Bir saatin zamanı ölçmesi ile insan beyninin zamanın
nasıl geçtiğini anlaması birbirinden oldukça farklı biçimde çalışır. Bu nedenle zaman algısını laboratuvar
ortamında test etmek güçtür. İnsanların yaşlandıkça
öznel zaman algılarında zamanın giderek daha hızlı
geçtiğini hissetmeleri psikologlar tarafından belgelenmiş olsa da bunun nedeni konusunda henüz bir fikir
birliğine varılmış değil.
Bir hipoteze göre zaman algımız, belleğimizden ve ne
kadar yeni deneyim yaşadığımızdan etkilenir. Örneğin,
erken yaşlardaki ilk basketbol maçını yapma ya da okuma yazma öğrenmenin verdiği heyecan gibi yeni deneyimler beyinde çok sayıda kalıcı veri kaydedilmesini
tetikler. Yani bu yaşlarda geriye dönüp bakıldığında hatırlanacak çok olay vardır. Günlerini, haftalarını, aylarını benzer biçimde yaşayan yaşlı bir kişinin beyninde ise
daha az veri kaydedilir; yani hatırlanacak daha az anı
bulunur. Bu da yaşlılıkta beynin benzer veriler içeren
zaman dilimlerini bir araya toplamasıyla ve zamanın
hızla geçip gitmiş gibi hissedilmesiyle sonuçlanır.
Diğer bir hipotez, yaşlandıkça zamanın hızla geçmesi
ile vücut kimyasının değişmesi arasında bir bağlantı
kuruyor. Yaş ilerledikçe insan beyni motivasyon ve ödül
gibi durumlarla ilişkilendirilen bir nörotransmitter
olan dopamini daha az üretir. Farelerle yapılan deneyler, dopamin miktarının zaman algısını da etkileyebileceğini gösteriyor. Bir deneyde dopamin üreten hücreleri baskılanan farelerin duydukları iki ses arasındaki
süreyi daha hızlı akmış gibi algıladıkları tespit edildi.
Düşük dopamin düzeyine sahip Parkinson hastalarıyla
yürütülen çalışmalar, bu nörotransmitterin insanlarda
da benzer bir etkiye yol açabileceğini gösteriyor.
Beyindeki sinyal işleme fiziğine dayanan güncel ve
daha kapsamlı bir yaklaşım ise yaşlandıkça zamanın
hızlanmasını, görsel bilgiyi işleme hızımızın yavaşlamasıyla ilişkilendiriyor. Bu yaklaşıma göre, yaşlandıkça
beyindeki nöron ağlarının boyutu ve karmaşıklığı artıyor, dolayısıyla elektrik sinyallerinin daha uzun mesafeler katetmesi gerekiyor. Bu da sinyal işlemenin daha
fazla zaman almasıyla sonuçlanıyor. Dahası, yaşlanan
beyinde nöronlar arasında biriken ve elektrik sinyallerinin akışına direnç gösteren maddeler nedeniyle işlem
hızı daha da yavaşlıyor. Görsel algı özelinde düşünüldüğünde, bu durum birim zamanda zihinde oluşturulabilen görüntü sayısının yaş ilerledikçe azaldığına işaret
ediyor. Her yeni zihinsel görüntünün algılanması arasında daha fazla gerçek zaman geçmesi gerektiği için
de zaman daha hızlı akıyormuş gibi hissediliyor.
Kaynakl
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder