Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

18 Eylül 2010 Cumartesi

Poligami (Cok Eslilik) : İNSAN DOĞASI TEK EŞLİ Mİ ÇOK EŞLİ Mİ?

İNSAN DOĞASI TEK EŞLİ Mİ ÇOK EŞLİ Mİ?

Çokeşlilik çapkınların kılıfı mı, yoksa tekeşlilik insanın doğasına mı aykırı? Bu kafa karıştıran sorulara bilim dünyasından iki farklı bakış: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emre Akkuş ve International Hospital Psikiyatris Uzmanı Prof. Dr. Aysel Ekşi çok tartışılan konuyu uzman olarak masaya yatırdı.

Çokeşlilik çapkınların kılıfı mı, yoksa tekeşlilik insanın doğasına mı aykırı? Bu kafa karıştıran sorulara bilim dünyasından iki farklı bakış: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emre Akkuş ve International Hospital Psikiyatris Uzmanı Prof. Dr. Aysel Ekşi çok tartışılan konuyu uzman olarak masaya yatırdı.

Kahvehane Kültürü


Kahvehane kültürü Türk insanın günlük yaşamında önemli yer tutar. Her ne kadar günümüzde bu tür mekanlar işsizlerin ve emeklilerin uğrak yeri olarak görülse de eskiden kahvehanelerde beyin fırtınaları yapılırdı.

O dönemlerde bu tür yerler zaman öldürmek için değil karşılıklı fikir alışverişi ve kitap okumak için açılmış yerlerdi. Memleketin ileri gelenleri, makam ve mevki sahipleri kahvehaneden çıkmazdı. Şimdi ise hükümetler devrilip hükümetler kuruluyor. Bir başka ülkeye savaş açılıyor, barış

UFO Nedir? UFO’lar gerçekten var mıdır? Uzaylılar Dünyayı Ziyaret ediyor mu?

UFO Nedir? UFO’lar gerçekten var mıdır? Uzaylılar Dünyayı Ziyaret ediyor mu?



Son üç haftadır Ufo konusuna kafayı takmış durumdayım, yıllardan beri ufolar hakkında dilden dile hikayeler dolaşmaktadır. Ufo gördüğünü söyleyenler, ufo ile temasa geçtiğini söyleyenler, uzaydan sinyal alanlar hatta ufolar benim ineklerimi kaçırdı ! diyenler ve tabiki hollywood ve cem yılmaz (Ufo Gören Masum Köylü) filmleri çocukluğumdan beri bunlar kafamın içini yiyip bitirmiştir. Bir kaç haftadır da HaberTürk’de Saba Tümer’in Programı konuk olan Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan’ı takip ediyorum. Dünkü programda yine Sayın Haktan Akdoğan bir kaç ufo fotoğrafı ve kısa videolar gösterdi.

Tarihi degistiren başarısızlıklar

Bu kişiler seçtikleri ilk yolda yenilgiye uğramasalardı belki de tarih çok farklı yazılacaktı ve biz onları hiç tanımayacaktık. Donald D. Besore’un Aykırı Yayıncılık tarafından yayımlanan “Tarihi Değiştiren Başarısızlıklar” (Success from Failure) adlı kitabı işte bu “büyük” adamların, kaderin cilvesi olarak tanımlayabileceğimiz, başarısızlıklarını ortaya koyuyor.

Papaz
Joseph Stalin
Joseph Stalin –veya okuldaki arkadaşlarının ona taktığı adıyla Soso – aslında bir papaz okuluna gidiyordu.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Yarın Henüz Yazılmadı!

Günümüzde zaman hızla geçmeye devam ediyor. 2000 yılından bu yana fizik ile metafiziğin bilimsel anlamda birleştiği ve görüş birliğine geldiği noktalar, her geçen gün araştırmacılar tarafından açıklanmakta, konu ile ilgili onlarca belgesel hazırlanmakta, insanlığın görselliğine sunulmaktadır.

Bu yeni oluşumda, kuantum adı verilen yeni enerji alanlarından söz edilmektedir. Bu yeni bilgi hepimizin algılarına girmekte, bizleri farklı düşünce biçimi içine almakta ve farkındalığımızın değişmesine neden olmaktadır. Fark edenlerimiz var, fark etmeyenlerimiz var. Ancak şimdilerde öyle zamanlardayız ki; artık hiçbir şey eskisi gibi değil… Hiçbir şey tesadüf değil… Hiçbir şey göründüğü gibi değil… Anlaşılan öyle ki; her şey artık bizim kurgularımızla olmakta. Bir anlamda senaryoyu yazan da biziz, oynayan da!

Hepimiz formların, sınıfların, tanımların dünyasında yaşıyoruz.

Hepimiz formların, sınıfların, tanımların dünyasında yaşıyoruz. İnsanoğlunda her şeyi bir sınıfa koyma, her şeyi bir başkasıyla karşılaştırma, her şeyi etiketleme merakı. Hiçbir şeyi kendi alıştığı dışında görmek istemiyor.

İnsan zihninin bizlere uyguladığı iki ana tuzaktan bahsetmek istiyorum. Bunlar hep bahsettiğimiz şu sol beyin denilen etiketçinin ve yargıcın işleri. Gerçekten sol beynimiz olayı olduğu gibi deneyimlememizi engellemek için her olayı ve şeyi bir kalıba sokmaya, isimlendirmeye veya yargılamaya uğraşır. Çünkü sol beyin için hiçbir şey soyut kalamaz. Her şeyin bir sınıfa ait olması, kalıbı, şekli olmalıdır. Bu yüzden de isimsiz bırakamaz hiçbir şeyi. Elinde bir Barkod makinesi her şeyi etiketler durur.

Aşk Tanrı’nın Çocuğudur

Bir söyleşi: Aşk Tanrı’nın Çocuğudur.
Tanrı Ne Zaman Ölürse Aşkı da O zaman Toprağa Verebiliriz.

Aşk çoğu insanın aslında kaçtığını sanıp onunla savaştığı bir olgudur. üç harfin neler anlatabileceğini bize gösterendir aşk. Yaşamla ölümün dansıdır, boşluklarda yer bulduğu gibi kendinde yoktan da var olabilir. Ölümsüzlüğe inandıran, aslında susamamışken seni deli gibi susatandır o. Tanrı’nın en güzel çocuğudur aşk.
Merak ettim. Kendi yaşıtlarım arasında acaba nasıl bakılıyor bu aşk konusuna diye. Birden aklıma arkadaşlarımla sohbet tarzında bir röportaj yapmak geldi. Neden olmasın? İlgi çekici değil mi? Ve bu azimle, arkadaşlarımın görüşlerini öğrenmeye başladım. İşte yeni neslin aşka bakış tarzı...