Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

27 Ağustos 2010 Cuma

Ender Saraç - Kozmik Bilim Açışından Oruç

Bedenin Çekim Alanı ve Oruç
Beden sürekli ruha kuvvetli bir çekim alanı oluşturur. Ruh aslında çok ince düzeyde bir enerjidir ve oldukça akışkandır. Ancak insan bu boyuttaki deneyiminde bedenin çekim alanındadır ve belirli sınırlamaları vardır. İnsan bedenin yemek yemesi, cinsel ilişkileri, içmesi, sigara gibi pek çok fizyolojik faaliyetler insanın aurasını (bedeni çevreleyen enerji alanı) etkiler. Bu tür bedensel faaliyetler ruhu daha kaba düzeye çeker ve aurayı bedene daha da yakınlaştırır.
Bedenin ruh üzerindeki çekim alanının azalıp auranın genişlemesi için bazı yöntemler vardır ve oruç da bu yöntemlerin en etkililerinden biridir. Yemeyerek, içmeyerek, sigara ve dumanlı maddeler kullanmayarak, kan almayarak, cinsel ilişkide bulunmayarak bedenin az enerji harcamasını ve arı bir halde olmasını sağlarız. Bağırsaklar boşalmış ve az çalışır, mesane boş ve idrar yolları az çalışır, akciğerler temiz, cinsel organlar ise dinlenmededir.
Çakralar akması gereken yönde akmaktadır. Kısacası insanın kanalları açık, aurası genişlemiş ve hassastır, kozmik yayınları daha iyi alabilir ve ruhsal boyutuna daha çok enerji yükleyebilir.


Bedensel ve ruhsal eylemlere evrenin tepkisi misliyledir
İşte böyle ruhsal ve bedensel detoks günlerinde sadece kuru kuruya bir açlık yetmez. Ruha da oruç tutturarak sapkın düşünceler, öfke, şiddet, sinirlilik, küfür, edepsizlik, ahlaksızlık gibi olumsuz enerji içeren düşüncelerden uzak tutmak gerekir. Tersine olumlu ve ulvi düşünceler, yardımseverlik, sevgi dolu faaliyet ve düşünceler, meditatif bir ruh hali ve içten yapılan ibadet ve her türlü pozitif enerji içeren düşünceler içinde olmak gerekir. Bu dönem sırasında bedensel ve ruhsal yapacağınız her türlü eyleme ve düşünceye evrenin tepkisi misliyledir, çünkü ruhsal yapı bedensel çekim alanının zayıflaması ile daha genişlemiştir.
Yazılım programı içindeki her şeyi kayıt altında tutan mekanizma bu dönem ruhsal boyutta daha çok enerji yüklediğini saptayacaktır.
Kadınlar ve oruç
Kadınların adet görürken oruç tutmamasının nedeni 1. ve 2. çakralar olan kök ve cinsel çakraların bu dönemde kanama ile temizlik faaliyetinde olması ve aurada delik olmasındandır. Enerjilerin yönü daha ulvi olan yukarıdaki 6. ve 7. çakralara doğru değil tersine bedenin altına doğrudur.
Hatalı oruç algılayışı
Maalesef pek çok kişi oruç tutmanın altındaki derin anlamı bilmemekte ve orucu sadece güneşin doğması ile batması arasındaki saatlerde aç ve susuz kalma eylemi gibi algılamaktadır. Oysa Yüce Yaradan’ın bizim aç kalmamıza hiç ihtiyacı yoktur; oruç, insanın ruhsal gelişimi ve ruhsal boyutuna daha çok olumlu enerji yükleme fırsatıdır.
Oruçlu bir kişinin küfretmesi, edepten uzak düşünceler içinde olması, başka insanların ve canlıların hakkını yemesi, o kişi için ters olabilir, çünkü kişinin o esnada daha açık olan kanalları her türlü eyleme ve düşünceye misliyle reaksiyon vermektedir.
Kısacası oruç ayıp olmasın diye tutulan veya aç kalma ritüeli değildir, ölüm dediğimiz boyut değiştirme sonrasında bize gerekecek yakıtı, enerjiyi kendimize yükleyebilmemiz için bir olanaktır. Kalpten ve olumlu duygu ve eylemlerle yapılırsa bu enerji akışı çok daha etkin ve sağlıklı olacaktır. Ayrıca oruç tutarken bedene eziyet etmeyin. İyi ve sağlıklı beslenin. Sağlıklı ve mantıklı beslenme ve bedenin sağlığına da dikkat etme, bedende sorun çıkmasının önüne geçerek ruhun bedene yoğunlaşmasına engel olur.

Bağırsak problemlerinin doğal ilacı

Muz ve brokolinin içerdiği lifler, mide ve bağırsak problemlerine iyi geliyor.

Sebze ve meyvelerin posalarının, zararlı bakterilerin sindirim sistemindeki hücrelerin içine geçişine karşı etkisini araştıran bilim adamları, "plantain" cinsi büyük bir muz ile brokolinin içerdiği liflerin oldukça yararlı olduğunu gözlemledi.

Bu liflerin, ishal ve karın ağrısı gibi semptomlar gösteren kronik iltihabi bir bağırsak hastalığı olan Crohn'a karşı yararlı olduğunu saptayan bilimadamları, işlenmiş gıdalarda kullanılan ortak bir maddenin ise hastalığın ilerlemesine yol açtığını tespit etti.
Araştırma ekibinden Barry Campbell, elde ettikleri sonuçların, farklı beslenme ögelerinin bakterilerin bağırsak içindeki hareketi üzerinde oldukça etkili olabileceğini ortaya koyduğunu söyledi.
Cambell, "Vitaminler ve minareller açısından zengin olan "plantain" ve brokolinin sağlığa faydalarını genel olarak zaten biliniyordu. Ancak Crohn hastalarındaki iltihabi duruma karşı doğal savunma sistemine nasıl destek olduğu konusunda şimdiye kadar bir fikrimiz yoktu" diye konuştu.
Bilim adamları, bu hastalıktan mustarip olanların, hastalığın tekrarlanmaması için işlenmiş gıdalardan uzak durmaları ve bu lifleri tüketmeleri tavsiyesinde bulundu.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Uğursuz Elmas



Birçok elmas, uğursuzluklarıyla anılmıştır. Bunlar kimin eline geçene, onu felâkete sürüklediklerine inanılır. Bunlardan biri Mavi Elmas'tır. Sahiplerinden birinin adından ötürü, Hope Elması diye tanınır. 119,5 kıratlık bu eşi az bulunur elması, 1642'de Jean Tavernier adında bir Fransız gezgini Avrupa'ya getirmiştir. Elması Hindistan'da bir Buda heykelinin gözünden koparmıştı.

Bir Hintli rahip, bu davranışının kendisine uğursuzluk getireceğini söyledi. Gerçekten de uğursuzluklar birbirini kovaladı; Tavernier, elması Fransa Kralı XIV. Louis'e satmıştı. Aradan bir yıl geçmeden, Tavernier'i İspanya'da köpekler parçaladı. Fransa Kralı XVI. Louis ise elması karısı Marie Antoinette'e armağan etmişti. Onun da başına gelmeyen kalmadı.

Doktorunuzun size söyleyemeyeceği sırlar

Doktorunuzun size söylemek isteyip de bir türlü söyleyemediği şeyleri merak ediyor musunuz?
Ünlü Amerikan dergisi Reader’s Digest Temmuz 2008 sayısı için özel bir dosya hazırladı


Pratisyenler, cerrahlar, psikiyatrist ve pediatristlerden oluşan bir grup doktora “Hastalara söylemek isteyip de söyleyemediğiniz şey nedir?” sorusu yöneltildi.

Güneş bir gün Batı’dan doğacak



Bilim adamları kesin tarih vermiyorlar. Belki yarın belki milyonlarca yıl sonra olacak ancak güneş bir gün neredeyse kesin olarak Batı’dan doğacak.

İnsanoğlunun kıyamet tellallığı yeni bir şey değil. CERN’de teknik arıza nedeniyle iptal edilen deney, günler boyunca “özürlü” bir kıyamet senaryosu şeklinde anlatıldı. Senaryolardan biri de ünlü Maya tarihinin sonu, 21 Aralık 2012 tarihi.

Bu tarihe yapışanların en sevdikleri teoriler arasında jeomanyetik yer değiştirme ve kutup kayması yer alır. Sırf bilim adamları önümüzdeki milenyum içerisinde böyle bir şeyin olabilirliğinden bahsettikleri için 2012 Kıyametçileri bu teorilerle yatıp kalkarlar.

22 Ağustos 2010 Pazar

Bu Oyunu bozmalıyız

Hükümet ezber bozuyor!
Siyasetini anayasal çerçevede başarmaya çalışıyor. Halkı yanına çekmek için, demokrasi oyuncakları (referandum vb.) ile kendisine bağlı tutmaya çalışacak. Bu nedenle olacak olan anayasa, gerçek bir demokrasinin özgürlük çerçevesi değildir.
Bir gecede 50 tane kanun çıkarabilen devlet, anayasa çıkarırken, toplumun onayına ihtiyacı olmaz. Bu referandum devletin demokrasi oyunudur. Gerçekte sahip olamadığımız demokrasiye oyuna gelerek hiç bir zaman sahip olamayız.

Anayasa referandumuna ’’EVET’’ veya ’’ HAYIR’’ demenin anlamı var mı?

Gündem doğrultusunda Anayasa referandumuna ’’EVET’’ veya ’’ HAYIR’’ demenin hiç bir anlamı yok.
Bu oyunun arkasından sürüklenmek tam bir sorumsuzluk. Hiç kimse ülke adına, ülkemiz insanı adına samimi değil. İki nokta gösterdiler ve biz yine sürü bilinciyle gidiyoruz. Bunun utanç verici yanını neden görmüyor kimse?
hala Politik grupların arkasından gitmeyecek kadar kendimize güvenmiyoruz? Yoksa, '' hazır seçenek varken, neden kafamı yorayım?'' a devam mı ediyoruz?

''Kolayı seçmek!''
Bağımsız davranan ve farklı bir şey söyleyeyen yok.. Bir şey yapmalı! Ya evet ya hayır değil.. Başka seçenek yok mu?
Ondan yada bundan olmadan görüşü olan yok mu?
''Hepsine Hayır!'' Bu! Yapılmalı! diyebileck kimse yok mu?