Mantık ile ilgili birçok esere kabaca göz gezdirdim. Bu yazıda bu kabataslak okumanın bende bıraktığı intibaları hızlıca not edecek ve beraberinde getirdiği soruları kendime soracağım. Uzun bir yazı dizisine kabaca bir giriş mahiyetinde olacak. Başın başında insan ne zaman mantıklı olmaya karar verdi diye sorduğumuzda, mantık meselesini tekâmül nazariyeleri içinde ele almanın gerekli olduğunu ve oradan da antropolojinin yedek bir meselesi olduğunu kabule zorlanırız. Mantıklı olmaya karar vermek gibi bir kırılma noktasında o aydınlanmanın sebebi ise bizlere muallak kaldığından, mantık meselesini tartışacak, konuşacak zemini bulamayız.
Sanıldığının aksine hümanizm, “sevgi” anlatan psikolojik derinliği olan, sübjektif bir kavram değil, felsefi temelli objektif bir kavramdır. Hümanizm, dünyayı anlama çabasında tanrı-merkezci anlayışın terk edilmesi, insan-merkezci bakış açısının benimsenmesidir.