Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

13 Haziran 2010 Pazar

Besinlerin Titreşimleri / Yoga ve Beslenme

Yiyecekleriniz ilaçlarınız, ilaçlarınız da yiyecekleriniz olmalıdır...
Hippocrates


Yaşadığımız evrenin; enerji ve maddenin farklı titreşimlerdeki toplamından meydana geldiği bugün bilim tarafından da kabul görmektedir. Aynı şekilde bütün besinlerin de kendine özgü titreşimleri vardır. Bu salınımlar onu yiyen kişinin bedenini ve zihnini etkiler. Besinlerin etkilerini uzun süreler deneyen yogiler, besinleri, titreşimlerine ve insan sağlığındaki etkilerine göre 3'e ayırmıştır.






Duyarlı enerji içeren besinler

Duyarlı besinler, duyarlı kuvvetin baskın olduğu, zihnimizi açan ve sakinleştiren besinlerdir.
İnsan zihninde ve hücrelerinde duyarlı etki yaratan bu besinler ise: pirinç, buğday ve diğer tahıllar; nohut, fasulye, soya gibi baklagil ürünleri; ayrıca, süt ve süt ürünleri, patates, turp, havuç gibi yumru kökler ve yeşil yapraklı sebzelerin çoğu.

Değişken etkisi olan besinler

Bunlar beden için faydalı olup, zihin için tüketim biçimine göre bazen faydalı bazen faydasız olabilirler. Ama zararlı değildirler, etkileri değişkendir. Küçük miktarlarda çay, (Kara veya yeşil çay) kahve ve kakao ürünleri, bazı baharatlar ve hazır içeceklerin çoğu…

Kaba ve durağan etkisi olan yiyecekler
Kullanım ölçüsüne, besinin cinsine, kişinin biolojik yapısına ve de yaşına göre aşırı tüketimleri zararlıdır. Özellikle ileri yaşlarda çok tüketim; kollestrol oranın artmasına, kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasına ve de hipertansiyona neden olabilir. Bunlar; soğan, sarımsak, mantar, alkollü içecekler, et ve yumurta gibi...
İnsanın zihinsel, bedensel ve psikolojik yapısına en uygun beslenme tarzı olan vejetaryenlik , ilerici ve yeniliğe açık insanlarca daha bir kabul görmektedir.













Özellikle insanın fiziksel yapısı, bedensel işlevleri ve sindirim sistemi etoburlarınkinden tümüyle farklıdır. Aslan, köpek, kurt, kedi gibi etobur hayvanlarda çok kısa ve basit bir sindirim sistemi vardır. Bunun nedeni ise, vücutta uzun süre kalan etin, çabuk çürümesi
ve meydana gelen zehirli maddelerin kana karışmasıdır. Bu yüzden çürümüş bakterilerin bir an önce beden dışına atılması için kısa bir sindirim sistemine ihtiyaç vardır. Otla beslenen hayvanlarda ise bağırsak sistemi bedenlerinin 10 katı kadardır. Bu etoburlarda 3 kattır. Sindirim sisteminin uzun olmasının nedeni besinlerin sindirilmesi için uzun zaman gerekmesidir. Ayrıca etobur hayvanların diş yapıları da buna göre düzenlenmiştir. Eti koparmak için güçlü çeneleri ve sivri ön dişleri vardır. Etin sindirimi için çiğnenmesi
gerekmez, bu daha çok midede ve kalın bağırsaklarda yapılır. Damar sertliği, kanser ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıkların tetikleyen unsurlardan birinin de aşırı et tüketimi olduğu 10 yıllarca süren araştırmalar sonucu nihayet anlaşılmıştır.
Bir beslenme uzmanına göre :

Yeryüzünde sözüm ona en gelişmiş insan kadar; bedenini
aşırı yeme ile sindirilmemiş, mayalanmış, çürümüş besinlerle ve doğal olmayan yiyeceklerle dolduran bir başka canlı yoktur
”.


Alternatif Tıp,tamamlayıcı tedavi,şifalı bitkiler,şifa,reiki,yoga,taşlar,
meditasyon,biyoenerji,fitoterapi,tıp,sağlık

Hiç yorum yok: