Keyifli ve Doygun zaman geçirmek isteyenlerin tek adresi... Unusual Life Game Forums
genetik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
genetik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Mart 2014 Cumartesi
Mükemmel insanı yaratmak mümkün mü?
Bilim isterse istediği şekilde davranan, istediği şekilde düşünen mükemmel insanı yaratabilir. Ancak bu noktaya gelen bilim dünyasını etik kavramlar frenliyor.
Bilimin amacının; tek tip insan veya mükemmel insan oluşturmak değil daha sağlıklı bir nesil çıkarabilmek olduğunu belirten ve gen haritalanmasının teknoloji ile mümkün hale geldiğini vurgulayan Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Gülay Özgön, genetik çalışmalarda gelinen noktayı anlattı: "Genom Projesi olarak da adlandırılan gen haritalanması ile daha sağlıklı nesiller için daha geniş kapsama genetik tarama kapsama şansı oluştu fakat bununla birlikte bir çok etik problem de gündeme geldi. Çünkü hiçbir insan mükemmel bir genom içermiyor. İnsanın eksiğiyle fazlasıyla bir bireydir. Eğer genom projesi hayata geçerse tek tip insan oluşturmaya doğru gidilebilir. Yeni gelişen teknolojilerle belki beş yıl sonra bütün genomu taramak ve bunun datasını değerlendirmek şansına
11 Ekim 2011 Salı
Birlikte evrime bir örnek: sincaplar, kuşlar ve çok sevdikleri çam kozalakları (2/2)
Bu araştırmayı yapan bilim insanları, varsayımlarına dayanarak bazı tahminlerde bulundular:
1. Çam kozalaklarının arasında coğrafi farklılıklar olmalı.
Eğer ağaçlar tohumlarıyla beslenen avcılara yanıt olarak evrildilerse, kozalaklarda coğrafi farklılıklar gözlememiz gerekir: Sincapların birincil tohum avcısı olduğu bölgelerde, ağaçların sincaplara karşı daha güçlü savunmaları olmalı ve kuşların birincil avcı olduğu yerlerde ise ağaçların kuşlara karşı daha güçlü savunmaları olmalı. Gerçekten de böyle olduğunu görmekteyiz. Sincapların baskın olduğu bölgelerde, kozalaklar daha ağır ve daha az tohumluyken daha ince pula sahip (Bkz: Soldaki kozalak). Sadece çapraz-gagaların olduğu yerlerde ise, kozalaklar daha hafif, daha çok tohumlu ve kalın pullara sahiptir (Bkz: Sağdaki kozalak).
Sincaplara uyarlanmış Contorto çamı kozalakları – çapraz gagalar için daha kolay bir av
Çapraz gagalara uyarlanmış Contorto çamı kozalakları – sincaplar için daha kolay bir av
2. Avcıların coğrafi farklılıkları, avdaki farklılıklarla uyum sağlamalı.
Eğer çapraz gagalar çamlara yanıt olarak evrildilerse, kuşlarda da coğrafi farklılıklar gözlemlememiz gerekir: kozalak pullarının ince olduğu yerlere (aşağıda sağda) kıyasla kozalak pullarının kalın olduğu bölgelerde yaşayan kuşların daha derin ve daha az kıvrık gagalarının olması gerekir (aşağıda solda). Bunun gerçek hayatta da doğru olduğu görülüyor.
Resimdeki kırmızı renkli çapraz gaga dişisinin daha az kıvrık bir gagası var.
Bu kırmızı renkli erkek çapraz gaganın daha çok kıvrılmış bir gagası var.
Böylece ağaçların kuşlara (ve de sincaplara), kuşların da ağaçlara uyarlandığına dair kanıt sağladık. (Ancak sincapların ağaçlara uyum sağladığını gösteren herhangi bir delilimizin olmadığına da dikkat etmekte fayda var.) Bu duruma niçin “birlikte evrim aracılığıyla silahlanma yarışı” dendiğini anlamak oldukça kolay: evrimde yükselen bir değerin bu eğilimi sürdürerek daha da yükselmesi olası görülüyor. Doğal seçilim daha kalın pullu çam kozalaklarını tercih ediyor. Bu da daha derin gagalı kuşların tercih edilmesine neden oluyor. Daha derin gagalı kuşlar, daha da kalın pullu kozalakların seçilmesine neden oluyor… ve bu süreç böyle devam edip gidiyor…
Darwin,evrim teorisi,çeşitlilik, evrim, genetik, genetik,fosil,mutasyon
1. Çam kozalaklarının arasında coğrafi farklılıklar olmalı.
Eğer ağaçlar tohumlarıyla beslenen avcılara yanıt olarak evrildilerse, kozalaklarda coğrafi farklılıklar gözlememiz gerekir: Sincapların birincil tohum avcısı olduğu bölgelerde, ağaçların sincaplara karşı daha güçlü savunmaları olmalı ve kuşların birincil avcı olduğu yerlerde ise ağaçların kuşlara karşı daha güçlü savunmaları olmalı. Gerçekten de böyle olduğunu görmekteyiz. Sincapların baskın olduğu bölgelerde, kozalaklar daha ağır ve daha az tohumluyken daha ince pula sahip (Bkz: Soldaki kozalak). Sadece çapraz-gagaların olduğu yerlerde ise, kozalaklar daha hafif, daha çok tohumlu ve kalın pullara sahiptir (Bkz: Sağdaki kozalak).
Sincaplara uyarlanmış Contorto çamı kozalakları – çapraz gagalar için daha kolay bir av
Çapraz gagalara uyarlanmış Contorto çamı kozalakları – sincaplar için daha kolay bir av
2. Avcıların coğrafi farklılıkları, avdaki farklılıklarla uyum sağlamalı.
Eğer çapraz gagalar çamlara yanıt olarak evrildilerse, kuşlarda da coğrafi farklılıklar gözlemlememiz gerekir: kozalak pullarının ince olduğu yerlere (aşağıda sağda) kıyasla kozalak pullarının kalın olduğu bölgelerde yaşayan kuşların daha derin ve daha az kıvrık gagalarının olması gerekir (aşağıda solda). Bunun gerçek hayatta da doğru olduğu görülüyor.
Resimdeki kırmızı renkli çapraz gaga dişisinin daha az kıvrık bir gagası var.
Bu kırmızı renkli erkek çapraz gaganın daha çok kıvrılmış bir gagası var.
Böylece ağaçların kuşlara (ve de sincaplara), kuşların da ağaçlara uyarlandığına dair kanıt sağladık. (Ancak sincapların ağaçlara uyum sağladığını gösteren herhangi bir delilimizin olmadığına da dikkat etmekte fayda var.) Bu duruma niçin “birlikte evrim aracılığıyla silahlanma yarışı” dendiğini anlamak oldukça kolay: evrimde yükselen bir değerin bu eğilimi sürdürerek daha da yükselmesi olası görülüyor. Doğal seçilim daha kalın pullu çam kozalaklarını tercih ediyor. Bu da daha derin gagalı kuşların tercih edilmesine neden oluyor. Daha derin gagalı kuşlar, daha da kalın pullu kozalakların seçilmesine neden oluyor… ve bu süreç böyle devam edip gidiyor…
Darwin,evrim teorisi,çeşitlilik, evrim, genetik, genetik,fosil,mutasyon
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
çeşitlilik,
darwin,
evrim,
evrim teorisi,
fosil,
genetik,
mutasyon
28 Mart 2011 Pazartesi
İnsanı Değiştirecek Genetik Keşif
İnsanı Değiştirecek Genetik Keşif
Bilim insanları insan anlayışını değiştirecek olan, insanlar arasındaki farklılıkları ortaya koyan genetik keşfi selamlıyor.
Bilim, insanların genetik yapısında dramatik çeşitlilikler keşfetti. Bu keşif, tedavi edilemez hastalıklara neyin sebep olduğunun temelinin tekrar değerlendirilmesine yol açabilir ve insanlığın daha büyük bir anlayışını sağlayabilir.
Araştırmalar Asya, Afrika veya Avrupalı atalara sahip olan 270 insanın genomunun ayrıntılı ve sofistike analizini kapsıyordu. İnsan gen havuzunun mümkün olduğu kadar geniş bir havuzunu dahil etmek önemliydi. Bireyler tarafından sahip olunan kopyaların sayısında 2,900 genin değişik olabileceğini buldular. Genler, genetik kod uzunluğunun bir milyon harfine kadar DNA’nın bölümlerinin çoklu kopyalarını kapsıyordu.
Her birimizin, daha önce inanılandan çok daha fazla genetik olarak farklı olduğumuzu keşfettiler. Sadece her genin iki kopyası –her ebeveynden bir tane– yerine birçok kez çoğalıp artan genlere sahibiz. Bu “çoklu kopya sayıları” insandan insana farklılık gösteriyor. Bu keşif, insanın fiziksel ve hatta zihinsel çeşitliliğini açıklayabilir.
300 yılın ötesinde yaşamak mümkün mü?
Bu keşfin pratik bir yararı en zor, tedavi edilmez hastalıkların bazılarının yeni anlayışına götürebilmesidir. İnsan genomu anlayışımıza karmaşıklığın ekstra bir katmanını ilave etmesine rağmen, keşif çocukluk hastalıklarından bunamaya kadar değişen durumların yeni içgörüsünü ve tıbbi tedavisine götürebilir.
Örneğin, bilim insanları bu bilginin kanser gibi hastalıklar için yeni teşhis testlerine götürebileceğini öngörüyorlar. Bu gelişmeler ışığında insan ömrü çarpıcı bir şekilde uzayabilir. Ancak kesin bir şey söylemek şimdilik erken. Bu yeni keşifle bilim birçok yeni anlayış kazanacak.
Bilim insanları son yıllarda DNA’nın büyük parçalarını analiz etmenin daha karmaşık yöntemlerini geliştirdiler. “Bazı şekillerde, kullandığımız yöntemler ‘moleküler mikroskoplar’, bunlar kullanılan teknikleri dönüştürdüler.
İnsan Genom Projesi İnsan genomunda 30,000 gen var, bunlar DNA kodunun yaklaşık 3 milyar “harfi”nden oluşuyor. Bilim insanları, bu çalışmaya katılan 270 insanda bu genlerin % 10’dan fazlasının şayisinin katlandığını buldular. Neden bazı genlerin kopyalandığını, bazılarının kopyalanmadığını bilmiyorlar. Afrika kökenli insanlarda birçok kez kopyalanan CCL3L1 olarak adlandırılan genin HIV’e direnç verdiği görünüyor. Kan proteini yapımına dahil olan başka bir gen Güneydoğu Asya’dan gelen insanlarda birçok kez kopyalanıyor ve sıtmaya karşı yardımcı olduğu görünüyor. Diğer araştırmalar bazı genlerin kopya sayısındaki varyasyonun Alzheimer ve Parkinson hastalığında kapsandığını gösterdi.
Bilim insanları üç büyük etnik gruptan insanlara baktı – Afrikalı, Asyalı ve Avrupalı. Her bir kişinin doğru etnik orijinini tayin etmek için yeterli radikal farklılıklar vardı. Bu, bir şüphelinin ırkı ile ilgili daha fazla bilgi öğrenmek isteyen adli tıp bilim insanlarına yardımcı olabilir.
İngiltere’nin Sanger Enstitüsü dahil 13 araştırma merkezinden bilim insanları katıldı. Araştırma; Nature, Nature Genetics ve Genome Research’te yayınlandı.
Bu keşif, insan genomunu (insanın genetik formülünü) inceleyen bilim insanlarını şaşırttı. Şimdiye kadar, insanlar arasındaki çeşitliliğin nedeninin, bireyin genom “harflerinin” sıralamasındaki farklar olduğuna inanılıyordu. Şimdi bu farklılıkların çoğunun, insan genomunu oluşturan bazı anahtar genlerin çoklu kopyalarına sahip olan insanlar ile açıklandığı görünüyor.
Şimdiye dek, insan genomunun veya “yaşam kitabının” herkes için geniş ölçüde aynı olduğu kabul ediliyordu. Bazı sözcüklerde birkaç telaffuz farkı haricinde. Bunun yerine, bulgular kitabın herhangi bir rakamı defalarca tekrarlayan bütün cümleleri, paragrafları, hatta tüm sayfaları içerdiğini öne sürüyor.
Bulgular, daha önce inanıldığı gibi, insanlığın %99,9'unun özdeş olması yerine, en azından birbirlerinden 10 kat daha farklı olduğu anlamına geliyor. Bu bazı insanların neden ciddi hastalıklara eğilimli olduğunu açıklayabilir.
Bugün yayınlanan araştırmalar her bir genden sadece iki kopyaya sahip olmak yerine –her bir ebeveynden birer tane– insanların birçok kopyalar taşıyabileceğini keşfetti. Kaç tane kopya taşınabileceği, insandan insana değişebilir.
Araştırmalar genlerin kopya sayılarındaki çeşitliliğin normal ve sağlıklı olduğunu ileri sürüyor. Ancak, bilim insanları ayrıca birçok hastalığın bazı anahtar genlerin kopyalarındaki anormal kayıp veya kazanım ile tetiklenebileceğine inanıyor.
Bulguların bir başka anlamı, en yakın canlı akrabalarımız olan şempanzeden, daha önce kabul edilenden çok daha farklı olduğumuzdur. % 99 benzer olmak yerine, daha olası olarak yaklaşık % 96 benzeriz.
İngiltere ve Amerika’daki 13 farklı araştırma merkezinden bilim insanları tarafından üç öncü bilimsel dergide aynı zamanda yayınlanan bulgular önde giden bilim insanları tarafından zemin sarsıcı olarak tanımlandı.
En büyük genetik keşif
Houston, Teksas’taki Baylor Tıp Koleji’nden tıp genetikleri üzerine dünyaca otorite olan Profesör James Lupski, “Bu araştırmanın insan genetikleri alanını ebediyen değiştireceğine inanıyorum” dedi. Profesör Lupski, bulguların, 19’uncu yüzyıl Mendel genetiklerinin “babası” olan Gregor Mendel ve 1953’te DNA çifte sarmalını keşfeden Jim Watson ve Francis Crick’ten bu yana inşa edilmiş olan insan genetiklerinin temel prensiplerinin yerini alacağını söyledi.
İnsan genomunun sıralamasındaki üç milyar harfi deşifre etmek bir zamanlar Ay'a gitmeye benzetilirdi. Bilim insanları şimdi genomun “ay manzarasının” umduklarından çok daha farklı olduğunu görüyorlar.
Cambridge Üniversitesi’ndeki Wellcome Trust Sanger Enstitüsü’nde proje liderlerinden biri olan Matthew Hurles, bulguların her birimizin DNA’mızın tüm bölümlerinin kazanımlarının ve kayıplarının eşsiz modellerine sahip olduğumuzu gösterdiğini söyledi.
Bilim insanları daha önce bazı bireylerde genlerin “kopya sayısı”nda belirlemişti, ancak şimdi keşfedilen varyasyonun ölçeği dramatik.
Bilim insanları insan anlayışını değiştirecek olan, insanlar arasındaki farklılıkları ortaya koyan genetik keşfi selamlıyor.
Bilim, insanların genetik yapısında dramatik çeşitlilikler keşfetti. Bu keşif, tedavi edilemez hastalıklara neyin sebep olduğunun temelinin tekrar değerlendirilmesine yol açabilir ve insanlığın daha büyük bir anlayışını sağlayabilir.
Araştırmalar Asya, Afrika veya Avrupalı atalara sahip olan 270 insanın genomunun ayrıntılı ve sofistike analizini kapsıyordu. İnsan gen havuzunun mümkün olduğu kadar geniş bir havuzunu dahil etmek önemliydi. Bireyler tarafından sahip olunan kopyaların sayısında 2,900 genin değişik olabileceğini buldular. Genler, genetik kod uzunluğunun bir milyon harfine kadar DNA’nın bölümlerinin çoklu kopyalarını kapsıyordu.
Her birimizin, daha önce inanılandan çok daha fazla genetik olarak farklı olduğumuzu keşfettiler. Sadece her genin iki kopyası –her ebeveynden bir tane– yerine birçok kez çoğalıp artan genlere sahibiz. Bu “çoklu kopya sayıları” insandan insana farklılık gösteriyor. Bu keşif, insanın fiziksel ve hatta zihinsel çeşitliliğini açıklayabilir.
300 yılın ötesinde yaşamak mümkün mü?
Bu keşfin pratik bir yararı en zor, tedavi edilmez hastalıkların bazılarının yeni anlayışına götürebilmesidir. İnsan genomu anlayışımıza karmaşıklığın ekstra bir katmanını ilave etmesine rağmen, keşif çocukluk hastalıklarından bunamaya kadar değişen durumların yeni içgörüsünü ve tıbbi tedavisine götürebilir.
Örneğin, bilim insanları bu bilginin kanser gibi hastalıklar için yeni teşhis testlerine götürebileceğini öngörüyorlar. Bu gelişmeler ışığında insan ömrü çarpıcı bir şekilde uzayabilir. Ancak kesin bir şey söylemek şimdilik erken. Bu yeni keşifle bilim birçok yeni anlayış kazanacak.
Bilim insanları son yıllarda DNA’nın büyük parçalarını analiz etmenin daha karmaşık yöntemlerini geliştirdiler. “Bazı şekillerde, kullandığımız yöntemler ‘moleküler mikroskoplar’, bunlar kullanılan teknikleri dönüştürdüler.
İnsan Genom Projesi İnsan genomunda 30,000 gen var, bunlar DNA kodunun yaklaşık 3 milyar “harfi”nden oluşuyor. Bilim insanları, bu çalışmaya katılan 270 insanda bu genlerin % 10’dan fazlasının şayisinin katlandığını buldular. Neden bazı genlerin kopyalandığını, bazılarının kopyalanmadığını bilmiyorlar. Afrika kökenli insanlarda birçok kez kopyalanan CCL3L1 olarak adlandırılan genin HIV’e direnç verdiği görünüyor. Kan proteini yapımına dahil olan başka bir gen Güneydoğu Asya’dan gelen insanlarda birçok kez kopyalanıyor ve sıtmaya karşı yardımcı olduğu görünüyor. Diğer araştırmalar bazı genlerin kopya sayısındaki varyasyonun Alzheimer ve Parkinson hastalığında kapsandığını gösterdi.
Bilim insanları üç büyük etnik gruptan insanlara baktı – Afrikalı, Asyalı ve Avrupalı. Her bir kişinin doğru etnik orijinini tayin etmek için yeterli radikal farklılıklar vardı. Bu, bir şüphelinin ırkı ile ilgili daha fazla bilgi öğrenmek isteyen adli tıp bilim insanlarına yardımcı olabilir.
İngiltere’nin Sanger Enstitüsü dahil 13 araştırma merkezinden bilim insanları katıldı. Araştırma; Nature, Nature Genetics ve Genome Research’te yayınlandı.
Bu keşif, insan genomunu (insanın genetik formülünü) inceleyen bilim insanlarını şaşırttı. Şimdiye kadar, insanlar arasındaki çeşitliliğin nedeninin, bireyin genom “harflerinin” sıralamasındaki farklar olduğuna inanılıyordu. Şimdi bu farklılıkların çoğunun, insan genomunu oluşturan bazı anahtar genlerin çoklu kopyalarına sahip olan insanlar ile açıklandığı görünüyor.
Şimdiye dek, insan genomunun veya “yaşam kitabının” herkes için geniş ölçüde aynı olduğu kabul ediliyordu. Bazı sözcüklerde birkaç telaffuz farkı haricinde. Bunun yerine, bulgular kitabın herhangi bir rakamı defalarca tekrarlayan bütün cümleleri, paragrafları, hatta tüm sayfaları içerdiğini öne sürüyor.
Bulgular, daha önce inanıldığı gibi, insanlığın %99,9'unun özdeş olması yerine, en azından birbirlerinden 10 kat daha farklı olduğu anlamına geliyor. Bu bazı insanların neden ciddi hastalıklara eğilimli olduğunu açıklayabilir.
Bugün yayınlanan araştırmalar her bir genden sadece iki kopyaya sahip olmak yerine –her bir ebeveynden birer tane– insanların birçok kopyalar taşıyabileceğini keşfetti. Kaç tane kopya taşınabileceği, insandan insana değişebilir.
Araştırmalar genlerin kopya sayılarındaki çeşitliliğin normal ve sağlıklı olduğunu ileri sürüyor. Ancak, bilim insanları ayrıca birçok hastalığın bazı anahtar genlerin kopyalarındaki anormal kayıp veya kazanım ile tetiklenebileceğine inanıyor.
Bulguların bir başka anlamı, en yakın canlı akrabalarımız olan şempanzeden, daha önce kabul edilenden çok daha farklı olduğumuzdur. % 99 benzer olmak yerine, daha olası olarak yaklaşık % 96 benzeriz.
İngiltere ve Amerika’daki 13 farklı araştırma merkezinden bilim insanları tarafından üç öncü bilimsel dergide aynı zamanda yayınlanan bulgular önde giden bilim insanları tarafından zemin sarsıcı olarak tanımlandı.
En büyük genetik keşif
Houston, Teksas’taki Baylor Tıp Koleji’nden tıp genetikleri üzerine dünyaca otorite olan Profesör James Lupski, “Bu araştırmanın insan genetikleri alanını ebediyen değiştireceğine inanıyorum” dedi. Profesör Lupski, bulguların, 19’uncu yüzyıl Mendel genetiklerinin “babası” olan Gregor Mendel ve 1953’te DNA çifte sarmalını keşfeden Jim Watson ve Francis Crick’ten bu yana inşa edilmiş olan insan genetiklerinin temel prensiplerinin yerini alacağını söyledi.
İnsan genomunun sıralamasındaki üç milyar harfi deşifre etmek bir zamanlar Ay'a gitmeye benzetilirdi. Bilim insanları şimdi genomun “ay manzarasının” umduklarından çok daha farklı olduğunu görüyorlar.
Cambridge Üniversitesi’ndeki Wellcome Trust Sanger Enstitüsü’nde proje liderlerinden biri olan Matthew Hurles, bulguların her birimizin DNA’mızın tüm bölümlerinin kazanımlarının ve kayıplarının eşsiz modellerine sahip olduğumuzu gösterdiğini söyledi.
Bilim insanları daha önce bazı bireylerde genlerin “kopya sayısı”nda belirlemişti, ancak şimdi keşfedilen varyasyonun ölçeği dramatik.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Değiştirecek,
genetik,
İnsanı,
Keşif
30 Kasım 2010 Salı
Genetik Çeşitlenme > Evrim genetik çeşitlilik gerektirir
Genetik Çeşitlenme
Evrim genetik çeşitlilik gerektirir. Eğer hiç koyu renk güve olmasaydı, populasyon çoğunluğu açık renk olandan çoğunluğu koyu renk olana evrilemezdi. Evrimin devam etmesi için genetik çeşitlenmeyi arttıracak ya da yaratacak mekanizmalar ile onu azaltacak mekanizmaların olması gerekir. Mutasyon gendeki bir değişimdir. Bu değişimler yeni genetik çeşitlenmenin kaynağıdır. Doğal seçilim bu çeşitlenme üzerinde çalışır.
Genetik çeşitlenmenin iki unsuru vardır: alelsel farlılık ve alellerin tesadüfi olmayan eşleşmesi. Aleller aynı genin farklı versiyonlarıdır. Örneğin insanlar kan gruplarının bir yanının oluşturan A, B ya da O alellerine sahip olabilirler. İnsanlar dahil pek çok hayvan diploiddir—her lokusta biri annelerinden biri babalarından gelen iki alel taşırlar. Lokus bir genin kromozomdaki yeridir. İnsanların kan grubu lokusları AA, AB, AO, BB, BO ya da OO olabilir. Eğer bir lokustaki iki alel birbirinin aynıysa (iki A aleli gibi) bu bireye homozigot denir. Lokusunda iki farklı alel bulunan bir birey (örneğin bir AB bireyi) heterozigot olarak adlandırılır. Bir populasyondaki her lokusta pek çok farklı alel, tek bir canlının taşıyabileceğinden çok daha fazla alel bulunabilir. Örneğin hiçbir insan hem A hem B hem O aleline sahip olamaz.
Doğal populasyonlarda hatrı sayılır miktarda çeşitlenme vardır. Bitkilerin lokuslarının %45’inin gen havuzunda birden fazla alel vardır. [alel: bir genin (mutasyonlarla yaratılmış) alternatif versiyonu] Bir bitki genellikle lokusların %15’inde heterozigot olur. Hayvanlarda genetik çeşitlenme düzeyi kuşlarda lokusların neredeyse %15’inde birden fazla alel bulunmasından (polimorfik olmasından), böceklerde lokusların %50’sinden fazlasının polimorfik olmasına kadar değişir. Memeliler ve sürüngenlerin lokuslarının yaklaşık %20’si polimorfiktir. Amfibiler ve balıklar %30 oranında polimorfik olur. Pek çok populasyonda tek yumurta ikizleri hariç her bireyin kendine özgü bir alel kombinasyonun sahip olmasını sağlayacak sayıda lokus ve değişik alel bulunmaktadır.
Bağlantı dengesizliği iki farklı genin alelleri arasındaki bağlantının bir ölçütüdür [alel: bir genin alternatif versiyonu]. Eğer iki alel canlılarda beklenenden daha büyük sıklıkla birlikte bulunuyorsa, bu alellerde bağlantı dengesizliği vardır. Eğer iki lokus (A ve B) ve herbirinde ikişer alel (A1, A2, B1, B2) olduğunu düşünürsek bağlantı dengesizliği (D) D=f(A1B1)*f(A2B2)-f(A1B2)*f(A2B1) şeklinde hesaplanır (burda f(X), X’in populasyonda bulunma oranı). [Lokus= bir genin kromozomdaki yeri] D – ¼ ile ¼ arasında değişir; sıfırdan ne kadar uzaksa bağlantı o kadar güçlüdür. Artı-eksi işareti yalnızca genleri nasıl numaralandırdığımızın bir sonucu. Bağlantı dengesizliği genler arasındaki fiziksel yakınlığın bir sonucu olabilir. Ya da eğer bazı alel kombinasyonları takım halinde daha iyi çalışıyorsa doğal seçilim tarafından da sağlanabilir.
Papilio memnon’da renk ve şekil alelleri arasında bağlantı dengesizliğini doğal seçilim sağlamaktadır. [bağlantı dengesizliği= farklı lokuslardaki aleller arasındaki bağlantı] Bu güve türünde kanat biçimini belirleyen bir gen var. Bu lokustaki bir alel kuyruklu bir güveye, başka bir alel kuyruksuz bir güveye yol açıyor. Başka bir gen kanadın açık renk mi yoksa koyu renk mi olacağını belirliyor. Öyleyse dört muhtemel güve tipi var. Güveler laboratuara koyulup üremeleri sağlandığında dört tip de üretilebiliyor. Fakat doğada bu güve tiplerinden yalnızca ikisi bulunabiliyor: kuyruklu açık renk güveler ve kuyruksuz koyu renk güveler. Tesadüfi olmayan eşleşme doğal seçilim tarafından sağlanıyor. Açık renk kuyruklu güveler lezzetli olmayan türleri taklit ediyorlar. Koyu güvelerse gizleniyorlar. Diğer iki kombinasyon ne taklitçi ne de gizlenebiliyor, ve kuşlar tarafından çabucak yeniyorlar.
Karışık eşleşme alellerin bir lokusta tesadüfi olmayan dağılımına neden olur. Eğer bir lokusta oranları p ve q olan iki alel (A ve a) varsa, üç muhtemel genotipin oranları (AA, Aa ve aa) sırasıyla p2,2pq,q2 olacaktır. Örneğin A’nın frekansı 0.9 ise, a’nınki de 0.1 ise, AA, Aa ve aa bireylerinin frekansları 0.81, 0.18, 0,01 olur. Bu dağılıma Hardy-Weinberg dengesi denir.
Tesadüfi olmayan eşleşme Hardy-Weinberg dengesinden sapmaya yol açar. İnsanlar ırklarına göre karışık olarak eşleşirler; başka bir ırktansa kendi ırkımızdan biriyle eşleşmemiz daha olası. Bu şekilde eşleşen populasyonlarda, tesadüfi eşleşmede bulunması gerekenden daha az heterozigot bulunur. [heterozigot= bir lokusunda iki farklı alel bulunan organizma]
Heterozigotlarda azalma eş seçiminin ya da basitçe populasyon içi bölünmenin bir sonucu olabilir. Pek çok canlının sınırlı bir hareket olanağı vardır, bu yüzden eşlerinin yerel populasyondan seçerler.
Evrim genetik çeşitlilik gerektirir. Eğer hiç koyu renk güve olmasaydı, populasyon çoğunluğu açık renk olandan çoğunluğu koyu renk olana evrilemezdi. Evrimin devam etmesi için genetik çeşitlenmeyi arttıracak ya da yaratacak mekanizmalar ile onu azaltacak mekanizmaların olması gerekir. Mutasyon gendeki bir değişimdir. Bu değişimler yeni genetik çeşitlenmenin kaynağıdır. Doğal seçilim bu çeşitlenme üzerinde çalışır.
Genetik çeşitlenmenin iki unsuru vardır: alelsel farlılık ve alellerin tesadüfi olmayan eşleşmesi. Aleller aynı genin farklı versiyonlarıdır. Örneğin insanlar kan gruplarının bir yanının oluşturan A, B ya da O alellerine sahip olabilirler. İnsanlar dahil pek çok hayvan diploiddir—her lokusta biri annelerinden biri babalarından gelen iki alel taşırlar. Lokus bir genin kromozomdaki yeridir. İnsanların kan grubu lokusları AA, AB, AO, BB, BO ya da OO olabilir. Eğer bir lokustaki iki alel birbirinin aynıysa (iki A aleli gibi) bu bireye homozigot denir. Lokusunda iki farklı alel bulunan bir birey (örneğin bir AB bireyi) heterozigot olarak adlandırılır. Bir populasyondaki her lokusta pek çok farklı alel, tek bir canlının taşıyabileceğinden çok daha fazla alel bulunabilir. Örneğin hiçbir insan hem A hem B hem O aleline sahip olamaz.
Doğal populasyonlarda hatrı sayılır miktarda çeşitlenme vardır. Bitkilerin lokuslarının %45’inin gen havuzunda birden fazla alel vardır. [alel: bir genin (mutasyonlarla yaratılmış) alternatif versiyonu] Bir bitki genellikle lokusların %15’inde heterozigot olur. Hayvanlarda genetik çeşitlenme düzeyi kuşlarda lokusların neredeyse %15’inde birden fazla alel bulunmasından (polimorfik olmasından), böceklerde lokusların %50’sinden fazlasının polimorfik olmasına kadar değişir. Memeliler ve sürüngenlerin lokuslarının yaklaşık %20’si polimorfiktir. Amfibiler ve balıklar %30 oranında polimorfik olur. Pek çok populasyonda tek yumurta ikizleri hariç her bireyin kendine özgü bir alel kombinasyonun sahip olmasını sağlayacak sayıda lokus ve değişik alel bulunmaktadır.
Bağlantı dengesizliği iki farklı genin alelleri arasındaki bağlantının bir ölçütüdür [alel: bir genin alternatif versiyonu]. Eğer iki alel canlılarda beklenenden daha büyük sıklıkla birlikte bulunuyorsa, bu alellerde bağlantı dengesizliği vardır. Eğer iki lokus (A ve B) ve herbirinde ikişer alel (A1, A2, B1, B2) olduğunu düşünürsek bağlantı dengesizliği (D) D=f(A1B1)*f(A2B2)-f(A1B2)*f(A2B1) şeklinde hesaplanır (burda f(X), X’in populasyonda bulunma oranı). [Lokus= bir genin kromozomdaki yeri] D – ¼ ile ¼ arasında değişir; sıfırdan ne kadar uzaksa bağlantı o kadar güçlüdür. Artı-eksi işareti yalnızca genleri nasıl numaralandırdığımızın bir sonucu. Bağlantı dengesizliği genler arasındaki fiziksel yakınlığın bir sonucu olabilir. Ya da eğer bazı alel kombinasyonları takım halinde daha iyi çalışıyorsa doğal seçilim tarafından da sağlanabilir.
Papilio memnon’da renk ve şekil alelleri arasında bağlantı dengesizliğini doğal seçilim sağlamaktadır. [bağlantı dengesizliği= farklı lokuslardaki aleller arasındaki bağlantı] Bu güve türünde kanat biçimini belirleyen bir gen var. Bu lokustaki bir alel kuyruklu bir güveye, başka bir alel kuyruksuz bir güveye yol açıyor. Başka bir gen kanadın açık renk mi yoksa koyu renk mi olacağını belirliyor. Öyleyse dört muhtemel güve tipi var. Güveler laboratuara koyulup üremeleri sağlandığında dört tip de üretilebiliyor. Fakat doğada bu güve tiplerinden yalnızca ikisi bulunabiliyor: kuyruklu açık renk güveler ve kuyruksuz koyu renk güveler. Tesadüfi olmayan eşleşme doğal seçilim tarafından sağlanıyor. Açık renk kuyruklu güveler lezzetli olmayan türleri taklit ediyorlar. Koyu güvelerse gizleniyorlar. Diğer iki kombinasyon ne taklitçi ne de gizlenebiliyor, ve kuşlar tarafından çabucak yeniyorlar.
Karışık eşleşme alellerin bir lokusta tesadüfi olmayan dağılımına neden olur. Eğer bir lokusta oranları p ve q olan iki alel (A ve a) varsa, üç muhtemel genotipin oranları (AA, Aa ve aa) sırasıyla p2,2pq,q2 olacaktır. Örneğin A’nın frekansı 0.9 ise, a’nınki de 0.1 ise, AA, Aa ve aa bireylerinin frekansları 0.81, 0.18, 0,01 olur. Bu dağılıma Hardy-Weinberg dengesi denir.
Tesadüfi olmayan eşleşme Hardy-Weinberg dengesinden sapmaya yol açar. İnsanlar ırklarına göre karışık olarak eşleşirler; başka bir ırktansa kendi ırkımızdan biriyle eşleşmemiz daha olası. Bu şekilde eşleşen populasyonlarda, tesadüfi eşleşmede bulunması gerekenden daha az heterozigot bulunur. [heterozigot= bir lokusunda iki farklı alel bulunan organizma]
Heterozigotlarda azalma eş seçiminin ya da basitçe populasyon içi bölünmenin bir sonucu olabilir. Pek çok canlının sınırlı bir hareket olanağı vardır, bu yüzden eşlerinin yerel populasyondan seçerler.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
çeşitlilik,
evrim,
genetik,
genetik çeşitlenme,
gerektirir
18 Kasım 2010 Perşembe
Genetik Çeşitlenme > Evrim genetik çeşitlilik gerektirir
Genetik Çeşitlenme
Evrim genetik çeşitlilik gerektirir. Eğer hiç koyu renk güve olmasaydı, populasyon çoğunluğu açık renk olandan çoğunluğu koyu renk olana evrilemezdi. Evrimin devam etmesi için genetik çeşitlenmeyi arttıracak ya da yaratacak mekanizmalar ile onu azaltacak mekanizmaların olması gerekir. Mutasyon gendeki bir değişimdir. Bu değişimler yeni genetik çeşitlenmenin kaynağıdır. Doğal seçilim bu çeşitlenme üzerinde çalışır.
Genetik çeşitlenmenin iki unsuru vardır: alelsel farlılık ve alellerin tesadüfi olmayan eşleşmesi. Aleller aynı genin farklı versiyonlarıdır. Örneğin insanlar kan gruplarının bir yanının oluşturan A, B ya da O alellerine sahip olabilirler. İnsanlar dahil pek çok hayvan diploiddir—her lokusta biri annelerinden biri babalarından gelen iki alel taşırlar. Lokus bir genin kromozomdaki yeridir. İnsanların kan grubu lokusları AA, AB, AO, BB, BO ya da OO olabilir. Eğer bir lokustaki iki alel birbirinin aynıysa (iki A aleli gibi) bu bireye homozigot denir. Lokusunda iki farklı alel bulunan bir birey (örneğin bir AB bireyi) heterozigot olarak adlandırılır. Bir populasyondaki her lokusta pek çok farklı alel, tek bir canlının taşıyabileceğinden çok daha fazla alel bulunabilir. Örneğin hiçbir insan hem A hem B hem O aleline sahip olamaz.
Doğal populasyonlarda hatrı sayılır miktarda çeşitlenme vardır. Bitkilerin lokuslarının %45’inin gen havuzunda birden fazla alel vardır. [alel: bir genin (mutasyonlarla yaratılmış) alternatif versiyonu] Bir bitki genellikle lokusların %15’inde heterozigot olur. Hayvanlarda genetik çeşitlenme düzeyi kuşlarda lokusların neredeyse %15’inde birden fazla alel bulunmasından (polimorfik olmasından), böceklerde lokusların %50’sinden fazlasının polimorfik olmasına kadar değişir. Memeliler ve sürüngenlerin lokuslarının yaklaşık %20’si polimorfiktir. Amfibiler ve balıklar %30 oranında polimorfik olur. Pek çok populasyonda tek yumurta ikizleri hariç her bireyin kendine özgü bir alel kombinasyonun sahip olmasını sağlayacak sayıda lokus ve değişik alel bulunmaktadır.
Bağlantı dengesizliği iki farklı genin alelleri arasındaki bağlantının bir ölçütüdür [alel: bir genin alternatif versiyonu]. Eğer iki alel canlılarda beklenenden daha büyük sıklıkla birlikte bulunuyorsa, bu alellerde bağlantı dengesizliği vardır. Eğer iki lokus (A ve B) ve herbirinde ikişer alel (A1, A2, B1, B2) olduğunu düşünürsek bağlantı dengesizliği (D) D=f(A1B1)*f(A2B2)-f(A1B2)*f(A2B1) şeklinde hesaplanır (burda f(X), X’in populasyonda bulunma oranı). [Lokus= bir genin kromozomdaki yeri] D – ¼ ile ¼ arasında değişir; sıfırdan ne kadar uzaksa bağlantı o kadar güçlüdür. Artı-eksi işareti yalnızca genleri nasıl numaralandırdığımızın bir sonucu. Bağlantı dengesizliği genler arasındaki fiziksel yakınlığın bir sonucu olabilir. Ya da eğer bazı alel kombinasyonları takım halinde daha iyi çalışıyorsa doğal seçilim tarafından da sağlanabilir.
Papilio memnon’da renk ve şekil alelleri arasında bağlantı dengesizliğini doğal seçilim sağlamaktadır. [bağlantı dengesizliği= farklı lokuslardaki aleller arasındaki bağlantı] Bu güve türünde kanat biçimini belirleyen bir gen var. Bu lokustaki bir alel kuyruklu bir güveye, başka bir alel kuyruksuz bir güveye yol açıyor. Başka bir gen kanadın açık renk mi yoksa koyu renk mi olacağını belirliyor. Öyleyse dört muhtemel güve tipi var. Güveler laboratuara koyulup üremeleri sağlandığında dört tip de üretilebiliyor. Fakat doğada bu güve tiplerinden yalnızca ikisi bulunabiliyor: kuyruklu açık renk güveler ve kuyruksuz koyu renk güveler. Tesadüfi olmayan eşleşme doğal seçilim tarafından sağlanıyor. Açık renk kuyruklu güveler lezzetli olmayan türleri taklit ediyorlar. Koyu güvelerse gizleniyorlar. Diğer iki kombinasyon ne taklitçi ne de gizlenebiliyor, ve kuşlar tarafından çabucak yeniyorlar.
Karışık eşleşme alellerin bir lokusta tesadüfi olmayan dağılımına neden olur. Eğer bir lokusta oranları p ve q olan iki alel (A ve a) varsa, üç muhtemel genotipin oranları (AA, Aa ve aa) sırasıyla p2,2pq,q2 olacaktır. Örneğin A’nın frekansı 0.9 ise, a’nınki de 0.1 ise, AA, Aa ve aa bireylerinin frekansları 0.81, 0.18, 0,01 olur. Bu dağılıma Hardy-Weinberg dengesi denir.
Tesadüfi olmayan eşleşme Hardy-Weinberg dengesinden sapmaya yol açar. İnsanlar ırklarına göre karışık olarak eşleşirler; başka bir ırktansa kendi ırkımızdan biriyle eşleşmemiz daha olası. Bu şekilde eşleşen populasyonlarda, tesadüfi eşleşmede bulunması gerekenden daha az heterozigot bulunur. [heterozigot= bir lokusunda iki farklı alel bulunan organizma]
Heterozigotlarda azalma eş seçiminin ya da basitçe populasyon içi bölünmenin bir sonucu olabilir. Pek çok canlının sınırlı bir hareket olanağı vardır, bu yüzden eşlerinin yerel populasyondan seçerler.
Evrim genetik çeşitlilik gerektirir. Eğer hiç koyu renk güve olmasaydı, populasyon çoğunluğu açık renk olandan çoğunluğu koyu renk olana evrilemezdi. Evrimin devam etmesi için genetik çeşitlenmeyi arttıracak ya da yaratacak mekanizmalar ile onu azaltacak mekanizmaların olması gerekir. Mutasyon gendeki bir değişimdir. Bu değişimler yeni genetik çeşitlenmenin kaynağıdır. Doğal seçilim bu çeşitlenme üzerinde çalışır.
Genetik çeşitlenmenin iki unsuru vardır: alelsel farlılık ve alellerin tesadüfi olmayan eşleşmesi. Aleller aynı genin farklı versiyonlarıdır. Örneğin insanlar kan gruplarının bir yanının oluşturan A, B ya da O alellerine sahip olabilirler. İnsanlar dahil pek çok hayvan diploiddir—her lokusta biri annelerinden biri babalarından gelen iki alel taşırlar. Lokus bir genin kromozomdaki yeridir. İnsanların kan grubu lokusları AA, AB, AO, BB, BO ya da OO olabilir. Eğer bir lokustaki iki alel birbirinin aynıysa (iki A aleli gibi) bu bireye homozigot denir. Lokusunda iki farklı alel bulunan bir birey (örneğin bir AB bireyi) heterozigot olarak adlandırılır. Bir populasyondaki her lokusta pek çok farklı alel, tek bir canlının taşıyabileceğinden çok daha fazla alel bulunabilir. Örneğin hiçbir insan hem A hem B hem O aleline sahip olamaz.
Doğal populasyonlarda hatrı sayılır miktarda çeşitlenme vardır. Bitkilerin lokuslarının %45’inin gen havuzunda birden fazla alel vardır. [alel: bir genin (mutasyonlarla yaratılmış) alternatif versiyonu] Bir bitki genellikle lokusların %15’inde heterozigot olur. Hayvanlarda genetik çeşitlenme düzeyi kuşlarda lokusların neredeyse %15’inde birden fazla alel bulunmasından (polimorfik olmasından), böceklerde lokusların %50’sinden fazlasının polimorfik olmasına kadar değişir. Memeliler ve sürüngenlerin lokuslarının yaklaşık %20’si polimorfiktir. Amfibiler ve balıklar %30 oranında polimorfik olur. Pek çok populasyonda tek yumurta ikizleri hariç her bireyin kendine özgü bir alel kombinasyonun sahip olmasını sağlayacak sayıda lokus ve değişik alel bulunmaktadır.
Bağlantı dengesizliği iki farklı genin alelleri arasındaki bağlantının bir ölçütüdür [alel: bir genin alternatif versiyonu]. Eğer iki alel canlılarda beklenenden daha büyük sıklıkla birlikte bulunuyorsa, bu alellerde bağlantı dengesizliği vardır. Eğer iki lokus (A ve B) ve herbirinde ikişer alel (A1, A2, B1, B2) olduğunu düşünürsek bağlantı dengesizliği (D) D=f(A1B1)*f(A2B2)-f(A1B2)*f(A2B1) şeklinde hesaplanır (burda f(X), X’in populasyonda bulunma oranı). [Lokus= bir genin kromozomdaki yeri] D – ¼ ile ¼ arasında değişir; sıfırdan ne kadar uzaksa bağlantı o kadar güçlüdür. Artı-eksi işareti yalnızca genleri nasıl numaralandırdığımızın bir sonucu. Bağlantı dengesizliği genler arasındaki fiziksel yakınlığın bir sonucu olabilir. Ya da eğer bazı alel kombinasyonları takım halinde daha iyi çalışıyorsa doğal seçilim tarafından da sağlanabilir.
Papilio memnon’da renk ve şekil alelleri arasında bağlantı dengesizliğini doğal seçilim sağlamaktadır. [bağlantı dengesizliği= farklı lokuslardaki aleller arasındaki bağlantı] Bu güve türünde kanat biçimini belirleyen bir gen var. Bu lokustaki bir alel kuyruklu bir güveye, başka bir alel kuyruksuz bir güveye yol açıyor. Başka bir gen kanadın açık renk mi yoksa koyu renk mi olacağını belirliyor. Öyleyse dört muhtemel güve tipi var. Güveler laboratuara koyulup üremeleri sağlandığında dört tip de üretilebiliyor. Fakat doğada bu güve tiplerinden yalnızca ikisi bulunabiliyor: kuyruklu açık renk güveler ve kuyruksuz koyu renk güveler. Tesadüfi olmayan eşleşme doğal seçilim tarafından sağlanıyor. Açık renk kuyruklu güveler lezzetli olmayan türleri taklit ediyorlar. Koyu güvelerse gizleniyorlar. Diğer iki kombinasyon ne taklitçi ne de gizlenebiliyor, ve kuşlar tarafından çabucak yeniyorlar.
Karışık eşleşme alellerin bir lokusta tesadüfi olmayan dağılımına neden olur. Eğer bir lokusta oranları p ve q olan iki alel (A ve a) varsa, üç muhtemel genotipin oranları (AA, Aa ve aa) sırasıyla p2,2pq,q2 olacaktır. Örneğin A’nın frekansı 0.9 ise, a’nınki de 0.1 ise, AA, Aa ve aa bireylerinin frekansları 0.81, 0.18, 0,01 olur. Bu dağılıma Hardy-Weinberg dengesi denir.
Tesadüfi olmayan eşleşme Hardy-Weinberg dengesinden sapmaya yol açar. İnsanlar ırklarına göre karışık olarak eşleşirler; başka bir ırktansa kendi ırkımızdan biriyle eşleşmemiz daha olası. Bu şekilde eşleşen populasyonlarda, tesadüfi eşleşmede bulunması gerekenden daha az heterozigot bulunur. [heterozigot= bir lokusunda iki farklı alel bulunan organizma]
Heterozigotlarda azalma eş seçiminin ya da basitçe populasyon içi bölünmenin bir sonucu olabilir. Pek çok canlının sınırlı bir hareket olanağı vardır, bu yüzden eşlerinin yerel populasyondan seçerler.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
çeşitlilik,
evrim,
genetik,
genetik çeşitlenme,
gerektirir
4 Ağustos 2010 Çarşamba
Aldatma genetik mi? ''Ben değil genim aldattı''
Ben değil genim aldattı
''Beni aldatıyor mu?'' Belki de dünyanın en can acıtıcı sorusu budur. Arkasından gelen ''Neden aldatıyor?'' sorusunun yarattığı acı da az buz değildir. Birinci soruya değil ama ikinci soruya bilim adamlarının bir yanıtı var. Onlar nedenin 'aldatma geni' olduğunu düşünüyorlar. Yani, ''Kusura bakma, genim bozuk, seni o yüzden aldattım'' diye bir yanıt alırsanız, şaşırmayın. Muhtemelen doğru söylüyor. Bunun en iyi tarafı 'tedavi edilebilir' olması. Ne zaman mı? Daha zaman gerekiyor.
Türk filmlerinin senaristleri haklı çıktı. Hani, köyün güzel ve masum kızına hiç hak etmediği halde, “Sen de anan gibi ..... olacaksın” diye kehanette bulunan kötü adam ve kadınlara replik yazan senaristlerden söz ediyoruz. Ya da annesi pavyonda çalıştığı için kızı gelin olarak istemeyen esas oğlanın taş kalpli ana-babasına kötü sözler söyleten senaristlerden...
''Beni aldatıyor mu?'' Belki de dünyanın en can acıtıcı sorusu budur. Arkasından gelen ''Neden aldatıyor?'' sorusunun yarattığı acı da az buz değildir. Birinci soruya değil ama ikinci soruya bilim adamlarının bir yanıtı var. Onlar nedenin 'aldatma geni' olduğunu düşünüyorlar. Yani, ''Kusura bakma, genim bozuk, seni o yüzden aldattım'' diye bir yanıt alırsanız, şaşırmayın. Muhtemelen doğru söylüyor. Bunun en iyi tarafı 'tedavi edilebilir' olması. Ne zaman mı? Daha zaman gerekiyor.
Türk filmlerinin senaristleri haklı çıktı. Hani, köyün güzel ve masum kızına hiç hak etmediği halde, “Sen de anan gibi ..... olacaksın” diye kehanette bulunan kötü adam ve kadınlara replik yazan senaristlerden söz ediyoruz. Ya da annesi pavyonda çalıştığı için kızı gelin olarak istemeyen esas oğlanın taş kalpli ana-babasına kötü sözler söyleten senaristlerden...
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
aldatma,
aldattı,
ben,
gen,
genetik,
genim,
muhabbet kralı
26 Haziran 2010 Cumartesi
Vücudumuz Ve Sistemleri İndir / Download
Vücudumuz Ve Sistemleri
Vücudumuz Ve Sistemleri
Vücudumuz:
solunum
sindirim
boşaltım
dolaşım
ve daha fazla pek çok şey sistemlerimiz hakkında bir muhteşem SET. Rapid link!
Vücudumuz:
solunum
sindirim
boşaltım
dolaşım
ve daha fazla pek çok şey sistemlerimiz hakkında bir muhteşem SET. Rapid link!
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
anatomi,
bakteriyoloji,
biyokimya,
biyoloji,
ekoloji,
fizyoloji,
fosil,
genetik,
histoloji,
İhtiyoloji,
mikoloji,
mikrobiyoloji,
morfoloji,
palentoloji,
patoloji,
sistemleri,
vücudumuz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)