Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

3 Aralık 2016 Cumartesi

Hayatı Tüm Gerçekleriyle Kabul Edip Istırap Olarak Gören Filozof: Schopenhauer

1. Herhangi bir şeye inanmayan evhamlı biri olarak anılır. İçinde yaşadığı ortamın sürekli ona kötülük vereceğini düşünmektedir.

Herhangi bir şeye inanmayan evhamlı biri olarak anılır. İçinde yaşadığı ortamın sürekli ona kötülük vereceğini düşünmektedir.
"Kolay değildir mutluluk; kendimizde bulmak çok zordur, başka bir yerde bulmak ise imkansızdır."

2. Gürültüden nefret eder. Ona göre insanların çoğunluğu hor görülmeye layıktır. Kendisi insanlardan uzak ve bencil bir yaşam sürer ancak felsefesi dünyadan el çekmeyi, doğal itki ve güdülerden uzaklaşmayı öğütler.

"İyimserlik dinlerde olduğu gibi felsefede de gerçeklerin yerini almış temel bir yanılgıdır."

3. Bir nevi yeni Budizm düşler ve çileci bir yaşamı destekler. Yaşam şekli konusunda kendisini eleştirenlere: “Bir ahlakçının sadece kendisinin sahip olduğu erdemleri örnek göstermesinin saçma olduğunu” söyler.

Bir nevi yeni Budizm düşler ve çileci bir yaşamı destekler. Yaşam şekli konusunda kendisini eleştirenlere: “Bir ahlakçının sadece kendisinin sahip olduğu erdemleri örnek göstermesinin saçma olduğunu” söyler.
''Bir ahlak duygusu ele alalım ki, temelleri olmayan ve sadece öğüt olarak kulaklarımızı doldurduğu için var olan. İşte böyle bir duygunun etkisinin kayda değer olmasını bekleyemeyiz. ''

4. Dünyayı sefalet ve ıstırapla dolu bir yer olarak görür. İçinde yaşanılan dünyanın olabilecek en kötü dünya olduğu fikrindedir.

"İnsan varoluşu bir tür hata olmalı. İnsan varoluşuyla ilgili şöyle söylenebilir: “Bugün kötü, yarın daha da kötü olacak ve en kötüsü olana dek de bu böylece sürüp gidecek."

5. Kurumsal otoritenin çıkarlar için kullanılmasına karşıdır. Hristiyan ahlakını, kilisenin çıkarlarını koruyan tutumu reddeder.

"Anlaşılan, insanın felsefeye ciddi biçimde yaklaşabileceği olasılığını şimdiye kadar kimse aklından geçirmemiş, özellikle de felsefe hocaları; tıpkı Hıristiyanlığa Papa’dan daha az inanan kimse olmadığı gibi."

6. Hayatın bir amacının olduğu ve bu amaç doğrultusunda geliştiği fikrini saçma bulur.

En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız oldugunu da söyleyebiliz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez."

7. Tasarım olarak dünya bir yanılsamadır. Onun arkasında, mutlak, değişmez, sonsuz ve sınırsız isteme yatar.

"Çok mutsuz olmamanın en güvenilir yolu, çok mutlu olmayı istememektir."

8. İnsanların bütün yaşamları daha fazlasını istemeyle; bu nedenle yaşanan mücadelelerle, çatışmalarla, doyumsuzluklarla ve düş kırıklıklarıyla doludur. Bizi biz yapan şey olan kör istememiz, bütün acıların kaynağıdır.

"En büyük zevkimiz takdir edilmektir; ama her nedense, bizi takdir edenler takdirlerini ifade etmek konusunda pek de istekli davranmazlar. Demek ki en mutlu insan, hangi yolla olursa olsun, kendini içtenlikle takdir etmeyi başarabilen insandır. "

9. İstemenin sonu gelmez açlığına yenilen, haz ve tutkularının kölesi olan, ulaştığı noktayla yetinmeyip hep daha fazlasını isteyen, sonunda ıstıraba ve can sıkıntısına düşen insanın, yaşadığı dünyayı iyi diye nitelendirmesi mümkün değildir.

"Kendine yetmek, kısacası kendi olmak kuşkusuz mutluluğumuz için en yararlı niteliktir."

10. Schopenhauer’a göre, mevcut dünya bir nimet değil, kuruntulardan oluşmuş yanılgıdır.

"Yalnızlığı sevmeyen özgürlüğü de sevmez. Kişi ancak yalnız olduğunda özgürdür çünkü."

11. Bir kimse en entelektüel hazlarına, arzularına ancak kendi zekası aracılığıyla ulaşır. Zeka ülkesinde acının yeri yoktur.

"Olağanüstü bir beyne sahip insanlar, küçük beyinlilerin o her şeyi silip süpüren iradelerine göre hareket etselerdi, amaçlarına ulaşıp, uzun zaman varlığını sürdürecek yapıtlar ortaya koyabilirler miydi?"

12. Bu avantaja eşlik eden bir dezavantaj ise doğada zekanın derecesiyle beraber acı çekme yeteneğinin de artması, yani tasarım olarak dünya ile istencin çatışması olan en yüksek yere ulaşılmış olmasıdır.

"Sayfaların arasında gözyaşları, ağlama, dişlerin birbirine çarpması ve karşılıklı katletmenin korkunç gümbürtüsü olmayan felsefe, felsefe değildir."

13. İstenç insanda olan tek şeydir ve irade karşısındaki önceliğini daima korur, ona karşı zayıftır. Bu bütün canlılarda böyledir aslında.

"Söylediğim gibi bir bütün olarak bakıldığında her bir insan hayatı bir tragedyanın niteliklerini sergiler ve biz kural olarak hayatın bir dizi düş kırıklığıyla dolu umuttan, boşa çıkmış emellerden, suya düşmüş tasarılardan, çok geç fark edilmiş yanlışlardan başka bir şey olmadığını anlarız."

14. Hiçbir memnuniyet de sürekli değildir, ondan çok daima yeni bir çabanın yeni başlangıç noktasıdır.

"Evlenmek, iki kişinin birbirleri için iğrenç birer nesneye dönüşmelerini sağlamak üzere mümkün olan ne varsa yapmaktır."

15. İstencin, her şeyden önce her şeyi istemenin esası ihtiyaçtır, eksikliktir, yetersizliktir. Sonuç itibarıyla "acı"dır. Öyleyse yaşam, can sıkıntısı ile acının arasında sallanarak gidip gelendir.

"Her şeyden evvel hiçbir insan mutlu değildir; bütün hayatı boyunca hayali bir mutluluk peşinde koşup durur, onu nadiren ele geçirir ve ele geçirse bile, geçirmesiyle birlikte bir yanılsamadan, bir düş kırıklığından başka bir şey kalmayacaktır geride; ve kural olarak sonunda bütün umutları suya düşecek ve limana bir enkaz halinde girecektir. O halde yalnızca her an değişip duran şimdiden ibaret olan ve şimdi sona eren bir hayatta mutluluk olmuş mutsuzluk olmuş hepsi birdir."

16. İnsanlığın yaşamında daha ilk halinden itibaren hiçbir gerçek mutluluğa yeteneği yoktur. Her bir yaşam hikayesi acıdan ibarettir.

"Verdiği sözü tutmuyor hayat. Tutsa bile, özlediğimiz şeyin özlenilmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu. Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi. Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor. Uzaklığın büyüsü, cennetler gösteriyor bize. Ama büyülenir büyülenmez, bu cennetlerin uçup gittiğini görüyoruz. Demek ki, mutluluk ya gelecekte yada geçmişteki şimdiki an, güneşli ovanın üzerinde dolaşan bir küçük buluta benziyor önü arkası pırıl pırıl bu bulutun, ovaya yalnız onun gölgesi düşüyor."

17. İstencin en etkileyici, baskın olanı sürekli olarak insanı rahatlatmayan cinsel güdüdür.

"Bir böceğin, özel bir çiçeği veya meyveyi veya pisliği veya eti ya da tıpkı, tırtır sineğinin kendi yumurtalarını başka bir yere değil de sadece oraya bırakabilmek için bir başka böceğin larvasını ararken gösterdiği özen ve onu korumak için ne zahmetten ne de tehlikeden çekinmesinin, bir insanın kendi cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek için kişisel olarak, bilhassa nitelikleri kendisine cazip gelen bir insanı seçerken gösterdiği özenle çok benzeştiği açıkça bellidir."

18. Hayvanlarla beraber acı çekmek, kendisine güvenileceğine izin verdiğimiz karakterin yardımseverliğine bağlıdır. Kim hayvanlara karşı gaddar davranıyorsa, iyi bir insan olamaz.

"Hayvanlar ve insanların aynı madde ve tozu paylaştığına ilişkin bu son derece basit ve sorgulanamaz gerçek, insanların zihinlerinde yer ettiği zaman, hayvanların gerçekten hakları olacak ve canları rezil bir serserinin ruh hali ve vicdansızlığına bağlı olmaktan kurtulacaktır. Ancak o zaman, şarlatan doktorlar sayısız hayvan üzerinde en cani işkenceleri deney adı altında uygulayamayacak, tüm tuhaf ve cahilce arzularını gerçekleştiremeyeceklerdir."

Yaşam ve İnsan için herşey Genel Kültür, Bilgi Bankası

Hiç yorum yok: