Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

21 Temmuz 2015 Salı

Fotoğraf her zaman gerçeği mi yansıtır?


Baktığımız şeyin gerçek olup olmadığını nasıl anlarız?
CGI ve Instagram gini akıllı telefon uygulamaları ile dünyayı daha çok bir filtreden görmeye alışıyoruz. Bu filtreler selfielere uygulandığında kimse bunu sorun etmez elbette. Ama haber görüntüleri için durum farklı. Bu görüntüler üzerinde oynanmadığını nasıl bilebiliriz?

Kamber basında fotoğraflar üzerinde oynanması konusunda öyle dertli ki New York’ta yeni bir serginin küratörü oldu. Değiştirilen Görüntüler: Pozlanan ve Manipüle Edilen Belgesel Fotoğrafçılığın 150 Yılı konulu sergide, 19. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar poz verdirilmiş, manipüle edilmiş 40’tan fazla fotoğrafa yer veriliyor.
“O kadar çok oynama söz konusu ki foto muhabirliği itibar krizi yaşıyor” diyor Kamber. “25 yıllık foto muhabiriyim, ama bu durum mesleğe büyük zarar veriyor.”
Irak, Afganistan ve Somali’deki savaşları fotoğraflamış, arkadaşlarının ve meslekdaşlarının canlarını tehlikeye atarak olayları doğru bir şekilde insanlara aktarma çabasına tanık olmuş Kamber. “Martin Adler veya Tim Hetherington gibi insanlar canları pahasına gerçekleri halka aktarmaya çalışırken bugün bazı fotoğrafçıların bu geleneği bozmasını saygısızlık olarak görüyorum.”
“Benim zamanımda negatifler üzerinde oynamak çok zordu…Bugünkü nesil ise dijital çağda yetişiyor. Fotoğraflarda, video oyunlarında, filmlerde nesneleri değiştiriyor, hareket ettiriyor. Yani onların beyinleri benim varlığından bile habersiz olduğum ihtimaller üzerinde yoğunlaşıyor.”
Bunun bir de maddi nedenleri var. “Gazete ve yayınlar profesyonel personellerini işten çıkarıyor, maaşlarını düşürüyor, yerlerine daha az eğitimli ve daha az ücretli serbest çalışanları alıyor.”
Görüntü değiştirme işi yeni bir şey değil. Roger Fenton’un Ölümün Gölgesi Vadisi adlı fotoğrafı1855 Kırım Savaşı sırasında çekilmiş, muharebe alanında yerlere saçılmış top güllelerini gösteriyordu. Fakat Fenton’un aynı gün daha erken saatlerde çektiği bir fotoğrafta bu gülleler bir hendekte toplanmış halde görülüyordu. Yani gülleler oldukları yerden kaldırılıp başka yere taşınmıştı.
2003’te yazdığı Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında Susan Sontag tam da bu konuya değiniyor, eski savaş fotoğraflarının çoğunun kurgulanmış ya da özneleriyle oynanmış olduğundan söz ediyordu.
Arthur Rothstein’in 1936’da ABD’nin Güney Dakota eyaletinde çektiği fotoğraf ise binlerce çiftçinin göç etmesine neden olan kuraklığın sembolü olmuştu. Fakat Rothstein bu kafatasını birçok fotoğrafta kullanmış, kuraklığı sembolize etmek üzere değil, kafatası ve topraktaki çatlakların birlikte oluşturacağı farklı kompozisyon denemeleri yapmak için çektiğini söylemişti.
Kızıl Ordu askerlerinin Mayıs 1945’te Alman parlamento binasına bayrak diktikleri anı gösteren fotoğraf da bunlardan biri. Sovyet ordusu fotoğrafçısı Yevgeny Khaldei Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyasına karşı zaferini sembolize eden o anı kendiliğinden yakalamış gibi görünüyor. Oysa bu fotoğraf dikkatli bir planlama sonucu çekilmişti. Khaldei bir masa örtüsünden bayrak diktirmiş ve Amerikan askerlerinin Iwo Jima adasında Japonya’ya karşı zafer kazandıkları andaki bayrak dikme görüntülerini uygulamak amacıyla Moskova’dan Berlin’e uçmuştu. Fotoğrafı çekmek için askerleri Alman parlamentosu Reichstag’ın çatısına çıkarmış, daha sonra (Sovyet askerlerinin yağma yaptığı görüntüsü vermemek için) kol saatlerini silmiş ve koyu duman görüntüleri eklemişti.
En çok bilinen savaş fotoğraflarından biri de Robert Capa’nın Düşen Asker fotoğrafı. Kimse bu fotoğrafta rol yapılıp yapılmadığını bilmiyor, fakat Kamber’in şüpheleri var. Bu fotoğrafın kurgulandığına inanıyor. “Uzun yıllar boyunca savaş fotoğrafçılığı yaptım ama kimseyi ölüm anında fotoğraflamadım. Capa’nın ise aynı film şeridinde iki ölüm fotoğrafı var… Bunun olma ihtimali çok küçük.”
Fakat Capa gibi fotoğrafçılar, “Fotoğrafa dair etik kuralların henüz oluşturulmadığı farklı koşullarda çalışıyordu. Yani Capa herhangi bir kuralı ihlal etmiyordu. Hatta onun profesyonelliği modern foto muhabirliğinde standartların yaratılmasına katkıda bulunmuştur.”
Eugene Smith’in 1951’de İspanya’da çektiği ölü adam ve yas tutan kadınlar fotoğrafının orijinalinde kadınlardan ikisi fotoğraf makinesine bakıyor. Fakat Smith fotoğrafa daha dramatik bir hava katmak için ince uçlu fırçayla gözlere beyazlatıcı kimyasal uygulamış ve bakışlarını yere doğru yönlendirerek odadaki havayı değiştirmişti.
Kamber’in bu sergiyi oluşturmasındaki ana nedenlerden biri de bu yılki World Press fotoğraf yarışmasında bu sorunun sık gündeme gelmiş olması ve finalistlerin beşte birinin fotoğraflarıyla oynadıkları için diskalifiye olmasıydı. Hatta ödül alanlardan biri, fotoğrafın çekildiği yer konusunda yanlış bilgi verdiği için sonradan ödülü alınmıştı. Bunun üzerine World Press 2015’te New York’ta bir “etik sempozyumu” yapmıştı.
Britanya Basın Fotoğrafçıları Derneği Başkanı Jeff Moore, World Press fotoğraf yarışmasının haber, spor ve editoryal fotoğrafla ilgili olduğunu, “çekim sonrası yapılmış zekice girişimlerle ilgili olmadığını” ifade ediyor.
Son iki yıldır World Press fotoğraf yarışmasını organize edenler yarışma için ham fotoğrafların teslim edilmesini istiyor. Bu kuruluşun yöneticisi Lars Boering şunları söylüyor: “Eskiden esas olan ‘güvendi’, ama şimdi polislik yapmak zorunda kalıyoruz. Dosyaları incelediğimizde çok şeyle karşılaşıyoruz. Teknisyenler fotoğrafta bulduklarını gösterdiğinde tam anlamıyla şoke oluyoruz.”

Yaşam ve İnsan için herşey Genel Kültür, Bilgi Bankası

Hiç yorum yok: