Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

30 Nisan 2011 Cumartesi

Gurdjieff Sistemi

Gurdjieff Sistemi



Gurdjieff sisteminden uyarlanan yukarıdaki şekil bedensel işlevlere göre farklı insan tipleri ve seviyeleri göstermektedir. Birinci sütunda fizik bedeni baskın insan tipi görüyoruz. Bu insan için fiziksel beden ifade aracıdır ve çevreyi bedensel işlevleri açısından algılamaktadır. Fizik beden ön planda olduğu için duygu ve düşünce pasif durumundadır. Yaptığı işler arasında ağır işçilik gibi bedensel ağırlıklı işler olabilir, faaliyetleri arasında atletizm ve jimnastik de bu sınıfa girebilir. Bu kişi için Hatha Yoga uygun olabilir. Gurdjieff bu kişinin tercih ettiği ruhsal disiplin için "fakirin yolu" sözünü kullanmıştır. Burada "fakir", bedenine şiş sokmak, ateşte yürümek gibi marifetler sergileyen kişilere denilir.

İkinci sütundaki kişi duyguları tarafından yönetilmektedir. Burada görüldüğü gibi duygusal / astral beden pozitif olarak ve fiziksel beden negatif olarak gösterilmiştir. Bu tür insanın sanatsal yanı ağır basabilir ve onun duygusal değerler maddi değerlerden daha önemlidir. Aynı şekilde zihinsel işlevleri de sübjektif, duygusal değerler tarafından yönetilmektedir. Bu kişi için Bhakti Yoga uygun olabilir. Gurdjieff bu kişinin yoluna "keşiş" yolu olarak aktarmıştır.

Üçüncü sütunda entelektüel insan tipi görülmektedir. Burada komuta zinciri zihinden duygulara ve duygulardan bedeni gider. Yöneten en tepede bulunan zihinsel / mental bedendir. Bu kişinin yoga şekli Jnani Yoga'dır. Gurdjieff'e göre bu kişinin yolu "yogi'nin yolu"dur.

Dördüncü sutün çok az kişi tarafından erişilir. İnsan burada gerçek benliğini keşfeder. Benlik veya ruh zihni yönetir ve komuta zinciri fiziksel bedene dek iner. Bu seviyeye ulaşmak için kişiliğin gelişmiş olması, şuurluluk, farkındalık ve aydınlanma gerekir. Gurdjieff kişilik ve öz (gerçek benlik)n arasındaki ilişkiyi şöyle tanımlıyordu. Kişiliği insan çevresinden aldığı şeylerden oluşur. Öz kendiliğinden içinde bulunan olgudur. Kişiliğin ve özün gelişmesi paralel gitmelidir.

Eğer birisinde öz çok gelişmişse, ancak kişilik gelişmemişse, o kişi Gurdjieff'in "aptal evliya" dediği insan türü olur. Eğer aksine kişilik çok gelişmişse ve öz gelişmemişse o kişi sadece çevresinden öğrendiği veya taklit ettiği şeyleri yansır.

Eterik Beden

Ezoterik edebiyatta insanın etrafını saran aura adında bir alandan söz edilir. Bu aura durugörü yeteneğine sahip kişiler tarafından görülür, ayrıca aurayı görmek için Dr. Kilner'in geliştirdiği disinamin ekranları ve Kirlian fotografçılık geliştirilmiştir. Aurayı görenler onun bedenin etrafında birkaç kuşak şeklinde sardığını ifade etmişlerdir. Bedene en yakın olanı halka eterik auradır, genelde açık mavi renktedir. Bedene bir iki santin yakın olmasına karşın, sağlıklı bir bedende daha fazla uzar ve daha açık renkte ve parlaktır. Bu ilk kuşak insanın sağlık durumunu belirler. Astral bedeni yansıyan ikinci kuşak insanın hislerini yansır. Mental bedeni belirleyen üçüncü kuşak insanın zihnini belirler. Dördüncü kuşak sezgileri ve duyu ötesi algılamayı belirler. Beşinci kuşak kişisel karmik yapıyı belirler. Altıncı kuşak ruhsal tekamül ile ilgidir ve yedinci kuşak kozmik şuurla ilgilidir.

Rudolf Steiner'e göre bir insanın eterik bedenini görebilmek için, kişiye bakıp zihinsel olarak fizik beden görüntüsünü silmesi gerekir, ondan sonra eterik bedenin dışındaki bedenleri de silmesi gerekir. Geriye eterik bedeni kalır.

Tantrik ve Yoga tradisyonlarına göre, vyana veya eterik beden nadi denilen binlerce ufak kanaldan oluşmuştur. Nadilerin görevi bedenin değişik taraflarına prana kapsamında suptil yaşam enerjileri, tattvaları ve zihinsel enerjileri aktarmak görevini görürler. Tattvalar beş elemandan oluşur, bunların arasında toprak, su, ateş, hava ve akaşa vardır. Pranaların da çeşitleri vardır esas olarak prana olarak bilinen enerji türü insan göğüs kısmında biriktiği belirtilmiştir. kafa ve gırtlağı dolduran zihinsel prananın adı upana'dır. Karın ksımındaki prana samana'dır ve kalın bağırsak ve üreme organları saran parananın adı apana'dır.

Nadiler Sanskritçe'de hareket anlamına gelen "nad" kelimesinden türemiştir. Bazı kadim kaynaklara göre bu nadilerin sayısı 72.000'dir. Aküponktür meridiyenlere tekabül eden ve boydan boya uzuan 12 esas nadi vardır. Ayrıca üç ana nadi vardır ki, bunların adları Sushumna, pingala ve ida'dır. Nadileri bir örümcek ağının ipliklerine benzetmek mümkündür kesiştikleri yerlerde aküponktür noktaları vardır. Bazı nadilerin sinir ve damarlara paralel uzanmalarına rağmen onlara karıştırılmalıdır ve ancak durugörü ile görülmeleri mümkündür. Tantrik kaynaklarında nadiler arasında ayrım yapılmıştır. Pranavaba nadiler çeşitli pranaları aktarırılar. Manovaha nadiler ise zihinsel güçleri aktarırlar.

İnsanın serebrospinal veya beyin-omuriliği sistemi bedenin yönetim mekanizmasını içerir. Buradan bütün bedene komutlar gider, duyulardan mesajlar gelir ve şuurun işlevleri yer alır. Suptil bedende üç ana nadi, sushumna, pingala ve ida sırtan geçen omuriliği üzerinde kurulmuştur. Ortadan geçen sushumnanın çeşitli yerlerinde bedenin ön cephesine doğru çiçekleri andıran bazı enerji merkezleri uzanır, bu suptil merkezlere çakra denilir. Çakralar fizik bedeninde pleksüs denilen önemli sinir ağları, endoktrin bezlere ve önemli organlara tekabül eder ve astal, mental, kozal karşılıkları da vardır.

Hiç yorum yok: