Özgür ve Adaletli Bir Yaşam İçin ''Ak Parti'': Berat Kandili Duvar Kağıtları, Berat Gecesi Wallpa...: "Berat Kandili Duvar Kağıtları, Berat Gecesi Wallpaper, Kandil Masa Üstü Resimleri berat kandili arkaplan resimleri"
Tam Yol Devam !
Keyifli ve Doygun zaman geçirmek isteyenlerin tek adresi... Unusual Life Game Forums
15 Temmuz 2011 Cuma
Örümcek Adam'dan yeni kareler - Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar
Örümcek Adam'dan yeni kareler
'The Amazing Spider-Man'den yeni fotoğraflar yayınlandı...
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı.Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam'dan yeni kareler
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı. Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam film kareleri
'The Amazing Spider-Man'den yeni fotoğraflar yayınlandı...
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı.Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam'dan yeni kareler
Andrew Garfield'in başrolünde olduğu yeni Örümcek Adam filmi 'The Amazing Spider-Man'den detaylı fotoğraflar yayınlandı. Entertainment Weekly'nin yayınladığı yeni karelerde Peter Parker'ın mekanik ağ fırlatıcılarının ve Dr. Curt Connors'ın olduğu kareler yer alıyor.
Örümcek Adam film kareleri
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
film,
Örümcek Adam filmi,
Spider-Man,
The Amazing
Giacomo Casanova’nın Storia della mia vita (Yaşam Öyküm) romanından uyarlanan fantastik dram
Casanova mitinin çöküşü
Ünlü kadın avcısı Giacomo Casanova’nın Storia della mia vita (Yaşam Öyküm) adlı romanından uyarlanan fantastik dram Casanova mitini tersyüz ediyor.
Sinema
İtalyan usta Federico Fellini’nin sonsuz düş gücü Casanova’nın kadınlarını değil kadınların Casanova’sını betimliyor. Çeşitli kadınlarca baştan çıkarılan, aldatılan, terkedilen, kullanılan, aşağılanan Casanova yaşamı süresince yine de karşı cinsi anlamaya, sevmeye çabalıyor.
Ünlü kadın avcısı Giacomo Casanova’nın Storia della mia vita (Yaşam Öyküm) adlı romanından uyarlanan fantastik dram Casanova mitini tersyüz ediyor.
Sinema
İtalyan usta Federico Fellini’nin sonsuz düş gücü Casanova’nın kadınlarını değil kadınların Casanova’sını betimliyor. Çeşitli kadınlarca baştan çıkarılan, aldatılan, terkedilen, kullanılan, aşağılanan Casanova yaşamı süresince yine de karşı cinsi anlamaya, sevmeye çabalıyor.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
dram,
fantastik,
giacomo casanova,
Öyküm,
romanından,
storia della mia vita,
uyarlanan,
yaşam
14 Temmuz 2011 Perşembe
Cengizhan Konuş > Zahmin 1
Bu acıya bu kadar şiir fazla…
Aşkın eşref saati… Kanımı yalayıp içime biriken suskuların hayalet cümleleriyle konuşmaktayım. Yitirerek susan ve kıyasıya tükenen sensin. Belki de sesimin ucundaki kundaklanmış ceset bundan. Ucumu kaybediyorum gözlerimin önünde git gide; aşkı bir daha yitirmek adına. ‘O’ şehrin boğazıma iliştirdiği ünlemleri yutkunarak saklanıyorum senden. Sense kaçtığım şehirlerin griliğini teneffüsleniyorsun. Bensizliğin gözlerinin içine kendini yoklaştırırcasına bakarak, benden yüzleri soru işaretli anlamlar türetiyorsun. Tırnak diplerinde affedilmez yanılgıların külleri… Pişmanlığın önce İstanbul’dan başlıyor seni cümlesizleştirmeye. Ne kadar da cesaretli yalnızlıkların… Beni yalnızlığına terk ederek gidiyorsun, senin yalnızın olacağımı bile bile. Bakışmalar arası korunaksız bir kimsesizlik aramızda gelgitlenen deniz. Ey zahmin! Sensizlik sana niye benzemiyor? Terk-i kalbe süslenemeyişim aykırılığa utangaçlığından mı? Zamanın varsa sensizliğe, gel…
Usanılası hayatlara başkalığı naçarlaştıran sancı yüklü duruşlar ilikliyorum. Soluğun ciğerimde duraklıyor. Aklımda içime savrulan saçlarının kıyameti. Saklanışlarım kendime sobe ancak biliyorum. Sana bakarak eskittim yüzümü, söyle şimdi hangi acının ağrılı kahkahasızlığına çıkar yüzüm? Kim çevirecek beni kaldığım yerden? Ey zahmin! Ağlamak yüz kızartıcı bir suç aşkın yırtılıp durduğu satır aralarında. Peki, cümle sonları sensizliğin kör bakışlarına çıkan yazgının alfabesinde ölmekte mi suç? Selam olsun dağlar gibi hasretine. Kalbime giyiyorum aşkı delilik gömleği diye zahmin.
Yüzümüzün akının geceye yakıştığı gibi yakışıyorduk aşka. Gözlerim içine emanetti. Aynı cümlenin içinde acıya haykıran sessiz harflerdik, kursağımızda kaldı dipnotsuz hikâyemiz. Yüzün dünden kalan bir anı mı olacak kederime? Gittin, bari bunu şarkılara söyleme ve beni bekleme, gelemem. Yokluğunla avunmaktayım. Ey zahmin! Şefaatin kalbin dileğince ağlayan aşka olsun.
Yakın bir ağrısın. Uzak duruyorsun aşkae yakınlığıma. Ben sana hayata devrik düşmeyen düşler büyütüyorum kefenimin iç cebinde. Aramızdan körkütük aşık şarkılar geçiyor, sen görmüyorsun. Sana dokundukça islenen gözlerim cana bela bakışmaları yükleniyor. Ama ayrılıktan gayrı her şeye küsüyor, sigaranın dumanından şakaklarıma savrulan efkâr. Saçlarım boyu uzuyor hayatsızlığıma çarpan çehrenin beyazından yayılan hüzün. Ellerinin az ötesinden kırık nakaratlar yuvarlanıyor gülüşüme. Bu acınılmayası acıya kahır dolu şarkıların notaları çok ağır değil mi zahmin? Kaldır aşka cevaz taşımayan yangınları kalbin üstünden ve sus sükût, içimden aşk geçiyor. Ah kalbim, düş içimden. Ayrılığın ayak seslerini duyuyorum, bende sana yer kalmadı. Topla kendini kalbim! Miracına vurulduk aşkın.
‘Dur gitme’li ağlayışlar yanaklarıma yuvalanırken, bana yetişemeyen aşkın karanlığını yokluyor çifte minareli camîlerin göğü. Saçlarım değiyor ıslaklığına, esriyor martıların gözlerinde kanayan çığlıklar. Uzun uzadıya göğsümü deliyor hasretin. Çiğneyip geçiyor vapur soğukları beynimin narkoza yatan İstanbul suskunluğunu. Kuşlar, asın beni kirpiğimden bulutlara ne olur. Kin tutuyor yaramı çoğullaştıran mahkumun tel örgülü yakasından. Eskiye çalan fırtınalı bir lanetin uğultusuna öykünüyor dilim: ‘’Dile verdin ya hatırımı, bozdur bozdur harca’’.
Kan kaybı az geliyor efkârı tütün molalı aşk zayiatına. Yarınım dünden heder. Sana şiir yazmak gelmiyor içimden, içim sana şiir değil mi zaten? Nefesin uzanır mı yine kimliksiz kalmış kirpiğime, yakmak için arkasına tufan yığılan gözevimi? Bir sigara yakıp ciğerimi küllemeliyim hüznüme karşı. Yatırıp seni dizlerime, uyutmalıyım yokluğunu bir kanama boyu. Sende eğ başını rüzgâr, kalakalma yazılanın koynunda ıpıslak.
Ey zahmin! Ötesi sen, berisi aşk… Nasıl çıkarım bu yalnızlığın içinden? Ben şehadet ederim ki, gözlerin ölümden güzel…
Cengizhan Konuş
Aşkın eşref saati… Kanımı yalayıp içime biriken suskuların hayalet cümleleriyle konuşmaktayım. Yitirerek susan ve kıyasıya tükenen sensin. Belki de sesimin ucundaki kundaklanmış ceset bundan. Ucumu kaybediyorum gözlerimin önünde git gide; aşkı bir daha yitirmek adına. ‘O’ şehrin boğazıma iliştirdiği ünlemleri yutkunarak saklanıyorum senden. Sense kaçtığım şehirlerin griliğini teneffüsleniyorsun. Bensizliğin gözlerinin içine kendini yoklaştırırcasına bakarak, benden yüzleri soru işaretli anlamlar türetiyorsun. Tırnak diplerinde affedilmez yanılgıların külleri… Pişmanlığın önce İstanbul’dan başlıyor seni cümlesizleştirmeye. Ne kadar da cesaretli yalnızlıkların… Beni yalnızlığına terk ederek gidiyorsun, senin yalnızın olacağımı bile bile. Bakışmalar arası korunaksız bir kimsesizlik aramızda gelgitlenen deniz. Ey zahmin! Sensizlik sana niye benzemiyor? Terk-i kalbe süslenemeyişim aykırılığa utangaçlığından mı? Zamanın varsa sensizliğe, gel…
Usanılası hayatlara başkalığı naçarlaştıran sancı yüklü duruşlar ilikliyorum. Soluğun ciğerimde duraklıyor. Aklımda içime savrulan saçlarının kıyameti. Saklanışlarım kendime sobe ancak biliyorum. Sana bakarak eskittim yüzümü, söyle şimdi hangi acının ağrılı kahkahasızlığına çıkar yüzüm? Kim çevirecek beni kaldığım yerden? Ey zahmin! Ağlamak yüz kızartıcı bir suç aşkın yırtılıp durduğu satır aralarında. Peki, cümle sonları sensizliğin kör bakışlarına çıkan yazgının alfabesinde ölmekte mi suç? Selam olsun dağlar gibi hasretine. Kalbime giyiyorum aşkı delilik gömleği diye zahmin.
Yüzümüzün akının geceye yakıştığı gibi yakışıyorduk aşka. Gözlerim içine emanetti. Aynı cümlenin içinde acıya haykıran sessiz harflerdik, kursağımızda kaldı dipnotsuz hikâyemiz. Yüzün dünden kalan bir anı mı olacak kederime? Gittin, bari bunu şarkılara söyleme ve beni bekleme, gelemem. Yokluğunla avunmaktayım. Ey zahmin! Şefaatin kalbin dileğince ağlayan aşka olsun.
Yakın bir ağrısın. Uzak duruyorsun aşkae yakınlığıma. Ben sana hayata devrik düşmeyen düşler büyütüyorum kefenimin iç cebinde. Aramızdan körkütük aşık şarkılar geçiyor, sen görmüyorsun. Sana dokundukça islenen gözlerim cana bela bakışmaları yükleniyor. Ama ayrılıktan gayrı her şeye küsüyor, sigaranın dumanından şakaklarıma savrulan efkâr. Saçlarım boyu uzuyor hayatsızlığıma çarpan çehrenin beyazından yayılan hüzün. Ellerinin az ötesinden kırık nakaratlar yuvarlanıyor gülüşüme. Bu acınılmayası acıya kahır dolu şarkıların notaları çok ağır değil mi zahmin? Kaldır aşka cevaz taşımayan yangınları kalbin üstünden ve sus sükût, içimden aşk geçiyor. Ah kalbim, düş içimden. Ayrılığın ayak seslerini duyuyorum, bende sana yer kalmadı. Topla kendini kalbim! Miracına vurulduk aşkın.
‘Dur gitme’li ağlayışlar yanaklarıma yuvalanırken, bana yetişemeyen aşkın karanlığını yokluyor çifte minareli camîlerin göğü. Saçlarım değiyor ıslaklığına, esriyor martıların gözlerinde kanayan çığlıklar. Uzun uzadıya göğsümü deliyor hasretin. Çiğneyip geçiyor vapur soğukları beynimin narkoza yatan İstanbul suskunluğunu. Kuşlar, asın beni kirpiğimden bulutlara ne olur. Kin tutuyor yaramı çoğullaştıran mahkumun tel örgülü yakasından. Eskiye çalan fırtınalı bir lanetin uğultusuna öykünüyor dilim: ‘’Dile verdin ya hatırımı, bozdur bozdur harca’’.
Kan kaybı az geliyor efkârı tütün molalı aşk zayiatına. Yarınım dünden heder. Sana şiir yazmak gelmiyor içimden, içim sana şiir değil mi zaten? Nefesin uzanır mı yine kimliksiz kalmış kirpiğime, yakmak için arkasına tufan yığılan gözevimi? Bir sigara yakıp ciğerimi küllemeliyim hüznüme karşı. Yatırıp seni dizlerime, uyutmalıyım yokluğunu bir kanama boyu. Sende eğ başını rüzgâr, kalakalma yazılanın koynunda ıpıslak.
Ey zahmin! Ötesi sen, berisi aşk… Nasıl çıkarım bu yalnızlığın içinden? Ben şehadet ederim ki, gözlerin ölümden güzel…
Cengizhan Konuş
Yaşam ve İnsan için herşey
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Cengizhan Konuş,
Zahmin 1
Kitap Özetleri, Kitap Özeti: Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara/ Mathi...
Kitap Özetleri, Kitap Özeti: Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara/ Mathi...: "'Kö pr üler farklılığın kabulünden doğar' Fransız yazar Mathias Énard'ın Goncourt des Lycéens ödüllü ve Türkçeye çevrilen ilk yapıtı Sav..."
kitap özetleri, kitap özeti, kitaplar, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
kitap özetleri, kitap özeti, kitaplar, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap
13 Temmuz 2011 Çarşamba
Kutuplardaki Hayvanlar Neden Beyazdır ?
Kutup hayvanları
Kutuplarda yaşamlarını sürdüren bir çok hayvan beyaz rengi ile dikkat çekmektedir. Bunun bir çok nedeni vardır. Yazımız da kutuplarda yaşayan hayvanların neden beyaz olduğu konusuna değineceğiz. Nedenlerini tek tek ele alacağımız yazımız da bir çok ayrıntıyı ele alacağız. Kutuplar hayvanların yaşamlarını oldukça zor hale getiren hava durumlarının oldukça olumsuz olduğu alanlardır. Bu olumsuzlukların sıcaklık olması yaşamı daha da olumsuz şekilde etkilemektedir. Sıcaklığın hızlı düşüşü sonucunda ise vücuda ve deriye renk veren madde melanin çalışmaz bir hale gelmektedir.
Kutuplarda yaşamlarını sürdüren bir çok hayvan beyaz rengi ile dikkat çekmektedir. Bunun bir çok nedeni vardır. Yazımız da kutuplarda yaşayan hayvanların neden beyaz olduğu konusuna değineceğiz. Nedenlerini tek tek ele alacağımız yazımız da bir çok ayrıntıyı ele alacağız. Kutuplar hayvanların yaşamlarını oldukça zor hale getiren hava durumlarının oldukça olumsuz olduğu alanlardır. Bu olumsuzlukların sıcaklık olması yaşamı daha da olumsuz şekilde etkilemektedir. Sıcaklığın hızlı düşüşü sonucunda ise vücuda ve deriye renk veren madde melanin çalışmaz bir hale gelmektedir.
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
Kutup hayvanları,
neden
12 Temmuz 2011 Salı
Romalıların 2 bin yıllık bitki ilaçları
İtalya'nın Piambino şehri açıklarında bulunan bir geminin enkazından ilkyardım çantası çıktı.
Antik Romalılara ait geminin milattan önce 130 yılında battığı belirlenirken, İtalyan araştırmacılar ağzı sımsıkı kapalı olduğu için günümüze kadar suyun altında bozulmadan saklanmış ilaçlara DNA analizi yaparak içeriklerini öğrendi.
Tahta bir sandığın içindeki 136 küçük ilaç şişesinde saklanan ilaçların kereviz, soğan, havuç, kabak ve kestane çeşitli bitkilerin tozlarından yapıldığı ortaya çıktı.
İlaçların içinde mide rahatsızlıklarını tedavi etmek için günümüzde de kullanılan kil maddesine de rastlandı. Uzmanlar çantanın antik medeniyetlerin tıp bilgisine ışık tuttuğunu söylüyor.
Antik Romalılara ait geminin milattan önce 130 yılında battığı belirlenirken, İtalyan araştırmacılar ağzı sımsıkı kapalı olduğu için günümüze kadar suyun altında bozulmadan saklanmış ilaçlara DNA analizi yaparak içeriklerini öğrendi.
Tahta bir sandığın içindeki 136 küçük ilaç şişesinde saklanan ilaçların kereviz, soğan, havuç, kabak ve kestane çeşitli bitkilerin tozlarından yapıldığı ortaya çıktı.
İlaçların içinde mide rahatsızlıklarını tedavi etmek için günümüzde de kullanılan kil maddesine de rastlandı. Uzmanlar çantanın antik medeniyetlerin tıp bilgisine ışık tuttuğunu söylüyor.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui
Etiketler: alternatif tıp,sağlık,resim,sanat
antik roma,
bitki,
ilaç,
ilaçları,
insan,
İtalya,
piambino,
romalıların,
sağlık,
tarih
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)