Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

28 Haziran 2010 Pazartesi

Dünya için korkunç kayıp

Araştırmacılar, dünyanın oksijen kaynağı olan ormanların son 5 yıl içinde yüzde 3 küçüldüğünü bildirdi.

Güney Dakota ve Syracuse Üniversitelerinden bir grup bilim adamı, uydu görüntülerine dayanarak yaptıkları araştırmada, dünyadaki ormanların 2000 - 2005 yılları arasında 1 milyon kilometre kare küçüldüğünü belirledi.
Pnas dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, orman yüzeyindeki değişiklikleri değerlendirmelerine olanak sağlayan bir matematik sistemi kullanarak, bu yıllar içinde farklı uydular tarafından çekilmiş görüntüleri inceledi.

Asit yağmuru ormanlar için tehdit

Asit yağmuru ormanlar için tehdit

Devlet Meteoroloji İşleri (DMİ) Genel Müdürlüğü Araştırma Şube Müdürlüğü uzmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Ali İhsan İlhan, yapılan araştırmalarda Karadeniz ormanlarının asit yağmuru tehdidi altında bulunduğunu, önlem alınmaması halinde ormanların yok olacağını bildirdi.
DMİ Genel Müdürlüğü Araştırma Şube Müdürlüğünce Antalya Orman Bölge Müdürlüğü Osman Çolpak Toplantı Salonu'nda, 1999 yılından bu yana yapılan araştırmalardan elde edilen veriler ışığında, ''Hava Kirliliği ve Asit Yağmurları'' konulu bir seminer düzenlendi.

Menopoz yaşınızı bilmek ister misiniz?

Menopoz yaşınızı bilmek ister misiniz?

Kadınlarda doğurganlığın sona erdiği tarihi ortalama dört ay hata payıyla ortaya koyan bir yöntem geliştirildi.
İranlı doktorun geliştirdiği yöntem kadınlarda doğurganlığın sona erdiği tarihi ortalama dört ay hata payıyla ortaya koyuyor. Böylece aile planlaması daha kolay yapılabiliyor.


Kalp


.........................................................................................

26 Haziran 2010 Cumartesi

Nadi ( Nada ) Nedir

NADİ
Nadi kelimesi Nada sözcüğünden gelmektedir. Sanskritce Nada 'boru', 'ses', 'hareket', 'titreşim' ve 'rezonans' demektir. Böylece Nadi 'boru' veya 'kanal' anlamına gelmektedir. Burada Nadi 'biyoenerji kanalı' anlamında kullanılmaktadır. Nadi kan damarı gibi boru biçiminde olan ve biyoenerji geçiren kanaldır. Bunun dışında Nadi kelimesi 'hareketli enerji' anlamına gelmektedir. Nadi hareket eden enerjiyi taşıyan araçtır. Nadi kanalının yalıtılmış elektrik teli gibi 3 tabakası vardır. En iç tabaka Sira, orta tabaka Damani ve en üst tabaka Nadi adlandırılmaktadır.

Eski metinlere Nadi sozcüğü bazen 'akım' anlamında kullanılmaktadır. Bu metinlere göre, bedende yüz binlerce Nadi mevcuttur. Enerji düzeyini görme yeteneğini geliştirmiş insan Nadi kanallarını ışık akımları şeklinde görmektedir. Günümüzdeki bazı kitablarda Nadi sözcüğü 'sinir' veya 'kan damarı' gibi tercüme edilmekte ve anlatılmaktadır. Bu yanlış kavramdır. Sinirler ve damarlar fiziksel boyuta, Nadi ise enerjetik boyuta aittir. Aslında Nadi ince enerjetik maddeden oluşmaktadır. Nadi kanalları sinirlerle bağlantılı olduklarına rağmen aslında enerjetik bedenin bir parçasıdır. Bunun dışında Sanskrit kelimesi Snayu 'sinir' demektir. Nadi, enerji akımını geçiren ince kanaldır. Enerji kanalları fiziksel gözlerle görülemez olduklarına rağmen kan damarları gibi gerçektir. Nadi konusunda eksiksiz bilgiler insan bedeninde hareket eden enerjinin çok boyutlu doğasını anlamağa yardım etmektedir.

Nadi adlanan enerji kanalları Çakra adlanan enerji merkezleriyle bağlıdır. Enerji merkezleri, bedensel ile psikolojik enerjilerin fiziksel düzeyde birbiriyle temasa geçme yerleridir. Prana adlanan evrensel enerji ise bedensel ile zihinsel düzeyi ve zihinsel ile spiritüel düzeyi biribirine bağlayan güçtür. Aslında bedensel, zihinsel ve spiritüel tüm alanlarda birlikte çalışmaktadır. İki tür Nadi mevcuttur:
1. Pranavaha Nadi
2. Manovaha Nadi

Pranavaha Nadi kanallarından evrensel enerji Manovaha Nadi kanallarından ise zihinsel enerji geçmektedir. Genelde Pranavaha Nadi ile Manovaha Nadi kanalları bir arada bulunmaktadır. Bu kanallar özerk sinir sisteminin duyulara ilişkin sinirleriyle bağlantılıdır. Bedensel ile psikolojik düzeyler biribiriyle çalıştığı gibi enerji kanalları sistemi özerk sinir sistemiyle birlikte çalışmaktadır.

Nadi kanalları vasitesiyle enerji tüm bedene yayılmaktadır. Bu kanallar ince enerji düzeyinde yerleşmektedir. İcra ettiği işlevlere göre enerji kanalları farklı isimler taşımaktadır. Minik enerji kanalları Nadika adlandırılmaktadır. Enerji şebekesi Nadi-Çakra adlandırılmaktadır. Enerji kanallarınını varlığı bilim adamları tarafından onaylanmıştır.

Nadi-Çakra şebekesinin doğası ve çalışma prensipleri sinir sisteminden farklıdır. Sinir sisteminde enerji sinirler aracılığıyla yayılmakta, enerji elektrikseldir ve fiziksel/kimyasal temele dayanarak çalışmaktadır. Bu enerjinin fonksiyonları sınırlıdır. Nadi-Çakra şebekesinden akan enerji daha kapsamlı ve etkilidir. Bu enerji daha ince düzeyde çalışmakta, daha üstün güçe sahip ve sinir enerjisini destekleyerek güçlendirmektedir. Bu enerji alanı daha incedir. Bu enerjinin inceliğini belirtmek için Sukşma yani 'ince' terimi kullanılmaktadır. Bu, Patancali'nin Yoga Sutra kitabında anlattığı maddenin Bhuta adlanan üçüncü biçimidir. Enerjinin bu ince yönü Vayu (enerji akımı) da adlandırılmaktadır. Vayu kelimesi Va kökünden gelmektedir. Va sözcüğü 'hareket' demektir. Böylece Vayu kelimesi 'hareket eden' anlamına gelmekedir. Tekniki anlamda Vayu biyoenerjinin aktif hareketli halidir. Bedende 10 Vayu yani 'enerji akımı' mevcuttur. (Yoga: Pranayama – Nefes ve Enerji Kontrolü kitabına bak)

Sinirsel enerjiden daha ince olan bu enerji teknik olarak Nadi adlandırılan enerji kanalları aracılığıyla yayılmaktadır. Nadi kanallarını sinirlerle karıştırmamak için Yoga-nadi terimi kullanılmaktadır. Vayu adlanan 'enerji akımı' sinir itmesinden farklı bir olaydır. Sinir itmesi kimyasal enerji sistemine dayanan eksi elektriksel güç dalgasıdır. Onun hareketi sinirlerle sınırlandırılmıştır. Vayu enerji akımı gizli temel enerjinin açık biçimidir. Vayu akımı Nadi kanallarında devamlı hareket etmektedir.

Nadi kanalları ince enerji boyutuna aittir. Bedende birkaç bin Nadi bulunmaktadır. Bu kanallardan çoğu kalp ve göbek bölgesinden başlamaktadır. Nadi kanalları Kandasthana adlanan iki merkezden başlamaktadır. Bu merkezlerden biri göbek deliği bölgesinde, diğeri ise kalp bölgesinde yerleşmektedir. Sanskrit dilinde yazılmış kitaplar bu kanalların başlangıç ve son noktalarını tüm detaylarıyla açıklamaktadır.

Kalp bölgesinde yerleşen merkez Hridaya veya Hrit adlandırılmaktadır. Hrit merkezi kalp organının içinde değil Suşumna adlanan merkezi enerji kanalının içinde yerleşmektedir. Bu merkez Suşumna kanalının kalp bölgesinden geçtiği yerde bulunmaktadır. Hrit merkezinden enerji kanalları fiziksel organlara ve beyne uzanmaktadır. Bu kanallardan akan enerji çeşitli organları ve beyni çalıştırmaktadır. Hrit merkezi enerji kanallarının çalışmasını desteklemektedir. Çakra teknikleri sayesinde Hrit merkezi aktifleştikte bu merkezde enerji toplanmakta ve Suşumna kanalı canlanmaktadır.

Anüsten on iki parmak yukarı, karın bölgesinde yumurta biçimli Kandasthana adlanan birinci merkez vardır. Bu merkezden 72 000 Nadi tüm bedene yayılmaktadır. Her kanal binlerce minik kanallara dallanmaktadır. Bu kanallar vücuda her yönde nüfuz etmekte ve sayısız işlevler icra etmektedir. Kanallardan akan enerji fiziksel ve zihinsel fonksiyonları desteklemektedir. Enerji kanallarının bedenin yüzeyine binlerce çıkış yerleri vardır.

Sanskrıtce yazılmış Kankalamalini Tantra, Gandharva Tantra ve Todala Tantra kitaplarında 35 000 000 enerji kanalından söz edilmektedir. Şiva Samhita kitabı ise 350 000 enerji kanalından bahsetmektedir. Bunlardan 108 Nadi esas enerji kanalıdır. Bu kanallardan 14 Nadi önemlidir. Bunlardan 3 enerji kanalı çok önemlidir. Çok önemli üç enerji kanalı Suşumna, İda ve Pingala adlandırılmaktadır. Bu üç kanaldan Suşumna en önemlisidir.

Patanjali'nin Yoga Sutraları




PATANJALİ'NİN YOGA SUTRALARI

1.KİTAP - BİR OLMA MESELESİ


1. Om. Aşağıdaki talimatlar Bir olma ilimiyle ilgilidir.

2. Bu bir olma (Yoga) psişik doğanın itaat ettirilmesiyle ve chitta'nın (aklın) dizginlenmesiyle elde edilir.

3. Bu amaca ulaşıldığında, Yogi kendisini gerçek benliğiyle bilir.

4. O ana dek, içsel varlık kendisini biçim ve aktif gelişimlerle tanımlamıştı.

5. Aklın 5 durumu vardır, zevk ve acıya tabiidir; acı verirler ya da vermezler.

6. Bu gelişimler (aktiviteler) doğru bilgi, yanlış bilgi, hayal, pasiflik (uyku) ve hafızadır.

7. Doğru bilginin temeli doğru algılama, doğru yere adanma ve doğru şeye tanıklık etmedir.

8. Yanlış bilgi ise varlığın durumunu değil biçimi temel alır.

9. Hayal, gerçekte varolmayan imajlardır.

10. Pasiflik (uyku), vritti'lerin (5 duyunun algılamalarının) uyuşuk halini temel alır. (Uyku, duyuların algılamamalarını temel alır.)

11. Hafıza, şimdiye dek bilineni devam ettirir.

12. İçsel oluşum olan akla ait bu gelişimlerin kontrolü yorulmaz bir gayret ve bağımlı olmama ile birlikte gelir.

13. Yorulmaz gayret, aklın gelişimlerini düzenlemeye gösterilen sürekli çabadır.

14. Elde edilecek nesne yeterince değerliyse ve ona ulaşmak için gösterilen çaba ısrarla aralıksız takip edilirse, aklın sabitleşmesi (vrittis'in düzenlenmesi) korunur.

15. Bağımlı olmama; dünyevi veya geleneksel olan, burada olan veya gelecekte olacak, tüm arzu uyandıran nesnelere özlem duymaktan kurtulmaktır.

16. Bu, ruhsal varlığın gunalardan veya bu değerlerden kesin bilgi ile özgürleştiği zaman çıkan sonuca bağımlı olmama halidir.

17. Konsantrasyon yapılarak nesnenin dört katlı doğasına; yoklayarak biçimine, ayırt edici birliktelik yoluyla değerine (veya gunasına), ilham yoluyla amacına ve tanımlama ile ruhuna ve o nesnenin şuuruna ulaşılır.

18. Samadhi'nin bir ileri aşaması dış oluşumları sessizleştirerek elde edilmiş tek bir düşünceye odaklanmadır. Bu aşamada, chitta, sadece kişisel tesirlere tepki verir.

19. Burada anlatılan Samadhi doğal olaylarla ilgili (fenomenel) dünyanın bağlarının ötesine; Tanrıların ve onları ilgilendiren somut dünyanın ötesine geçmez.

20. Yogiler önce inançla ve onu takip eden enerji, hafıza, meditasyon ve doğru algılama ile saf Ruhun (Mutlak Olanın) farkını görebilmeye vasıl olarak Samadhi'ye ulaşırlar.

21. Bu aşamaya (ruhsal şuura) ulaşma, isteği kuvvetli bir şekilde canlı olanlar için çok hızlıdır.

22. Bu isteğe sahip olanlar benzer bir şekilde farklıdır; bu istek yoğun, ılımlı (orta karar) ya da hafif olabilir. Doğru ruhsal şuura ulaşma yolunda hala bir başka yol daha vardır.

23. Ishvara'ya yoğun olarak kendini adama ile Ishvara'nın bilgisine ulaşılır.

24. Bu Ishvara, sınırlanmamış, karmadan ve ihtirastan arınmış ruhtur.

25. Ishvara'da tüm bilginin tohumu olan Gurudeva sonsuzluğa açılır.

26. Zaman ile sınırlı olmayan varlık olan Ishvara (Gurudeva) ilksel üstatların öğretmenidir.

27. Ishvara'nın Söz'ü Aum'dur. Bu Pranava'dır.

28. Söz'ün sesi ile ve yansıyan anlamı ile Yol bulunur.

29. Böylece, varlıksal özün (ruhun) farkındalığı gelir ve tüm engeller ortadan kalkar.

30. Ruhun tanınmasıyla ilgili engeller bedensel sakatlıklar, zihinsel durağanlık, yanlış araştırma, dikkatsizlik, tembellik, maddesel bağımlılık, hatalı algılama, konsantrasyonu sağlama yetisinin olmaması, meditatif halin devam ettirilememesidir.

31. Acı, üzüntü, yanlış yönlendirilmiş bedensel fiiller ve yaşam akımlarının yanlış yönü (kontrolü) alt psişe doğasının engelleridir.

32. Engellerin ve engellere eşlik edenlerin üstesinden gelmek için, bir doğruya (veya ilkeye) olan isteğin yoğun olarak uygulanması gerekir.

33. Sempati, şefkat, amacın sabitliği ve zevke ve acıya ya da iyiliğin ve kötülüğün hiç bir biçimine bağımlı olmama ile birlikte chitta'nın huzuru gelir.

34. Chitta'nın huzuru, ayrıca prana ya da yaşam nefesinin düzenlenmesiyle de birlikte gelir.

35. Aklın sabitleşmesi, duyuların algılamasıyla ilişkisi olan konsantrasyonun şu şekilleriyle temin edilir.

36. Işık ve ışığın Parlaklığına meditasyon yapılarak Ruhun bilgisine ulaşılabilir ve huzur sağlanabilir.

37. Alt varlık saflaştırıldığında ve artık düşkünlük göstermediğinde, Chitta sabitleşir ve ilüzyondan özgürleştirilir.

38. Huzura (chitta'nın sabitleştirilmesine), rüyaların verdiği bilgi üzerine meditasyon yapılarak ulaşılabilir.

39. Huzura ayrıca kalbin en sevdiği üzerine konsantre olunarak da ulaşılır.

40. Böylece, (varlığın) farkındalığı sonsuz küçük olandan sonsuz geniş olana genişler ve bilgisi annu'dan (atom veya noktadan) atma'ya (ruha) mükemmelleşir.

41. Vritti'leri (aklın özünün gelişimleri) tam olarak kontrol edebilen kimlikteki kişi, durumu ve farkına vardığına benzerlik meydana getirir. Tıpkı bir kristalin yansıttığı renkleri kendisine alması gibi, bilen, bilgi ve bilinen alan bir olur.

42. Algılayan kişi; sözü, fikri (ya da anlamını) ve nesneyi biraraya getirdiğinde, bu, tarafsız algılama durumu olarak adlandırılır.

43. Hafıza kontrolü elinde tutmadığında, meydana gelen algılama tarafsız olmaz; söz ve nesne aşılır ve sadece fikir kalır.

44. Tarafsız fiili olan ve olmayan akılla yapılan konsantrasyonun bu aynı iki süreci sübtil olan şeylere de uygulanabilir.

45. Fizik olan sübtile ve süptil, Pradhara olarak adlandırılan ruhsal varlık durumuna giden ilerleyici aşamalara yönlendirir.

46. Tüm bunlar tohuma yapılan meditasyonu meydana getirir.

47. Bu üstün düşünme (süper-tefekkür) durumuna ulaşıldığında Yogi, Chitta'nın dengeli sakinliği ile saf ruhsal farkındalığa ulaşır.

48. Algılaması kusursuzca kesindir. (ya da aklı sadece Gerçeği gösterir.)

49. Bu belirli algılama eşsizdir ve rasyonel aklın (kanıt, netice çıkarma ve tümden gelim ile) ortaya çıkaramadığını ortaya çıkarır.

50. Bu diğer tüm izlenimlere karşıdır veya diğer izlenimlerin yerini alır.

51. Bu algılama durumunun kendisi de sınırlandırılmamış (veya diğer izlenimlerin yerini almış) ise, saf Samadhi'ye erişilir.



2. KİTAP - BİR OLMA ADIMLARI

1. Ruh ile birleşme yolunda, fiil Yogası, ateşli bir istekle, ruhsal okuma ve Ishvara'ya adanmadır.

2. Bu üçünün amacı ruhsal vizyonu getirme ve engelleri ortadan kaldırmaktır.

3. Bun zorluk yaratan engeller; avidya (cehalet), kişilik duygusu, arzu, nefret ve bağımlı olma duygusudur.

4. Avidya (cehalet); gelişmemiş, veya ortadan kalkma sürecinde olan, veya üstesinden gelinmiş ya da gelinmemiş diğer tüm engellerin nedenidir.

5. Avidya kalıcı, saf, saadet dolu ve Beni; kalıcı olmayan, saf olmayan, acı veren ve Ben-olmayan ile karıştırma durumudur.

6. Kişilik duygusu, bilginin araçları ile bilenin kimliğinin oluşturulmasına göredir.

7. Arzu zevk veren nesnelere bağımlı olmaktır.

8. Nefret, algılanan herhangi bir nesneden iğrenmektir.

9. Sezgili varoluşa duyulan yoğun arzu bağımlı olmaktır. Bu, her biçimde var olabilir, kendi kendini devam ettiricidir veçok bilge olanlar tarafından dahi bilinir.

10. Bu beş engel süptil olarak bilindiğinde karşı bir akli davranışla yenilebilir.

11. Fiilleri, meditasyon süreciyle atılır.

12. Karma'nın kökü bu beş engeldir ve bu yaşamda ya da gelecekteki bir yaşamda meyvesini vermelidir.

13. Kökler (veya samskara'lar) var olduğu sürece, meyveleri de yaşam, ölüm, ve zevk ve acı veren deneyimler olacaktır.

14. Bu tohumlar (veya samskara'lar) kendilerini oluşturan nedenin iyi veya kötü olmasına göre zevk veya acı üretirler.

15. Aydınlanmış kişi için (üç dünyadaki) tüm varoluş, guna'ların fiillerinden doğan borçtan dolayı acı verdikleri düşünülür. Bu fiiller üç katlı olup; sonuçlar, endişeler ve bilinç altıyla algılanan intibalar doğururlar.

16. Henüz oluşmamış acı geçiştirilebilir.

17. Algılanan ve Algılayanın bir ve aynı olduğu ilüzyonu (acı üreten etkilerin) geçiştirilmesi gereken neden(i)dir.

18. Algılananın üç özelliği vardır; sattva, rajas ve tamas (ritm, hareketlilik ve durağanlık); elementlerden ve duyu organlarından oluşur. Bunların kullanımı deneyimi ve nihai özgürlüğü doğurur.

19. Guna'ların bölümleri (ya da maddenin özellikleri) dört katlıdır; belirli olan ve olmayan, tanımlanabilen ve dokunulmayan.

20. Gören saf bilgidir (gnosis). Saf olduğu halde, aklın aracılığıyla verilen fikir üzerine bakar.

21. Olan herşey ruhun yararına varolur.

22. Yoga'yı (birleşmeyi) başarmış bir kişi durumunda objektif evren bitecektir. Ancak, (objektif evren) henüz özgür olmayanlar için var olmaya devam eder.

23. Ruhun akıl ile ve aklın algıladığı ile birleşmesi, algılanan ve Algılayana benzeyen doğanın anlaşılmasını doğurur.

24. Bu ilişkinin nedeni cehalettir ya da avidya'dır. Bunun üstesinden gelinmesi gerekir.

25. Cehalet, algılanan şeyler ile ilişkide olmamanın sağlanmasıyla son bulur. İşte bu büyük (ruhsal) özgürleşmedir.

26. Mükemmel olarak sağlanmış ayrım ile kısıtlılık durumunun üstesinden gelinir.

27. Bilgi (ya da aydınlanma) yedi kattır ve ilerleme sağlayarak ulaşılır.

28. Yoga tüm safhalarıyla düzenli olarak uygulandığında, ve saf-olmamanın üstesinden gelindiğinde, irfan gelir ve bu da tam aydınlanmaya doğru götürür.

29. Yoga'nın sekiz safhası; Yama Emirleri, Nijama Kuralları, duruşlar ya da Asana'lar, yaşam gücünün doğru kontrolü ya da Pranayama, soyutlama ya da Pratyahara, dikkat ya da Dharana, Meditasyon ya da Dhyana, tefekkür ya da Samadhi'dir.

30. Zarar vermeme, tüm varlıklara doğru olma, çalmama, ölçüsüz olmama ve hırslı olmama yama ya da beş emiri oluşturur.