Bir kadın için anne olmak yaşam boyu deneyimlenen en büyük değişimdir. Yaşamda karşılaştığımız her büyük değişiklik gibi anne olmak da fikir ve inanışlarımızda, yakınlarımızla ilişkilerimizde ve kendimizde belirli etkiler yaratır. Bunun dışında, hormonal değişimler ve hamilelikle başlayan bedensel farklılaşma da bir kadının kimlik algısını çeşitli şekillerde etkiler. Anne olmakla beraber gelen tüm bu değişimler, çocuksuz bir kadının çocuklu bir kadın olmasıyla yaşadığı muhteşem dönüşümü anlatır.
Farkındalıklarınız artar…
Fikir ve inanışlarınızdaki değişim hamilelik, doğum süreci ve annelik yolculuğu boyunca devam eder. Bir kadın hamile kaldığında hamilelik süreci ve çocuk sahibi olmakla ilgili fikirlerini yeniden değerlendirmeye başlar. Ailesinden, arkadaşlarından ve profesyonellerden edindiği bilgileri birleştirir. Amaç, bebeğinin kendisi için anlamını keşfetmek ve hamilelik sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlamaktır. Zaman ilerledikçe de çocuk yetiştirme, çocuk gelişimi ve iyi bir anne çocuk ilişkisi kurmanın yolları gibi konular odak noktanız olmaya başlar. Artık öğrendiklerinizi uygulamaya dökme ve çocuğunuzla yaşadığınız güzel deneyimlerden keyif alma zamanıdır. Dışarıdan edindiğiniz her yeni bilgi ve çocuğunuzla olan
Keyifli ve Doygun zaman geçirmek isteyenlerin tek adresi... Unusual Life Game Forums
11 Mart 2011 Cuma
Anneliğin Bir Kadına Kattıkları
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
anneliğin,
annelik,
bir,
kadına,
kattıkları
Olanaksız düşün peşinde
Darion-Dale Wasserman'la Mitch Leigh'in 1965 tarihli müzikal oyunundan esinlenilen dramatik müzikal, soylu, şair, yazar Don Miguel de Cervantes'in baskıcı kiliseye, amansız engizisyona karşı duruşunu başarıyla anlatıyor.
Kutsal kilise ve engizisyonu eleştiren bir oyun yazan, çağlar boyunca önemi giderek artan yazar Miguel de Cervantes engizisyonun adamlarınca tutuklanır, sadık hizmetçisi Pedro
ile birlikte hırsızların, katillerin bulunduğu bir tutukevine konur.
Onların elinden kurtulmak için düşgücünü çalıştıran Cervantes tutuklulara taşranın efendisi Alonso Quijana, öteki adıyla güçsüzlerin, düşkünlerin koruyucusu, Mança’nın şövalyesi Don Kişot, sadık uşağı Sancho Panza ve yaşlı beygiri Rosinante’nin öykülerini anlatmaya başlar.
Bu serüvende yel değirmenlerini devler olarak gören Don Kişot onlarla savaşır, dünyadaki kötülükleri yokeder, güzeller güzeli Dulcinea’ya aşık olur. Her gerçek şövalyenin olduğu gibi onunda en büyük görevi olanaksız düşün peşinde arayışa devam etmektir.
Mançalı Don Kişot’a göre arayışın peşinden giderken kazanmak ya da yitirmek hiç önemli değildir, önemli olan arayışın ta kendisidir.
Kutsal kilise ve engizisyonu eleştiren bir oyun yazan, çağlar boyunca önemi giderek artan yazar Miguel de Cervantes engizisyonun adamlarınca tutuklanır, sadık hizmetçisi Pedro
ile birlikte hırsızların, katillerin bulunduğu bir tutukevine konur.
Onların elinden kurtulmak için düşgücünü çalıştıran Cervantes tutuklulara taşranın efendisi Alonso Quijana, öteki adıyla güçsüzlerin, düşkünlerin koruyucusu, Mança’nın şövalyesi Don Kişot, sadık uşağı Sancho Panza ve yaşlı beygiri Rosinante’nin öykülerini anlatmaya başlar.
Bu serüvende yel değirmenlerini devler olarak gören Don Kişot onlarla savaşır, dünyadaki kötülükleri yokeder, güzeller güzeli Dulcinea’ya aşık olur. Her gerçek şövalyenin olduğu gibi onunda en büyük görevi olanaksız düşün peşinde arayışa devam etmektir.
Mançalı Don Kişot’a göre arayışın peşinden giderken kazanmak ya da yitirmek hiç önemli değildir, önemli olan arayışın ta kendisidir.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
don miguel,
dramatik müzikal,
düşün,
Harry Andrews,
James Coco,
olanaksız,
peşinde,
Peter O’Toole,
Sophia Loren,
soylu,
şair
10 Mart 2011 Perşembe
Penis Kemikli Bir Yapıdaydı
Penisteki kemik nasıl kayboldu?
ABD'li genetik bilimciler, insanlarda erkeğin penisinin aynen maymunlar, kediler ve farelerde olduğu üzere kemikli bir yapıdayken, bu özelliğin daha sonra kaybolduğunu düşünüyor.
Evrime inanılmaz, Evrim bilinir
Şempanze, makak maymunu ve insanın genomlarını karşılaştıran araştırmacılar, peniste omurgaya benzer kemik oluşumundan sorumlu DNA dizininin insanın evrim sürecinde silinip kaybolduğunu, fakat diğer primatların DNA'sında kaldığını söylüyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre bugüne değin insanoğlunu maymun türlerinden ayırdeden başlıca özelliğin 'fazladan' genler olduğu düşünülürken, ABD'li araştırmacılar insanı insan yapan özelliklerin daha ziyade silinmiş DNA parçalarıyla alakalı olabileceğini tahmin ediyor.
Stanford, Georgia ve Pensilvanya Eyalet üniversitelerinin ortak çalışmasında, penisteki kemiğin yanısıra, beynin genişlemesini engellediği düşünülen DNA dizininin de şempanze ve makak maymunlarının genomunda varlığını koruduğu; ancak insan genomundan silindiği öne sürülüyor.
Araştırmacılar, dünyanın en karmaşık organı olan insan beyninin gelişimini silinen DNA ile bağlandırıyor.
Saygın bilim dergisi Nature'da yayımlanan araştırmada, şempanze ve makak maymunlarının sahip olduğu 510 DNA parçacığının insanlarda silinmiş olduğu yazılı.
Araştırmacılar, bu çalışmada doğrudan genlere değil, DNA'nın içerdiği başka maddelere baktıklarını söylüyorlar. Araştırmada adı geçen -ve genlere nazaran haklarında çok daha az şey bilinen bu DNA parçacıkları, yakınlarında bulunan genlerin işlevini düzenleyen roller üstleniyor.
Amerikalı ekip, şempanze ve makak maymunlarında cildin kıllı olmasını sağlayan DNA dizininin de insanoğlunda silinen parçacıklardan biri olduğu inancında.
Stanford Üniversitesi'nden Profesör David Kingsley, ''İnsan olmanın moleküler temelini keşfediyoruz'' diyerek araştırmadan duyduğu heyecanı dile getirdi.
Genetik bilimciler, maymun DNA'sındaki bazı parçaların insanlarda neden silindiğinin nedenleri üzerine de düşünüyor.
Daha büyük beyinli bir varlık, penisindeki kemiği neden kaybetsin?
Bilim insanları, penisi kemiksizleşen atalarımızın daha uzun süreli cinsel ilişkiye girerek, bir çift olarak daha çok yakınlaştığını ve çocuk bakımında üstünlük kazandıklarını düşünüyor.
ABD'li genetik bilimciler, insanlarda erkeğin penisinin aynen maymunlar, kediler ve farelerde olduğu üzere kemikli bir yapıdayken, bu özelliğin daha sonra kaybolduğunu düşünüyor.
Evrime inanılmaz, Evrim bilinir
Şempanze, makak maymunu ve insanın genomlarını karşılaştıran araştırmacılar, peniste omurgaya benzer kemik oluşumundan sorumlu DNA dizininin insanın evrim sürecinde silinip kaybolduğunu, fakat diğer primatların DNA'sında kaldığını söylüyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre bugüne değin insanoğlunu maymun türlerinden ayırdeden başlıca özelliğin 'fazladan' genler olduğu düşünülürken, ABD'li araştırmacılar insanı insan yapan özelliklerin daha ziyade silinmiş DNA parçalarıyla alakalı olabileceğini tahmin ediyor.
Stanford, Georgia ve Pensilvanya Eyalet üniversitelerinin ortak çalışmasında, penisteki kemiğin yanısıra, beynin genişlemesini engellediği düşünülen DNA dizininin de şempanze ve makak maymunlarının genomunda varlığını koruduğu; ancak insan genomundan silindiği öne sürülüyor.
Araştırmacılar, dünyanın en karmaşık organı olan insan beyninin gelişimini silinen DNA ile bağlandırıyor.
Saygın bilim dergisi Nature'da yayımlanan araştırmada, şempanze ve makak maymunlarının sahip olduğu 510 DNA parçacığının insanlarda silinmiş olduğu yazılı.
Araştırmacılar, bu çalışmada doğrudan genlere değil, DNA'nın içerdiği başka maddelere baktıklarını söylüyorlar. Araştırmada adı geçen -ve genlere nazaran haklarında çok daha az şey bilinen bu DNA parçacıkları, yakınlarında bulunan genlerin işlevini düzenleyen roller üstleniyor.
Amerikalı ekip, şempanze ve makak maymunlarında cildin kıllı olmasını sağlayan DNA dizininin de insanoğlunda silinen parçacıklardan biri olduğu inancında.
Stanford Üniversitesi'nden Profesör David Kingsley, ''İnsan olmanın moleküler temelini keşfediyoruz'' diyerek araştırmadan duyduğu heyecanı dile getirdi.
Genetik bilimciler, maymun DNA'sındaki bazı parçaların insanlarda neden silindiğinin nedenleri üzerine de düşünüyor.
Daha büyük beyinli bir varlık, penisindeki kemiği neden kaybetsin?
Bilim insanları, penisi kemiksizleşen atalarımızın daha uzun süreli cinsel ilişkiye girerek, bir çift olarak daha çok yakınlaştığını ve çocuk bakımında üstünlük kazandıklarını düşünüyor.
9 Mart 2011 Çarşamba
ABD'li model ve oyuncu Carmen Electra, yoga konusundaki ustalığını kanıtladı. İlk kez Playboy dergisine verdiği pozlarla tanınan, 'Sahil Güvenlik' dizisiyle ününü pekiştiren ve Beyaz Show'un konuğu olarak Türkiye'ye gelen 39 yaşındaki yıldız, bu fotoğraflarla formunu başarıyla koruduğunu kanıtlıyor.
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Resimlerle yoga
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Resimlerle yoga
Carmen Electra'dan yoga dersleri
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Akupunktur,
ayurveda,
carmen,
dersleri,
electradan,
feng shui,
meditasyon,
reİkİ,
şifalı,
tamamlayıcı tıp,
yoga
İnsana akmak yaraşır… Ki akıştır, insanı İNSAN eden
Su Gibi Akalım
Şimdi dünyada yaşanan derin krizler, illüzyonun ne olduğunu tüm çıplaklığı ile insanlığın gözleri önüne sermiştir. İllüzyon hastalığının tek şifası, derin uykumuzdan uyanmaktır.
İnsan; çok boyutlu çok katmanlı gizemli ve sır dolu bir varoluştur.
Ki, Alemlerin; kendini kendinde gözlemlediği; -gözbebeğidir-, aynasıdır.
Kendine baktığını sanan ama göremeyen göz gibidir.
Bir diğerinde görebilir kendisini.
İstisnasız aynadır, bizden geriye kalan her şey, bizi kendimize yansıtır.
Kalbimizde uyanana kadar, bir diğerinin aynasında gördüğümüz her -Biz- bize yabancıdır. Yabancılık birbirimize çok örtülü katmanlardan baktığımızla ilgilidir. Bu katmanlardan ne kendimizi görebiliriz ne de bir diğeri sandığımız aynamızı…
Baktığımız sadece, gördüğümüzü sandıklarımızdır.
Duyduğumuz sadece işittiğimizi sandıklarımızdır.
Bildiklerimiz sadece hissettiğimizi sandıklarımızdır.
Aslında bir diğerine şimdiye kadar; ne işitmiş ne de görmüş ne de dokunmuşsuzdur...
Yabancıyızdır.
Yabancılık bizi, bizden uzaklaştırır, toplumsal düzenin kendi doğasını tanımamaktan türemiş ve kabul
Şimdi dünyada yaşanan derin krizler, illüzyonun ne olduğunu tüm çıplaklığı ile insanlığın gözleri önüne sermiştir. İllüzyon hastalığının tek şifası, derin uykumuzdan uyanmaktır.
İnsan; çok boyutlu çok katmanlı gizemli ve sır dolu bir varoluştur.
Ki, Alemlerin; kendini kendinde gözlemlediği; -gözbebeğidir-, aynasıdır.
Kendine baktığını sanan ama göremeyen göz gibidir.
Bir diğerinde görebilir kendisini.
İstisnasız aynadır, bizden geriye kalan her şey, bizi kendimize yansıtır.
Kalbimizde uyanana kadar, bir diğerinin aynasında gördüğümüz her -Biz- bize yabancıdır. Yabancılık birbirimize çok örtülü katmanlardan baktığımızla ilgilidir. Bu katmanlardan ne kendimizi görebiliriz ne de bir diğeri sandığımız aynamızı…
Baktığımız sadece, gördüğümüzü sandıklarımızdır.
Duyduğumuz sadece işittiğimizi sandıklarımızdır.
Bildiklerimiz sadece hissettiğimizi sandıklarımızdır.
Aslında bir diğerine şimdiye kadar; ne işitmiş ne de görmüş ne de dokunmuşsuzdur...
Yabancıyızdır.
Yabancılık bizi, bizden uzaklaştırır, toplumsal düzenin kendi doğasını tanımamaktan türemiş ve kabul
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
chi,
illüzyondan,
insan olmak,
insanı insan yapan
8 Mart 2011 Salı
Menopoz stresine karşı yürüyüş
İngiliz bilim insanları ilerleyen yaşlarda kadınların korkulu rüyası olan menopozun etkilerinin üstesinden nasıl gelinebileceğine dair bir liste hazırladı.
Haberde uygun beslenme, yeterli egzersiz ve stresle baş etme gibi basit teknikler sayesinde menopozun depresyon, konsantrasyon ve hafızada zayıflık, yüksek ateş, gece terlemesi, sürekli idrara çıkma gibi etkilerinin azaltılabileceği kaydedildi.
Listede menopoz sürecindeki kadınlardan haftada 5 gün ve günde 40 dakika düzenli yürüyüş yapanların diğerlerine oran daha az stresli olduğu da belirtildi.
Sık ateş basmasının önüne geçilmek için de kadınların ateşleri yükseldiği anları kaydetmeleri tavsiye edildi.
Haberde uygun beslenme, yeterli egzersiz ve stresle baş etme gibi basit teknikler sayesinde menopozun depresyon, konsantrasyon ve hafızada zayıflık, yüksek ateş, gece terlemesi, sürekli idrara çıkma gibi etkilerinin azaltılabileceği kaydedildi.
Listede menopoz sürecindeki kadınlardan haftada 5 gün ve günde 40 dakika düzenli yürüyüş yapanların diğerlerine oran daha az stresli olduğu da belirtildi.
Sık ateş basmasının önüne geçilmek için de kadınların ateşleri yükseldiği anları kaydetmeleri tavsiye edildi.
Bio-Ritmik Largo Tekniği Nedir?
LARGO-BAROK MÜZİK HIZLI ÖĞRENMEYİ SAĞLIYOR
Müziğin öğrenme potansiyeline bir başka sebepten dolayı da katkısının olduğunu ortaya koyan "telkin yöntemi" (suggestopedia ) psikiyatr ve eğitimci olan Bulgar Georgi Lozanov tarafından bulunmuştur.
Özellikle stressiz bir öğrenme, beden ve zihin faaliyetlerinin bir ahenk içinde çalışmasını sağlamaktadır. Bu şartlarda öğrenilen bilgiler daha kalıcı olmaktadır. Lozanov yaptığı araştırmalarda çok özel bir müziğin, yine çok özel bir ritimde olması kaydıyla, insanın beden fnoksiyonlarını stressiz bir ortama sokarak öğrenme konsantrasyonunu artırdığını keşfetmiştir.
Özellikle kolay ve kalıcı öğrenme beyin alfa dalgası ortamındayken gerçekleşmektedir. Lazanov'un test ettiği belli ritimdeki bazı kalsik müzik parçalarının beyin dalgalarını 8 ile 12 Hz. aralığına düşürerek beynin alfa dalgaları yaymaya başlamasını sağladığı gözlenmiştir. Lozanov yaptığı deneylerde her klasik müzik parçasının dinleyenleri alfa beyin dalgaları ortamına sokmadığını ve en etkili parçaların 60 vuruşlu "largo" tempolu ve 4/4 veya 3/4 ölçülü olan "barok müzik" eserlerinden oluştuğunu tesbit etmiştir.
Dünya hafıza şampiyonlarından olan Melik Duyar, bu konuyla ilgili tüm bilimsel çalışmaları inceleyerek hafıza ve zekayı geliştiren özel ritimleri ve parçaları önce kendi hafıza egzersizlerinde kullanarak test etmiştir. Elde ettiği sonuçlardan etkilenen Duyar, daha sonra bu teknolojiyi Türkiye'de herkesin kullanımına sunmak amacıyla "Bio-Ritmik Largo" adıyla bir set hazırlamıştır.
Windows Media Formatı
DİNLEYİN>> http://www.megahafiza.com/urunler/ses/bio.asf
Müziğin öğrenme potansiyeline bir başka sebepten dolayı da katkısının olduğunu ortaya koyan "telkin yöntemi" (suggestopedia ) psikiyatr ve eğitimci olan Bulgar Georgi Lozanov tarafından bulunmuştur.
Özellikle stressiz bir öğrenme, beden ve zihin faaliyetlerinin bir ahenk içinde çalışmasını sağlamaktadır. Bu şartlarda öğrenilen bilgiler daha kalıcı olmaktadır. Lozanov yaptığı araştırmalarda çok özel bir müziğin, yine çok özel bir ritimde olması kaydıyla, insanın beden fnoksiyonlarını stressiz bir ortama sokarak öğrenme konsantrasyonunu artırdığını keşfetmiştir.
Özellikle kolay ve kalıcı öğrenme beyin alfa dalgası ortamındayken gerçekleşmektedir. Lazanov'un test ettiği belli ritimdeki bazı kalsik müzik parçalarının beyin dalgalarını 8 ile 12 Hz. aralığına düşürerek beynin alfa dalgaları yaymaya başlamasını sağladığı gözlenmiştir. Lozanov yaptığı deneylerde her klasik müzik parçasının dinleyenleri alfa beyin dalgaları ortamına sokmadığını ve en etkili parçaların 60 vuruşlu "largo" tempolu ve 4/4 veya 3/4 ölçülü olan "barok müzik" eserlerinden oluştuğunu tesbit etmiştir.
Dünya hafıza şampiyonlarından olan Melik Duyar, bu konuyla ilgili tüm bilimsel çalışmaları inceleyerek hafıza ve zekayı geliştiren özel ritimleri ve parçaları önce kendi hafıza egzersizlerinde kullanarak test etmiştir. Elde ettiği sonuçlardan etkilenen Duyar, daha sonra bu teknolojiyi Türkiye'de herkesin kullanımına sunmak amacıyla "Bio-Ritmik Largo" adıyla bir set hazırlamıştır.
Windows Media Formatı
DİNLEYİN>> http://www.megahafiza.com/urunler/ses/bio.asf
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)