Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Sonsuzluğa Toltek Bakışı

Savaş Alanımız Sonsuzluktur
Gündelik yaşam dünyası; bizi biz yapan ya da yıkan bir şey olarak görülür. Savaş alanımız çevremizdeki dünya ile giriştiğimiz kavganın alanı değildir oysaki. Gerçekte savaş alanımız ufukta, belki de bizim düşünemediğimiz bir alandadır.  Bu da insanın, insan olma biçiminden vazgeçtiği alandır.
Farkında olmadan o alana doğrudur yolculuğumuz. O alanın adına sonsuzluk denilebilse de, tam ve gerçek tanım olmak konusunda eksiktir ne yazık ki… Sonsuzluk teriminin kelimesel olarak indirgenebildiği noktada, bizde algılanan her şey eksik ve yetersiz kalacaktır.
Sonsuz” dediğimizde kişiselleştirmek durumunda kaldığımız şey; gerçekte kişiselleştirilemeyecek kadar indirgenemez bir olgunun kavramıdır.  
Enerji bağlamında indirgenemez olması, sonsuzluğun; deneyimlenmesine engel değildir bir taraftan. Evrende akan enerjiyi akadurduğu biçimde görmek; bir varlığın ereceği doruk noktalardan birisidir.  
Evrende akan enerjiyi aka geldiği şekilde görmek, şimdilerde tanımlanmış bir kavram gibi görünse de gözümüze; şaşırtıcı bir biçimde tahmin etmediğimiz kadar eski bir kavramdır. Meksika Şamanlarının çağlar boyunca geleneksel olarak aktarıp, bizlere kadar taşıdığı bir “biliş” olarak karşımıza çıkar tüm esrarıyla. 
Şamanlık Bilişi 
Toltek kelimesiyle özdeşleşerek günümüzde tanımlanan bu öğretinin içeriği; şaman kelimesi altında, Meksika kaynaklı bir aktarımdır.
Don Juan Matus adında Yaqui kızılderilisinin, Carlos Castaneda (C.C) adında bir insanbilim uzmanı kanalıyla bize aktardığı sıra dışı bu bilgi dizini, “Şamanlık Bilişi” adıyla tanımlanır.
  Don Juan Matus     Carlos Castaneda
Don Juan Matus                                  Carlos Castaneda

C.C’nin; Toplumbilimin, Felsefenin, Antropolojinin, hatta dinin alanına girmeyen bir alan olarak tanımladığı Şamanlık Bilişi; doktora çalışması olarak yazılmaya başlanmıştır. 12 kitap ile sonuçlanan bu paylaşım, C.C’nın Don Juan ile geçirdiği uzun yılların sonucudur.  
Kitap dizininin tamamı enteresan öyküler ve bilgiler içerir. Sıra dışılığı ile gerçek olup olmadığı tartışılan bu bilgi dizini; insana ve evrene bakış, sonsuzluğun tanımlanması bağlamında ilgi çekicidir.  
Don Juan’ın Şaman Bilişi dediği bu biliş, Toltek uygarlığından iletile gelmiştir ona göre. Don Juan, kendisinin Toltekler’e uzanan soyunda, bu bilgileri atalarından çömezlik-ustalık yoluyla aldığını belirtmiştir.
Toltekler Kimdir? 
Esrarengiz bir biçimde tarihten kayboldukları ileri sürülen Toltek Uygarlığı, Amerika uygarlıklarından birini oluşturan halk olup, Meksika'daki Aztek-öncesi üç kültürden (Mayalar, Toltekler, Olmekler) biri olarak kabul edilirler. Meksika topraklarında ilk insan topluluklarına ait izler, yaklaşık 20.000 yıl öncesine dayanır. Bıraktıkları eserlerin toprak üstüne çıkarılan kısmı; gelişmiş bir medeniyetin izlerini taşır ve özellikle yine karşımıza piramitlerle çıkan birtakım gizemler içerir.
Don Juan Matus, atalarının uyguladığı çömez-usta yöntemiyle C.C’ya Şamanlık öğretisini aktardığını belirtmiştir. C.C de bu bilgileri kitaplarla dünyaya anlatmıştır.  
Şamanların erişmelerini hedefledikleri son aşama; çok basit bir tanımın içindedir: 
Gerçekten ölecek olan varlıklar olmamız
Bu sebeple insanın gerçek mücadelesi başka insanlarla ya da dünyayla olan kavgası değil, sonsuzlukla olan mücadelesidir. Özünde bir teslimiyet olan bu kavga, sonsuzluğu kabulümüzle sona erir. Bizim yaşamlarımız sonsuzluktan çıkar, çıkmış olduğu yerde yani sonsuzlukta biter. 
Kişiselliğimizin sınırlarını koruyabilmek için verdiğimiz tüm savaşlar, Şamanlık bilişinin içinde anlamsız kalır. Bütün uygar insanların gereksinmesi; bilinen dünyalarının sınırlarını korumaktır. Oysa bu sınırlar, kaçınılmaz bir sonla bir gün nihayete erecektir.  
Toltek Bilgeliğinde Enerji ve Varlıklar 
Toltek ya da şaman bilişinin temel öğesi, enerjidir. Evrenin en ince ayrıntısı bile bir enerjinin ifadesidir. Bu enerjiyi dolaysızca görme edimi sonucu Şamanların ulaştığı bilgiye göre; tüm evren, aynı zamanda hem birbirine karşıt, hem birbirini tamamlayıcı çift güçlerden oluşur. Bu iki güce canlı ve cansız enerji adı verilir. 
Cansız enerji, farkındalıktan uzaktır. Canlı enerjinin titreşimsel durumu ise farkındalık adını alır. Yeryüzündeki tüm canlılar titreşimsel bir enerjiye sahiptirler. Titreşimsel bu varlıkların hepsine, organik varlıklar denir. Enerjinin bağlılığını ve sınırlarını belirleyen şey organizmanın kendisidir. Bir organizmaya bağlı olmaksızın titreşen canlı enerji toplamları da bir bağlılığa sahiptir ve bunlara inorganik varlıklar denir. 
Canlı olmanın temel koşulu; evrendeki başıboş enerjiyi duyusal veriye çevirmektir. Basit bir indirgemeyle vericiden verileri alıp sese ya da görüntüye çeviren radyo ve TV gibi… Organik varlıklar, aldıkları bu enerjiyi bir tepkiye çevirerek bir açıklama dizgesi şekline dönüştürür. Bu da varlığın kendi evrenini oluşturan edimdir. 
İnorganik varlıklar âleminde ise, dönüştürülen duyusal veri, onların âleminde bizim aklımızın alamayacağı yorumlar şeklinde gerçekleşir. O boyut bizim için tanımlanamaz durumdadır; dünyasal algımıza bağlılığımız gereği… 
Duyusal verilerin açıklanma dizgesi, bizim bilişimizi oluşturur. Organik varlıkların tümünün kendilerine özgü ayrı bir bilişi vardır. Tüm organik varlıkların bağlı olduğu bir biliş noktası da Ortak Bilişi oluşturur. Şaman bilgeliği; bilişimize geçici olarak ara verebileceğimizi ve o anda evrendeki enerjiyi aktığı gibi görme edimini gerçekleştirebileceğimizi söyler. Bu görme; gözlerimizle gerçekleşmese de onlarla görüyormuş gibi dizgelenebilir. 
Bu görme anında organik varlıklar; ışıklı toplara benzeyen enerji toplaşımları olarak algılanır.  Bu ışıklı topların her biri bireysel olarak evrende mevcut olan bir enerji kütlesine bağlıdır. Bu enerji kütlesine karanlık farkındalık denizi adı verilir. Işıklı toplar; kendi ışıltılarından daha parlak olan bir noktalarından bu denize bağlanırlar.
Bu bağlantı noktasının adı Birleşim Noktası’dır. Karanlık farkındalık denizinden gelen enerjinin algılanmasının bu noktada gerçekleştiği kabul edilir. Birleşim noktasında veriye dönüşen enerji, bizi saran dünya olarak yorum kazanır. İnsana, karanlık farkındalık denizinden gelen enerjiyi veriye çevirecek şekilde yeterlilik sunulmuştur.  
Evrenin kendisi de sonsuza dek uzayıp giden ışıklı iplikçiklerden oluşmuştur. Işıklı telcikler birbirine asla değmeden uzayıp giden kütleler halindedirler. Herhangi bir kütleye odaklanma haline ise niyetlenme denir. Şamanlar göre; bütün evren bir niyet evrenidir ve anlakla eştir. Titreşimsel enerjinin en uç noktası, kendisinin farkında olan varlığın kendisidir. Evrendeki bütün potansiyel dönüşüm ve değişimler rastlantısal değil, titreşimsel enerjinin; enerji akışı düzeyinde yaptığı niyetlenmenin ürünüdür. 
Hayatımızda var olan her kavram; niyetlenmemiz sonucu cereyan eder. Bizim bu satırlarda iletişim kurmamız için bilinçaltımızı ve bilincimizi kullanarak paylaşım yaratacak ortamı oluşturmamız da bu niyetlenmenin bir sonucudur. Aynı enerji kütlesini kullanarak ortak bilişte buluştuğumuz bir noktadır şu saniyeler.   
Evrende akıp giden ışıklı telcikler, bizim birleşim noktamızdan geçecek biçimde yönlenirler. Birleşim noktası; Şaman bilişine göre bir tenis topu büyüklüğündedir. Sınırlı sayıda ışıklı telcik bu noktamızdan geçebilse de, yine de pek büyük bir sayıda enerji alanı o noktadan geçer. Enerji alanlarının birleşim noktasından geçerken çarpması sonucu oluşan gündelik yaşam bilişi; bütün insanlar için homojendir. Çünkü birleşim noktası, tüm insanlarda aynı noktada yer alır. Bu nokta; kürek kemiklerinin bir kol boyu gerisinde, ışıklı topun dış sınırına yakındır.
Toltek Bilgeliğinde Rüyalar
Meksika Şamanlarına göre, birleşim noktası; normal uyku, aşırı yorgunluk, hastalık durumunda yer değiştirebilir. Yeni bir konumdayken birleşim noktasından geçen enerji alanları demetinin duyusal veriye çevrilmesi de değişir. Bu durum yeni ve başka bir dünyanın algılanmasına yol açar. Bu yenidünyalar, gündelik yaşam dünyasından farklı, orada yaşanabilecek, ölünebilecek dünyalardır. Yaşadığımız dünyaya son derece benzeyen yönler taşımakla birlikte tanımlama aşamasında da değişik bir biliş getirir. Rüyalar; Şaman Bilgeliğinde bu yüzden çok önemli yer tutar.  
Dünyasal bilişimizin dışına çıkarak yaşadığımız rüyalar, farkındalık arttırarak kontrollü olarak deneyimlenebilir. Rüyamızda rüyada olduğumuzu bilmemiz, bazen rastlantısal olarak yaşanır.  Rüya bedenimiz diye tanımlanan dünyasal bedenden ayrı bir başka bedenimiz daha vardır. Bu bedene “” adı da verilir. Özellikle daha erişkinliğe erişmemiş olduğumuz dönemlerde, yani dünyasal algı biçimimizin henüz kemikleşmediği dönemde rüyada olduğumuzun bilincinde olmamız çok daha rastlanır bir durumdur. Şaman Bilişine göre kadınlar, rüya konusunda erkeklere göre daha yetkin ve yeteneklidirler. Bunu kadınlara sağlayan şey de, istenç denilen güç merkezlerinin rahimlerine bağlı olmasındandır. Sonsuzluğa bakışta Toltekler için kadınlar; erkeklerden farklı yetenekler taşıyan çok önemli varlıklardır. Çünkü kadınlar, doğaları gereği; sonsuzluğa geçiş için açık birer kapıya sahiptirler.
Toltek bilgeliğinde rüya görme çalışmalarında, rüyada olduğumuzun farkına vardığımız anda ellerimize bakmamız önerilir. Bu öneri; rüya bedenimiz ile gerçek bedenimizin farkındalığını aynı noktaya bağlayabilmemizi sağlamak için yapılır. İlerleyen çalışmalarda ellerin ardından tüm beden ve bilincin rüyaya taşınması, dünyasal algının dışında var olan diğer bir dünyada kontrollü olarak yaşamayı getirir.  
Farkındalık, herhangi bir kültürün buyurduğu algısal olasılıkların değil, insanın bütün algısal olasılıklarının bile bile bilincinde olma edimidir. İnsanların topyekûn algılama kapasitelerinin serbest bırakılması, onların işlevsel davranışlarını hiçbir şekilde bozmaz. İşlevler en kaçınılmaz gereksinim halinde gerçekleşmeye devam ederken, yeni değerler kazanmayı sağlayan yeni farkındalıklar, idealciliklerden ve düzmece amaçlardan kurtulmayı getirir. Buna Toltek Bilişinde, kusursuzluk denir.
Kusursuzluk; insanın yapabileceğinin en iyisinin üstüne biraz daha fazlasını gerçekleştirmesi demektir. Kusursuzluk yolunda, insanın üzerinden atması gereken bir sürü özellik vardır. Bunlardan en önemlisi kendime acıma ve kendini önemsemekten kurtulmaktır. İçsel sessizlik, yaşam öyküsünü silmek, kendisinin ve evrenin izini sürmek, yansız olmak, farkındalığı yükselterek kusursuz olmaya gitmenin yollarıdır. Evren bizde farkındalık oluşturmaya çalışırken; bizim bir diğer herhangi varlıktan bir üstünlüğümüz, ayrıcalığımız yoktur. Bir orman dolusu karıncanın bizim gözümüzde birbirinden farkı olmadığı gibi, onun gözünde de bizim değerlerinden bir farkımız yoktur. Bu sebeple kendimize acımamız ya da kendimizi önemli saymamızın bir değeri yoktur. Kendi yaşam öykümüzü algımızda sıradanlaştırma ve yansız olma; farkındalık için koşulsuz şarttır. Kendi edimlerimizi ve evrenin edimlerini her an farkındalıkla izlemek, içsel sessizlik sağlayarak evreni olduğu gibi hissedebilmenin yoludur.
Tonal ve Nagual nedir?
Toltek bilgeliğine göre; var oluşumuz esnasında iki ayrı güç halkasıyla doğarız. Dünyasal boyutta akılla direkt bağlı olan birinci güç çemberimizi kullanırız. Dünyasal algımızın oluşturduğu tüm her şey; bizi biz yapan her şeydir ve ona Tonal denir. Dünyaya anlam vermeye çalışan şey tonaldır, o olmadan bir takım yabancı sesler duyar, bir şey anlamayız. Tonal gerçek varlığımızı esirgeyen bir koruyucudur bu da ona edimlerinde kıskanç ve kurnaz olma niteliği verir. Onu doğumla birlikte büyütmeye başlarız. İçimize havayı ilk çektiğimiz o an, Tonal içindeki erkle nefes almaya başlamış oluruz. Tonal doğumla başlar ve ölümle biter. Hiçbir şeyi yaratamaz ya da değiştiremez ama yinede de oluşturur dünyayı. Yargılamak, değer biçmek, tanıklık etmektir işlevi çünkü. Tonal hiçbir şey yaratmayan yaratıcıdır.  
İkinci güç çemberimiz ise Nagualın alanıdır, istençle bağlantılıdır. Nagual bizim hiç ilgilenmediğimiz parçamızdır. Nagual bizim betimleyemediğimiz bölümümüzdür. İsim yok, söz yok, duygu yok, bilgi yok. 
Yaşanabilir ama hakkında konuşulamaz
Daha doğduğumuz anda aslında iki parça olduğumuzu hissederiz. Doğum anında ve sonraki kısa sürede tümüyle nagualızdır. Sonra işlev görmek amacıyla sahip olduğumuz parçanın bir karşı parçası olması gerektiğini hissederiz. Aranan Tonaldır ve bu en başından beri bir eksiklik yaratır. Derken Tonal gelişmeye başlar ve önem kazanır, nagualın parıltısı körelir, onu tümüyle kaplar. Artık tümüyle Tonal olduğumuz anda ise doğumdan başlayarak bize eşlik eden ve bizi bütünleyen bir parça olduğunu sürekli anımsatan o eski yetersizlik duygusunun arttığını seyretmekten başka bir şey yapamayız.  
Tümüyle Tonal olduğumuz andan başlayarak eşler oluşturmaya koyuluruz. İki yanımız olduğunu hep duyumsarız ama bunu tonalın nesneleriyle dile getiririz. Bir yanımız ruh diğeri beden, zihin ve özdek, iyi ya da kötü, Tanrı ve şeytan gibi… Aslında adanın üstündeki şeyleri eşleştirdiğimizin ayırtına varamayız.  
Dünyasal bilişimizin tanımlandığı güç alanımız, bağlı olduğumuz tonalimiz tarafından yönlendirilir. Bizler bir başka yanımız daha olduğunu duyumsasak da Tonal, hep kendisinin içinde kalmamız için sürekli sopasını gösterir. Bu yüzden şaman bilişinde dışarıdan kabuğun kırılması, yani çömez-usta ilişkisi gereklidir.  
Organizmaların kendi birleşim noktasından bağlı oldukları büyük ışıklı topun da bir birleşim noktası vardır. Topyekûn ışıklı yumurtanın birleşim noktasının belirlenebileceği ve onun üzerine yoğunlaştırılacak enerji ile yepyeni bir ortak dünya oluşturulabileceği kabul edilir. Ortak bilişin değişmesi için evrensel niyetlenmenin gerçekleşmesi, başarılabilinir bir olgudur. Oraya ulaşmak için yapılacak tek şey; birleşim noktasının devinimini niyet etmektir.  
Evrenden akan enerji; sürekli şekilde itilip çekilir evren tarafından. Evrenin vahşiliği, yırtıcılığı, acımasızlığı, sömürmesi gibi görülen bu itme-çekme tepkimesi aslında, onun kendi farkındalığını deneyimlemeye çalışmasından ibarettir.  
Evren, varlıklar üstünde baskı uygulayarak farkındalıklarını arttırmaya çalışmaktadır. Evren bu yolla kendisinin farkında olmaya çalışmaktadır. Bu yüzden Toltek Bilgeliğinin bilişsel dünyasında farkındalık; son ve nihai aşamadır.  
Don Juan’a göre Şamanların arayışlarının doruk noktası; yeryüzündeki tüm insanların hepsi için nihai enerji bağlamında bir olgu olan, doğru yolculuk tur. Carlos Castaneda’ya göre Şamanlar; arayışlarını, sonunda bir organizması olmaksızın, birleşik bir birim gibi davranabilme anlamında bir varlık olma arayışı diye tanımlarlar. Bu açıdan varlıklar, yeni biliş ufuklarına götürecek sıçrama tahtaları görevi gören hatırlatıcı araçlar ya da uygulayımsal yapılardır sadece.  
Toltek Bilişinde ve bakışında varlıklar; gerçek savaş alanları olan sonsuzlukla savaşırken, aynı zamanda teslimiyetle kabullenmelidirler onu. Sonsuzluktan gelip, sonsuzluğa gitmek durdurulmaz bir döngüdür.  Eksi sonsuzdan artı sonsuza, ya da artı sonsuzdan eksi sonsuza… Savaşçılar, bu sonsuz döngünün içinde erk avlayan ve yaşamının sonuna kadar vazgeçmeyen kusursuz insanlardır. Kusursuzluğunun son noktası da; Doğru Yolculuğu gerçekleştirip yeni Biliş Ufuk larına ulaşmaktır. 
İnsanın insan olmaktan vazgeçtiği alan, kimilerine göre ölüm, kimilerine göre sonsuzluktur.  Ölümün ya da sonsuzluğun ne olduğu değil de, sadece var olduğu gerçeğinin, bilişinde ve bilincinde olmak ve savaşmaktan vazgeçmemek bile başlı başına bir farkındalıktır.

Hiç yorum yok: