Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

bahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2011 Cuma

Bahar depresyonuna etkili çözüm yoga

Bahar depresyonuna etkili çözüm yoga

Bahar mevsimini karşıladığımız bu aylarda kimi insanlar depresif etkiler altına girerek çeşitli psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Yoga, bahar aylarında yaşanan depresyon etkilerinden sizi uzak tutuyor!
Bahar depresyonu özellikle baharın ilk günlerinde başlayan enerji azlığı, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, mutsuzluk, sıkıntı, uyku bozuklukları ve iştah değişiklikleri gibi belirtilerle seyreder.

İlkbahar, Depresyon Nedeni mi?

İnsan biyolojisinin geçirdiği bu değişimleri kolaylıkla atlatabilmenin farklı yolları vardır. Mevsimsel depresyonun en önemli nedeni biyolojik faktörlerdir. Ayrıca genetik unsurlar da büyük önem taşır.

Mevsim dönümlerinde insan vücudunun farklılaşan biyolojik ve psikolojik ritimlerine alışması sırasında beyin kimyası kimi zaman olumsuz etkilenebilir. Her insanın biyolojik saati farklıdır. Yaşanan değişimler biyolojik dengeyi sarsabilir. Baharın gelmesi ile birlikte mutluluk hormonu olarak adlandırdığımız serotonin ve melatonin hormonundaki dalgalanmalar depresyona yol açabilmektedir.
Nişantaşı Yoga Art Center’ın Yoga Eğitmeni ve Uzmanı Zuhal Bozkurt mevsim geçişlerinin insan üzerindeki etkilerini şöyle açıklıyor: “Bahar aylarıyla gelen dinamizim, hayattan beklentilerin artması, hedeflerin çoğalması, yeni kararların alınması ve uygulanması konusunda yaşanan stres ile sıkıntılar kişiyi bunalım ya da kaygıya sürükleyebilir. Değişen vücut kimyanız ise bu duruma ayak uydurmaya çalışırken zorlanıp, sizi depresyona itebilir”.

Bahar depresyonundan nasıl korunabiliriz?
Bahar döneminde düzenli yapılan yoga sayesinde bahar depresyonunu aşabilir, bahar aylarını sağlıklı ve huzurlu geçirebilir, çeşitli kaygı ve sıkıntılardan kurtulabilirsiniz.
Nişantaşı Yoga Art Center’ın Yoga Eğitmeni ve Uzmanı Zuhal Bozkurt, bahar aylarında mutlaka yoga yapılmasını öneriyor. Bozkurt, bahar mevsiminde insan vücudunun değişiklik gösteren biyolojik dengesinin yoga sayesinde değişimlere kolayca adapte olarak kendi iç dengesini kurabildiğini söylüyor ve hormonların işleyişine olumlu katkı yapan Yoga egzersizleri ile psikolojinizi etkileyen kaygı, sıkıntı, bunaltı ve stres gibi etkenlerden uzaklaşıldığını belirtiyor.
Düzenli olarak yapılan yoga egzersizleri beyine mutluluk hormonu salgılatır, enerji verir, kas iskelet ve sinir sistemini güçlendirir. Bedenimizin tüm bölümlerini esnetip çalıştırır.
Vücudun esnekliğini sağlar. Zihni ve ruhu dinlendirir ve tüm bedenin huzura kavuşmasına yardımcı olur. Zihnin durulmasını sağlar ve olumlu düşüncelerin üretilmesini sağlar.
Bütün bedeni güçlendirip dinçleştirir, vücudu güzelleştirir, rahatlık verir, sakinleştirir ve sabırlı olmayı öğretir; insanı öz benliğine kavuşturur.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Bahar alerjisine bitkisel çözüm

Bahar aylarının gelmesiyle birlikte birçok insanın şikayet ettiği bahar alerjisi, burun akıntısı, solunum yollarındaki rahatsızlıklar, astım ve alerjiye bağlı kaşıntının papatya, andız bitkisi, civanperçemi, huş ağacı ve kırlangıç otu gibi bitkisel yollarla tedavi edilebileceği belirtildi.
Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve ''Şifalı Bitkiler'' kitabı yazarı Prof. Dr. Yusuf Zeynelov, bahar alerjilerinin ağaç ve bitkilerden yayılan polenlere bağlı olarak meydana geldiğini, ancak asıl nedenlerinden birinin de vücuttaki vitamin yetersizliğinden kaynaklandığını belirtti.
Zeynelov, yaz aylarında tüketilen taze meyve ve sebzenin kışın bulunmaması nedeniyle insanların bünyelerinin zayıfladığını dile getirdi.

Vitamin yetersizliğinin vücuttaki bağışıklık sisteminin zayıflamasına, bunun da alerjik hastalıkların daha kolay yerleşmesine neden olduğunu kaydeden Zeynelov, polenin ise ağaç ve bitkilerin yanı sıra evdeki halı, yorgan, yastık gibi yünlü bir çok malzemede bulunabileceğini söyledi.
Bahar alerjisine karşı şifanın doğada olduğunun altını çizen Zeynelov, Türkiye'nin bir çok yerinde bulunabilen andız bitkisinin alerjik hastalıklara en iyi gelen bitki olduğunu söyledi.
Andız bitkisinin kökünün ve çiçeğinin tedavi için kullanılabildiğini belirten Zeynelov, ayrıca papatyanın da iyi bir antibiyotik olması dolayısıyla vücuttaki mikroorganizmaların canlandırılması amacıyla her zaman kullanılabileceğini ifade etti.
Zeynelov, civanperçemi otu olarak bilinen bitkinin Türkiye'de yaklaşık 80 çeşidinin bulunduğunu, Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan 16 çeşit civanperçemi otundan ancak 7 çeşidinin tedavi amacıyla kullanılabildiğini ve bu bitkinin de alerjik hastalıklar için çok faydalı olduğunu söyledi.
Alerji tedavisinde huş ağacının tomurcuk ve yapraklarının da kullanıldığını anlatan Zeynelov, huş ağacının tomurcuklarının mutlaka Nisan ayında toplanması ve hemen tüketilmesi gerektiğini bildirdi.
Alerjik hastalıklarla ortaya çıkan kaşıntı ve sivilce sorununun da doğal çözümü olduğunu kaydeden Zeynelov, bu hastalık için de kırlangıç otunu önerdi.
Bahar aylarında bol miktarda bulunan Kırlangıç otundan alınan sütün direk sivilcelere uygulanmasıyla rahatsızlığın bir kaç saat içinde geçtiğini ileri süren Zeynelov, kırlangıç otunun yapraklarının kaynatılarak bir bezle vücuda uygulanmasıyla da hastaların şifa bulacağını belirtti.


''Bitkileri taze tüketin''
Kendisinin sadece eğitim öğretim hayatı değil, çocukluğundan bu yana bitkilerle uğraştığını ve ''bu işe ömrünü verdiğini'' söyleyen Doç. Dr. Zeynelov, bitkisel tedavi de en önemli konunun bitkilerin taze ve zamanında toplanması olduğunu vurguladı.
''Her bitkinin bir zamanı vardır ve bu bitkiler zamanına göre hastalıklara şifa olabilir'' diyen Zeynelov, zamanında toplanmayan, zamansız kurutulan bitkilerin de faydası olabileceğini ancak zamanında toplanan bitkiye göre faydasının çok az olacağına dikkati çekti.
Zeynelov, bitkilerin kurutulacaksa da en iyi zamanında toplanarak kurutulması gerektiğini bildirdi.

''Kabalak kabızlığa, kızılağaç şekere iyi gelir"
''Şifalı Bitkiler'' adıyla bir de kitap yazan Prof. Dr. Yusuf Zeynelov, bitkilerin en az 10 yıl denendikten sonra faydalarıyla ilgili bilgi verebildiğini belirterek, bazı bitkilerin faydalarını şöyle sıraladı:
Kabalak (Deve Tabanı): Astım hastalıklarının yanı sıra mide ve bağırsaktaki kabızlık sorununa iyi geliyor. İçinde yoğun kobalt maddesi bulunduğu için saçın beyazlanmasında da kullanılıyor. Kökü ve sürgünleri kullanılan bitkinin kökü mart aylarında sürgünleri ise Haziran'a kadar tüketilebiliyor. İlk bu bitkiyi yiyenlerin kökünü direk yememeleri, yoğurtla birlikte yenmesi tavsiye ediliyor. Kanser hastalığını önceden engelleyen en güçlü bitkilerden biri olarak biliniyor.
Kızılağaç: Şeker hastalığına iyi geliyor.
Isırgan otu: Antibiyotik özelliği var, ancak faydalı olması için zamanında toplamak ve kurutmak çok önemli. İltihap sökücü yönü de bulunan otun bağırsakları rahatlatıcı, kanseri sakinleştirici etkilerinin de olduğu ifade ediliyor. Bruselloz hastalığına yüzde 70 oranında şifa olduğunu söyleyen Zeynelov, kendisine gelen her 10 hastadan 7'sini ısırgan otuyla tedavi ettiğini belirtiyor. Isırgan otu ayrıca saç dökülmesinin önüne geçmek için de kilit önemde...
Çakşır: Cinsel gücü artırıcı özelliğiyle tanınıyor. Nisan ayında çıkan çakşırın kan hareketini hızlandırıcı ve damar tıkanıklığını önleyici etkileri de olduğu bildiriliyor.
Kaz ayağı (tere): Mayıs ayında toplanması gereken bu bitkinin, mayıs ayı dışında toplanması halinde hiç bir faydasının olmayacağı belirtiliyor. Şekeri önleyen ve kandaki şeker oranını düşürdüğü belirtiliyor.
Kekik: Hem kokusu hem de verdiği lezzet nedeniyle yemeklerde tercih edilen bu bitki, bağırsak ve midenin rahatlaması için önemli. Kekiğin kesinlikle tam çiçek açtığı zaman toplanması gerekiyor.
Gileburu: Hemeroid hastalığına iyi geliyor. Özellikle Nisan ayında toplanması ve kurutulması gerekiyor.
Prof. Dr. Zeynelov, zamanında toplanmış bu bitkinin 3-5 gün içinde hemeroid hastalığını kesin tedavi ettiğini belirtti.