Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

30 Eylül 2011 Cuma

Hurufilik ve Sayıların Önemi

Hurufilik ve Sayıların Önemi
Bütün harfler ve biçimler, noktanın uzantısı, noktanın türevi olarak görüldüğünden, O’nun maddeler evrenindeki ilk belirlenmesinin nokta olduğuna inanılır. Elif bir noktanın uzantısıdır, başlangıç nokta ile başlar, Elif olur, B ile devam eder ve B’nin altındadır saklı nokta. (Hallac-ı Mansur)



Hurufilik adını Arapça'da harfler anlamına gelen "huruf" kelimesinden alan; İran, Azerbaycan ve Türkiye'de 14. ve 15. yüzyıllarda etkin olan bir tarikattır. Hurufiliği benimseyenlere "Hurufi" denir.
Hurufi hareketinin kurucusu ve önderi Fadullah Astrabadi veya Naimi (1339?-1394) İran'ın Astrabad kentinde doğmuş ve hayatının erken yaşlarında tasavvufa ilgi duymuştur.
Hallac-ı Mansur’dan etkilenmiştir. Çünkü Mansur, kainatın ve dünya düzeninin matematiksel düzende olduğunu ilk sezen ve üzerinde duran bir sufidir.
40 tamamlanma rakamıdır. 10 ise bir dairenin küçük bir döngüsüdür. 7 Dünya rakamının kainattaki sembol rakamıdır. 8 ise dünya enerjisinden kurtuluş, 9 ise daha üst boyutlarda bedenlenme, 10 ise tamamlanma ve tekrar dünya sistemine görevli olarak gelebilmedir.
40 rakamı olağanüstü bir rakamdır. Her rakamın kendi içinde döngüsel olarak kırklı bir döngüsü bulunmaktadır. Bir döngüsünde bulunan kırk, iki döngüsünde bulunan kırk gibi algılanabilir. Sonsuzluğu içeren bu matematiksel düzen, Adem kainatında sınırsız da olsa, Ruhsal İdare Mekanizması ve Ruhsallık boyutunda sınırlıdır. Tedricen bir gelişme olsa da, sonsuzluk içinde kademe atlamalar ve enerjinin yükselmesi, cevherin gelişmesi ve tamlığı, seçkinlik, görev için tekrar bedene bürünmeyi de beraberinde getirebilir. Sonsuzluk içerisinde şaşmaz bir düzen vardır. Bu düzen ise, matematiksel bir düzendir. En ufak bir sapma dahi ilahiliği bozacak ve her şey yok olabilecektir.
Hallac-ı Mansur, her şeyin özünün, tüm çizgilerin ana temeli, bulunamayan gizli tek nokta olduğunu savunur. O nokta Besmele'deki b harfinin altındaki noktadır. Ve o nokta için Hz. Ali, “B”nin altındaki noktayım” diye işaret buyurur.
Ve devam eder Mansur, Bütün harfler ve biçimler, noktanın uzantısı, noktanın türevi olarak görüldüğünden, O’nun (Tanrı’nın) maddeler evrenindeki ilk belirlenmesinin nokta olduğuna inanılır. Elif bir noktanın uzantısıdır, başlangıç nokta ile başlar, Elif olur, B ile devam eder ve B’nin altındadır saklı nokta.” Bu sözleri ile Hurufilik sisteminin temelini oluşturur.
Hallac-ı Mansur’un, harflerden ve rakamlardan mana çıkarma felsefesi, günümüze kadar ulaşmıştır. Kitap el Tavasin’de açıkça yer vermiş ve harfler ile rakamlardan gizli manalar çıkarmıştır, burada O’nun (Tanrının) gizli mesajlar ilettiğini vurgulamıştır. Çünkü semboller, ruhsallık ile maddesel ortamlar arasında en iyi köprülerdir. Her harf, her rakam ilahi düzende bir sembol idi, açıkça anlatılmayan, dolaylı olarak anlatılmalıydı. Bunu çözebilenler ise “aklını” kullananlar için bırakılan “delillerdi”. Ayetlerde sık sık tekrarlanan “aklını kullananlar için deliller bıraktık” sembolleri işaret etmekteydi.
Arapça’da her harfin bir işareti ve işaretin manası vardır. Harflerdeki şekiller mana ve şekilleri gösterir. Öncelikle bazı Kur’an ayetlerinin başında bulunan Hurufi mukatta yani bilinmeyen sırlı kelimeler ancak vahyeden ile vahiy alan arasında gizli kalmıştır. Kodlamalardır, sırlardır ve şifrelerdir.
Kur’an-ı Kerim yedi harf ile indirildi. Noktadan uzayan Elif, zal, sad, kaf, kaf, lam, vav harfleridir.
Arş sayılar alemi, kürsü harfler alemidir.
(Muhiddin İbni Arabi)
Büyülendiğimiz sanat eserleri, başta resim, müzik ve heykel dalları da aslında birer matematik şaheserleridir. Notaların yan yana dizilişlerinin armonisi, heykeltıraşın milimetrik hata yapmadan yeteneği ile meydana getirdiği heykeller ve karşısında büyülendiğiniz tabloların, açı, mesafe, gerekli yerlerde boşluk, renkler bütünü de aslında temelinde matematik ağırlıklıdır. Matematik, mutfağımızdaki göz kararı da olsa, belli bir ölçü ile yaptığımız yemekten, tüm bilim ve sanat dallarına kadar, dünyanın dönüş hızı, mesafesi ve güneşe olan oranı, rüzgarın şiddeti ve yağmur damlalarının açıları ve yeryüzüne düşüş hızları ve ara-açılarına kadar her şeyde bir matematik gizemi mevcuttur.



Bir de hayati önem taşıyan rakamlar vardır ki, onların durumunda minimum bir sapma çok önemlidir. Örneğin, dünyanın güneşe olan uzaklığı, dünya ekseninin dönüş hızı, dünyanın duruş açısı gibi açılar hep sabittir ve korunur vaziyettedir.
Bu arada insan DNA’sındaki kromozom sayıları da sabittir, bir eksik bir fazla olması sakat doğumlara sebep olur.
Kalp atışımız, tansiyonumuz, kolesterol ve kan, şeker değerlerimiz ve bunun gibi hayati önem taşıyan değerlerimizdeki sapmalar (düşme-yükselme) bizim yaşam fonksiyonlarımızı etkilemektedir.
Bunun dışında, boy, kilo artışlarının kontrolü ve düzenliliği bir bebek için çok önemlidir. Ve sürekli gözlenir.
Açıkçası matematik, rakamlar ve sayılar, hayatımızın içindedir ve bizimledir. Matematikten uzak bir yaşam sürmek neredeyse imkansızdır. Bir yere yetişmek için bile saate bakar ve dakikaları sayarız öyle değil mi? Her şey rakamlar, sayılar üzerine kurulmuştur çünkü anlayışımıza en uygun durum budur.



Bunun dışında rakamların ve sayıların olmadığı, vicdan, mutluluk, huzur, aşk ve sevgi gibi kavramlar vardır ki, bunların değerini ancak, gönül gözümüz ve yüreğimiz hesaplayabilir.
Bizim mantığımız dört işlem rakamlar ve formülleri kabul eder.
Evrim hayatın yasasıdır, sayı evrenin yasasıdır, birlik Tanrı’nın yasasıdır. (Pisagor)
Ve kutsal kitap Kur’an-ı Kerim'de, “biz her şeyi tamamıyla sayıp tespit ettik” ayeti, her şeyin sayıldığını ve kayıt altına alındığını ifade eder. Ve yine özellikle belirtmeden geçemeyeceğim; yaratılan her şey sonsuz da olsa, her şeyin sayısını bilen muhsi, Yaradan'ın isimlerinden biridir. Her şey sayıyla sayılıp, dökülmüştür.
Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui

Hiç yorum yok: