Dışlanma algısının internet bağımlılığına etkisi
Bedensel engelli gençlerin yaşadıkları sosyal dışlanma olgusu ile internet kullanım alışkanlıkları arasındaki ilişki Türkiye’de ilk kez bilimsel olarak araştırıldı ve kitap haline getirildi.
İstanbul Times Haber Merkezi
Araştırmanızın çıkış noktası neydi?
Esra Köten:Resmi
istatistiklere göre Türkiye nüfusunun %12,9’u engelli. Ancak engelsiz
bireyi “normal” ya da “standart” kabul ederek inşa edilen kentsel,
toplumsal düzen engelli bireyleri toplumsal hayattan dışlıyor, işte,
okulda,
toplu taşıma araçlarında onları görünmezleştiriyor.
Buna karşılık son
yıllarda, engellilerin,özellikle de gençlerin eğitim, iş ve diğer kamu
hizmetlerinden daha iyi yararlanabilmeleri ya da kendilerine yeni
arkadaş çevreleri edinmeleri için internet temelli sosyal politikalar
üretildiğini gördük ve bunları sorguma ihtiyacı duyduk. İnternetin,
özellikle sosyal ağların sanıldığı kadar sosyalleşmeyi desteklemeyeceği,
aksine sosyal dışlanmayı farklı formlarda yeniden üretebileceği
sorunsalınsan yola çıktık.
Bedensel engelli gençler toplumdan nasıl dışlanıyorlar?
Barış Erdoğan:Engelli gençler başkalarıyla iletişime geçmek ve sosyal çevrelerini genişletmek istiyorlar. Ancak
kentin yapısal engellemeleri bedensel engelli gençlerin toplumsal
hayata katılmaları önünde büyük bir engel oluşturuyor. Rakamlar da bu
durumu kanıtlıyor. Anketimize katılan her dört kişiden üçü yaşadıkları
şehrin fiziki koşulları daha uygun olsa evde daha az vakit
geçireceklerini söylüyor.
Esra Köten:Örneğin gençlerin %63’ü ulaşım araçlarını kullanamıyor. Sadece %29’u her gün evden dışarı çıkabiliyor. Yarısına yakınının ise bir günde ev dışında geçirdiği zaman iki
saatten az. Bu kısıtlı zaman ise çoğunlukla evin önü, evin bulunduğu
sokak veya mahalle içinde geçiyor.
Böylesine dar bir alana kıstırılmış şekilde yaşamak ne gibi sonuçlar doğuruyor engelli gençlerin hayatında?
Esra Köten:Haliyle ev ve kapı önünde geçen dar alanda yeni
tanışıklıklar kurulamıyor ve farklı sosyal çevrelere girme imkanı
olamıyor. Engelli genç,
eğitim ve iş olanaklarından geri kalıyor. Yalnızlaşıyor ve iyi eğitim
alamadığı için işsiz kalıyor ya da çoğu zamanniteliksiz bir işte
çalışıyor. Bu olumsuz koşullar onuyoksullaştırıyor. Bir kısır döngü gibi
bu süreçler birbirlerini üretiyorlar. Sonuçta genç farklı sosyal dışlanma biçimlerini doğrudan ya da dolaylı olarak hayatı boyunca yaşıyor.
Evden çıkamayan genç ne yapıyor?
Barış Erdoğan:Toplumsal
yaşamın her alanından dışlanan bedensel engelli gençler için internet
kapalı ev ortamında “dış dünyaya açılan” bir pencere olarak karşımıza
çıkıyor. Katılımcıların %35’inin günde 6-8 saat ve %15’inin ise 9 saat
ve daha fazla internette zaman geçirdiklerini gördük. Toplumsal
yaşamdan kopuk bir hayat sürmeye itilen bireyler gerçek hayatta
yoksunluğunu hissettikleri sosyal çevreye sanal ağlar üzerinden erişmeye
çabalıyorlar.
Esra Köten:Engelli
gençlerin üçte ikisine yakını, yüzde %64’ü, dışarıdaki sosyal
etkinliklere katılamadığı için internet kullandığını ifade ediyor.
Yaklaşık aynı orandaki engelli genç, %67, “dışarıya daha çok
çıkabilseydim interneti daha az kullanırdım” diyor. Yalnızca bu iki veri
bile başlı başına internet kullanımının bedensel engelli gençler için
bir tercihten öte zorunluluk olduğunu gösteriyor.
Peki gençlerin sosyal ağlardaki deneyimleri nasıl oluyor? Sosyalleşebiliyorlar mı?
Esra Köten:Gençlerin sosyal ağlarda yaşadıkları deneyimler sorunlarla dolu ve tek başına internet sosyalleşmeyi artırmadığı gibi sorunları daha da ağırlaştırabiliyor. Sanal sosyal ağlar öncelikle gerçek hayatta hali hazırda var olan arkadaşlık ya da iş ağlarının korunmasında ve kesintiye uğramış olanların canlandırılmasında işe yarıyor.
Esra Köten:Gençlerin sosyal ağlarda yaşadıkları deneyimler sorunlarla dolu ve tek başına internet sosyalleşmeyi artırmadığı gibi sorunları daha da ağırlaştırabiliyor. Sanal sosyal ağlar öncelikle gerçek hayatta hali hazırda var olan arkadaşlık ya da iş ağlarının korunmasında ve kesintiye uğramış olanların canlandırılmasında işe yarıyor.
Barış Erdoğan:Gerçek
hayatla ilişkisi olmayan sanal kontakların ve arkadaşların niceliksel
artışının sosyal hayata, sosyal sermayeye ve sosyalleşmeye bir katkısı
olmuyor. Bazı görüşülenlerce “çok iyi dostluklar” diye ifade edilen
iletişim, fotoğraf paylaşma ve birbirini takip etme şeklinde cereyan
ediyor. Bu durumda sanal ortamdaki sosyal sermaye, halihazırda var olan
aile, yakın akrabalar ve birkaç arkadaştan oluşan sosyal sermayenin
ötesine geçemiyor.
Engelli gençlerin yine de yakın çevrelerinden, mahallelerinden gerçek arkadaşlar edinme fırsatları yok mu?
Esra Köten:Çocukluk
çağında ev, mahalle ortamında engellin çok fazla farkına
varılmayabiliyor. Yakın çocukluk arkadaşları oluyor. Ama evde kapalı
olarak yaşayan engelli bireyin yaşam ritmi okula giden ya da çalışan
akranlarınınkinden zaman içinde farklılaşıyor. Yaş ilerledikçe onlar
okula, işe gidiyor; evden çıkamayan genç ise çevresindeki gerçek sosyal
hayattan ve sınırlı sosyal çevresinden daha da uzaklaşıyor.
Barış Erdoğan:Hayatın
akışından uzaklaşan engelli genç, çevrimiçi halde bulunan, uzaklarda
yaşayan ama sanal iletişim kurmaya daha uygun olan insanlara yöneliyor.
Ama daha öncede değindiğimiz gibi bu ilişkiler derinlikten yoksun
oluyor. “N’aber, nasılsın”dan çok fazla ileriye gitmiyor.
Sosyalleşirken ilgi duyulan cinsle ilişkiler nasıl oluyor?
Barış Erdoğan:Engelli gençler özellikle “karşı cins” ile sosyal
ağlar üzerinde gerçek hayata kıyasla daha kolay iletişim kuruyorlar.
Fiziksel görünüm ve imajlardan yalıtılmış, kelimelerin egemen olduğu
sosyal medya üzerinden kurulan iletişimde bedensel engellerin yarattığı
sorunlar en aza iniyor.
Esra Köten:En azından gerçek hayata göre daha eşit bir
düzeyde sohbet başlıyor ve genelde muhabbetin başında engellilik
saklanıyor, en azından söylenmiyor. Engelliliğini daha sonra
açıklayanlar ise zaman zaman hoş olmayan deneyimler yaşıyorlar. Mesela
karşı taraf tarafından arkadaş listesinden çıkarılıyorlar,
engelleniyorlar.
İnternetteki dostlukları gerçek hayata taşımayı başarabilenler var mı?
Barış Erdoğan:İnternette
tanıştıkları kişilerle yüz yüze de görüşen gençler var. Bunlar
çoğunlukla ya okula devam ediyor, ya bir dernek ya da spor kulübüne üye
olarak düzenli faaliyetlere katılıyor ya da ücretli bir işte
çalışıyorlar. Yeni tanışıklıklar da genellikle bu eksenler üzerinden
kuruluyor.
O zaman gerçek hayatta zaten sosyal olanlar, sanal ağlarda da daha sosyal oluyorlar ve sağlıklı ilişkiler kurabiliyorlar?
Esra Köten:Evet.Örneğin
spor yapan ve kulüp faaliyetlerine katılanların internette önceden
tanımadıkları insanlarla sohbet etme ve bir araya gelme olasılığının
daha fazla olduğu görülüyor. Son yıllarda spor yapmaya başlayan
gençlerin tümü, bundan önceki hayatları ile şimdikini birbirinden açıkça
ayırıyor.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Esra Köten:Engelli
insanları internete yönlendirmenin bir çözüm olmadığı ortada. İnternet
üzerinden bir işte evden çalışmak,uzaktan eğitim almak ya da
sosyal-kültürel etkinlikleri takip etmek onları toplumdan daha da
dışlıyor, görünmez kılıyor. Örneğin örgün eğitime katılan engelli
gençlerle açık öğretime devam eden engelli gençlerin internet kullanma
alışkanlıkları, sosyal ağlardaki arkadaşlıklarının kalitesi arasında
birinciler lehine önemli farklılıklar var.
Barış Erdoğan:Bu nedenle yapılması gereken,sadece internete bel bağlamaktansa gerçek dünyadaki engelleri azaltmak, mümkünse tamamıyla kaldırmak.Bu
durum sağlanmadıkça bedensel engelli gençlerin sanal ve gerçek dünyada
tam anlamıyla toplumsallaşmaları, toplumla bütünleşmeleri ve topluma
dahil edilmeleri mümkün görünmüyor.Yaşam ve İnsan için herşey Genel Kültür, Bilgi Bankası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder