Bir söyleşi: Aşk Tanrı’nın Çocuğudur.
Tanrı Ne Zaman Ölürse Aşkı da O zaman Toprağa Verebiliriz.
Aşk çoğu insanın aslında kaçtığını sanıp onunla savaştığı bir olgudur. üç harfin neler anlatabileceğini bize gösterendir aşk. Yaşamla ölümün dansıdır, boşluklarda yer bulduğu gibi kendinde yoktan da var olabilir. Ölümsüzlüğe inandıran, aslında susamamışken seni deli gibi susatandır o. Tanrı’nın en güzel çocuğudur aşk.
Merak ettim. Kendi yaşıtlarım arasında acaba nasıl bakılıyor bu aşk konusuna diye. Birden aklıma arkadaşlarımla sohbet tarzında bir röportaj yapmak geldi. Neden olmasın? İlgi çekici değil mi? Ve bu azimle, arkadaşlarımın görüşlerini öğrenmeye başladım. İşte yeni neslin aşka bakış tarzı...
Buse (16)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Buse: Aşka inanmam.
Berke: Ama kesinlikle düşündüğünüz olmuştur. Sonuçta bir şeye inanmadığınız zaman ona inanmak veya inanmamak için onu tartarsınız. Siz nasıl tarttınız? Bir şeylerden mi korktunuz yoksa inanmamak sadece keyfi miydi?
Buse: Tabi düşündüğüm oldu. Dışarıdan gördüğüm ilişkiler filan daha etkili oldu inanmamamda.
Berke: Sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açısı nasıldır?
Buse: Çok daha düzgündü. O zaman yaşasaydım aşka inanabilirdim mesela. O zaman bu kadar basit yaşanmıyordu her şey.
Berke: Bir taraftan haklısınız tabi. Peki, bir gün karşınıza sizi aşka inandırabilecek biri çıkarsa, onunla inanmayacağınız şeylere bakış açınız değişir mi?
Buse: Değişebilir tabi. Eğer öyle biri çıkarsa ben de aşka inanabilirim.
Berke: Peki, o zaman size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl kavramlar taşıyacak?
Buse: Bence tekrar eskisi gibi olacak. Yani tekrar aşk diye bir duygu olacak gibi. Çünkü bu tarzdan da sıkılacak bir süre sonra insanlar ve gerçek aşkı arayacaklar.
Berke: Benimle düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.
Buse: Ne demek zevkti.
Tuğberk (15)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Tuğberk: Aşk saçmadır.
Berke: Aşkı daha önce hiç tattınız mı?
Tuğberk: Hayır.
Berke: Ama kesinlikle düşündüğünüz olmuştur. Sonuçta bir şeye inanmadığınız zaman onu tartarsınız. Siz nasıl tarttınız? Bir şeylerden mi korktunuz, yoksa sadece inanmamak mı istediniz?
Tuğberk: Bana aşık olduğunu söyleyen bir kız bir hafta aramadım diye başka bir erkekle çıkmaya başladı. Ben o erkeğe karşı hiç iyi duygular beslemiyordum, ama o sıralar benim de kaçamaklarım vardı. Durum karışık biraz J
Berke: Sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açısı nasıldır?
Tuğberk: Sadıktırlar.
Berke: Peki ilerde aşka sımsıkı sarılmanızı sağlayacak biri çıkarsa onunla her şeyi yapabilir misiniz?
Tuğberk: Belli olmaz bu. Büyük konuşmamak lazım J
Berke: Peki, o zaman size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl kavramlar taşıyacak?
Tuğberk: Aşk diye bir şey olmayacak. İlişkiler para ve cinsellik üzerine kurulu olacak.
Berke: Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Tuğberk: Önemli değil J
Gizem (16)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Gizem: İki kişinin birbirini karşılıksız sevmesidir.
Berke: Aşkı daha önce hiç tattınız mı?
Gizem: Yani öyle sandım.
Berke: Sanırken bir şeylerden korktunuz mu? Huzursuz hissettiniz mi kendinizi?
Gizem: Evet korktuğum şeyler oldu. Hatta her şeyden korktum denilebilir.
Berke: Sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açıları nasıldı?
Gizem: Onlar birbirlerini görmeden de seviyordu. Ve şimdiki nesil birbirlerini görmeyince, buluşmayınca ayrılık nedeni oluyor. Bizden öncekilerin varlığının olması bile aşkı yürütmeye yetiyordu.
Berke: Peki ilerde aşka sımsıkı sarılmanızı sağlayacak biri çıkarsa onunla her şeyi yapabilir misiniz?
Gizem: Güveniyorsam ve gerçekten seviyorsam olabilir. Ama sınırları aşmamalıyız.
Berke: Peki, o zaman size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl kavramlar taşıyacak?
Gizem: Bence artık aşk denen şey öldü. O yüzden ilerisini bilemeyeceğim.
Altan (27)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Altan: Açıkçası aşkı tanımlamak gibi bir durum içerisine girmekten vazgeçtim artık. Tanımlamaktan çok hislerimi yaşamak istiyorum. Çünkü her seferinde farklı bir aşk yaşadığımı görüyorum. Daha farklı belki daha güzel bazı yönlerden.
Berke: Bunu söylediğinize göre aşkı daha önce tattınız. Öyle değil mi?
Altan: Aradan uzun zaman geçmiş olmasına ve dört aydır slow müzik dinlememe rağmen bir gece senin yanında, senin çaldığın müzikleri dinlerken bir saat boyunca içli içli döktüğüm gözyaşlarıyla. Hiçbir sebep yokken.
Berke: Peki sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açıları nasıldır?
Altan: Daha duru ve daha rahattı. Daha tutkuluydu belki. Farklar var her yönden ama bizimkinin daha acılı olduğunu düşünüyorum. Bu devirde aşk yaşamak yorucu oluyor.
Berke: Peki ilerde aşka sımsıkı sarılmanızı sağlayacak biri çıkarsa onunla her şeyi yapabilir misiniz?
Altan: Kararsızım. Her şey dengede olmalı. Onun için hayallerimden ve kendimden vazgeçmemem gerektiğini anladım sanırım son ilişkimde. Ama söz vermiyorum.
Berke: Peki, o zaman size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl kavramlar taşıyacak?
Altan: Çok düşündüm bu soruna cevap vermek için. Nasıl bir hal alacak bilmiyorum fakat herkes için çok farklı olacak. Aşk kalıplara sığmayacak.
Berke: Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Altan: Rica ederim Berke’ciğim zevkti.
Can (16)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Can: Aşk bence nedeni olmadan bir kişiyi hiç yargılamadan onu dünyadaki en kutsal kişi olarak görmektir. Onu koşulsuz sevmektir.
Berke: Aşkı daha önce tattınız mı?
Can: Evet. Bir sefer.
Berke: Ona olan sevginizi nasıl tarttınız peki?
Can: Ona kimseye bakmadığım gözle baktım elimden geldiğince her şeyimi ona verdim ve onu benim dünyamın merkezi olarak yaşatmaya çalıştım.
Berke: Peki sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açıları nasıldır?
Can: Daha romantik ve daha seviyeli bir şekildeydi. Şuanki nesil aşk nedir bilmiyor. Bence onlara göre her sevilen insan aşk duyulan insan. Ve aşk manası olmayan bir kelime oldu sanki onlara.
Berke: Haklı olabilecek bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Peki, ilerde aşka sımsıkı sarılmanızı sağlayacak biri çıkarsa onunla her şeyi yapabilir misiniz?
Can: Her şey derken kasıt nedir? Onun için ölmem mesela.
Berke: Peki, o zaman size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl kavramlar taşıyacak?
Can: Bu gidişle bence aşk kavramı dejenere olacak. İnsanlar karşıdakini gerçekten sevip sevmediğini daha zor anlayacak. Bu eskiden daha küçük yaşlarda başlarken ilerde daha ergin yaşlarda anlaşılmaya başlanacak. Ve tabi bunun etkisinde bazı şeyler gecikmiş olacak. Bu toplumun ahlak anlayışıyla paralel bence.
Aslıhan (17)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Aslıhan: Tanımlaması mümkün bir şey değil bence öyle olsa adı sevgi, ilgi duyma falan olurdu aşk değil.
Berke: Aşkı daha önce hiç tattınız mı?
Aslıhan: Zannetmiyorum. Aşkı daha farklı bir şekilde canlandırıyorum gözümde.
Berke: Ama düşündüğünüz olmuştur? Sizce yaşasaydınız aşkı sonuna kadar, nasıl bir şey olurdu? Kendinizde ne gibi değişiklikler görürdünüz? Değiştirir miydi sizi?
Aslıhan: Değiştirirdi sanırım. Ne kadar ben olmaya çalışsam da âşık olduğum kişi karşısında uysallaşırdım herhalde. Onu ilk başlarda mükemmel görürdüm. Zamanla normale dönerdim diye düşünüyorum.
Berke: Peki sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açıları nasıldır?
Aslıhan: Onlar için çok daha anlamlı, çok daha devamlı bence. Şuanki gibi bir gün birine, diğer gün birine âşık olmak diye bir şey kesinlikle yok. Zaten bu neslin aşk dediği şeyin önceki nesillerdeki aşkla uzaktan yakından alakası yok. Asıl aşk o zamanlardaki aşk bence.
Berke: Çoğu yönden haklısınız aslında. Peki, ilerde aşka tamamen inanmanızı sağlayabilecek biri çıkarsa karşınıza onunla tüm zorlukları aşabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Aslıhan: Söylenenlere göre inanmam gerekir. Ama yaşamadan bir şey söyleyemeyeceğim. Emin değilim.
Berke: Peki, o zaman size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl kavramlar taşıyacak?
Aslıhan: Eğer böyle devam ederse aşk diye bir şey kalmayabilir. İnsanlar ilerde tek gecelik ilişkilerden aşk diye bahsederse şaşırmam.
Berke: Bana röportajımda eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim.
Aslıhan: Ne demek her zaman…
Şuanda okuduğunuz yazılar yeni neslin gençlerinin görüşleri. Gerek sorularla, gerek aldığımız cevaplarla birlikte aşkı anlatmaya çalıştık. Ve şuanda son adıma geçtik. Aynı soruları kendinize sorup yanıtlayın bakalım. Neler bulacaksınız. Aynısını şimdi gözlerinizin önünde ben yapacağım. Kendi kendimle kalıp sorulara cevap bulacağım.
Berke (16)
Berke: Aşkı nasıl tanımlarsınız?
Berke: Aşk mı? Hani şu herkesin dilinde dolaşan üç harf mi? Kulağa çok güzel geliyor. Hem söylemesi de kolay. Üç harften oluşuyor sonuçta. Ama taşıdığı anlam hakkında bu yükümlülüğü öne süremem. Çünkü yaşamı üç harfle betimleyen başka bir kelime yoktur. En azından bu kadar güzel betimleyen…
Berke: Aşkı daha önce hiç tattınız mı?
Berke: Onu tatmak mı? Dalga mı geçiyorsunuz? Tabi ki tatmadım. Nasıl tadabilirim ki onu daha yeni yeni tanımaya başlarken? Hayalimde belirleyeceğim aşk olgusu tamamlanıncaya kadar onu tatmayacağım. Acelem yok.
Berke: Aşkı sonuna kadar siz yaşasaydınız, nasıl bir şey olurdu? Kendinizde ne gibi değişiklikler görürdünüz? Değiştirir miydi sizi?
Berke: Hani bir gemiye binersin de arkanda bırakırsın ya tüm o şehirleri, tüm o şehirlerin ışıklarını, insanlarını. Ürkmeye başlarsın ya biraz. Tüylerin diken diken olur ya hani, karanlığa saplanırmışçasına. İşte o karanlığın içinde aydınlığı yaratmaktır aşk. Tanrı olmaktır kendi dünyanda aşk. Ölüm olmaktır, yaşam olmaktır aşk. Ve işte böyle bir şey olurdu aydınlığı yaratmak, Tanrı olmak, ölüm olmak, yaşam olmak ve aşık olmak.
Berke: Peki sizce bizden önceki nesillerin aşka bakış açısı nasıldı?
Berke: Bizden önceki veya sonraki diye sınırlandırmıyorum. Aşk her zaman aynıydı. Bakış açıları da zamana göre değil sadece insanın bakış açısına göre değişebilir. Ne yani biz önceki nesillerin çocukları değil miyiz? Onların elinde büyüdük, onlardan öğrenmiş olmalıyız aşkı. Ama eğer şuanda aşk birden fazla şekilde tanımlanıyorsa bunun sebebi sadece bakış açılarımızdır.
Berke: Peki, ilerde aşık olabileceğiniz bir kişi çıkarsa karşınıza onunla her şeyi yapabileceğinize inanıyor musunuz?
Berke: Eğer ona aşık olmayı başarabilmişsem sanırım her şeyi yapabilirim. Herhangi bir dersin sınavında en cesaret isteyen soruları çözüp en kolay sorulardan puan kaybetmek gibi bir şey de gelebilir karşıma. Ama söz veriyorum her geçen sınavın üstüne daha da çalışacağım.
Berke: Size son sorumu yöneltiyorum. Sizce ileriki yıllarda aşk nasıl bir hale bürünecek? Nasıl bir kavram taşıyacak?
Berke: Aşk Tanrı’nın çocuğudur. Tanrı ne zaman ölürse aşka da o zaman veda ederiz. Aşk Tanrı’nın isimlerinden biridir. Tanrı ne zaman ismini değiştirirse aşk da o zaman değişecektir. Aşk, Tanrı kelimesindeki gizli anlamdır. Tanrı ne zaman önemsenmez hale gelirse aşkı da o zaman unutacağız.
Ve bu gece uyandığım gibi Tanrı’nın mabedine bir tutam aşk serpiştirmek için gittim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder