Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

26 Ekim 2011 Çarşamba

Sihirli İğneler Ve Akupunktur...




Akapunkturun en çok sigarayı bırakmada ve zayıflamada yaygın bir şekilde kullanıldığı düşünülür. Aslında çok daha yaygın bir kullanım alanı var akupunkturun. Solunum yolu hastalıkları (astım, bronşit, sinüzit vs), kalp-damar hastalıkları (hipertansiyon, hipotansiyon), sindirim sistemi hastalıkları (gastrit, ülser, diş ağrısı, aft), üro-genital sistem hastalıkları (sistit, kısırlık), romatizmal hastalıklar, alerjiler, alışkanlıklar (sigar, alkol vs), selülit, obezite, kronik yorgunluk, stres, depresyon gibi. Listeyi daha da uzatabiliriz. Birçok hastalığın tamamlayıcı tedavisinde uygulanıyor akupunktur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporuna göre yan etkisi olmayan bir tedavi şekli. Türkiye’de 1991’den beri yasal olarak uygulanıyor.








M.Ö. 200 yılında konuyla ilgili kaynak kitaplara rastlıyoruz. Brezilya'da yamyam bir kabilenin kamış yardımıyla akupunktur noktalarına iri okçuklar üflediği kaynaklarda yer alıyor. Ancak akupunkturu ilk sistematize edenler Çinliler. Akupunktur Çincede 'chen- chin' (iğne ve ısı) olarak adlandırılıyor. Batıda ise akus (iğne) ve punctura (batırmak) sözcüklerinin birleşimiden oluşuyor. Evrende birbirine zıt iki enerji olduğundan bahsedilir Çin’de. Yin ve Yang adı verilen bu zıt enerjiler aynı zamanda birbiriyle uyumludur da. Yin siyahı, Yang ise beyazı temsil eder. Ancak Yang ve Yin iç içedir. Birbirinin içindedir. Yang’ın içinde Yin, Yin’in içinde ise Yang vardır. Yin ve Yang devamlı dengesizlik içindedir ve dengeyi bulmaya çalışır. İşte vücudumuzda da yin ve yang karşıtlığı vardır. Örneğin vücudumuzun sol tarafı Yang, sağ tarafı Yin'dir. Yin ve Yang’ın dengesizliği vücutta bazı anormalliklere (hastalıklara) yol açmaktadır. İşte akupunktur denilen iğne tedavisi ile uyarı noktalarının uyarılması sonucu bu denge sağlanmaktadır.






5000 yıllık bir şifa yöntemi olan akupunktur, saç teli kalınlığındaki metalik özel iğnelerle yapılıyor. Her hasta için mutlaka hastaya özel bir program uygulanıyor. Akupunktur tedavisinde, iğne batırılması sonucu oluşan ağrıyı ‘sinek ısırması’na benzetebiliriz. Tedavi sonrasında hastalar sakinleşmekte ve canlanmakta. Akupunktur tedavisinde kullanılan iğneler steril çelik iğneler. Bunlar tek kullanımlık. Altın veya gümüş iğneler de sterilize edilerek kullanılmakta. Southhampton ve Londra Üniversitesilerinde akupunkturla ilgili yapılan araştırmalarda akupunktur iğnelerinin acıyı ortadan kaldırdığı ve enerji dengesini sağladığı ortaya konulmuştur. Bilindiği gibi insan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksek. Onarım gücünü harekete geçiren belli bazı uyarı noktaları var. Vücudumuzda 1000 kadar uyarı noktası var. Akupunktur tedavisinde önemli olan hangi noktaya nasıl bir uyarı yapılacağı. Tedavide kulak, boyun, el ve diğer vücut bölgeleri kullanılıyor.





En çok uyarı noktası ellerde ve kulakta bulunuyor. Kulak şematik olarak çeninin ana rahmindeki duruşuyla aynıdır. Kulak üzerindeki tüm akupunktur noktaları bu esasa göre yer alır. Akupunktur noktalarına yapılan iğnelerle yapılan uyarılar organizmanın her yerine ulaşacak haberler iletiyor. İletişim, akupunktur noktasını oluşturan hücrelerden başlıyor. Lokal hücresel uyarıları sinir terminallerine ulaşıyor, ordan da son olarak beyne. Beyin gerekli organa uyaranı iletiyor. Böylece enerji dengesi sağlanıyor ve hastalık ortadan kalkıyor. Başlıca akupunktur çeşitleri lazer akupunktur, vücut akupunkturu, corpus line, Tuine Çin Masajı, Manyetik alan tedavisi ve singlet Oxygen Energy'dir. Lazer Akapunktur iğne batırmak yerine lazerle uyarı noktası uyarılıyor. Bu yöntem daha çok vücutta çeşitli nedenlerle oluşan izlerin tedavisinde kullanılıyor. Vücut akupunkturunda özel iğnelerle vücuttaki uyarı noktalarının uyarılması sonucu enerji dengesi sağlanıyor ve tedavi yapılıyor. Corpus line, selülit tedavisi ve bölgesel zayıflama amacıyla kullanılıyor. Manyetik Alan tedavisi strese bağlı hastalıkların (uyku bozukluğu, konsantrasyon yitimi, unutkanlık vs.) düzeltilmesinde uygulanıyor. Bir nevi sanayileşme ile birlikte bozulan manyetik alanımızın dengesini yeniden sağlıyor. Singlet Oxygen Energy (SOE) ile oksijen vücudumuzun kullanabileceği en iyi formda üretiliyor. Romatizmal hastalıklar, cilt hastalıkları, solunum yolu hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.


AKUPUNKTUR İLE SİGARA BIRAKMA




Beynimizde bulunan endorfin ve serotonin maddeleri rahatlık ve keyifle ilgili maddeler. Mutlu olduğumuzda ya da bir yerimiz acıdığında endrorfin ve serotonin düzeyi artıyor. Yine çikolata yenilmesi veya kahkaha atılması bu maddelerin düzeyini artırıyor. Sigara kullananlarda ise endorfin ve serotonin salgılama işini sigara yapıyor. Denge bozuluyor yani. Sevinince de üzülünce de sigara içilmesinin nedeni bu. Sigarayı bıraktığınız ilk günlerde bozulan denge sonucu sigaranın endorfin serotonin maddelerini salgılaması nedeniyle, vücut endorfin ve serotonin salgılamayacaktır. Endişeye mahal yok zira 72 saat sonra beyin eski görevini yapmaya başlayacak. 72 saatlik bekleme sürecinde vücudun yoksunluk hissini ortadan kaldırmak için akupunktur ile uyarı noktalarının uyarılması sonucu beyin endorfin ve serotonin salgılayacak, bozulan denge yeniden sağlanacaktır. Tabii akupunktur tedavisine sigarayı bırakma kararı alınmış olarak gidilmeli. Tedaviye başlamadan önce en az 12 saat sigara içilmemiş olmalı. Çünkü vücudun göstereceği reaksiyonlar doğrultusunda tedavi uygulanacak. Tedavi süresince sigara içilmemesi gerekiyor. Sigara bırakma tedavisinde akupunktura yardımcı olarak lazer, SOE vb birkaç yöntem daha kullanılıyor.

AKUPUNKTUR İLE ZAYIFLAMA
Kulak kepçesinde bulunan hassas noktalar tespit edilerek bu noktalara metal iğneler batırılıyor. Seans sonunda kalıcı iğneler takılıyor. Metabolizmanın artması ve sinir sisteminin gevşemesi organizmaya kontrol imkanını veriyor. İğnelerle verilen uyarı neticesinde açlık ve iştah hissi kontrol altına alınıyor.








AKUPUNKTUR SEANSLARI

Genellikle 5-6 seans yeterli. Bir seans genelde 20 dakika. 10-15 seanslık akupunktur tedavisine kür deniliyor. Seans sayısı hastalığa ve hastanın yaşına göre de değişiyor. Her seansta deriye yaklaşık 15 iğne hızlıca batırılıyor, 10 dakika bekletiliyor. Bazen yerinde döndürülüyor. İğne boyu 2 cm kadar, derinliği ise birkaç cm kadar olabilmekte. Doku boyunca ilerleme nedeniyle herhangi bir kanama veya tahribat olmuyor. İğnenin batırıldığı yerdeki hücre tarafından ATP üretiliyor. Böylelikle hücrede elektriksel değişim başlıyor. Elektiriksel değişim beyne ulaşıyor. Beyin uyarıları yorumlayarak tedaviye ihtiyaç duyan organ için gerekli iyileştirici mekanizmaları harekete geçiriyor. Akupunktur tedavisinde psikolojik etki çok az. Organik bir tedavi. Akupunkturda en başarılı olunan tedaviler eklem ve romatizma ağrıları, uykusuzluk, kas kasılması tedavileri. Mide ve sinir sistemine yönelik tedaviler de çok başarılı.

Alternatif tıp, şifalı bitkiler, Yoga, Meditasyon, Reiki, Feng Shui

24 Ekim 2011 Pazartesi

Sağlık - Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri: Bilgisayar bağımlılığı nasıl tedavi edilir?

Sağlık - Tıp Bilimleri - Tıp Fakültesi Dersleri: Bilgisayar bağımlılığı nasıl tedavi edilir?: Gelişen teknoloji büyük kolaylıklar sağlarken sağlığı da olumsuz etkiliyor. Özellikle gençleri ve çocukları etkisi altına alan bilgisay...

Son haberler.Spor, Finans, Kültür Sanat Magazin, Ekonomi, Dış Haberler, Politika Haberleri

Ekosistem Canlı Yaşamı: Gezegenimizi kim kurtaracak? Doğa için 10 kuruluş

Ekosistem Canlı Yaşamı: Gezegenimizi kim kurtaracak? Doğa için 10 kuruluş: Ekoloji Bölüm III: Gezegenimizi kim kurtaracak? Doğa için 10 kuruluş ...

Orman - Ormancılık - Ekoloji - Çevre Ekosistem - çevre,doğa,bitkiler,canlı yaşamıBitki ekolojisi,Hayvan ekolojisi,tür ekolojisi

Ekoloji : Sorun ne kadar ciddi? Gelecek için umut ışığı

Ekoloji
Bölüm I: Sorun ne kadar ciddi? Gelecek için umut ışığı

Rio Dünya Zirvesi'nde 182 ülkenin Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'ni imzalamasının ardından 11 yıl geçti. 1992'den günümüze doğal hayatın korunmasına yönelik yapılanlara bakıyoruz.


31 Ağustos 2002'de, Johannesburg'da, sürdürülebilir kalkınma programının tartışıldığı BM Dünya Zirvesi'ni protesto eden göstericiler.
Gazetelerde sık sık küresel ısınma, ozon tabakasındaki incelme, kirlilik, ormanların ve mercanların yok olması gibi çevre sorunlarına ilişkin haberler görüyoruz. İnsanın neden olduğu bu sorunlar, doğal hayat üzerinde gittikçe artan bir baskıya yol açıyor ve her gün daha fazla tür, soyunun tükenmesi tehlikesiyle karşılaşıyor.
1992'de Rio Dünya Zirvesi'nin toplanmasına ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin imzalanmasına giden yolu, bu baskı sonucu artan kaygılar açtı.

Sözleşmeye göre, dünya çapında korumaya alınmak üzere yeni alanlar belirlenecek ve her ülke Biyolojik Çeşitlilik Hareket planları hazırlayarak tehlike altındaki türlerin korunmasını garanti altına alacaktı. Yapılacak işin büyük bölümü sivil toplum kuruluşlarına düşüyordu. Fakir ülkelerin de yeni önlemlerin altından kalkabilmeleri için uluslararası işbirliği yapılacaktı.

Rio Zirvesi'nden günümüze bu planlar düzenli bir şekilde uygulamaya koyulamadı ve durum giderek kötüleşmeye devam etti. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan "Nesli Tehlikede Olan Türlerin Listesi", 2002 baskısına göre, 11.167 bitki ve hayvan türü soylarının tükenmesi tehdidi altında. Memelilerin dörtte biri, kuşların sekizde biri ve balıkların yüzde 30'u bu tehlikeyle karşı karşıya.

Belirtilen sayılar, 2000 yılında hazırlanan bir önceki listede yer alanlardan daha fazla. Yaklaşık 6.000 bitki türünün de soyu tükenmek üzere. Ancak, dünyadaki bitkilerin sadece yüzde 4'ünün bilindiği gerçeği göz önüne alınınca bu sayının artacağı da biliniyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), 1970 yılından bu yana araştırmalarını Yaşayan Gezegen Raporu adıyla yayımlıyor. 2002'de basılan son sayıya göre haberler hiç de iyi değil. Örgütün kullandığı iki indekse göre, çevre konusunda sürekli bir gerileme söz konusu. 700 orman, tatlı su ve deniz türünün sayımından derlenen bir ölçüt olan Yaşayan Gezegen İndeksi (Living Planet Index), 1969 ve 1999 arasında süreklilik halinde gözlenen yüzde 35'lik bir gerilemeyi gösteriyor. Dünya Ekolojik Ayak İzleri (World Ecological Footprint) ise, tüketilen tüm doğal kaynakların üretilmesi için gereken toprak alanını gösteren bir ölçü. Buna göre, 1999 yılında kişi başına düşen üretime uygun alan 0,019 kilometrekareyken, o yıl 0,023 kilometrekarelik bir alan kullanılmış. Bu da üretim yapılabilecek alandan yüzde 20 daha fazla. Suçlu olarak zengin kuzey ülkelerini görüyoruz. Gelişmekte olan ülkeler, kişi başına 0,015 kilometrekare üretime uygun alan kullanırken, Batı Avrupalılar 0,05 kilometrekare, Amerikalılarsa 0,09 kilometrekare kullanıyorlar.
Bu sayılar, 1970 yılında bulunanlardan ciddi oranda daha kötü. Geleceğe ilişkin WWF tahminleri, durumun daha da kötüleşeceğini öngörüyor. Dünya nüfusunun 6 milyardan 9 milyara çıkması beklendiğinden, 2050 yılına gelindiğinde üretime uygun alanların iki katının tüketilmekte olacağı tahmin ediliyor. Doğal hayatı koruma ve sürdürülebilir kalkınma, gerçekte birbirlerine bağlı kavramlar. Sürdürülebilir kalkınma, çevreye zarar vermeden, doğal kaynakların yok edilmesine yol açmayacak şekilde bir ekonomik kalkınmanın sağlanması anlamına geliyor. Aslında, çevre ve doğal hayat ile ilgili sorunlar, genelde ekonomik kalkınmanın doğrudan sonucu. Doğal hayatın sağlığı, doğrudan doğal kaynakları ne derece başarıyla kullanabildiğimizin göstergesi. Bütün veriler kötü olsa da, henüz yıkım ve kıyamet o kadar yakın değil. Bilim insanları, doğal alanları derinlemesine araştırdıkça soyu tükendiği düşünülen bazı türlerin varlıklarını sürdürdüğünü keşfediyorlar. Filipinler'e özgü küçük bir orman kuşu olan Cedu ağaçkakanının soyunun tükendiği iddia edilmişti. Oysa 1991'de her şeye rağmen varlığını koruyabilmiş küçük bir ormanlık alanda izine rastlandı. 1999 yılında Madeira sümüklüböceği 130 yıldan sonra yeniden görüldü. 2002 yılında ise Tanzanya, Udzungwa Dağı Milli Parkında kurulan kamera düzeneği, 70 yıldır izine rastlanmayan Lowe sansarını görüntüledi.

Yaşayan Gezegen İndeksi (LPI, Living Planet Index), orman, tatlı su ve deniz eko-sistemlerindeki değişiklikleri ölçen üç dizinin ortalaması.


Dünya Ekolojik Ayak İzleri (WEF, World Ecological Foortprints...Bir gezegen olarak belirtilen her birim, dünyanın bir yıl içindeki toplam biyolojik verimlilik kapasitesine eşit.

Yaşam alanlarının iyileştirilmesi ve yapay döllenme programları, gün geçtikçe daha fazla hayvan türünü soy tükenmesinin eşiğinden döndürüyor. Bu türlerin arasında, Père David geyiği, Arap ceylanı ve Mauritius kerkenezi sayılabilir. Örneğin, İngiltere'de nehirlerin temizlenmesi ve yapay döllenme programları sayesinde, 1960'lı ve 1970'li yıllarda neredeyse tamamen soyu tükenmiş olan su samurları eski yaşam alanlarına geri döndüler.

Günümüzde, koruma projelerinin pek çoğu, sürdürülebilir kalkınma programları içeriyor. Fakir yerel toplulukların çevreye zarar vermeyen sürdürülebilir yaşam alanları yaratması, bunun yanında doğal hayatın ve besin kaynaklarının korunması amaçlanıyor. Projelerin çoğu henüz başlangıç aşamasında. Dolayısıyla, uzun vadede başarılı olup olamayacaklarını şimdiden söyleyebilmek, olumlu işaretlere rağmen, hayli zor.

Ancak, bitki ve hayvan türlerinin soylarının geleceği, sadece üçüncü dünyada sürdürülebilir kalkınmanın başarısına bağlı değil. Kuzeyin zengin ülkeleri de bir o kadar önemli. Yaşam tarzında değişiklikler yapmak ve çevreye zarar vermeyecek teknolojik gelişmelere öncülük etmek, gelişmiş ülkelerin bu konuyla ilgili öncelikli
Darwin,evrim teorisi,çeşitlilik, evrim, genetik, genetik,fosil,mutasyon, Ekoloji

23 Ekim 2011 Pazar

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Zamanınızı paylaşmak için kimleri seçersiniz ?

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Zamanınızı paylaşmak için kimleri seçersiniz ?: Çevrenizdeki insanlara bakmak geliyor mu hiç aklınıza? Bakın ... Çok ama çok değişik suratlar, ifadeler göreceksiniz. ...

Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Avrupa'ya ilk ayak basan bir kadın !

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Avrupa'ya ilk ayak basan bir kadın !: İspanyol ve İzlandalı bilim adamlarının yaptığı bir araştırma, Amerika kıtasından Avrupa kıtasına ayak basan ilk kişinin bir kadın olduğ...

Yaşam ve İnsan için herşey

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Sahip çıkmak; fikirlerine, yaptıklarına, sevdiğine...

Yaşam Oyunu - Ezber Bozan Sıradışı Hareketler: Sahip çıkmak; fikirlerine, yaptıklarına, sevdiğine...: Kalp ve Beyin Sahip çıkmak; fikirlerine, yaptıklarına, sevdiğine… Yanlış da olsa, bile bile ardından gitmek isteklerinin. Bir an bi...

Güzel Sözler - Özlü Sözler - Anlamlı Sözler - Deneme Yazıları Makale