Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

15 Nisan 2011 Cuma

Bitkiler kardeşçe yaşıyor

Bitkiler kardeşçe yaşıyor

Bitki dünyasındaki kimyasal alışverişi yakından inceleyen bilim insanları, bitkilerin kendi aralarında özel bir iletişim ağı kurduklarını ortaya çıkarttı. Bitkiler bu şekilde bilgi alışverişinde bulunuyor, birbirlerinin eksikliklerini tamamlıyor ve tehlike durumunda bir diğerini uyarıyor.
Bir süredir bitkilerin birbirleriyle iletişim içinde olduğu biliniyordu, ancak aralarındaki iletişimin ne kadar gelişmiş ve karmaşık olduğu yeni yeni anlaşılıyor. Bitkiler sürekli olarak bir diğerinin kimyasal “gevezeliğine” kulak verirler. Bunu bazen bencillikten, bazen de yardım amacıyla yaparlar. İskandinavya’ya özgü orman gülü bitkisinde olduğu gibi bazı bitkiler, sınırlı kaynaklarını paylaşarak komşularına destek olur. Diğerleri yakın akrabalarını tanır ve onları yabancılar karşısında kayırır.

Yaşam mücadelesinin belgeleri

Due Date (Git Başımdan) Öngörülemeyen bir yol öyküsü

Öngörülemeyen bir yol öyküsü

The Hangover’ın (Felekten Bir Gece) yönetmeni Todd Phillips ikinci komedisinde dostluk, hoşgörü, yetişkin olmak, vicdan, empati temalarını eğlenceli bir vurguyla anlatıyor.
Heyecanlı mimar Peter Highman ilk çocuğunun doğumuna yetişmek üzere Atlanta’dan Los Angeles’a doğru yola çıkar.
Havaalanında başarısız oyuncu Ethan Tremblay’le karşılaşana dek herşey yolunda gidiyordur. Peter’ın bavulu Ethan’ınkiyle karışır, içinde uyuşturucu bulunur, uçakta yaşanan gerginlikten ötürü Peter uçamayanlar listesine girer, bavulunu da el konur.

14 Nisan 2011 Perşembe

Uzaylılar nerede

Dünya dışı yaşama dair iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Uzaylı kolonilerinin kara deliklerde gizlendiği iddia edildi.

Moskova'daki Rus Bilimler Akademisi Nükleer Araştırma Enstitüsü'nden Profesör Vyacheslav Dokuchaev'e göre, bazı kara deliklerin iç yapısı karmaşık ve bu karmaşık iç yapı fotonların, moleküllerin ve gezegenlerin merkezi bir tekilliğin yörüngesinde dönmesine imkan veriyor.
Tekillik, kara delikte uzayın ve zamanın sonsuz olduğu bölgeye deniyor. Ama profesör, belli kara deliklerin merkezinde ve doğru koşullar altında uzay ve zaman çatısının bir kez daha var olduğu bir bölgenin mevcudiyetini iddia ediyor. Buna göre, eğer yüklü ve dönen bir kara delik yeterince büyükse, olay ufkunun yani ışığın ve hiçbir şeyin olmadığı noktanın ötesindeki çekim güçlerini zayıflatabilir ve kara deliğin çekiminden kaçabilmek söz konusu olabilir.
Bilim insanları, uzun zamandır fotonların istikrarlı periyodik yörüngelerde, böyle yüklü kara deliklerin içinde hayatta kalabileceğini biliyor. Ancak profesör, bir kara deliğin dahili Cauchy ufkunun (boyutların yeniden geri döndüğü bölge) moleküllere ve hatta gezegenlere ev sahipliği yapıyor olabileceğini öne sürüyor.
Profesör, "Tüm dış iki ufukla gizlenen bu iç kara delik alanı, gerçekten uygun bir yer. Gelişmiş medeniyetler, dışarıdan görülmeden galaktik çekirdekte süper kara deliklerin içinde güvenle yaşıyor olabilir" diyor.
Bilim insanları geçen yıl M87 kara deliğinin sanılandan neredeyse iki kat daha büyük olduğunu keşfetmişti.

12 Nisan 2011 Salı

Zayıf kadınların 12 sırrı

Fazla kilolarınızdan kurtulmak uğruna sürekli aç mı yaşıyorsunuz? Aslında eziyet çekmeden ideal kilonuza kavuşabilirsiniz.
Formda bir vücuda sahip olmak ve verdiğiniz kiloları uzun yıllar geri almamak için zayıf kadınların 12 sırrını öğrenmeniz yeterli! Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu İnce, zayıf kadınların sırlarını anlattı.
Elinizden arkadaşlarınızın önerdikleri diyet listelerini düşürmüyor, üstelik buna rağmen tartıda gördüğünüz sayıdan hiç memnun kalmıyor veya verdiğiniz kiloları kısa sürede fazlasıyla geri mi alanlardan mısınız? Siz gün boyunca yarı aç dolaşırken, bazı kadınların ise hiç diyet yapmadıkları halde uzun yıllar formlarını korumaya devam etmesinin bir sırrı olmalı diye mi düşünüyorsunuz? Haklısınız! Onlar, zayıf kalmalarını sağlayacak sırlara sahipler. Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu İnce’den, zayıf kadınların 12 sırrını öğrendik.


1. Az ancak sık besleniyorlar: Metabolizmalarının iyi çalışması ve şeker dengesinin kurulması için aç kalmamaya ve az beslenmeye özen gösteriyorlar. Bunun için günde 3 ana öğün 3 ara öğün besleniyor, böylece hem aç kalmadan, hem de metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlayarak, kilo kontrolünü sağlayabiliyorlar.

2. Düşük kalori ve düşük yağ içeren beslenme programını takip ediyorlar: Yağlı besinlerden uzak durmaya ve çok kalorili besinlerle karınlarını doyurmamaya dikkat ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu tür besinler içerdikleri yüksek kalorinin yanı sıra yağ ve karbonhidrat miktarının fazlalığından dolayı çabuk acıkmalarına ve açlık krizleri geçirmelerine neden oluyor.

3. Düşük glisemik indeksli besinler tercih ediyorlar:
Patates, pirinç pilavı, beyaz ekmek, çay şekeri ve bal gibi kan şekerini hızlı yükselten ve ani iştah artışına neden olan yüksek glisemik indeksli besinlerden kaçınıyorlar. Bunun yerine kan şekerini hızlı yükseltmeyen ve tok tutan tam buğday, tam çavdar ekmeği, bulgur pilavı ve meyve gibi düşük glisemik indeksli besinleri tercih ediyorlar.

4. Besinlerin pişirme şekline dikkat ediyorlar: Kızartmaları ayda 1 veya 2 kez ile sınırlandırıyor, bunun yerine haşlama veya fırında pişirme şekillerini tercih ediyorlar. Patates kızartmasını çok sevseler de, baharatlandırarak fırında elma patates şeklinde hazırlıyorlar.

5. Yemekten önce çorba veya salata tüketiyorlar: Yemekten önce yenen çorba veya salata açlık hissini azaltarak, ana yemeğin daha az yenmesini sağlıyor. Onlar da bu kurala mümkün olduğunca uymaya çalışıyorlar. Tabii ki yenilen çorbanın içeriği de önem taşıdığını biliyor, düşük kalorili olanlarını yiyorlar.

6. Atıştırmak için düşük kalorili besinler yiyorlar: Hem açlık şikayetlerinin sonlanması hem de doygunluk sağlanabilmesi yemek aralarında acıktıklarında kalori değeri çok düşük olan sebzeler salata tüketiyorlar.

7. Dışarıda yemek yerken dikkatli oluyorlar: Davetlerde veya iş yemeklerinde; ızgara balık, tavuk, köfte veya yağsız et gibi seçenekleri, salata gibi düşük kalorili besinlerle birleştirerek hafif menüleri tercih ediyorlar.

8. Bol bol su içiyorlar: Vücudu bir kap gibi düşünürsek, bunun yüzde 60-70’ini su oluşturuyor. Su içmeye önem verilmediği takdirde ise vücuttaki yağ miktarı artabiliyor. Onlar da bunu önlemek için günde 10-12 bardak su içmeyi asla ihmal etmiyorlar.

9. Dengeli besleniyorlar: Her besin grubunu eşit olarak tüketiyorlar. Günlük öğünlerinin; et, balık, tavuk veya kurubaklagil gibi protein grubundan, süt ve süt ürünlerinden, tahıl grubundan ve sebze-meyveden oluşması gerektiğini çok iyi biliyorlar.

10. İçeceklerin kalorilerini göz ardı etmiyorlar: İçeceklerin kalori yönünden besinler kadar tehlikeli olduğunu biliyorlar. Bu nedenle içeceklerin üzerinde yazan kalorileri dikkate alıyor ve alkolden mümkün olduğunca uzak duruyorlar. Asitli ve enerjisi olmayan içecekleri de besinlerin sindirilme hızına etkisi olacağı için çok sık tercih etmiyorlar. Çünkü bunlar besinlerin emilimini hızlandırdığı için çabuk acıkmaya yol açıyor.

11. Düzenli spor yapıyorlar: Düzenli olarak spor yapmak kilo vermenin yanı sıra sıkılaşmaya ve formda kalmaya yardımcı oluyor. Zayıf kadınlar da ne kadar yoğun olurlarsa olsunlar, haftanın birkaç günü spor yapmayı asla ihmal etmiyorlar.

12. Haftada bir tartılıyorlar: Fazla kilolardan kurtulduktan sonra vücut ağırlığının düzenli takip edilmesi gerekiyor. Onlar da haftada veya 15 günde bir, aynı saatlerde tartılarak kilolarının kontrolünü sağlayabiliyorlar.

Günün Resmi / Günün Fotoğrafı

Günün Resmi / Günün Fotoğrafı

11 Nisan 2011 Pazartesi

Dünya, İnsan ve Yaşanılan Ruhsal & Fiziksel Süreç

Dünya, İnsan ve Yaşanılan Ruhsal & Fiziksel Süreç

Her şey küçük bir atomla başlar aslında. Atomlar birleşir, molekülleri oluştur, moleküller kompleks bileşikleri, bileşikler küçük organalleri, organeller hücreleri, hücreler organları organlar insanları... Bazen de bu kompleks bileşikler inorganik oluşumları meydana getirir. Öyle ya da böyle her şeyi atomlar oluşturur, atomlar başlatır çeşitliliği –ki bu yüzden her şey canlıdır. Lakin bunu hepimiz bilsek de, pek fazla dikkatimizi çekmez günlük hayatta. Belki de çekmemelidir. Sorun o değil… Sorun bu denli yoğun bir gelişimi ve bu denli günlük hayattaki basit felsefeleri göremeyişimiz ve fark edemeyişimiz ve bunu fark edememenin verdiği, karmaşık düşünceler ve sistemledir.Birlik bilincinden, sevgiden, saygıdan, muhteşemlikten, öteden, kuantum sıçramalarından, çekim yasalarından, bilinç-bilinçaltı çalışmalarından ve envai çeşit çalışmalar ve felsefelerden mutlaka birkaç tanesine denk gelmişsinizdir. Bu çeşitlilik belki sizi heyecanlandırmış,

Daphne Adındaki Güzel Kızın Defne Ağacı Oluşu

DAPHNE ADINDAKİ GÜZEL KIZIN DEFNE AĞACI OLUŞU

Bir gün Apollon, Thessalia' da kıyıları ağaçlarla gölgelenen Peneus ırmağı kenarında, güzel genç
bir kız görmüş. Bu güzelin adı Daphne imiş ve Apollon görür görmez ona aşık olmuş. Daphne
ormanların derinliklerinde dolaşmaktan zevk alıyor, ay ışığında yabani hayvanları kovalamaktan,
avlamaktan çok hoşlanıyormuş. Yalnız başına dolaşmayı çok seviyormuş. Dahası Daphne, hayatı
boyunca yalnız yaşamaya yemin etmiş. Erkeklerden nefret ediyor, bu yüzden evlenmeyi kesinlikle
istemiyormuş.
Fakat Apollon ona delicesine tutulmuş, bu nedenle de peşini bırakmıyormuş. Ormanda