Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

14 Temmuz 2015 Salı

Sözden anlamadığı düşünülen çiçekler bile insanın söylediklerinden etkileniyor.

Yüreklendirilmiş bir çocuk kendine özgüveni gelişmiş, başarılı bir yetişkin olurken, malesef ki eleştirilerek büyüyen çocuklar özgüven eksikliği ve sosyal hayatta başarısızlıklar ile karşı karşıya geliyorlar.
Bu sebeple, kendi hayatımızda ne kadar etkili olduğumuzu düşünüyorsak, birlikte yaşadığımız insanlar üzerinde de, -bilerek ya da bilmeyerek- bir o kadar etkiye sahibiz.
 
İstekler, arzular, gereksinmeler ne kadar önemli mutlu, güzel, verimli yaşamak için. Ve tabii eğitim adına. Özenmek, özendirerek duyguları yönlendirmek, başarıya koşarak ulaşmak için gerekli. Davranışları şaha kaldırma, yönünü, önünü açma ve sürdürülmesini sağlama hep sihirli bir sözcükte saklı. “Motivasyon” yani yüreklendirmede. Tıpkı bilinmeyen bir serüvene atılma heyecanı gibi.

İçte yaşananlar önceliklidir, önemlidir. İnsanın neyi istediğini bilmesi, neden heyecan duyduğunu fark etmesi gerekir. Bireyin hedefi olmalı ve bu hedeflerine ulaşmasını kendince ödüllendirmeli. En güzel ve öncül motivasyon bu olsa gerek.

Tabii bir o kadar da size ulaşan övgüler, destekler, teşvikler önemlidir. Bir işi, öğrenmeyi güler yüzle yapmak, aynı işi asık suratla yapmaktan çok daha iyidir. Başarı güler yüzdedir. Sevgi ile paylaşarak yapılan güzeldir. Bunu ortaya çıkarmanın ve cesaret vermenin en iyi yoludur yüreklendirmek. Hataların, çalışmamanın, sorumluluk yüklenmemenin giderilmesinin en güzel yöntemidir insanları motive etmek. Başarmanın, insanları başarılı yapmanın en doğru yoludur. Ve asla zaman kaybı değildir. Aksine zamana ve emeğe yapılan en değerli katkıdır yüreğe el koymak. Bizde “bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” derler. Güler yüzün, yüreklendirmenin ise yüz yıl hatırı olsa gerek.

Merak ve arkasından gelen bilinmeyeni araştırma. Önüne her konulanı kabul etmeme. Çevreyi hayal edilen hale çevirmeyi deneme. Bunlar için kendini fark etme, yani fiziksel ve zihinsel bağlamda çalışma. Bununla birlikte gelen kendini diğerlerine de kabul ettirme. Tabii her şey bilgi birikimi ile olur. Yoksa salt vücudunuz çalışır beyniniz değil. Bu da sizin başkaları tarafından idare edilmenizi beraberinde getirir.
İnsana dair temel gereksinmeler vardır.
1- Fizyolojik ihtiyaçlar
2- Güvenlik
3- Yakınlık/Sevgi
4- Saygınlık
5- Estetik ihtiyaçlar
6- Kendini gerçekleştirme
( Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı )

İnsanları harekete geçirmenin en önemli yollarından biri yüreklendirme olduğuna göre, her zaman zihnimizde, masamızın önünde hazır olmalı. Organizasyonlarda çok önemlidir bu tavır. Umutlar harekete geçirilir. İhtiyaçlar anımsatılır. Motive etmek güç kaynağı gibidir. Yokluğu ise, gücü ortadan kaldırır adeta. Böyle bir etkenle yaşatmak ve yaşamak başarıyı her zaman canlı ve zengin tutacaktır ve sıradanlıktan arındıracaktır.

Kendinize neyi layık görüyorsunuz ve tabii çevrenize? Bu çok önemlidir. Takdir etme, edilme ne kadar çok aç olduğumuz gereksinmelerden biridir. Bir insana, özellikle deneyimlerimden bilirim öğrenciye sorumluluk vermek gerekir. Ortaya söylenenler ortada-orada kalır, ama bireye doğrudan devredilen sorumluluk yerini bulur. Orada güven sarsmamak önemlidir. Çünkü hemen güvenilme duygusu ve isteği devreye giriyor insanda. Bu da bir nevi motivasyondur. Yetkiyi, sorumluluğu devretmek, güzel bir iş paylaşımı sağlamaktır. Bu doğrudan başarıyı gündeme getirir. Ayrıca başarısızlık da bir anlamda yıkıcı değil değiştirici tavır geliştirilmesine neden olabilir. Saygı, sevgi, bildiğini paylaşma dostluğu, dayanışmayı sağlar. İşte eğitim bu anlamda çok önemlidir. Yeni bilgilerin ve deneyimlerin paylaşımı verimliliği artırır. Bunların sevgiyle, espriyle, öğrencinin özelliklerine dayanılarak yapılması, ilgi açısından da çok önemlidir. Tüm bunlar tek taraflı bilgi aktarımı şeklinde değil, sınıf içi eşit dağılımla gerçekleştiğinde, yani katılım sağlandığında hatta yönetmek, zaman zaman değişik öğrencilere devredildiğinde daha bir güzel sıçramalar yaşanacaktır. Çünkü motivasyon artmıştır. Tabii seçimlerin, konuların anlamlı, ilgi duyulan, zevkli olması motive edilmeye hazır olunduğunun da işaretidir. Bu durumda öğrenci sorumluluk almak isteyecektir. Tartışmaya, fikirlerini söylemeye katılacaktır. Burada organizasyon önemlidir, özellikle katılımı sağlama açısından. Böyle çekici bir ortam yaratmanın yanında beklentiye yanıt vermek gerekir. Bunlar teşvikle olur. İnsanları harekete geçirmenin çiçekli yolu olan motivasyon, ilkelerin baş köşesinde yerini almalıdır her zaman. İnsana çalışmayı istemesini sağlamak, güler yüzlü sevgiyle olur. Bu insanı bir şekilde tatmin etmektir. Bu da gereksinmedir. Bunu doğru ve iyi beslemek gerekir. İnsanı kendine baktırmak. Amaçlarının ne olduğunu göstermek, hissettirmek başarıldığında gerisi kolaydır.

Bir özellik sahibi olmak ve diğerlerinden ayrılmak. Bu özelliklerin ortaya çıkarılması da motive etmeye bağlı olarak kendini gösterir. Eleştirmek. Dozu, seviyesi çok güzel ayarlandığında motivasyonda yerini alıverir.
Dersler, başka insanların, sanatçıların - bilim insanlarının da katılımıyla zenginleştirilir. Yine bir hareket, bir değişiklik, bir heyecan sağlanır böylece. Bu da motivasyonun bir çeşididir. Öncelikle eski-meyen öğrencilerime saydam gösterileri yaptırıyorum dersimde. Bunun çok etkili olduğunu gördüm. Kendi konumundaki bir öğrenci örnek teşkil ediyor. Nitekim çok yetenekli bir öğrencim fotoğraf çekiyor ama saydamı düşünmüyordu. Böyle bir gösteri sonucu, “ben de saydam çekmeye başlayacağım” demişti. Ayrıca alanında iyi olan dostlarımı da derse davet ederim. Bu da farklı bir zenginleşmeye neden oluyor. Tabii burada medyatik olanla, özü iyi olan ayırt edilmelidir. Biçimsel değerlendirmelerle özenti adına getirilenler, yarardan çok zarar verebilir. İ. A. Güzel Sanatlar Lisesindeyken özellikle bu tür organizasyonları çok gerçekleştirirdim. Bu da bir nevi motivasyon oluyor çünkü. Bir dersimde çok da çalışkan olmayan bir öğrencime tezimi göstermiştim. Çünkü bir konu seçecek, araştıracak ve resim olarak değil yazı olarak sunacaklardı sanat eğitimi bağlamında. Tezimi gördükten sonra hiç unutmam, “ben de en az bu tez kadar iyi, ayrıntılı bir çalışma getireceğim size” demişti. Sonucu da hep anımsarım. Kendisinden beklenin çok üstünde iyi bir çalışmayı sunmuştu gerçekten.

Evet motivasyonun ayrıcalığında yaşamak. Bir özellik farklılığında yaşamak…Özel olduğunuzu hissederek yaşamak. Sizi en iyi bilen siz olmalısınız. Riski göze almak. Tutkuyla yaşamak. Zamanı fark etmek. Yaşamı yarış görmeden anları yaşayarak zenginleşmek. İsteklerinizi deneyerek gerçekleştirmek. Planlı olmak. İlk adımı sizin atmanız, gerisi elele oluverir. Başlamak, işte bu önemli. Başkalarının başlatmasını beklemeden atılım yapmak. Önceliklerinizi bilmek ve var güçünüzle dikkatinizi oraya hedeflemek. Çalışmak ama zamanın değerini hiç unutmadan, önce kendinizi ve sonra kimseyi çiğnemeden. Tasarlamak. Beynimizin farkında olarak yaşamak. Böylece düşünsel tasarıma yaşam sunmak. Bunu için kendinize inanmak öncelikle.

Herkesin başarma yöntemi farklıdır. Çünkü rengi farklıdır. Ayrıca salt başkalarını organize etmek yetmez. Herkesten verim almak istiyorsanız öncelikle sizin çalışmanız gerekir. Bu da bir nevi motivasyondur. Örnek olmaktır. Eğer yanınızdaki insanların, ekibinizin çalışmasını istiyorsanız önce siz çalışmalısınız. Ve tabii unutulmayacak olan ise yüreklendirmektir.

Öğrencilerimde, hatta arkadaşlarda yoğunlukla yaşadığım zamanı planlamamak oluyor. Son ana iş bırakmak. Halbuki başarı plandan geçer. Zamanı iyi kullanmak verimliliği artırır çünkü. Ve tabii kuralsızlık da en çok yaşananlardan. İnsanın kendi koyduğu kuralları olmalı. Yoksa size başkaları kural koyuveriyor. İnanmak, güvenmek; başarının altın anahtarlarından. Öğrencilerde eksik olan ya da anne baba ve eğitimci olarak çocuklara, gençlere veremediğimiz. O zaman onlara kararlarını kendi verme özelliği kazandırmak gerekir en baştan. Kazanmakta kaybetmekte insanlar içindir. Ancak kaybetmek yılgınlığa sebep olmamalı tam tersi azmin nedeni olmalıdır. Bu nedenle insanlar kendine hedef var etmelidir. Hedef, başarmak için çalışmak demektir. Yeter ki doğru hedefleriniz olsun. Ama sizin hedefiniz, başkalarının değil.

Nelere ihtiyaç duyarız? Ortamın sıcak, güzel, güvenilir olmasına…İstek duymaya… Seçenekler olmalı, önüne konanı kabul etmek yerine…Denemek gerekir, yinelemek değil. Ve tatmin olma duygusunun yaşanması. Bunlar baştan kazandırılmalı ve yüreklendirilmelidir. Yoksa kendin olmadan yaşamak ve eskiyi körü körüne kabullenmek, başka yaşamların, başkalarının gölgesinde olmak kalır geriye…Sevgiyle yüreklendirmek, çiçeklere dönüştürerek, mavinin sonsuzluğunda yaşatmak ve yaşamak çok güzel olsa gerek…


Yaşam ve İnsan için herşey Genel Kültür, Bilgi Bankası

Hiç yorum yok: