Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

22 Ağustos 2010 Pazar

Bu Oyunu bozmalıyız

Hükümet ezber bozuyor!
Siyasetini anayasal çerçevede başarmaya çalışıyor. Halkı yanına çekmek için, demokrasi oyuncakları (referandum vb.) ile kendisine bağlı tutmaya çalışacak. Bu nedenle olacak olan anayasa, gerçek bir demokrasinin özgürlük çerçevesi değildir.
Bir gecede 50 tane kanun çıkarabilen devlet, anayasa çıkarırken, toplumun onayına ihtiyacı olmaz. Bu referandum devletin demokrasi oyunudur. Gerçekte sahip olamadığımız demokrasiye oyuna gelerek hiç bir zaman sahip olamayız.

Anayasa referandumuna ’’EVET’’ veya ’’ HAYIR’’ demenin anlamı var mı?

Gündem doğrultusunda Anayasa referandumuna ’’EVET’’ veya ’’ HAYIR’’ demenin hiç bir anlamı yok.
Bu oyunun arkasından sürüklenmek tam bir sorumsuzluk. Hiç kimse ülke adına, ülkemiz insanı adına samimi değil. İki nokta gösterdiler ve biz yine sürü bilinciyle gidiyoruz. Bunun utanç verici yanını neden görmüyor kimse?
hala Politik grupların arkasından gitmeyecek kadar kendimize güvenmiyoruz? Yoksa, '' hazır seçenek varken, neden kafamı yorayım?'' a devam mı ediyoruz?

''Kolayı seçmek!''
Bağımsız davranan ve farklı bir şey söyleyeyen yok.. Bir şey yapmalı! Ya evet ya hayır değil.. Başka seçenek yok mu?
Ondan yada bundan olmadan görüşü olan yok mu?
''Hepsine Hayır!'' Bu! Yapılmalı! diyebileck kimse yok mu?

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Özbenlikten Benliğe Öğütler

Özbenlikten Benliğe Öğütler
Hey sen! Yani ben! Sana bugün yaşamla ilgili çoğu zaman göz ardı ettiğin bazı gerçeklerden bahsedeceğim: Hayatın, evrendeki dokuz boyuttan sadece üç tanesinde geçiyor (en, boy ve yükseklik). Buna dördüncü boyut olan zaman da eklendiğinde bütün hayatının bu dört boyutta geçtiğini söyleyebiliriz. Bugüne kadar sana hep zamanın değeri anlatıldı. “Vakit nakittir” gibi sözlerle büyütülerek bugünlere geldin.  Bir yerlere yetişmek için deli gibi koştun durdun.  Neden koştuğunu sorgulamadan...  Bazen de sorguladığın halde cevabını bulamadın ve sormayı bırakıp diğerleriyle beraber koşmaya devam ettin.  Anlatmaya öncelikle sana evrenin kıyıda köşede kalmış ama bizim için çok önemli olan bir gerçeğinden bahsederek başlayacağım: Hiçbir şey için geç kalınmış değildir. Daha da önemlisi hiçbir şeyin aslında o kadar da önemi yoktur. Böylece önemli olmadığı için geç kalınmış ta sayılmaz. Çünkü gün gelecek her şey önemini yitirecek ve önem verdiğimiz şeylerin yerine yeni şeyler hayatımıza girecek. Sadece şuna önem vermeni istiyorum: Yaşadığın her an varoluşunun değerini hisset! Gerçekte tek önemli şeyin koşulsuz sevgi olduğunu bil ve bu sana yetsin... Kendin dâhil her şeyi koşulsuz sev. Böylece acıyla değil sevgiyle olgunlaşmayı seçeceksin. Olgunlaştıkça farkındalığın artacak. Farkındalığın arttıkça da daha çok var olacaksın...

Sonsuzluğa Toltek Bakışı

Savaş Alanımız Sonsuzluktur
Gündelik yaşam dünyası; bizi biz yapan ya da yıkan bir şey olarak görülür. Savaş alanımız çevremizdeki dünya ile giriştiğimiz kavganın alanı değildir oysaki. Gerçekte savaş alanımız ufukta, belki de bizim düşünemediğimiz bir alandadır.  Bu da insanın, insan olma biçiminden vazgeçtiği alandır.

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Sıcak havalar için pamuklu İç Çamaşırı

Türkiye'nin Ezber Bozan Sıradışı Haber Gazetesi: Sıcak havalar için pamuklu İç Çamaşırı: "Sıcak havada pamuklu giyinÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Memişoğlu, aşırı sıca..."

13 Ağustos 2010 Cuma

Cinsel ilişkiye gerçekten gerek var mı? - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

Cinsel ilişkiye gerçekten gerek var mı? - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: "Cinsel ilişkiye gerçekten gerek var mı?

Yaklaşık iki milyar yıl önce tek hücreli bir organizma çifti, korkunç bir yanlış yaptı ve sevişti. Bugün hâlâ bunun sonuçlarını yaşıyoruz.
Cinsel birleşme yoluyla üreme gezegenimiz üzerindeki canlı türlerinin büyük bir çoğunluğu tarafından yeğlenen bir üreme yöntemi olmakla birlikte, evrimsel açıdan birçok eksikleri de var. Uygun bir eşin bulunması ve onun elde edilmeye çalışılması öylesine yoğun bir çabayı ve zamanı gerektiriyor ki, bu zamanın doğrudan yavruya harcanması çok daha yararlı olur. Üstelik, cinsel ilişki, canlı türlerinin Darwinci bir sağlıklı bedene ulaşmaları açısından da en iyi yöntem değil. Her bireyin evrimsel hedefi bir sonraki kuşağa olabildiğince çok sayıda genin aktarılması ise, bir klon oluşturmak çok daha kolay bir yöntem olabilir.

12 Ağustos 2010 Perşembe

'Bayanlar ligi' mi? 'Kadınlar ligi' mi? - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler

'Bayanlar ligi' mi? 'Kadınlar ligi' mi? - Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: "Özellikle spor alanında, ''bayan'' yerine ''kadın'' kelimesini kullanma eğiliminin son dönemde artması, tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Basketbol Federasyonu'nun Mayıs ayında aldığı kararla bundan böyle ''Bayanlar Ligi'' yerine ''Kadınlar Ligi'' ifadesini kullanacağını açıklamasının ardından, geçtiğimiz günlerde Voleybol Federasyonu'ndan gelen, ''Liglerin tescilli isimlerinde 'bayan' ifadesi yer almaktadır. Dolayısıyla 'Bayanlar Ligi' olarak anılmaya devam edilmelidir'' şeklindeki açıklama, bu konudaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.Uzmanlar ağırlıklı olarak ''kadın'' ifadesinin daha doğru olduğu görüşünde birleşirken, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Federasyonların kararlarına saygılı olduğunu ifade etti.
Türk Dil Kurumu Başkanı (TDK) Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, ligler için 'baylar ligi' milli takımlar için 'bay milli takımı' denilmediğini vurgulayarak, ''Doğrusu elbette 'kadınlar ligi'dir. İki yıl televizyonlar, federasyonlar 'kadın' sözünü kullansın, bir süre sonra 'bayan' sözünün kullanımı tuhaf gelecektir'' diye konuştu.
'Bay' ve ''bayan'' kelimelerinin, hitaplarda, genellikle soyadlarının önünde kullanılmak üzere, saygı sözü olarak türetildiğini, fakat bu görevde kullanılmalarının fazla yaygınlaşmadını dile getiren Akalın, şöyle devam etti:
'''Bayan' sözü, zamanla 'kadın' karşılığında kullanıldı. Başlıca kullanıldığı yer de spor alanları oldu ve yanlış o zaman başladı. 'Bayanlar 100 metre koşusu', ''bayan basketbol takımı'' gibi... Türkçe kökenli 'kadın' sözünün ilk anlamı 'erişkin, dişi insan'dır. Bu anlamda asla kabalık, küçümseme yoktur. 'Kadın' sözünün zamanla 'analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan', 'hizmetçi, temizlikçi' gibi anlamları da yaygınlık kazanınca 'bayanlar ligi', 'bayanlar disk atma yarışması', 'bayan basketbol takımı' gibi kullanımlar da yaygınlaştı.''
Dilde her zaman doğruların değil, kullanım sıklığının da belirleyici olduğunu açıklayan Akalın, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu yüzden kimilerine 'kadınlar ligi', 'kadın basketbol takımı' demek tuhaf geliyordur. Kısacası bu da bir alışkanlık meselesidir. İki yıl televizyonlar, radyolar, federasyonlar 'kadın' sözünü kullansın; gazeteler, dergiler 'kadın' diye yazsın; bir süre sonra 'bayan' sözünün kullanımı tuhaf gelecektir. Bu da dilin en önemli özelliğidir.''

- Google Araç Çubuğu kullanılarak gönderildi"