Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

9 Temmuz 2015 Perşembe

Kot pantolonun kökenleri ve evrimi


Çivit mavi renkte katlanan paçalardan bol paça modellere, oradan da bugünkü dar paçalara kadar gelen ve biçimi sık sık değişen kot pantolon, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra moda dünyasının vazgeçilmez bir unsuru oldu. Bu pantolonun ortaya çıkışı ise tümüyle kullanışlı ve dayanıklı olma özelliğine dayanıyor.
Levi Strauss kot pantolonun yaratıcılarından biri olarak görülüyor. İlk kot pantolon 1873’te, California’daki Altına

Deliler Kasabası: Tarih boyunca tehlikeli moda akımları

Deliler Kasabası: Tarih boyunca tehlikeli moda akımları: “Moda kurbanı” deyimine yeni anlam katan kişilerden biri 35 yaşındaki Avustralyalı kadın oldu. Kompartman sendromu  adı verilen bir raha...

16 Haziran 2015 Salı

Evrenin sonuna dair dört teori


Bilim insanlarına göre evren dört şekilde son bulabilir: büyük donma, büyük çökme, büyük değişim, büyük parçalanma.
Bilim insanları 6 milyar yıl sonra Dünya’nın muhtemelen yok olacağına inanıyor. Güneş sönerken kızıl bir deve dönüşüp gezegenimizi yutunca…
Oysa Dünya, güneş sistemindeki gezegenlerden sadece biri ve Güneş, galaksideki milyarlarca yıldızdan biri ve evrenin sadece görebildiğimiz kısmında yüz milyarlarca galaksi var. Onların sonu nasıl olacak? Evren nasıl sona erecek?
Bu konuda daha az fikir birliği var. Hatta evrenin ani ve kesin bir sonu olacak mı yoksa yavaş yavaş mı kaybolacak onu da bilmiyoruz. Mevcut fizik bilgimiz evrenin altüst oluşuna dair birkaç senaryo sunuyor.

Büyük Donma








null
Evrenin sonu ile ilgili ilk ipucu termodinamiğe, yani ısı devinim bilimine dayanıyor. Fakat evrenin ısıya dayalı ölümünden ateşte yanıp kavrulma anlaşılmamalı. Tersine ısı farklarının ölümü olarak düşünülmeli.
Bu kulağa daha az korkunç gelse de aslında ısı ölümü yanıp kül olmaktan daha kötü. Çünkü hayattaki

6 Haziran 2015 Cumartesi

Deliler Kasabası: Uzayda nasıl çocuk yetiştirilir?

Deliler Kasabası: Uzayda nasıl çocuk yetiştirilir?: Rocket Man adlı şarkısında Elton John, “Mars çocuk yetiştirilecek yer değil” diyordu. Fakat insanlar önümüzdeki 50 yıl içinde Mars’ta k...

1 Haziran 2015 Pazartesi

Yaşam Enerji: Uyurken vücudumuzda neler oluyor?

Yaşam Enerji: Uyurken vücudumuzda neler oluyor?: Uyku yaşamın ayrılmaz bir parçası. Ama dikkatle düşünülürse, tuhaf bir şey: her akşam kendimizden geçip, hareketlerimizin kontrolünü bırak...





 Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng ShuiMetafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ...Astroloji Burçlar,fallar,tarot,Rüya Analizi

Uykudayken Eğitim

Beynin uykudayken eğitilmesinin, farkında olmadan ırklar ya da cinsiyetler arasında ayrım yapanlarda ön yargıların azalmasını mümkün kıldığı ortaya çıktı.
ABD'de, Chicago'daki Northwestern üniversitesinden bir ekip, 40 kişi üzerinde bir deney yaptı.
Deneklere, aynı gün içinde yaptıkları bir alıştırmayı hatırlatmak için uyurken bazı sesler dinletildi.
Science adlı dergide yayınlanan araştırma sonuçları, ön yargıların azaldığını ve bu durumun en az bir hafta sürdüğünü gösterdi.

30 Mayıs 2015 Cumartesi

John Nash Kimdir? John Nash Hayatı..


Elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz John Nash kimdir ?
Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi'nin fotoğrafı.

Aramızdan ayrılan Nobel Ödüllü Ünlü Matematikçi John Nash ve eşini saygıyla anıyoruz.
John Nash Kimdir?
Hayatı film konusu olan, birçok kişinin Russell Crowe'un "Akıl Oyunları" filmi ile tanıdığı ünlü matematikçi John Nash, 13 Haziran 1928'de Bati Virginia'da doğdu. Princeton’da doktora tezi, “Oyun Teorisi” üstüneydi. Bir gün fakültedeyken “Uzaylıların gizli bir mesajı bu ve onu sadece ben çözebilirim” dedi. Bu, Nash’ın akli dengesini yitirmekte olduğunun ilk belirtisiydi. Bir süre sonra şizofreni teşhisiyle özel bir kliniğe yatırıldı. Nash daha sonra bu konu ile ilgili “ama bu fikirler bana, aynen matematikle ilgili fikirlerin geldiği yoldan ve o şekilde geliyorlar.” diye ifade etmiştir. 90'lı yıllardan sonra iyileşerek derslere tekrar girmeye başladı.

22 Mart 2015 Pazar

Kötü olana gözümüzü kapatarak, iyi olanı göremeyiz..


indigo dergi- Bayram Sarı
O’nun varlığını bir kez daha duyumsamak için, geceden bize sırrını açıklamasını diledik. Gökteki yıldızlar kadar çoktu saklananlar ama biz sadece bir tek sırrı merak ediyorduk. İçimizdeki özlemi ve aşkı canlandıracak bir sırrın açıklanmasını! Kesinleşmiş bir sonun değiştirilme olasılığı kadar düşüktü ümit etmek ve ölmek için de yaşamak için de beklemenin bir anlamı kalmıyordu. Güzel olan, tüm imkansızlıklara rağmen, O’nun hayalini yanımıza çağırmaktı belki. Kaçmayı, şimdiye kadar gerçeklik kabul edilen renksizlikten dolayı seçiyorduk ve yönümüz gökkuşağıydı. Kendi rengimiz ise, gece siyahının içinde kızıl bir önsöz olabilirdi ancak!
Gitmelerin ve yola düşmelerin, geri dönüş olmazsa bir anlamı olabilirdi. Birlikteliklerin, aşkların ve

25 Ocak 2015 Pazar

Dünyaya popona atılan bir şamar ile gelirsin..


 Çocuk; daha anne rahminden çıkar çıkmaz ayrılık yüzünden korkmaya başlar. Bu ayrılıktan önce onda bir korku yoktur. Çünkü yalnız değildir. Anne rahmi en konforlu yerdir, çocuk orada yüzüp durmaktadır. Hiçbir çaba sarf etmeden tüm ihtiyaçları karşılanmaktadır. Endişe yok, sorun yok, açlık yok, işsizlik yok, savaşlar ve ölüm yok. Anne karnında olduğu için korkuları da yoktur. Korkması için bir sebep de yoktur ortalarda ama rahimden çıktığında hayatının en büyük şokunu yaşar.
Ölüm bile böylesi büyük bir şok değildir. Çünkü ölüm uyarmadan gelmektedir ve büyük olasılıkla da bilinçsiz bir haldeyken gelecektir ona... Çocuk annesinin rahminden çıkarken bilinçli bir haldedir. Aslında ilk kez bilinçli olmaya başlıyordur. Onun huzurla dolu olan dokuz aylık uzun uykusunu altüst etmişsindir ve annesi ile olan bağını

14 Ocak 2015 Çarşamba

Nümeroloji ile Kehanet


 Nümeroloji, her şeyin sayılara indirgenebileceği dolayısıyla her şeyin sayılarla ifade edilebileceği fikrinden hareket ederek, geleceğe ait kehanetlerde veya kişilerin karakterlerini yorumlamada sayıların kullanılmasıdır. Yunan ve İbrani alfabelerinde her harf bir sayıyı gösteriyordu. Nümerolojide de yazı veya isimlerdeki harflere sayılar yerleştirilir, bunlara bakarak mevcut durum ve geleceğe yönelik kehanetlerde bulunulur.
Zamanla bu yöntem kutsal kitaplarda da aynı şekilde bir takım gizli mesajlar ve geleceğe ait bilgiler arama çalışmalarına dönüştü.

Konuşurken kendini çıkardan kurtar.


DÜŞÜNCE VE KONUŞMADA ORTAYA ÇIKAN

KARALAMA VE YIPRATMA
İnsanı tanımadan bilmeyerek söyleyeceğin bir şey insanı karalar ve yıpratır. Kimseye aslını bilmeden konuşma insanı karalar ve yıpratır. İftira atarak konuşma insanı karalar ve yıpratırsın, aslı ortaya çıksa bile izi kalır. Kimseye ispatlamadan konuşma insanı karalar ve yıpratır.
İnsanları karalamak ve yıpratmak istemiyorsan. Kimsenin arkasından konuşma. Kimseyi kendi lehine bir şey söyleme. Yaptığın konuşmayı kılıfına göre konuşma. Konuşurken kendini çıkardan kurtar.

KILIFINA GÖRE SÖYLEME

İşe uygun söylemeye çalışma. Yapılan şeye uygun, kendine göre söyleme. Yapılan şeyin benzerini söylemeye çalışmak, yapılana uygun söylemek.
Kendini haklı çıkarmak ve karşı tarafı karalamak, yıpratmak amaçlıdır. Söylenen yalandır, kendini

10 Ocak 2015 Cumartesi

Sosyal dışlanma olgusu



Dışlanma algısının internet bağımlılığına etkisi

Bedensel engelli gençlerin yaşadıkları sosyal dışlanma olgusu ile internet kullanım alışkanlıkları arasındaki ilişki Türkiye’de ilk kez bilimsel olarak araştırıldı ve kitap haline getirildi.


Dışlanma algısının internet bağımlılığına etkisi
 (İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyeleri)SosyologYrd. Doç. Dr. Esra Köten ve Yrd. Doç. Dr. Barış Erdoğan’ın Gençlik ve Spor Bakanlığı desteğiyle Türkiye çapında gerçekleştirdikleri araştırma “Engelli Gençler, Sosyal Dışlanma ve İnternet” adıyla kitap olarak İGÜ Yayınları’ndan çıktı. 8 İlde 14-29 yaş arası 31 gençle derinlemesine görüşmeler yapan sosyologlar, Türkiye çapında da 408 kişiye anket uygulayarak internetin bedensel engelli gençler üzerinde etkileri konusunda yeni bir bakış açısı ortaya koydular.

İstanbul Times Haber Merkezi
Araştırmanızın çıkış noktası neydi?
Esra Köten:Resmi istatistiklere göre Türkiye nüfusunun %12,9’u engelli. Ancak engelsiz bireyi “normal” ya da “standart” kabul ederek inşa edilen kentsel, toplumsal düzen engelli bireyleri toplumsal hayattan dışlıyor, işte, okulda,