Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Akışkan bir Farklılık Çizgisi

Zorlanmadan ulaşılan farklılık

Temür Köran, yaratılışının içerden seslenişiyle, akışkan bir farklılık çizgisi yakalamış, kendi kuşağının çok az sayıdaki sanatçısından biri.
Yaşları elliyi bulmuş olgun genç ressamlardan ülkemizdeki resim ortamında ve dünya atmosferinde artık öncelikle farklı olmaları ve değişik bir şeyler yapmaları bekleniyor. Günümüz plastik sanatlar anlayışına da gittikçe fazla damgasını basan renkli tuhaf davranışlarla ilgi çekme arayışı bazı sanatçılara çekici de gelebiliyor. Ortamın, özellikle tecimsel kuralların gittikçe daha fazla zorladığı bir değişik olma zorunluluğu özellikle en gençleri fazlasıyla zorluyor.


Temür Köran yaratılışının içerden seslenişiyle akışkan bir farklılık çizgisini yakalamış, kendi kuşağının çok az sayıdaki sanatçısından biri. Kişiliği de alabildiğine değişik. Güneydoğu dünyamızın varlıklı ve güngörmüş ailelerinden birinin çocuğu olarak İstanbul’a ve Akademi dünyasına zorlanmaksızın ve organik bir doğrultu arayışı içinde ulaşıyor. Resim tekniği geliştirmedeki yirmili yaşların tutkulu çabalarını Akademi ortamında geçiriyor. Ancak içindeki akışkanlık ve gürleme onu genç yaşlardan itibaren öylesine kişisel bir dil ve stil yakalamaya götürüyor ki, Akademi anılarıyla ve oradaki dünyanın devinimleriyle yakından ilgili kalmak yoluna girmesine hiç gerek kalmıyor.

Zaman içinde Urfa dünyası kökenli anılarına da kepenklerini kapatıyor. İstanbul’un ve evrensel sanat dünyasının bazen mavi berrak ama kimi zamanlarda gri çırpışmalı sularında yelken açıyor. Bu gizemli yolculukta atölyesini klasik tanımlarından öte bir çeşit araştırma laboratuvarı niteliğiyle kullanışı Temür’ün doğal ve organik farklılığını oluşturan önemli bir olgu olarak kendini gösteriyor.

Temür’ün resimlerini, 15 yıl kadar oluyor, ilk gördüğümde, istiflenmiş gibi duran insan vücutlarının müthiş dinamik kol bacak sarmaş dolaşlığının oluşturduğu hafifçe yabanıl biraz tuhafça ancak kesinlikle “çok değişik” bir görsel dilin ilk tohumlarını büyük keyifle yakaladığımı hatırlıyorum. Giderek istif etkisi azaldı, buna karşılık hareketlilik kendiliğinden çoğaldı. Henüz 40 yaşlarındayken ve ressamlığının da 15. yılını falan daha yeni doldurmuşken Temür, güçlü bir değişik resim dilini yakalamayı becerdi. Yarı çıplak bedenli güzel yüzlü kadın figürlerinin kol bacak çehre sağa sola atılmış ve başka bedenlerle sarmalaşmış görüntüleri sanatçının resminde bir dönemin önde gelen özelliği olarak dikkat çekiyor.

Köran’ın gelişme çizgisini inceleyenler ancak belki de çok dikkatli bir izleme sürecine giremeyenler için bu kadınsı temalar akılda biraz fazla kalabiliyordu, hatta Temür’ün adının etrafında oluşan şöhretin belli bir parçasını bile oluşturuyor gibiydi. Oysa son 5 yılda tanık olduğumuz ve şu günlerde Evin Sanat Galerisi’nde sergilenen ürünlerindeki anlatı rahatlığı ve doğallığı, Temür’ün figürlerinin güzel ve yarı çıplak hatun kişiler olması olgusunu çok gerilerde bırakmış bulunuyor. Renk kullanımında ve görsel doku yaratmada öteden beri sahip olduğu zorlanmamış akıcılık, dinamik bir görselliğin çevresinde dolanarak ve onu hâleleyerek günümüzün Temür Köran gerçeğini ortaya koyuyor. Doğal, bazen insan kişiliğinde de gözlenebildiği gibi, tertemiz bir saflık mertebesinde doğal bir iç sesleniş Temür’de bir haykırışa dönüşme yolunda.

Hiç yorum yok: