Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2011 Salı

Sesli Edebiyat Yapımları - Öyküler 'Ses'leniyor


Yöneten : Göksenin Göksel
Yapım Tarihi : Ocak 2007

Projenin birinci seti, 1860 – 1952 yılları arasında doğan 100 yazarımız ve onların birer öyküsünden oluşuyor. 100 yazarımızın 100 öyküsü, toplam 20 CD’de bir araya getirildi. Öykücülüğün Türkiye’deki gelişim çizgisini belgeleyen ve öykü edebiyatımızı ulaşabildiğimiz en geniş kitleyle buluşturmayı hedefleyen bu işitsel CD arşivi, seslerine ve yorum güçlerine yürekten inandığımız değerli tiyatro sanatçılarımızın katkılarıyla hazırlandı. Titiz bir dramaturji çalışmasıyla ve bestelenen özgün müziklerle zenginleşti. Öyküler ‘Ses’leniyor seti hazırlanırken, seçilmiş öykülerin yapılarını, onları yaratan ustaların kalemlerindeki tadı bozmamaya ve metne hiçbir şekilde müdahale etmemeye büyük özen gösterildi.




Rakamlarla Öyküler Sesleniyor...

6 Mart 2011 Pazar

Hayallerinde Kendini Aramak

Bir zamanlar bir adam vardı. Kanatları rüzgâra dolanan hayallere dalardı. Hayallerinde hep kendini arardı. Arar arar bulamaz, bulamadıkça tekrar arar ve asla bırakmazdı. Bırakmadıkça o hayaller kendisini; ulaşamıyordu kendisine, hayalleri ona engeldi. Hayallerinde rüzgar ile savrulup giderdi. Rüzgâr olmayı hiç hayal etmemişti. Rüzgâr ile ilerler hayallerinde ve kendisinden geçerdi. O adam, hayal etmeyi çok severdi. Hayır! Hayal etmek kötü bir şey değildi. Hayaller insanların tamamen özgür olduğu gerçek yerdi. “İnsanlar hayallerinde özgürdür.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Baykuşlar ve Nuşirevan

Adaletiyle meşhur İran hükümdarlarından Nuşirevan tahta geçtiği ilk yıllarda, halka karşı o kadar zalim ve gaddarca davranmış, o kadar zevk-ü sefasına düşkünmüş ki, millet artık canından bıkar hale gelmiş, en ufak ses çıkaran olsa kellesi gidermiş. İşte bu zalim hükümdar Nuşirevan, bir gün maiyetiyle beraber ava çıkmıştı. Yanında gayet zeki bir de veziri vardı. Avlanırken bir ara diğerlerinden ayrılan hükümdar, yanında veziri olduğu halde bir suyun başına varıp atından indi ve bir müddet istirahata çekildi.

24 Nisan 2010 Cumartesi

Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor... ( Düşüm )

Düşüm

Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk...
Birbirlerine 'o biraz tuhaftır' dediklerinde ne anlama geldiğini algılayamıyordum
önceleri... Onlara benzemeyene tuhaf diyor olmalıydılar (?)
Onlar gibi yemek yiyor, uyuyor uyanıyordum, aynaya baktığımda normal bir insan
görüyordum. Demek ki, tuhaflığım dış görünüşümle ilgili değildi... İç organlarımızda aynı olmalıydı. Onlara benzemeyen tarafımı bulamıyordum.
Anneme sorsam şöyle diyecekti; 'Nereden buluyorsun bu tuhaf soruları bilmem ki (?)’
Yanıtsız iki sorumuz daha olacaktı... Babamla, gece sohbetleri her zamanki gibi yataklarında da devam edecekti... Duvarların bir sıra tuğla ile örüldüğü hesaba katılmıyordu.  Bizi ayıran çite ise her gece bir sıra dikenli tel daha ekleniyordu…

Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...