Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

15 Eylül 2010 Çarşamba

'Günaydın'laşıyorum evrenimle...

Rüzgâra Dokunmak...
Rüzgâra Dokunmak...
Suda erimek...
Işığa esmek...
Dalgalara kavuşurcasına, kendimi yaşamın rahmine doğurmak...
Gökyüzümü süsleyen bulutları selamlarken, geceye sabırsızlanmak, aya sarılmak özlemiyle...

Bir güne doğmak...
Bu güne...
Şimdi'ye...
'Ebedi Olan'a.

Sabah 06.50...
Uyandım.
Ağır ve mahmur bir gökyüzü; haftasonunun getirdiği yağmurun bıraktıklarıyla içleşmiş. Lakin bir o kadar da umut dolu; güneşin huzmeleriyle aydınlanmış bahçeye ilk adımlarımı atarken görebiliyorum bunu. Çimlerin üzerinde yürürken sanki toprağın içine girecekmişçesine bir yumuşaklık... Sabahın bu ilk "merhaba"sını seviyorum.
Karayemiş ağacının yapraklarındaki çiy damlaları ile yüzümü yıkayarak başlıyorum güne. Her bir yaprak, her bir çiçek bana yurdumu hatırlatıyor; yuvamı... Karışıklık içerisinde olduğum şu günlerde, bir anlık bir kucaklaşma çam dalları ile; ve yemyeşil saçlarını rüzgarda dağıtan toprağın içinden kaynağa bağlanmak, tüm o yüklü enerjilerimi salıverdi sanki. Sabahın sisi, su dolu özümü göklere taşımış, bedenimi okşayarak geçmekte... Mavinin barındırdığı huzura suyun kutsayıcılığı ve toprağın canlılığı da katılınca, ruhum hiç olmadığı kadar hafif şimdi. Uzaklaşmalardan kurtulma vakti. Hiç varolmamış, varolmayan ve varolmayacak olan... Ben'de BİR.

Hiçliğin Berduşluğundan Birliğin Koşulsuz Sevgisine Ulaşmak

Hiçliğin Berduşluğundan Birliğin Koşulsuz Sevgisine Ulaşmak
Artık indigolar yönetimde söz sahibi olmaya başladı. Statükocu zihniyetin yerini yavaş yavaş ışık işçisi, barış savaşçısı indigo zihniyeti alıyor. Bu değişim kaçınılmaz.

İçinde bulunduğumuz çağda artık yeni bir şeyler söylemenin zamanı geldi. Bugüne kadar alışılmış bütün kalıplar yıkılıp yerine yeni bir dünyanın temelleri atılıyor. Bu temeller bundan sonraki yaşayacak nesil olan kristal çocukların yeni insanlık binasının temelleridir. Artık indigolar yönetimde söz sahibi olmaya başladı. Statükocu zihniyetin yerini yavaş yavaş ışık işçisi, barış savaşçısı indigo zihniyeti alıyor. Bu değişim kaçınılmaz. Çünkü fikirler değiştikçe hayat tarzları ve düşünce sistemleri de değişiyor. Her şeyin sorgulandığı yeni bir çağda yaşıyoruz. Sadece yaşam tarzlarının değil dinlerin ve felsefelerin de sorgulandığı bir çağ…

Tatil Felsefesi

Felsefe peşinde koşturup yorulmaktan korkmayın. Öyle bir gün gelecek ki, para yerine herkes felsefeye muhtaç olacak. Cebiniz zengin, zihniniz fakir kalmasın.

  Cesaret ister hayatı kendimize has kılmak, o halde de saklamak. Aynı noktada tekrar tekrar açılan deliklerin üzerinden çok kez geçip yama yapmak gerekir, mükemmel yaşamı aktifleştirmek için. Bıraktığımız gibi kalmayacak olan çok detay var hayatımızda. Felsefe bunları kapsar işte.

Süper bakterilere karşı geleneksel tıb

Çin Sağlık Bakanlığı, süper bakterileri yok etmek için geleneksel Çin tıbbının kullanılacağı bir proje geliştirileceğini açıkladı.

Halkın Günlüğü gazetesinin haberine göre, ülkedeki ilaç şirketleri ve araştırma enstitülerinin ortaklaşa yapacağı, Guangcou İlaç Holdingi ve Güney Çin İnovatif İlaçlar Merkezi başkanlığında geliştirilecek projede 5 yıl sonunda bağımsız bir sonuç elde edilmesi öngörülüyor.
Uzmanlar, antibiyotiklerin aşırı kullanımı nedeniyle süper bakterilerin türediğine inanıyor.

Çin, dünyadaki aşırı antibiyotik kullanımında öne çıkan ülkelerden biri olarak göze çarpıyor. Bakterilerin direnç oranı bu ülkede gelişmiş ülkelere göre daha yüksek seyrediyor.
Çin Geleneksel İlaçları İdaresinden bir yetkili, Çin tıbbının antibakteriyel ve antiviral özellikleri açısından avantajları olduğunu, bu bağlamda süper bakterilerin tedavisinde Çin ve Batı tıbbını birleştirerek, yeni tedaviler geliştirmenin yeni bir buluş olacağını söyledi.

14 Eylül 2010 Salı

Japonlar aşırı çalışmaktan ölüyor

Japonlar aşırı çalışmaktan ölüyor

Japonya hükümeti, son dönemlerde milli felakete dönüşen "işkolizm" ile mücadele programını kabul etti.


Ukrayna'nın Podrobnosti haber sitesinde yer alan habere göre, aşırı çalışmaya karşı kabul edilen bu programla Japon hükumeti, fazla mesaiyi teşvik etmeyecek ve çalışanların yılda ortalama 8,5 gün yerine kendi hakları olan 18 gün dinlenmesini tavsiye edecek.

Hintli Maocuların dünyası

Hintli Maocuların dünyası


Alpa Şah
BBC, Hindistan




Yağda cızırdayan kimyonun kokusunu duydum. Patatesler de çıtır çıtır kızarıyordu. Ay ışığında, bir çukurda yanan ateşin üzerine yerleştirilmiş tencereyi karıştıran iki adamın silüetini seçebiliyordum.


Her zaman tatlı bir sesle konuşan, temiz giyimli bir adam olan Rameşci bana bir tabak patates körisi, mercimek ve pilav getirdi.
Gecenin ilerleyen saatleriydi. Herkes açtı ama hepimize yetecek kadar tabak yoktu.
Rameşci yanındaki genç adama dönüp, "Pankac ikimiz bir tabaktan yiyelim." dedi. İnanamadım.

Kaynağımız neresi olursa olsun hepimiz aynı Tengri’nin çocuklarıyız!

Aynı Tengri’nin Çocukları
Türklerle Kızılderililerin ataları aynı mı?
İnsanların birbiri ile iletişim kurmasının en bilinen yolu konuşmaktır ve bunun aracı da dildir… Dilin söylediğini unutmamak ve duymayanlara aktarabilmek için “yazı” denen sembolleştirme yöntemine ihtiyacımız vardır. Yeryüzünde bugün mevcut olan yüzlerce farklı dil ve yazı; aynı atadan geldiğine inanılan insanı ne yazık ki “iletişimsizlik” konumuna düşürmüştür. Evrensel dil yapılma çabasında olunan İngilizcenin, ‘ Tüm’ halkları birbiri ile nasıl iletiştirdiği ise tartışılır bir konu bence…
Yazı ve semboller olarak elimizde bulunan tüm kaynaklar şimdiye kadar doğru yorumlanabilmiş midir?
Bizim klasik bilgilerimizle uygarlık tarihimiz 6.000 yıla dayanıyor olsa da, acaba tüm gerçek bu kadar mıdır?
İlk yazıyı Sümer’ler mi kullandı gerçekten?
Sümer’lerin kendi dillerine ait sesleri semboller halinde tabletlere geçirmiş olmaları ve bunun çözümlenmesine kadar geçen 5500 yıl, insanın var oluş cetvelindeki bütün uygarlığı temsil etmekte yeterli midir?
Yazının Sümerlerden intikal ettiği söylenen; Akadlar, Elamlılar, Babilliler, Asur, Hitit ve Urartu sıralaması ve dağılımı ne kadar doğrudur?
Bu soruların sayısı epeyce arttırılabilir.
Aslında son yıllarda bilinen bazı gerçeklerin o kadar da “ gerçek” olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlasa da, Arkeolojik yaş tespiti için kullandığımız eski metotların yerini alacak yeni yöntemler, geçmiş tarihimizin yeniden yazılmasını sağlayana kadar bazı şeyler sadece iddia olmaktan öte geçemeyecek bir süre daha.
Bu iddialardan bir tanesi var ki çok ilginçtir:
Türkler ile Kızılderililer'in ataları aynı (mı)?
Asya'da uygarlık yaratan Türkler ile Amerika kıtasında yaşayan eski uygarlıklar Maya- Aztek- Olmek uygarlıkları arasında sembollerle başlayan benzerlik, bir sürü konuda şaşırtıcı noktalara ulaştı.
Asya’da Hitit Güneşi olarak bilinen semboldeki TENGRİ (yani evrenin her yerindeki tanrı) ile Maya ve Aztek tanrısı Quetzalcoatl ‘ın sembolü arasındaki benzerlik karşılaştırmaya değer. Hele bu tanrının adını “kutsal katlı” olarak okuduğumuzu düşünürsek anlamsal ve sembolik benzerlik iyice artar. (Kutsal katlı, Tengri ile aynı anlamdadır)

Maya ve Aztek tanrı isimlerinde Türkçe ile başka hoş benzerlikler de mevcuttur.
Chac: Yani "Çak" Mayaların yıldırım ve şimşek tanrısıdır. Çak şeklinde okunan bu sözcük halen bile dilimizde “Şimşek çaktı” şeklinde varlığını sürdürmektedir.