Sine Göz ve Sine-Radyo Film Nedir, Tanımı, Özellikleri
Sine-göz ve Sine-Radyo ekolünün kurucuları Dziga Vertov ve kardeşi kameraman Kauffmann'dır. ikili Sovyet Ukrayna'nın Vufkukino kuruluşuna bağlı olarak çalışmışlar ve daha sonra kuramlarının gelişiminde yalnız olarak çalışmalar yürütmüşlerdir. Vertov kuramı, kısaca kamera merceğinin gündelik yaşam ve çevresindeki her ayrıntıya nüfuz edecek şekilde insan gözünün hareket etme gücüne sahip olarak değerlendirilmesi düşüncesinden hareketle ortaya konmuştur. Özel kullanım, sinemanın bilimsel kaynaklan ile elde edilmektedir. Kurgunun yerleşik ilkelerinin yanısıra çok sayıda başka teknik kullanım önem kazanmaktadır.
Keyifli ve Doygun zaman geçirmek isteyenlerin tek adresi... Unusual Life Game Forums
26 Haziran 2010 Cumartesi
Sine Göz ve Sine-Radyo Film Nedir, Tanımı, Özellikleri
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
film,
Nedir,
Özellikleri,
Sine Göz,
Sine-Radyo,
Tanımı
Şiir ve Sinema - Luis Bunuel
Şiir ve Sinema-Luis Bunuel
Octavio Paz şöyle demişti: "Zincire vurulmuş bir adamın, dünyayı parçalayacak gücü kazanması için gözlerini kapaması yeter"; ben de bu sözü biraz daha açarak şunu ekliyorum: "Evreni parçalamak için, perdenin beyaz göz kapaklarının kendisine özgü ışığı yansıtması yeter." Ama şimdilik rahatça uyuyabiliriz, çünkü sinemanın ışığı büyük bir dikkatle ayarlanmakta ve zincirlenmektedir. Geleneksel sanatların hiçbiri ortaya koyduğu olanaklar ile gerçekleştirdikleri arasında böylesine bir orantısızlık göstermiyor. Sinema, somut varlık ve nesneleri sunarak seyirciyi doğrudan doğruya etkilediğinden, sessizlik ve karanlık yardımıyla seyircinin "ruhsal çevre"si diyebileceğimiz şeyi yalıttığından, öbür bütün insancıl anlatım araçlarından çok daha iyi bir şekilde esrime durumuna geçirebilecek yetenektedir. Ama yine öbür bütün araçlardan çok seyirciyi aptallaştırmak yeteneğindedir de. Yine ne yazık ki, bugünkü sinema yapımının büyük bir çoğunluğunun bundan başka bir görevi yok gibidir: Perdeler törel ve ansal boşluğun sergisini meydana getirmekte, sinema bu boşlukta yan gelip yatmaktadır; gerçekte sinema, roman ya da tiyatroya öykünmekle yetinmektedir; şu farkla ki, ruhbilimi yansıtmakta sinemanın araçları bunlar kadar zengin değildir; sinema, 19. yüzyılın anlatmaktan yorulduğu ve çağdaş romanlarda hâlâ anlatılmağa devam edilen aynı öyküleri gına getirinceye kadar tekrarlamaktadır.
Orta derecede kültürlü bir insan, en büyük filmlerde anlatılan kanıtlardan birini içine alan herhangi bir kitabı küçümsemeyle fırlatıp atacaktır. Bununla birlikte, karanlık bir salonda rahatça oturan, üzerinde hemen hemen uyutucu bir güç etkisi bırakan ışık ve hareketten gözleri kamaşmış, insan yüzlerinin çekiciliği ve yerlerin hemen değişmesiyle büyülenmiş bu aynı kültürlü sayılabilecek insan, aşağının bayağısı şeyleri kuzu kuzu kabul eder.
Sinema seyircisi bu uyuklatıcı tutma (inhibition) yüzünden ansal yetilerinden önemli bir bölümünü yitirir. Detective Story (Karakolda) adlı filmden somut bir örnek vereceğim. Filmin konusunun yapısı eksiksizdir, yönetmen çok iyidir, oyuncular olağanüstüdür, yönetim dâhicedir, v.b. Ama bütün bu anıklık, bütün bu "beceriklilik", filmin yapımıni gerektiren bütün çapraşıklıklar budalaca bir öykünün, şaşılacak bir törel düşüklüğün hizmetine konmuştur. Bu bana olağanüstü bir makina olan Opus 11'i hatırlatıyor. Hani şu en iyi çelikten yapılmış, binlerce karışık dişlisi, boruları, kollan, kadranları olan, bir transatlantik boyundaki saat kadar doğru işleyen dev gibi aygıt ki, tek işi posta pullarını yapıştırmaktır.
Octavio Paz şöyle demişti: "Zincire vurulmuş bir adamın, dünyayı parçalayacak gücü kazanması için gözlerini kapaması yeter"; ben de bu sözü biraz daha açarak şunu ekliyorum: "Evreni parçalamak için, perdenin beyaz göz kapaklarının kendisine özgü ışığı yansıtması yeter." Ama şimdilik rahatça uyuyabiliriz, çünkü sinemanın ışığı büyük bir dikkatle ayarlanmakta ve zincirlenmektedir. Geleneksel sanatların hiçbiri ortaya koyduğu olanaklar ile gerçekleştirdikleri arasında böylesine bir orantısızlık göstermiyor. Sinema, somut varlık ve nesneleri sunarak seyirciyi doğrudan doğruya etkilediğinden, sessizlik ve karanlık yardımıyla seyircinin "ruhsal çevre"si diyebileceğimiz şeyi yalıttığından, öbür bütün insancıl anlatım araçlarından çok daha iyi bir şekilde esrime durumuna geçirebilecek yetenektedir. Ama yine öbür bütün araçlardan çok seyirciyi aptallaştırmak yeteneğindedir de. Yine ne yazık ki, bugünkü sinema yapımının büyük bir çoğunluğunun bundan başka bir görevi yok gibidir: Perdeler törel ve ansal boşluğun sergisini meydana getirmekte, sinema bu boşlukta yan gelip yatmaktadır; gerçekte sinema, roman ya da tiyatroya öykünmekle yetinmektedir; şu farkla ki, ruhbilimi yansıtmakta sinemanın araçları bunlar kadar zengin değildir; sinema, 19. yüzyılın anlatmaktan yorulduğu ve çağdaş romanlarda hâlâ anlatılmağa devam edilen aynı öyküleri gına getirinceye kadar tekrarlamaktadır.
Orta derecede kültürlü bir insan, en büyük filmlerde anlatılan kanıtlardan birini içine alan herhangi bir kitabı küçümsemeyle fırlatıp atacaktır. Bununla birlikte, karanlık bir salonda rahatça oturan, üzerinde hemen hemen uyutucu bir güç etkisi bırakan ışık ve hareketten gözleri kamaşmış, insan yüzlerinin çekiciliği ve yerlerin hemen değişmesiyle büyülenmiş bu aynı kültürlü sayılabilecek insan, aşağının bayağısı şeyleri kuzu kuzu kabul eder.
Sinema seyircisi bu uyuklatıcı tutma (inhibition) yüzünden ansal yetilerinden önemli bir bölümünü yitirir. Detective Story (Karakolda) adlı filmden somut bir örnek vereceğim. Filmin konusunun yapısı eksiksizdir, yönetmen çok iyidir, oyuncular olağanüstüdür, yönetim dâhicedir, v.b. Ama bütün bu anıklık, bütün bu "beceriklilik", filmin yapımıni gerektiren bütün çapraşıklıklar budalaca bir öykünün, şaşılacak bir törel düşüklüğün hizmetine konmuştur. Bu bana olağanüstü bir makina olan Opus 11'i hatırlatıyor. Hani şu en iyi çelikten yapılmış, binlerce karışık dişlisi, boruları, kollan, kadranları olan, bir transatlantik boyundaki saat kadar doğru işleyen dev gibi aygıt ki, tek işi posta pullarını yapıştırmaktır.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Luis Bunuel,
sinema,
şiir
22 Haziran 2010 Salı
BBC Turkce - Multimedya - Albüm: De Gaulle'ün BBC'deki tarihi değiştiren konuşması
BBC Turkce - Multimedya - Albüm: De Gaulle'ün BBC'deki tarihi değiştiren konuşması: "- Google Araç Çubuğu kullanılarak gönderildi"
21 Haziran 2010 Pazartesi
Nostalji - 1911'in Haziran'ında İstanbul
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
1911,
eski ıstanbul,
haziran,
ıstanbul resimleri,
istanbul,
resim,
resimler
Nostalji - Eskiden Mayo ve Bikiniler
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
bikiniler,
eski,
eski bikiniler,
eski moda
Eski Romantik Çiftlerin Resimleri, Old Romance Couples Pictures
Eski Romantik Çiftler, Old Romance Couples, tablo gibi resimler, bunlar eski amerikan düğün resimlerine benziyor
Eski Romantik Çiftler, Old Romance Couples
Eski Romantik Çiftler, Old Romance Couples
'Güneşin batmadığı ülke'nin Çocuk Köleleri
GÜNEŞİN BATMADIĞI ÜLKENİN ÇOCUK KÖLELERİ
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de 3-14 Ekim tarihlerinde düzenlenecek olan İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları için yapılan stadyumda çocuk işçiler çalıştırılıyor.
Modern toplumlarda 10 yaşındaki çocuklar, okula gidip, evlerinde oyun oynarken onlar tüm bu imkanlardan yoksun, kendi boylarından büyük kazma ve kürekleri ellerine alıp çalışıyorlar. Hindistan’ın başkentinde önümüzdeki Ekim ayında düzenlenecek İngiliz Uluslar Topluluğu( Commonwelth) Oyunları için yapılan Jawaharlal Nehru Stadyum’unda çok sayıda çocuk işçi çalışıyor.
Ülkenin dört bir yanından aileleri ile gelen çocuklara, biriken taşları toplamak gibi işler veriliyor. Böylelikle çocuklarını inşaata getiren işçiler de ekstradan ekmek ve süt parası da alabiliyorlar. Çocuklara, ayrıca aileleri ile birlikte yemek yeme imkanı da sunuluyor.
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de 3-14 Ekim tarihlerinde düzenlenecek olan İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları için yapılan stadyumda çocuk işçiler çalıştırılıyor.
Modern toplumlarda 10 yaşındaki çocuklar, okula gidip, evlerinde oyun oynarken onlar tüm bu imkanlardan yoksun, kendi boylarından büyük kazma ve kürekleri ellerine alıp çalışıyorlar. Hindistan’ın başkentinde önümüzdeki Ekim ayında düzenlenecek İngiliz Uluslar Topluluğu( Commonwelth) Oyunları için yapılan Jawaharlal Nehru Stadyum’unda çok sayıda çocuk işçi çalışıyor.
Ülkenin dört bir yanından aileleri ile gelen çocuklara, biriken taşları toplamak gibi işler veriliyor. Böylelikle çocuklarını inşaata getiren işçiler de ekstradan ekmek ve süt parası da alabiliyorlar. Çocuklara, ayrıca aileleri ile birlikte yemek yeme imkanı da sunuluyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)