İlişkilerde gerçek yakınlık kurmak, iki insanın birbirine “tamamen açılmak” değil, birbirinin açılmasına alan bırakmaktır.
Gerçek yakınlık, maskelerin aynı anda düşmesi değil, birinin maskesini indirdiğinde diğerinin “ben de” diyebilmesidir.Çoğu zaman yakınlık sanıyoruz ki sürekli konuşmak, her şeyi anlatmak, birbirinin içinde kaybolmak…
Hayır.
Gerçek yakınlık, sessizlikte bile birbirinin yanında güvende hissetmektir.İşte sana, yıllardır gözlemlediğim, yaşadığım, iyileştirdiğim yerden süzülen o yolun taşları:
- Önce kendi kapını arala
İnsan başkasına ne kadar yakın olursa olsun, kendi içindeki kapalı odaları açmadıysa o yakınlık sahtedir.
Kendine karşı dürüst olmadığın her yer, karşındakine de yalan olur.
Bu yüzden önce kendi yaralarını tanı.
“Beni en çok ne korkutuyor? En çok neye utanıyorum? En çok neyi saklıyorum?”
Bu soruları kendine sorabildiğin kadar, bir başkasına da açılabilirsin. - “Anlatmak” değil, “paylaşmak”
Çoğu insan anlatır ama paylaşmaz.
Anlatmak monologdur, paylaşmak diyalog.
Anlatırken “dinlenilmek” istersin, paylaşırken “birlikte olmak” istersin.
Aradaki fark:
“Çok kötü bir gün geçirdim, her şey üstüme geldi” → anlatmak.
“Çok kötü bir gün geçirdim, içimde hâlâ bir yumru var, senin yanında biraz nefes almak istiyorum” → paylaşmak. - Kırılganlığı ödül gibi sun
Kırılganlık, zayıflık değil, cesarettir.
Ama çoğu insan onu “bak ne kadar yaralıyım” diye değil, “bak, sana kendimi açıyorum” diye sunar.
“Beni terk edilmekten çok korkuyorum” demek yerine,
“Sana ne kadar değer veriyorsam, seni kaybetmekten o kadar korkuyorum, bunu söylemek bana zor geliyor” dersen,
karşıdaki insan kendini suçlu değil, değerli hisseder. - Karşındakinin duygusunu “taşımayı” öğren
Yakınlık, empati değil, ortaklıktır.
Empati “seni anlıyorum”dur, ortaklık “ben de oradayım”dır.
“Çok üzgünsün” demek yerine,
“Şu an yanında oturuyorum, üzüntün benim de içimi yakıyor ama buradayım” demek. - Sessizliği korkutucu olmaktan çıkar
Gerçek yakınlık, sürekli konuşmak zorunda hissetmediğin ilişkidir.
Birlikte susabilmek, birlikte nefes alabilmek…
Eğer iki insan aynı odada, aynı anda, hiçbir şey söylemeden rahatça var olabiliyorsa,
orada çok güçlü bir bağ vardır. - “Tamam” demeyi bırak, “anladım” demeyi öğren
Çoğu çift tartışırken “tamam” der, barışır.
“Tamam” kapanıştır, “anladım” ise açılıştır.
“Beni bu kadar incittiğini fark etmemiştim, şimdi anlıyorum” dediğinde,
karşıdaki insan ilk kez gerçekten görülmüş hisseder. - Küçük gerçekleri biriktir
Büyük itiraflar değil, küçük doğrular yakınlık kurar.
“Bugün biraz kıskandım seni”
“Aslında o şakaya gülemedim”
“Seni özledim ama söyleyemedim”
Bu küçücük cümleler, koskoca duvarları yıkar. - Karşındakinin “hayır”ını sevebil
Gerçek yakınlık, “her şeye evet” ilişkisi değildir.
“Hayır” diyebilen, sınır koyabilen insan, “evet” dediğinde gerçekten oradadır.
Onun “hayır”ını duyabildiğin kadar yakınsındır. - Dokunmayı unutma
Kelimeler yetmez bazen.
Bir el tutuşu, bir omuza baş yaslama, bir sarılma…
Ten, yalan söylemez.
Gerçek yakınlık, bedenlerin de “buradayım” dediği yerdir. - Ve en önemlisi:
Yakınlık bir varış değil, sürekli bir yolculuktur.
Her gün yeniden seçmektir birbirini.
Her sabah “bugün de sana açılmaya niyet ediyorum” demektir.
Gerçek yakınlık, iki insanın birbirinin en karanlık yerine ışık tutması değil,
birlikte karanlıkta oturup “korkmuyorum, çünkü sen varsın” diyebilmesidir.O zaman anlarsın ki,
asıl ev, birinin yanında “tamamen kendin” olabildiğin yerdir.Ve o evi kurmak için gereken tek şey,
kapıyı aralamaktır.
Karşı taraf da araladığında,
içeride iki insan değil,
tek bir yürek atmaya başlar.
Seda PEKGÖZ

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız.