Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

19 Nisan 2010 Pazartesi

Türk hamamının dayanılmaz cazibesi: Buhar cenneti

Türk hamamının dayanılmaz cazibesi: Buhar cenneti

Yabancılara, Türkiye veya Osmanlı deyince akıllarına ilk olarak neyin geldiği sorulsa, çoğunluk "Türk hamamı" cevabını verecektir. Günümüzde artık sayıları parmakla sayılacak kadar azalan hamamlar, yüzyıllarca Osmanlı ve Türkiye kültürünün en önemli ve renkli öğelerinden biri olarak varlığını korudu.


Peştemal, nalın, lenger, hurma kökünden lifler Türk hamamının demirbaşları sayılıyor.
Bir tepsi börek, zeytinyağlı dolma; çeşit çeşit meyve, tatlı, reçel, şerbet ve göbek taşına oturmuş şarkı söyleyen etli butlu kadınlar... Doğaldır ki hemen zihinlerimizde kadınlar hamamı canlanıyor. Anneleriyle beraber hamama gelen erkek çocukların büyüdükleri için artık kadınlar kısmına giremeyecekleri düşünüldüğünde, natırlar anneleri eğlenceli bir şekilde "haftaya kocanı da getir hanım!" sözüyle uyarırlarmış.



Erkek ve kadın hamamının ayrı olmadığı "tek hamamlar" ya da "kuşluk hamamı"nda , gündüzler kadınlara ayrılır, erkekler sabah erken saatlerde ya da gece yıkanırmış. Kadınlar öylesine gümbürtülü, öylesine cümbüşlü eğlenirlermiş ki, hamamın temizlenmesi iki saate yakın sürdüğünden erkekler pek bir şikâyet edermiş. Yine evlilik çağına gelmiş genç kızlar, önce hamamda görücüye çıkarlarmış.


Tellaklar tüm Osmanlı dönemi boyunca "fula" denilen siyah ipek peştemal giyerlerdi.
Yine yakın zamana kadar İstanbul'da rastladığımız ayı oynatıcıları, ayıları geriye yatırarak yaptırdıkları hareketi, "Hadi göster bakalım, hamamda kocakarılar nasıl bayılır?" komutuyla başlatırlardı. "Hamam anası", "hamam parası", "hamamın namusunu kurtarmak", "hamam gibi olmak", "han hamam sahibi" ve daha yüzlercesi...

Günlük yaşantımıza girmiş deyimler, hatta Avrupalı gözünde Osmanlı ya da Türk denildiğinde ilk akla gelen sözcük. Edebiyatta, sinemada, anılarda ayrı bir yere sahip, oryantalizmin gizemli dünyasındaki baş mekân. Dört yanı çevrilmiş işlemeli duvarları ve kubbeli yapısıyla sadece temizlenilen bir yer değil, toplumsal hayatın vazgeçilmez bir parçası, tellağı, natırı, külhanbeyi ile yaşayan ve kuşaklar boyu aktarılan bir kültürün simgesi...

-------


Temizlenmenin tarihi günümüzden yüzbinlerce yıl öncesine gidiyor. Farklı coğrafyalardaki farklı kültürler, temizlik konusunda benzer gelenekler ve ritüeller geliştirdiler: Hindistan'da Ganj Nehri'nde, Mezopotamya'da Fırat ve kollarında, eski Mısır'da Nil sularında...

Yıkanmak için kapalı yerler inşa etme tarihi Hindistan, eski Mısır, antik Ege ve Yunan uygarlıklarına kadar uzanıyor. Mezopotamya'da Dicle kıyısında M.Ö. 859-824 yılları arasında hüküm sürmüş Asur kralı III. Salmanasar'a ait olduğu saptanan hamam, Türkiye-Suriye sınırı yakınlarındaki Resülayn'da M.Ö. 3. yüzyıla ait şehir kalıntılarındaki evlerde bulunan banyo yapmak için kullanılan özel bölmeler, yine Anadolu'da Gaziantep yakınlarında M.Ö. 1200'lere tarihlenen Geç Hitit dönemine ait hamam kalıntısı bunlara örnek olarak verilebilir.

Arkeolojik çalışmalarda farklı tarihlere uzanan hamam kalıntıları bulunmuş olsa da, günümüz hamamlarına çok benzer işlevler gören, içi ısıtılan, sıcak su akan binaların yaygın olarak ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Atina'da kullanıldığı kabul ediliyor. Bu daire planlı yapılar, dikdörtgen planlı yan odalarla destekleniyor ve sobayla ısıtılıyordu.

Orhan Yılmazkaya'nın yazdığı "Aydınlık Kubbenin Altındaki Sıcaklık: Türk Hamamı" adlı kitapta, tarihsel süreç içerisinde hamam kültürü ve Osmanlı İmparatorluğu'nda hamamlar geniş bir şekilde anlatılıyor. Kitapta, ilk adımı Yunanlıların atmasına rağmen, bağımsız hamam yapılarının gelişiminin Roma uygarlığı ile birlikte geliştiği belirtiliyor. Kesin olmamakla birlikte M.Ö. 1. yüzyılda mimar Sergius Orata'nın, yakılan merkezi bir ateşten elde edilen sıcak hava ile hamam binasını ısıtmayı ilk kez başardığı düşünülüyor.

M.Ö. 33'te Roma'da 170 genel hamamın olduğu belirtiliyor: "Romalılar hamama 'thermea' derlerdi. Bu ifade binlerce yıl içinde çok az değişerek Türkçe'ye de girmiştir. Bazı bölgelerde kaplıcalara hâlâ termal adı verilir..."

Hiç yorum yok: