Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

son etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
son etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ocak 2012 Cuma

Maya takvimiyle ilgili en son iddia!

Yeni yıla girilmesiyle, Maya takviminin kehanetleri hakkında sayısız teori de ortaya döküldü.

Yaygın görüşler 2012'de dünyanın yok olacağı ya da insanlığın mutluluk ve gelişim çağına gireceği yönünde. En son teori ise sanılanın aksine takvimin hiç de önemli bir olaya işaret etmediğini öne sürüyor.
Time dergisinde Robert Landau imzasıyla yayımlanan habere göre, Maya takvimi kozmik bir olayın başlangıcını ve sonunu göstermiyor. Aksine, takvim, M.S 603 ile 683 yılları arasında yaşamış Maya Kralı Büyük Pakal’ın doğum gününe göre ayarlanmış.

Landau'nun, Latin Amerikalı arkeologların bulgularına dayandırdığı iddiası şöyle:

“Haab” adıyla bilinen, 5 bin 125 yıllık Maya takviminin, 21 Aralık 2012’de sona ermesi, birçok uzman tarafından yaratılış döngüsünün sonu olarak kabul ediliyor. 394,26 yıla denk gelen “baktun” adındaki dönemlere bölünen Maya takvimi, bu tarihte 13’üncü "baktun"u tamamlamış olacak.

Ancak takvimin sona eriş tarihi, sanıldığı gibi kozmik bir olaya değil, tamamen politik bir karara dayanıyor olabilir. Meksika’nın Chipas eyaletindeki antik Maya kenti Palenque’de çalışmalar yapan Alonso Mendez, Büyük Pakal’ın doğum gününü, “ilahi bir dönüm noktası” olarak işaretlemek istediği için “baktun”ları oluşturduğunu savunuyor.

TAKVİMİ YENİDEN UYARLADILAR

Mendez, matematik ve astronomi alanında çok ileri olan Mayaların, krallarının isteğini yerine getirmek için Orion takımyıldızının hareketlerini inceleyerek baktunları belirlediği görüşünde.
Aynı zamanda gökbilimci olan Mendez, “Mayalar, bu takvimi yapabilmek için, bir önceki yaratılış döngüsünü belirlemek zorundaydı. Palenque kalıntılarında, bu dönemin ‘kozmosun yeniden organizasyonuyla’ sona erdiği belirtiliyor. Buna, ‘bir evin metaforik olarak yeniden oluşturulması’ da denebilir. Bu dönem, 13 "baktun"la sona erdiği için, yeni dönem de 13'üncü "baktun"la tamamlandı” dedi.

NASA tarafından California Üniversitesi’nde yürütülen araştırmanın da bir parçası olan Mendez, “Mayalar sadece geçmiş için değil, gelecek için de konuşan bir takvim hazırladı… Bana göre, Pakal, Maya mitolojisini yeniden uyarlayarak, kendisine ilahi bir yer açmak istedi” yorumunu yaptı. Kısaca, Büyük Pakal siyasi kararların tarihi nasıl değiştirebileceğine yönelik önemli bir örnek oluşturmuş olabilir.

Chipas’ta çalışmalar yapan bir diğer arkeolog Nancy Orr ise “İnsanlar Maya takviminin sona ermesini Dünya’nın sonu olarak kabul ediyor. Oysa bu tarih, yeni bir ruhani dönemin başlangıcına işaret ediyor” ifadesini kullandı.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui Metafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ... Astroloji Burçlar,fallar,tarot,Rüya Analizi

21 Mart 2011 Pazartesi

Aziz Nesin’in son günleri ve vasiyeti: “Ben mezarım olsun istemiyorum”

Asıl adı Mehmet Nusret olan Aziz Nesin, 1915 yıkında İstanbul, Heybeliada yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Mizah, öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıt verdi. UNESCO’nun Index Translationum bilgisine göre eserleri Türkçeden en çok yabancı dillere çevrilen yazarlar listesinin ilk sıralarında yer aldı. Politik tavrı, tutarlılığı ve korkusuzluğu ile örnek bir aydın oldu. Eliye yakın edebi ödül kazandı.
1992 de 6 Temmuz Çeşme, İzmir’de sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle yaşama veda eden yazarın cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı’nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ne getirildi. 7 Temmuz 1995’de vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü.
Aziz Nesin’in vasiyeti: “cenaze töreni istemiyorum”
Aziz Nesin’in ölmeden yakın zaman önce yazdığı şu vasiyet Vasiyetime yazacağım en önemli şey, şu cenaze töreni denilen rezillik, ikiyüzlülük… Tek sözcükle tiksiniyorum, iğreniyorum şu cenaze töreni sahteciliğinden… Nasıl sancılar saplanıyor yüreğime, bir paslı kör bıçak sokulup sokulup çıkarılıyormuş gibi… Böyle düşkün ve acılı zamanımda yapayalnız olmak isterim, Vakıfta çocuklarımın yanında olmamalıydım.
Vasiyetimi yazabilseydim, birinci maddesi “Cenaze töreni istemiyorum.” olacaktı, sonra “Ölüm ilanı da istemiyorum gazetelerde…” diye yazacaktım vasiyetime. Her yere, her işe olduğu gibi vasiyetimi yazmaya da geç kalıp yetişemedim.
Ölünce nasıl olsa cenaze töreninden haberim olmayacak ama, ölmemden az önceki şu anımda bunu biliyor ve yapılacak olan cenaze töreninin sahteciliğini duyumsuyorum ya…
Ne çok insan cenaze törenime katılıp “Son görevimizi yapıyoruz” diye rahatlayacak, sondan önceki hiçbir görevini yapmayanlar…
Ne yapmalıyım bana cenaze töreni yapılmaması için? Ah, bütün bunları yazmalıydım vasiyetimde…
Bir isordil daha alsam mı? (isordil:bir tansiyon ilacı) Sancılar gittikçe sıklaşıyor ve artıyor. Ben cesedimin Devlet hastanelerinden birine verilip, tıp öğrencilerinin kadavram üstünde ders görerek cesedimden yararlanmalarını istiyorum. Özellikle bunu çok istiyorum. Vasiyetime yazmak isterdim. Neyim varsa, neyim olmuşsa, neler yapıp üretebilmişsem, her şeyimden herkes sonuna dek yararlansın, hiçbir şeyim ziyan olmasın, boşa gitmesin istiyorum. Benden arta kalan son varlığım cesedimdir, ondan da yararlanılabildiğince yararlanılsın. Ama benim sevgili hekim dostum bu düşünceme hep karşı çıkar, nedenini açıkça söylemeden… Nedenini düşünüyorum. Belki duygusallıktır. Vasiyetimi yazabilseydim, üçüncü maddesi şu mezar konusu olacaktı. Düşüncelerim salt bana özgü, genellenmesini istemiyorum. Başkaları isteklerince mezar yaptırsınlar, ama ben mezarım olsun istemiyorum. İnsanın ölümünden sonra ruhunun varlığına inanmıyorum ki mezarı anlamlı ve gerekli bulayım.

Aziz Nesin’in oğlu son günlerini ölümü ve cenazesini anlatıyor.