AKYA BALIĞI
Güçlü, mücadeleci ve günümüzün nadir yakalanan balılarından akya, yöresel olarak çıplak, kuzu balığı, leka ve bazen de iskender balığı gibi isimlerle de anılır. Yabancı kaynaklarda leerfish, (İng., ABD), lichia (Alm.), lichi amie (Fra.), palomide (İsp.), litsa (Yun.) gibi isimlerle bulunabilir. Vücudu elipse yakın yanlardan basıkdır. Sırtı mavi veya yeşil-kahverengi, yanal çizginin altı parlak beyazdır. Gençlerinde yanlarda kahverengimsi bantlar bulunabilir. Vücuduna çok iyi işlemiş küçük pulları vardır, bu pullar o kadar iyi işlemiştir ki balık sanki pulsuzmuş gibi durur, bu nedenle de çıplak denilir hatta bazen pulsuz olarak da anılır; kafasında pul bulunmaz. Sırt yüzgeci çifttir birinci sırt yüzgeci alışılmışın dışında sekiz dikenden oluşur ve bu dikenlerin başa yakın olan birincisi ileri dönüktür; bu dikenler sularımızdaki benzer diğer balıklardan ayırıcı özelliklerinden biridir. İkinci sırt yüzgegi ile anal yüzgeci hemen hemen aynı hizadan başlar.İkinci sırt ve anal yüzgeçlerinin uzantıları siyahımsıdır. Bu siyahlık diğer yüzgeçlerinin (yan ve kuyruk) uçlarında da görülebilir. Kuyruk yüzgeci çatal şeklindedir. Çok gelişmiş sırt ve anal yüzgeci ile akya su içinde çok hızlı hareket eden, sert manevralar yapabilen çevik bir balıktır. Kafası ve ağzı büyüktür, alt çene üste göre daha uzundur; gözleri normal boydadır. Ağzında zımpara kağıdı gibi dişler vardır, bunlar takım kesmese de ciddi şekilde yıpratır; ayrıca dilinde ve damağında avı tutucu geriye dönük dişler (vomer) bulunur. Akyanın belirgince görülen yanal çizgisi en büyük ayırd edici özelliklerindendir. Göğüs yüzgecinin ucuna kadar sırta paralel giden çizgi bu noktada sert bir eğimle karna doğru göğüs yüzgecinin altına kadar iner, tekrar yükselen çizgi kuyruğa kadar düz olarak gider.
Kıyıcı, yani çok yırtıcı bir balıktır. Lüfer gibi önüne gelen her balığa saldırır yemese de öldürür. Başlıca gıdasını küçük balıklar oluştursa da kalamar ve hatta iri karideslere de saldırır. Nadiren de olsa iri bütün canlı karidesle yemlenmiş başka balıklara atılan takımlara da çıktığı olur. Yapı itibarı ile lüferi andırdığından özellikle İstanbul balıkçı esnafı akyayı kofananın irisi diye satar. İkisini de balık olması dışında pek alakası yoktur tabii; aslında carangidae familyası üyesi olarak istavritin daha yakın akrabasıdır. Balıkçı esnafının bu yaklaşımını ilk olarak rahmetli Sıtkı Üner'in kitabında okumuştum, iki yıl kadar önce de ilk defa yaşadım. Türkiye'ye geldiğim bir dönemde üniversiteden arkadaşlarla buluşmak üzere Kumkapı'da sözleştik ben önceden gidip balık hali önündeki balıkçı tezgahlarını gezdim. Baktım bir tezgahta 4-5 kiloluk bir akya var, daha vakit de var, tezgaha yanaştım sonra balıkçı esnaf ile aramızda şuna benzer konuşmalar geçti "ne balığı bu?", "akya abi vereyim mi, çok lezzetlidir", "yapma ya nerede yakalanıyor bunlar?", "abi, bu var ya lüferin büyüğü abi aynı balık bu, ızgarası çok iyi olur", "yok yaa, bu kadar büyük lüfer olur mu", "abi olmaz mı kofana oluyor sonra böyle oluyor, sen nasıl yapıcan abi söyle ona göre keseyim", "ama ben daha çok istavrite benzettim", adam güldü, "abi sen bu işi bilmiyon, bak gel vereyim sana bunu, at ızgaraya anlayacaksın lüfer olduğunu", biraz daha vakit doldurma muhabbetinden sonra ben tabii ki almadam gittim ama o akyayı lüfer diye alan oldu mu acaba.
Genelde küçük sürüler halinde dolaşır ve yemlenirler, büyük yetişkinler yalnız gezme eğilimindedir. Yurdumuzda üremeleri Nisan ortalarından Haziran sonuna kadar bahar boyunca sürer. Ortalama ömürleri 14 yıl kadardır. Yurdumuz sularında 1 metre boy ve 30-35 kilo ağırlıktan fazlasına pek rastlanmasa da diğer denizlerde 2 metre boya ve 60 kilo ağırlığa kadar çıkarlar. Geçmiş dönemlerde özellikle Ege ve Akdeniz'de profesyonel balıkçılar tarafından yasak zamanlarda, gece kuvvetli ışıklarla balığı kabartmak gibi yasak yöntemlerle aşırı avlanması sonucu sayıca çok azalmıştır. Özellikle Ege'de sahil güvenliğin çabaları ile bu durum bitmese de azalmış ama akya sayısında önemli bir artış da olmamıştır.
NERELERDE BULUNUR:
Akya sadece yurdumuz sularına özgü değildir. Batı hint okyanusu, Atlantik okyanusu, Arap denizi ve Basra körfezinde de rastlanır. Genelde yaşadığı sularda 50 metreye kadar derinleri iri kırmalık taşlık dipleri tercih etse de; yemlenmek için kıyılara sığlıklara sokulur ve yine kırmalık, taşlık dipli akıntı altı kıyılarda sıkça rastlanır. Çoğu zaman denize dökülen nehirlerin deltalarında acı sulara da girerek buradaki yavru balıklarla yemlenir. Kısaca yavru balıkların bolca olduğu taşlık, kıyının denize dikçe indiği, akıntı alan veya sakin koylar, dere eğızları kıyıdan akya avlamaya çalışan meraklılar için uygun yerlerdir. Kıyılarda oturup denizi seyredenler veya balık avlamaya çalışan amatörler zaman zaman küçük balıkların arasına fırtına gibi dalan suları sıçratarak, yavru balıklara saldıran iri balıklar görebilirler. Bu balık eğer barakuda gibi kolayca ayırt edilebilen bir balık değilse genelde akya veya yakın akrabaları yaladerma ya da sarıkuyruktur. Bu saldırılarda sık sık birden çok balığa rastlanır. Kıyılara sokulup saldırdığı zamanlarda o civarda atıp çekme ile avlanan veya yemli takımlarını suya bırakmış amatörlerin oltalarına da vurup yakalanırlar. Buradan şunu anlıyoruz ki akya kıyıdan da canlı yemli bırakma, şamandıralı takımlarla veya atıp çekme ile de yakalanabilir. Mesela bu yandaki 3,5 kiloluk balık gibi. Buna ava giden avlanır denir.
AVLAYALIM:
Akya avı da doğal yemlerle veya suni yemlerle yapılan olmak üzere iki ksıma ayrılabilir. Ancak bu sistemler o kadar iç içe girmiştir ki atıp çekme dışında sadece yapay yem veya sadece doğal yem kullanılan sistemdir diye ayrılabilecek bir yöntem yoktur. Bu nedenlu ayrım yapmadan yöntemleri sıralıyoruz.
Yine de bundan önce akya için ne yem kullanılır ona bir bakalım. Akyanın yemi tabii ki akyem sınıfından sayılan balıklardır. Zargana, iri istavrit, iri sardalya, uskumru, kolyoz, kefal, ilarya, sarıkanat, lüfer gibi balıklar canlı veya sürütmede bütün ölü olarak kullanılabilir. Yaprak veya tekgöz kesilmiş yemler de sürütmede kullanılsa da canlı veya bütün ölü yemler kadar başarılı olmazlar. Tabii canlı yemin yerini de hiçbiri tutmaz. Ölü bütün veya canlı kalamar da özellikle Akdeniz'de sürütme de akya için başarılı olan bir yemdir.
Av yöntemlerine gelince:
1. Bırakma takım:
2. Sürütme:
3. Atıp çekme:
4. Fly takımı:
Olarak sayılabilir. Şimdi bunlara sırayla bakalım.
1. Bırakma takım:
Yukarıda anlattığımız gibi akya yemlenmek için sığlıklara girerek buradaki yavru balıklara saldırır. Bu alışkanlığı onun kıyıdan bırakma takımlarla kolayca yakalanmasını sağlar. Bunun için rastgele bir koy seçilip eli boş kalınacağına akyanın sık sık yemlendiğinin görüldüğü çok derin olmayan dibi taşlık kırmalık koylar seçilmelidir. Bu başarının yarısıdır. Her koy biribirinin aynı olmaz bu nednele takım "akıntı alan koylar" ve "sakin koylar" için olmak üzere iki türlü düzenlenir.
Genelde küçük sürüler halinde dolaşır ve yemlenirler, büyük yetişkinler yalnız gezme eğilimindedir. Yurdumuzda üremeleri Nisan ortalarından Haziran sonuna kadar bahar boyunca sürer. Ortalama ömürleri 14 yıl kadardır. Yurdumuz sularında 1 metre boy ve 30-35 kilo ağırlıktan fazlasına pek rastlanmasa da diğer denizlerde 2 metre boya ve 60 kilo ağırlığa kadar çıkarlar. Geçmiş dönemlerde özellikle Ege ve Akdeniz'de profesyonel balıkçılar tarafından yasak zamanlarda, gece kuvvetli ışıklarla balığı kabartmak gibi yasak yöntemlerle aşırı avlanması sonucu sayıca çok azalmıştır. Özellikle Ege'de sahil güvenliğin çabaları ile bu durum bitmese de azalmış ama akya sayısında önemli bir artış da olmamıştır.
NERELERDE BULUNUR:
Akya sadece yurdumuz sularına özgü değildir. Batı hint okyanusu, Atlantik okyanusu, Arap denizi ve Basra körfezinde de rastlanır. Genelde yaşadığı sularda 50 metreye kadar derinleri iri kırmalık taşlık dipleri tercih etse de; yemlenmek için kıyılara sığlıklara sokulur ve yine kırmalık, taşlık dipli akıntı altı kıyılarda sıkça rastlanır. Çoğu zaman denize dökülen nehirlerin deltalarında acı sulara da girerek buradaki yavru balıklarla yemlenir. Kısaca yavru balıkların bolca olduğu taşlık, kıyının denize dikçe indiği, akıntı alan veya sakin koylar, dere eğızları kıyıdan akya avlamaya çalışan meraklılar için uygun yerlerdir. Kıyılarda oturup denizi seyredenler veya balık avlamaya çalışan amatörler zaman zaman küçük balıkların arasına fırtına gibi dalan suları sıçratarak, yavru balıklara saldıran iri balıklar görebilirler. Bu balık eğer barakuda gibi kolayca ayırt edilebilen bir balık değilse genelde akya veya yakın akrabaları yaladerma ya da sarıkuyruktur. Bu saldırılarda sık sık birden çok balığa rastlanır. Kıyılara sokulup saldırdığı zamanlarda o civarda atıp çekme ile avlanan veya yemli takımlarını suya bırakmış amatörlerin oltalarına da vurup yakalanırlar. Buradan şunu anlıyoruz ki akya kıyıdan da canlı yemli bırakma, şamandıralı takımlarla veya atıp çekme ile de yakalanabilir. Mesela bu yandaki 3,5 kiloluk balık gibi. Buna ava giden avlanır denir.
AVLAYALIM:
Akya avı da doğal yemlerle veya suni yemlerle yapılan olmak üzere iki ksıma ayrılabilir. Ancak bu sistemler o kadar iç içe girmiştir ki atıp çekme dışında sadece yapay yem veya sadece doğal yem kullanılan sistemdir diye ayrılabilecek bir yöntem yoktur. Bu nedenlu ayrım yapmadan yöntemleri sıralıyoruz.
Yine de bundan önce akya için ne yem kullanılır ona bir bakalım. Akyanın yemi tabii ki akyem sınıfından sayılan balıklardır. Zargana, iri istavrit, iri sardalya, uskumru, kolyoz, kefal, ilarya, sarıkanat, lüfer gibi balıklar canlı veya sürütmede bütün ölü olarak kullanılabilir. Yaprak veya tekgöz kesilmiş yemler de sürütmede kullanılsa da canlı veya bütün ölü yemler kadar başarılı olmazlar. Tabii canlı yemin yerini de hiçbiri tutmaz. Ölü bütün veya canlı kalamar da özellikle Akdeniz'de sürütme de akya için başarılı olan bir yemdir.
Av yöntemlerine gelince:
1. Bırakma takım:
2. Sürütme:
3. Atıp çekme:
4. Fly takımı:
Olarak sayılabilir. Şimdi bunlara sırayla bakalım.
1. Bırakma takım:
Yukarıda anlattığımız gibi akya yemlenmek için sığlıklara girerek buradaki yavru balıklara saldırır. Bu alışkanlığı onun kıyıdan bırakma takımlarla kolayca yakalanmasını sağlar. Bunun için rastgele bir koy seçilip eli boş kalınacağına akyanın sık sık yemlendiğinin görüldüğü çok derin olmayan dibi taşlık kırmalık koylar seçilmelidir. Bu başarının yarısıdır. Her koy biribirinin aynı olmaz bu nednele takım "akıntı alan koylar" ve "sakin koylar" için olmak üzere iki türlü düzenlenir.
Yukarıda anlattığımız gibi akya yemlenmek için sığlıklara girerek buradaki yavru balıklara saldırır. Bu alışkanlığı onun kıyıdan bırakma takımlarla kolayca yakalanmasını sağlar. Bunun için rastgele bir koy seçilip eli boş kalınacağına akyanın sık sık yemlendiğinin görüldüğü çok derin olmayan dibi taşlık kırmalık koylar seçilmelidir. Bu başarının yarısıdır. Her koy biribirinin aynı olmaz bu nednele takım "akıntı alan koylar" ve "sakin koylar" için olmak üzere iki türlü düzenlenir.
Akıntı alan koylarda takım üstteki gibi düzenlenir. Şimdi bunu biraz açalım. Akıntı açıktan kıyıya doğru ise; yaklaşık 3-4 kiloluk bir ayak taşına bağlanan 150'lik misinanın diğer ucuna resimde görülen ilk şamandıra bağlanır. Ayak taşı ve şamandıra arasındaki mesafenin derinlikten 1-1,5 kulaç kadar fazla olması gerekir. İlk şamandıradan 3-4 kulaç alınarak aynı kalınlıkta misinaya ikinci şamandıra bağlanır. İki şamandıra arasına şamandıraları dengeleyecek ağırlıkta ve mesafede 4-6 adet kıstırma konur. Bu kıstırmalar şamandıraların savrulup uçmalarına engel olacağı gibi yakalanan akyanın ağırlık nedeni ile daha çabuk yorulmasınaı sağlayacaktır. Bundan sonra derinliğe göre 070 parlak misinadan kesilen 1 kulaç kadar bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne canlı yemle tercihen kefal, lüfer veya zargana ile yemlenir. Takım hazır. Takımı bırakırken yemin bulunduğu sularda dipten ziyade ortalara yakın şekilde kalmasına ve etrafta kolaylıkla saklanacağı oluşumlar bulunmamasına dikkat etmek gerekir. Takımın tarifinde verilen uzunluklarda koyun derinliği, büyüklüğü ve kıyının durumuna göre değişebilir. Genel prensip olarak koy ne kadar büyükse takım o kadar uzun tutulmalıdır demek doğru olur bu şekilde akyanın ürkmeden rahatlıkla saldırması sağlanır. Şamandıralara gelince. Son yıllarda gittikçe artan bir eğilimle pet şişeler şamandıra olarak kullanılmaktadır. Ucuzluğu, kolay bulunabilmesi ile amatörün her an elinin altında bulunan pet şişeler şekli, şeffaf olması ile de fonksiyonel olarak tercih edilebilir. Yeterki sonradan bunları denize atıp çevre kirliliği yaratmayalım. Koy akıntı almıyorsa, suları sakin ise o takdirde takım daha da basitleşir ve alttaki gibi düzenlenir.
Resimden de görüldüğü gibi bu durumda tek şamandıra işimizi görür. Yine 3-4 kiloluk bir ayak taşına bağlanan 150!lik misinanın diğer ucuna şamandıra bağlanır. Misinanın uzunluğu su derinliğnden çok fazla olmamalı ayak taşı şamandırayı hafiffe batık dengede tutabilmelidir. Bundan sonra 3-4 kulaç uzunluğundaki 070 bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne yukarıdaki gibi yemlendikten sonra takım hazır sayılır. Beden şamandıra ipine şamandıradan 1-1,5 metre aşağıda veya orta sularda kalacak şekilde kalacak şekilde önce kazık bağı ile sonra da alttan üstten üçer defa puntalanarak bağlanır. Siz isterseniz bu noktada 5 santimlik üçlü fırdöndü de kullanabilirsiniz. Takımı bırakırken yukarıda anlatılan inceliklere de dikkat etmek gerekir. Bu takımda istenirse ayak taşına bağlanan bir ipin ucu karaya alınarak mümkün olduğu takdirde yakalanan balık karadan çekerek de çıkartılabilir.
Her iki yöntemde de koyun büyüklüğüne bağlı olarak birden fazla takım bırakılabilir. Tabi koyun yapısı, derinlikler de takımı standart olmaktan çıkarır her duruma uygun değişiklikleri yapmak zorunludur; bunları da ancak zamanla tecrübe ile öğrenmek mümkündür. Yakalanan akya bunu anlayınca ilk aşamada açığa dönerek derine kaçmaya çalışacaktır; ama ayak taşının ve kıstırmaların ağırlığı ile fazla uzaklaşamadan çabuk yorulacaktır. Size de şamandıraya ulaşıp balığı almak kalır. Akyanın yemlendiği yerler biliniyor ise bu takım yüksek verimi ile sizin yüzünüzü ağartacaktır. Atıldığı yere göre eğer yem biraz derince düşerse orfoz, sinarit gibi başka balıkları da bu takımla almak mümkündür. Derine bırakma durumunda beden de yem diba yakın olacak şekilde monte edilmelidir. Bu durumda da akya alma şansı vardır. Bu takımların yapılıışında ihtiyacınız olacak tüm düğümleri düğümler sayfamızda bulacaksınız.
Bırakma takımların birinci ve tek yemi canlı yemdir. Başta zargana, lüfer, kefal gibi balıklar olmak üzere istavrit, sardalya, kolyoz, gümüş gibi akyem olarak kullanılan balıklar seçilmelidir. Yemler ve yemleme sayfasında canlı yemlerin iğneye nasıl takılacağı konusunu genişçe açıklamıştık. Burada da bazı ince ayrıntı ve farklılıklara değineceğiz. Örneğin akyanın severek yediği yemlerdem olan lüfer yandaki şekilde iğneye canlı olarak takılabilir. İlkinde iğne her iki çeneye de geçecek şekilde alt çeneden saplanıp üst çeneden çıkartılır. Bu şekilde takılan lüfer sürütme yemi olarak da kullanılabilir. Eğer iğne iri ve balık da sarıkanat gibi ise o takdirde iğne sadece alt çeneye saplanıp ağzının içinden çıkartılır. Bu şekilde takılan yem sürütmeye pek uygun olmayacaktır. Ağzını kapatamayan yemin sürütülürken midesine dolacak su çabucak ölmesine neden olur.
Diğer bir yöntem de iğneyi balığın ilk sırt yüzgecinin hemen önünden veya altından saplamaktır. Bu şekilde takılan canlı yem hem bırakma takımlarında hem de sürütmede kullanılır ve uzun süre canlı kalır. İğneyi balığın gövdesine saplarken çok derine girmemeye ve orta kılçığını (omurilik) zedelememeye dikkat etmek gerekir. Bu şekilde iğneye takılan bir istavrit bozmasının kısa videosunu seyretmek için ya resmi yada linki tıklayın. Başka bir yöntemde de iğne yem balığın burun delikleri hizasından bir taraftan saplanıp diğer taraftan çıkartılır.
2. Sürütme:
Akya balığının avında en sık kullanılan yöntem aslında budur. Yem olarak da başta canlı zargana olmak üzere kefal, lüfer, uskumru ve kalamar kullanılır. Kalamar ölü bütün veya canlı kullanılırken diğer yemler canlı tercih edilmelidir. Mümkün değilse ölü bütün son çare yaprak yem kullanılabilir amam bunlar aynı verimi göstermez. Sürütmede yapay yem de kullanılır. Söğüt yaprağı 5 numara kaşık, 20-25 santimlik uskumru desenli, siyah veya mavi sırtlı, turuncu ve kırmızı başlı yapay balıklar da iş yapar.
Akıntı alan koylarda takım üstteki gibi düzenlenir. Şimdi bunu biraz açalım. Akıntı açıktan kıyıya doğru ise; yaklaşık 3-4 kiloluk bir ayak taşına bağlanan 150'lik misinanın diğer ucuna resimde görülen ilk şamandıra bağlanır. Ayak taşı ve şamandıra arasındaki mesafenin derinlikten 1-1,5 kulaç kadar fazla olması gerekir. İlk şamandıradan 3-4 kulaç alınarak aynı kalınlıkta misinaya ikinci şamandıra bağlanır. İki şamandıra arasına şamandıraları dengeleyecek ağırlıkta ve mesafede 4-6 adet kıstırma konur. Bu kıstırmalar şamandıraların savrulup uçmalarına engel olacağı gibi yakalanan akyanın ağırlık nedeni ile daha çabuk yorulmasınaı sağlayacaktır. Bundan sonra derinliğe göre 070 parlak misinadan kesilen 1 kulaç kadar bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne canlı yemle tercihen kefal, lüfer veya zargana ile yemlenir. Takım hazır. Takımı bırakırken yemin bulunduğu sularda dipten ziyade ortalara yakın şekilde kalmasına ve etrafta kolaylıkla saklanacağı oluşumlar bulunmamasına dikkat etmek gerekir. Takımın tarifinde verilen uzunluklarda koyun derinliği, büyüklüğü ve kıyının durumuna göre değişebilir. Genel prensip olarak koy ne kadar büyükse takım o kadar uzun tutulmalıdır demek doğru olur bu şekilde akyanın ürkmeden rahatlıkla saldırması sağlanır. Şamandıralara gelince. Son yıllarda gittikçe artan bir eğilimle pet şişeler şamandıra olarak kullanılmaktadır. Ucuzluğu, kolay bulunabilmesi ile amatörün her an elinin altında bulunan pet şişeler şekli, şeffaf olması ile de fonksiyonel olarak tercih edilebilir. Yeterki sonradan bunları denize atıp çevre kirliliği yaratmayalım. Koy akıntı almıyorsa, suları sakin ise o takdirde takım daha da basitleşir ve alttaki gibi düzenlenir.
Resimden de görüldüğü gibi bu durumda tek şamandıra işimizi görür. Yine 3-4 kiloluk bir ayak taşına bağlanan 150!lik misinanın diğer ucuna şamandıra bağlanır. Misinanın uzunluğu su derinliğnden çok fazla olmamalı ayak taşı şamandırayı hafiffe batık dengede tutabilmelidir. Bundan sonra 3-4 kulaç uzunluğundaki 070 bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne yukarıdaki gibi yemlendikten sonra takım hazır sayılır. Beden şamandıra ipine şamandıradan 1-1,5 metre aşağıda veya orta sularda kalacak şekilde kalacak şekilde önce kazık bağı ile sonra da alttan üstten üçer defa puntalanarak bağlanır. Siz isterseniz bu noktada 5 santimlik üçlü fırdöndü de kullanabilirsiniz. Takımı bırakırken yukarıda anlatılan inceliklere de dikkat etmek gerekir. Bu takımda istenirse ayak taşına bağlanan bir ipin ucu karaya alınarak mümkün olduğu takdirde yakalanan balık karadan çekerek de çıkartılabilir.
Her iki yöntemde de koyun büyüklüğüne bağlı olarak birden fazla takım bırakılabilir. Tabi koyun yapısı, derinlikler de takımı standart olmaktan çıkarır her duruma uygun değişiklikleri yapmak zorunludur; bunları da ancak zamanla tecrübe ile öğrenmek mümkündür. Yakalanan akya bunu anlayınca ilk aşamada açığa dönerek derine kaçmaya çalışacaktır; ama ayak taşının ve kıstırmaların ağırlığı ile fazla uzaklaşamadan çabuk yorulacaktır. Size de şamandıraya ulaşıp balığı almak kalır. Akyanın yemlendiği yerler biliniyor ise bu takım yüksek verimi ile sizin yüzünüzü ağartacaktır. Atıldığı yere göre eğer yem biraz derince düşerse orfoz, sinarit gibi başka balıkları da bu takımla almak mümkündür. Derine bırakma durumunda beden de yem diba yakın olacak şekilde monte edilmelidir. Bu durumda da akya alma şansı vardır. Bu takımların yapılıışında ihtiyacınız olacak tüm düğümleri düğümler sayfamızda bulacaksınız.
This image has been resized.Click to view original image |
Bırakma takımların birinci ve tek yemi canlı yemdir. Başta zargana, lüfer, kefal gibi balıklar olmak üzere istavrit, sardalya, kolyoz, gümüş gibi akyem olarak kullanılan balıklar seçilmelidir. Yemler ve yemleme sayfasında canlı yemlerin iğneye nasıl takılacağı konusunu genişçe açıklamıştık. Burada da bazı ince ayrıntı ve farklılıklara değineceğiz. Örneğin akyanın severek yediği yemlerdem olan lüfer yandaki şekilde iğneye canlı olarak takılabilir. İlkinde iğne her iki çeneye de geçecek şekilde alt çeneden saplanıp üst çeneden çıkartılır. Bu şekilde takılan lüfer sürütme yemi olarak da kullanılabilir. Eğer iğne iri ve balık da sarıkanat gibi ise o takdirde iğne sadece alt çeneye saplanıp ağzının içinden çıkartılır. Bu şekilde takılan yem sürütmeye pek uygun olmayacaktır. Ağzını kapatamayan yemin sürütülürken midesine dolacak su çabucak ölmesine neden olur.
Diğer bir yöntem de iğneyi balığın ilk sırt yüzgecinin hemen önünden veya altından saplamaktır. Bu şekilde takılan canlı yem hem bırakma takımlarında hem de sürütmede kullanılır ve uzun süre canlı kalır. İğneyi balığın gövdesine saplarken çok derine girmemeye ve orta kılçığını (omurilik) zedelememeye dikkat etmek gerekir. Bu şekilde iğneye takılan bir istavrit bozmasının kısa videosunu seyretmek için ya resmi yada linki tıklayın. Başka bir yöntemde de iğne yem balığın burun delikleri hizasından bir taraftan saplanıp diğer taraftan çıkartılır.
2. Sürütme:
Akya balığının avında en sık kullanılan yöntem aslında budur. Yem olarak da başta canlı zargana olmak üzere kefal, lüfer, uskumru ve kalamar kullanılır. Kalamar ölü bütün veya canlı kullanılırken diğer yemler canlı tercih edilmelidir. Mümkün değilse ölü bütün son çare yaprak yem kullanılabilir amam bunlar aynı verimi göstermez. Sürütmede yapay yem de kullanılır. Söğüt yaprağı 5 numara kaşık, 20-25 santimlik uskumru desenli, siyah veya mavi sırtlı, turuncu ve kırmızı başlı yapay balıklar da iş yapar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder