişilik gelişmemişse, o kişi Gurdjieff'in "aptal evliya" dediği insan türü olur. Eğer aksine kişilik çok gelişmişse ve öz gelişmemişse o kişi sadece çevresinden öğrendiği veya taklit ettiği şeyleri yansır.

Eterik Beden

Ezoterik edebiyatta insanın etrafını saran aura adında bir alandan söz edilir. Bu aura durugörü yeteneğine sahip kişiler tarafından görülür, ayrıca aurayı görmek için Dr. Kilner'in geliştirdiği disinamin ekranları ve Kirlian fotografçılık geliştirilmiştir. Aurayı görenler onun bedenin etrafında birkaç kuşak şeklinde sardığını ifade etmişlerdir. Bedene en yakın olanı halka eterik auradır, genelde açık mavi renktedir. Bedene bir iki santin yakın olmasına karşın, sağlıklı bir bedende daha fazla uzar ve daha açık renkte ve parlaktır. Bu ilk kuşak insanın sağlık durumunu belirler. Astral bedeni yansıyan ikinci kuşak insanın hislerini yansır. Mental bedeni belirleyen üçüncü kuşak insanın zihnini belirler. Dördüncü kuşak sezgileri ve duyu ötesi algılamayı belirler. Beşinci kuşak kişisel karmik yapıyı belirler. Altıncı kuşak ruhsal tekamül ile ilgidir ve yedinci kuşak kozmik şuurla ilgilidir.

Rudolf Steiner'e göre bir insanın eterik bedenini görebilmek için, kişiye bakıp zihinsel olarak fizik beden görüntüsünü silmesi gerekir, ondan sonra eterik bedenin dışındaki bedenleri de silmesi gerekir. Geriye eterik bedeni kalır.

Tantrik ve Yoga tradisyonlarına göre, vyana veya eterik beden nadi denilen binlerce ufak kanaldan oluşmuştur. Nadilerin görevi bedenin değişik taraflarına prana kapsamında suptil yaşam enerjileri, tattvaları ve zihinsel enerjileri aktarmak görevini görürler. Tattvalar beş elemandan oluşur, bunların arasında toprak, su, ateş, hava ve akaşa vardır. Pranaların da çeşitleri vardır esas olarak prana olarak bilinen enerji türü insan göğüs kısmında biriktiği belirtilmiştir. kafa ve gırtlağı dolduran zihinsel prananın adı upana'dır. Karın ksımındaki prana samana'dır ve kalın bağırsak ve üreme organları saran parananın adı apana'dır.

Nadiler Sanskritçe'de hareket anlamına gelen "nad" kelimesinden türemiştir. Bazı kadim kaynaklara göre bu nadilerin sayısı 72.000'dir. Aküponktür meridiyenlere tekabül eden ve boydan boya uzuan 12 esas nadi vardır. Ayrıca üç ana nadi vardır ki, bunların adları Sushumna, pingala ve ida'dır. Nadileri bir örümcek ağının ipliklerine benzetmek mümkündür kesiştikleri yerlerde aküponktür noktaları vardır. Bazı nadilerin sinir ve damarlara paralel uzanmalarına rağmen onlara karıştırılmalıdır ve ancak durugörü ile görülmeleri mümkündür. Tantrik kaynaklarında nadiler arasında ayrım yapılmıştır. Pranavaba nadiler çeşitli pranaları aktarırılar. Manovaha nadiler ise zihinsel güçleri aktarırlar.

İnsanın serebrospinal veya beyin-omuriliği sistemi bedenin yönetim mekanizmasını içerir. Buradan bütün bedene komutlar gider, duyulardan mesajlar gelir ve şuurun işlevleri yer alır. Suptil bedende üç ana nadi, sushumna, pingala ve ida sırtan geçen omuriliği üzerinde kurulmuştur. Ortadan geçen sushumnanın çeşitli yerlerinde bedenin ön cephesine doğru çiçekleri andıran bazı enerji merkezleri uzanır, bu suptil merkezlere çakra denilir. Çakralar fizik bedeninde pleksüs denilen önemli sinir ağları, endoktrin bezlere ve önemli organlara tekabül eder ve astal, mental, kozal karşılıkları da vardır.

Suptil Enerjiler

Suptil Enerjiler

Çakra, Sanskritçe'de anlamı tekerlek veya çark anlamına gelen bir kelimedir ve Tantrik ve Yoga tradisyonunda suptil bedenlerde yer alan psişik enerji merkezlerine verilen addır. Değişik sistemler değişik sayıda çakralarda söz eder. Sisteme göre, bunlar 5, 6, 7, 12, 30 ve daha fazla sayıda gösterilmiştir. Ancak esas çakraların yedi olduğu ve bunların yanında birçok tali çakranın bulunduğu ve ayrıca değişik özellikte merkezlerin bulunduğu inanılır. Her bir çakranın işlevi farklıdır, değişik frekansta titrer ve değişik psijkolojik durumları ve şuur hallerini içerir. Her birine değişik sayısal, renk, ses ve şekil değerleri verilmiştir. Ayrıca belirli duyular, gezegenler, elemanlar, tanrılara tekabül ederler. Ayrıca her çakranın belirli sayıda taç yaprakları veya tekerlek parmakları vardır. Bunlar çakralardan yayılan ışınlar olarak idrak edilmelidir.

Rudolph Steiner yazdığı "Yüksek Dünyaların Bilgisi" kitabında, çakralar konusunda bir psişik hassas ve duru görür kişi olarak elde ettiği birinci el bilgileri aktarmıştır. Bu kitabında çakralar konusuna geniş yer vermiştir ve şöyle demiştir: "Gelişmemiş bir insanda bu nilüfer veya lotus çiçekleri karanlık renkte, hareketsiz ve atıldır. Oysa psişik gelişme kaydetmiş kişide onlar hareketlidir ve baştan aşağı parlak renk tonlarıyla bezenmiştir..."

"Öğrenci egzersizlerine başladığı vakit, bu lotus çiçekleri daha parlak olmaya başlar ve sonradan dönmeye başlarlar. Bu olduğu zaman duru görme yeteneği ortaya çıkar. Çünkü bu "çiçekler" ruhun duyu organlarıdır ve onların dönmeleri duyu ötesi algılamanın başarıldığını gösterir..."

İlk beş çakra toprak, su, ateş, hava ve akaşadan oluşmuş beş tattvaya tekabül eder ve sushumna nadi'ye bağlıdırlar. Omuriliğin ortasından geçen sushumna nadi kundalini adında bir enerjinin geçit yoludur. Sushumna'yı solundan ve sağından iki esas nadi sarar, her ikisi aynı bir asa etrafında dolanan iki yılanı içeren modern tıbbın sembolü kadüste görüldüğü gibi spiral şeklinde sushumnanın bir sağını ve bir solunu çevrelerler. Kadüs veya Hermes'in asası çok eski bir semboldür ve kadim Akdenizde kundalini bilgisinin mevcut olduğunu kanıtlar. Sushumna omuriliğin dibindeki kuyruk sokumundan başlar ve beyne kadar uzanıp, iki dalla bölünür ve her ikisi bin taç yapraklı Sahasrara veya Brahma Rhandra çakraya erişir. Bu dallardan biri başın arkasından dolanır, diğeri de alından ve Ajna çakradan geçer.

(Yukarıdaki resimde Hermes'in asası ve aynı zamanda tıbbın sembolü olan kadüs görülmektedir. Bu resim çakra kundalini sistemini de içeren polarity (kutup) terapisinin bazı unsurlarını resmeder.)

Daha önce belirtiğimiz gibi eterik beden fizik bedene yaşam enerjisi getiren bir aracıdır. Suptil yaşam gücüne prana demiştik. Tantrik ve Yoga Tradisyonunda prananın kaynağı güneştir. Güneş bu enerjiyi ve daha bir çok enerjiyi güneş sistemine dağıtır. Freud'ün talebesi psikolog William Reich "orgon enerji"yi keşfettiğini iddia etmişti. İnsanoğlunun en büyük keşfi olarak söz ettiği bu yaşam enerjinin güneşten geldiğini, atmosferde bulunduğunu ve solunum yolu ile bedene girdiğini iddia etmişti. William Reich'e göre orgon enerjisi mavi renktedir, gökyüzünün ve denizlerin mavi gözükmesi bu yüzdendir. Orgon enerjisi insandaki psiko-cinsel işlevin temelidir. Reich'in laboratuar şartlarında incelediğini iddia ettiği bu enerji konusundaki görüşü Tantrik edebiyatında prananın arkasında teoriye uymaktadır. Güneşten gelen pozitif paranik enerji, dışında bir de aydan gelen bir Lunar pranadan söz edilir. Bu iki prana erkek ve dişi enerjileri, pozitif ve negatif güçleridir.

Solar (güneş) pranası sıcak, aktif ve altın renktedir. Oysa lunar (ay) pranası serin, pasif ve açık mavi renktedir. Solar prana elektiktir, oysa lunar prana mağnetiktir. Solar prana beynin sol küresini, objektif ve somut düşünceyi, sözsel idrak ve zamanı kavramını yönetir. Lunar prana beynin sağ küresini, subjektif ve soyut düşünce, görsel idrak ve mekan kavramını idare eder. Solar prana pingala nadinin başladışı sağ burun deliğinden solunur ve pingala nadiye çekilir, lunar prana ise ida nadinin başladığı sol burun delikten solunur ve ida nadişye çekilir. Bu iki prana birbirini tamamlar, aşırı solar prana erkeklik ve dışa yönelik özellikleri artırır ve aşırı lunar prana dişilik ve içe dönük özellikleri artırır. Solar prana insanın uyanık halini hükmeder ve lunar prana insanın uyku halini hükmeder. İki prananın da birbiriyle dengeli olmalarında fayda vardır.

Prananın en iyi kaynağı temiz havadan solunumdur, ancak bazı deneyimler prananın yemekten de alındığını gösteriyor. Nefes egzersizlere yoga'da pranayı kontrol etme anlamına gelen pranayama denilir. Dünya'nın her tarafında kadim öğretiler nefes ve ruh arasında bir bağ kurmuştur. Psişik ve psikoloji sözlerin Yunanca kökü "psi" harfından gelir, o da nefesin sesidir. Aynı şekilde Arapça'da "nefes" ve ruhun bir unsuru olan "nefs" aynı köktendir, tam aynı anlama gelen İbranice'de "nephesh"tir. Nefs aslında eterik ve alt astral bedene tekabül eder.

Yoga'da çok farklı nefes teknikleri vardır. Ağızdan nefes alınması sakıncalı görülür, çünkü prana kaybı oluşur. Ayrıca insanın belirli bir süre sağ burun deliğinden ve belirli bir süre sağ burun deliğinden nefes aldığı öğretilir. Gece sol burun delikten nefes almak için iyi bir zaman olarak görülür, çünkü lunar prana insanı sakinleştirir, dolayısıyla bir görüşe göre insan sol tarafı üste gelecek bir şekilde yatmalıdır. Solunum işlevi, bir burun delikten diğerine aktarılınca, çok kısa bir süre için her iki burun delikten de aynı anda nefes alındığı söylenir. Bu çok özel bir nefes şekli olarak adedilir ve ona sushumna nefesi denilir. Sushumna nefesin ölüm anında yaşandığı söylenir. Ayrıca bu nefes şeklinin güneşin tam battığında ve doğduğunda kullanıldığı da söylenir.

Çakralar

Çakralar

Yoga, Tantra, aküponktür ve astroloji gibi kadim ilimler, binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir ve aynı bu diğer ilimler gibi ayrıntılı ve belirgin bir sistem halinde getirilerek aktarılmıştır. Bunlara ilim diyoruz çünkü deneylerle elde edilen verilere dayanarak kanıtlanabileceği varsayılmaktadır. Bunalar binlerce yıldır insanlar tarafından gerçekleştirilen gözetim ve incelemelere dayanmaktadırlar ve milyonlarca kişi tarafından doğrulanmıştır.

(Newage ekolünden modern bir chakra ve aura resmi)

Çakralar, nadiler ve suptil enerjilere dayanan öğreti oldukça karmaşık bir sistemi oluşturur. Bu konu üzerinde yoğunlaşmış disiplinler, teori spekülasyonlara dayanmamaktadır ve tamamen deneysel ve yaşamda uygulanabilecek öretiler aktarmaktadırlar. Bu sistemler laya yoga, kriya yoga, şaktipatamaha yoga ve tantrik yoga altında aktarılmıştır. Bu sistemin binlerce Hindu ermişin hayal ürünü olarak üretildiği varsayımı oldukça olasılık dışıdır. Ayrıca, teorik yapısı mevcut bilimsel verilere ışık tutmaktadır ve pratik olarak bunu doğrulamanın ve uygulamanın yöntemleri açık ve sarih bir şekilde akatarılmıştır. Dolayısıyla, Mao'nun dediği gibi "Eğer bir şeftalinin tadını öğrenmek istiyorsan, onu ısır" demek gerekir. Ancak çakra ve nadi sisteminin çok ince ve hassas bir yapıya sahip olduğunu ve hastalığa hatta ölüme neden olabilecek hasarların yaratılabileceğini unutmamak gerekir. Hazırlıksız bir sisteme Kundalini'nin aniden girmesi tehlikelidir. Biyografik eseri "Kundalini, İnsandaki Evrimsel Güç", Gopi Krishna geçirdiği, şiddetli rahatsızlığa ve az daha ölüme yol açan Kundalini deneyimi aktarmakta, bu konuda ayrıntılı bilgiler vermektedir. Yardım için gittiği, Hindistan'ın en tabınmış eksperler ona yardım edememişlerdi, ona Kundalini'nin iyi bir deneyim olduğunu ve ondan kötü yan etkilerin olmaması gerektiğini söylemişlerdi. Aramdan yıllar geçtikten sonra, ölümcül bir rahatsızlık içinde yatarken, bir gün bir eski metinde kundalini enerjisinin yanlış kanaldan, pingala nadiden yükselebileceğini okuduğunu hatırlamıştı ve bunu düzeltip enerjiyi orta kanal yöneltmek için gerekli konsantrasyonu uyguladı ve başardı. Bu da Kundalini konusunda Doğu da bile tam ve kesin bir bilginin bulunmadığını gösteriyor.

Esas çakralar aşağıdaki tabloda verilmiştir, dikkat edilirse klasik yedi çakra yerine Harish Johari'nin "Çakralar" adlı eserindeki sınıflandırmasına uygun olarak sekizi verilmiştir, bunun sebebi, en üsteki Sahasrara çakranın diğerlerinden farklıdır oluşunda ve bütün çakraları içermesi açısından geçerli görülmüştür, ayrıca çakraların yedi gezegene ve yedi renge tekabülü açısından anlam kazanmaktadır, ayrıca gezegen karşılıklar da Harish Johari'nin kitabından alınmıştır, bunlar Kabalistik renk tekabüllerine tam uymaktadırlar, zira çakralarda renkler renk tayfına göre sıralanmıştır.

MULADHARA ÇAKRA

Birinci çakra Muladhara'dır. Muladhara'nın anlamı "temel"dir. Yeri anus ve üreme organları arasında bulunan perineum denilen bölgededir. Omurga ile bağlantı yeri omurganın en dibinde üçgen şeklinde kuyruk sokumu kemiği "cocyyx"dir. Buradaki sinir ağaları pelvik pleksüstür. Muladhara'nın Kundalini başlangıç noktası olduğu söylenir, ancak bazı görüşler bu yerin kanda denilen bir merkezde olduğunu savunur. Pranası bel altında bulunan apana'dır. Apana göğüste bulunan prana ile birleştiğinde kundalini uyarlanır. Aslında apana lunar prana'dır, prana'da solar prana'dır. Bazen ekol farkından değişik bu tür değişik tanımlar bulunur. Kundalini'nin yükselmediği durumlarda sushumna kanalın girişi yılanın kafası ile bloke edilir. Muladhara'nın rengi kırmızının çeşitli tonlarıdır. Gezegeni Sanskritçe'de Mangala, Mars'dır. Tattvası Prithivi, topraktır. Bu tattva sembolik olarak sarı bir kare şeklinde gösterilir. Çakranın sembolik hayvanı fildir. Duyusu kokudur.

Muladhara çakra dört taş yaprağı vardır, bunlar yayınladığı suptil ışınlardır. Çakralar arasında en düşük titreşimi içerdiği için fizik planına, ahamkaraya tekabül eder. Korku ve Freud'ün hayatta kalma dürtüsü buradan gelir. İç salgı (endokrin) bezi testistir.

SVADHISTHANA ÇAKRA

Svadisthana çakra tam üreme organları üzerinde hipgastrik peksüste bulunur. Anlamı "benliğin mekanı"dır. Rengi turuncu ve Budha, Merkür tarafından yönetilir. Eleman veya tattvası Apas, sudur ve genelde siyah bir zemin üzerinde beyaz bir hilal şeklinde gösterilir. Altı taç yyaprağı vardır ve duyu organı tattır. Hayvanı timsahtır. Bu çakranın idare ettiği iç salgı bezi yumartalıklardır. Freud'ün cinsel dürtüsü burada mekan eder.

MANIPURA ÇAKRA

"Pırlantalar Şehiri" anlamına gelen bu çakra, Solar Pleksüs, Güneş Sinirağısını hükmeder ve bu sinirağının isminden de anlaşılacağı gibi,Sanskritçe'de "Surya" denilen güneş tarafından hükmedilir. Elemanı da ateş ve rengi sarıdır. Ateş tattvası tapas yukarıya bakan kırmızı bir üçgen şeklindedir. On taç yaprağı vardır. Görme duyusuna tekabül eder. up. On taç yaprağı vardır. Görme duyusunu idare eder ve sembolik hayvanı kuştur. Bija mantrası "Rang" veya "Ram" dır. Bu çakranın idare ettiği iç salgı bezleri adrenallardır. Uyarıldığı zaman Manipura çakrası fiziksel enerji, canlılığı ve gücü artıtır. Bu merkez hatha yoganın önemli bir merkezini oluşturur.

ANAHATA ÇAKRA

Bu çakranın anlamı "Çalınmamış". Kalbe yakındır, timus bezini ve kardiak sinirağını idare eder. Rengi yeşil ve gezegeni Şukra, Venüstur. Tattvası vayu, havadır ve içi mavi daire veya yeşil bir heksagram olarak gösterilir. Oniki taç yaprağı vardır ve dokunma duyusuna tekabül eder. Sembolik hayvanı geyiktir. Bitya mantrası ""yam" veya "yang"dir. Uyarıldığı zaman Anahata çakrası yüksek duyguları uyarır. Kalp tarih boyunca aşk ve yüksek duyguların sembolü idi. Tantrik kayıtlara göre fiziksel kalbin öteki tarafında insanın ruhsal kalbi ananda kanda olduğu söylenir. Bu merkez bakti yoganın merkezini oluşturur.

VİŞUDDHA ÇAKRA

Bu çakanın anlamı "saf"tır, Brihaspati, Jupiter tarafından yönetilir. Rengi mavi ve 16 taç yaprağı vardır. Yeri gırtlak bölgesindedir. Kartoid sinirağısını, tiroid ve paratiroid bezlerini yönetir. İşitme duyusuna tekabül eder. Tattvası akaşadır ve içi siyah oval şekilde gösterilir. Pranası sesle ilgili udanadır, zira bu çakra gırtlaktaki ses telleri de yönetir. Bija mantrası ham veya hang'dır. Uyarıldığınıda akıl ve yaratıcılığı artırır. Bu merkez jnani yoganın merkezini oluşturur.

AJNA ÇAKRA

Bu çakranın anlamı "sınırsız güçtür". Alında kaşların arasında yer alıp bir nevi üçüncü göz olarak söz edilir. İki taç yağrağı vardır (bir görüşe göre her biri her biri 48 yaprak olmak üzere 96 yapraktan oluşmuş iki kanattan oluşur), rengi indigo ve gezegeni Şani, Satürn'dür. Tattvası bütün diğer tattvaları içeren suptil ve Mahat Tattavsı'dır. Biya mantrası Aum'dur. Ajna merkezi bir nevi içe gerilmiş üçüncü göze benzetilen pineal veya epifiz bezine bağlı olduğu inanılır. Bu çakra durugörüne, klervoyansa tekabül eder. Uyarılması psişik hassasiyeti, kavramsal idrakı ve şuur genişlemesini artıtır. Bu merkeze tam vakıf olmanın insanı geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği bilen bir trikaladarş'e dönüştürdüğü söylenir.

SOMA MERKEZİ

Tali çakra sınıfına giren ve sahasrara tarafından içerilen merkezler arasında Soma merkezi üst alının ortasında Ajna merkezinin üzerinde yer alır. Renig mor ve gezegeni Çandra, aydır. Yantrası donlunay, purna çandra'dır. Bu cıvarda ayrıca Kameşvara adında bir tali çakra daha bulunur.

SAHASRARA ÇAKRA

Bazı görüşlere göre, "bin taş yapraklı" anlamına gelen bu son çakra aslında gerçek bir çakra değil, bütün çakraları koordine eden ve içeren bir mega-merkezdir. Başın tam üstündedir ve büyük bir takke gibi başın üstünü örter. Hipofiz veya pituitary bezini ve serebral sinirağını yönetir. Rengi saf beyazdır. Sahasrara merkezinin uyarılması sezgisel ve mistik deneyimlerin, kozmosla bütünleşme hislerini uyandırır. Yogası raja yogadır.

TÜRKÇE KAYNAKLAR:

Şakralar, yazan C.W. Leadbeater, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları,İstanbul, 1988, Türkçe kaynaklar arasında özellikle çakralar konusunu ele alan bir kitapta Leadbeater'in "Şakralar" (Sanskritçe'yi esas alarak enerji merkezlerin adı "Çakralar"dır. Şakra çakranın Fransızca telaffuzundan uyarlanmıştır.) Kitap konuyu teosofik açıdan ele alır ve Leadbeater'in durugörü irdelemelerine dayanarak çakralar konusunda geleneksel bilgilerden biraz farklı şeyler aktarmaktadır. Durugörü ile izlenilen çakraların renkli resimlerini içerir. Geleneksel kaynaklara itibar gösteren birçok yazar bu kitaba pek itibar etmez, ama şüphesiz ki oldukça ilginç bir kitaptır.

Chakra El Kitabı, yazan S. Sharamon ve B.J. Baginski, Arıtan Yayınevi, İstanbul, 1nci Baskı 1995, 2nci baskı 2000, Bu konuda oldukça iyi bir kaynak, önerilir.

Kundalini, yazan Robert E. Svoboda, Okyanus, İstanbul, ?, Son derece iyi, fakat ileri seviyede ve ağır bir kitap, garip bilgilerle dolu.

YABANCI KAYNAKLAR:

Chakras, Energy Centers of Transformation, Harish Johari, Destiny Books, Vermont, 1987., Bu kitap çakralar üzerinde gerek Tantrik tradisonuna uygun, gerekse de bilimsel kapsamlı ve sağlam bilgiler vermektedir. Bu konuda temel bir eser olup, güzel bir uslupla ve bol destekleyici resimle yazılmıştır.

Colour Healing, Mary Anderson, The Aquarian Press. Northamptonshire. 1979, .

Energy Ecstasy - and your seven vital chaktas, Bernard Gunther, The Guild og Tutors Press, Los Angelos, 1978, Çakralarla imgele, bol resimli.

Knowledge of the Higher Worlds, Rudolf Steiner, Rudolf Steiner Press, London, 1969, Rudolf Steiner'ın bu başyaptı orta sayfalarında "İnisiyasyonun Bazı Yönleri" altındaki bölümde çakralar konusunda çok değişik ve yararlı bilgiler aktarmaktadır. Dikkatli bir şekilde okunması önerilir.

Kundalini, The Arousal of the Inner Energy, Ajit Mookerjee, Thames and Hudson, London, 1982, Kundalini konusunu Tantrik kaynaklar ve modern yorumlarla aktaran dört dörtlük bir eser.

Kundalini, The Evolutionary Energy in Man, Gopi Krishna, Shambhala, London, 1971, Gopti Krishna'nın başından geçen kundalini deneyimlerini birinci elden ve kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır. Son derece ilginç klasik bir eser.

Kundalini in the Physical World, Mary Scott, Routledge & Kegan Paul, London, 1983, Alice Bailey ve Tantrik kaynaklara dayan modern bir yorum.

Kundalini, an Occult Experience, G.S. Arundale, The Theosophical Publishing House, Adyar, India, 1938, Önemli bir Teosofist tarafından yazılan kundalini konusunda şiirsel ve sezgisel kısa bir yorum.

Kundalini, The Secret of life, Swami Muktananda, Gurudev Diddha Peeth, India, 1980, Hindistan'ın en tanınmış yogilerinden kaleme alınmış ve birçok ileri seviyede bilgi ve ipuçları veren kısa eser.

Wheels of Life, A User's Guide to the Chakra System, Anodea Judith, Llewellyn Pub., Minnesota, 1992, Çakralar konusunda çok uzun ve kapsamlı uygulamalı bir modern yorum.

Kundalini

Kundalini

Sushumna nadisi kundalini enerjisinin geçtiği bir kanaldır. Kundalini mecazi olarak omuriliğin dibinde yedi rakamın yarısına eşit üç-buçuk kez kıvrılmış uyuyan bir yılan şeklinde gösterilir. Kundalini kelimesinin kökeni spiral anlamına gelen "kundal" kelimesinden gelir ve bu kundalini uyarıldığında spiral şeklinde ve yılan gibi hareket edip yükselişinden kaynaklanır.

Üç ana nadi kuyruk sokumunda bir araya gelirler. Eğer solar prana ve lunar prana eşit bir şekilde buraya inerlerse, birleşerek üçüncü bir prana şekli olan Kundalini'yi meydana getirirler, kundalini de bu orta kanaldan yukarıya doğru
yükselir. Kundalini yükselişinde yedi çakranın da içinden geçtiği söylenir. En üstteki Sahasrara'ya ulaştığında insan bir vecit, kendinden geçme hali yaşarmış. Kundalini Şakti adında dişi bir enerji olarak tanımlanır. Sahasrara çakrada ise Şakti'nin eşi tanrı "Şiva" bulunmakatdır ve her ikisinin birleşmesi kozmik bir vecit halini yaratır. Bu birleşme yoga'nın gayesidir ve sonucunda "Samadhi" denilen bir hal yaşanır. Hatta "yoga" Sanskritçe'de birlelşme anlamına gelen "yug"'den türemiştir. Bu durumda omuriliğin dibindeki cinsel enerjisi dönüşüme uğrayarak mistik bir deneyime sebep olmaktadır. Kundalini enerjisinin bir ateş özelliği vardır, ve yer çekimine karşın yükselme eğilimini gösterir. Nadilerde herhangi bir blokaj varsa, onu yakarak geçer. Tehlikeli yanı buradan kaynaklanır. Ayrıca kişide çakraların enerjisi yukarıya doğru bakmıyorsa, enerjiyi yapıcı bir şekilde yönlendiremiyorsa veya kişinin sağlam karakteri yoksa, kundalini enerjisi aşağı doğru akar, kabına sığmaz ve bir şekilde patlar ve dışarıya boşalır. Bu boşalma kişinin zaaflarına göre değişir, aşırı şiddet, öfke veya şehvet olabilir. İnsan bir anda kendini kaybedebilir, çünkü Kundalini yükseldiğinde insanda inhibisyonlar yok olur. Normal olarak kundalini yükseldiğinde insanın yüksek ve ince düşüncelerini, hislerini, yaratıcı faaliyetlerini hatta fiziksel gücünü devreye sokar. Bütün dahilerde kısmi de olsa bir kundalini faaliyeti bulunduğu söylenir. Bazen de kundalini bir kaza sonucu yükselebilir. Belirli gizli tekniklerle uyarılabilir. Bir anda aşırı enerji yüklemesi olur, insan kendini güçlü ve şuurlu hisseder, duyuları iyicene açılır, ancak kişinin geliştirdiği pozitif yönleri yoksa, aksine negatif yönleri varsa, örneğin potansiyel bir cani ise, bir anda içindeki dışa çıkar ve cinnet geçirir. Kundalinin doğal bir süreçle gelişmesi en iyi yöntemdir.

(Klasik yogadaki çakralar)

Başın en tepesindeki Sahasrara çakrasına erişen kundalini, burada baştan aşağı inen beyaz ışıkla birleşir. Bu beyaz ışığın menşei kozmiktir, oysa kundalini dünya enerjisidir. Kundalini enerjisinin en büyük birikimi dünyanın tam merkezindedir. Güneşten ve aydan gelip burada biriken solar ve lunar prana kundalini oluşturur. Yane dünya gezegenin de Kundalinisi vardır, hatta çakraları da vardır.

(6. asırdan mistik Johann Georg Gichtel'in Batı kaynaklı ilginç bir resmi)

Ureus olarak bilinen, eski Mısır'da firuvanların taçlarındaki kobra motifi, yükselmiş kundalini'yi gösterir ve ilahi bir yönetici olarak firavunun inisye olduğunu belirtir. Aztek ve diğer eski Amerikan uygarlıkların kanatlı yılanları, aynı Mısır'da resmedilen kanatlı yılanlar gibi kundalini sembolleridir. D.H. Lawrence Meksika'da geçen "Tüylü Yılan" romanında bu gerçeği yakalamıştı. Ejderha diğer bir kundalini sembolüdür, hatta İncil'in sonundaki "Kehanet"teki yedi başlı ejderha, kundalinin yedi çakra ile bağlantısını gösterir. Ayrıca Azteklerin iki başlı yılan sembolü, Kundalini'nin iki yüzünü gösterir, biri yapıcı ve diğeri yıkıcı. Kundalini elektrik enerjisi gibidir, evleri aydınlatığı gibi elektrik sandalyesinde insanı da kızarır, çünkü nerede kanal bulursa oraya gider. Hiç bir moral yönü yoktur.

Kutsal kitaplarda Tanrı Adem'e Cennet Bahçesinin ortasında bulunan "İyiliği ve Kötülüğü Bilme Ağacının" meyvasını yememesi yeğane yasak olduğunu belirtir. Fakat yılan Havva'yı aldatır ve yasak meyveyi yemesini ikna edip "Katiyen ölmezsiniz, çünkü Tanrı bilir ki, ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, ve iyiyi ve kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız" der. Bu ağaç nadi sistemi ve yılan da kundalini olması gerek. Batı'da yaygın olan Kabalistik sistem ise Cennet Bahçesinde kökleri göklerde diğer ağaç, "Hayat Ağacı" etrafında gelişmiştir.

Çakralar, Kundalini ve Okült Anatomi - İnsanın ruhsal yapısı ve gizli anatomisi

İnsanın ruhsal yapısı ve gizli anatomisi ile ilgili bilgi dünyanın her tarafını saran bir gizli öğretiler ağının bir parçasıdır. Bu bilgi, insanın psişik gelişmesini hızlandıran tekniklerle ve varlığı zamanımızda bilim çevrelerce yeni yeni fark edilen, fakat henüz tam anlaşılmayan çok ince psişik mekanizmalarla yakın bir ilişkisi olduğundan, çağlar boyu gizli tutulmuştur. Bu kadim öğretilerden Uzak-Doğudakiler günümüze denk korunmuş, hatta ayrıntılı bir şekilde kaleme alınmıştır. İçerdiği teknikler hazırlıksız kişiler tarafından uygulanması bazı tehlikeler arz etmesi yönünden, Uzak-Doğuda ancak özel eğitilmiş kişiler tarafından programlı bir şekilde aktarılır. Oysa, Batılı kadim uygarlıklarda izleri yer yer görülmekle beraber, bu konuda bir öğreti olarak elimizde herhangi bir açık ve ayrıntılı belge geçmemiştir. Ancak, bazı öğretiler belirli ezoterik örgüt ve tarikatlar tarafından aktarıldığı söylenmektedir. Özellikle Hıristiyanlığın yayılması ile bir çok eski eser imha edilmiş ve mister kültlerin öğretileri adeta tarihten silinmiştir. Uzak-Doğu Tradisyonu Batıda yaşanan bilgi katliamından nispeten sıyrılmıştır. Ancak Batının da kendine has bazı öğretileri de günümüze dek varlığını korumuştur. Bu konuyu da farklı başlıklar altında açıklayacağız. Oysa, Batı öğretilerin önemli bir kaynağı eski Mısır'da majikal, şamanik ve tantrik öğretilerin bir bütün olarak tek bir çatı altında faaliyet ettikleri konusunda bazı ipuçları görmekte mümkündür. Aşağıda, okült anatomi, psişik enerjiler ve çakralarla ilgili bu öğretileri kısmen aktarıyoruz. Ayrıca, Gurdjieff öğretileri, Teosofi, Antroposofi ve modern psikolojide bulunan konumuz ile ilgili bilgiler de aktarılmıştır.

Çakra sözcüğü daha kısa bir süre önce pek duyulmazdı. Şimdi ise pek çok insanın ağzında dolaşıyor. Bu konuyla ilgili bazı farklı yorum ve tekabüller bulunmakta, aşağıdaki yazıda bir yandan en sağlam ve sağlıklı kaynaklardan bilgiler toparlarken, diğer yandan güvenilir bir şekilde belgelenmiş deneyimlere, kendi deneyimlerimiz (ki bunlar da var) ve özel merakımız olan konunun Batı ezoterizmle kesişme noktalarını ele aldık. Maalesef, bu konuya gerektiği gibi fazla ayrıntılı girmemiz şimdilik pek mümkün değildir.

Brahman - Atman

Hindistan sanki ayrı bir dünya veya en azından kıta gibidir, bir sürü farklı iklim, ırk, dil ve dini barındırır, tarihi dünyanın en eski uygarlıklarını uzanır. Mohenjo-Daro uygarlığı, eski Mısırlılar ve Mezopotamya'da Sümerler ile yan yana mevcut diğer bir nehir uygarlığıydı. M.Ö. 2000 yıllarında Aryanlar istila ettiği zaman bu kadim kültürün kökünü kazmaya çalıştılar, yakıp yıktılar. Ancak zamanla eski uygarlığın öğretileri ortaya çıkmaya başladı ve Ari kökenli Vedik kültürü ile kaynaştı. Bu yine kültürde eski Tantrik inanışlar tekrar yüzeye çıktı. Tantrik tanrı Şiva yeni panteonda, trimurti'de Brahma ve Vişnu ile birlikte gözükmekteydi. Aslında Brahma, Vişnu ve Şiva üçlüsü tek bir tanrının farklı yüzleridir. Brahma yaratıcı, Vişnu koruyucu ve Şiva yok edici olarak evrenin yaratılış, varoluş ve yok ediliş sürelerinin kozmik hakimini gösteriyordu.

Hint kutsal metinler ve edebiyatında Vedalar, Puranalar, Brahmanalar, Upanişatlar, Tantralar, Mahabararata ve Ramayana gibi klasikler mevcuttur. Bunların arasında Tantralar ve Yoga sutralar bazen de insan bedeninim suptil yanı ve uyarılmasıyla ilgili oldukça teknik bilgiler verirler.

Upanişatlar ormana çekilmiş ve münzevi bir hayat yaşayan kutsal adamların müritlerine aktardıkları, bazen de sade öğretilerden oluşmuştur. Bunların birinde insanın yüksek benliği olan atmanı bir baykuşa benzetilir. O bir ağacın en üst dalında sakin ve hareketsiz dururken, alt dalda egoyu simgeleyen serçe daldan dala atlıyor ve sürekli sağına soluna bakıyor. Atman ve Brahman özde birdir. Diğer bir deyimle insanın yüksek benliği Tanrı ile birdir. Upanişatlar'daki bazı bilgileri özetleyip modern bir kılıfa soksak şöyle bir sonuca varabiliriz...

Kendimize soracağımız ilk soru "ben" nedir? Benlikten söz edildiği zaman birbirine aykırı bir çok şey aklımıza gelir. Ayrıca "bedenim", "duygularım", "düşüncelerim" gibi bir çok kavram kullanırız. Bu tip sözlerde sahip olma hali gözükmektedir, "ben" duygulara, düşüncelere sahip olma durumundadır ve genelde benle bir tutulan bir çok özelliğe sahiplenmiş gözükmektedir. Burada "ben" sanılan şeylerin ve "gerçek ben" ayırımı yapmamız gerekiyor. "Gerçek ben" nedir? Buna bilim cevap verememektedir. Çünkü bilim cisimlerin incelenmesine dayanıyor. Oysa, bu "gerçek ben" cisimlerin sanki bulunduğu zaman-mekan ikilisinin dışında faaliyet gösterir. O gözlenemiyor çünkü gözleyen kendisidir. Buna rağmen onun algılama aracı olan duyu organlarından ayrı olduğu kesin, çünkü duyu organları kullanılmadığı zamanlarda da onun faaliyeti sürmektedir. O halde, neden "ben" kendisinden ayrı olan bir çok şeyle kendisini bir tutuyor. Birisi "benim ülkem", "benim evim" ve hatta "benim karım" dediği zaman kendisini farklı bir takım dış nesnelerle ve varlıklarla bir tutmaktadır. Hatta zaman zaman insan kendisini o kadar kaptırır ki bir nesne ile adeta aynı hüviyete girebiliyor. Bunun sebebi "ben"in yapısından kaynaklanıyor. "Ben" her türlü kılığa, kalıba ve nesneye girebilir ve kaynaşabilir. İnsan araba kullandığı zaman ayaklarına ve kollarına uzantılar eklemiş oluyor. Örneğin, kullandığı araba bedeni ile bütünleşmiş oluyor ve adeta ikinci bir beden oluşturuyor. Bir çok durumda araba, sürücü için bedenleşmiştir ve sürücü insanlıktan çıkıp dört tekerlekli, hızlı hareket edebilen ve korna çalabilen metal bir canlı haline gelmiştir. Giyim eşyaları bedenin diğer bir uzantısıdır. Bunlar bedende ikinci bir deri tabakası oluşturur. Bir çok durumda, iklim şartlarına karşı bir koruyucu tabaka oluşturur. Ancak, genelde insan giysileri bir süs aracı olarak kullanılır ve kişiliğini başkalarına yansıtmak için özenle seçilir. Giyimini değiştirdiği vakit kişilik de o giyime uygun bir biçimde değişime uğrar. Sırf bu hali yaşamak için insanlar mağazadan mağazaya dolaşırlar.

Bir bakıma bedeni beynin uzantısı olarak görebiliriz. Yapısı açısından beden sanki beyini taşımak için giriş ve çıkış üniteleri olan hareket eden bir donamındır. O halde beyin "ben" midir? Buna cevabımız hayır olması gerek, çünkü "ben"in işleyişi sadece bilgisayar gibi bilgi toplayan, depo eden ve işleten bir işleyişin üstündedir, ama, yine de zihinsel faaliyetlerinin yöneticisidir. Ancak, insan, onun başka hüviyetlere girme özelliğinden dolayı kendini düşünce faaliyetlerine o kadar kaptırabilir ki "ben" ve düşüncenin arasındaki ince farkı görmeyebilir. Ancak akıl ve "gerçek ben" arasında ki bu fark, meditasyonda açıkça ortaya çıkar. O halde madem ki "ben beden veya akıl değil, o ne olabilir?

Ona kişilik veya şahsiyet diyebilir miyiz? Kişiliği nasıl tanımlarız? Gurdjıeff'e göre insanda kişilikten yanı sıra bir de öz vardır. Kişilik bizim dış tesirlerden aldıklarımızdan oluşmaktadır, buna karşın "öz", bizim doğal iç varlığımızı içerir. Kişiliğin unsurları arasında isim, cinsiyet, aile, ırk, din, memleket sayabiliriz. Ayrıca saç rengi, irsi özellikler sosyal mevki, meslek, yemek zevklerini ve her çeşit kişisel özellikleri de sayabiliriz. Bu somut özellikler dışında bir de Doğu'da Karmik özellikler denilen bir kavram vardır.

Karma Sanskritçe'de davranış, hareket anlamına gelen "kr" kökünden gelmiştir, ve reenkarnasyon doktrini ile yakın bir bağı vardır. Bir insanın Karmik yapısı onun davranış şeklini belirler, ve ona uygun bir şekilde gelecek çevresel tesirleri çeker. Eğer onu bir iyilik ve kötülük bilançosu olarak idrak edersek, onu en basit şekilde yorumlamış oluruz. Genelde Uzak-Doğu'da bir insanın bu hayatta yaptıkları bir daha ki hayatını etkileyeceği inanılır. Mesela, kaba bir örnekle, yaşamını bir alkolik olarak geçiren biri, karaciğeri sakat doğabilir. Aynı şekilde cezalar olduğu gibi ödüller de vardır. Bunların haricinde günlük hayatta gelen şanslar ve felaketlerde karmik sebeplere dayandırılıyor. Bu açıdan kader kavramına benzer ancak karmik açıdan "kör talih" diye bir şey yoktur, zira ne ekersek onu biçeriz. Bütün bu anlattıklarımızdan aslında daha ince bir mantık işlendiği var sayılır. Günümüzde, geçmiş hayatlara dayanarak regresyona başvuran psikoterapi yöntemleri mevcuttur. Bu şekilde Freud psikoterapisinin temelinde yatan sorunların çözümlerinde çoğu kez unutulmuş olan, geçmiş hadiselere dönmek yöntemi de, geçmiş hayatlar için de ayrıca uygulanır. Geçmiş hayatlara dönme yöntemine ekminezi denilir. Ekminezi genelde hipnoz ile doğum öncesine "regresyon" ile gerçekleşir.

Gerek insanın hüviyetini oluşturan, gerek dış etkenler tarafından şekilenen özellikler ve karmik yapısını içeren iç özellikler yine de "gerçek ben" değildir". Bunun sebebi insanın son aşamada karmik tesirlerin üstesine gelmesi gerektiği prensibinde yatar. Hint Upanişadlar'da aktarılan Vedanta felsefesine göre "Gerçek Ben" veya Atman, sürekli olarak etrafında olup bitenle, gelip geçici nesnelerle ile özdeşleşme durumunda olan ve Sanskritçe'de Ahamkara olarak bilinen alt benliği aşmakla erişilir. Şahsiyet kelimesinin Batı dillerindeki karşılığı Latince'de maske anlamına gelen "persona" dan türemiştir, o halde bir maskenin arkasında gerçek bir kimlik olması gerek. Doğu yöntemlerde "Gerçek Benliğe" ulaşmanın bir yöntemi de, meditatif bir faaliyetle kişiliği soğan gibi soymakla erişilir, bütün zarlar kalktıktan sonra en içte kalan öz "Gerçek Benlik"tir. Başka bir yöntemle bir nehrin pınarını arar gibi düşüncelerin kaynağına inilir. İnsan zihni bir bilgisayar gibidir, ve programların gizli bölümlerine girmek için samiyet ve ciddi bir arayış parola görevini görür.

Atman, Monad veya Yüksek Benliğin modern psikolojide karşılığı superego'dur, ancak bu tam karşılığını vermez. Upanişadlar'da Atman ve Brahman'ın bir olduğu söylenir, yani Yüksek Benlik ve Evrensel Şuur veya Tanrı birdir. Yüksek Benlik "ilahi kıvılcım" veya jivatma'nın mekanıdır, ki bu daha önce belirtiğimiz gibi evrensel şuurun bir parçasıdır. İnsanda "ilahi kıvılcım" kendi ruhsal evrimini gerçekleştirmek üzere bir dizi enkarnasyonda çeşitli bedenler kullanır.

Suptil Bedenler

Teosofik öğretilere göre yüksek Benliğin mekanı kozal bedendir, kozal beden bir dizi yaşamdan en yüksek özellikleri etrafında toplayan inşaat halinde bir bedendir. Sutratma Yüksek Benlik ve ego arasındaki bağdır, geçmiş kişilikler bu bağ üzerinde birer boncuk gibi dizilirler. O halde, bir bakıma kişilik ölümden sonra varlığını sürdürmez, ama gelecek kişiliklerin karmik yapı malzemesini teşkil eder. Ölümsüz olan sadece ilahi kıvılcım veya jivatma'dır ve kullandığı bedenler işlerini gördükten sonra terk edilen birer araçtır. Ezoterik doktrinler insanda birden fazla bedenin bulunduğunu öğretir. Bunların arasında en kaba fiziksel bedendir. Şimdi bu bedenlere yakından bakalım.

Ezoterik doktrinlere göre bizim duyu ile algıladığımız fiziksel dünya dışında onunla aynı mekanı paylaşan duyu üstü alemler mevcuttur. Bunlara teosofistler kozmik planlar adını verdiler ve evrende yedi kozmik plan olduğunu belirtiler. Bu planların en kabası bizim algıladığımız fizik planıdır, diğerleri giderek suptileşiyor. Bir soğanın tabaklarına benzetsek en içteki tabaka en ruhsal ve suptil (ince) olandır ve en dıştaki en kaba ve fiziksel olandır. Bundan dolayı bazı okültistler bunlara iç planlar demeye tercih etmişlerdir. Kozmik planların birkaç tabakası olduğu gibi, bunların tam karşıtı olarak insanda da aynı şekilde maddenin en kaba türünden en suptil madde şekillere uzanan birkaç içsel tabakası bulunmaktadır. Bu tabakalar insanın çeşitli bedenlerini oluşturmaktadır. Fizik planında insanın bir fizik bedeni vardır. Aynı zamanda vital beden veya pranamayakoşa olarak bilinen eterik beden de, fizik planın daha yüksek titreşimli maddelerinden oluşmuştur. Her ne kadar eterik madde fizik planın bir parçası ise, hennüz bilim tarafından keşfedilmemiştir, ancak bio-enerji ve elektro-mağnetik alanlarla ilişkisi olduğu sanılmaktadır. Astral beden ise astral maddeden oluşmuştur ve astral plan onun doğal mekanıdır. Aynı fizik bedeni gibi, onun da yüksek ve alçak tarafı vardır, alt astral arzuları ve duyuları kontrol eder ve yüzden ona bazen arzu bedeni veya Kama-Rupa denilir. Mental beden ise mental maddeden oluşmuştur ve metal plan onun doğal mekanıdır. Onun da, yüksek bir ve alçak bir tarafı vardır, Buddhi-Manas ve Kama-Manas. Mental beden zihinsel olması dolayısıyla, yüksek yanı felsefik ve yaratıcı düşünceleri içerir ve tali tarafı somut düşünce, bellek ve entellekti içerir.

Dördüncü seviyede ilahi kıvılcım, Monad'ın vazıtası kozal beden yer alır, ona ruh diyebiliriz. Ona ruh dememiz yanlış olmaz ve aynı diğer bedenler gibi onun da ömrü vardır, bundan dolayıdır kimine genç, kimine yaşlı ruh denilir. Birçok metafizik doktrinlerde dört değil de, yedi kozmik plandan söz edilir. Bu dört kozmik planın üstünde üç ruhsal plan vardır, ancak, konumuz insan bedenleri olduğundan pratik açıdan ilk dört planı almamız yeterlidir. Qabalah ayrıca dört alemden oluşmuş bir sistemi verir. Gurdjieff sistemi insanda bulunan bu dört unsurun karşılıklı iletişim ve ilişkileri konusunda ayrıntılı bilgi verir. Gurdjieff Vedalar'dan alınma atlı araba örneğini vererek arabayı fizik bedenine, atı duygulara, sürücü zihine ve yolcuyu "benliğe" benzetilmiştir. Hisler ve arzuları simgeleyen at, arabayı hareket ettirmektedir, ancak zihni simgeleyen sürücü atların dizginlerini elinde tutarak onları istenilen istikamette sevk etmesi gerek. Eğer araba ağır ise atlar onu çekmekte zorluk çeker ve hareket yavaş olur, ancak sürücü atları idare edemiyorsa, atlar vahşi ve ondan güçlü ise arabanın istikametini onlar belirler. Gurdjieff'e göre bazen yolcu arkadan emirler iletmektedir, ancak sürücü bunları duymamaktadır ve arabayı kendi düşüncesine göre sürdürmektedir.

Yukarıdaki şekil psikolog Carl Gustav Jung'a göre insandaki unsurları göstermektedir. Prensip olarak yukarıda söz edilen dörtlü, kadim Vedik tasnifinden farkı yoktur. Bu durumda sezgi dördüncü ruhsal prensiple aynıdır, ve duyular da fizik bedenine aittir.

22 Mart 2011 Salı

Gizli Sırlar Öğretisi

Gizli Sırlar Öğretisi

“İnsan egosunun esiridir. Bu esaretten kurtulmadan özgürleşemez. Bunu gerçekleştirebilmek için fazlalıkların terkedilmesi gerekir.”

“Evrende her şey bildiğimiz ve bilemediğimiz belirli kurallar dahilinde gerçekleşmektedir. Bunlar bazen üstün sezgilerle bazen de bu bilgiyi bilen bir kişiden öğrenilebilir. Bu öğrenmiş olduğunuz bilgiyi, güvendiğiniz bir başkasına söylüyorsunuz. Böylece o kişi de, sizinle birlikte bazı sırları muhafaza eden kişi durumuna geçiyor. Bunu sizden sonra gelecek kuşaklara da nakletmek istiyorsunuz. İşte böylelikle gelenek oluşmaya başlıyor.
Aktarılan bu bilgiyle birlikte aslında bir enerjinin de aktarımı söz konusudur. Çünkü her bir bilginin kendine özgü bir tesir alanı yani enerjisi vardır. Örneğin Mevleviler’in sema sırasında bir ellerinin yukarıya açık olması buna karşılık diğer ellerinin yere dönük olması tesirin nakledilme mecburiyetini sembolize eder.”

“ Tüm dinler aynı gerçekleri farklı bir üslupla insanlara anlatmaktadırlar. Dinlerin içerdikleri bilgiler sembollerle aktarılmıştır. Bu semboller çözülmeden dinlerin mecazi dili çözülemez.”

“ Evrende işlemekte olan bazı yasalar vardır. Bu yasalar öğrenilirse insan yaşamını daha kolay tanzim edebilir. Örneğin her bir olayın bir sebebi ve bir sonucu vardır. Hiçbir şey evrende tesadüflerin sonucu değildir. Bu genel yasaya ‘Sebep-Sonuç Yasası’ denir. Evrende bu yasa gibi daha pek çok yasalar mevcuttur. Ve evren bu yasalarla ayakta durur.”

“ Asıl mesele kendi kendimize yalan söylemeyi durdurmaktır. Zaten bu başarılmadan diğerinin önünü almak mümkün değildir. Toplumsal bir kural olarak insanlara öğütlenen bu meselenin niçin önü bir türlü alınamıyor derseniz, cevabı son derece basittir. İnsanlar kendi kendilerine söz geçirememektedir. Çünkü duygu ve düşüncelerine hakim olamamaktadırlar. Burada da düşüncelerin kontrol altına alınamaması meselesi ile karşılaşırız. Düşüncelerin kendi kendilerine yalan söyleme durumunun önünü almak son derece zordur. Özel çalışmalar gerektirir. Yani düşüncelerinizde hiçbir negatif değerdeki enerjilere yer vermemek...”

“ Kayıp Uygarlıklar ve Kayıp Sırlar : ‘Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız.’ Bu sözler 20.yy’ın önemli bilimadamı olan Einstein’a aittir. Evet...İster kabul edelim ister etmeyelim ancak tarihin geçmiş devirlerine doğru uzandıkça eskilerin bizim bilmediğimiz sırlara sahip olduklarını görüyoruz. Böylelikle Einstein’ın bu konuda da haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kimdi bu eskiler? Bu eski insanlar Atatürk’ün de izlerine rastladığı Mu ve Atlantisli bilgelerdi. Mu ve Atlantisliler’in, maddi ve manevi alanda son derece ileri seviyede bilgilere sahip oldukları günümüze kadar gelen yazılı belgelerde kendini göstermektedir ...... Daha sonra okyanusun sularına gömülen bu uygarlıklar, batmadan önce kendi kültürlerini çevre kıtalara yaymışlardı. Orta Amerika’ya, Orta Asya’ya ve Afrika’nın Kuzey Bölgesi’ne yani Mısır’a yaptıkları yoğun göçlerle, ellerinde bulundurdukları sırları bu bölgede yaşayanlara da aktarmışlar ve onları, gerek bilim alanında gerekse din alanında eğitmişlerdi.”

Sembol gizleyerek açıklar, açıklayarak gizler. Bu sembolizmin ne olduğunu açıklayan en güzel sözlerden biridir.”

12 Mart 2011 Cumartesi

Aşkın kimyası

Aşkın gizli şifreleri

Aşkın kimyası çözüldü! Aşk alametlerinin hepsinin bilimsel bir dayanağı varmış. Onun kokusundan etkilenmenin, hoşlanmanın, reddedildikçe daha çok bağlanmanın, hepsinin bilimsel bir sebebi varmış. Aşkı burçların gizli şifresi ile bulmak daha kolay...


Koç burcunun gizli şifreleri
Daha fazlasına duyulan özlem aşkın en büyük şifresi hedef kişinin yanından hep ona doyamamış olarak ayrılmak. Bir öpücük öncesi belli belirsiz birbirine değen dudaklar asla tam anlamıyla değmezse, hormonlar tam gaz göreve başlayıp, bir sonraki buluşmaya kadar aşkınızın öznesini düşündürür. Sonuç: bağımlılık" farkında olmadan birine bağımlı olmamız. Siz de bu mucizevî tespitlerimizle yaşadıklarınızı, hissettiklerinizi mercek altına alın ve mükemmel aşkı yakalayn!


Boğa burcunu gizli şifreleri

4 Mart 2011 Cuma

Kundalini

Kundalini

Sushumna nadisi kundalini enerjisinin geçtiği bir kanaldır. Kundalini mecazi olarak omuriliğin dibinde yedi rakamın yarısına eşit üç-buçuk kez kıvrılmış uyuyan bir yılan şeklinde gösterilir. Kundalini kelimesinin kökeni spiral anlamına gelen "kundal" kelimesinden gelir ve bu kundalini uyarıldığında spiral şeklinde ve yılan gibi hareket edip yükselişinden kaynaklanır.

Üç ana nadi kuyruk sokumunda bir araya gelirler. Eğer solar prana ve lunar prana eşit bir şekilde buraya inerlerse, birleşerek üçüncü bir prana şekli olan Kundalini'yi meydana getirirler, kundalini de bu orta kanaldan yukarıya doğru
yükselir. Kundalini yükselişinde yedi çakranın da içinden geçtiği söylenir. En üstteki Sahasrara'ya ulaştığında insan bir vecit, kendinden geçme hali yaşarmış. Kundalini Şakti adında dişi bir enerji olarak tanımlanır. Sahasrara çakrada ise Şakti'nin eşi tanrı "Şiva" bulunmakatdır ve her ikisinin birleşmesi kozmik bir vecit halini yaratır. Bu birleşme yoga'nın gayesidir ve sonucunda "Samadhi" denilen bir hal yaşanır. Hatta "yoga" Sanskritçe'de birlelşme anlamına gelen "yug"'den türemiştir. Bu durumda omuriliğin dibindeki cinsel enerjisi dönüşüme uğrayarak mistik bir deneyime sebep olmaktadır. Kundalini enerjisinin bir ateş özelliği vardır, ve yer çekimine karşın yükselme eğilimini gösterir. Nadilerde herhangi bir blokaj varsa, onu yakarak geçer. Tehlikeli yanı buradan kaynaklanır. Ayrıca kişide çakraların enerjisi yukarıya doğru bakmıyorsa, enerjiyi yapıcı bir şekilde yönlendiremiyorsa veya kişinin sağlam karakteri yoksa, kundalini enerjisi aşağı doğru akar, kabına sığmaz ve bir şekilde patlar ve dışarıya boşalır. Bu boşalma kişinin zaaflarına göre değişir, aşırı şiddet, öfke veya şehvet olabilir. İnsan bir anda kendini kaybedebilir, çünkü Kundalini yükseldiğinde insanda inhibisyonlar yok olur. Normal olarak kundalini yükseldiğinde insanın yüksek ve ince düşüncelerini, hislerini, yaratıcı faaliyetlerini hatta fiziksel gücünü devreye sokar. Bütün dahilerde kısmi de olsa bir kundalini faaliyeti bulunduğu söylenir. Bazen de kundalini bir kaza sonucu yükselebilir. Belirli gizli tekniklerle uyarılabilir. Bir anda aşırı enerji yüklemesi olur, insan kendini güçlü ve şuurlu hisseder, duyuları iyicene açılır, ancak kişinin geliştirdiği pozitif yönleri yoksa, aksine negatif yönleri varsa, örneğin potansiyel bir cani ise, bir anda içindeki dışa çıkar ve cinnet geçirir. Kundalinin doğal bir süreçle gelişmesi en iyi yöntemdir.

(Klasik yogadaki çakralar)

Başın en tepesindeki Sahasrara çakrasına erişen kundalini, burada baştan aşağı inen beyaz ışıkla birleşir. Bu beyaz ışığın menşei kozmiktir, oysa kundalini dünya enerjisidir. Kundalini enerjisinin en büyük birikimi dünyanın tam merkezindedir. Güneşten ve aydan gelip burada biriken solar ve lunar prana kundalini oluşturur. Yane dünya gezegenin de Kundalinisi vardır, hatta çakraları da vardır.

(6. asırdan mistik Johann Georg Gichtel'in Batı kaynaklı ilginç bir resmi)

Ureus olarak bilinen, eski Mısır'da firuvanların taçlarındaki kobra motifi, yükselmiş kundalini'yi gösterir ve ilahi bir yönetici olarak firavunun inisye olduğunu belirtir. Aztek ve diğer eski Amerikan uygarlıkların kanatlı yılanları, aynı Mısır'da resmedilen kanatlı yılanlar gibi kundalini sembolleridir. D.H. Lawrence Meksika'da geçen "Tüylü Yılan" romanında bu gerçeği yakalamıştı. Ejderha diğer bir kundalini sembolüdür, hatta İncil'in sonundaki "Kehanet"teki yedi başlı ejderha, kundalinin yedi çakra ile bağlantısını gösterir. Ayrıca Azteklerin iki başlı yılan sembolü, Kundalini'nin iki yüzünü gösterir, biri yapıcı ve diğeri yıkıcı. Kundalini elektrik enerjisi gibidir, evleri aydınlatığı gibi elektrik sandalyesinde insanı da kızarır, çünkü nerede kanal bulursa oraya gider. Hiç bir moral yönü yoktur.

Kutsal kitaplarda Tanrı Adem'e Cennet Bahçesinin ortasında bulunan "İyiliği ve Kötülüğü Bilme Ağacının" meyvasını yememesi yeğane yasak olduğunu belirtir. Fakat yılan Havva'yı aldatır ve yasak meyveyi yemesini ikna edip "Katiyen ölmezsiniz, çünkü Tanrı bilir ki, ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, ve iyiyi ve kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız" der. Bu ağaç nadi sistemi ve yılan da kundalini olması gerek. Batı'da yaygın olan Kabalistik sistem ise Cennet Bahçesinde kökleri göklerde diğer ağaç, "Hayat Ağacı" etrafında gelişmiştir.

Çakralar

Çakralar

Yoga, Tantra, aküponktür ve astroloji gibi kadim ilimler, binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir ve aynı bu diğer ilimler gibi ayrıntılı ve belirgin bir sistem halinde getirilerek aktarılmıştır. Bunlara ilim diyoruz çünkü deneylerle elde edilen verilere dayanarak kanıtlanabileceği varsayılmaktadır. Bunalar binlerce yıldır insanlar tarafından gerçekleştirilen gözetim ve incelemelere dayanmaktadırlar ve milyonlarca kişi tarafından doğrulanmıştır.

(Newage ekolünden modern bir chakra ve aura resmi)

Çakralar, nadiler ve suptil enerjilere dayanan öğreti oldukça karmaşık bir sistemi oluşturur. Bu konu üzerinde yoğunlaşmış disiplinler, teori spekülasyonlara dayanmamaktadır ve tamamen deneysel ve yaşamda uygulanabilecek öretiler aktarmaktadırlar. Bu sistemler laya yoga, kriya yoga, şaktipatamaha yoga ve tantrik yoga altında aktarılmıştır. Bu sistemin binlerce Hindu ermişin hayal ürünü olarak üretildiği varsayımı oldukça olasılık dışıdır. Ayrıca, teorik yapısı mevcut bilimsel verilere ışık tutmaktadır ve pratik olarak bunu doğrulamanın ve uygulamanın yöntemleri açık ve sarih bir şekilde akatarılmıştır. Dolayısıyla, Mao'nun dediği gibi "Eğer bir şeftalinin tadını öğrenmek istiyorsan, onu ısır" demek gerekir. Ancak çakra ve nadi sisteminin çok ince ve hassas bir yapıya sahip olduğunu ve hastalığa hatta ölüme neden olabilecek hasarların yaratılabileceğini unutmamak gerekir. Hazırlıksız bir sisteme Kundalini'nin aniden girmesi tehlikelidir. Biyografik eseri "Kundalini, İnsandaki Evrimsel Güç", Gopi Krishna geçirdiği, şiddetli rahatsızlığa ve az daha ölüme yol açan Kundalini deneyimi aktarmakta, bu konuda ayrıntılı bilgiler vermektedir. Yardım için gittiği, Hindistan'ın en tabınmış eksperler ona yardım edememişlerdi, ona Kundalini'nin iyi bir deneyim olduğunu ve ondan kötü yan etkilerin olmaması gerektiğini söylemişlerdi. Aramdan yıllar geçtikten sonra, ölümcül bir rahatsızlık içinde yatarken, bir gün bir eski metinde kundalini enerjisinin yanlış kanaldan, pingala nadiden yükselebileceğini okuduğunu hatırlamıştı ve bunu düzeltip enerjiyi orta kanal yöneltmek için gerekli konsantrasyonu uyguladı ve başardı. Bu da Kundalini konusunda Doğu da bile tam ve kesin bir bilginin bulunmadığını gösteriyor.

Esas çakralar aşağıdaki tabloda verilmiştir, dikkat edilirse klasik yedi çakra yerine Harish Johari'nin "Çakralar" adlı eserindeki sınıflandırmasına uygun olarak sekizi verilmiştir, bunun sebebi, en üsteki Sahasrara çakranın diğerlerinden farklıdır oluşunda ve bütün çakraları içermesi açısından geçerli görülmüştür, ayrıca çakraların yedi gezegene ve yedi renge tekabülü açısından anlam kazanmaktadır, ayrıca gezegen karşılıklar da Harish Johari'nin kitabından alınmıştır, bunlar Kabalistik renk tekabüllerine tam uymaktadırlar, zira çakralarda renkler renk tayfına göre sıralanmıştır.

MULADHARA ÇAKRA

Birinci çakra Muladhara'dır. Muladhara'nın anlamı "temel"dir. Yeri anus ve üreme organları arasında bulunan perineum denilen bölgededir. Omurga ile bağlantı yeri omurganın en dibinde üçgen şeklinde kuyruk sokumu kemiği "cocyyx"dir. Buradaki sinir ağaları pelvik pleksüstür. Muladhara'nın Kundalini başlangıç noktası olduğu söylenir, ancak bazı görüşler bu yerin kanda denilen bir merkezde olduğunu savunur. Pranası bel altında bulunan apana'dır. Apana göğüste bulunan prana ile birleştiğinde kundalini uyarlanır. Aslında apana lunar prana'dır, prana'da solar prana'dır. Bazen ekol farkından değişik bu tür değişik tanımlar bulunur. Kundalini'nin yükselmediği durumlarda sushumna kanalın girişi yılanın kafası ile bloke edilir. Muladhara'nın rengi kırmızının çeşitli tonlarıdır. Gezegeni Sanskritçe'de Mangala, Mars'dır. Tattvası Prithivi, topraktır. Bu tattva sembolik olarak sarı bir kare şeklinde gösterilir. Çakranın sembolik hayvanı fildir. Duyusu kokudur.

Muladhara çakra dört taş yaprağı vardır, bunlar yayınladığı suptil ışınlardır. Çakralar arasında en düşük titreşimi içerdiği için fizik planına, ahamkaraya tekabül eder. Korku ve Freud'ün hayatta kalma dürtüsü buradan gelir. İç salgı (endokrin) bezi testistir.

SVADHISTHANA ÇAKRA

Svadisthana çakra tam üreme organları üzerinde hipgastrik peksüste bulunur. Anlamı "benliğin mekanı"dır. Rengi turuncu ve Budha, Merkür tarafından yönetilir. Eleman veya tattvası Apas, sudur ve genelde siyah bir zemin üzerinde beyaz bir hilal şeklinde gösterilir. Altı taç yyaprağı vardır ve duyu organı tattır. Hayvanı timsahtır. Bu çakranın idare ettiği iç salgı bezi yumartalıklardır. Freud'ün cinsel dürtüsü burada mekan eder.

MANIPURA ÇAKRA

"Pırlantalar Şehiri" anlamına gelen bu çakra, Solar Pleksüs, Güneş Sinirağısını hükmeder ve bu sinirağının isminden de anlaşılacağı gibi,Sanskritçe'de "Surya" denilen güneş tarafından hükmedilir. Elemanı da ateş ve rengi sarıdır. Ateş tattvası tapas yukarıya bakan kırmızı bir üçgen şeklindedir. On taç yaprağı vardır. Görme duyusuna tekabül eder. up. On taç yaprağı vardır. Görme duyusunu idare eder ve sembolik hayvanı kuştur. Bija mantrası "Rang" veya "Ram" dır. Bu çakranın idare ettiği iç salgı bezleri adrenallardır. Uyarıldığı zaman Manipura çakrası fiziksel enerji, canlılığı ve gücü artıtır. Bu merkez hatha yoganın önemli bir merkezini oluşturur.

ANAHATA ÇAKRA

Bu çakranın anlamı "Çalınmamış". Kalbe yakındır, timus bezini ve kardiak sinirağını idare eder. Rengi yeşil ve gezegeni Şukra, Venüstur. Tattvası vayu, havadır ve içi mavi daire veya yeşil bir heksagram olarak gösterilir. Oniki taç yaprağı vardır ve dokunma duyusuna tekabül eder. Sembolik hayvanı geyiktir. Bitya mantrası ""yam" veya "yang"dir. Uyarıldığı zaman Anahata çakrası yüksek duyguları uyarır. Kalp tarih boyunca aşk ve yüksek duyguların sembolü idi. Tantrik kayıtlara göre fiziksel kalbin öteki tarafında insanın ruhsal kalbi ananda kanda olduğu söylenir. Bu merkez bakti yoganın merkezini oluşturur.

VİŞUDDHA ÇAKRA

Bu çakanın anlamı "saf"tır, Brihaspati, Jupiter tarafından yönetilir. Rengi mavi ve 16 taç yaprağı vardır. Yeri gırtlak bölgesindedir. Kartoid sinirağısını, tiroid ve paratiroid bezlerini yönetir. İşitme duyusuna tekabül eder. Tattvası akaşadır ve içi siyah oval şekilde gösterilir. Pranası sesle ilgili udanadır, zira bu çakra gırtlaktaki ses telleri de yönetir. Bija mantrası ham veya hang'dır. Uyarıldığınıda akıl ve yaratıcılığı artırır. Bu merkez jnani yoganın merkezini oluşturur.

AJNA ÇAKRA

Bu çakranın anlamı "sınırsız güçtür". Alında kaşların arasında yer alıp bir nevi üçüncü göz olarak söz edilir. İki taç yağrağı vardır (bir görüşe göre her biri her biri 48 yaprak olmak üzere 96 yapraktan oluşmuş iki kanattan oluşur), rengi indigo ve gezegeni Şani, Satürn'dür. Tattvası bütün diğer tattvaları içeren suptil ve Mahat Tattavsı'dır. Biya mantrası Aum'dur. Ajna merkezi bir nevi içe gerilmiş üçüncü göze benzetilen pineal veya epifiz bezine bağlı olduğu inanılır. Bu çakra durugörüne, klervoyansa tekabül eder. Uyarılması psişik hassasiyeti, kavramsal idrakı ve şuur genişlemesini artıtır. Bu merkeze tam vakıf olmanın insanı geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği bilen bir trikaladarş'e dönüştürdüğü söylenir.

SOMA MERKEZİ

Tali çakra sınıfına giren ve sahasrara tarafından içerilen merkezler arasında Soma merkezi üst alının ortasında Ajna merkezinin üzerinde yer alır. Renig mor ve gezegeni Çandra, aydır. Yantrası donlunay, purna çandra'dır. Bu cıvarda ayrıca Kameşvara adında bir tali çakra daha bulunur.

SAHASRARA ÇAKRA

Bazı görüşlere göre, "bin taş yapraklı" anlamına gelen bu son çakra aslında gerçek bir çakra değil, bütün çakraları koordine eden ve içeren bir mega-merkezdir. Başın tam üstündedir ve büyük bir takke gibi başın üstünü örter. Hipofiz veya pituitary bezini ve serebral sinirağını yönetir. Rengi saf beyazdır. Sahasrara merkezinin uyarılması sezgisel ve mistik deneyimlerin, kozmosla bütünleşme hislerini uyandırır. Yogası raja yogadır.

TÜRKÇE KAYNAKLAR:

Şakralar, yazan C.W. Leadbeater, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları,İstanbul, 1988, Türkçe kaynaklar arasında özellikle çakralar konusunu ele alan bir kitapta Leadbeater'in "Şakralar" (Sanskritçe'yi esas alarak enerji merkezlerin adı "Çakralar"dır. Şakra çakranın Fransızca telaffuzundan uyarlanmıştır.) Kitap konuyu teosofik açıdan ele alır ve Leadbeater'in durugörü irdelemelerine dayanarak çakralar konusunda geleneksel bilgilerden biraz farklı şeyler aktarmaktadır. Durugörü ile izlenilen çakraların renkli resimlerini içerir. Geleneksel kaynaklara itibar gösteren birçok yazar bu kitaba pek itibar etmez, ama şüphesiz ki oldukça ilginç bir kitaptır.

Chakra El Kitabı, yazan S. Sharamon ve B.J. Baginski, Arıtan Yayınevi, İstanbul, 1nci Baskı 1995, 2nci baskı 2000, Bu konuda oldukça iyi bir kaynak, önerilir.

Kundalini, yazan Robert E. Svoboda, Okyanus, İstanbul, ?, Son derece iyi, fakat ileri seviyede ve ağır bir kitap, garip bilgilerle dolu.

YABANCI KAYNAKLAR:

Chakras, Energy Centers of Transformation, Harish Johari, Destiny Books, Vermont, 1987., Bu kitap çakralar üzerinde gerek Tantrik tradisonuna uygun, gerekse de bilimsel kapsamlı ve sağlam bilgiler vermektedir. Bu konuda temel bir eser olup, güzel bir uslupla ve bol destekleyici resimle yazılmıştır.

Colour Healing, Mary Anderson, The Aquarian Press. Northamptonshire. 1979, .

Energy Ecstasy - and your seven vital chaktas, Bernard Gunther, The Guild og Tutors Press, Los Angelos, 1978, Çakralarla imgele, bol resimli.

Knowledge of the Higher Worlds, Rudolf Steiner, Rudolf Steiner Press, London, 1969, Rudolf Steiner'ın bu başyaptı orta sayfalarında "İnisiyasyonun Bazı Yönleri" altındaki bölümde çakralar konusunda çok değişik ve yararlı bilgiler aktarmaktadır. Dikkatli bir şekilde okunması önerilir.

Kundalini, The Arousal of the Inner Energy, Ajit Mookerjee, Thames and Hudson, London, 1982, Kundalini konusunu Tantrik kaynaklar ve modern yorumlarla aktaran dört dörtlük bir eser.

Kundalini, The Evolutionary Energy in Man, Gopi Krishna, Shambhala, London, 1971, Gopti Krishna'nın başından geçen kundalini deneyimlerini birinci elden ve kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır. Son derece ilginç klasik bir eser.

Kundalini in the Physical World, Mary Scott, Routledge & Kegan Paul, London, 1983, Alice Bailey ve Tantrik kaynaklara dayan modern bir yorum.

Kundalini, an Occult Experience, G.S. Arundale, The Theosophical Publishing House, Adyar, India, 1938, Önemli bir Teosofist tarafından yazılan kundalini konusunda şiirsel ve sezgisel kısa bir yorum.

Kundalini, The Secret of life, Swami Muktananda, Gurudev Diddha Peeth, India, 1980, Hindistan'ın en tanınmış yogilerinden kaleme alınmış ve birçok ileri seviyede bilgi ve ipuçları veren kısa eser.

Wheels of Life, A User's Guide to the Chakra System, Anodea Judith, Llewellyn Pub., Minnesota, 1992, Çakralar konusunda çok uzun ve kapsamlı uygulamalı bir modern yorum. 


http://www.yasamoyunu.net/yoga_meditasyon_reiki_feng_shui_vs/36666-cakralar_kundalini_ve_okult_anatomi_insanin_ruhsal_yapisi_ve_gizli_anatomisi.html

Çakralar, Kundalini ve Okült Anatomi - İnsanın ruhsal yapısı ve gizli anatomisi

İnsanın ruhsal yapısı ve gizli anatomisi ile ilgili bilgi dünyanın her tarafını saran bir gizli öğretiler ağının bir parçasıdır. Bu bilgi, insanın psişik gelişmesini hızlandıran tekniklerle ve varlığı zamanımızda bilim çevrelerce yeni yeni fark edilen, fakat henüz tam anlaşılmayan çok ince psişik mekanizmalarla yakın bir ilişkisi olduğundan, çağlar boyu gizli tutulmuştur. Bu kadim öğretilerden Uzak-Doğudakiler günümüze denk korunmuş, hatta ayrıntılı bir şekilde kaleme alınmıştır. İçerdiği teknikler hazırlıksız kişiler tarafından uygulanması bazı tehlikeler arz etmesi yönünden, Uzak-Doğuda ancak özel eğitilmiş kişiler tarafından programlı bir şekilde aktarılır. Oysa, Batılı kadim uygarlıklarda izleri yer yer görülmekle beraber, bu konuda bir öğreti olarak elimizde herhangi bir açık ve ayrıntılı belge geçmemiştir. Ancak, bazı öğretiler belirli ezoterik örgüt ve tarikatlar tarafından aktarıldığı söylenmektedir. Özellikle Hıristiyanlığın yayılması ile bir çok eski eser imha edilmiş ve mister kültlerin öğretileri adeta tarihten silinmiştir. Uzak-Doğu Tradisyonu Batıda yaşanan bilgi katliamından nispeten sıyrılmıştır. Ancak Batının da kendine has bazı öğretileri de günümüze dek varlığını korumuştur. Bu konuyu da farklı başlıklar altında açıklayacağız. Oysa, Batı öğretilerin önemli bir kaynağı eski Mısır'da majikal, şamanik ve tantrik öğretilerin bir bütün olarak tek bir çatı altında faaliyet ettikleri konusunda bazı ipuçları görmekte mümkündür. Aşağıda, okült anatomi, psişik enerjiler ve çakralarla ilgili bu öğretileri kısmen aktarıyoruz. Ayrıca, Gurdjieff öğretileri, Teosofi, Antroposofi ve modern psikolojide bulunan konumuz ile ilgili bilgiler de aktarılmıştır.

Çakra sözcüğü daha kısa bir süre önce pek duyulmazdı. Şimdi ise pek çok insanın ağzında dolaşıyor. Bu konuyla ilgili bazı farklı yorum ve tekabüller bulunmakta, aşağıdaki yazıda bir yandan en sağlam ve sağlıklı kaynaklardan bilgiler toparlarken, diğer yandan güvenilir bir şekilde belgelenmiş deneyimlere, kendi deneyimlerimiz (ki bunlar da var) ve özel merakımız olan konunun Batı ezoterizmle kesişme noktalarını ele aldık. Maalesef, bu konuya gerektiği gibi fazla ayrıntılı girmemiz şimdilik pek mümkün değildir.

Brahman - Atman

Hindistan sanki ayrı bir dünya veya en azından kıta gibidir, bir sürü farklı iklim, ırk, dil ve dini barındırır, tarihi dünyanın en eski uygarlıklarını uzanır. Mohenjo-Daro uygarlığı, eski Mısırlılar ve Mezopotamya'da Sümerler ile yan yana mevcut diğer bir nehir uygarlığıydı. M.Ö. 2000 yıllarında Aryanlar istila ettiği zaman bu kadim kültürün kökünü kazmaya çalıştılar, yakıp yıktılar. Ancak zamanla eski uygarlığın öğretileri ortaya çıkmaya başladı ve Ari kökenli Vedik kültürü ile kaynaştı. Bu yine kültürde eski Tantrik inanışlar tekrar yüzeye çıktı. Tantrik tanrı Şiva yeni panteonda, trimurti'de Brahma ve Vişnu ile birlikte gözükmekteydi. Aslında Brahma, Vişnu ve Şiva üçlüsü tek bir tanrının farklı yüzleridir. Brahma yaratıcı, Vişnu koruyucu ve Şiva yok edici olarak evrenin yaratılış, varoluş ve yok ediliş sürelerinin kozmik hakimini gösteriyordu.

Hint kutsal metinler ve edebiyatında Vedalar, Puranalar, Brahmanalar, Upanişatlar, Tantralar, Mahabararata ve Ramayana gibi klasikler mevcuttur. Bunların arasında Tantralar ve Yoga sutralar bazen de insan bedeninim suptil yanı ve uyarılmasıyla ilgili oldukça teknik bilgiler verirler.

Upanişatlar ormana çekilmiş ve münzevi bir hayat yaşayan kutsal adamların müritlerine aktardıkları, bazen de sade öğretilerden oluşmuştur. Bunların birinde insanın yüksek benliği olan atmanı bir baykuşa benzetilir. O bir ağacın en üst dalında sakin ve hareketsiz dururken, alt dalda egoyu simgeleyen serçe daldan dala atlıyor ve sürekli sağına soluna bakıyor. Atman ve Brahman özde birdir. Diğer bir deyimle insanın yüksek benliği Tanrı ile birdir. Upanişatlar'daki bazı bilgileri özetleyip modern bir kılıfa soksak şöyle bir sonuca varabiliriz...

Kendimize soracağımız ilk soru "ben" nedir? Benlikten söz edildiği zaman birbirine aykırı bir çok şey aklımıza gelir. Ayrıca "bedenim", "duygularım", "düşüncelerim" gibi bir çok kavram kullanırız. Bu tip sözlerde sahip olma hali gözükmektedir, "ben" duygulara, düşüncelere sahip olma durumundadır ve genelde benle bir tutulan bir çok özelliğe sahiplenmiş gözükmektedir. Burada "ben" sanılan şeylerin ve "gerçek ben" ayırımı yapmamız gerekiyor. "Gerçek ben" nedir? Buna bilim cevap verememektedir. Çünkü bilim cisimlerin incelenmesine dayanıyor. Oysa, bu "gerçek ben" cisimlerin sanki bulunduğu zaman-mekan ikilisinin dışında faaliyet gösterir. O gözlenemiyor çünkü gözleyen kendisidir. Buna rağmen onun algılama aracı olan duyu organlarından ayrı olduğu kesin, çünkü duyu organları kullanılmadığı zamanlarda da onun faaliyeti sürmektedir. O halde, neden "ben" kendisinden ayrı olan bir çok şeyle kendisini bir tutuyor. Birisi "benim ülkem", "benim evim" ve hatta "benim karım" dediği zaman kendisini farklı bir takım dış nesnelerle ve varlıklarla bir tutmaktadır. Hatta zaman zaman insan kendisini o kadar kaptırır ki bir nesne ile adeta aynı hüviyete girebiliyor. Bunun sebebi "ben"in yapısından kaynaklanıyor. "Ben" her türlü kılığa, kalıba ve nesneye girebilir ve kaynaşabilir. İnsan araba kullandığı zaman ayaklarına ve kollarına uzantılar eklemiş oluyor. Örneğin, kullandığı araba bedeni ile bütünleşmiş oluyor ve adeta ikinci bir beden oluşturuyor. Bir çok durumda araba, sürücü için bedenleşmiştir ve sürücü insanlıktan çıkıp dört tekerlekli, hızlı hareket edebilen ve korna çalabilen metal bir canlı haline gelmiştir. Giyim eşyaları bedenin diğer bir uzantısıdır. Bunlar bedende ikinci bir deri tabakası oluşturur. Bir çok durumda, iklim şartlarına karşı bir koruyucu tabaka oluşturur. Ancak, genelde insan giysileri bir süs aracı olarak kullanılır ve kişiliğini başkalarına yansıtmak için özenle seçilir. Giyimini değiştirdiği vakit kişilik de o giyime uygun bir biçimde değişime uğrar. Sırf bu hali yaşamak için insanlar mağazadan mağazaya dolaşırlar.

Bir bakıma bedeni beynin uzantısı olarak görebiliriz. Yapısı açısından beden sanki beyini taşımak için giriş ve çıkış üniteleri olan hareket eden bir donamındır. O halde beyin "ben" midir? Buna cevabımız hayır olması gerek, çünkü "ben"in işleyişi sadece bilgisayar gibi bilgi toplayan, depo eden ve işleten bir işleyişin üstündedir, ama, yine de zihinsel faaliyetlerinin yöneticisidir. Ancak, insan, onun başka hüviyetlere girme özelliğinden dolayı kendini düşünce faaliyetlerine o kadar kaptırabilir ki "ben" ve düşüncenin arasındaki ince farkı görmeyebilir. Ancak akıl ve "gerçek ben" arasında ki bu fark, meditasyonda açıkça ortaya çıkar. O halde madem ki "ben beden veya akıl değil, o ne olabilir?

Ona kişilik veya şahsiyet diyebilir miyiz? Kişiliği nasıl tanımlarız? Gurdjıeff'e göre insanda kişilikten yanı sıra bir de öz vardır. Kişilik bizim dış tesirlerden aldıklarımızdan oluşmaktadır, buna karşın "öz", bizim doğal iç varlığımızı içerir. Kişiliğin unsurları arasında isim, cinsiyet, aile, ırk, din, memleket sayabiliriz. Ayrıca saç rengi, irsi özellikler sosyal mevki, meslek, yemek zevklerini ve her çeşit kişisel özellikleri de sayabiliriz. Bu somut özellikler dışında bir de Doğu'da Karmik özellikler denilen bir kavram vardır.

Karma Sanskritçe'de davranış, hareket anlamına gelen "kr" kökünden gelmiştir, ve reenkarnasyon doktrini ile yakın bir bağı vardır. Bir insanın Karmik yapısı onun davranış şeklini belirler, ve ona uygun bir şekilde gelecek çevresel tesirleri çeker. Eğer onu bir iyilik ve kötülük bilançosu olarak idrak edersek, onu en basit şekilde yorumlamış oluruz. Genelde Uzak-Doğu'da bir insanın bu hayatta yaptıkları bir daha ki hayatını etkileyeceği inanılır. Mesela, kaba bir örnekle, yaşamını bir alkolik olarak geçiren biri, karaciğeri sakat doğabilir. Aynı şekilde cezalar olduğu gibi ödüller de vardır. Bunların haricinde günlük hayatta gelen şanslar ve felaketlerde karmik sebeplere dayandırılıyor. Bu açıdan kader kavramına benzer ancak karmik açıdan "kör talih" diye bir şey yoktur, zira ne ekersek onu biçeriz. Bütün bu anlattıklarımızdan aslında daha ince bir mantık işlendiği var sayılır. Günümüzde, geçmiş hayatlara dayanarak regresyona başvuran psikoterapi yöntemleri mevcuttur. Bu şekilde Freud psikoterapisinin temelinde yatan sorunların çözümlerinde çoğu kez unutulmuş olan, geçmiş hadiselere dönmek yöntemi de, geçmiş hayatlar için de ayrıca uygulanır. Geçmiş hayatlara dönme yöntemine ekminezi denilir. Ekminezi genelde hipnoz ile doğum öncesine "regresyon" ile gerçekleşir.

Gerek insanın hüviyetini oluşturan, gerek dış etkenler tarafından şekilenen özellikler ve karmik yapısını içeren iç özellikler yine de "gerçek ben" değildir". Bunun sebebi insanın son aşamada karmik tesirlerin üstesine gelmesi gerektiği prensibinde yatar. Hint Upanişadlar'da aktarılan Vedanta felsefesine göre "Gerçek Ben" veya Atman, sürekli olarak etrafında olup bitenle, gelip geçici nesnelerle ile özdeşleşme durumunda olan ve Sanskritçe'de Ahamkara olarak bilinen alt benliği aşmakla erişilir. Şahsiyet kelimesinin Batı dillerindeki karşılığı Latince'de maske anlamına gelen "persona" dan türemiştir, o halde bir maskenin arkasında gerçek bir kimlik olması gerek. Doğu yöntemlerde "Gerçek Benliğe" ulaşmanın bir yöntemi de, meditatif bir faaliyetle kişiliği soğan gibi soymakla erişilir, bütün zarlar kalktıktan sonra en içte kalan öz "Gerçek Benlik"tir. Başka bir yöntemle bir nehrin pınarını arar gibi düşüncelerin kaynağına inilir. İnsan zihni bir bilgisayar gibidir, ve programların gizli bölümlerine girmek için samiyet ve ciddi bir arayış parola görevini görür.

Atman, Monad veya Yüksek Benliğin modern psikolojide karşılığı superego'dur, ancak bu tam karşılığını vermez. Upanişadlar'da Atman ve Brahman'ın bir olduğu söylenir, yani Yüksek Benlik ve Evrensel Şuur veya Tanrı birdir. Yüksek Benlik "ilahi kıvılcım" veya jivatma'nın mekanıdır, ki bu daha önce belirtiğimiz gibi evrensel şuurun bir parçasıdır. İnsanda "ilahi kıvılcım" kendi ruhsal evrimini gerçekleştirmek üzere bir dizi enkarnasyonda çeşitli bedenler kullanır.

Suptil Bedenler

Teosofik öğretilere göre yüksek Benliğin mekanı kozal bedendir, kozal beden bir dizi yaşamdan en yüksek özellikleri etrafında toplayan inşaat halinde bir bedendir. Sutratma Yüksek Benlik ve ego arasındaki bağdır, geçmiş kişilikler bu bağ üzerinde birer boncuk gibi dizilirler. O halde, bir bakıma kişilik ölümden sonra varlığını sürdürmez, ama gelecek kişiliklerin karmik yapı malzemesini teşkil eder. Ölümsüz olan sadece ilahi kıvılcım veya jivatma'dır ve kullandığı bedenler işlerini gördükten sonra terk edilen birer araçtır. Ezoterik doktrinler insanda birden fazla bedenin bulunduğunu öğretir. Bunların arasında en kaba fiziksel bedendir. Şimdi bu bedenlere yakından bakalım.

Ezoterik doktrinlere göre bizim duyu ile algıladığımız fiziksel dünya dışında onunla aynı mekanı paylaşan duyu üstü alemler mevcuttur. Bunlara teosofistler kozmik planlar adını verdiler ve evrende yedi kozmik plan olduğunu belirtiler. Bu planların en kabası bizim algıladığımız fizik planıdır, diğerleri giderek suptileşiyor. Bir soğanın tabaklarına benzetsek en içteki tabaka en ruhsal ve suptil (ince) olandır ve en dıştaki en kaba ve fiziksel olandır. Bundan dolayı bazı okültistler bunlara iç planlar demeye tercih etmişlerdir. Kozmik planların birkaç tabakası olduğu gibi, bunların tam karşıtı olarak insanda da aynı şekilde maddenin en kaba türünden en suptil madde şekillere uzanan birkaç içsel tabakası bulunmaktadır. Bu tabakalar insanın çeşitli bedenlerini oluşturmaktadır. Fizik planında insanın bir fizik bedeni vardır. Aynı zamanda vital beden veya pranamayakoşa olarak bilinen eterik beden de, fizik planın daha yüksek titreşimli maddelerinden oluşmuştur. Her ne kadar eterik madde fizik planın bir parçası ise, hennüz bilim tarafından keşfedilmemiştir, ancak bio-enerji ve elektro-mağnetik alanlarla ilişkisi olduğu sanılmaktadır. Astral beden ise astral maddeden oluşmuştur ve astral plan onun doğal mekanıdır. Aynı fizik bedeni gibi, onun da yüksek ve alçak tarafı vardır, alt astral arzuları ve duyuları kontrol eder ve yüzden ona bazen arzu bedeni veya Kama-Rupa denilir. Mental beden ise mental maddeden oluşmuştur ve metal plan onun doğal mekanıdır. Onun da, yüksek bir ve alçak bir tarafı vardır, Buddhi-Manas ve Kama-Manas. Mental beden zihinsel olması dolayısıyla, yüksek yanı felsefik ve yaratıcı düşünceleri içerir ve tali tarafı somut düşünce, bellek ve entellekti içerir.

Dördüncü seviyede ilahi kıvılcım, Monad'ın vazıtası kozal beden yer alır, ona ruh diyebiliriz. Ona ruh dememiz yanlış olmaz ve aynı diğer bedenler gibi onun da ömrü vardır, bundan dolayıdır kimine genç, kimine yaşlı ruh denilir. Birçok metafizik doktrinlerde dört değil de, yedi kozmik plandan söz edilir. Bu dört kozmik planın üstünde üç ruhsal plan vardır, ancak, konumuz insan bedenleri olduğundan pratik açıdan ilk dört planı almamız yeterlidir. Qabalah ayrıca dört alemden oluşmuş bir sistemi verir. Gurdjieff sistemi insanda bulunan bu dört unsurun karşılıklı iletişim ve ilişkileri konusunda ayrıntılı bilgi verir. Gurdjieff Vedalar'dan alınma atlı araba örneğini vererek arabayı fizik bedenine, atı duygulara, sürücü zihine ve yolcuyu "benliğe" benzetilmiştir. Hisler ve arzuları simgeleyen at, arabayı hareket ettirmektedir, ancak zihni simgeleyen sürücü atların dizginlerini elinde tutarak onları istenilen istikamette sevk etmesi gerek. Eğer araba ağır ise atlar onu çekmekte zorluk çeker ve hareket yavaş olur, ancak sürücü atları idare edemiyorsa, atlar vahşi ve ondan güçlü ise arabanın istikametini onlar belirler. Gurdjieff'e göre bazen yolcu arkadan emirler iletmektedir, ancak sürücü bunları duymamaktadır ve arabayı kendi düşüncesine göre sürdürmektedir.

Yukarıdaki şekil psikolog Carl Gustav Jung'a göre insandaki unsurları göstermektedir. Prensip olarak yukarıda söz edilen dörtlü, kadim Vedik tasnifinden farkı yoktur. Bu durumda sezgi dördüncü ruhsal prensiple aynıdır, ve duyular da fizik bedenine aittir.


Devamı >>   


http://www.yasamoyunu.net/yoga_meditasyon_reiki_feng_shui_vs/36666-cakralar_kundalini_ve_okult_anatomi_insanin_ruhsal_yapisi_ve_gizli_anatomisi.html

27 Ağustos 2010 Cuma

Gizli, Manevi ve Ezoterik (Alternatif) Kitaplar Bedava indir Download

Gizli, Manevi ve Ezoterik (Alternatif) Kitaplar

İşte bazı spiritüel en önemli işleri, gizli ve PDF olarak tasavvuf var! gibi alanlarda: Simya, Astroloji, Kabala, Tören (Ritual) Magick, Hermetism, UFOlogy, Komplo Teorileri, Secret Societies dahil ... Niyetim; bazı genellikle bilinmeyen ya da yanlış yorumlandığını bilgi aydınlatmak.

AE Waite - Turba Philosophorum

Filozofların Crowd olarak onto Wise, Geliştirme Alchemy için bu onikinci yüzyılda tez kayıtlarını "Hermetik Derneği'nin toplantısında" Bilinen ve birkaç yüzyıl simya bilgelik ses verir. Thrice-Greatest Hermes Pisagor kadar, Felsefe Taşı onların peşinde Kraliyet Sanat tuşlarını Adepts sohbet ve Magnum Opus doğası.

Richard Laurence - Enoch Kitabı Peygamber



1821 yılında "Enoch Kitabı" Richard Laurence tarafından tercüme edilmiş ve başarılı sürümleri bir dizi yayınlanan 1883 baskısında doruğa. Bir kitabın ana etkilerin kötülük dünyasına düşmüş meleklerin varış ile geliyor onun açıklamadır. Enoch bir kâtip olarak, bu düşmüş melekler, ya da olanlar düşmüş adına bir dilekçe kadar yazma, nihai karar için yüksek bir güç verilmek üzere hareket eder. Hıristiyanlık Enoch gelen Final kıyamet, şeytanlar kavramı gibi bazı fikirlerin kabul, kökeni ve kötü düşmüş meleklerin ve bir Mesih ve sonuçta, bir Mesih krallığının geliyor.


Enoch BOOK sonuçta İncil kaldırıldı ve erken kilise tarafından yasaklandı. Bu kopyaları Etiyopya'da hayatta sahip olduğu, Yunanistan ve İtalya'da parçaları. Dead Sea Scrolls ve Nag Hammadi Kütüphanesi, Enoch Kitabı, orijinal Etiyopyalı Koptik script çevrilmiş gibi, erken kilise tarafından bastırıldı imha düşündüm nadir bir kaynaktır. Bugün geri basmak bu genişletilmiş delüks baskısında, özgün 1883 gözden geçirilmiş metin kullanıyor.

Enoch Kitabı Watchers, sonbaharında açıklayan Nephilim babası melekler. Melekler Enoch kendi adına aracılık gitti düşmüş Tanrı ile onları kendi doom ilan sonra. Kitabın kalan bir vizyon şeklinde ve onun âyetlerini Heaven Enoch ziyareti anlatılmaktadır.

Kitap beş oldukça farklı ana bölümden (detaylar için her bir bölümüne bakınız) oluşur:

* Watchers (1 Enoch Kitabı 1-36)
* Kitap benzetmelerle Enoch birinin (1 Enoch 37-71) (Ayrıca Enoch ve Similitudes denir)
* Astronomik Kitap (1 Enoch 72-82) (Ayrıca Heavenly Luminaries veya Kitap Luminaries of Book denir.)
* Dream The Book of Visions (1 Enoch 83-90) (Ayrıca Düşler Kitabı olarak da adlandırılır)
* Enoch ve Yeni Ahit'te yazılmış bir mektup (1 Enoch 91-108)

323 sayfa, 5,11 MB, PDF. Tarama.



Download Hotfile.com: Tek tıklama eğe düşmanlık: Richard Laurence - of Enoch Kitabı Prophet.pdf


-----

Ne yazık ki tüm orijinal iplik başlamış dedicatedly bakımı ve tehuti güncelleyen kayboldu. Ben yeniden ama başlıyorum ben emeği geçen bütün Mesajları geri yükleyemezsiniz. Kendimi orijinal iplik geri yükleme gibi birçok ile başlar.

Manly P. Hall Ses Verme (kapakları MP3 formatında):

Tüm ana sayfa olarak kullanılabilir bak listesi:

Kodu: Ses Serisi

Olarak web sitesinde:

A Manly P. Hall 's Tapes İlgili Not: Bazı bu bantların yapıldı ideal ayarları ve mono kanallı kayıt cihazınız az. Bu PRS günlük çevresinde Manly P. Hall vintage kayıtları ve itibaren dersler ve yıl geçmiş üzerinden seminerler. Biz oldukları gibi onları beğeneceğinizi umuyoruz.

Yani kalite bazı en iyi değildir.

Alchemy 7 saat

1. Simya Geleneğinin Adepts
2. Büyük İşin Hermetik Semboller
3. Alchemy İnsan Rejenerasyon
4. Çin ve Tibet Alchemy

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık


Atlantis Hipotez 9.5 saat

1. Yunanistan ve Mısır Atlantis Records
2. Hindistan ve Çin'de Atlantis Records
3. Afrika & Polinezyası Atlantis Records
4. Avrupa'da Atlantis Records
5. Eski Amerika Atlantis Records

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Sözlü Great Legends Dünya 9 saat

1. Gizem Demir Kulesi (Hindistan)
2. Gesar Karaca (Tibet)
3. Sea King (Japonya Mahkemesi)
4. Cennet Queen (Çin)
5. Golden Legend (Avrupa)

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Mystery Anlamı Antik Rituals 9 saat

1. Antik Mısır'ın Girişimi Rites
2. Yunanistan ve Roma Devlet Gizemler
3. Erken Amerika'da Ezoterik Rituals
4. Çin ve Japonya'da Secret Törenleri
5. Hıristiyan Kütle Secret Sembolizm

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

ASTRO-İLAHİYAT Astroloji Influence İnsanoğlu 9 saat Has nasıl

1. Zodiac & Great Platonik Yıl
2. Astroloji ve Evrensel Kozmoloji
3. Gezegenler ve Eski Tanrılar
4. Mesih'in Büyük Güneş Sembolü
5. Journey İnsan Soul Astroloji döngüleri boyunca

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık


Ezoterik ANTROPOLOJİ
Special Edition Öğrenme "öğrenciler için yaşamayı öğrenmek için" 9.5 saat Living tarafından derlenen

1. İnsan Yaşam Beginnings
2. Doğadaki İnsanlığın Yükselişi
3. Race & Dil Origins
4. Insanlık Ensouling
5. Human Race Geleceği

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Beş kat DOĞA SELF 9 saat OF

1. Öz Bu Senses
2. Bu düşünür Self
3. Öz Bu Wills
4. Öz Bu Grows
5. Real Self

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Araştırmalar Man yılında Grand Symbol Gizemler 9,5 saat

1. Embriyoloji ve Hücre Hikayesi
2. Beyin & Soul Release
3. Kalp, Yaşam Seat
4. Spinal Kolon ve Kundalini
5. Epifiz Bezi ve Endokrin Sistem

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Gizemler kabala 8 saat

1. Eski Günleri - Tanrı Niteliği
2. Anne Mysteries of - Yaratılış Süreçleri
3. Angel of Presence - Evrensel Kanun İdaresi
4. Chariot İyilik of - Cabalism & Yoga Mistik Disiplinler
5. House Everlasting - Heaven & Earth Restorasyonu

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Modern pratik Tasavvuf 8,5 saat Living

1. Bilimsel bilgideki Mistik İçerik
2. Kişisel Eylem Mistik Direktifleri
3. Modern Tıp Mistik Yönleri
4. Kültür ve Toplum Mistik huzurun
5. Modern Psikoloji Mistik Trendler

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Atom Din ve Felsefe 9 saat

1. Yunan Filozof-Atomists
2. Hindistan ve Çin'deki Atom Araştırma
3. Atomculuk Erken Avrupa Felsefe
4. Modern Felsefe Atom ile başa çıkabilir nasıl
5. Atom Çağı Ruhsal Challenge

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Döngüsü Phoenix - Yeni Bir Yaklaşım Felsefe Tarihi için 9.5 saat

1. M.Ö. 600 - Antik Öğretmenler Dönemi
2. 1 AD - Christian Era
3. 600 AD - Müslüman Era
4. 1200 AD - Fikri Restorasyon Dönemi
5. 1800 AD - Sosyal Kurtuluş Dönemi

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık


Doktrinler Hermes Trismegistus 9 saat

1. Oryantasyon Hermetik Felsefe
2. Hermetizm, Gnostisizm ve Neoplatonism
3. Hermetik Edebiyat Büyük Beden
4. Etkisi Hermetik Geleneğin Hıristiyanlık
5. İlke Metin, İlahi Pymander


Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık


Doktrinler Neoplatonism 8,5 saat

1. Platon'un İlahiyat üzerinde Proclus
2. Gizemler üzerinde Iamblichus
3. Plotinus Beautiful
4. Porfir Ulysses Etrafta dolasirken
5. Julian Tanrıların Annesi hakkında

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Ezoterik Felsefe HP Blavatsky 9 saat

1. Gizli Doktrin "kaynağı"
2. Hint Felsefesi HP Blavatsky tarafından yorumlanıyor olarak
3. Tibet budacılığı iç Öğretileri
4. Mahayana Budizm gibi Silence "nin" Ses
5. HP Raja Yoga Blavatsky

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

9,5 saat Bilinç Boyutları keşfetmek

1. Evrensel ve Kişisel Bilinç
2. Yaklaşım Preconscious için
3. Nature & Man Bilinçaltı Türkiye
4. Bilinç & Mind
5. Superconscious Biliş

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık



İlk İlkeleri Felsefe 8 saat

1. Metafiziğin Dört Yönleri
2. Mantık ve Etik
3. Psikoloji & Epistemoloji
4. Estetik & Theurgy
5. Sembolizm Ten Bulls

Kodu: _Exploring_Dimensions_of_Consciousness.rar.html
Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Yoga Beş Yolları (9 saat, 68MB)

1. Karma Yoga - Eylem Yoga
2. Hatha Yoga - Body of Yoga
3. Bhakti Yoga - Devotion ve Yoga
4. Inana Yoga - Bilgelik Yoga
5. Raja Yoga - Royal Yolu

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Büyük polarizasyona 8 saat

1. Heaven & Earth
2. Tanrı ve Adam
3. Truth & Hata
4. Good & Evil
5. Heart & Mind

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Görünmez Bodies Men Hindu Felsefe 9 saat içinde

1. Sthula Sharira - Fiziksel Body & Its Özellikleri
2. Yaşayan Shariri - Etheric & Vital Bodies - Onların Fonksiyonu
3. Kamaru Pa - Duygusal Doğa & Faaliyeti
4. Rupa & Arupa Manas - Beton ve Özet Zihin Araçlar
5. Buddhic Kılıf - Sezgisel İlkesinin Seat

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Işaretlerini Ezoterik Edebiyat 9 saat

1. Francis Bacon - "Yeni Atlantis"
2. Knorr Von Rosenroth - "kabala" örtüsünü
3. Arthur Edward Waite - "Gül Haç Kardeşliği"
4. Mary Ann Atwood - "Hermetik Mystery Into A düşündüren Sorgulama"
5. HP Blavatsky - "Gizli Doktrin"

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık

Love Serisi 6 saat

1. İnsan Love
2. Aşk Güzellik
3. Love of God
4. Sevgi Doğa
5. Love of Truth
6. Aşk kurtarıcı Güç

Kodu: Hotfile.com: Tek tık eğe düşmanlık
New Concepts of Therapy for Daily Living 9 hours

1. Constructive Uses of Suggestion & Autosuggestion
2. Recent Progress in Hypnotic Techniques
3. The Value of Group Prayer & Meditation
4. Types of Magnetic Healing
5. Mental Control of the Energy Fields of the Body

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Paracelsian Philosophy 9.5 hours

1. On Natural & Unnatural Religion & Science
2. Invisible Creatures of the Five Elements
3. Universal Energy & Metaphysical Medicine
4. Doctrine of Sympathetic Forces in Nature
5. Man as a Constellation

Code: Hotfile.com: One click file hosting

The Philosophy of Value 9 hours

1. The Oriental Concept of Value
2. Things as Objects of Value
3. The Ageless Quest for Value
4. Taking Hold of Value
5. Living in the Light of Value

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Psychological Theory and Practice 9 hours

1. Defense Mechanisms in Daily Conduct
2. Dissociation: The Abrupt Mood Change
3. Prenatal Factors in Psychic Stress
4. The Psychology of Social Integration
5. Cause & Effect in Mental Process

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Pythagorean Theory of Number 10 hours

1. Basic Philosophy of Numeration & Number
2. The Tetractys & the Motion of Number
3. The Fourth Pythagorean Proposition
4. The Human Soul & Archetypal Number
5. The Symbolism of Numbers

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Studies in Comparative Mythology 9.5 hours

1. Babylonian Creation Myths
2. Greek Philosophical Mythology
3. Teutonic Hero Myths
4. Buddhist Regeneration Myths
5. Egyptian Myths of the Afterlife

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Studies in Dream Symbolism 9 hours

1. An Alphabet of Dream Symbols
2. Self-Instruction Through Dreams
3. Warnings & Premonitions – The Dangerous Dream
4. The Dream as a Mystical Experience
5. The Twilight Hour – Dreams Between Sleeping & Waking

Code: Hotfile.com: One click file hosting


Studies in Self-Unfoldment 9.5 hours

1. Inward Perception
2. The Practice of Concentration
3. The Discipline of Retrospection
4. The Mystery of the Transcendental Personality
5. Realization as Illumination

Code: Hotfile.com: One click file hosting


Symbolism of the Great Operas 9 hours

1. Builder of World Peace “The Ring of the Niebelungs” – The Karmic Cycle That Cannot Be Broken
2. “Parsival & Lohengrin” – Esoteric Schools in the Christian World
3. “Faust” – Fall & Resurrection of the Human Soul
4. “The Magic Flute” – The Return of Masonic Initiation to the Modern World
5. “The Meistersingers of Nuremberg”

Code: Hotfile.com: One click file hosting

The Universe According to Esoteric Philosophy 8.5 hours

1. Of Creation & the Gods
2. Of the Universe & Its Laws
3. Of the Sun & Its Planets
4. Of Nature & Its Kingdoms
5. Of Man – His Origin & Destiny

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Unseen Forces that Affect our Lives 8.5 hours

1. The Living Universe Beyond Our Sensory Perceptions
2. Demonism in the 20th Century
3. Obsession & Spirit Possession
4. Thought Forces & Psychic Ghosts
5. Secret Powers & Why We Should Not Use Them

Code: Hotfile.com: One click file hosting

The Wisdom Series 6 hours

1. The Challenge of Forever Becoming
2. The Wonder World of Words
3. From Knowledge to Wisdom
4. From Wisdom to Understanding
5. Faiths That Lead to Certainties
6. Now, A Moment in Eternity

Code: Hotfile.com: One click file hosting

Worlds in Transition 9 hours

1. Religion Beyond Dogma
2. Science Beyond Materialism
3. Philosophy Beyond Doctrine
4. History Beyond Tradition
5. Education Beyond Authority

Code: Hotfile.com: One click file hosting

The Zen Concept of Intensity Without Tension 8.5 hours

1. The Pressure Mechanism & How It Operates
2. Pressure Arising From Personality Conflicts
3. Pressures Arising From Family Relationships
4. Pressure Associated With Youth, Maturity, & Advancing Years
5. Pressures Arising From Environment & World Conditions

Code: Hotfile.com: One click file hosting