Games (Oyunlar) Bedava Oyun Sitesi: All Games Indie Bedava Oyunlar: "Hi everyone! Since between all the big game releases smaller independent games are overlooked and since they are scattered and always hi..."
Computer - Internet Technology Design World ----------------------------------- internet,oyun,bilgisayar,bilişim,Programlama,Bilim Network,Msn,Yahoo,messenger,Gmail,Hotmail
Keyifli ve Doygun zaman geçirmek isteyenlerin tek adresi... Unusual Life Game Forums
16 Temmuz 2011 Cumartesi
Burçların vazgeçemediği tutkuları nelerdir?
İlişkinizin, potansiyellerini, tutkularını , merak ediyorsanız, işte size burçlara göre cevabı!
Koç
Koç burcu erkeği aşkta son derece tutkulu ve arzuludur. Kıskançtır! Âşık olması için içinden yükselen dürtülere uyması yeterlidir. Çok hızlı âşık olabilir alıngandır. Cinsel potansiyelleri yüksek olan Koç burcunun özellikle erkekleri bir kadında güzelliklerinden çok etkilenirler. Kadınları ise sevdiklerine karşı çok kıskanç olabilirler. Sevgililerinin eski ilişkilerini takıntı haline getirip bu konuda kafalarının içinde bir takım hesaplar yapmaktan kendilerini alıkoyamazlar.
Boğa
Koç
Koç burcu erkeği aşkta son derece tutkulu ve arzuludur. Kıskançtır! Âşık olması için içinden yükselen dürtülere uyması yeterlidir. Çok hızlı âşık olabilir alıngandır. Cinsel potansiyelleri yüksek olan Koç burcunun özellikle erkekleri bir kadında güzelliklerinden çok etkilenirler. Kadınları ise sevdiklerine karşı çok kıskanç olabilirler. Sevgililerinin eski ilişkilerini takıntı haline getirip bu konuda kafalarının içinde bir takım hesaplar yapmaktan kendilerini alıkoyamazlar.
Boğa
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
burçlar,
fallar,
rüya analizi,
tarot
Bilgisayar - İnternet - Bilim Teknoloji Tasarım Dünyası: Stockholm Sendromu ve Hegel'in köle-efendi diyalek...
Bilgisayar - İnternet - Bilim Teknoloji Tasarım Dünyası: Stockholm Sendromu ve Hegel'in köle-efendi diyalek...: "Demokrasi ve özgürlük, öncelikle korkmaması için gerekli olanakların sağlanmış olduğu bireylerin gerçekleştirebilecekleri bir ütopyadır. ..."
Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri
Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri
15 Temmuz 2011 Cuma
Özgür ve Adaletli Bir Yaşam İçin ''Ak Parti'': Berat Kandili Duvar Kağıtları, Berat Gecesi Wallpa...
Özgür ve Adaletli Bir Yaşam İçin ''Ak Parti'': Berat Kandili Duvar Kağıtları, Berat Gecesi Wallpa...: "Berat Kandili Duvar Kağıtları, Berat Gecesi Wallpaper, Kandil Masa Üstü Resimleri berat kandili arkaplan resimleri"
Tam Yol Devam !
Tam Yol Devam !
Örümcek Adam'dan yeni kareler - Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar
Örümcek Adam'dan yeni kareler
'The Amazing Spider-Man'den yeni fotoğraflar yayınlandı...
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı.Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam'dan yeni kareler
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı. Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam film kareleri
'The Amazing Spider-Man'den yeni fotoğraflar yayınlandı...
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı.Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam'dan yeni kareler
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı. Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam film kareleri
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
film,
Örümcek Adam filmi,
Spider-Man,
The Amazing
Giacomo Casanova’nın Storia della mia vita (Yaşam Öyküm) romanından uyarlanan fantastik dram
Casanova mitinin çöküşü
Ünlü kadın avcısı Giacomo Casanova’nın Storia della mia vita (Yaşam Öyküm) adlı romanından uyarlanan fantastik dram Casanova mitini tersyüz ediyor.
Sinema
İtalyan usta Federico Fellini’nin sonsuz düş gücü Casanova’nın kadınlarını değil kadınların Casanova’sını betimliyor. Çeşitli kadınlarca baştan çıkarılan, aldatılan, terkedilen, kullanılan, aşağılanan Casanova yaşamı süresince yine de karşı cinsi anlamaya, sevmeye çabalıyor.
Ünlü kadın avcısı Giacomo Casanova’nın Storia della mia vita (Yaşam Öyküm) adlı romanından uyarlanan fantastik dram Casanova mitini tersyüz ediyor.
Sinema
İtalyan usta Federico Fellini’nin sonsuz düş gücü Casanova’nın kadınlarını değil kadınların Casanova’sını betimliyor. Çeşitli kadınlarca baştan çıkarılan, aldatılan, terkedilen, kullanılan, aşağılanan Casanova yaşamı süresince yine de karşı cinsi anlamaya, sevmeye çabalıyor.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
dram,
fantastik,
giacomo casanova,
Öyküm,
romanından,
storia della mia vita,
uyarlanan,
yaşam
14 Temmuz 2011 Perşembe
Cengizhan Konuş > Zahmin 1
Bu acıya bu kadar şiir fazla…
Aşkın eşref saati… Kanımı yalayıp içime biriken suskuların hayalet cümleleriyle konuşmaktayım. Yitirerek susan ve kıyasıya tükenen sensin. Belki de sesimin ucundaki kundaklanmış ceset bundan. Ucumu kaybediyorum gözlerimin önünde git gide; aşkı bir daha yitirmek adına. ‘O’ şehrin boğazıma iliştirdiği ünlemleri yutkunarak saklanıyorum senden. Sense kaçtığım şehirlerin griliğini teneffüsleniyorsun. Bensizliğin gözlerinin içine kendini yoklaştırırcasına bakarak, benden yüzleri soru işaretli anlamlar türetiyorsun. Tırnak diplerinde affedilmez yanılgıların külleri… Pişmanlığın önce İstanbul’dan başlıyor seni cümlesizleştirmeye. Ne kadar da cesaretli yalnızlıkların… Beni yalnızlığına terk ederek gidiyorsun, senin yalnızın olacağımı bile bile. Bakışmalar arası korunaksız bir kimsesizlik aramızda gelgitlenen deniz. Ey zahmin! Sensizlik sana niye benzemiyor? Terk-i kalbe süslenemeyişim aykırılığa utangaçlığından mı? Zamanın varsa sensizliğe, gel…
Usanılası hayatlara başkalığı naçarlaştıran sancı yüklü duruşlar ilikliyorum. Soluğun ciğerimde duraklıyor. Aklımda içime savrulan saçlarının kıyameti. Saklanışlarım kendime sobe ancak biliyorum. Sana bakarak eskittim yüzümü, söyle şimdi hangi acının ağrılı kahkahasızlığına çıkar yüzüm? Kim çevirecek beni kaldığım yerden? Ey zahmin! Ağlamak yüz kızartıcı bir suç aşkın yırtılıp durduğu satır aralarında. Peki, cümle sonları sensizliğin kör bakışlarına çıkan yazgının alfabesinde ölmekte mi suç? Selam olsun dağlar gibi hasretine. Kalbime giyiyorum aşkı delilik gömleği diye zahmin.
Yüzümüzün akının geceye yakıştığı gibi yakışıyorduk aşka. Gözlerim içine emanetti. Aynı cümlenin içinde acıya haykıran sessiz harflerdik, kursağımızda kaldı dipnotsuz hikâyemiz. Yüzün dünden kalan bir anı mı olacak kederime? Gittin, bari bunu şarkılara söyleme ve beni bekleme, gelemem. Yokluğunla avunmaktayım. Ey zahmin! Şefaatin kalbin dileğince ağlayan aşka olsun.
Yakın bir ağrısın. Uzak duruyorsun aşkae yakınlığıma. Ben sana hayata devrik düşmeyen düşler büyütüyorum kefenimin iç cebinde. Aramızdan körkütük aşık şarkılar geçiyor, sen görmüyorsun. Sana dokundukça islenen gözlerim cana bela bakışmaları yükleniyor. Ama ayrılıktan gayrı her şeye küsüyor, sigaranın dumanından şakaklarıma savrulan efkâr. Saçlarım boyu uzuyor hayatsızlığıma çarpan çehrenin beyazından yayılan hüzün. Ellerinin az ötesinden kırık nakaratlar yuvarlanıyor gülüşüme. Bu acınılmayası acıya kahır dolu şarkıların notaları çok ağır değil mi zahmin? Kaldır aşka cevaz taşımayan yangınları kalbin üstünden ve sus sükût, içimden aşk geçiyor. Ah kalbim, düş içimden. Ayrılığın ayak seslerini duyuyorum, bende sana yer kalmadı. Topla kendini kalbim! Miracına vurulduk aşkın.
‘Dur gitme’li ağlayışlar yanaklarıma yuvalanırken, bana yetişemeyen aşkın karanlığını yokluyor çifte minareli camîlerin göğü. Saçlarım değiyor ıslaklığına, esriyor martıların gözlerinde kanayan çığlıklar. Uzun uzadıya göğsümü deliyor hasretin. Çiğneyip geçiyor vapur soğukları beynimin narkoza yatan İstanbul suskunluğunu. Kuşlar, asın beni kirpiğimden bulutlara ne olur. Kin tutuyor yaramı çoğullaştıran mahkumun tel örgülü yakasından. Eskiye çalan fırtınalı bir lanetin uğultusuna öykünüyor dilim: ‘’Dile verdin ya hatırımı, bozdur bozdur harca’’.
Kan kaybı az geliyor efkârı tütün molalı aşk zayiatına. Yarınım dünden heder. Sana şiir yazmak gelmiyor içimden, içim sana şiir değil mi zaten? Nefesin uzanır mı yine kimliksiz kalmış kirpiğime, yakmak için arkasına tufan yığılan gözevimi? Bir sigara yakıp ciğerimi küllemeliyim hüznüme karşı. Yatırıp seni dizlerime, uyutmalıyım yokluğunu bir kanama boyu. Sende eğ başını rüzgâr, kalakalma yazılanın koynunda ıpıslak.
Ey zahmin! Ötesi sen, berisi aşk… Nasıl çıkarım bu yalnızlığın içinden? Ben şehadet ederim ki, gözlerin ölümden güzel…
Cengizhan Konuş
Aşkın eşref saati… Kanımı yalayıp içime biriken suskuların hayalet cümleleriyle konuşmaktayım. Yitirerek susan ve kıyasıya tükenen sensin. Belki de sesimin ucundaki kundaklanmış ceset bundan. Ucumu kaybediyorum gözlerimin önünde git gide; aşkı bir daha yitirmek adına. ‘O’ şehrin boğazıma iliştirdiği ünlemleri yutkunarak saklanıyorum senden. Sense kaçtığım şehirlerin griliğini teneffüsleniyorsun. Bensizliğin gözlerinin içine kendini yoklaştırırcasına bakarak, benden yüzleri soru işaretli anlamlar türetiyorsun. Tırnak diplerinde affedilmez yanılgıların külleri… Pişmanlığın önce İstanbul’dan başlıyor seni cümlesizleştirmeye. Ne kadar da cesaretli yalnızlıkların… Beni yalnızlığına terk ederek gidiyorsun, senin yalnızın olacağımı bile bile. Bakışmalar arası korunaksız bir kimsesizlik aramızda gelgitlenen deniz. Ey zahmin! Sensizlik sana niye benzemiyor? Terk-i kalbe süslenemeyişim aykırılığa utangaçlığından mı? Zamanın varsa sensizliğe, gel…
Usanılası hayatlara başkalığı naçarlaştıran sancı yüklü duruşlar ilikliyorum. Soluğun ciğerimde duraklıyor. Aklımda içime savrulan saçlarının kıyameti. Saklanışlarım kendime sobe ancak biliyorum. Sana bakarak eskittim yüzümü, söyle şimdi hangi acının ağrılı kahkahasızlığına çıkar yüzüm? Kim çevirecek beni kaldığım yerden? Ey zahmin! Ağlamak yüz kızartıcı bir suç aşkın yırtılıp durduğu satır aralarında. Peki, cümle sonları sensizliğin kör bakışlarına çıkan yazgının alfabesinde ölmekte mi suç? Selam olsun dağlar gibi hasretine. Kalbime giyiyorum aşkı delilik gömleği diye zahmin.
Yüzümüzün akının geceye yakıştığı gibi yakışıyorduk aşka. Gözlerim içine emanetti. Aynı cümlenin içinde acıya haykıran sessiz harflerdik, kursağımızda kaldı dipnotsuz hikâyemiz. Yüzün dünden kalan bir anı mı olacak kederime? Gittin, bari bunu şarkılara söyleme ve beni bekleme, gelemem. Yokluğunla avunmaktayım. Ey zahmin! Şefaatin kalbin dileğince ağlayan aşka olsun.
Yakın bir ağrısın. Uzak duruyorsun aşkae yakınlığıma. Ben sana hayata devrik düşmeyen düşler büyütüyorum kefenimin iç cebinde. Aramızdan körkütük aşık şarkılar geçiyor, sen görmüyorsun. Sana dokundukça islenen gözlerim cana bela bakışmaları yükleniyor. Ama ayrılıktan gayrı her şeye küsüyor, sigaranın dumanından şakaklarıma savrulan efkâr. Saçlarım boyu uzuyor hayatsızlığıma çarpan çehrenin beyazından yayılan hüzün. Ellerinin az ötesinden kırık nakaratlar yuvarlanıyor gülüşüme. Bu acınılmayası acıya kahır dolu şarkıların notaları çok ağır değil mi zahmin? Kaldır aşka cevaz taşımayan yangınları kalbin üstünden ve sus sükût, içimden aşk geçiyor. Ah kalbim, düş içimden. Ayrılığın ayak seslerini duyuyorum, bende sana yer kalmadı. Topla kendini kalbim! Miracına vurulduk aşkın.
‘Dur gitme’li ağlayışlar yanaklarıma yuvalanırken, bana yetişemeyen aşkın karanlığını yokluyor çifte minareli camîlerin göğü. Saçlarım değiyor ıslaklığına, esriyor martıların gözlerinde kanayan çığlıklar. Uzun uzadıya göğsümü deliyor hasretin. Çiğneyip geçiyor vapur soğukları beynimin narkoza yatan İstanbul suskunluğunu. Kuşlar, asın beni kirpiğimden bulutlara ne olur. Kin tutuyor yaramı çoğullaştıran mahkumun tel örgülü yakasından. Eskiye çalan fırtınalı bir lanetin uğultusuna öykünüyor dilim: ‘’Dile verdin ya hatırımı, bozdur bozdur harca’’.
Kan kaybı az geliyor efkârı tütün molalı aşk zayiatına. Yarınım dünden heder. Sana şiir yazmak gelmiyor içimden, içim sana şiir değil mi zaten? Nefesin uzanır mı yine kimliksiz kalmış kirpiğime, yakmak için arkasına tufan yığılan gözevimi? Bir sigara yakıp ciğerimi küllemeliyim hüznüme karşı. Yatırıp seni dizlerime, uyutmalıyım yokluğunu bir kanama boyu. Sende eğ başını rüzgâr, kalakalma yazılanın koynunda ıpıslak.
Ey zahmin! Ötesi sen, berisi aşk… Nasıl çıkarım bu yalnızlığın içinden? Ben şehadet ederim ki, gözlerin ölümden güzel…
Cengizhan Konuş
Yaşam ve İnsan için herşey
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Cengizhan Konuş,
Zahmin 1
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)