Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

29 Nisan 2011 Cuma

Siddha ( Siddhasana ) Bilgelik Oturuşu Hakkında

Çalışmanın kelime anlamına baktıgımızda " siddha " , ( bilgece, birşeyi kısmen his etmeye başlamak ) , gibi anlamlara geldigini görmekteyiz, buna görede siddha-asana adını anlamlandırdıgımızda " bilgelige ulaşmak için oturmak, bilgelik oturuşu " olarak adlandırabiliriz

Bacakların çapraz vaziyette oldugu tüm oturuş şekillerinde kalp ve akcigerler üzerine olumlu ve kuvvetlendirici bir etkinin meydana geldigi, bu organların kuvvetlendikleri tesbit edilmiştir, fakat bu etkinin nedeni bilimsel olarak çözülmüş degildir.


Siddha-asana pozisyonu düzenli çalışıldıgı takdirde yürüyüş ve ayakda duruş bozukluklarını ortadan kaldırmaktadır. Vücudun güç birikimini artırmakda, güç işleri başarma azmini tetiklemekde, zayıflamış olan seksüel dürtüleri kuvvetlendirmekde.

Meditasyon çalışmalarında yogunlaşmanın kolay gerçekleşmesini ve muhafaza edilmesini saglamaktadır. Ayrıca, enerji çalışmalarında kapalı bir devre oluşturup enerjinin vücut dışına çıkmadan, vücudun içinde dolaşabilmesini temin etmektedir.

Belkide bu nedenle Hatha - Yoga - Predipika' da onun önemli bir oturuş olduguna deginilir ve bu çalışmanın kişiye özgür olmanın yollarını açacagı, vücut içinde yer alan Nadi kanallarını temizliyecegi söylenir



Döşeme üzerine oturalım.

Sag ayak topugunu apış arasının ( prenium ) önüne gelecek şekilde yerleştirelim.

( Ayak sırtının yere, ayak tabanının yukarıya bakmasına dikkat edelim )

Sol ayagımızı sag ayagın üzerine koyalım

( Ayak tabanının yukarıya bakmasına, ayak sırtının diger ayagın tabanına oturmasına, topukların üst üste gelmesine, aşık kemiklerinin üst üste gelmemesine dikkat edelim )

Ellerimizle dizlerimizi kavrayalım

Omurgamızı dik hale getirelim

Burnumuzdan düzenli nefesler alalım



Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Besinlerin Titreşimleri / Yoga ve Beslenme

Yiyecekleriniz ilaçlarınız, ilaçlarınız da yiyecekleriniz olmalıdır...
Hippocrates


Yaşadığımız evrenin; enerji ve maddenin farklı titreşimlerdeki toplamından meydana geldiği bugün bilim tarafından da kabul görmektedir. Aynı şekilde bütün besinlerin de kendine özgü titreşimleri vardır. Bu salınımlar onu yiyen kişinin bedenini ve zihnini etkiler. Besinlerin etkilerini uzun süreler deneyen yogiler, besinleri, titreşimlerine ve insan sağlığındaki etkilerine göre 3'e ayırmıştır.





Duyarlı enerji içeren besinler


Duyarlı besinler, duyarlı kuvvetin baskın olduğu, zihnimizi açan ve sakinleştiren besinlerdir.
İnsan zihninde ve hücrelerinde duyarlı etki yaratan bu besinler ise: pirinç, buğday ve diğer tahıllar; nohut, fasulye, soya gibi baklagil ürünleri; ayrıca, süt ve süt ürünleri, patates, turp, havuç gibi yumru kökler ve yeşil yapraklı sebzelerin çoğu.

Değişken etkisi olan besinler

Bunlar beden için faydalı olup, zihin için tüketim biçimine göre bazen faydalı bazen faydasız olabilirler. Ama zararlı değildirler, etkileri değişkendir. Küçük miktarlarda çay, (Kara veya yeşil çay) kahve ve kakao ürünleri, bazı baharatlar ve hazır içeceklerin çoğu…

Kaba ve durağan etkisi olan yiyecekler
Kullanım ölçüsüne, besinin cinsine, kişinin biolojik yapısına ve de yaşına göre aşırı tüketimleri zararlıdır. Özellikle ileri yaşlarda çok tüketim; kollestrol oranın artmasına, kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasına ve de hipertansiyona neden olabilir. Bunlar; soğan, sarımsak, mantar, alkollü içecekler, et ve yumurta gibi...
İnsanın zihinsel, bedensel ve psikolojik yapısına en uygun beslenme tarzı olan vejetaryenlik , ilerici ve yeniliğe açık insanlarca daha bir kabul görmektedir.













Özellikle insanın fiziksel yapısı, bedensel işlevleri ve sindirim sistemi etoburlarınkinden tümüyle farklıdır. Aslan, köpek, kurt, kedi gibi etobur hayvanlarda çok kısa ve basit bir sindirim sistemi vardır. Bunun nedeni ise, vücutta uzun süre kalan etin, çabuk çürümesi
ve meydana gelen zehirli maddelerin kana karışmasıdır. Bu yüzden çürümüş bakterilerin bir an önce beden dışına atılması için kısa bir sindirim sistemine ihtiyaç vardır. Otla beslenen hayvanlarda ise bağırsak sistemi bedenlerinin 10 katı kadardır. Bu etoburlarda 3 kattır. Sindirim sisteminin uzun olmasının nedeni besinlerin sindirilmesi için uzun zaman gerekmesidir. Ayrıca etobur hayvanların diş yapıları da buna göre düzenlenmiştir. Eti koparmak için güçlü çeneleri ve sivri ön dişleri vardır. Etin sindirimi için çiğnenmesi
gerekmez, bu daha çok midede ve kalın bağırsaklarda yapılır. Damar sertliği, kanser ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıkların tetikleyen unsurlardan birinin de aşırı et tüketimi olduğu 10 yıllarca süren araştırmalar sonucu nihayet anlaşılmıştır.
Bir beslenme uzmanına göre :

Yeryüzünde sözüm ona en gelişmiş insan kadar; bedenini
aşırı yeme ile sindirilmemiş, mayalanmış, çürümüş besinlerle ve doğal olmayan yiyeceklerle dolduran bir başka canlı yoktur
”.


Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Depresyon VE Yoga

DEPRESYON VE YOGA

İnsanlar mutluluk arayışıyla yaşamlarını sürdürür ancak çok azı erişir gibi görünür.

Kendilerini mutlu edeceğini düşündükleri aktivitelerle oyalanır– televizyon, sinema, spor — fakat kısa bir süre bulunabilse bile sürekli mutluluk duygusu yakalayamazlar…

İnsanlar güç, statü ve materyal de mutluluk ararlar. Bunun karşılığında birçok kişi korku, nefret,başarısızlık, yetersizlik, güvensizlik, ülser, kalp krizi, akli bozukluklar gibi şeylerden muzdarip olur…

Aslında hayatta mutluluğa ve hayata karşı pozitif ve dışa dönük bir tutum basittir, o kadar basit ki aslında insanlar onu hiç denemezler ve hatta düşünmezler bile...

Cevap: Farkındalığınızı arttırmak, zihnin sonsuz derinliklerine dalmaktır. Daha önce deneyimlediğiniz diğer huzur türlerini aşacak huzuru bulacağınız yer burasıdır. Zihninizi tanıdığınızda tüm küçük şeyler ve tartısmalar önemlerini yitireceklerdir.
Hala dünyada yaşayacak ve işinizi yapacaksınız, diğer insanlarla etkileşeceksiniz fakat devamlı bir tatmin durumu hissedeceksiniz. Çoğu insanın saplandığı yüzeyselliklerle değil, anlamı olanla etkileşimde olacaksınız.

İnsanın en büyük problemlerinden biri değişikliğe adapte olamamasıdır. Yüzyıl önceye kadar ve hatta şimdi de teknolojik bir toplum geliştirmemiş ülkelerde bu bir problem değildi zira yıldan yıla neredeyse hiç değişiklik olmuyordu. Ancak teknolojik toplumlar devamlı bir değişim hali içindeler. Değişimler zihnin onlara adapte olma hızından daha hızlı şekilde meydana geliyor. Sonuç, kişiye göre değişen, küçük ya da büyük ölçekte zihinsel rahatsızlıklar. Psikoloji bu problemi gördü ve değişiklikle yüzleşme kapasitesi geliştirmenin kesin yolu olarak Meditasyonu önermekteler.

Birçoklarımızın hayatta gerçek bir mesleği, bazı şeyleri yapmak için doğal bir yeteneği vardır fakat bunları bilmediğimizden, bunları hiç yapmayız . Bir bakıma devamlı bir düş kırıklığı hali içersindeyizdir. Bu potansiyeli dışa vurabilirsek artık kendimizi gerçekleştiren, yaratıcı ve mutlu hayatlar yaşarız. Metot meditasyon yoluyladır. Bu şekilde iç varlığımızı bulabilir ve sonra bunun doğuştan gelen doğasını uygulayabiliriz. En iyi olduğumuz şeyi yapmaya başlayabiliriz.

Dış olguları yaşamalıyız zira bu hayatın bir parçasıdır. Fakat dış hayatımızı iç hayat ile beslemeliyiz. Bu şekilde materyal hayatın tadını daha fazla alırız. Şu anda birçoğumuz bilgisizce neredeyse tamamen dışa dönük bir yaşam sürmekteyiz. Meditasyonun amaçlarından biri de bilincimizi dışarıdaki dolambaçlardan kısa bir süre için bile olsa almak ve onu içimize yönlendirmektir. Amaç iç yaşama küçük bir bakış atmak ve sonunda onu dış hayatla bağlamaktır. Bu bağlantı hep vardır ama biz bu gerçeğin hiçbir zaman bilincinde değilizdir. Meditasyon bizi bu bağlantıya bilinçli yapar ve mutluluk ve huzura götürür.

Meditasyon karamsarlık, depresyon ve benzerleri gibi insanların hayatın normal bir parçası olarak kabul ettiği zihin durumlarını etkisiz hale getirmenin kesin yoludur. Psikologlar bile artık buna inanmaktalar ve psikoloji alanında modern ileri düşünürler bu fikri ortaya koyarlar. Yoga gibi onlar da artık insanın normal durumunun sürekli bir mutluluk ifadesi olduğuna inanıyorlar. Meditasyon moralini kontrol altında tutmak, olumsuz durumları ortadan kaldırmak ve yerlerine iyi hissetme durumları koymak için herkes tarafından kullanılabilir. Böylece amaç var olan kompleksleri, fobileri, önfikir yüklü zihinsel programı kırmak ve yerine arınmış zihinsel programı yerleştirmektir

Vücudun dövüş ya da kaç savunma mekanizması

Vücudun dövüş ya da kaç savunma mekanizması sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezleridir. Sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerinin aktiviteleri bayağı bir süredir bilinmektedir; bu iki sistem birbirini tamamlar. Stres, tehlike veya korku anında adrenal bezleri vücudu dövüş ya da kaça hazırlayan adrenalin adında bir hormon salgılar. Bu vücudu daha etkin hale getirir. Kalp atış hızı artar, nefes alış sıklığını artar, görüşü, duymayı vs. keskinleştirir ve aynı zamanda sindirimsel işlevleri baskılanır ki tehdit eden durumla yüzleşirken enerji daha faydalı şekilde kullanılabilsin. Bu sistem kısa süreli tehlikeler içindir. Daha uzun süren tehditler için sempatetik sinir sistemi olayı devralır ve vücudu sürekli daha yüksek güç seviyelerinde tutar. Ancak bir an gelir ve tehdit geçtiğinde vücut fonksiyonları normal aktivite seviyelerine geri döner.

Stres dolu, rekabetçi, modern yaşam şekli ise öyledir ki insanlar neredeyse devamlı olarak dövüş ya da kaç durumuna hazır durumda yaşarlar. Bu, patron korkusundan, arkadaş ve komşuların gözünde değer kaybetmekte korkusundan, kira ve faturaları ödeyememe korkusundan vs. olabilir. Bu şartlar altında, kişi devamlı gergindir, ruh halinde büyük dalgalanmalar olur ve neredeyse devamlı bir tatminsizlik ve genel mutsuzluk hali yaşar. Vücut da hastalığa direnme kabiliyetini yitirir.

Birçok kişi hayatlarının büyük bölümünde gergin olmadıklarını söyleyebilir veya düşünebilir. Bazıları için bu doğru olabilir fakat çoğu kişi için bilimsel testler göstermektedir ki neredeyse sabit bir şekilde gerginlerdir fakat bunun farkında değillerdir. Değişik şartlara tepki olarak, bunların önemsiz sonuçları olacak olsa bile, kaslarını kasarlar, gözlerini kısarlar, tırnaklarını yerler veya bunun gibi şeyler… Bu şekilde hareket etmek öylesine alışkanlık olmuştur ki , hareketleri yaptıklarının farkında değillerdir…

Bu huy edinilmiş tepkiler psikosomatik hastalıkların habercisidir. Biri bu gerginlikleri gösterdiğinde, bilse de bilmese de kendini aslında dövüş ya da kaç tepkisine hazırlıyordur; sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerinin varoluş sebebi olan tepkiye. Bu faaliyetler dış görünüşte küçük ve önemsizdir ancak içerde kalp atışı ve kan basıncında vs. değişikliklerin meydana geldiğini işaret eder. Adrenal ve sempatetik sistemin bu uzayan uyarımı, medeni rahatsızlıklar denen yüksek tansiyon, diyabet, koroner trombosis, peptik ve duodenal ülserler ile birçok ruhsal rahatsızlık, ayrıca sırt ağrıları, cilt problemleri, kas çekmeleri ve bir dizi diğer rahatsızlığa yol açar.

Bu rahatsızlıkları dengelemek, önlemek ve iyileştirmenin kesin olan tek yolu her gün vücut ve aklı tamamen gevşetmektir. Uyku tabii ki her zaman ki yoldur fakat çoğu kişi o kadar gergindir ki uyku sırasında bile gevşeyemezler. Uyku, genel olarak, adrenal ve sempatetik sistemin fazla kullanılmasının zararlı etkilerini ortadan kaldırmak, gevşemek ve dengeye kavuşmak için yetersizdir. Vücut süreçlerinin nihayet kendilerini yenileyip edip normal aktivite seviyelerine dönmeleri sadece derin gevşeme sırasında olur. Meditasyon bunu yapmanın bir yoludur. Bir bakıma meditasyon ,sempatetik sinir sistemi ve adrenal bezlerin karşıtı, bunlara karşı bir denge unsuru olarak görülebilir. Modern hayatın her derde deva ilacıdır. Bütün akıl-vücut kompleksinin pozitif sağlık kazanmasının kesin bir yoludur.

Sadece gevşemeyi öğrenmek zorunda değil ayrıca çevremize tepkilerimizi de değiştirmeliyiz. Her kişinin mutluluğu çevre ile uyumlu hale gelmesine ve entegrasyonuna bağlıdır, çevreden devamlı korku içinde olmaya değil. Akıl-vücut sistemi yeniden programlanmalıdır ki her mümkün olan durumda kana adrenalin püskürtülmesin. Aklımızı ve vücudumuzu tepki değişik olacak şekilde yeniden programlamalıyız ki gevşeyelim, mutlu olalım ve farkındalık seviyemizi yükseltmeye başlayalım.

Patanjali'nin Yoga Sutraları




PATANJALİ'NİN YOGA SUTRALARI

1.KİTAP - BİR OLMA MESELESİ


1. Om. Aşağıdaki talimatlar Bir olma ilimiyle ilgilidir.

2. Bu bir olma (Yoga) psişik doğanın itaat ettirilmesiyle ve chitta'nın (aklın) dizginlenmesiyle elde edilir.

3. Bu amaca ulaşıldığında, Yogi kendisini gerçek benliğiyle bilir.

4. O ana dek, içsel varlık kendisini biçim ve aktif gelişimlerle tanımlamıştı.

5. Aklın 5 durumu vardır, zevk ve acıya tabiidir; acı verirler ya da vermezler.

6. Bu gelişimler (aktiviteler) doğru bilgi, yanlış bilgi, hayal, pasiflik (uyku) ve hafızadır.

7. Doğru bilginin temeli doğru algılama, doğru yere adanma ve doğru şeye tanıklık etmedir.

8. Yanlış bilgi ise varlığın durumunu değil biçimi temel alır.

9. Hayal, gerçekte varolmayan imajlardır.

10. Pasiflik (uyku), vritti'lerin (5 duyunun algılamalarının) uyuşuk halini temel alır. (Uyku, duyuların algılamamalarını temel alır.)

11. Hafıza, şimdiye dek bilineni devam ettirir.

12. İçsel oluşum olan akla ait bu gelişimlerin kontrolü yorulmaz bir gayret ve bağımlı olmama ile birlikte gelir.

13. Yorulmaz gayret, aklın gelişimlerini düzenlemeye gösterilen sürekli çabadır.

14. Elde edilecek nesne yeterince değerliyse ve ona ulaşmak için gösterilen çaba ısrarla aralıksız takip edilirse, aklın sabitleşmesi (vrittis'in düzenlenmesi) korunur.

15. Bağımlı olmama; dünyevi veya geleneksel olan, burada olan veya gelecekte olacak, tüm arzu uyandıran nesnelere özlem duymaktan kurtulmaktır.

16. Bu, ruhsal varlığın gunalardan veya bu değerlerden kesin bilgi ile özgürleştiği zaman çıkan sonuca bağımlı olmama halidir.

17. Konsantrasyon yapılarak nesnenin dört katlı doğasına; yoklayarak biçimine, ayırt edici birliktelik yoluyla değerine (veya gunasına), ilham yoluyla amacına ve tanımlama ile ruhuna ve o nesnenin şuuruna ulaşılır.

18. Samadhi'nin bir ileri aşaması dış oluşumları sessizleştirerek elde edilmiş tek bir düşünceye odaklanmadır. Bu aşamada, chitta, sadece kişisel tesirlere tepki verir.

19. Burada anlatılan Samadhi doğal olaylarla ilgili (fenomenel) dünyanın bağlarının ötesine; Tanrıların ve onları ilgilendiren somut dünyanın ötesine geçmez.

20. Yogiler önce inançla ve onu takip eden enerji, hafıza, meditasyon ve doğru algılama ile saf Ruhun (Mutlak Olanın) farkını görebilmeye vasıl olarak Samadhi'ye ulaşırlar.

21. Bu aşamaya (ruhsal şuura) ulaşma, isteği kuvvetli bir şekilde canlı olanlar için çok hızlıdır.

22. Bu isteğe sahip olanlar benzer bir şekilde farklıdır; bu istek yoğun, ılımlı (orta karar) ya da hafif olabilir. Doğru ruhsal şuura ulaşma yolunda hala bir başka yol daha vardır.

23. Ishvara'ya yoğun olarak kendini adama ile Ishvara'nın bilgisine ulaşılır.

24. Bu Ishvara, sınırlanmamış, karmadan ve ihtirastan arınmış ruhtur.

25. Ishvara'da tüm bilginin tohumu olan Gurudeva sonsuzluğa açılır.

26. Zaman ile sınırlı olmayan varlık olan Ishvara (Gurudeva) ilksel üstatların öğretmenidir.

27. Ishvara'nın Söz'ü Aum'dur. Bu Pranava'dır.

28. Söz'ün sesi ile ve yansıyan anlamı ile Yol bulunur.

29. Böylece, varlıksal özün (ruhun) farkındalığı gelir ve tüm engeller ortadan kalkar.

30. Ruhun tanınmasıyla ilgili engeller bedensel sakatlıklar, zihinsel durağanlık, yanlış araştırma, dikkatsizlik, tembellik, maddesel bağımlılık, hatalı algılama, konsantrasyonu sağlama yetisinin olmaması, meditatif halin devam ettirilememesidir.

31. Acı, üzüntü, yanlış yönlendirilmiş bedensel fiiller ve yaşam akımlarının yanlış yönü (kontrolü) alt psişe doğasının engelleridir.

32. Engellerin ve engellere eşlik edenlerin üstesinden gelmek için, bir doğruya (veya ilkeye) olan isteğin yoğun olarak uygulanması gerekir.

33. Sempati, şefkat, amacın sabitliği ve zevke ve acıya ya da iyiliğin ve kötülüğün hiç bir biçimine bağımlı olmama ile birlikte chitta'nın huzuru gelir.

34. Chitta'nın huzuru, ayrıca prana ya da yaşam nefesinin düzenlenmesiyle de birlikte gelir.

35. Aklın sabitleşmesi, duyuların algılamasıyla ilişkisi olan konsantrasyonun şu şekilleriyle temin edilir.

36. Işık ve ışığın Parlaklığına meditasyon yapılarak Ruhun bilgisine ulaşılabilir ve huzur sağlanabilir.

37. Alt varlık saflaştırıldığında ve artık düşkünlük göstermediğinde, Chitta sabitleşir ve ilüzyondan özgürleştirilir.

38. Huzura (chitta'nın sabitleştirilmesine), rüyaların verdiği bilgi üzerine meditasyon yapılarak ulaşılabilir.

39. Huzura ayrıca kalbin en sevdiği üzerine konsantre olunarak da ulaşılır.

40. Böylece, (varlığın) farkındalığı sonsuz küçük olandan sonsuz geniş olana genişler ve bilgisi annu'dan (atom veya noktadan) atma'ya (ruha) mükemmelleşir.

41. Vritti'leri (aklın özünün gelişimleri) tam olarak kontrol edebilen kimlikteki kişi, durumu ve farkına vardığına benzerlik meydana getirir. Tıpkı bir kristalin yansıttığı renkleri kendisine alması gibi, bilen, bilgi ve bilinen alan bir olur.

42. Algılayan kişi; sözü, fikri (ya da anlamını) ve nesneyi biraraya getirdiğinde, bu, tarafsız algılama durumu olarak adlandırılır.

43. Hafıza kontrolü elinde tutmadığında, meydana gelen algılama tarafsız olmaz; söz ve nesne aşılır ve sadece fikir kalır.

44. Tarafsız fiili olan ve olmayan akılla yapılan konsantrasyonun bu aynı iki süreci sübtil olan şeylere de uygulanabilir.

45. Fizik olan sübtile ve süptil, Pradhara olarak adlandırılan ruhsal varlık durumuna giden ilerleyici aşamalara yönlendirir.

46. Tüm bunlar tohuma yapılan meditasyonu meydana getirir.

47. Bu üstün düşünme (süper-tefekkür) durumuna ulaşıldığında Yogi, Chitta'nın dengeli sakinliği ile saf ruhsal farkındalığa ulaşır.

48. Algılaması kusursuzca kesindir. (ya da aklı sadece Gerçeği gösterir.)

49. Bu belirli algılama eşsizdir ve rasyonel aklın (kanıt, netice çıkarma ve tümden gelim ile) ortaya çıkaramadığını ortaya çıkarır.

50. Bu diğer tüm izlenimlere karşıdır veya diğer izlenimlerin yerini alır.

51. Bu algılama durumunun kendisi de sınırlandırılmamış (veya diğer izlenimlerin yerini almış) ise, saf Samadhi'ye erişilir.



2. KİTAP - BİR OLMA ADIMLARI

1. Ruh ile birleşme yolunda, fiil Yogası, ateşli bir istekle, ruhsal okuma ve Ishvara'ya adanmadır.

2. Bu üçünün amacı ruhsal vizyonu getirme ve engelleri ortadan kaldırmaktır.

3. Bun zorluk yaratan engeller; avidya (cehalet), kişilik duygusu, arzu, nefret ve bağımlı olma duygusudur.

4. Avidya (cehalet); gelişmemiş, veya ortadan kalkma sürecinde olan, veya üstesinden gelinmiş ya da gelinmemiş diğer tüm engellerin nedenidir.

5. Avidya kalıcı, saf, saadet dolu ve Beni; kalıcı olmayan, saf olmayan, acı veren ve Ben-olmayan ile karıştırma durumudur.

6. Kişilik duygusu, bilginin araçları ile bilenin kimliğinin oluşturulmasına göredir.

7. Arzu zevk veren nesnelere bağımlı olmaktır.

8. Nefret, algılanan herhangi bir nesneden iğrenmektir.

9. Sezgili varoluşa duyulan yoğun arzu bağımlı olmaktır. Bu, her biçimde var olabilir, kendi kendini devam ettiricidir veçok bilge olanlar tarafından dahi bilinir.

10. Bu beş engel süptil olarak bilindiğinde karşı bir akli davranışla yenilebilir.

11. Fiilleri, meditasyon süreciyle atılır.

12. Karma'nın kökü bu beş engeldir ve bu yaşamda ya da gelecekteki bir yaşamda meyvesini vermelidir.

13. Kökler (veya samskara'lar) var olduğu sürece, meyveleri de yaşam, ölüm, ve zevk ve acı veren deneyimler olacaktır.

14. Bu tohumlar (veya samskara'lar) kendilerini oluşturan nedenin iyi veya kötü olmasına göre zevk veya acı üretirler.

15. Aydınlanmış kişi için (üç dünyadaki) tüm varoluş, guna'ların fiillerinden doğan borçtan dolayı acı verdikleri düşünülür. Bu fiiller üç katlı olup; sonuçlar, endişeler ve bilinç altıyla algılanan intibalar doğururlar.

16. Henüz oluşmamış acı geçiştirilebilir.

17. Algılanan ve Algılayanın bir ve aynı olduğu ilüzyonu (acı üreten etkilerin) geçiştirilmesi gereken neden(i)dir.

18. Algılananın üç özelliği vardır; sattva, rajas ve tamas (ritm, hareketlilik ve durağanlık); elementlerden ve duyu organlarından oluşur. Bunların kullanımı deneyimi ve nihai özgürlüğü doğurur.

19. Guna'ların bölümleri (ya da maddenin özellikleri) dört katlıdır; belirli olan ve olmayan, tanımlanabilen ve dokunulmayan.

20. Gören saf bilgidir (gnosis). Saf olduğu halde, aklın aracılığıyla verilen fikir üzerine bakar.

21. Olan herşey ruhun yararına varolur.

22. Yoga'yı (birleşmeyi) başarmış bir kişi durumunda objektif evren bitecektir. Ancak, (objektif evren) henüz özgür olmayanlar için var olmaya devam eder.

23. Ruhun akıl ile ve aklın algıladığı ile birleşmesi, algılanan ve Algılayana benzeyen doğanın anlaşılmasını doğurur.

24. Bu ilişkinin nedeni cehalettir ya da avidya'dır. Bunun üstesinden gelinmesi gerekir.

25. Cehalet, algılanan şeyler ile ilişkide olmamanın sağlanmasıyla son bulur. İşte bu büyük (ruhsal) özgürleşmedir.

26. Mükemmel olarak sağlanmış ayrım ile kısıtlılık durumunun üstesinden gelinir.

27. Bilgi (ya da aydınlanma) yedi kattır ve ilerleme sağlayarak ulaşılır.

28. Yoga tüm safhalarıyla düzenli olarak uygulandığında, ve saf-olmamanın üstesinden gelindiğinde, irfan gelir ve bu da tam aydınlanmaya doğru götürür.

29. Yoga'nın sekiz safhası; Yama Emirleri, Nijama Kuralları, duruşlar ya da Asana'lar, yaşam gücünün doğru kontrolü ya da Pranayama, soyutlama ya da Pratyahara, dikkat ya da Dharana, Meditasyon ya da Dhyana, tefekkür ya da Samadhi'dir.

30. Zarar vermeme, tüm varlıklara doğru olma, çalmama, ölçüsüz olmama ve hırslı olmama yama ya da beş emiri oluşturur.


31. Yama (ya da beş emir) evrensel görevlerdir ve ırk, yer, zaman veya zorunluluk gözetmez.

32. İçsel ve dışsal temizlik, mutluluk, ateşli istek, ruhsal okuma ve Ishvara'ya kendini adama nijama'yı (beş kuralı) oluşturur.

33. Yoga'ya ters düşen düşünceler olduğunda tam aksi olan düşüncelerin ekilmesi gerekir.

34. Yoga'ya ters düşen düşünceler - kişisel olarak yapılan ya da yapılacak olan ya da uygun görülen, hırstan, öfkeden veya oyundan (cehaletten) doğmuş, az, orta derece ya da çok büyük olarak; zarar verme, yanlışlık, çalma, cinsel aşırılık ve hırstır. Bu nedenle, tam aksi olan düşüncelerin ekilmesi gerekir.

35. Kim ki, zarar vermemeyi mükemmelleştirmiştir, onun önünde tüm düşmanlık yok olur.

36. Tüm varlıklara olan mutlak doğruluk mükemmelleştirildiğinde, sözlerinin ve hareketlerinin karşılığı hemen görülür.

37. Çalmama mükemmelleştirildiğinde, yogi arzuladığı herşeye sahip olabilir.

38. Cinsel aşırılığın yok edilmesiyle enerji elde edilir.

39. Hırslı olma tamamen yok edildiğinde, yeniden doğuşun kanunu anlaşılır.

40. İçsel ve dışsal saflaştırma hem kişinin kendisi hem de diğer tüm biçimler için hırs doğurur.

41. Saflaştırma ile sakin bir ruh, konsantrasyon, organları kotrol altına almak ve Öz-Beni görme yetisi gelir.

42. Mutluluk ile ilahi saadet kazanılır.

43. Ateşli istek ile ve saf-olmayanın ortadan kaldırılmasıyla bedensel güçler ve duyu güçleri mükemmelleşir.

44. Ruhsal okuma, Ruh (ya da ilahi Olan) ile irtibat halinde olunmayı sağlar.

45. Ishvara'ya kendini adama ile meditasyonun (ya da samadhi'nin) amacına ulaşılır.

46. Bedensel olarak yapılmış duruş, sabit ve kolay olmalıdır.

47. Duruşta sabitlik ve kolaylık, sürekli az çaba ve sınırlı olmayana aklın konsantre edilmesiyle sağlanır.

48. Buna ulaşıldığında, zıt kutuplar artık sınırlamaz.

49. Doğru duruşu (asana); prana'nın doğru kontrolü ve nefesin doğru alışı ve verişi izler.

50. Prana'nın (yaşam akımlarının) doğru kontrolü dışsal, içsel ve hareketsizdir; yere, zamana, uygulama sayısına ve ayrıca uzatılmasına ya da kısa tutulmasına bağlıdır.

51. Bu içsel ve dışsal adımlarla ilgilenenlerin üstüne çıkan bir dördüncü aşama vardır.

52. Bununla, ışığı saklayan kademeli olarak ortadan kaldırılır.

53. Ve akıl konsantre olunmuş meditasyon için hazırlanmış olur.

54. Soyutlama (ya da Pratyahara) duyuların düşünce ilkesiyle itaat ettirilmesi ve şimdiye kadar görülür ve dokunulur olandan geri çekilmesidir.

55. Bu safhaların sonucu olarak, duyu organlarının tam bir itaati oluşur.


3. KİTAP - BİR OLMANIN BAŞARILMASI VE BUNUN SONUÇLARI

1. Konsantrasyon, chitta'nın (zihnin) belli bir nesne üzerinde yoğunlaştırılmasıdır. Buna dharana denir.

2. Muhafaza edilen konsantrasyona (dhrana'ya) meditasyon (dhyana) denir.

3. Chitta gerçek olanın (veya bir biçime dönüşmüş fikrin) içinde eridiğinde, ve kişisel benliğin ya da ayrımın farkında olmadığında, buna tefekkür ya da samadhi denir.

4. Konsantrasyon, meditasyon ve tefekkür birbirini izleyen bir fiil içindeyse, sanyama'ya ulaşıldı demektir.

5. Sanyama'nın sonucu olarak ışığın dışarıya doğru parlaması gelir.

6. Bu aydınlanma kademelidir, adım adım gelişir.

7. Yoga'nın bu son üç safhası diğer safhalara nazaran çok daha kişisel bir etkiye sahiptir.

8. Yine de bu üçü bile hiç bir nesneyi temel almayan gerçek kaynaksız meditasyona (veya samadhi'ye) göre dışsaldır. Bu meditasyon chitta'nın (zihnin) ayrımcı doğasından meydana çıkan etkilerden etkilenmez.

9. Zihnin aşamaları, birbirini izleyen sırada şöyledir: Zihin, görülene tepki verir, bunu zihnin kontrolü izler. Bunu, chitta'nın (zihnin) her iki faktöre de tepki verdiği an izler. Son olarak tüm bunlar geçer ve algılanan bilinç tam kontrolü ele geçirir.

10. Zihnin bu alışkanlığının terbiye edilmesiyle, ruhsal algılamada bir sabitlik oluşur.

11. Bu alışkanlığın oluşturulmasıyla ve zihnin fikir-üretme eğiliminin engellenmesiyle, sabit bir tefekkür gücü meydana çıkar.

12. Zihin kontrolü ve kotrol eden faktör eşit olarak dengelenirse, tek-noktaya odaklılık durumu oluşur.

13. Bu süreçte, her bir nesnenin hali bilinir, özellikleri (ya da formları), sembolik doğaları, ve zamana dayalı özel kullanımları (gelişme aşaması) bilinir ve anlaşılır.

14. Her bir nesnenin meydanda olan ve de gözükmeyen özellikleri elde edilir.

15. Gelişmenin aşaması, çok yönlü psişik doğanın ve onun düşünme ilkesinin çeşitli gelişimlerinden sorumludur.

16. Her bir biçimin üçlü doğasına yapılan konsantre olunmuş meditasyon ile ne olduğunun ve ne olacağının sırrı çözülür.

17. (Nesneyi) Gösteren tını (ya da Söz) ve şekillenmiş ruhsal öz (ya da fikir) algılayanın zihnini genellikle karıştırır. Bu üç hale yapılan konsantre olunmuş meditasyonlaysa, tüm yaşam biçimlerini çıkaran tınının (sezgisel) kavranışı gelir.

18. Düşünce-imgelemeleri görme gücü elde edildiğinde, eski enkarnasyonların bilgisi ortaya çıkar.

19. Konsantre olunmuş meditasyonla, diğer kişilerin zihinlerindeki düşünce-imgelemeleri de görülür olur.

20. Algılayana, bu düşüncelerin ait olduğu nesneler görülmezse, algılayan nesneyi değil sadece düşünceyi görür. Kişinin meditasyonu görülebilir olanı kapsamaz.

21. Biçim ve beden üzerindeki ayrıma konsantre olunmuş meditasyonla, bedenin insan gözüne görünen bu özellikleri reddedilir (ya da yok varsayılır) ve yogi kendini görünmez kılabilir.

22. Karma (ya da etkiler) iki türlüdür: hemen karma ya da gelecekte karma. Bunlara yapılan mükemmel konsantre olunmuş meditasyonla, yogi üç dünyadaki deneyiminin mahiyetini bilir. Bu bilgi sembollerle gelir.

23. Diğerleriyle birleşme, şefkat, yumuşaklık ve tarafsızlık olan duyuların üç durumuna yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla kazanılır.

24. Filin gücüne yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla, bu güç ya da ışık uyandırılır.

25. Uyandırılmış ışığa yapılan mükemmel konsatre olunmuş meditasyonla süptil, saklı ya da yabancı olan bir bilinç oluşur.

26. Güneşe yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla, yedi dünyanın (veya bilginin) bilinci gelir.

27. Aya yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyonla aysal biçimlerin bilgisi yükselir.

28. Kuzey yıldızına yapılan meditasyon, gezegen ve yıldızların yörüngeleri ile ilgili bilgiyi verir.

29. Güneş sinir ağı adı verilen merkeze konsantre olunarak dikkat verildiğinde, bedenin durumuyla ilgili mükemmel bilgi gelir.

30. Boyun merkezine dikkat sabitleştirildiğinde, açlık ve susuzluk ortadan kalkar.



31. Boyun merkezinin üstündeki kanal ya da sinire dikkat sabitleştirildiğinde, denge sağlanır.

32. Öz-denetim sağlamış olanlarla, başta bulunan ışığa odaklanılarak görülebilir ve irtibat kurulabilir. Bu güç, tek-noktaya-odaklı meditasyonla geliştirilir.

33. Herşey, sezginin canlı ışığı ile bilinebilir.

34. Zihin-bilincinin anlaşılması kalp merkezine yapılan tek-noktaya-odaklı meditasyon ile gelir.

35. (Zıt kutupların) Deneyim(i) ruhun kişisel Öz ve purusha'yı (Ruh'u) ayırt edememesinden kaynaklanır. Nesnel biçimler ruhsal kişinin kullanımı (ve deneyimi) için vardır. Buna yapılan meditasyonla, ruhsal doğanın (purusha'nın) sezgiyle anlaşılması gelir.

36. Bu deneyim ve meditasyonun sonucu olarak, sezgisel bilgiyi üreten daha üst bir duyma, dokunma, görme, tat alma ve koklama gelişir.

37. Bu güçler en üst ruhsal farkındalık için birer engeldir ama nesnel dünyalarda sihirli güçler olarak hizmet ederler.

38. Zayıflatıcı bağların sebeplerinden kurtulma ile ve hislerin bir başkasına yönelmesi (girişi ya da reddi) tarzıyla, chitta (zihin) bir başka bedene girebilir.

39. Bir üst düzey yaşamın (udana) boyun eğdirilmesiyle, dikenli bir yol olan sudan ve ayrıca bataklıktan kurtulunur ve yükseliş (miraç) gücü kazanılır.

40. Samana'nın (kalp bölgesinde bulunan yaşam enerjisi) boyun eğdirilmesiyle, kıvılcım alev olur.

41. Akaşa ve Ses arasındaki ilişkiye odaklanmış meditasyon ile, ruhsal duyma organı gelişir.

42. Beden ve akaşa arasındaki var olan ilişkiye odaklanmış meditasyon ile (üç dünyaya ait) maddeden yükseliş ve boşlukta seyahat etme gücü kazanılır.

43. Işığı gizleyen yok edildiğinde, diskarne (enkarne'nin zıt anlamlısı) denilen, düşünme ilkesinin değişimlerinden özgürleşmiş varlık durumu ortaya çıkar. Bu, aydınlanma durumudur.

44. Her bir maddenin aldığı beş biçime odaklanmış meditasyon ile her bir madde üzerinde ustalık kazanılır. Bu beş form; kaba doğa, maddesel biçim, özellik, kapsam ve temel amaçtır.

45. Bunda ustalaşmayla, çok küçük olma ve bedensel mükemmeliyet ve tüm engellerden özgürleşme gibi diğer siddhi'ler (güçler) kazanılır.

46. Biçimde simetri, rengin güzelliği, elmasın gücü ve yoğunluğu bedensel mükemmeliyeti meydana getirir.

47. Duyuların üzerinde ustalık kazanmak; bunların doğaları, özellikleri, egoizm, kapsamlılık ve faydalı amaç üzerine odaklı meditasyonla sağlanır.

48. Bu mükemmelleşmenin sonucu olarak, zihin kadar çevik eylem, organlardan bağımsız algılama ve temel (kök) maddenin üzerinde ustalaşma gelir.

49. Ruh ve Mutlak Olan arasındakini ayrıdedebilen kişi, tüm durumlarda üstünlük elde eder ve her şeyi bilen olur.

50. Bunu elde etmede ve diğer tüm ruhsal güçlerde tutkusuz davranma ile bağların tüm tohumlarından kurtulan kişi izole bir birleşme durumuna ulaşır.

51. Eski kötü alışkanlıkların tekrar etmesi olası olduğu için, tüm varlık biçimlerinin, hatta semavi olanların bile cezbediciliğinin tam bir reddi olmalıdır.

52. Sezgisel bilgi, anlara ve bunların süreğen başarısına odaklanmış meditasyon yapıldığında, ayırt edebilme kabiliyetinin kullanımı ile gelişir.

53. Bu sezgisel bilgiden (tüm varlıkları birbirinden) ayırt edip fark edebilme ve cinslerini, özelliklerini ve uzaydaki pozisyonlarını kavrama kapasitesi doğar.

54. En büyük kurtarıcı olan bu sezgisel bilgi her yerde mevcuttur, geçmiş, bugün ve Sonsuz Şimdide olan gelecek dahil her şeyi bilendir.

55. Nesnel biçimler ve ruh aynı saflık durumuna ulaştığında, Birlik gerçekleşir ve özgürlüğe kavuşulur.

4. KİTAP - AYDINLANMA

1. Büyük ve küçük Siddhi'lere (güçlere); enkarnasyonla, veya ilaçlarla, sözün gücüyle, yoğun istekle ya da meditasyonla ulaşılır.

2. Bilincin düşük plandan yüksek plana geçmesi büyük bir yaratıcı ve evrimsel bir süreçtir.

3. Uygulama ve metodlar bilinç geçişinin gerçek sebepleri değildir; onlar bir çiftçinin ekim için tarlasını hazırlaması gibi engellerin kaldırılmasına yardımcı olurlar.

4. "Ben" bilinci, bireysellik duygusunun tadına varıldığı organların yaratımından sorumludur.

5. Bilinç tektir, ancak bir çok çeşitli biçimler üretir.

6. Bilincin oluşturduğu biçimler içinde sadece gelişmemiş karmadan bağımsız olan biçim meditasyonun sonucu olan biçimdir.

7. Özgürleşmiş ruhun fiilleri, zıt kutuplardan özgürdür. Geri kalan kişiler içinse bunlar üç çeşittir.

8. Karmanın bu üç çeşidinden, etkilerin meyvaları için gerekli olan biçimler meydana çıkar.

9. Tür, zaman ve yer açısından ayrılsalar bile, hafıza ve etki-üreten sebep arasında bir kimlik ilişkisi vardır.

10. Yaşama arzusu evrenseldir. Bu aklın-yarattığı biçimlerin (arzuların) bilinen başlangıcı yoktur.

11. Bu biçimler arzu, temel sebep, kişilik, verimli sonuç, mental canlılık veya yaşama isteği, ve dışarıda süren hayat veya nesnenin desteği ile yaratılmış ve bir arada tutulmuştur. Bunların çekim gücü azaldığında, bu biçimler de benzer şekilde azalacaktır.

12. Geçmiş ve bugün realitede var olur. Bugünün zaman kavramında biçim, gelişmiş özelliklerin sonucudur ve geleceğin değerlerinin gelişmemiş tohumlarını içerir.

13. Gelişmemiş ya da potansiyel olan özellikler, doğanın üç gunasını (maddenin değerlerini) içerir.

14. Nesnel biçimin tezahürü, tek-noktaya-odaklı etki-doğuran sebebe bağlıdır. (chitta'nın ya da aklın gelişimlerinin birleşmesi)

15. Bilinç ve biçim, birbirinden bağımsız ve ayrıdır, biçimler birbirine benzeyebilir ama bilinç varoluşun farklı seviyelerinde işler.

16. Tek aklın farklı gelişimleri, var olmak için bir çok aklın itici kuvvetine ihtiyaç duyan çeşitli biçimler üretir.

17. Bu biçimler algılanan bilincin gelişmemiş özelliklerine bağlı olarak bilinir veya bilinmez.

18. Aklın efendisi olan algılayan, etki-üreten neden olan sürekli aktif aklın tam olarak farkındadır.

19. Görüldüğünden veya bilindiğinden, aydınlanmanın kaynağının akıl olmadığı aşikardır. ***

20. (Akıl) Kendisi ve kendisine dışsal gelen, iki nesneyi birlikte bilemez.

21. Aklın (chitta'nın) bilgisinin, diğer bir akıl tarafından ispata gerek kalmadan kabul edilebilmesi için, sonsuz sayıda bilenler anlaşılmalıdır, ve hafıza tepkisinin silsilesi sonsuz bir karışıklığa kayma eğilimi gösterebilir.

22. Ruhsal zeka tek başına olup nesnelerden özgürleştiğinde, kendisini akılda yansıtır ve sonra Öz Benin farkındalığı gelir.

23. Sonra akıl, bilen ve bilinebileni yansıtınca, herşeyi bilen olur.

24. Akıl, sonsuz aklın intibalarını yansıtması gibi yansıttığında, Öz Benin bir aracı olur ve kendisi de birleştirici olarak hareket eder.

25. (Özün gerçek doğasından) Ayrılmış birleşme durumu, akıl ve Özü ayırt edebilen kişinin ya da ruhsal kişinin ödülüdür.

26. O zaman, akıl farkı görmeye ve kişinin Öz Benliğinin gerçek doğasına doğru artan bir aydınlanmaya eğilim gösterir.

27. Alışkanlığın gücüyleyse, akıl diğer mental intibaları yansıtır ve duyumsal algılamanın nesnelerini algılar.

28. Bu yansımalar engellerin doğasındaki yansımalardır ve üstesinden gelmenin yolu aynıdır.

29. Bağımlı olmamayı geliştirmiş kişi, aydınlanmadan ve ayrılmış birleşmeden sonraki isteğinde bile, uygulanmış ayırt etme ile üstü gölgelenmiş ruhsal bilginin farkına varır.

30. Bu aşamaya erişildiğinde, engellerin ve karmanın üstesinden gelinmiştir.

31. Engellerin ortadan kaldırılması ve bireyin tüm varlıksal bedenlerinn arınmasıyla, bilginin tümü ele geçirilir ve bireye yapacak başka bir şey kalmaz.

32. Üç gunanın kalıtımsal doğasından dolayı aklın (maddenin değerlerinin) gelişimi sona erer. Onlar kendi amaçlarına hizmet etmiştir.

33. Akıldaki gelişimlerin birbirini izlemesi olan Zaman aynı şekilde yok olur ve yerini Sonsuz Şimdiye bırakır.

34. Ayrılmış birleşme durumu, maddenin üç değeri (üç guna veya doğanın güçleri) Öz Benin üzerinde bir etki yaratamadığında mümkündür. Saf ruhsal bilinç, Bir olan içersinde erir.

Agni Yoga > Eylemler en Güçlü Yardımcılardır

Agni Yoga


Nasıl aydınlanmış olabilirsin bir ölümlü gibi korkuyorsan,
Nasıl kutsaldan söz edebilirsin açlığını yenemiyorsan,
Nasıl yücelmiş olabilirsin soğuğa dayanamıyorsan?
Sen basit, çamurlu ve solucanımsı istek yumağısın,
Ardında bırakıp insanca pek insanca olanı,
Ateşlerle vaftiz olup aydınlanmalısın.
Agni Yoga nın yolu kolay değildir,
Yoginin mücadelesi bir güneş gibidir,
Insani olanın, banal ve çürümüş olanın üzerinde,
Insan üstü olanın zafer anıtı gibi,
Göklere açılan yolun işaret taşı gibi,
Parıldar.
Neşeyle yürüyen bir çığ gibi,
Ağır ve korkutucu olanı parçalar,
Tehlikeli olanları ateş çiçeklerine çevirerek,
İtaatle baş eğdirerek,
Aydınlanmakla o,
Mineral katmanlarının arasından,
Ve zamanın katılığından,
Gezegenlerin varlığından,
Bir anda geçerek,
Oluşumlara tanıklık eder.
İlkel ruhların ete ve kana gereksinimine,
Kim dikkat eder,
Ve nasıl kurban olunur farkında olmadan.
Gerçek olan ve saygıya değer olan düşünce,
Kopuk, parçalı ve geldi geçtilikten uzak,
Bir ağaç gibi kesintisiz ve görkemli olandır,
Dalları güneşe doğru uzanır.
Büyücü taşlaşan formüllerin üzerinde dururken,
Yogi kozmosun sonsuz yaratılışlarına katılır.
Ölüm korkusundan eski bir elbise gibi sıyrılarak,
Özün yok edilmezliğini hatırlamalı,
Parlayan bir kılıç gibi yoginin düşünü,
Uzayı bir baştan bir başa aydınlatmalı,
Yaşamı yeniden kurmalı,
Ve ulaşılabilir mutluluğu bulmalı.
Cesaret yolun kendisini bilmekten gelir,
Yaşamı için korkan kahraman olamaz,
Ve sorumsuzca harcayan.
Eyleme ve zafere açtır,
Ancak nerede duracağı açıktır.
Ruh için savaşır,
Fakat yeryüzüyle barışıktır.
Sadece yüce bir şuur içsel hareketlerimizi ayırır,
Ve dışsal fikirlerin sırnaşıklığına karşı uyanıktır.
Ruhun inzivası geleceğin formlarını aydınlatır.
Ancak düşmanının ağırlığı senin ağırlığını anlatır.
Ruh ateşsi çekirdeğinde bütünlüğünü yitirmez,
Ve yenilmezliğini devam ettirir.
Yeni çağın başladığını gök gürültüsü ve şimşeklerle duyarız,
Ve uykularımızdan uyanırız.
Indra nın tahtının sıcaklığı gittikçe artar,
Tutkular ve öfkeler çağında,
Bir denge gerekmektedir bu çılgınlığa.
Bilginin ateşiyle doğrudan temas çıldırtır,
Ve bizi gündelik değerlendirmelerden arındırır.
Eğitim,tecrübe ve yetenek değil,
Doğrudan bilginin ateşi,
Bizi Shambala ya ulaştırır.
Asketikler değil,
Fanatikler ve boş inançlılar değil,
Yoga nın ateşini bilen,
Sadece eylemeyi bilen,
Ve ayrılırken platonun söylediği,
Kahramanlar yaratın,
Uykuda olan,
Asla olamaz gerçeğe yakın.
Bize yeniden söylendi,
Kahramanlar yaratın!
Ruhu bilinmezliğe yönlendir,
Bu tavır yeni bir düşünce tarzı geliştirecektir.
Bilgiye açlık unutulmuş tecrübelerden beslenir,
Yaşamın kaynağını arayın,
Bu dönüşümü tamamlayacaktır.
Agni Yoga, yoldaki ışıktır,
Yürümesini bilenler,
Ona varacaktır.
Düşman bir ölçüde bilinmez, ölçülmez ve fethedilmez,
Zaferin varoluşu için düşmanın varoluşu reddedilemez.
Yaşamın zehrini içmek,
Ve sonsuz güçle geri gelmek,
Cesaret olmadan yaratamazsın,
Hiç birşey ışığı aşamaz,
Ve ışığın savaşçılarıdır sarsılmaz,
Kalabalıklardan çok şey umulmaz,
Ve uzak yıldızlardan gelen mesaj,
Sadece birkaç kişi tarafında duyulacaktır,
Korkuyla bağlı olan,
Tutuk kalacaktır,
Ve eylemek onun için,
Mümkün olmayacaktır.
Bilinç ölçü olarak kalacaktır.
Ateşten soyut sözcüklerle bahsediyoruz,
Ama onun derin gerçekliğini yakından biliyoruz.
Ateşin dalgalarının kendi ritmi olduğunu,
İçsel ateşin,
Sonsuz çabayla,
Varolduğunu.
Bilincini keskinleştir,
Bir yol kapatılırsa düşmanlarca,
Bir diğer yol açılır.
Ateşin yolu aydınlanmadır,
Bunda ustalaşmak,
Kozmosa kavuşmaktır.
İradenin yenemeyeceği zorluk yoktur,
Zor olan,
Her şeye izin verilen konuma ulaşmaktır
Uçurumlardan atlamak,
Tehlikelerle boğuşmak,
Ateşle konuşmak,
Bir işarettir.
Güneş asla yorulmaz,
Agni tüketilmez,
Ve Kundalini,
Dolaylı yolları sevmez.
Daha yüksek bir bilinçlilik,
Eylem ritminin korumak,
Ve daha yukarılara ulaşmak için,
Vazgeçilmez!
Harekete yaklaştığında telaşlanan,
İç dengesi bozulan bir adam,
Ateşe layık olabilir mi?
Ateş scherzo dur,
Bunu anlayamayan,
Tepkisiz ve uyuşuktur!
Işığın karanlığı feth edişi gibi,
Düşüncenin kaosu,
Böyle feth eder öğreti,
Ruhsuzluğu.
Örs ve çekiç belirtir ancak,
İçsel ateşin,
Doğrultuculuğunu!
Güçlü bir ruh içinde savaşçıyı uyandırır,
Ve kılıcı dövüp yaratmaktan keyif alır.
Her hareketin bir ritmi vardır,
Her enerjinin kristalden bir şekli.
Eylemler en güçlü yardımcılardır,
Ve güç eylemlerde saklıdır!
Yolunda sana yapılan saldırılar,
Ve aldığın yaralar,
Seni yarı tanrılaştırır!
Günlük basit işlerinde,
Yukarıya yönelik zaferleri yaşayanlar,
Yaşam yollarını aydınlatır,
Ve esaretten azadlanır!
Bakışlarını aşağılara çevirme,
Dağ zirvelerine yönel,
Ruh nasıl dönüşür,
Sürekli çabanın tesiriyle,
Yeni bir irade oluşur.
Yaratıcı düşünce yeniden biçimlendirir,
Düşünceye hükmeden,
Varolanı evrimleştirir.
Agni yoganın sonunda,
Ancak saf bir çaba önerilir!


Nadi Shodhana

Nadi Shodhana

Nadi shodhana, kan damarlarının temizlenmesi anlamına gelir. Sankskritçe’de nadi kanal shodhana temizlenme demektir.

Sağlıklı bir insanda nefes her iki saatte bir burun delikleri arasında değiş tokuş yapar. Eğer nefes 2 saatten fazla sadece tek bir burun deliğinden alınıp veriliyorsa, bunun sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri vardır. Eğer sağ burun deliğimiz söz konusu ise, zihinsel ve sinirsel rahatsızlıklar meydana gelir. Eğer sol burun deliği söz konusu ise, kronik yorgunluk ve beyin işleyişinde azalma meydana gelir. Daha kolay hastalanır ve grip oluruz.

Her iki burun deliğini kullanmak dengeli bir insan olmamızı sağlar.

FAYDALARI:

* Kan dolaşımını sağlar, daha iyi bir dolaşım. Daha iyi bir bağışıklık sistemi demektir.
* Beynin her iki yarım küresinin canlanmasını sağlar.
* Atardamarlar ve toplardamarlar temizlenir ve akciğerler toksinlerden arınır.
* Bedenden istenmeyen yağlar atılır. Derin oksijen alma yağ yakışında en önemli faktördür. Bedenden toksin atıldıkça, daha sağlıklı beslenme ve düşünme alışkanlıkları edinmiş oluruz.
* Endişeyi ve stresi azaltır, sinirleri güçlendirir.

UYGULAMA:

Oturmakta zorlanıyorsanız sandalye üzerinde uygulama yapabilirsiniz.

1. Sırtınız dimdik oturun. Sağ burun deliğinizi sağ başparmakla kapatın. Önce sol burundan derin bir nefes verin. Sol burun deliğinden derin nefes alın (4 saniye kadar)
2. Hemen sol burun deliğini sağ yüzük ve serçe parmağıyla kapatın.(Bu arada işaret ve orta parmak avuç içine doğru kıvrılmış duruyor. Eğer bu parmak duruşunu uygulamakta zorluk çekiyorsanız sadece başparmak ve işaret parmağını kullanmakla yetinin.) Aynı anda iki burun deliği 1 saniye kadar kapalı kalsın.
3. Şimdi sağ burun deliğini başparmağı kaldırarak açın ve nefes verin (8 sn)Bu bir tur etti.
4. Şimdi nefes verdiğiniz taraftan nefes alın kapatın, diğer burundan nefes verin. Bu şekilde her iki burun deliği dönüşümlü olarak kullanılmış olur.3 turla başlayın ve 8–10 tura kadar çıkın.

Burun tıkalı ise veya nezleyken uygulama yapılmamalıdır.

Tam Yoga Nefesi Nasıldır?

Tam Yoga Nefesi Nasıldır?

1. Önce derin nefes vererek boşaltalım. Karından yavaş ve derin nefes almaya başlayın. Karın yükselsin

2. Nefes yukarıya kaburgalara çıksın

3. Göğüs ve köprücük kemiklerine nefes ulaşır, ancak bu esnada karın içeri girmez.

4. Nefes verirken önce karın,sonra kaburga orta göğüs ve en son üst göğüs nefesi boşaltır.

Her zaman nefes vererek önce akciğerler boşaltılır. Bitirirken de nefes alarak bitirilir. 4 tur yaparak başlayın yavaş yavaş sayıyı 20 tura kadar artırın. Başlangıçta baş dönmesi olabilir. Özellikle çok sigara içenlerin oksijene alışmaları biraz zaman alıyor.