Tai Chi Chuan
SERTLİĞİN ÜSTESİNDEN YUMUŞAKLIKLA GELME SANATI
Kimine göre meditasyon tekniği, kimine göre egzersiz sistemi, kimine göreyse bir savunma ya da dövüş sanatı... İçerdiği hareket, tekme, yumruk ve savuşturmalarla bir dövüş sanatı görüntüsü çizse de Tai Chi aslında tek başına bunların hiçbiri ya da tam tersine, hepsi...
Modern yaşamın stresi, yıpratıcılığı, yarattığı gerginlik ve türlü hastalıklar, Batılı toplumları olduğu gibi kentli Türk insanını da Uzak Doğu’ya yöneltti. Modern insanın, elde bulunandan çabuk sıkılan ve gözünü yeni, farklı şeylere diken karakteri ve biraz da mistisizm modası, küreselleşmenin yarattığı imkânlarla birleşince; meditasyon, yoga gibi Uzak Doğu’ya özgü pek çok aktivite, spor Batılı insanın yaşamına girdi, oldukça da “trendy” bir hâl aldı. Bu sporlardan biri de, ülkemizde adını artık daha sık duyar olduğumuz “Tai Chi” ya da tam adıyla “Tai Chi Chuan”.
Kimilerine göre bir meditasyon tekniği, kimilerine göre bir egzersiz sistemi, kimilerine göreyse bir savunma ya da dövüş sanatı, Tai Chi. Barındırdığı hareket, tekme, yumruk ve savuşturmalarla bir dövüş sanatı görüntüsü çizse de, Tai Chi’nin aslında tek başına bunların hiçbiri ya da tam tersine hepsi olduğu söylenebilir: Zihinsel dinginliği ve konsantrasyonu gereksindiği için bir meditasyon tekniği; artık tıp doktorlarının reçetelerine bile girdiği, bir koruyucu hekimlik türü olarak kabul görmeye başladığı için egzersiz sistemi; asla saldırganlık barındırmasa da bir saldırıyı rahatlıkla savuşturabilen yapısından, dahası adındaki “yumruk” anlamına gelen “Chuan” sözcüğünden de anlaşılacağı üzere bir savunma sanatıdır Tai Chi.
Kendini savunmanın bilgeliği
Taoizm felsefesinden etkilenerek geliştiği bilinen Tai Chi’nin ortaya çıkışıyla ilgili birçok rivayet anlatılır. Bunlar arasında en çok bilinenine göre; günümüzden yaklaşık 900 yıl kadar önce Chang San Feng isimli bir rahip, meditasyon yaparken, bahçeden birtakım sesler duyar. Bir yılan, bir turnaya doğru kafasını kaldırmış, saldırmaya hazır beklemektedir. Turna aniden yılana saldırarak savaşı başlatır. Yılan, turnanın bacaklarına dişlerini geçirmek üzere hamle yaptığı sırada turna, ayaklarını yukarı çekip kanatlarını alçaltır ve atağı savuşturur. Bir süre sonra her ikisi de birbirlerine dokunamadıkları hâlde bu savaştan yorgun düşerler. Bu noktada rahip, kendini savunmanın bilgeliğinin, kuvvete karşı esnek olmakta yattığını görür ve yaşanan bu savaştan hareketle Tai Chi Chuan’ı geliştirir. Buna göre, küçük bir güç uygulaması, kendinden çok daha büyük bir gücün savuşturulması ya da zararsız hâle getirilmesi için yeterlidir. “Yumuşak”, “sert”in üstesinden gelebilir; “güçsüz”ün “güçlü”yle dövüşmek için korkmasına gerek yoktur. Bir Çin filozofu olan Lao Tzu’nun (M.S. 4. yy) da işaret ettiği gibi, “Dünya üzerinde sudan yumuşak ve esnek canlı ya da madde olmadığı gibi, ne kadar sert ve dayanıklı olursa olsun, suya karşı direnebilen de yoktur. Esnekliğin direnci, yumuşaklığın sertliği yendiği herkes tarafından bilinen ama uygulanmayan bir gerçektir.” Yani Tai Chi, bireye kaba kuvvetten ziyade, karşı tarafın ne zaman atak yapacağını kestirebilme yetisi, hız ve hassasiyet kazandıran bir sanattır.
Chi ile bütünleşmek
Tai Chi, Chi ile uyumlu olma sanatı olarak da tabir ediliyor. Japonca’da “Ki” hâlini alan Çince “Chi” sözcüğü, evreni tümüyle dolduran enerji anlamına geliyor. Yıldızlar, hatta galaksiler arasında bulunan Chi; evrensel enerji, aynı zamanda evrenin kendisi kabul ediliyor. Evrensel uyuma ters düşmemek, daha gelişmiş bir varlık olabilmek ve üstün bilince ulaşabilmek için Chi ve onun akımlarıyla uyum içerisinde yaşamak gerekiyor.
Tai Chi, tek başına çalışılabiliyor olsa da grup hâlinde yapılanı makbul sayılıyor. Hareketlerin Chi ile bütünleşmek amacıyla yapıldığı Tai Chi’de zihin boşaltılıyor; hareketler akıcı, yavaş, yumuşak, döngüsel, kesintisiz bir biçimde, kendini sıkmadan ve kasları zorlamadan yapılıyor ve bunlar sürekli tekrar ediliyor. Gelişimin sırrı da bu tekrarlarda yatıyor: Tekrarlarla birey, kendini seyretme şansını yakalıyor; ki kendini seyretmek, meditasyonun bir başka tanımı kabul ediliyor. Chi ile ancak bu tekrarlar neticesinde, bu hareketler artık düşünmeden yapılmaya başlandığında bütünleşilebiliyor. Kişinin bu hareketleri yaparken iyi bir biçimde konsantre olup, Chi’nin akımlarını gerçekten hissederek yaşamaya başlamasıyla artık bu hareketleri onun yapmadığı; bunun Chi’nin yönlendirmeleri, Chi’nin gücü olduğuna inanılıyor. Bu hareketlerle en üst noktaya, evrensel birliğe, bütünlüğe varılmaya çalışılıyor. Bu açıdan bunun, Tasavvuf’taki, tüm varlıkları sevgiyle kucaklayıp, evren içinde bölünmezliğin içinde yer almak, birey olarak farkındalık, evrenin içinde, evrenin tozuna karışarak yaşama, tek vücut oluşturma düşüncesiyle paralellik taşıdığı söylenebilir. Buradan bakınca, Tai Chi’nin neden grup hâlinde yapılmasının tercih edildiği, bunun nasıl bir ahenk oluşturduğu anlaşılabilir.
Yararları saymakla bitmiyor
Tai Chi ilk dönemlerde Çin’de karate ve judo gibi bir dövüş sanatı tekniği olarak kullanıldıysa da zamanla sağlığı geliştirmek ve korumak amacıyla uygulanan bedensel ve ruhsal bir uyum sanatı hâlini aldı. Kas gücü, özel ekipmanlar, kıyafetler, aletlerle donatılmış salonlar gerektirmeyen, uygulanması için küçük bir oda yeterli olabilen Tai Chi, tüm yaş grupları için uygun nadir sportif aktivitelerden biri olarak çıkıyor karşımıza.
Tai Chi’nin gerçek bir sağlık kaynağı olduğu, artık hekimlerce, bilim adamlarınca kabul edilen bir gerçek hâline geldi. Geçtiğimiz yıl ABD’de gerçekleştirilen bir çalışma, Tai Chi’nin kronik hastalıklara iyi geldiğini; denge kontrolü, esneklik ve kalp sağlığı kazandırarak, kalp-damar hastalıkları, Multipl Skleroz (MS) gibi hastalıklarda olumlu sonuçlar verdiğini ortaya koydu. Uzmanlar, Tai Chi’nin birçok yıkıcı sağlık sorununda tedaviyi destekleyici olumlu etkilere sahip olduğunun altını çizerken; obezite sorunu yaşayanlara da diyet programına ek olarak, hem vücudu şekle sokması hem de diyetin oluşturacağı stresi azaltması açısından Tai Chi’yi salık veriyorlar. Tai Chi teknikleriyle doğru duruş pozisyonu sağlanacağı için, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkacak denge problemlerinin ve osteoporoz riskinin önemli ölçüde azaltılacağı bildiriliyor. Kas gücü gerektirmeyen egzersizler olduğu için de koşma gibi yüksek etkili egzersizlerde ortaya çıkan vücuda zarar verme riski, Tai Chi’de baş göstermiyor. Ve tabii ki çağımızın en büyük sorunlarından stresle başa çıkabilmek için de Tai Chi en fazla önerilen aktiviteler arasında yer alıyor. Anti-stres bir uygulama olarak ortaya çıkan Tai Chi’de stres, pozitif enerjiye dönüştürülüyor; böylelikle stres hormonlarının oluşturacağı zehirli etki önlenmiş oluyor.
Bir oduncu kadar sağlıklı bir bilge kadar sakin yapıyor
Tai Chi’de hareketlerin bir uyum içinde, yumuşak ve yavaş bir biçimde yapılıyor oluşu, sağlığı korumanın en gerekli kısmını oluşturuyor. Yavaş çekim hareketi, ilk aşamanın temelini teşkil ediyor. Her hareketin birkaç uygulaması bulunurken, yavaş hareketlerle kişi, vücuduna daha yakın oluyor ve kaslarını daha kolay rahatlatabiliyor. İlk aşamada yavaş çalışılırsa, vücudun nasıl hızlı kullanılacağı öğreniliyor ve sonrasında da hızlı uygulamalara geçilebiliyor.
Tai Chi’nin bedenimiz ve ruhumuz için faydaları aslında buraya yazmakla bitecek gibi pek görünmüyor. Çinlilerin şu tabiri, aslında konuyu özetlemeye yetiyor: Tai Chi kişiyi, bir çocuk kadar “ben” duygusundan uzak, bir oduncu kadar sağlıklı, bir bilge kadar da sakin ve huzurlu yapıyor.
Türkiye’de Tai Chi
Tai Chi, Türkiye’de de gitgide yaygınlaşan bir spor hâline geldi. Pek çok merkezde Tai Chi uygulamaları yapılırken, pek çok büyük şirket de çalışanlarına bir anti-stres uygulaması olarak Tai Chi çalışmaları imkânı sunuyor. Yine de -daha önce de belirtildiği üzere- Tai Chi çalışmak için herhangi bir özel mekâna, özel kıyafetlere vs. gerek duyulmuyor.
Türkiye’de Tai Chi konusunda en bilinen isim, Süha Ertekin. 1988’den bu yana Tai Chi’yle ilgilenen Ertekin, gruplara periyodik olarak Tai Chi çalışmaları yaptırıyor. .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder