Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

8 Haziran 2011 Çarşamba

İçimize Dönüş Yolculuğu - S.Pekgöz

FARKINDALIĞIN DÖNÜŞÜMÜ

Bu konuya yazılan her mesaj, önceki mesajlarda başlatılan sohbetin devamı niteliğin dedir. Mesajlar da var görülen noksanları bütünü takip ederseniz tamamlanacaktır.
-sohbete katılmanız birlikte daha ileri bilgilere gitmemizi hızlandıracaktır. -

Burada paylaşacaklarımızın sürekli iki düzey arasın da değiştiğini göreceksiniz.

Bir düzeyde; REİKİ için kaynakların ve master ların verdiği metodolojik bilgiler verilecek...
Bir düzeyde ise, içinde yaşadığımız çağda acımızın, yanılgılarımızın en büyük kaynaklarından biri olan yanlızlığın tek çözümü; Gerçek kimliğimizi anlamak ve bu anlayışın sonucunda doğmayan ve ölmeyen gerçekliğimizin farkına vararak gerçek mutluluğa, sarsılmaz güven duygusuna ve bilgeliğe ulaşmaktır.
Kendimizi nasıl yanlış tanıdığımızı, derine daha derine ulaştıkça farkedeceğiz.
Bu düzeyde sözcükler çoğunlukla, okurken sizi bu bilince çekmek için tasarlanmış olacaktır.
Reiki Nedir? Reiki Hakkında; Reiki Dereceleri, Çakralar, Uyumlama



Paylaşırken derinleriniz den gelen tepkilere dikkatinizi verirseniz; Size zaten sahip olduğunuz bir şeye nasıl daha derin bir şekilde girebileceğinizi göstermeme izin vermiş olacaksınız.Zaman zaman zorlayıcı bulacağınız anlatımlar, _Evet, bunu biliyorum diyen içinizdeki o yere dokunmak içindir.

Reiki satın alınacak bir şey değil ve kullanmak için ulaşılmaz bir ustalık da gerektirmez.

İnsan yaşam ve zaman içinde dikkatli bir yolculuk yaparak, etkileşimlerle oluşan olağanüstü güzellikleri, bilerek ya da bilmeyerek yapılan titreşimlerin nasıl olumsuzluklara neden olduğunu görerek ve herşeyin karşısındaki gücünü keşfederek bilgiyi kendisinde hazır bulur. .. Aramak için uzağa gitmeye gerek yok...

Reikinin işleyişini ve sonuçlarını tanımaya başladıkça kendi içimiz de olan değişikliği hayretle izleyeceğiz. Ben buna - İçimize Dönüş Yolculuğu- diyorum...
Yeni koşulların geldiğini, yeni ufukların ve yolların açıldığını göreceğiz.
Yeni bakış açısı giderek daha fazla ve daha bizi saracak ve gelişmemiz için bize gerekli olan herşey gerçekleşecektir.

Reiki sizi ilerletmek ve daha iyi koşullara ulaştırmak için sabırsızdır.

Reikiyle yaşadığım deneyimler hayatımı öyle zenginleştirdi ki, teşekkür içindeyim.

Chi
S.Pekgöz

Geleneksel Reiki'nin Öyküsü

GELENEKSEL REİKİ'nin ÖYKÜSÜ

Geleneksel Reiki nin öyküsü 1800'lerin ortaların da Japonya'da bir Üniversite Rektörü ve aynı zamanda Hıristiyan rahip olan Mikao Usui ile başlar...

Öğrencileri ondan; ''İsa nın şifa yöntemini''öğretmesini isterler. Usui bunu öğrenmek için 10 yılını verir. Japon ya daki Hıristiyan otoriteleri bu şifadan bahsetmenin ve öğrenmenin sözkonusu bile olamayacağını söylerler.
Usui, Hindistan'da ki Buda ve İsa'nın hayatı arasında çarpıcı benzerlikler bulur.
Hindistan'a gider. Budist keşişler -eski ruhsal şifa yöntemlerinin- kaybolduğunu ve ona ancak Budizm in Aydınlanma Yolu ile ulaşabileceğini söyler.
Bunun üzerine Usui ABD ye gider ve 7 yıl kalır. Oradaki Hıristiyan yetkililerden de cevapları alamayınca Chicago Üniversitesi nin İlahiyat Fakültesine yazılır ve -Karşılaştırmalı Dinler ve Felsefe- üzerine doktora yapar.
Bundan sonra Mikao Usui nin ne Hıristiyan ne de rahip olarak adı geçmez.

Japonya ya döndüğünde o artık bir Budist dir. Ve manastıra yerleşir.
Şifa formüllerini anlatan orjinal metinleri Zen Budist Manastır ında bulur.
Ne var ki bulduğu metinler enerjinin nasıl kullanılacağı bilgisini vermez.
Japon ya daki Kurama Dağın da inzivaya çekilir. 21 günlük oruç, dua ve meditasyon sonunda USUi 1920 de Şifa yöntemlerini çözmüş ve semboller kendisine gönderilmiştir.

(Bu oluşun ayrıntıları Reiki2 ve Reiki3 bilgilerinde verilir.)
USUİ bu şifalı enerjiye; Evrensel Yaşam Gücü Enerjisi adını verir.



Başarılı bir şekilde Reiki yi uygulamak için, enerjinin çıkış noktası hk. herhengi bir inanç geliştirmek son derece sakıncalıdır.

Reiki, hiç bir izm'e ve hiçbir ist'e ait değildir. Her yana aittir.
Böylece kişisel olarak kimsenin de tekelin de değildir. Herkese aittir. Ve zaten her birimiz de bulunmaktadır. Sadece hatırlamaya ihtiyacımız var.

**** Bir kaç dakika da Reiki ci yaratacağımızı söyleyip, Usui hocanın kemiklerini sızım sızım sızlatmayalım. (Bu sözün gittiği yere...)

Sizler sevgiyle kalın arkadaşlar....

Seda Pekgöz

Çakraların Çalışma Sistemi

ÇAKRALARIN ÇALIŞMA SİSTEMİ






KÖK ÇAKRASI

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:


Bu çakranın açık ve diğerler ile uyumlu çalışması neticesinde, dünya ve yaşamla derin bir ilişki kurabilirsiniz. Kökleri bozulmamış bir yaşam enerjisi, mutluluk ve iç gücü kazanabilirsiniz. Hayat sevincinizi üretici olarak şekillendirme arzusu duyabilir, dünyasal amaçlarınıza daha kolay ulaşabilirsiniz. Sarsılmaz güven duygunuz ve dünyayı her şeyinizi karşılayan güvenilir bir yer olarak algılayabilirsiniz. Kendinizi dünya yaşamına güvenle açar ve sizin için sakladığınız her şeyi memnuniyetle kabullenmenizi sağlar.







DÜZENSİZ ÇALIŞMASI:


Bu çakranızın dengesiz çalışması halinde zevk düşkünü ve düşüncesiz olabilir, korku gibi olguları oluşturabilirsiniz. Neticesini görmeden her şeyi arzu edersiniz. Özgürce alıp verme konusunda zorlanırsınız, mesafe sağlama konusunda belirgin anlamda eğilim sergilersiniz. Bedensel anlamda kabızlık, şişmanlığa yol açabilir. Eylemleriniz kişisel ihtiyaçlarınız yerine getirmek üzerine kurulu olur. Sağlık, beslenme, dinlenme, uyum konularında dengeyi bulma yolunda, başkalarının da ihtiyaçları olduğunu küçümser ya da bilinçsizce ihmal edersiniz. Tutkularınızın esiri olur, sinirli, huzursuz, öfkeli hatta saldırgan olursunuz. Zorlayıcı tutumlarınız ise sağlıksız bir mulahadra sahibi oluşunuzla bağlantılıdır. Bütün bunların arkasında size güven veren,kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bazı şeyleri yitirme korkunuzdur. Dünyanın doğal dengesinin bozulması, doğal kaynakların sömürülmesi nüfus çoğunluğunda gözüken mulahadra çakra belirtileridir.



YETERSİZ ÇALIŞMASI:

Engelli veya kapalı olan mulahadra çakra fiziksel zayıflık eğilimi getirir. Maddi ve duygusal direnç yokluğu, belirsizlik hissi, endişeler, kararlılık ve başarı gücünden yoksunluk duyabilirsiniz. Hayat size mutluluk vermekten ziyade yük gibi gelebilir, daha hoş, daha basit, daha az derecede yorucu hayat arayışına girebilirsiniz. Yüksek çakralarınız düşüklere oranla daha çok gelişme göstermiş ise, dünyaya ait olamama duygusu,bu çakranızdaki yetersizlik halinin habercisidir. çakralar arasındaki dengesizlik neticesinde bu çakranın etkisi temel yaşam eksikliği duymanıza bağlı olarak iştahsızlık yaratabilir. Bu ise olay ve insanlardan kaçma arzunuzu belirtir. Holistik gelişim yolunuz için değerini kabullenmediği- niz sürece hayatın sorunlarıyla karşılaşacaksınız.







SAKRAL ÇAKRA

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:

Bu çakranız uyumlu ise kendinizi yaşamın ve duyguların doğal akışında gösterirsiniz, karşı cinse daha kolay içinizi açar ve doğal davranırsınız.


Cinsel birleşmede dişil ve eril enerjilerin yaratılışında sizde etki gösterir. Böylelikle doğa ile kucaklaşarak yavaşça içsel bütünlüğe ulaşırsınız. Zihniniz bedeniniz ve ruhunuzdan akan yaratıcı bir yaşam enerjisi hissedebilir-siniz. Bu yaratılışın mutluluğuna katılabilirsiniz.


Hayat sürekli olarak size coşku ve hayret vericidir. Yaratıcı eylemler, reel duygular sadece size ait değil başkalarının üzerinde de canlandırıcı etkinin sahibidir.



DÜZENSİZ ÇALIŞMASI:


Bunun kökeni ergenlik döneminde başlar. Cinsellik konusunda çocuklukta algılanan yanlış kavramlar, algılanamayan doğru kavramlar sizi cinselliğin inkar düzeyine dek sürükleyebilir. Bu da karşı cinse bağlı belirsiz ve gerilimler demektir. Eğiliminiz cinsel isteklerinizi bastırma, kaba olarak dışa vurma olabilir. Zamanında oluşa gelen bedensel temas eksikliği ve şefkattir. Başarısızlığın nedeninin içinizde var olduğunu bilemeden daimi olarak tam bir cinsel haz arayışı içinde yaşarsınız. Doğal duygu ve masumiyetin kaybı neticesinde enerjilerle ilgilenirken onların doğadaki ifadelerini küçümseyebilir, Yin Yang kuvvetlerinin etkileşimine açık olamaz ve yaşamsal mucizelere karşı çocuksu bir tavırla şaşkınlık yaşayabilirsiniz.



YETERSİZ ÇALIŞMASI:


Çoğu durumda bu merkezin yetersiz anlamda çalışması çocukluk devresine dek dayanabilir. Ebeveynlerinizin cinselliklerini bastırması, tutku, dokunuş, sevgi, şefkat uyarımlarından sizin yoksun bırakmasına neden olur. Sizde tensel anlamdaki mesaj alan antenlerinizi geri çekebilirsiniz. Ergenlik çağındaki cinsel enerjinizin önünü kapatarak öz güven eksikliğinize, cinsel soğukluğunuza sebebiyet verebilirsiniz. Yaşam size yaşamaya değmezmiş gibi gelebilir.





MİDE ÇAKRASI

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:


Ahenkli, sorun yaratmayan, açık bir çakra bir üçüncü çakra'dır.


Benliğinizde genel olarak hayatta ve yaşamdaki yerinize dair içsel denge ve huzur duygusu yaratır. Kendinizi kabullenirsiniz. Başkalarının duygularına ve kişilik farklılıklarına önem verirsiniz. Beraberlik ve bütünlüğe ulaşarak tüm eylemleriniz evrensel, dünyasal denge kurallarına
ahenk gösterir. Işık ve sevgi dolar, içinizdeki pozitif ışık bedeninizi adeta sararak sizi koruyucu görevler görür. İçsel gözünüz ve Sahasrara çakranızda açıksa maddelerin değişik ısı titreşimlerinden oluştuğunu fark edebilirsiniz. Işık enerjisi ile alakanız yakın olduğu için arzularınız kendiliğinden oluşur, her şeyi adeta kendinize çekersiniz. Bolluk bilincinin ilahi bir miras olduğunu da unutmamalısınız.







DÜZENSİZ ÇALIŞMASI:


Kendi arzularınızı isteminiz dahilinde hareket etmeniz bu çakranızın tek yönlü veya kötü çalışması anlamına gelmektedir. İç huzursuzluk, lanetleme, tatmin olamama duygusu yaşarsınız. Geçmiş yılların içinizde bulamadığınız tatmin, kabulleniş ve maddi dünya üzerinde arayışınızdır. İçsel huzura ihtiyaç duyuşunuz neticesinde olayları akışına bırakmayı zorlanarak tercih ediyorsunuz. Kabul görme, maddi refah sizin açınızdan önemlidir. Hatta bunları elde etme konusunda zorlanmazsınız. Sizin açınızdan imkansız olmadığı için istem dışı her şeyi bastırmaktasınız. Ancak bazen bu duygularınız kontrol dışına çıkıyor, kolayca üzülebiliyorsunuz. Ancak bu iniş ve çıkışlar uzun dönem sonunda içinize attığınız öfkenin dışa vurumudur denilebilir. Sonuçta kimsenin üzerinde uzun vadeli tatmin kuramayacağınızı bilmelisiniz.



YETERSİZ ÇALIŞMASI:


Kendinizi kırgın, mutsuz, üzüntülü hissedebilirsiniz. İsteklerinize ulaşmanızı engelleyen basamaklarla karşılaşmanız olasıdır. Geçmişten gelen birikimlerle duygularınızı anlatmakta zorlanarak Manipura çakranızın parlak enerjisini söndüren ve kendiliğinden gelen güçlü eylemlerinizi, duygularınızı sizden yok eden duygusal sirkülasyonlar sizi sarmış durumdadır. Hala boyun eğip, başarı ve ödül kazanma uğraşındasınız. Ancak kendi yaşamsal istemlerinizi dışlamaktan başka bir şey değildir bu.


Sıkışınca fevri davranabiliyorsunuz, hareketleriniz yanlış,dengesiz olabiliyor. Yaşam mücadelesinden kendinizi soyut bırakmayı tercih ediyorsunuz. Anlaşılmadık şeyleri dengelemek sizi ürkütüyor ve hayatta kalma mücadelesinde kendinizi eksik hissediyorsunuz.





KALP ÇAKRASI

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:


Bu çakranın tam anlamıyla açık olması ilahi sevgi için bir köprüdür.


Dünyanızı değiştirecek derecede kalp enerjisinin sahibisiniz. İnsanlar üzerinde ahenk sağlar, birleştirici olur ve onları uyumlu hale getirirsiniz. Natürel bir sıcaklık, içtenlik ve samimiyet sergilersiniz. Bu çevrenizdeki kişilerin neşesini arttırır, onlara güven verir ve kalplerini aydınlatır. Yardımseverlik arzusu size çok natürel gelir.


Duygularınız içsel çalkantılarınızdan, şüpheden ve belirsizlikten uzaktır.


Koşulsuz seversiniz. Yaratılışta ahenkli, güvende huzurlu olursunuz. Sevgi yüceliğiniz, hayattaki birleşme ve ayrılma oyununun bilincine varmasını sağlar. Bilgeliğin kalbinizdeki yolu aracılığı ile kişisel olaylara yeni bakış açınızdan bakabilirsiniz. Sevginin Yaratana duyulan sevginin gelişimi yolunda büyük destektir.Tüm yaşamı rahatlıkla benimseyebilirsiniz.İlahi sevginin anlatımını benimseyerek öğretebilirsiniz.



DÜZENSİZ ÇALIŞMASI:


Koşullu sevmenizi sağlayacaktır. Karşılıklı verme çabanız sonucunda hüsrana uğrayabilirsiniz. Size insanların vereceği sevgiye ihtiyaç duymadığınızı düşünebilirsiniz. Şefkat sizi rahatsız edecektir. Bedensel olarak bu davranışı tamamlayıcı saldırı ve acılara karşı savunma
mekanizmanızı genişletecek bir kalkana ihtiyaç duyabilirsiniz.



YETERSİZ ÇALIŞMASI:


Sizi başkalarının sevgisine karşı bağımlılık sahibi yapabilir. Kırılganlık ve dışlanmışlık duyabilirsiniz. Bu hal sizi kabuğunuzun içine hapsedebilir. Kederli olduğunuzu hissedebilirsiniz. Sevgi eksiğinizi gidermek için arkadaş düşkünü bir yardımcı olarak görünebilirsiniz. Bu çakranız tamamiyle kapalı ise kendinizi kayıtsız, kalpsiz görebilirsiniz.


Dışsal dürtülere ihtiyaç duyabilirsiniz.





BOĞAZ ÇAKRASI

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:


Tam anlamıyla açık olması halinde düşünce, duygu, korkusuzluk,özgürlük şeklinde ifade edebilirsiniz.Zayıf yanlarınızın açığa çıkışı esnasında güç gösterisi yapabilirsiniz Kendinizi ifade etme yeteneği kazanacaksınız. Kalbinizin yönlendirmesi ile başkalarını daha verici bir halde dinleyebilirsiniz. Yaratıcı ifadeniz sayesinde de melodili bir ses frekansına sahip olabilirsiniz ayrıca bilgelik ve doğruluğa kavuşursunuz.


Baskılara karşı kendinize dürüst olarak hayır cevabını verebilirsiniz.


Farklı düşünceler sizin bağımsızlığınızı korumanıza, azimli ve özgür olmanıza neden olacaktır. Ön yargınız olduğundan dolayı gizemli boyutların gerçeklerini görebilirsiniz. Onlar gönül sesinize yol göstererek yaşamınızı yönlendirir, yaşamsal tezahürlerin bir mesaj olduğunu anlarsınız. Diğer oluş katmanlarındaki yaşamlarla iletişim kurma yeteneği kazanırsınız. Yeri ve zamanı geldiğinde bu bilgileri görevlilerle paylaşırsınız. İçsel bağımsızlığınızdan ve varlığınızın özgür ifadesinden bütünlük duygusu çağrıştırılır.





DÜZENSİZ ÇALIŞMASI:

Bu çakranın engelli enerjileri beden ve zihin arasındaki titreşim ve etkileşimi bozabilir. Duygularınızı tam anlamıyla ifade edemezsiniz. İzin verdiğiniz duyguları ancak yargılayabilirsiniz. Gerçek varlığınızı adeta bir kalkanla öretmeye çalışıyorsunuz demektir. Ses frekansınızı yükseltmek zayıf olduğunuzu göstermez, sadece güçlü görünmeye çalışmaktasınız. Bu çakranın istem dışı olarak çalışması başkalarının karşısında ifade yeteneğinizi kandırmanızdan başka bir şey değildir. Tıkalı olan enerji varoluşun gizemli boyutlarında barınamaz. Geniş bakış açısından esirgenirsiniz. Dışsal yargılamalardan korktuğunuzu için içsel bilginizi açıklayamayabilirsiniz. Düşük olan çakra enerjisi gerekli olan güç ve dayanıklılığı yüksek çakralara veremeyebilir.



YETERSİZ ÇALIŞMASI:

Kendinizi ifadeden yoksun olursunuz. İçe dönük, utangaç ve belirsiz duyguların sahibi, sezgisel güçlerde dahi güven eksikliği duyan biri olursunuz. Bu çakranın gelişmemesi halinde potansiyeliniz sınırlar dahilinde kalacak ilerleme gösteremeyecektir. Sizin gözünüzde sadece dışsal dünya geçerli halde olacaktır.



ÜÇÜNCÜ GÖZ ÇAKRASI

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:


Bu çakra gelişimini tamamlamamasına rağmen diğer çakralardan daha ahenkli bir sistem dahilinde çalışır. Bu çakra kendini aktif zihin ve gelişmiş kabiliyetler şeklinde kendini sergiler. İdealler sizin anahtarınızdır denilebilir. Bilgilerinizi farkındalık yeteneğinizle pekiştirirsiniz. Duyu üstü algılar sayesinde tüm enerjileri daha rahat algılarsınız. İçsel sezgiler sayesinde başarınız bir kat daha artacaktır.



DÜZENSİZ ÇALIŞMASI:


Hayatın zihinsel alanındaki mantıklı kapasiteniz doğal dengenin dışına çıkabilir. Sanatsal alanlara yönelerek bunu düzene sokabilirsiniz. Bu durumda Manipura çakra dengeyi kaybeder, Anahata ve Sahasrara çakra ise dengesiz çalışmaktadır. Ajna çakranız açık olsa dahi doğal akışına ters düşebilir. Bütün bu dengesizliklerde dış dünyanıza yansıyarak sizi zor durumlara düşürebilir.



YETERSİZ ÇALIŞMASI:


Eğer enerji akışınız devinimini tamamlamamış yada tamamlayamamışsa dışsal dünyayı tek gerçeğiniz olarak görebilirsiniz. Yaşamınız bastırılmış duygularla doludur. Kurulu olan toplum bilinci dahilinde düzen sahibi olabilirsiniz. Duygusal kalıpların etkisinde kalırsınız.









TEPE ÇAKRASI

DÜZENLİ ÇALIŞMASI:


Bu çakra diğerlerinin işleyişinden çok daha farklıdır. Bu çakranın açılması halinde içsel ve dışsal hayat arasında zaman içinde kopukluklar yaşarsınız. Bilinciniz açıktır. Gerçek benliğinizi oluşturan bireysel egonun evrensel egoya dönüşümüdür. Gerçek dediklerinizin yansıma olduğunu göreceksiniz. Yedi yıllık evrelerin dönüşümünde, imkânsızı gerçekleştirebilirsiniz. Bölünmemiş bir birliğin farkına varabilirsiniz.



DÜZENSİZ ve YETERSİZ ÇALIŞMASI:


Bütünlüğün dışında olduğunuzu düşünerek korkulara kapılabilirsiniz.
Duygularınızı kontrol altına alabilmek için sorumluluğunuzun bilincine varmalısınız.

Aksi halde kısıtlı bir benlik ve yüzeysel bir yaşamın içinde sınırlı kalabilirsiniz.

Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!



Araştırmalar ruhsal açıdan güçlü insanların zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel bakımdan da güçlü olduklarını gösteriyor.
Siz de ruhsal bilinç geliştirerek yaşamda karşı karşıya bulunduğunuz zorluklar karşısında güçlü olabilirsiniz.

Hayatınızı her an yeni baştan yaratabilirsiniz!
Önce kim ve ne olduğumuzun bilgisine ulaşmamız gerekir


KİMİM BEN?..


Herkes kendisini tanıdığını iddia edebilir ancak kendimizi tanımak neyi, niçin yaptığımızı anlamamız demektir. Çoğu kez tepki verirken davranışımızı analiz etmeyiz. Herkes için aynı olan bir olay karşısında farklı tepkiler gösteririz. Gösterdiğimiz farklı tepkiler neye bağlıdır? Tabii ki dünyaya nasıl baktığımıza.. Bunu belirleyen nedir? Öğrendiklerimiz.. inançlarımız.. alışkanlıklarımız... ve sormamız gereken ... bunlar bize fayda sağlar mı yoksa zarar mı veriyor ?


Farkındalık bilinci geliştikçe alışkanlıkları ayıklamayı öğreniriz. Davranışların altında yatan nedenleri, hangi düşünce ve duygu kalıplarının bize hizmet ettiğini, hangilerinin etmediğini anlarız. Farkındalık süzgecinden geçmemiş tüm alışkanlık kalıpları zararlıdırlar. ( Olumlu olsalar bile ! ) Farkındalık geliştirmek başlıbaşına bir çalışma gerektirir.
Bu çalışma yoluyla çeşitli teknikler kullanarak bize hizmet etmeyen inançları nasıl pekiştirmiş olduğumuzu öğreniriz. Bu inanç kalıplarını nasıl değiştirebileceğimizi de ! İşin tuhaf tarafı bu inanç kalıplarına sıkı sıkıya bağlıyken bile onların farkında olmamamız ! Bu yüzden iletişim kurarken veya zor bir durumla başa çıkmaya çalışırken gösterdiğimiz tepkinin sonucu da kontrolümüz dışında olabiliyor. O zaman bu durumdan kendimizi veya başkalarını suçlamadan önce şunu bilmeliyiz. İnanç kalıplarının farkında olmadığımız ve değiştirmediğimiz müddetçe aynı olay sürüp gidecektir. Ve biz sonuç kontrolsüz ve başarısız olmaya devam edeceğiz. Bu böyle hayatımızda tekrar eder durur. Her seferinde 'kör talihimize ' lanet okur ama gerçekte bizi isabetsiz sonuçlara götüren nedenleri bir türlü anlayamayız. Ta ki tepkilerimizin ardında yatan, bilinçaltına atılmış ve daha sonra da unutulmuş duygu ve düşüncelerimizi su yüzüne çıkarana kadar !
Herşey düşüncede başlıyor.
Dolayısıyla önce düşünce ve onun sonucu olan duygularımızı gözden geçirmemiz gerekecek. Öyleyse şimdi siz de bir düşünün. Bir olay karşısında kendinize sorun : " Bu tepkiyi neden veriyorum? Niçin böyle davranıyorum? Bu şekilde bir yaklaşımın faydası ve zararı ne? Gösterdiğiniz tepkinin sonuçlarından memnun musunuz?
Beğendiğiniz yönleriniz neler? Bunların ne kadarının farkındasınız? Beğenmediğiniz yönleriniz var mı? Beğendiklerinizden fazla mı? Beğendiğiniz özelliklerinizi arttırmak için bir şey yapıyor musunuz? Ya beğenmediklerinizi azaltmak için?

Beğendiğimiz veya beğenmediğimiz özelliklerimizi masaya yatırma zamanı şimdi!
Kendimizle yüzleşebilirsek elimizi kolumuzu bağlayan, bizi inciten, yaralayan yanımızı iyileştirebiliriz. Yüzleşmeyi kabul edersek değişimi de isteriz. Ya da yerimizde sayar, tekrarlayan hatalarımızla, pişmanlıklarla yaşar dururuz.

Beğenmediğimiz tarafları görmezden geliriz. Onu yok sayınca bir süre sonra gerçekten de varolmadığına inanırız. Bilinçaltının toprağına gömeriz. İşin içinden çıkmamızı, ilişkilerimizi güçleştiren ve bize başarısızlık olarak geri dönen bu ciddi açmazı görmezden gelmemek lazım. O halde bizi hedefimizden bu kadar uzağa iten düşünce kalıplarını ortaya çıkarıp bir bilinçaltı temizliği yapalım. Tavanaramızı süpürelim. Beynimizdeki köşeler örümcek ağı tutmuşken, rahat nefes alan bir zihne sahip olamayız. Hazır mıyız sağlıksız yönlerimizle yüzleşmeye? Neden istediğimiz sonuçlara ulaşamadığımızı öğrenmeye O zaman işe başkalarının suçu olmadığını bilmek ve sorumluluğu üstlenmekle başlayabiliriz. Kendimizi savunmadan ! Mazeret aramadan! Hiçbir bahane öne sürmeden ! " Evet, ben buyum! " diyebilir miyiz? "

Değişmeye hazır olmadığımızda, hatanın bizde olduğunu kabul etmek yerine en olmayacak şeyleri suçlayabiliyoruz. Sırf değişmek istemediğimiz için! Alıştığımız, bildiğimiz şeyler yanlış bile olsa,bizi mutsuz etse dahi korkuyoruz değişmek zorunda kalmaktan. Değişim içi gerekli gücümüz yok sanıyoruz. O gücün içimizde olduğunu bilmiyoruz. Oysa çok yüksek nitelikli bir gücümüz var ki bizim ister kozmik, spritüel, doğal ne derseniz deyin sonuçta bu yetenekler özümüzde kayıtlı ve biz onları istediğimiz zaman kullanabiliriz.Yeter ki yaşamın temel ilkelerine uygun hareket edelim.

Bu güçleri kullanmayı bilen az sayıdaki kişiye "ERMİŞ" bizim başımıza gelince de " MUCİZE "diyoruz


Evrenin işleyiş ilkeleri ve sürecini algıladıktan sonra kendinizi ve yapabileceklerimizi de anlarız. Ruhsal doğamıza uygun davrandığımız zaman, ancak o zaman, olmaz sandığımız olur. Mucize gerçekleşir. Sadece ve Sadece değişmek istiyorsak, buna hazırsak değişebiliriz. Ve biz yalnızca kendimizi geliştirebiliriz. Başkalarını ya da olayları değiştirebilmek gibi bir gücümüz yoktur. Ne varki biz değiştikçe olaylar ve kişiler de değişmeye başlarlar. Bunu olaylara ve kişilere karşı tutumumuzu değiştirerek başarabiliriz.

Dövme yaptırırken sağlığınızdan olmayın

Uzmanlar, yaz aylarının gelmesi ve havaların ısınmasıyla birlikte özellikle gençlerin ilgi gösterdiği dövmelerin gerekli hijyen koşulları sağlanmadan yapılması halinde zehirlenme, deri hastalıkları, AIDS ve böbrek yetmezliği gibi birçok hastalığa neden olabileceğine dikkati çekiyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ, yaz aylarıyla birlikte özellikle turistik bölgelerde dövme yapımında ciddi oranda artış yaşandığını belirterek, toplumda dövmenin istenilen her yerde yaptırılabilecek basit bir işlem gibi algılandığını ifade etti.Dövme ( Tattoo ) & Piercing Bu uygulamanın yeterli hijyen koşullarının sağlandığı ortamlarda yapılması gerektiğinin altını çizen Ağrıdağ, ''Dövme yapmayı bilmeden, gerekli sağlık önlemlerini almadan bu işi yapmaya çalışmak cinayete teşebbüsten farksız. Dövmenin uzman kişiler tarafından, steril iğneler kullanılarak uygulanması çok önemli'' dedi.
Ağrıdağ, steril bir ortamda yapılmayan dövmelerin Hepatit A, B, C, AIDS ve frengi

7 Haziran 2011 Salı

Evrime inanılmaz, Evrim bilinir: İnsanlık Dünyaya nereden yayıldı?

Evrime inanılmaz, Evrim bilinir: İnsanlık Dünyaya nereden yayıldı?: "İnsanoğlunun dünyaya nereden yayıldığını gösteren yeni arkeolojik bulgular elde edildi. İlk insanların dünyaya yayılmasının Afrika-Avras..."

İnsanlık Dünyaya nereden yayıldı?

İnsanoğlunun dünyaya nereden yayıldığını gösteren yeni arkeolojik bulgular elde edildi.

İlk insanların dünyaya yayılmasının Afrika-Avrasya arasında çift yönlü olduğunu, Avrasya’dan da Afrika’ya göçler olmuş olabileceğini gösteren bulgular elde edildi.

Gürcistan’ın güneyinde dağlık bir bölgede bulunan Dmanisi’de yıllardır devam eden kazılarda elde edilen bulgular, insanların Avrupa ve Asya kıtalarına sanıldığından daha erken, 1,85 milyon yıl önce yayılmış olduğunu gösteriyor. Daha önce insanların 1,7 milyon yıl önce yayılmış olduğu düşünülüyordu.

Proceedings of the National Academy of Sciences’ın yeni sayısında yer alan araştırmaya göre; ilk Homoerectus insanların kullandığı taş aletler bulundu. Bu aletlerin, Homoerectus’un (dik yürüyen insan) Avrasya’nın çeşitli noktalarında kullandığı aletlerden çok daha eski olduğu anlaşıldı. Bu bulgu da, Homoerectus’un Avrasya’da geliştiği, muhtemelen sonra Afrika’ya göç ettiği fikrinin ortaya atılmasına yol açtı. Ancak bu fikrin kanıtlanması için bir çok çalışmanın daha yapılması gerekecek.
North Texas Üniversitesi’nden Reid Ferring ve Gürcistan Ulusal Müzesi’nden David Lordkipanidze’nin başında bulunduğu ekibin sürdürdüğü arkeolojik çalışmalara ilişkin raporda, "Keşifler, Homoerectus’un Afrika’nın doğu kesiminde yayılmasından daha önce değilse bile, en azından burasıyla aynı dönemde Dmanisi bölgesinde de yayılmış olduğunu gösteriyor" denildi. Dmanisi’nin, Homoerectus’un Afrika dışındaki ilk yerleşimlerinden birini gösterdiği kaydedildi.
Bölgede, kazı yapılan derin katmanlarda 100’den fazla taş alet bulundu. Bu yeni bulgular Kafkasya bölgesinin geçici kolonilerce değil, daimi olarak burada yaşayan bir nüfusça işgal edilmiş olduğunu gösterdi.
Lordkipanidze, "Dmanisi’deki ilk insanların, sonraki bütün Homoerectus’ların tümünün ilk ataları olabileceğini" belirtti. Bir başka teori ise, Homoerectus’un Afrika kökenli olabileceği, Dmanisi ise bunların Afrika dışındaki ilk yerleşimleri olabileceği.