''Çalınan bir yüzüğün senin cebinden çıkması bu yüzüğün senin tarafından çalınmış olduğunu kanıtlar mı?"Bir gün hakimlik görevinde bulunan bir arkadaşım, "Çalınan bir yüzüğün senin cebinden çıkması bu yüzüğün senin tarafından çalınmış olduğunu kanıtlar mı?" diye sordu. Elbette yüzüğü cebime bir başkası koymuş olabilirdi. "Peki yüzüğü bir başkası neden özellikle senin cebine koysun?" dediğinde ise "Belki benim hırsız olmam bir başkasını memnun edebilir" dedim. "Neden senin hırsızlığın bir başkasını memnun etsin ki?" şeklinde bir soru daha sordu. Elbette bunun çok çeşitli nedenleri olabilirdi. Aklıma ilk gelen nedenleri sıraladım. Gördük ki sağlam bir kanıt olmadığında benim hırsız olmam hukuken olanaksızdı. Ben hırsız bile olsam bu gerçek ispatlanamadığı sürece masumdum.
Biyoloji bilimini öğrenebilmek ve uygulayabilmek için evrim teorisi bilmek zorundasınız. Bunda kuşku gerektirecek hiçbir yön yok. Bu yüzüğün varlığı kadar gerçektir. Yüzük kimin cebinde olursa olsun vardır. Bu varlık mantıklı kimseler tarafından inkar edilemez.
Evrim Teorisisinin belirlediği
canlıların sınıflandırılması (sistematik) günümüz biyoloji biliminin en temel verisidir. Bu veri olmadan canlılar, kaba bir tabirle basitten gelişmişe sıralanamayacak ve en baştan biyoloji yöntem olarak öğretilemeyecektir. Sanırım buna itiraz etmek sadece evrim teorisine fobik bir yaklaşımdan öteye geçemez.
Ancak ortada yüzüğün çalınmış olduğu sorunu var. Böyle bir sorun elbette bize yüzük gerçekten çalındı mı yoksa yüzüğe çalınmış süsü mü verildi şeklinde bir ikincil şüphe verecektir. Amaç yüzüğü çalmak mı yoksa yüzük kullanılarak birini hırsız ilan edip onun itibarına leke sürmek mi? İşte bizim ülkemizde evrim teorisi konusunda buna benzer şekilde oluşmuş bir ikincil sorun var: Evrim teorisi bir din midir? Faşist/Komünist bir refleks midir? Evrim düşüncesi karanlık bir düşünce midir ve bu düşünceye saplanıldığı zaman toplumsal ve dini yönlerimizden doğan pozitif değerler yok mu olur? Yani evrim canlıların oluşumuyla ilgili bir teori süsü verilmiş dinsizleştirme kuramı ya da projesi midir?
Bu teoriyi bir tehlike olarak görüyor ve korkuyoruz, tabiri caizse bu korku çerçevesi bizleri korkulan şeye saldır şeklinde güdülüyor. Anlamadan dinlemeden saldırmaya başlıyoruz. Yani elimizde mantık sınırları içinde evrimin olmadığına dair sağlam tek bir kanıt yok ama bizler gene de evrim teorisi konusunda korkular içindeyiz. Yılan ölünce zehri de ölür zihniyetiyle bilimsel bir konuyu dalga konusuymuş gibi maymundan mı geldik basitliğinde tartışıp öldürmeye çabalıyoruz. İlkokuldan başlayarak bu teoriyi küçümsüyor ve önyargı oluşturuyoruz. Bu önyargı biyoloji bölümünde okuyan gençlerin büyük bir bölümünde dahi var. Şöyle ki evrim dersinden okulu uzatan bir biyolog adayı, arkadaşlarına, “ulan adam maymundan geldiğini sanıyor, aklı bu kadar işte bana da Cuma Namazına gittiğim için takmıştı zaten. Şimdi memnun olmuştur” diyebiliyor. Sanırım bu sosyolojik bir hadise. Dine inanmayan birisinin dine inanlara antipatisi olduğunu savlayan (genellemeci) hastalıklı bir düşünce var. Evrim konusu da bu paralelde bilimsel bir olgudan çok dini bir olgu gibi algılanmakta ve kutuplaşmalar doğurmaktadır. Yani yüzüğü beni sevmeyen birisinin benim cebime koymuş olabileceği, beni hırsız diye damgalayarak itibarıma leke sürmeyi planladığı paranoyası gibi ihtimalen çok uzak değil ama alternatifsiz de olamayan genellemeci bir görüşe koşulsuz inanmak kadar tehlikeli bir durum ortaya çıkmakta bu durumda. Tehlikeli çünkü eğer siz bir şeye kesin inanmışsanız ve inandığınız gerçek değilse siz gerçeğe asla ulaşamazsınız.
Oysa evrim teorisi dinamik bir hadise. İnançlardan farklı bir altyapıya sahip. Bu altyapı deneysellik. Bu altyapı biraz da teknolojiye bağlı olması. Bilimsel araçlar teknoloji ilerledikçe ilerliyor ve bizlere canlılar ve canlılık hakkında daha fazla bilgi sağlıyor. Bilim insanları gerçek
peşindeler. Takım tutar gibi bir anlayışı tutamazlar. Sizin takıma ne geçirdik gibi basit bir tavırları olamaz. Ama üzgünüm ki günümüzde evrim teorisi söz konusu olunca sadece iki tarafın laf yarıştırmasına şahit oluyoruz. Bilmem belki de buna felsefe diyorlar.