Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

kültürel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kültürel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2011 Cuma

İnsan ve maymun kültürel kökleri paylaşıyor

İnsan ve maymun kültürel kökleri paylaşıyor

Kültür sadece insanda bulunan bir özellik değil. Orangutan topluluklarını inceleyen araştırmacılar, insansı maymunların da topluluk içinde öğrendiklerini birçok kuşağa aktardıklarını gösterdi. Böylece ilk kez insan ve insansı maymunun evrimsel köklerini paylaştıklarını kanıtlayan bir sonuç elde edildi (Current Biology).
Bilim Teknik
İnsanlar yeni davranış biçimlerini sosyal öğrenmeyle bir kuşaktan diğerine aktarır. Birçokları için insanda kültürün varlığı çevresine en iyi şekilde uyum sağladığını gösterir. Bu insan ve hayvanda farklıdır. Kültürün sadece insanlarda mı varolduğu yoksa daha derin evrimsel köklere mi uzandığı, bilimin çözülmemiş problemlerinden biriydi. Biyologlar yaklaşık on yıl önce, doğada yaşayan insansı maymunları inceleyerek, davranış motiflerinin coğrafi dağılımlarını dikkate almış ve davranışların tıpkı insanda olduğu gibi yeniliklerin kültürel aktarımı sayesinde oluşup oluşmadığını araştırmış. Davranışlardaki coğrafi çeşitliliğin kültürel mi olduğu yoksa genetik faktörlerin ve çevresel etkilerin bir sonucu mu olduğu açıklanamıyordu.

Zürich Üniversitesi’nde Michael Krützen ile çalışan antropologlar Sumatra ve Borneo’da yaşayan dokuz orangutan topluluğunun davranış motiflerinin coğrafi dağılımını inceledi. Sonuca göre genetik faktörler veya çevresel etkiler, orangutan popülasyonlarındaki davranış motiflerini açıklayamıyor. Bazı şeyleri sosyal olarak öğrenmek ve aktarmak birçok kuşak üzerinden hem insanda hem de insanlı maymunda evrimle yansımıştır. Anlaşıldığı üzere kültürel davranış yetisi insansı maymunun uzun yaşam beklentisi ve değişen çevre koşullarına uyum sağlama ihtiyacıyla gelişti.

İnsansı kültürün kökleri düşündüğümüzden çok daha derinlere iniyor. Bilimciler bir insansı maymun türü için bir araya getirilen en büyük veri yığınından yararlanarak, 100.000 saatlik davranış verisini inceledi, 150’yi aşkın orangutanın genetik profilini çıkardı ve uydu destekli uzaktan keşif sistemiyle de ekolojik farklılıklar hakkında bilgi topladı. Sosyal yapı ve davranış ekolojisindeki farklılıklardan sorumlu parametreleri incelediklerinde çevresel etkiler ve az da olsa genetik faktörlerin etkili olduğunu gördü. Bu şekilde ölçülen parametrelerin gerçekten de bir şeyler ifade ettiği ortaya çıkmış. Bu da onları genetik faktörlerin ya da çevresel etkilerin orangutanlardaki davranış motiflerini açıklayabilir mi sorusuna götürmüş. Yanıt hayır olduğu için, davranış çeşitliliklerindeki kültürel yorumlamanın orangutanlar için de geçerli olduğu sonucuna vardık diyor bilim insanları.
Darwin,evrim teorisi,çeşitlilik, evrim, genetik, genetik,fosil,mutasyon, Ekoloji

22 Mart 2011 Salı

Çigong veya Çikung ( Qigong ) Antik Çin'in Kültürel Mirası



QigongAntik Çin'in kültürel bir mirasıdır. Yaşam enerjisi üzerinde uzun sürelerle kararlı olarak çalışmaya ve bu konuyu incelemeye Qigong denir. Qigong, "qi" ve "gong" sözcüklerinden türemiştir. Qi, evrenin temelindeki enerji, doğal güç, canlıların bedenlerindeki yaşam enerjisi şeklinde tanımlanabilir. Gong ise, iş, kararlı çalışma demektir. Gong sözcüğünün başına getirilen ek, ne işi ya da çalışması olduğunu anlatır.

Tıbbi Qigong geleneksel Çin tıbbının önemli bir parçası ve Çin'e özgü bir koruyucu sağlık yöntemi olarak görülür. Geçmişi antik çağa kadar gider, en azından dörtbin yıllık bir tarihi vardır. Geleneksel Çin tıbbına göre birçok hastalık zihindeki dengesizliklerden kaynaklanır, bedenlerimizdeki yaşam enerjisi döngüsü ise zihinle bağlantılıdır. Böylece sağlığın korunmasında zihnin ve yaşam enerjisinin düzenlenmesi büyük önem kazanır. Tarihi kayıtlar, dörtbin yıl önce Çin'de insanların, dans karakterli bir hareket dizisiyle hastalıklarını tedavi ettiklerini, enerji ve solunumlarını düzenlediklerini göstermektedir. Qigong beden, soluma, zihin ve yaşam enerjisi düzenleme temelleri üzerine kuruludur. Uygulamalar belli duruş, devinim, soluma, imgeleme ve zihin odaklama yöntemlerini içerir.

Hangi Amaçlarla Çalışılır?

Qigong'un gerçek tayfı ve araştırma alanı, sağlığı koruma, iyileştirme ve hastalık tedavi etme amaçlı alıştırma ve meditasyonlardan çok daha geniştir. Ruhanilik, spor, savaş sahne sanatları ve özel yetenek alıştırmaları gibi birtakım alanlarda da kullanılır. Din alanındaki Qigong uygulamaları yeniden bedenlenme döngüsünden çıkmak ve dünya yaşamına geri dönmeme amacını gütmüştür. Kuramı dini olmayan Qigong kuramından daha derin, uygulamaları daha zordur. Savaş ya da savunma alanında Qigong, yaşama gücünü geliştirip özü savunma ya da rakibe yöneltme amacıyla kullanılır. Bu Qigong, aynı zamanda diğer spor dallarında da başarı kapasitesini arttırıcı niteliktedir. Spor ve sahne sanatları alanlarındaki Qigong alıştırmaları, zihni ve bedeni işbirliği içinde çalıştırarak, verimi ve konsantrasyonu arttırma amacını güder. Tıbbi Qigong alıştırmalarının ereği, hastalıkları önceden önlemek, sağaltmak, bünye kuvvetlendirmek, erken yaşlanmayı önlemek ve ömrü uzatmaktır. Çin'de Qigong'u en uzun süreyle inceleyen grup, Çinli hekimler oldu.

Tıbbi Qigong, onların, insan bedenindeki yaşam enerjisinin akışı ve davranışı üzerine olan bilgilerinden ortaya çıktı.

Sağlığa Yararları

Son yıllarda sistematik olarak yapılmış olan tıbbi gözlemler, Qigong tedavisinin çeşitli kronik hastalıklara yapılan müdahalelerde tatminkar sonuç verdiğini kanıtlamıştır. Qigong özellikle tedavi gerektiren bazı kronik hastalıklarda tedaviyi desteklemekte ve süresini kısaltmaktadır. Klinik deneyler Qigong'un, özellikle hipertansiyon (yüksek tansiyon), koroner kalp hastalığı, gastrit (mide) ya da duodenal (oniki parmak bağırsağı) ülser, kronik hepatit (sarılık), kronik hazımsızlık, gastroptoz, nevrasteni, tüberküloz (verem), kronik bronşit, kronik bronşiyal astım, yaşlılığa ait bel ağrısı, hamilelik toksemisi (kan zehirlenmesi) ve pelvik iltihaplanmada etkili olduğunu göstermektedir. Qigong hastalığın şiddetini düşürebilir, hiçbir özel donanım olmadan erken iyileşme sağlayabilir. Bu yüzden kliniklerde hizmete sokulması oldukça arzu edilmektedir. Qigong sağlam bir bünye yaratmada da etkilidir. Koruyucu ve iyileştirici etkisini hareket ve duruşlarıyla, soluk düzenlemesi ve düşünce denetimiyle, bünye geliştirme ve bedenin direncini kuvvetlendirme yollarıyla gösterir. Örnek olarak bünyeleri soğukalgınlığına yatkın olanlar her gün düzenli çigong çalışarak etkin bir iyileşme olanağına kavuşurlar. Uzmanlaşmış Qigong pratisyenleri alıştırmaların daha iyi bir hazım, daha sağlıklı soluma, kardiovasküler sistem ve sinir sistemi işlevlerinin iyileşmesi gibi faydalarını hep görürler. Qigong uyku kalitesini iyileştirir, yorgunluğu giderir, fiziksel ve zihinsel güçlenme sağlar, fiziksel dayanıklılığı ve böylece çalışma etkinliğini arttırır. Yaşlanmaya karşı koyucu ve yaşam uzatıcı etkileri vardır. Uzun süre alıştırma yapan yaşlılar bu iddiayı haklı çıkarmaktadırlar. Qigong'un geriatriye (yaşlılık bilimi) katkısı oldukça fazladır.

Bütün çigong'larda sağlık ve hastalıkta her ne kadar etkiliyse de tek başına yeterli olamaz. Buna ek olarak yemek, dinlenme ve uyku gibi bütün günlük yaşam unsurlarının düzenlenmesi gerekir. 


Çigong Nedir
Çigong Nedir?

Çigong Antik Çin'in kültürel bir mirasıdır. Yaşam enerjisi üzerinde uzun sürelerle kararlı olarak çalışmaya ve bu konuyu incelemeye Çigong denir. Çigong, "çi" ve "gong" sözcüklerinden türemiştir. Çi, evrenin temelindeki enerji, doğal güç, canlıların bedenlerindeki yaşam enerjisi şeklinde tanımlanabilir. Gong ise, iş, kararlı çalışma demektir. Gong sözcüğünün başına getirilen ek, ne işi ya da çalışması olduğunu anlatır.

Tıbbi Çigong geleneksel Çin tıbbının önemli bir parçası ve Çin'e özgü bir koruyucu sağlık yöntemi olarak görülür. Geçmişi antik çağa kadar gider, en azından dörtbin yıllık bir tarihi vardır. Geleneksel Çin tıbbına göre birçok hastalık zihindeki dengesizliklerden kaynaklanır, bedenlerimizdeki yaşam enerjisi döngüsü ise zihinle bağlantılıdır. Böylece sağlığın korunmasında zihnin ve yaşam enerjisinin düzenlenmesi büyük önem kazanır. Tarihi kayıtlar, dörtbin yıl önce Çin'de insanların, dans karakterli bir hareket dizisiyle hastalıklarını tedavi ettiklerini, enerji ve solunumlarını düzenlediklerini göstermektedir. Çigong beden, soluma, zihin ve yaşam enerjisi düzenleme temelleri üzerine kuruludur. Uygulamalar belli duruş, devinim, soluma, imgeleme ve zihin odaklama yöntemlerini içerir.

Hangi Amaçlarla Çalışılır?

Çigong'un gerçek tayfı ve araştırma alanı, sağlığı koruma, iyileştirme ve hastalık tedavi etme amaçlı alıştırma ve meditasyonlardan çok daha geniştir. Ruhanilik, spor, savaş sahne sanatları ve özel yetenek alıştırmaları gibi birtakım alanlarda da kullanılır. Din alanındaki Çigong uygulamaları yeniden bedenlenme döngüsünden çıkmak ve dünya yaşamına geri dönmeme amacını gütmüştür. Kuramı dini olmayan çigong kuramından daha derin, uygulamaları daha zordur. Savaş ya da savunma alanında çigong, yaşama gücünü geliştirip özü savunma ya da rakibe yöneltme amacıyla kullanılır. Bu çigong, aynı zamanda diğer spor dallarında da başarı kapasitesini arttırıcı niteliktedir. Spor ve sahne sanatları alanlarındaki çigong alıştırmaları, zihni ve bedeni işbirliği içinde çalıştırarak, verimi ve konsantrasyonu arttırma amacını güder. Tıbbi çigong alıştırmalarının ereği, hastalıkları önceden önlemek, sağaltmak, bünye kuvvetlendirmek, erken yaşlanmayı önlemek ve ömrü uzatmaktır. Çin'de çigong'u en uzun süreyle inceleyen grup, Çinli hekimler oldu. Tıbbi çigong, onların, insan bedenindeki yaşam enerjisinin akışı ve davranışı üzerine olan bilgilerinden ortaya çıktı.
Sağlığa Yararları


Son yıllarda sistematik olarak yapılmış olan tıbbi gözlemler, çigong tedavisinin çeşitli kronik hastalıklara yapılan müdahalelerde tatminkar sonuç verdiğini kanıtlamıştır. Çigong özellikle tedavi gerektiren bazı kronik hastalıklarda tedaviyi desteklemekte ve süresini kısaltmaktadır. Klinik deneyler çigong'un, özellikle hipertansiyon (yüksek tansiyon), koroner kalp hastalığı, gastrit (mide) ya da duodenal (oniki parmak bağırsağı) ülser, kronik hepatit (sarılık), kronik hazımsızlık, gastroptoz, nevrasteni, tüberküloz (verem), kronik bronşit, kronik bronşiyal astım, yaşlılığa ait bel ağrısı, hamilelik toksemisi (kan zehirlenmesi) ve pelvik iltihaplanmada etkili olduğunu göstermektedir. Çigong hastalığın şiddetini düşürebilir, hiçbir özel donanım olmadan erken iyileşme sağlayabilir. Bu yüzden kliniklerde hizmete sokulması oldukça arzu edilmektedir. Çigong sağlam bir bünye yaratmada da etkilidir. Koruyucu ve iyileştirici etkisini hareket ve duruşlarıyla, soluk düzenlemesi ve düşünce denetimiyle, bünye geliştirme ve bedenin direncini kuvvetlendirme yollarıyla gösterir. Örnek olarak bünyeleri soğukalgınlığına yatkın olanlar her gün düzenli çigong çalışarak etkin bir iyileşme olanağına kavuşurlar. Uzmanlaşmış çigong pratisyenleri alıştırmaların daha iyi bir hazım, daha sağlıklı soluma, kardiovasküler sistem ve sinir sistemi işlevlerinin iyileşmesi gibi faydalarını hep görürler. Çigong uyku kalitesini iyileştirir, yorgunluğu giderir, fiziksel ve zihinsel güçlenme sağlar, fiziksel dayanıklılığı ve böylece çalışma etkinliğini arttırır. Yaşlanmaya karşı koyucu ve yaşam uzatıcı etkileri vardır. Uzun süre alıştırma yapan yaşlılar bu iddiayı haklı çıkarmaktadırlar. Çigong'un geriatriye (yaşlılık bilimi) katkısı oldukça fazladır.

Bütün çigong'larda sağlık ve hastalıkta her ne kadar etkiliyse de tek başına yeterli olamaz. Buna ek olarak yemek, dinlenme ve uyku gibi bütün günlük yaşam unsurlarının düzenlenmesi gerekir.

2 Temmuz 2010 Cuma

Çizgi romanlar toplumların sosyal yapılarını ve kültürel değerlerini yansıtır

Çizgi romanlar toplumların sosyal yapılarını ve kültürel değerlerini yansıtan özgün dışavurum göstergeleridir. Dışavurum özelliği ve uygulanışı gereğince bir sanat dalı olarak kabul edilen çizgi romanlar her toplumda farklı biçim ve içerik yapılarıyla ele alımışlardır. Bu açıdan bakıldığında Batı ve Doğu toplumlarının çizgi roman sanatıyla ilgili farklı yaklaşımlar sergiledikleri görülebilir. Uzakdoğu ülkeleri, toplumsal kültürün sanata yansıma biçimi, bu konudaki üretim bolluğu ve geleneksel sanatların çeşitliliği açısından incelenmeye değer geniş kaynaklara sahiptir. “Uzakdoğu Kültüründe ‘Japonya Örneğinde’ Çizgi Roman Sanatının Gelişimi” başlıklı bu araştırmada Uzakdoğunun çizgi romana getirdiği özgün örnekler, Batıdaki benzerlerinden ayrılan yanlarıyla irdelenmiştir. Çizgi romanın Uzakdoğu kültürüyle kurulmuş sıkı bağları bu bölgelerdeki tarihsel gelişiminin incelenmesiyle ortaya konmaya çalışılmış, bu haritadaki felsefe-din ilişkisi ve bu olguların görsel sanatlara yansıması araştırmaya dahil edilmiştir.