Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

2 Ocak 2012 Pazartesi

Bireysel yolculuğumuzda Mücadele ve Direnç

 Yaşamın İçinde Mücadele ve Direnç

Her birimiz bireysel yolculuğumuzda kendimizi bulmaya çalışıyoruz. Yaşamımıza anlam vermeye çalışırken bir taraftan da mutlu olmanın yollarını arıyoruz. Bilsek te bilmesek te her birimizin hedefi özdeğerlerimize ulaşmak. Özdeğerlerimizin başında mutlu olmak, sevmek, sevilmek, değerli olmak, isim bırakmak, kendini ifade etmek gibi değerler gelmektedir. Yaşamımızın robotik davranış düzleminde kendisini ifade bulması ve bireyselliğimizi keşfetme yolculuğumuzda olan olaylar karşısında, başımıza gelen olayları anlayabilmemiz için tepki göstermeye başlamamız kısmen robotik olmakla beraber kısmen de farkındalık içinde olmaktadır. Robotik düzen bizim istemsiz otomatik olarak verdiğimiz tepkilerimizdir. Farkındalık devreye girmeye başlamasından sonra da dış dünyamızda olan olaylara karşı mücadele ve veya direniş içerisine gireriz. Mücadele aslında direnişin ifadesidir. İçsel direnişimiz, dış dünyamızda olan olayları anlayamamamız ve isteklerimizin gerçekleşmemesi durumunda olanları kabullenmeyişimiz ve olana karşı mücadeleye girişimizdir. Oysaki içsel direnişimizin kaynağı inanç sistemimizdir. İnanç sistemimiz iç özgürlüğümüze sınırlar koyar, gerçeğimizi yaşamamıza engel olur, bizim olan karşısında direnişimizde fiziksel olarak dış dünya deneyimimiz olarak ortaya çıkar. Bu deneyimler bazen kendi istek ve arzularımızın gerçekleşememesi olduğu gibi bazen de hastalık ifadeleri olarak ifade bulur.
Aslında mücadele edişimizle direnç gösterişimiz birbirinin aynısıdır, aynasıdır. Mücadele olmadan direniş olmaz, direniş olmadan da mücadele olmaz. Yolunda gitmeyen bir şey yoksa mücadele de yok demektir. Yaşamımızda başımıza gelen olayların bizim kendimizin oluşturduğu gerçeğinin farkındalığında değilsek, istemediğimiz olaylar başımıza geldiğinde dış dünyada bir şeylerin bize karşı direndiğini algılarız. Bu direniş algısıyla dış dünyadaki bir şeyleri değiştirmek için mücadele içine gireriz. Oysaki olan olayla bizim içsel inançlarımızın bağlantısı olduğundan mücadelemizde inançlarımızla sınırlı kalır. Oysa içimizde olan dışımızda olan ile aynıdır. İçimiz dışımızın birebir yansımasıdır. Bu gerçeği reddedişimiz, bir anlamda kendi gerçeğimize kendimizin direnç göstermesi demektir. Aslında bakıldığında kendi kendimizi bloke eden ve kendimizi sınırlayan bir bakış açısıdır bu. Kendi gerçeğimizi yaşamamıza kendimizin engel olduğu bir gerçekliktir. Seçeneksizlik oluşturan bu durum giderek içsel dengenin bozulmasına ve bizim özdeğerlerimize ulaşma hedefimizden uzaklaşmamıza neden olur. Paradoks o ki aslında hem arzu ve istekleri gerçekleştirmek isteyen, hem de aynı zamanda bu duruma kendimizin engel olmasına izin veren durumundayız. İşte bu durum illüzyonun ta kendisidir. Durumu tam tersine çevirdiğimizde ve dış dünya gerçeklerimizin oluşum kaynağının kendi içsel inanç sistemimizden ve arzu ve isteklerimiz için belirlediğimiz değerlerimizden kaynaklandığını farkedip kabullenirsek o zaman direniş ve mücadele sona erecektir. Bu durumda teslimiyet kendini ifade edecektir. Çünkü ortada değişmesi ve dönüşmesi gereken bir takım içsel kayıtlar var demektir. Bu kayıtların değişimi ve dönüşümü için ilk adım farkındalıktır. İkinci adım farkındalık süreci içinde algılama biçimimizi yeniden gözden geçirmektir. Bu süreçte nelere niçin direnç gösteriyoruz? Neleri oldurmak için mücadele ediyoruz? Bunu niçin yapıyoruz? Bu şekilde davranmak bize ne kazandırıyor? Ne kaybettiriyor? . Egolarımız bizi nasıl yönlendiriyor? Yönlendiriyor mu? Bize ne göstermeye çalışıyor? Teslimiyet süresince kendimize soracağımız sorular bunlar olacaktır. Bu soruları sakin ve içtenlikle kendi içimize sorduğumuzda, aldığımız cevapların kendi bilinçaltımızda olduğunu görebiliriz. İşte o cevaplarla aslında gerçekten dış dünya deneyimlerimizin gerçek nedenlerinin bilinçaltımızda gelişimimiz için ihtiyacımız olan içsel istek ve arzularımız olduğunu farkederiz. Bu farkındalık içsel barışı sağlayacaktır ki zamanla bu barış dış dünyamızda istek ve arzularımızın tezahür edişi olarak yansıyacaktır. Teslimiyet içinde aktif olarak eyleme geçmek yaşamımızda direniş ve mücadelenin yerini alacağı için artık özdeğerlerimizi gerçekleştirmemize bir engel kalmamış demektir. Böylece yaşamımız daha anlamlı ve daha keyifli, mutlu, bolluk, bereket içinde sürecektir.

Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui Metafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ... Astroloji Burçlar,fallar,tarot,Rüya Analizi

Hiç yorum yok: