Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

21 Ocak 2011 Cuma

Şifalanmak için bunları yapın !..

Şifalanmanın üç yolu

Sağlıklı bir insan olmaya başlamak için disiplinler, terapiler ve şamanik çalışmalar gibi üç farklı yaklaşıma şifa yolculuğumuzda yer vermek gerekiyor.
Sağlıklı insan tanımını Krish Hoca şu şekilde yapar: Hayatında insanlarla aranda sevgi varsa, bedenin ve sağlığınla iyi bir ilişkin varsa, yaratıcı olabiliyorsan ve dünyaya bir katkın oluyorsa, parayla iyi bir ilişkin varsa, - seks yapanlar için - seksten zevk alabiliyorsan, spiritüel bir inancın varsa sağlıklısın. Bu konulardan birinde takılıyorsan, o zaman hâlâ kendi üzerinde çalışma yapman gerekir! Bu üç yöntem insana çok farklı yaklaşıyor.

1.Disiplinler (yoga, Tai-chi, Vipassana, çeşitli meditasyon tarzları)
2.Terapiler (Aile Dizimi gibi duygusal boyutta çalışmalar)
3.Şamanik çalışmalar (Homeopati, Reiki, Melek Enerjileri ve bu gibi bir yardımcı vasıtası ile elde edilen enerjetik dönüşümler)

Disiplinler,
gündelik ya da haftalık olarak yaşamımıza kattığımız, kabadan inceye farkındalığın uyanmasını sağlayan uygulamalardır. Bunlar doğada yürümek, yüzmek, yoga, Tai-chi, herhangi bir meditasyon metodu gibi bireysel olarak yaptığımız, içe odaklanabildiğimiz uygulamalardır. Farkındalık, öğrenci kendini tek bir sisteme adadığında uyanmaya başlar. 3-5 ay yoga ya da meditasyon yapmak, zaman olarak yeterli değil. 10 dakika meditasyonda kalmak ile 60 dakika kalmak arasında da fark var. Beden/nefes/zihin farkındalığı yıllar içerisinde tekniğin yinelenerek ve uzun süre uygulanmasıyla uyanır. Biraz yoga sonra onu boşverip biraz Tai-chi sonra ondan sıkılıp Pilates'e başlamak, kuyuyu hep sığ kazmak ve verim alamamak anlamına gelir. Kişi hep kendi sıkıntılarını o tekniğe yansıtmaya başladığında tekniği bırakırsa, derin bir yüzleşme yaşayamaz. Kişisel tecrübemde, 15 yıldır uyguladığım 30 kadar yoga pozu büyük dönüşümlere uğradı. Bedenimi hissetmeyi, rahatı rahatsızdan ayırt etmeyi yıllar geçtikçe öğreniyorum. Hissetmek, olanları olduğu gibi algılamak, sanıldığı kadar otomatik olan bir şey değil. Fikirlerimin ve inançlarımın, arzularımın ve beklentilerimin ötesinde, bedenimi olduğu gibi hissetmeye başlamam, bir pozu bin kez yapmanın sonucunda olgunlaştı. Zihin o kadar fikirlerle ve inançlarla dolu ki gerçekte olanı algılamamız, imkânsıza yakın oluyor! Zaman içerisinde uygulamayı yinelemek, farkındalığın uyanması için en önemli unsur oluyor. Bu uyanış için kendini adamak ve beklentisiz olmak gerekir. Disiplinler derin boyutta şifa getirir.

Terapiler, daha az sıklıkla, belki yılda birkaç kurs biçiminde, üzüntü, öfke, utanç ve korkularımızla yüzleşip duygusal olarak rahatlamaya başladığımız çalışmalardır. Her gün ya da haftalık olarak sarsıcı boyutta çalışmayı kaldıramayabiliriz. Ancak bir tıkanma, gündelik hayatımızda sorun olduğunu hissedersek böyle bir çalışmaya başvururuz. Kanımca herkes hayatında travma ve şok yaşamıştır. ‘Benim sorunum yok’ diyenler, ya aydınlanmışlar ya da farkında değiller! İyi bir terapist ile bire bir görüşme, aile dizimi çalışması, ya da ilişkilere bakan, sevginin kaynaklarını keşfetmemizi sağlayan grup kursları bu içgörü için uygun. Duygusal olarak keşfe çıkan kişinin bir taraftan topraklanması, yoga ya da meditasyon gibi bir uygulamayla dengelenmesi önerilir. Bu boyutta terapi, uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Kişi, kendi karanlık yüzüyle karşılaşmaya hazır olmalı. Terapiler duygusal anlamda denge sağlar.

Şamanik çalışmalar, kendi bireysel çabamızı gerektirmez. Dışardan biri bu işi bizim için yapar - şaman ya da günümüzün şamanları - homeopatlar, enerji şifacıları, Reiki üstatları, melek enerjileri. Biz kendimizi ortaya koyarız, onlar da bildikleri biçimde bizim üzerimizde çalışırlar. Biz de seans sonu biraz garip ve yorgun hissetsek de hemen (eğer şaman hakikiyse) faydalarını hissederiz. Bu şifa yolu, en kolay (ama en pahalı!) yoldur. Çok kez bir şifacıdan öbürüne koşan, ama derin sonuç alamayan kimselerle karşılaştım. Ancak kendi disiplini ve çabasıyla kendisiyle yüzleşmeye hazır kişi, bu tarz şifacılardan kalıcı bir etki görür; yoksa olay, kırık dökük bir arabayı cilalamaya benzer. Bu çalışmalarda da duygusal olarak yüzleşme gerekir. Örneğin bio-enerji ya da homeopati bir hastalığa şifa getirse bile, o hastalığın köküne inmeden, duygusal boyutta bir yüzleşme geçirmeden o sıkıntıyı çözemeyiz.

Her sıkıntıyı bir anlayışa varma ve şükredebilme potansiyeli olarak görüyorum. Bu anlayışa varmak kolay değildir çünkü sıkıntılarımız bizi öfkeli, yüzeysel ve küskün kılabilir. Dikkati oradan başka bir yöne kaydırmak isteriz ama kendimize bakmak istemeyiz. Oysa hayat için şundan farklı bir amaç göremiyorum: Bize sunulan güzellikler ve zorluklardan öğrenmek ve zevk almak. Kendi yolculuğumda yoga bir başlangıç ve dayanak oldu. Hâlâ yoga yaptığımda kendimi harika hissediyorum, enerjim iyi akıyor ve sağlığım yerine geliyor. Ancak, Osho terapistleriyle yaptığım kurslar, daha derinden bir anlayışın belirmesine neden oldu. Yogada kesinlikle bulamadığım hayat anlayışına aile dizimi terapileri sayesinde eriştim, travmalarıma şifa gelmeye başladı. Bu derin dönüşümü yine haftalık yoga uygulamamla destekledim. Kimi zaman melek enerjileri ya da elleri ile şifa veren şamanlar ile sağlığımı fiziksel ve ruhsal boyutta arındıran kişilerle karşılaştım. Çok inanıp inanmadığımı bilmesem de belki de bir şeyler olur diye bu terapistlerin programlarına da yılda 2-3 kez katılma fırsatım oluyor!

Rahatlama, bir soğanın katmanları gibi. Kat kat gerginlikler soyuldukça, sürekli çaba ve yüzleşmeyle yıllar içinde geri dönüşü olmayan bir dönüşüme uğradığımızı görürüz. Bir ilaç gibi değil spiritüel uygulama. Hızlı çözüm yok. Ömür boyunca süren bir çalışma bu - bir ağacı sulamak ve budamak gibi.

Hiç yorum yok: