Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

10 Ocak 2015 Cumartesi

Sosyal dışlanma olgusu



Dışlanma algısının internet bağımlılığına etkisi

Bedensel engelli gençlerin yaşadıkları sosyal dışlanma olgusu ile internet kullanım alışkanlıkları arasındaki ilişki Türkiye’de ilk kez bilimsel olarak araştırıldı ve kitap haline getirildi.


Dışlanma algısının internet bağımlılığına etkisi
 (İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyeleri)SosyologYrd. Doç. Dr. Esra Köten ve Yrd. Doç. Dr. Barış Erdoğan’ın Gençlik ve Spor Bakanlığı desteğiyle Türkiye çapında gerçekleştirdikleri araştırma “Engelli Gençler, Sosyal Dışlanma ve İnternet” adıyla kitap olarak İGÜ Yayınları’ndan çıktı. 8 İlde 14-29 yaş arası 31 gençle derinlemesine görüşmeler yapan sosyologlar, Türkiye çapında da 408 kişiye anket uygulayarak internetin bedensel engelli gençler üzerinde etkileri konusunda yeni bir bakış açısı ortaya koydular.

İstanbul Times Haber Merkezi
Araştırmanızın çıkış noktası neydi?
Esra Köten:Resmi istatistiklere göre Türkiye nüfusunun %12,9’u engelli. Ancak engelsiz bireyi “normal” ya da “standart” kabul ederek inşa edilen kentsel, toplumsal düzen engelli bireyleri toplumsal hayattan dışlıyor, işte, okulda,
toplu taşıma araçlarında onları görünmezleştiriyor.
Buna karşılık son yıllarda, engellilerin,özellikle de gençlerin eğitim, iş ve diğer kamu hizmetlerinden daha iyi yararlanabilmeleri ya da kendilerine yeni arkadaş çevreleri edinmeleri için internet temelli sosyal politikalar üretildiğini gördük ve bunları sorguma ihtiyacı duyduk. İnternetin, özellikle sosyal ağların sanıldığı kadar sosyalleşmeyi desteklemeyeceği, aksine sosyal dışlanmayı farklı formlarda yeniden üretebileceği sorunsalınsan yola çıktık.
Bedensel engelli gençler toplumdan nasıl dışlanıyorlar?
Barış Erdoğan:Engelli gençler başkalarıyla iletişime geçmek ve sosyal çevrelerini genişletmek istiyorlar. Ancak kentin yapısal engellemeleri bedensel engelli gençlerin toplumsal hayata katılmaları önünde büyük bir engel oluşturuyor. Rakamlar da bu durumu kanıtlıyor. Anketimize katılan her dört kişiden üçü yaşadıkları şehrin fiziki koşulları daha uygun olsa evde daha az vakit geçireceklerini söylüyor.
Esra Köten:Örneğin gençlerin %63’ü ulaşım araçlarını kullanamıyor. Sadece %29’u her gün evden dışarı çıkabiliyor. Yarısına yakınının ise bir günde ev dışında geçirdiği zaman iki saatten az. Bu kısıtlı zaman ise çoğunlukla evin önü, evin bulunduğu sokak veya mahalle içinde geçiyor. 
Böylesine dar bir alana kıstırılmış şekilde yaşamak ne gibi sonuçlar doğuruyor engelli gençlerin hayatında?
Esra Köten:Haliyle ev ve kapı önünde geçen dar alanda yeni tanışıklıklar kurulamıyor ve farklı sosyal çevrelere girme imkanı olamıyor. Engelli genç, eğitim ve iş olanaklarından geri kalıyor. Yalnızlaşıyor ve iyi eğitim alamadığı için işsiz kalıyor ya da çoğu zamanniteliksiz bir işte çalışıyor. Bu olumsuz koşullar onuyoksullaştırıyor. Bir kısır döngü gibi bu süreçler birbirlerini üretiyorlar. Sonuçta genç farklı sosyal dışlanma biçimlerini doğrudan ya da dolaylı olarak hayatı boyunca yaşıyor.
Evden çıkamayan genç ne yapıyor?
Barış Erdoğan:Toplumsal yaşamın her alanından dışlanan bedensel engelli gençler için internet kapalı ev ortamında “dış dünyaya açılan” bir pencere olarak karşımıza çıkıyor. Katılımcıların %35’inin günde 6-8 saat ve %15’inin ise 9 saat ve daha fazla internette zaman geçirdiklerini gördük. Toplumsal yaşamdan kopuk bir hayat sürmeye itilen bireyler gerçek hayatta yoksunluğunu hissettikleri sosyal çevreye sanal ağlar üzerinden erişmeye çabalıyorlar.
Esra Köten:Engelli gençlerin üçte ikisine yakını, yüzde %64’ü, dışarıdaki sosyal etkinliklere katılamadığı için internet kullandığını ifade ediyor. Yaklaşık aynı orandaki engelli genç, %67, “dışarıya daha çok çıkabilseydim interneti daha az kullanırdım” diyor. Yalnızca bu iki veri bile başlı başına internet kullanımının bedensel engelli gençler için bir tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
Peki gençlerin sosyal ağlardaki deneyimleri nasıl oluyor? Sosyalleşebiliyorlar mı?

Esra Köten:Gençlerin sosyal ağlarda yaşadıkları deneyimler sorunlarla dolu ve tek başına internet sosyalleşmeyi artırmadığı gibi sorunları daha da ağırlaştırabiliyor. Sanal sosyal ağlar öncelikle gerçek hayatta hali hazırda var olan arkadaşlık ya da iş ağlarının korunmasında ve kesintiye uğramış olanların canlandırılmasında işe yarıyor.
Barış Erdoğan:Gerçek hayatla ilişkisi olmayan sanal kontakların ve arkadaşların niceliksel artışının sosyal hayata, sosyal sermayeye ve sosyalleşmeye bir katkısı olmuyor. Bazı görüşülenlerce “çok iyi dostluklar” diye ifade edilen iletişim, fotoğraf paylaşma ve birbirini takip etme şeklinde cereyan ediyor. Bu durumda sanal ortamdaki sosyal sermaye, halihazırda var olan aile, yakın akrabalar ve birkaç arkadaştan oluşan sosyal sermayenin ötesine geçemiyor.
Engelli gençlerin yine de yakın çevrelerinden, mahallelerinden gerçek arkadaşlar edinme fırsatları yok mu?
Esra Köten:Çocukluk çağında ev, mahalle ortamında engellin çok fazla farkına varılmayabiliyor. Yakın çocukluk arkadaşları oluyor. Ama evde kapalı olarak yaşayan engelli bireyin yaşam ritmi okula giden ya da çalışan akranlarınınkinden zaman içinde farklılaşıyor. Yaş ilerledikçe onlar okula, işe gidiyor; evden çıkamayan genç ise çevresindeki gerçek sosyal hayattan ve sınırlı sosyal çevresinden daha da uzaklaşıyor.
Barış Erdoğan:Hayatın akışından uzaklaşan engelli genç, çevrimiçi halde bulunan, uzaklarda yaşayan ama sanal iletişim kurmaya daha uygun olan insanlara yöneliyor. Ama daha öncede değindiğimiz gibi bu ilişkiler derinlikten yoksun oluyor. “N’aber, nasılsın”dan çok fazla ileriye gitmiyor.
Sosyalleşirken ilgi duyulan cinsle ilişkiler nasıl oluyor?
Barış Erdoğan:Engelli gençler özellikle “karşı cins” ile sosyal ağlar üzerinde gerçek hayata kıyasla daha kolay iletişim kuruyorlar. Fiziksel görünüm ve imajlardan yalıtılmış, kelimelerin egemen olduğu sosyal medya üzerinden kurulan iletişimde bedensel engellerin yarattığı sorunlar en aza iniyor.
Esra Köten:En azından gerçek hayata göre daha eşit bir düzeyde sohbet başlıyor ve genelde muhabbetin başında engellilik saklanıyor, en azından söylenmiyor. Engelliliğini daha sonra açıklayanlar ise zaman zaman hoş olmayan deneyimler yaşıyorlar. Mesela karşı taraf tarafından arkadaş listesinden çıkarılıyorlar, engelleniyorlar.
İnternetteki dostlukları gerçek hayata taşımayı başarabilenler var mı?
Barış Erdoğan:İnternette tanıştıkları kişilerle yüz yüze de görüşen gençler var. Bunlar çoğunlukla ya okula devam ediyor, ya bir dernek ya da spor kulübüne üye olarak düzenli faaliyetlere katılıyor ya da ücretli bir işte çalışıyorlar. Yeni tanışıklıklar da genellikle bu eksenler üzerinden kuruluyor.
O zaman gerçek hayatta zaten sosyal olanlar, sanal ağlarda da daha sosyal oluyorlar ve sağlıklı ilişkiler kurabiliyorlar?
Esra Köten:Evet.Örneğin spor yapan ve kulüp faaliyetlerine katılanların internette önceden tanımadıkları insanlarla sohbet etme ve bir araya gelme olasılığının daha fazla olduğu görülüyor. Son yıllarda spor yapmaya başlayan gençlerin tümü, bundan önceki hayatları ile şimdikini birbirinden açıkça ayırıyor.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Esra Köten:Engelli insanları internete yönlendirmenin bir çözüm olmadığı ortada. İnternet üzerinden bir işte evden çalışmak,uzaktan eğitim almak ya da sosyal-kültürel etkinlikleri takip etmek onları toplumdan daha da dışlıyor, görünmez kılıyor. Örneğin örgün eğitime katılan engelli gençlerle açık öğretime devam eden engelli gençlerin internet kullanma alışkanlıkları, sosyal ağlardaki arkadaşlıklarının kalitesi arasında birinciler lehine önemli farklılıklar var.
Barış Erdoğan:Bu nedenle yapılması gereken,sadece internete bel bağlamaktansa gerçek dünyadaki engelleri azaltmak, mümkünse tamamıyla kaldırmak.Bu durum sağlanmadıkça bedensel engelli gençlerin sanal ve gerçek dünyada tam anlamıyla toplumsallaşmaları, toplumla bütünleşmeleri ve topluma dahil edilmeleri mümkün görünmüyor.
Yaşam ve İnsan için herşey Genel Kültür, Bilgi Bankası

Hiç yorum yok: