Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

8 Mayıs 2011 Pazar

İlişkiyi Şifalandırma- Anima Animus Meditasyonu

İlişkiyi Şifalandırma- Anima Animus Meditasyonu
Bir çoğumuz için “Karşı Cinsle İlişkiler” en çok zorlandığımız alandır…

İlişki kurmakta ve devam ettirmekte problem yaşamakta veya bir türlü istediğimiz ve beklediğimiz o “doyumlu” ilişkiye ulaşamamaktayız… Yaşadığımız ilişkide ise hiç de mutlu değiliz… Ya devamlı partner değiştiriyoruz… Ya da hiç partnerimiz olmuyor…


Çarşamba akşamı, çoğumuzun yaşamakta olduğu “özel ilişki” konusuna çok farklı bir bakış açısından bakacağız… Ve içimizdeki Anima ve Animus ile tanışacağız… İçimizdeki Eril ve Dişil enerjilerin yansıtma dinamiğimizi fark edecek, terazimizin dengesinin niçin kaymış olduğunu hep birlikte göreceğiz… Ve, “Nasıl” düzeltebileceğimizi anlayacağız…

Her erkeğin içinde dişil, her kadının içinde eril özellikler mevcuttur. Her kadının bilinçaltında Animus (eril yön), her erkeğin bilinçaltında Anima (dişil yön) vardır. Bu yönlerimizin tam olarak farkında olup onları bir denge içine tutabilirsek içsel bir bütünlüğe ulaşırız. Eril ve dişil yönlerini kendi ruhuna entegre edememiş ve bunları dışarıda arayan kişilerin ilişkilerinde sorun yaşayacakları kesindir. İlişkimizin kaderi her zaman kendimizde ve bilinçaltımızdaki Anima ve Animus’ta saklıdır.

Çalışmamıza öncelikle içimizdeki Anima ve Animus’un ne olduğunu, nasıl bizim karşı cinsle olan tüm ilişkilerimizi etkilediklerini anlayacağız. Bunun ardından, içimizdeki dişi ve erkek enerjisini dengelemek ve eril ve dişil yönümüzle barışmamızı sağlayacak bir denge meditasyonu yapacağız… En sonunda da içimizdeki Anima ve Animusu birleştirerek aralarında kutsal bir bağ oluşturacağımız derin bir ritüel gerçekleştirerek yoğun bir sevgiyi deneyimleyeceğiz.

Bu meditasyon ile hem kendimiz şifalanacağız, hem de ilişkilerimizi şifalandıracağız… Bir kez daha tüm gücün ve mucizenin kendi içimizde olduğunun farkına varacağız.

Hayata benzeyen bir filmde mi rol almak yoksa filme benzeyen bir hayat mı yaşamak isterdiniz?

Kuantum Drama -

Hayat, -bir bakıma- bir sinema filmi gibidir. Sinema mı hayata benzer yoksa hayat mı sinemaya, hala tartışılıyor. “Hayatım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti” deyişi de hayatın sinemayla olan ilişkisinin toplum tarafından nasıl özümsendiğinin bir göstergesidir. Eğer hayatı bir filme benzetirsek, her an “sahneleri” ve her gün “sekansları” oluşturur. Biz, çoğu zaman fark etmesek de mükemmel bir kurguya sahiptir. Hepimiz, adına “hayatım” dediğimiz bir filmin içinde oynarız.
Bu filmde bizim dışımızda daha birçok “oyuncu” vardır. Değişik mekanlarda, değişik kostümlerle ve değişik makyajlarla süsleriz bu filmi. Ve her birimizin biricik rolleri vardır. Bu roller, doğduğumuz andan itibaren bize bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde sufle edilmeye başlanır. Ve bir zaman gelir ki, senaryoda hata ya da eksik aramaya başlarız. Çünkü biz aslında başka rolleri kendimize yakıştırırken senaryo buna engel olur. Ya da bazen oynadığımız rolden memnunken bir anda senaryo değişiverir. Bunun nedeni, genellikle, kendi filmimizi başkalarının yönetmesidir. Halbuki herkesin kendi filmini yazmaya, oynamaya ve yönetmeye hakkı ve becerisi vardır.

Kuantum Drama sayesinde, kişinin aile yaşamının “drama”sı sahnelenir. Aile içindeki tüm ilişkiler, perde arkasında kalan ve bu ilişkileri etkileyen durumlar, duygular, biçilmiş roller ve beklentiler ortaya serilir. Danışan, dramanın dışında kalır ve belki de hayatında ilk defa önünde sahnelenen bu oyunu dışarıdan izleme şansını elde eder. Anne-baba ve atalardan taşınan inançlar, duygular, roller, yükler, sorumluluklar ve ağırlıklar fark edilir, iade edilir ve kişi özgürleşir. Bu özgürleşme sayesinde kişi, hayatında belki de ilk defa kendi kaderinin yolunda gitme cesareti bulur. Birçok katılımcının “mucize” olarak adlandırdığı bu teknik, onların hayatlarında inanılmaz sıçramalar yapmalarına imkan sunmuş ve şifa bulmalarına yardımcı olmuştur.

Peki, siz hayata benzeyen bir filmde mi rol almak yoksa filme benzeyen bir hayat mı yaşamak isterdiniz?

Elimdeki senaryodan memnun değilim ve ben kendi hayatımın yönetmeni olmak istiyorum diyorsanız “Kuantum Drama” çalışmasını deneyin.

Dramalarda “oyuncu” olarak katılım sağlamak isteyen kişiler için de faydalıdır. Zira onlar da “yaşamak” ile “oynamak” arasındaki farkı fark ederek, hayatlarında farkındalık yaratma şansı elde ederler.

Ekosistem Canlı Yaşamı: Su kirliliği / Su kirliliği Resimleri

Ekosistem Canlı Yaşamı: Su kirliliği / Su kirliliği Resimleri: "Su kirliliği antropojin etkiler sonucunda ortaya çıkan, kullanımı kısıtlayan ya da engelleyen ve ekonomik dengeleri bozan kalite değişimleri..."

Geleneksel Çin Tıbbı - El Refleksoloji / Traditional Chinese Medicine Hand Reflexology

Traditional Chinese Medicine - Hand Reflexology





INFO:
Code:
Traditional Chinese Medicine - Hand Reflexology
English | AVI | DX50 1422 kbps 29.970 fps | 560 x 400 | MP3 128 kbps 48 KHz Stereo | 1h | 701 MB
Genre: Elearning


Hands Massage therapy is the traditional treatment applying Chinese massage techniques which can adjust the blood and breath of the bowels and make Ying and Yang parallel so as to preserve and protect people's health and prevent diseases. It can deal with the followingdiseases:
1. Cold, 2. Cough. 3. hiccough. 1. headache, 5. insomnia. 6. swirling, 7. apoplexy, 8. hiccoushanddeaf,9.neurarthenic. 10,arthma. ll,stomachaehe, 12,impolence, 13.spermalorrhea. 14.dysmenorrhea1, 15. maladjuntmentafmenner, 16. toothache, 17. ssimlica, 18,carsickness. 19. stiffneck 20. aeutewairt'r wrick.







DOWNLOAD:

FILESERVE
Download
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe
Free File Hosting, Online Storage &amp File Upload with FileServe

6 Mayıs 2011 Cuma

Leman, Usame Bin Ladin'in cesedini buldu

Leman, Usame Bin Ladin'in cesedini buldu

11 Eylül saldırıları sonrasında ABD'nin bir numaralı hedefi haline gelen El Kaide lideri Usame Bin Ladin Pakistan'da yapılan bir operasyonla öldürüldü.
Ladin'in cesedinin denize atıldığı açıklandı.
Bu haftanın gündemine damgasını vuran Usame Bin Ladin karikatüristlerin de bir numaralı konusu oldu.
Leman




Penguen

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Hangi bitki hangi derde deva

Hangi bitki hangi derde deva

''Boğa dikeni'' öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, ''kuş ekmeği''nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. ''Boy otu''ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.
''Mutfaktaki Yaban'' adlı kitapta sağlıktan mutfağa ve sanata kadar bir çok alanda kullanılan bir kısmı zaten hayatımızda olan, bazılarını görmemize rağmen bilmediğimiz, kiminiyse hiç tanımadığımız Anadolu'nun yenen 89 farklı otu tanıtılıyor. Kitapta otun tanımından ne şekilde yararlanılacağına, otların nasıl toplandığından onları saklama ve pişirme yöntemlerine kadar bir çok bilgi yer alıyor. Acı bakla, akyıldız, bambul, dağlama, gıvışgan otu, ıspıt, maydanoz, kekik, mürdümük, hindiba, yabani marul gibi çok bilinen ya da hiç bilinmeyen 89 otun ayrıntılarıyla anlatıldığı kitap Tijen İnaltong tarafından kaleme alınmış.

Kitapta verilen bilgilere göre, biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar.
''Mutfaktaki Yaban''da her otun ayrıntılı tanıtımından önce hikayeleri anlatılıyor. Bu hikayeler, insanların etrafında gördüğü çoğu zaman farkına bile varmadığı otların hayatta nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor. Hikayelerin ardından gelen her bir otun ayrıntılı tanıtımını, nasıl yetiştirilebileceğini, mutfakta ya da daha farkı amaçlarla nasıl kullanılabileceğini anlatan açıklamalar otların kendi ağızlarından okuyuculara anlatılıyor. Otlara nerelerden ulaşabileceği, hangisinin yenilebileceği, saklamak için kullanılabilecek farklı yöntemleri, pişirmenin türlü yolu, sofraya lezzet katacak sosları, reçellerin hangi otlarla hazırlanabileceğinin de öğrenilebileceği kitap üç bini Türkiye ve Ege Adaları'nın endemik bitkileri olmak üzere on bin kadar bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının sunduğu nimetleri görmek için de bir fırsat sunuyor.
Yazar İnaltong, kitapta birçok insan için otsu görünümdeki feesleğen, maydanoz gibi bitkileri tanımlamak içiin kullanılan ''ot''un aslında ufacık mantarlardan kozalaklı bitkilere kadar bitki krallığının büyük bir bölümünü kapsadığını, yararlı otsu bitkiler arasında yosun, eğreltiotları hatta alglerin bile bulunduğunu belirtiyor. İnaltong, bu otların ortak özelliğinin faydalı bir kimyasal madde içermesi olduğunu ifade ediyor. Türkiye'de otların Ege Bölgesi'nde Anadolu'nun diğer bölgelerine kıyasla çok daha zengin bir o toplama-kullanma geleneği olduğundan bahseden yazar Tijen İnaltong, bitkilerden genel olarak tedavi alanında, besin kaynağı, baharat, çay, sakız, maya, hayvan yemi, kuluçka tavuklarına yatak, yakacak, yapıştırıcı, boyar bitki olarak yararlanıldığını anlatıyor.

Otlar nasıl saklanmalı?

Kitapta dalından koparılan otların kısa zamanda kullanılması ya da daha sonra kullanmak üzere işlenmesi gerektiğinin altı çizilerek, bunun için var olan çeşitli yöntemler şu şekilde sıralanıyor:
Kurutmak: Aromatik otlar genellikle küçük demetler halinde, serin, gölge ve havadar yerlerde baş aşağı asılarak kurutulur. Kekik, nane gibi çabuk kuruyabilen bitkiler pamuklu bezlerin üzerinde de kurutulabilir. otlar tamamen kuruduğunda ayıklayıp temiz kavanozlara veya bez torbalara koyun. bu halde altı ay kadar tazeliklerini korur. ancak saklarken de serin, gölge ve kuru yerleri tercih edin.
Dondurmak: Özellikle her mevsim bulunmayan otlar ufak buz küplerine pay edip dondurarak da saklanabilir. Ancak bu otlar çiğ olarak değil yemeklerde kullanmak üzere dondurulabilir. Örneğin frenk soğanı, kereviz sapı, tarhun, kişniş gibi otlar üzerleri suyla doldurularak buzluğa konabilir. Veya arapsaçı, madımak, ısırgan, yabani kuşkonmaz, köremen gibi pek çok ot mevsiminde bolca alınıp, ayıklanıp doğrandıktan sonra kendi suyunda pişirilip hacmi azaltılarak, soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine pay edilerek dondurulabilir.
Diğer Saklama Yöntemleri: Kitaba göre kimi otlar sirke, fesleğen, kişniş, tarhun gibi kimi otlar da zeytinyağı gibi koruyucu maddelerin içinde saklanabilir. Yapılması gereken ise otu iyice yıkayıp duruladıktan ve suyundan tamamen arındırdıktan sonra kavanozlara doldurmak ve üzerine sirke veya zeytinyağı doldurup serin ve gölge bir yerde saklamak.
Otlar çiğ olarak yenilebildiği gibi turşusu yapılabiliyor, haşlanıyor, tütsüleniyor, kızartılıyor, fırında pişiriliyor.

Hangi bitki neye iyi gelir?

Kitapta yer alan ayrıntılardan biri de bitkilerin hangi hastalıklara iyi geldiği. ''Boğa dikeni'' öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılıyor. Cinsel gücü arttırdığına inanılan bu bitkiden aynı zamanda kanı temizlemek, kalp ve damar hastalıklarını gidermek için de yararlanılıyor. Tıbbi olarak binlerce yıldır kullanıldığı belirtilen ''boy otu'', günümüzde de modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte birebir. Günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ''günlük'' bitkisi de Ege'de tıbbi olarak kullanılıyor. Balsamından bir parça tavada ısItılıp buharına tutulan pamuğun öksüren birinin göğsüne konulduğunda kişiyi tedavi ettiği söyleniyor.
Kuş ekmeğinden yapılan çay ise kanamaları durdurmada tansiyon düşürmede etkin olarak kullanıldığı gibi idrar yolları enfeksiyonlarında mide, böbrek ve rahimle ilgili rahatsızlıklarda etkili. Bitkinin tohum ve yapraklarından yapılan çay doğumlarda rahim büzücü olarak, kuru yaprakları basur ve dizanteri tedavisinde, tohumlanma dönemindeki toprak üstü kısımları da adet kanamalarını düzenlemede ve burun kanamalarını durdurmada etkili. Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan ''sumak'' da geçmişte İbni Sina tarafından çeşitli hastalıkları iyi etmede kullanılmış. İshale, ağız yaralarına, basura, göz hastalıklarına, şeker hastalığına iyi gelen sumakın meyveleri de zengin bir A vitamini deposu.

Hangi bitki hangi derde deva

Hangi bitki hangi derde deva

''Boğa dikeni'' öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, ''kuş ekmeği''nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. ''Boy otu''ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.
''Mutfaktaki Yaban'' adlı kitapta sağlıktan mutfağa ve sanata kadar bir çok alanda kullanılan bir kısmı zaten hayatımızda olan, bazılarını görmemize rağmen bilmediğimiz, kiminiyse hiç tanımadığımız Anadolu'nun yenen 89 farklı otu tanıtılıyor. Kitapta otun tanımından ne şekilde yararlanılacağına, otların nasıl toplandığından onları saklama ve pişirme yöntemlerine kadar bir çok bilgi yer alıyor. Acı bakla, akyıldız, bambul, dağlama, gıvışgan otu, ıspıt, maydanoz, kekik, mürdümük, hindiba, yabani marul gibi çok bilinen ya da hiç bilinmeyen 89 otun ayrıntılarıyla anlatıldığı kitap Tijen İnaltong tarafından kaleme alınmış.

Kitapta verilen bilgilere göre, biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar.
''Mutfaktaki Yaban''da her otun ayrıntılı tanıtımından önce hikayeleri anlatılıyor. Bu hikayeler, insanların etrafında gördüğü çoğu zaman farkına bile varmadığı otların hayatta nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor. Hikayelerin ardından gelen her bir otun ayrıntılı tanıtımını, nasıl yetiştirilebileceğini, mutfakta ya da daha farkı amaçlarla nasıl kullanılabileceğini anlatan açıklamalar otların kendi ağızlarından okuyuculara anlatılıyor. Otlara nerelerden ulaşabileceği, hangisinin yenilebileceği, saklamak için kullanılabilecek farklı yöntemleri, pişirmenin türlü yolu, sofraya lezzet katacak sosları, reçellerin hangi otlarla hazırlanabileceğinin de öğrenilebileceği kitap üç bini Türkiye ve Ege Adaları'nın endemik bitkileri olmak üzere on bin kadar bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının sunduğu nimetleri görmek için de bir fırsat sunuyor.
Yazar İnaltong, kitapta birçok insan için otsu görünümdeki feesleğen, maydanoz gibi bitkileri tanımlamak içiin kullanılan ''ot''un aslında ufacık mantarlardan kozalaklı bitkilere kadar bitki krallığının büyük bir bölümünü kapsadığını, yararlı otsu bitkiler arasında yosun, eğreltiotları hatta alglerin bile bulunduğunu belirtiyor. İnaltong, bu otların ortak özelliğinin faydalı bir kimyasal madde içermesi olduğunu ifade ediyor. Türkiye'de otların Ege Bölgesi'nde Anadolu'nun diğer bölgelerine kıyasla çok daha zengin bir o toplama-kullanma geleneği olduğundan bahseden yazar Tijen İnaltong, bitkilerden genel olarak tedavi alanında, besin kaynağı, baharat, çay, sakız, maya, hayvan yemi, kuluçka tavuklarına yatak, yakacak, yapıştırıcı, boyar bitki olarak yararlanıldığını anlatıyor.

Otlar nasıl saklanmalı?

Kitapta dalından koparılan otların kısa zamanda kullanılması ya da daha sonra kullanmak üzere işlenmesi gerektiğinin altı çizilerek, bunun için var olan çeşitli yöntemler şu şekilde sıralanıyor:
Kurutmak: Aromatik otlar genellikle küçük demetler halinde, serin, gölge ve havadar yerlerde baş aşağı asılarak kurutulur. Kekik, nane gibi çabuk kuruyabilen bitkiler pamuklu bezlerin üzerinde de kurutulabilir. otlar tamamen kuruduğunda ayıklayıp temiz kavanozlara veya bez torbalara koyun. bu halde altı ay kadar tazeliklerini korur. ancak saklarken de serin, gölge ve kuru yerleri tercih edin.
Dondurmak: Özellikle her mevsim bulunmayan otlar ufak buz küplerine pay edip dondurarak da saklanabilir. Ancak bu otlar çiğ olarak değil yemeklerde kullanmak üzere dondurulabilir. Örneğin frenk soğanı, kereviz sapı, tarhun, kişniş gibi otlar üzerleri suyla doldurularak buzluğa konabilir. Veya arapsaçı, madımak, ısırgan, yabani kuşkonmaz, köremen gibi pek çok ot mevsiminde bolca alınıp, ayıklanıp doğrandıktan sonra kendi suyunda pişirilip hacmi azaltılarak, soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine pay edilerek dondurulabilir.
Diğer Saklama Yöntemleri: Kitaba göre kimi otlar sirke, fesleğen, kişniş, tarhun gibi kimi otlar da zeytinyağı gibi koruyucu maddelerin içinde saklanabilir. Yapılması gereken ise otu iyice yıkayıp duruladıktan ve suyundan tamamen arındırdıktan sonra kavanozlara doldurmak ve üzerine sirke veya zeytinyağı doldurup serin ve gölge bir yerde saklamak.
Otlar çiğ olarak yenilebildiği gibi turşusu yapılabiliyor, haşlanıyor, tütsüleniyor, kızartılıyor, fırında pişiriliyor.

Hangi bitki neye iyi gelir?

Kitapta yer alan ayrıntılardan biri de bitkilerin hangi hastalıklara iyi geldiği. ''Boğa dikeni'' öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılıyor. Cinsel gücü arttırdığına inanılan bu bitkiden aynı zamanda kanı temizlemek, kalp ve damar hastalıklarını gidermek için de yararlanılıyor. Tıbbi olarak binlerce yıldır kullanıldığı belirtilen ''boy otu'', günümüzde de modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte birebir. Günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ''günlük'' bitkisi de Ege'de tıbbi olarak kullanılıyor. Balsamından bir parça tavada ısItılıp buharına tutulan pamuğun öksüren birinin göğsüne konulduğunda kişiyi tedavi ettiği söyleniyor.
Kuş ekmeğinden yapılan çay ise kanamaları durdurmada tansiyon düşürmede etkin olarak kullanıldığı gibi idrar yolları enfeksiyonlarında mide, böbrek ve rahimle ilgili rahatsızlıklarda etkili. Bitkinin tohum ve yapraklarından yapılan çay doğumlarda rahim büzücü olarak, kuru yaprakları basur ve dizanteri tedavisinde, tohumlanma dönemindeki toprak üstü kısımları da adet kanamalarını düzenlemede ve burun kanamalarını durdurmada etkili. Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan ''sumak'' da geçmişte İbni Sina tarafından çeşitli hastalıkları iyi etmede kullanılmış. İshale, ağız yaralarına, basura, göz hastalıklarına, şeker hastalığına iyi gelen sumakın meyveleri de zengin bir A vitamini deposu.