Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

29 Temmuz 2010 Perşembe

Mekânların kuruluşuna (ve yıkılışına), müziğe, resme, şiire ve dile dair konuşmaya başlayınca ortaya ne çıkar?

“Heyecan olmazsa fazla düşünce ortaya çıkmaz.”
Portzamparc

“Şiirsel bir mimari içinde yaşanmasına engel olunarak insanlığa ne yapılmaya çalışılıyor? İyiliklerinin istenmediği kesin!”
Sollers


İki farklı göz, aynı noktalara başka açılardan bakarsa ne olur? Biraz daha açık konuşalım: Bir mimar ve bir yazar, uzun zamana yayılan tanışıklıklarının rahatlığıyla dünyada olup bitenlere; mekânların kuruluşuna (ve yıkılışına), müziğe, resme, şiire ve dile dair konuşmaya başlayınca ortaya ne çıkar?

Christian de Portzamparc ve Philippe Sollers, Görmek ve Yazmak başlığıyla yayımlanan kitapta, koyu bir sohbete dalarken tartışmalarının sınırını olabildiğince geniş tutuyor. Mimarlık açısından bakınca kentin kuruluşu, yapılandırılan şehirdeki karmaşa ve dolayısıyla yaşamın çetrefilli hali, yazarın sözcüklerle katkısı; nihayet bu ikisinin buluşmasıyla beliren ilginç diyaloglar…

Bazı kültürler bir başkasına çok yakın görülür

Ryunosuke Akutagava'nın Kappa'sı Japon edebiyatının dünyaya açılan pencerelerinden biri. Japon folklorunun hayali yaratığı 'Kapa' ve onların yaşadığı dünyayı metafor olarak kullanan Akutagava, kitabında idealindeki ile gerçek dünya arasındaki gerilimi, hicve ve mizaha yönelerek anlatıyor.
Bazı kültürler bir başkasına çok yakın görülür. Japon kültürü ile Türk kültürü; Japon halkıyla Türk halkı arasında hep benzerlik kurulur. Ancak Japon kültürü ve onun bir parçası olan edebiyatı buralarda tam anlamıyla tanınıyor mu, orası pek belli değil.

27 Temmuz 2010 Salı

Sizin renginiz hangisi?

Sizin renginiz hangisi?

Sarı mutluluğun, gri depresyonun rengi... İnsanın ruh sağlığı ile renkler arasındaki ilişkiyi araştıran bilim adamları, duyguların da rengi olduğunu ortaya koydular.
Depresyondaki insanların donuk, kendini iyi hissedenlerin ise sıcak renkleri tercih ettiğine işaret eden bilim adamları, bunun, çocukların ve iletişim sorunu yaşayanların hastalıklarının teşhisine yardımcı olabileceğini belirttiler.
        
İtalyan La Repubblica gazetesinde yayımlanan habere göre, İngiltere'deki Manchester Üniversitesi'nden bir grup bilim adamı, sağlıklı 105 ve depresyondaki 108 yetişkinin her birinden, kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, mor, kahverengi, siyah, beyaz ve grinin 38 tonunun bulunduğu renk tablosundan ruhsal durumlarına en uygun olan rengi seçmelerini istediler. Araştırmacılar, depresyondakilerin grinin, sağlıklı katılımcıların ise sarının tonlarını tercih ettiklerini gözlemlediler.
        

Kariyer için bunlar da gerekli

Kariyer için bunlar da gerekli

İşinizde çok iyi olduğunuz halde istediğiniz noktada olmadığınızı düşünüyorsanız başarıyı destekleyen bu ipuçlarına bir göz atın...
Patronunuz, zenginler listesi ya da okuduğunuz bir başarı hikâyesi… Bu isimlerin nasıl üst düzey iş adamlarına dönüştüklerini hiç düşündünüz mü? İşteki başarılarının dışında ne yaptılar da iş dünyasının yıldızları arasında yer aldılar? Araştırmacılar 8 maddelik bir liste çıkarmış. "İş dünyasında başarılı olmak isteyenler bahaneleri bir kenara bıraksın" diyorlar…

Geyik muhabbeti: Neyi bildiğinizden ziyade kimi bildiğiniz önemli. İş dünyasının eskileri bunun doğuştan ve sadece bazıları için geçerli olduğunu düşünüyordu. Ancak bugünün "hiper sosyal network" dünyasında bu tamamen kişinin kendisine bağlı. Ve iş dünyası için her zamankinden çok daha önemli…

Dış görünüş: Teoride önemli olduğu ve fark yarattığı düşünülse de pratikte uzun, kısa, çirkin, şişman, zayıf olmak çok önemli değilmiş gibi görünüyor.
Şans: Şanslı olmak için çok becerikli ya da zeki olmaya gerek olmadığı düşünülür. Ancak iş dünyasının efsaneleri fırsatlara açık olarak, sosyal ağlarını geniş tutarak, içgüdülerini dinleyerek kendi şanslarını kendileri yarattılar.

Zamanlama: Zamanlamanın her şey olduğu söylenir. Kurumsal basamakları tırmanmak söz konusu olduğunda bu tamamen doğrudur. Bunun anlamak için çevrenizde en son terfi alanlara bakmanız yeterli…

Yetiştirilme tarzı: Zengin aileler çocuklarına iş bağlantıları yapabilecekleri kapılar açarken fakir aileler iş etiğine önem verirler. Bu iki uç arasında da sınırsız kazanımlar söz konusudur. İş dünyasında her iki yetiştirilme tarzından da örnekler yer alır. Önemli olan aileden temelde ne kazanıldığıdır…
Mizaç–huy: Söz konusu kişilik olduğunda her telden üst düzey yöneticiye rastlamak mümkün. O noktaya ulaşmada yetiştirilme kadar ilgisi yoktur bu konunun.
Giyim tarzı: İş dünyasının giyim tarzı giderek daha çok rahat ve günlük giysilere kayıyor. Ancak örneğin potansiyel bir müşteri ile ilk buluşmaya gidiyorsanız klasik bir takım giymek en iyisidir. Çünkü ilk etkiyi yapmak için sadece tek bir şansınız vardır.

Bakımlı olmak: Bill Gates gibi dahi girişimciler özensiz halleriyle de iş dünyasında kabul görürler. Bunun nedeni onların çok zeki olmasıdır. Fakat sizin bizim gibi iş dünyasının sıradan insanları söz konusu olduğunda aynı yöntem işlersiz kalır. Bakımlı olanlar dağınıklara tercih edilir.

Ünlülerin burçlarını biliyor musunuz?

Ünlülerin burçlarını biliyor musunuz?

Ünlülerin de yıldız haritası var...
İşte gösteri dünyasının ünlülerinin doğum tarihi ve burçları...


Beren Saat

20 Şubat 1984 doğumlu olan Saat balık burcu.

Hadise
22 Ekim 1985. Seksi şarkıcı terazi burcu.

Sinem Kobal
17 Ağustos 1987 doğumlu. Aslan burcu.

Serdar Ortaç
16 Şubat 1971.Ortaç kova burcu

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Kendimizi Ne Kadar Yaşayabiliyoruz?

Kendimizi Ne Kadar Yaşayabiliyoruz? Oysa…
Beni ne tanımlayabilir? Hissetmeye çalışıyorum kendimi, bir an orada, bir an burada olan ben nasıl kalıplara sığarım ve ‘sanki’ gibi yaşarım? J Her an keşfederken yeni bir beni, öyleymişim gibi nasıl yaşayabilirim?

Belki pek çoğumuzun yaşayıp fark ettiği bu durum beni kendi içimde kaybolmaya götürmüştür, derin düşünce hallerinde bulabildiğim kendimle coşku dolmuşumdur her defasında. Ve gerçekten yaşayan insanlar her zaman ilgimi çekmişlerdir. Aslında kendime olan merakım, kendimi bilmek isteğim, beni birçok olay ve kişiyle karşılaştırmıştır. Yaşamıma eşlik eden tüm yansımalarıma birer parçamı bana gösterdikleri için minnettarım.

İnanç Sistemimiz ve Biz

İnanç Sistemimiz ve Biz
Zaman zaman kendimize sorarız, başımıza gelen olayların sorumlusu kim? Bilinçli aklımız olmadığına göre ya bizim dışımızda birileridir ya da bizim farkındalıksızlık içindeki zihnimiz… Evet akıllıyız ve aklımızı mantığımızı kullandığımızda kendimiz için asla kötü bir şeyi talep etmeyiz tam aksine sürekli kendimiz için iyi bir şeyler yapmaya çalışır dururuz... Ama yaşam döngüsü hiçte öyle gerçekleşmez yada deneyimler düşündüklerimizin dışına çıkar, istemediğimiz olaylarla karşı karşıya buluruz kendimizi. Peki o zaman eğer dışarıda birileri suçlu değilse ki artık bunu biliyoruz, o zaman bu durum bizim farkındalıksızlık içindeki zihnimin bir ürünüdür.

Bu durum zihnimizin yaşam olgularına nasıl baktığı ile alakalıdır. Olguları sadece olgu olarak görmek yerine onları sorun olarak algılamamızdan kaynaklanmaktadır.