Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

sosyal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sosyal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2011 Cumartesi

Televizyon, Şiddet ve Toplum !

TELEVİZYON, ŞİDDET VE TOPLUM

Uzman psikolog Serap Altekin televizyonun çocuklar ve toplum üzerindeki zararlı etkilerinden, medyanın ve ebeveynlerin üstüne düşen görevlerden bahsediyor.


Medyadaki şiddet içeren yayınların olumsuz etkileriyle ilgili gözlem ve araştırmalar uzun yıllardır süregelmektedir. Yapılan araştırmalar, medyada yayınlanan, özellikle de televizyonda yer alan şiddet olaylarının, toplum genelindeki saldırganlık oranları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir artışı tetiklediğini ortaya koymaktadır.

Bu olumsuz etki özellikle, işsizlik, ekonomik kriz ve politik belirsizliklerin olduğu az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde daha belirgindir. Bireysel boyutta ise, 0-6 yaşlar arası çocuklar ve 13-21 yaşları arasındaki ergenler bu yayınlardan ve olumsuz modellerden en fazla etkilenen, yüksek risk grubunda yer almaktadırlar. Gerek bireysel gerekse toplumsal boyutta, söz konusu olumsuz etkileri minimuma indirgeyebilmek adına; medya mensupları, aileler ve uzmanların bilinçli ve sağduyulu bir işbirliği içinde olabilmesi önemlidir.

Medyanın değerlerimizi, tutum ve davranışlarımızı şekillendirmede ne denli bir etkileyici güç olduğunu, son yıllarda basına ve klinik ortamlarımıza yansıyan birçok vaka örneği ile daha da net bir biçimde gördük. İçinde "bu akşam ölürüm, beni kimse tutamaz" sözleri geçen bir şarkının ardından köprüden atlayan ergenleri, "temel içgüdü" ve "testere" filmlerinin ardından gördüklerinin aynısını uygulayan genç insanları, tecavüz sahnelerini oyun zannedip arkadaşları üzerinde uygulamaya kalkan çocukları, "erkekliğin kitabını yeniden yazan" delikanlıları ve onlara hayranlık duymayı öğrenen, adeta tokat yemeyi hayal eden genç kızları, ve tabii ki "kurtlar vadisi" ile birlikta mafya olmaya iyiden iyiye öykünen "Polat"ları, "Çakır"ları sanırım hepimiz farkediyoruz.

2 Temmuz 2010 Cuma

Çizgi romanlar toplumların sosyal yapılarını ve kültürel değerlerini yansıtır

Çizgi romanlar toplumların sosyal yapılarını ve kültürel değerlerini yansıtan özgün dışavurum göstergeleridir. Dışavurum özelliği ve uygulanışı gereğince bir sanat dalı olarak kabul edilen çizgi romanlar her toplumda farklı biçim ve içerik yapılarıyla ele alımışlardır. Bu açıdan bakıldığında Batı ve Doğu toplumlarının çizgi roman sanatıyla ilgili farklı yaklaşımlar sergiledikleri görülebilir. Uzakdoğu ülkeleri, toplumsal kültürün sanata yansıma biçimi, bu konudaki üretim bolluğu ve geleneksel sanatların çeşitliliği açısından incelenmeye değer geniş kaynaklara sahiptir. “Uzakdoğu Kültüründe ‘Japonya Örneğinde’ Çizgi Roman Sanatının Gelişimi” başlıklı bu araştırmada Uzakdoğunun çizgi romana getirdiği özgün örnekler, Batıdaki benzerlerinden ayrılan yanlarıyla irdelenmiştir. Çizgi romanın Uzakdoğu kültürüyle kurulmuş sıkı bağları bu bölgelerdeki tarihsel gelişiminin incelenmesiyle ortaya konmaya çalışılmış, bu haritadaki felsefe-din ilişkisi ve bu olguların görsel sanatlara yansıması araştırmaya dahil edilmiştir.