Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

sembolü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sembolü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2012 Pazar

Bir sembolü, ilksel birlik, başlangıç kavramları

BİR SEMBOLÜ
"Gölgeler çoktur, fakat Güneş birdir."
Bir sembolü, ilksel birlik, başlangıç kavramlarını ifade eder. Bunun yanında sembolün ilk hareketi başlatanı; yani Tanrı’yı sembolize ettiği, tüm olasılıkların toplamı ve aynı zamanda öz olduğu, merkez, tohum sembolleri ile bağlantılı olduğu ve ayrıca birin bölünemez olduğu bilgisi de vardır.
  Bir sembolü izole olmakla ilişkilidir ve önce düaliteyi, dolayısıyla da çokluluğu, onun ardından da nihai birliği başlatan prensip olduğu varsayılır. Bir sayısının iki temel özelliği vardır; birincisi ilk sayı oluşu, ikincisiyse diğer sayılardan oluşmadığı halde oluşan tüm sayıların içinde bulunmasıdır.
  Çin sembolizminde Bir sembolü yang’dır; yani eril, göksel ve uğurlu olandır. Taoizm’de Tao Bir’i yaratır, Bir ikiyi, iki üçü ve üç ise herşeyi yaratır. Çin felsefesine göre ilk başta En Büyük ve En Yüksek vardı ve bundan En Büyük Bir doğdu ve büyüdü; bu sonraları, iki ilke olan yin ve yang’a bölündü ve bunlardan da beş element (tahta, ateş, toprak, maden, su) doğdu. Bu beş elementten ise on bin nesne gelişti. Konfiçyüsçü düşünürler ve Lao-zi, Bir’in bir bütün ve Mükemmel varlık olduğunu ifade etmişlerdir. Yaratıcı faaliyetin asli gücü büyüktür, tüm yaratılış bunun sayesindedir ve bu güç tüm göğe yayılmıştır.
  Hıristiyan Tradisyonunda ise Bir, Baba olan Tanrı’nın, Uluhiyet’in sembolüdür. Yahudilikte Tanrı Adonai’nin, En Yüksek Olan’ın temsilidir. İslam’da bir sembolü birlik, Mutlak olan ve kendi kendine varolan Tanrı’dır. Pisagorculuk’ta ise Ruhun sembolü, herşeyin kendisinden sadır olduğu Tanrı, öz ve Monad’dır.
  Eski Türk yazıtlarında Kelam, “ağızdan ağıza aktarılan bir” olarak ifade edilir. Neo spiritüalizmin kurucu üstatlarından Ergün Arıkdal bir sembolü ile ilgili şu bilgileri veriyor:“Antropologlara göre bir sayısı ayakta duran insanın sembolüdür. Özellikle insan, dik duran bir maymun olarak ele alındığı zaman, bir simgesi daha anlamlı hale gelmektedir. Antropologlara göre insanın ayakta dik duran bir maymun olması onun akıllı ve zeki olmasından daha önemlidir. Çünkü ayakta durabilmesiyle zeka fonksiyonlarının pek çoğu harekete geçmiştir. Böyle zannedilmektedir. Yani insan ayakta duramasaydı bugünkü kadar akıllı ve zeki olamayacaktı. Ayakta durmasının kendisine sağladığı birçok faydalar vardır ve bu sayede çok değişik fonksiyonlarda bulunabilmiştir. Bu şekilde zekası ve aklı da gelişmiş olmaktadır. Dolayısıyla antropologlara göre insanın ayakta durması zeki ve akıllı olmasından önce gelir. Bu husus arkeolojik olarak birçok simgelerde gösterilmiştir; özellikle baston, dikili taş vs. bu objeler insan ile bir arasındaki ilişkiyi gösterir gibidir. Özellikle faal, aktif insanı… Hatta daha da ileri giderek, yaratma işlemiyle birleşmiş olan insanın da bir ile temsil edildiğini söylerler. Elbette bu antropologların, teorisyenlerin ve teologların ifadesidir ama genelde hep bu kanaldan hareket edilmiştir. Buna rağmen bir aynı zamanda ilkeyi, prensibi de simgeler. Bu, tek olan prensiptir. Bütün ortaya atılmış olan ne varsa prensip içinde tezahür etmiştir. Ve gene de bütün bu tezahürler sonunda bu tek olan prensibin içinde yok olurlar. Aşağı yukarı Kuran’daki “Sonunda Tanrı’ya dönersiniz” ifadesiyle bu prensip anlatılmış gibidir. Bu aktif bir prensiptir. Bir bakıma Yaradan’dır. Herşeyin kaynağı ve sonu, evrensel ve varlıkbilimsel merkez olan varlığın simgesel yeri de Bir’dir. Yani Bir olanla bütün bunlar anlatılmak istenir.
Ayrıca üstün bir varlık sevgisinin bilgisiyle insanı yükseltmek için vasıta olan vahiy de bir ile simgelenir. Bir bakıma vahiy yani tebliğlerin yekunu üstün bir varlık seviyesinin bilgisiyle insana gelmektedir. Tek bir merkezden çıkıp gelmektedir. Ve güneş gibi ışın saldığı için mistik bir merkez olarak bir kabul edilmiştir. Bir olandan intişar etmiştir. Burada bir ile birlik’i birbirinden ayırt etmek gerektiğini düşünüyorum.
Arapça’da vaht “bir” demektir. Bunlar her ne kadar aynı kelimenin türevleriymiş gibi görünüyorsa da anlam bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Birlik, çokluğun birliğini ifade eder. Vahdet, çok olanın biraraya gelişidir. O tek başına, yegane olan anlamında değildir. Birleşmiş bir çokluğu; yokedilemeyen, bölünemeyen birliği anlatır.  Bir tür Mutlak Varlık gibidir. Müşterek bir ölçüsü yoktur. Mütealdir, biriciktir, bir bakıma Tanrı anlamına da gelir Vahdet… Çokluktan tekliğe indirgenmiş olmayı ifade eder. Ama bu “Bir Olan” anlamına gelmez. Örneğin, İslam Tasavvufundaki “Vahdeti Vücut”, yani mevcut olan, var olan, yaratılmış olan şeylerin birliği tekliği prensibi ele alınır ki burada Tanrı’yla birleşme manası yoktur. Çünkü orada kullanılan “Vahdet” kelimesi çokluğun birliğini ifade etmek için kullanılmıştır”.
  Tanrı’yı temsil eden bir sayısı sembolizmde bazen daireyle, bazen de noktayla ifade edilmiştir. Bir sayısı, sayıların ve harflerin birbirleri ile ilişkilendirilmesini temel alan okült çalışmalarda genelde alfabenin ilk harfi ile karşılanır. Allah sözcüğü, Arap ve Fars alfabesindeki, sayısal değeri 1 olan elif harfi ile başlar. Allah sözcüğünün ilk harfi de 1 şeklindedir ve ebcet hesabındaki değeri 1’dir.
  Bir her zaman aynı ve değişmezdir. Bu nedenle de kendisiyle çarpıldığında yine kendisini verir. Bir, Pisagorcular ve onların etkisi altındaki düşünürler tarafından gerçek bir sayı olarak ele alınmamıştır, çünkü Euclid’in kabulüne göre bir sayı birimlerin oluşturduğu bir toplamdır. Kobel’e göre bundan bir’in bir sayı değil bir yapıcı, diğer bütün sayıların temeli olduğu anlaşılır. Bir, sayıların ilk başlatıcısı olduğundan, tek sayı olsa da, eril ilkeye daha yakın durmasına rağmen hem eril hem de dişil olarak görülür. Bir, ilahiliğin sembolüdür çünkü ilahilik Ruh’tur. Ruh ise çoklukla tanımlanan maddeden tamamen farklıdır ve dolayısıyla bir’in zıddı yoktur. Bir Hint bilgesine göre “Bir, dünyaya ısı yayan güneştir”.
 Araştırmacı Schimmel’e göre Bir, ilksel bir’in, bir ikincisi olmayan ilahinin, kutuplaşmamış varoluşun simgesi olmuştur. Sembol, ilişkiyi, bütünlüğü ve birliği kapsar ve kendi içine dönüktür, ancak yaratılmış bütün varoluşun ötesinde durur. Gerçek birlik kavranamaz, ama bununla birlikte ortada bir düalite mevcuttur. Kutupsallık tanımayı sağlar. Sıfatlarla nitelenen herşey ancak kutupsallık sayesinde tanınabilir, örneğin büyük ve küçük; yüksek ve derin, acı ve tatlı gibi… İlahilikse bütün bunların ötesindeki mutlak varoluştur.


Kaynakça
· COOPER, J.C.; An Illustrated Encyclopedia of Traditional Symbols; Thames&Hudson; Slovenia, 2008.
·
 SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları; İstanbul 2006.
·
 EBERHARD, Wolfram; Çin Simgeleri Sözlüğü; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.
·
 SCHIMMEL, Ann Marie; Sayıların Gizemi; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.


Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui Metafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ... Astroloji Burçlar,fallar,tarot,Rüya Analizi

DOKUZ SAYISI SEMBOLÜ

DOKUZ SAYISI SEMBOLÜ
   9 sayısı, 3x3’ün mutlak gücünden oluşur, o üçlü Triad, tamamlanma, erişmek, başarmak, başlangıç ve sonla, göksel ve ruhsal rehberlikle ilişkili bir sayıdır. Dokuz, dünyadaki cennetin sembolüdür ve bozulmaz bir sayıdır. İçiçe geçmiş iki üçgen figürü ile sembolize edilir ve bu iki üçgen aynı zamanda eril ve dişilin, ateş ve suyun, dağ ve mağara prensiplerinin de sembolüdür. Üçün karesi olan dokuz, Ortaçağ kozmolojisinde rehberlerin ve kozmik kürelerin düzenidir.
  9 sembolü, çoğu gelenekte göksel kürelerle ve 7 göksel kürenin ve sabit yıldızları içeren göğün üst kemerinin ötesinde olan en yüksek, dokuzuncu cennetle bağlantılıdır. İran ve Türk gelenekleri sıklıkla dokuz gökten sözeder. 9, Budizmde yüksek ruhsal gücün sembolü, göksel bir sayıdır.
  Üçlünün üçgeni, üçlünün üç kat oluşudur. Dolayısıyla dokuz, üç dünyanın tam bir imajıdır. Sayıların birliğe yeniden dönüşünden hemen önceki sonuncusudur. Şifa ritüellerinde dokuz, mükemmelliğin (par excellence) temsilidir, çünkü üçlü sentezi sembolize eder, yani hem bedensel, hem zihinsel hem de ruhsal düzlemlerde yeralır.
Dokuz sembolünün bazı yerlerde mükemmellik sayısı ya da nihai sır olarak da kullanıldığı görülmektedir. 3’ün birden kapsamlı olması gibi 3x3=9 insanlığın Tanrı’yla ilişkilerini daha iyi ifade edebilir ve gerçekleştirebilir. Meleklerin sıralanışı 9’ludur.
  Roger Bacon’a (6) göre astrolojide 9. Burç yolculuğa ve seyahat etmeye, dine, inanca ve ilahiliğe gönderme yapmaktadır. Tanrı’ya tapmanın, bilgeliğin, kitapların ve kutsal metinlerin burcudur ve genellikle büyük şans olarak da adlandırılan Jüpiter’in yönetimi altındadır. Bu nedenle 9, zaman zaman şans getiren bir sayı olarak düşünülebilir. Buna örnek olarak İsviçre’nin Aargau eyaletindeki bir gelenek verilebilir; bu eyalette hasadın sonunda toplanan son 9 mısırın bulana şans getirdiği söylenir ve buna “iyi şans tanesi” (glückskorn) adı verilir.
Kelt Tradisyonlarında
Kelt tradisyonlarında 9 sayısı oldukça büyük bir öneme sahiptir. Sayı, sekiz yönün ortasındaki 9. noktanın, merkez noktasının sembolüdür. Üçlü Tanrıçalar üç kere üçtür; dokuz Kelt bakiresi ve Bridget (1) rahibesi dokuz bakireyi sembolize eden dokuz beyaz taş vardır. Dokuz, 81 erkeğin koruduğu Beltane Ateş Ritüelleri ile ilişkilidir.
Hinduizmde
Hinduizmde; Ateş tanrısı Agni’nin, ateşin sayısıdır. Dokuzun karesi, seksenbir karenin mandalasını oluşturur ve bu da evreni kuşatır. Ateş sembolüyle olan ilişkisi Anne Marie Schimmel’in sembole atfettiği içerikle örtüşmektedir (3) Schimmel’e göre dokuz sayısı acı çekme ile bağlantılıdır, zira İsa günün dokuzuncu saati ölmüştür. 9 mükemmelliğe en yakın olan sayıdır.
İskandinav Tradisyonunda
İskandinav Tradisyonlarında; Tanrı Odin, insanlığın bilgeliğinin sırlarını kazanmak için dokuz gün ve gece boyuncaYggdrasil’de (4) asılı kalmıştır. Kuzeyli Persephone olarak tanımlanan Skeldi, karlar kraliçesidir, üç ay boyunca kendi dağında ve dokuz ay boyunca Niord’un (5) Denizi’nde yaşar. Dokuz, İskandinav-Cermen sembolizminde kutsal bir sayıdır.
Çin Tradisyonları’nda
Çin sembolizminde üçün karesi olarak dokuz çok güçlü bir eril sayıdır, ayrıca Yi-jing’de (Değişimler Kitabı) önemli bir rolü vardır. Eski Ritüeller Kitabı dokuz ayin sıralar: Erkek çocuğun erkekliğe ilk adımı, evlilik, kabuller, sefaretler, defin, kurban, misafirperverlik, törensel içki içmek, askeri gelenekler. Bu dokuz ayinin beş elementi simgelediği de eklenmektedir. Dünyanın başlangıcını anlatan Çin ansiklopedisi “Lü Bu-Wei”yin “Bahar ve Sonbahar”ında şunlar vardır: “Göğün beş tarlası, yeryüzünün dokuz bölgesi, ülkenin dokuz dağı, dağların dokuz geçidi ve denizlerin dokuz adası”. Efsanevi İmparator Yu’nun dokuz büyük nehri, dokuz büyük ejderha olarak ehlileştirdiği söylenir; Yu, dokuz büyük vilayeti gezmiş ve onları ölçmüş, yeryüzünü önce dokuz kare tarlaya bölmüş ve bunları da daha küçük dokuz tarlaya daha bölmüştür. Astrologlara danışılarak kurulmuş olan eski Pekin’in ortasında azizlerin azizi denilen bir meydan ve buraya çıkan sekiz yol vardır ve bu yüzden şehir dokuz kısımdan oluşur. Çin sembolizminde dokuz ruhsal gücün sembolü, tüm sayıların en uğurlu olanıdır. Feng Shui’ye göre arazi bölümünde toprağın ekilip biçilmesi için sekiz dış kare ve merkezdeki dokuzuncu olan kare vardır ki bu yüksek yönetici Shan Ti’ye adanmıştır ve bu tanrının ölçüsü olarak kabul edilir, ruhsal gücün bir temsilcisi olarak onun pozisyonunu göstermektedir. Kadim Çin’de dokuz sayısı I Ching’de ve 9 seremoniden bahseden Ritüeller Kitabı’nda önemliydi. Çin’in Han Hanedanlığı’nda 9 temelli bir kozmoloji bir süre kabul görmüştür (Ölüler diyarı, dokuz ilkbahar, dokuz dünya eyaleti, dokuz büyük dağ, gökyüzünün dokuz alanı vardır vb.)         
Alman Tradisyonları’nda
Bir öyküde Alman kahraman 9 gün ve gece suyun altında soluğunu tutar ve aynı süre boyunca uykusuz kalır; mızrakla vuruşu başkalarının 9 mızrağı kadar güçlüdür. Fareli Köyün Kavalcısının çocukları flütünün dokuzuncu tonuyla büyülediği söylenir.
Kedilerin 9 yaşına vardıklarında kendilerini cadılara çevirebildiği iddia edilir. Alman mitolojisinde Odin 9 gün 9 gece ağaca asılır ve bu süre boyunca 9 şarkı söylemesini öğrenir. Büyülü sayı dokuz belirli hastalıkların iyileşmesinde de rol oynar. 9 çeşit hastalık 9 özel bitkinin karışımıyla iyileştirilebilir. Eski halk masallarının çoğunda kahraman dokuz kat güçlüdür ve 9 önemli görevi yerine getirmek zorundadır.
Çeşitli Tradisyonlarda
Hıristiyanlıkta dokuz rakamı çok az yer tutar. Melekler korosunun üçlü triadları vardır ve cehennemin etrafında dokuz küre ve çan bulunur.
Kadim Mısır dininde ve kozmolojisinde üçün yüksek gücünün büyük önemi vardı. Mısırda herhangi dokuz tanrının çeşitli gruplaşmalarına Enneadlar ya da pedesjet adı verilirdi.
Greko-Romen Tradisyonunda, dokuz tanrı ve dokuz müz (2) vardır.
Yahudilikte; saf zekanın sembolü olduğu gibi gerçeğin de sembolüdür; çünkü çarpıldığında kendini yeniden üretir.
Kabalizmde temelin, zeminin sembolüdür. Maya tradisyonlarında; her birini Tanrının yönettiği dokuz yer altı dünyası vardır.
Pisagor Sembolizmi’ne göre; dokuz sayıların sınırıdır, diğer tüm sayılar onun içinde varolurlar.
M.Eliade’nin “semboller” kitabında “9” sembolizmiyle ilgili olarak bu sembolün, “yedi ya da dokuz dallı dünya ağacı”yla ilgili olduğunu açıklıyor. Dokuz dallı dünya ağacının öteki adları şöyle: evrensel ağaç, kozmik temel direk, kurban direği (Vedalar’da), dünyanın ekseni, gök ile yer arasında merdiven…
Şamanizm’de ise şaman kutsal ağaç gövdesinde 9 kertik açıyor, bunlara basarak 9.cu kertiğe çıktığı zaman “göğe yükseldiğini” ve orada Tanrı Ülgen’in huzurunda bulunduğunu haykırıyor…
Yeni Ruhçulukta
9 sayısı bir sona ulaşıldığının ve yeniden başlamanın haber vericisidir. Yeni bir doğumun veya filizlenmenin göstergesidir. 9 sembolü aşağı doğru inişi sembolize ettiği için Gökyüzünün Yeryüzüne inişinin yani İlahi Tebligatın da işaretidir. Gökyüzü Yeryüzüne ancak İlahi Tebligatla iner. Anne karnındaki fetüs de 9 ayda aşağı doğru iner yani doğumun, yeni doğuşun ifadesidir. 9’u gören içinde, yaşamında bir yeni doğuş ve yeni başlangıç, temiz ve aydınlık bir sayfa açılıyor anlamına gelir.
 
Dipnotlar
(1)  Kelt Tanrıçası
(2)
  Müzler veya Musalar, Yunanca Mousai sözcüğünden gelmektedir. Bu sözcük ise etimolojik olarak, akıl, düşünce, yaratıcılık
      yeteneği gibi anlamlara gelen "men" kökünden gelmektedir.
Yunan mitolojisinde, bunlar ilham tanrıçaları, ilham perileridir.
      Hesiodos
`un Theogony`sine göre, Müzler tanrıların kralı Zeus ile bellek tanrıçası Mnemosyne
'in kızlarıdır. Dokuz tanedirler.
(3)
  Bkz. ateş sembolü,
(4)
  İskandinav Mitolojisinde dünyayı taşıyan dünyayı ayakta tutan ağaç
(5)
  İskandinav deniz tanrısı.
(6)
  
Ortaçağ’da yaşamış İngiliz Bilimadamı ve filozof
Kaynakça
·
 BIEDERMANN, Hans; Dictionary of Symbols-Cultural Icons&The Meanings Behind Them; Meridian Printing; New York 1994.
·
 COOPER, J.C.; An Illustrated Encyclopedia of Traditional Symbols; Thames&Hudson ; Slovenia, 2008.
·
 EBERHARD, Wolfram; Çin Simgeleri Sözlüğü; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.
·
 CIRLOT, J. E. ; A Dictionary of Symbols; Dover Publications; New York 2002.
·
 SCHIMMEL, Ann Marie; Sayıların Gizemi; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.

Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui Metafizik / Parapsikoloji Mistisizm, Spiritüalizm, Okultizm ... Astroloji Burçlar,fallar,tarot,Rüya Analizi

25 Mart 2011 Cuma

İş hayatı mantık, iletişim, alışveriş, bedensel ve zihinsel haberleşme sembolü

İş hayatında gezegenler

İş hayatı mantık, iletişim, alışveriş, bedensel ve zihinsel haberleşme Merkür ile sembolize edilebilir. Problem çözmede akılcılık, düşüncelerin hızlı bir şekilde yazıya aktarılabilme, insanları bilgilendirebilme yeteneğinde doğuştan şanslıdır. İşte iş hayatında gezegenler!

Merkür Gezegeni


Merkür'ün ev ve burç konumu, düşünce tarzını, ortamlardaki ve ilişkilerdeki uyumu gösterir. Dil, yazı, konuşma ve öğrenme gücü, matematik zekâ, genç öğrenciler, dekanlar haberciler, büyük holdingler, gazeteciler subay, seyahat acenteleri günlük hayatın yaratmış olduğu tüm düşünce kalıpları Merkür ile bağlantılıdır.